4 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

4 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Mart 1939 CUMHURİYE1 San'ata dair Güzelliğini bir şaheserle ebedileştirmek istiyen anketimize gelen cevabları neşre devam ediyoruz Paolina'nın model olması, bir zamanlar uzun münakaşalara yol açmıştı Yazan: ZEYNEL AKKOÇ Istanbulun imarında «Napolyon'un kız kardeşi evvelâ neler yapılmalı? model olabilir mi?» Istanbullular arasında büyük alâka uyandıran İstirahat eden Venüs Prens Kamilla Borgezi, Paolina ile du. (Şimdi bu eser Brera Güzel san'atlar evlenirken onun ideal bir kan olacağını akademisbb avlusuna yerleştirilmiştir) pek ümid etmiyordu, çiinkii Paolina'nın Günden güne şöhreti artan Canova taragüzelliği gibi nazlı huyunun noksanhkla fından nazlı Polet kendisinin de bir eserirı da tamamile meydanda idi. Zaten ni yapmasını istiyordu. Zaten kendisinin Prens karısından her ev kadınından ta müstesna güzelliğini ölmez bir şahesere leb olunan vazifeleri hiç de beklemiyor bağlamak arzusu vardı. Kocası onun bu du. Yalnız onun acayib huyunu değiştir fikrini anlar anlamaz razı olur gibi gömeğe çalışıyordu. Paolina evlendikten rünmiiş, çünkü önce Polet meşhur resbiraz sonra kendisini tamamile eğlencele samlar David, Lefevre, Benoist'e de şah re ve balolara vermekle beraber ağabey eserleri için pozlar vermişti. si Napoleon'un karısı Jozefin'i örnek alaHalbuki Prenses tamamile klâsik bir rak çok lüks yapmaya başlamış, fuzulî heykel için poz vermesini düşünüyordu. masraflara girişmişti. Prens kansını çok Bu fikri Prens öğrenbce hiddetleniyor: sevmemesine rağmen ona ara sıra: «Pa «Ziyafetlerine ve her lüksüne bir gözümü olina, sen Jozefin'le bir âyarda yaşaya kapadım ve katlandım. Fakat bu arzuna mazsın. O, Napoleon'un kansıdır, dedi mâni olacağım... Nasıl olur da bir Prengi zaman «ben de Napoleon'un hemşire ses, hem de Napoîeon'un kardeşi âdi bir siyim» cevabını alırdı. Napoleon Paoli model gibi çjplak pozlar verir.» na'yı çok sever ve şımartırdı ve onu Po* * * let veya benim Polet'im diye çağmrdı, Heykeltraş Canova'ya tarihte on sekionun için Napoleon ailesinde Prenses Pa zinci asnn heykel san'atini yenileştiren mü olina Borgez'e, sadece Polet derlerdi. ceddid ünvanmı da veriyorlardı. Esasen Polet ağabeysine büyük sevgisini, sonsuz bu devirde san'atin yaratıcı kuvveti gevsükranım o düşdükten sonra hakikaten şemiş ve neticede büyük eserlerin azalmagöstermişti. Napoleon Elba adasına çe sı açıkça görülmeğe başlamıştı. On bekildikten sonra Paolina sevgili ağabeysbe şinci, on altmcı asırların ölmez şaheserlebirkaç milyon kıymetinde olan bütün mü rine karşı hangi bir eser meydana çıkanlabilirdi ? Mikel Anