24 Subat 1939 CUMHURtYET Kuı uçeşmedeki cinayet Bir kömür amelesi, bir işçiyi bıçakla öldürdü Katil: «Altı yedi kişi bir oldu, üzerime çullandılar, ölüyordum, bıçağı havada salladım, ona tesadüf etmiş,..» diyor Şehrimizde gene bir hiç yüzünden ci>ayet işlenmiş, genc bir adam bıçakla ölJürülmüştür. Tafsilât şudur: Kuruçeşmede Denizbankın liman tahrr.il ve tahlıye amele yurdunda bir banyo dairesi vardır. Kuruçeşme kömür depolannda çalışan işçiler, burada her akşam işlerini bitirdikten sonra banyo yapmaktadırlar. Evvelki gece, işlerini bitirip de banyo dairesine giren bir çok işçiler yıkanıp çıkmıslardır. Bunlar arasmda 25 yaşlarında Mehmed oğlu Murad da banyosunu yapıp giyindikten sonra dışarıya çıkmış, dar olan koridorda asılı duran elbiselerle büsbütün darlaşan yolda yürümeğe başlamıştır. Bu sırada Muradm paltosu, yıkan mak için sıra bekliyen amele Yürük Mustafaya değmiş, Mustafa buna fena halde sinirlenerek: « Kör müsün, herif?» diye söğmüştür. Mustafa, Muraddan: «Görmedim» cevabını ahnca büsbütün sinirlenmiş, Murada tokat atmıştır. Tokatlar birbirini takib edince, iş düelloya dökülmüş, banyo dairesi bir anda muharebe meydanına dönmüştür. Kavga esnasında Murad yere yıkılmış,, beş altı kişi kendisini adeta öldürürcesine tekmelemeğe başlamıştır. Altalta, üstüste cereyan eden bu kanlı boğuşma es nasmda, Murad, yanında taşıdığı bıçağını çekerek rasgele sallamağa başlamış, bıçak Yürük Mustafanın kasığına isabet etmiştir. Bulgar Başvekili ile mülâkat Feci bir cinayetin failleri yakalandı Zavallı bir adamı karısından kıskandıkları için öldürmüşler > İzmirde Hilâliahmer balosu giizel oldu J Amele Mustafanın Ölümüne sebeb olan Murad dün, saklanmakta olduğu, Kuruçeşmede İnkrist kömür deposu kayıkhanesinde bulunmuştur. Murad, bıçağını banyo dairesinde bulmuş, zabıtaya teslim etmiştir. Dün akşam adliyeye teslim olunan katil, bir muharririmıze şunları söylemiştır: « Öldürdüğüm adamı tanımıyorum. Kendisile hiçbir münasebetim yoktu. Bekârım. O akşam 17,50 de yıkandım, giyinip dışarı çıktım. Koridorda yürürken paltom onun üzerine değdi. Bana: «Kör müsün?» dedi. «Görmedim kardeşim» dedim. Bana tokat attı. Bu sırada altı yedi arkadaşı bir oldular, beni yere yıktılar. tekme atmağa başladılar. Beni öldürmeleri işten bile değıldi. Canımı kurtarmak endişesine düştüm. On gün evvel Top haneden yirmi kuruşa aldığım bıçağum havada salladım. Tesadüfen ona rasgel miş, yaralanmış!... Alt tarafmı bilmiyo Mustafa kanlar içinde yere yıkılınca kavga durmuş ve Murad da etrafmdakı telâş ve şaşkınlık havasından istifade edarek kaçmıştır. Mustafa sür'atle Beyoğlu hastanesine kadınlmışsa da bütün teda viye rağmen yaşamamış, ölmüştür. rum. Okumam, yazmam yoktur. Hak, erBir hiç yüzünden katil olan Murad, geç yerini bulacaktır.» plânını yapmakta olan profesör Egli 1 /5000 mikyasındaki plânı vekâletlerden tasdikli olarak ve 1 /2000 mikyasmdaki plânı da kontrol edilmek üzere Edirneye geîmiştir. Plânlar Umumî Müfettişlik salonunda Müfettişi Umumî, Vali ve fen heyeti tarafından tetkik edilmiş ve profesör EgH ile birlikte arazi üzerine çıkılarak stad yom, koşu meydanı ve yapılacak olan turist otelinin yerleri bir kere daha gözden geçirilmiştir. Bunlardan başka İş ve Ziraat Bankalarınm şubelerile înhisarlar ve Posta telgraf başmüdürlük binalarmın yapılacağı yerler de bu müesseselerin müdürlerile birlikte aynca tetkik edilmiş ve stadyomun plânkotesi hazırlanarak Vi lâyet tarafından Beden Terbiyesi Umum müdürlüğüne gönderilmiştir. Edirnenin şehir plânı yapıldı Bursa mmtakasında Merinos Edirne (Hususî) Edirne şehrinin işleri Bursa (Hususî) Merinos yetiştirme mıntaka müfettişliği yeni sene faaliyetine hazırlanmaktadır. Geçen sene Ye nişehirle merkez kazada tabiî tohum lama yapılmak üzere halka koçlar verilmişti. Buralarda yapılan tabiî tohum lamaların neticesi almmış, bu netice nin yüzde seksenle doksan arasında olduğu görülmüştür. Köylü ve yetiştirici bu vaziyetten pek memnundur. Karacabeyle M. Kemalpasada sun'î tohumlama yapılmıştı. Buralardaki neticelerin henüz sonu almmamış olmakla beraber bu mıntakalarda da neticenin geçen seneden daha iyi olduğu tahmin edilmektedir. Gelecek sene merinoslaştırma isine yeni ve esaslı bir istikamt verilmek için şehrimizde bir kongre toplanmasmı bilhassa yetiştiriciler pek ziyade arzu etmektedîrler. Merinoslaştırma işinin daha süratli ve verimli bir safhaya sokulması bellibaşh dileklerdendir. Şimidye kadar mıntakamızda yapılan sun'î ve tabiî tohumlama ile elde edilen Türk merinosunun miktan (30,000) koyunu bulmuştur. Bu miktarın birkaç yıl içinde daha ziyade çoğalabileceği ümid edilmektedir. [Ba$makaleden devam'\ olsun her millet için asgarî bir silâhlannıa hâlâ bir nevi devlet hayatı şartı telâkki olunmaktadır. «Maamafih biz Balkanlıların hakikî silâhımız kendi aramızda gittikçe artacak dostluklardadır. Biz Balkanlıların mütekabıl ve gittikçe mütezayid dostluklarımız ve tesanüdümüz kendi aramızda sulhun en sağlam garantisini teşkil eder. Hatta harice karşı sulhun da?.. Elbette. Şahsan ben tamamen bu kanaatteyim. Balkan Antantınm aldığı cereyan, bütün Balkan hududlarını emniyet altında tutacak kadar sağlamdır. Son zamanlann hâdiselerinden sonra Balkanlılaan kendi aralannda ve müşterek Balkan menfaatleri için derlitoplu olmalarında ne büyük isabet bulunduğu daha iyi anlaşılmıştır. Kendi başlarına küçük Cinayetin failleri Mehmed ve Salih ve maktulün karısı Sultan milletlerin hayatlarında tam bir emniyet buîunmadığınm bugün de acı misaİleri Marmaris (Hususî) Bundan üç görülebiliyor. sene evvel Marmaris köylerinden birinde Münıh konferansile onun neticele işlenmiş olan bir cinayetin failleri bugünrinden sonra Bulgaristanda M. Çankof'la lerde meydana çıkanlmıştır. bazı arkadas'armın beyanatı hoşumuza Marmarisin Gelibolu köyünden Gaüb gitmemış olduğunu saklamağa lüzum ısminde birinin karısı olan 35 yaşlarında yok? ki Hasan kızı Sultan, Beldibi köyünden Bu sözler gayrimes'ul bazı kimsele Mehmed ve Salih isminde iki şahısla gayrin sözleridir. Ben eminim ki bizzat M. rimeşru münasebat tesis etmiş ve arala Çankof benim yerimde olsaydı o da hiç rındaki alâka günden güne arttığından bu şüphesiz benim takib ettiğim siyaseti lak'b adamlar, kadını kocasmdan kıskanmağa ederdi. Bunlara karşı verdiğim cevabda, başlamışlardır. Kıskanclık neticesinde umumun hoşuna gitmemek pahasma dahi Sultanın kocası Galibin öldürülmesine kaolsa, Bulgaristanm komşularile yalmz rar verilmiş, keyfiyetten kadın da habersulh ve dostluk münasebetleri idame ede dar edılmiştir. ceğini açık ve kat'î söyledim. Benim kaBir gün Salih ve Mehmed, Galibi bir naatımce her ne sebeble olursa olsun geyik avına davet etmişlerdir. Dağda bir Balkanlarda Balkanhdan Balkanlıya gümüddet dolaştıktan sonra öğle yemeği esnün birinde müsellâh ihtilâfa gidebilecek nasında Galibi balta ile parçalamışlar, cebir husumet siyasetinin hakikaten yeri kalsedini de, insan uğrağı olmıyan beş yüz mamıştır. metrelik bir yardan aşağı atarak köye Yunanistanla Ege denizi mahreci dönmüşlerdir. meselesini Dedeağacda bir serbest mıntdBu vak'adan bir hafta sonra Galibin ka ile halledemez miydiniz? köyde görünmemesi köy muhtarınm naza Doğrusunu isterseniz Yunanistan rı dikkatini celbetmiş, keyfiyeti Sultandan la bizim aramızda böyle bir mesele mev sormuştur. Sultan da, kocasının geyik avı cud bile farzolunamaz. Bu işin esası, gar için dağa gittiğini, fakat bir daha dönmebî Trakyanın talihi büyük devletlerce diğini söylemiştir. Köy muhtarı, bu cevab tayin olunurken Bulgaristana Adalar de üzerine işi jandarmaya ve adliyeye haber nizinde bir mahrec verilecek denilmış ol vermiş, yap'lan tahkikat neticesinde de masındadır. Anlaşılan bu mahrec tabirinı müspet birşey elde edilememiştir. Fakat büyük devletler tefsir edeceklerdir. Ma dağlarda yapılan araştırma neticesinde amafih ben bu meseleden dolayı dahi bü Kâdiseden bir ay sonra maktul Galibin yük de\letlerin bizim işlerimize kanşma cesedı taaffün etmiş bir halde bulunmuş larına pek taraftarlık edemem. Ben Atı tur. Cesedın bulunmasına rağmen cinayenada sefirken vaziyeti birkaç defalar biz tin faillerini meydana koyacak bir iz elde zat Venızelos'la konuşmuştum. Serbebt edi'enıemis, katiller meçhul kalmıştır. mintakaya taraftar olmakla beraber VeMüddeiumumilik, bu cinayette Galibin nizelos Dedeağacın istifade olunur bir karısı Sultanın mühım bir rol oynadığ.uı liman haline gelebilmek için istiyeceği •dığı içm kadının harekâtını daimî su büyük masraflar üzerine haklı olarak dikrette tarassud altında bulundurmustuı. katimizi celbediyordu. Orada bir hman Arar>an geren üç sene zarfında kadının yapmağa gitsek hazır limanımız olan vs üç dört k'ciye metreslik etmesi ve uygunbugün için pekâlâ işlerimizi görmekte busuz hallerde bulunması üzerine tekıar lunan Burgaz limanımızı körletmeğe katr^uva çekiW=tir. Kadın, son isticva lanmalıyız. Görüyorsunuz ki mesele Bulbında; kocası Galibi, Mehm»dle SaHhin garistanm behemehal istifade etmek ihti; yacında bulunduğu bir liman meselesi bi ö'dürdüHerini ve kendi=''n n de bundan le değıldir. Belki biz Selânık limanndan haberi olduğunu, fakat Meh^ed'e Salihicin simdiye k^dar bunu hadaha iyi istifade edebiliriz. Bu izah, A ^en korktuğu rv ı dalar denizi mahrecinden dolayı ortada Ssr verenr <" ni sövlemiştir. Kad'mn bu ifadesi üzerine Saıih, hâd bir mesele bulunmadığını anlatmağa M°!'med ve Su!t?n tevkif ed''rri''erdir. kâfıdır sanınm. Türk dostluğuna sarr.imî olarak büyük Yaknda }" ^la Ağırceza mahkemesine kıymet veren Gospod:n Kösenanof'a Atatürkten bize bir Türk Bulgar dostluğunun büyük kıymeti yadigâr kalmış olduğunu söyledim. Bulgar Başvekili, Atatürk hakkındaki hürmetkâr hıslerinı uzunuzadıya anlattı ve İsmet İnönjn'in yüksek mezıyetlerı üzerinde de çok levakkuf etti. İzmir (Hususî) Hilâliahmer tarafından her sene verilmekte olan balo, hükumet konağı salonlarında ve çok parlak şekilde verilmiştir. Baloda, ordu müfettişi İzzeddin Çalışlar ile Vali, Müstahkem mevki kumsndam Tümgeneral Rasim. şehrin ileri gelenleri, tanmmış aıleleri ve büyük bir kalabahk hazır bulunmuştur. Gönderdiğim resim, balodan bir köşeyi göstermektedir. f îzmirde yakalanan kalpazanlar j Kalpazanlar hep bir arada Î7mir (Hususî) Şehrimizde gümüş tir. Bunun üzerine alçı ve kurşundan da elli kuruşluklar imal edıp piyasaya sür istifade düşünülmüş, tam bu sıralarda mek istiyen on kişinin yakalandığını, aıa şebeke büyümüştür. Dökülen elli kuruşluklardan bir mik larmda Emıne namında ihtıyar bir kadın bulunduğunu, ev kiralayıp faaliyet saha tarını, Istanbula gıden ve Karşıyakada osını hazırlamak üzere Istanbula gönder turmakta olan Halim Manisa piyasasında dıkleri Arnavud tabiiyetinde Haliınin sürmüştür. Bunu gene Halim ve Mustatevkifi için de Istanbul zabıtasına yazıldı fa vasıtasile sürülen ıkınci bir partı lakıb etmiştir. Fakat şebeke azasından Mehğını bildirmiştim. Şebekeyi ilk kuran börekçi Hasanla med, Çanakkalede bu parayı sürmeğe Ibrahimdır. Börekçi Hasan, Namazgâh çahşırken yakalanınca mesele meydaııa • a Misakımillî fınnında çahşırken İbra çıkmıştır. Halim de yanında imiş, faKat o himle tanışmıştır. İki arkadaş ılk kararı sıvışıp kaçmıştır. Hasanm annesi Emine, zabıta faaîiyevermışler ve tecrübelerini de tedavü'Jen kaldırılan bir kuruşluklar üzerinde yap te gecince bu işte kullanılan aletleri kamak ıstemışlerdır. Fakat nikel erımemış çırmak isteyince o da yakalanmışhr. Bolu Halkevinin köy gezileri Yeni stadyomun yerinde hemen işe baflanmak üzere tasdikli plân beklenmekte dir. Profesör Egli'yi Ankaraya hareketinden evvel gördüm. Bana, 1 /2000 mikyasmdaki plânı önümüzdeki mart ayının 15 ine kadar yüksek makamlara verece ğini söyledi. Diğer taraftan Istanbul Edirne asfalt yolunun Lüleburgazdan berı olan 39 kilometrelik kısmında da inşaata ha^aretle devam edilmektedir. avı hakikaten takdir ve tebriklere lâyk gbrdüğüm Gospodın Köseivanof'tan müsaade istedım, her zaman Bulgaristandan geçtikçe kendıaini görürsem pek ziyade merr.nun olacağı teşviklerile beni k?pı>a kadar tesyi eden cıdden seçkın Bulgar Biraz da Bulgaristanm iktısadî vaziye devlet adamına veda ederek kendisind^n ti üzerinde konuştuktan sonra Balkan An ayrıldım. YUNUS NADI tantı üzerındeki realıst görüşlerınden do Hakkmız \ar, dedi, o buradan geçebilir. Nevzad tekrarladı: Çok zekisiniz. Kadın sordu: Korkmuyor musunuz ondan? Nevzad in'raf etti: Korkuyorum. Hakkınız var. Üç kisivi öldüren bir kadın... Nevzad tashih etti: Beş. Yüzünde büyük değisikliklere meydan vermiyen kadın, ilk defa olarak, gözlerini alabildiğine açmıştı: Beş mi? diye bağırdı, siz bana üç demiştiniz. Daha evvel babası ve... bir beslemesi de, on bir yaşında bir kız çocuğu, intihar etmişlerdi. Ben size onlardan bahsetmedim. Öyle ise... bu bir... fam fatal? Belki. Fakat... babası ve beslemesi niçin? Böyle bir vak'a ilk defa duyuyorum. Muamma. Şüphemi mazur görünüz, bana inanı'm'7 ~'Hi "'iyor bu. 1 : ' nz. Efsane olmasın? Size de mübalâğa etmiş olabilirler. Hayır, Madam, hakikat. Kad'n şimdi bir çini mavisile parlıyan söz'erini büsbütün güzelleştiren birer damla tecessüs alevıle Nevzada Lakıyor, hayretin baskınına uğrayarak sıçramamak irin kendini tutuyor ve soruyordu: Siz bunu nasıl izah ediyorsunuz? İşte ben de buralara kadar yalnız bu muammayı izah etmek için geldim. Arkadaşım intihar ettikten sonra o, geçen haftaki vapurla, benden habersiz, İstanbuldan hareket etmisti. Benden habersiz, çünkü bir aydanberi onu görmüyorum. Kadın, gözltrinin aşağıdan yukarı agır bir hareketile büyük bir kavis çizerek, kısık bir sesle: Şimdi o, bu şehirde mi? Emin misiniz? diye sordu. Evet, belki de bu meydanda, belki de şu magazalardan birinde! Kadın kaşlarını kaldırarak derin bir nefes aldı: Ah! dedi, onu ne kadar görmek isterdim! Umarım ki göreceksiniz. Kadın da, Nevzad gibi, etrafına dik Bolu (Hususî) Bolu Halkevinin köycülük komitesi, köy gezilerine devaın etmektedir. Valınin de bulunduğu bu gezilerde sekız köy halkı Doğancı köyünae toplanmış ve Vali köylülerle hasbıhaı etmiştir. Halkevinin doktorları, hastaları muakatle bakmağa başlamıştı. Uzaktan geçen kadınları bile göstererek: «Bu mu? Bu mu?» diye soruyordu. Bir müddet sonra ümidi ke^erek konuşmağa başladılar. Nevzad Selmaya dair bıraz daba malumat verdı. Kadın şimdi vaziyeti Şerif kadar bi'iyordu. Arada bir düşünmek için susarak, ağır ağır dediki: Ne roman! Bunu yazınız! Meslekte ne kadar acemî olsanız merakla okunacaksınız. Şimdi bana da bu hem tabiî, hem de harikulâde görünüyor. Şüphesiz bu dünya her nevi patolojik tipleri yanyana getirecek kadar zen<jin bir mızac koleksiyonudur. Kliniklerin, tıbbı adlilerin, polsin dosyalan tetkik edilse neler vardır. Bizim cınsimizde de bir mavı sakallı adam niçin olmasın? Şu farkla ki sakalı yoktur \e kullandığı usul, işte böyle, pek incedir. Siz bu kadının bir katil olduğuna emin misiniz? Madam Leviski tekrar kaşlarını kaldırdı ve mahzun olduğu kadar da müstehzi bir tebessümle, Nevzada gözlerinin ucu ile bakarak cevab verdi: Oh... Size büyük maceralar değilse de oldukça derin ve kanşık bir ruh ha yene etmiş ve köylülere frengi ve sarî hastalıklara aid resımler gösterilmiştir. Bu gezıler, muntazaman devam et. mekte, köylü için çok faydalı olmaktadır. Gönderd ğım resim Valiyi ve H<ıl. kevi azalannı köylülerle beraber göstermektedir. yatı yaşamış kadın sıfatile söylüyorumjj eminm ve emin olunuz ki böyledir. Katıld.r. Evet, fakat tetiği ontn parmaklanl çekmiştir, diyemem. Bu da bir kadın hü \ neridir. Tetiçji de erkeğe çektirir. Biliyorı sunuz, Alman'ar yer.ı bir ceza kanunuj proje=i hazırladılar. Bu kanunda intihar| lara bir cinayet nazarile bakılıyor ve se beb olanlar mes'u! tutuluvor. Bununlai beraber, si!?hı kul'.anan da odur, belki.» Selma. Adı Selma değil mi? Evet, Madam. Türklerde de bu isim var, demek.j E°n İstanbulda hiç duymadım. Bir saat kadar oturdular. Sonra biraz gezinmek icin kalktılar. Nevzad, uzak^ tan 22İmayı andıran her kadının yaklaş masını bekhvor, gözlerini ondan ayırmıyor, vanıldığını anlayınca, yüksek sesle: «O değil!» diyerek Madam LeMskı'nıı merakını da tatmin ediyordu. Meydanı iki üc defa döndüler. KadiB bir "'dol gezintisi teklif etti. Aksam ye meğine kadar iki saatten fazla vardıj Nevzad kabul etti. Daha hızlı yürümeğe başladılar. Fakat Nevzad dükkânlann i^ çine bir "öz atmaktan da kendini alami' yordu. Bir kahvenin önünden geçtiler^ (Arkasr var) SELMA ve GOLGESİ Tefrika : 55*^****^***** Yazan : Server Bed Aradığınızı buldunuz mu? Adresini buldum, Madam. Tebrik ederim. Fakat kendinizi sakınmız! Nevzad durdu, hafif eğildi ve gülümsedi: Çok zekisiniz! dedi. Sizinle beraber sabit bir fikrin, biı ob«°syonun da seyahat ettiğini anlamamak kabil miydi? Muhteşem, korkunc, güzel bir hayaletin peşinde yola çıktığımz belliydi. Siz bir büyücüsünüz! Bu sefer kadın durdu ve Nevzadın yüz'ine serbestçe bakmaktan çekinmiyerek sordu: A=ıks'nız, değil mi? Ve Nevzad ne söyhyeceğini kat'iyen 1 'yormuş gibi cevab beklemeden yürüTi.' San Marko meydanına çıktıklan vakit, Nevzad, ömründe i!k defa gördüğü harikulâde bir manzara karşısında kalmış gibi hayretle duraklamaktan kendini ala j madı. Günün her saatinde canlı, neş'eli ve zarif bir kalabahk toplamakla şöhret alan bu meydan, şimdi de, bastan başa mermer kaldınm doşeli zemını üs'ünde ve mermer sütunlar arasındaki modern yüzlerce mağaza önünde coşkun bir insan seline yatakhk ediyordu. Saat beşi geçtiği için muhtelif kahvelerin konserleri başlamıştı. Nevzad, sol tarafına baktı ve büyük katedralin ufka yaslanan ıhtişamlı kitlesinden gözlerinibirmüddet ayıramadı. Sonra, mermer kolonların önündeki masalardan birinin yanında, maruken sandalyelere oturdular. Kilisenin önündeki güvercin sürüsünden ayrılan bir küçük küme Nevzadın ve kadının ayak uclarına kadar cesaretle yaklaşmıştı. Madam Leviski bunlardan birini yakalamak istedi, fakat muvaffak olamadı. Nevzad hem meydanı, hem de mağazaların önün'j görebilecek tarzda yan oturmuştu. Kadın burada da onun maksadını keşfederek: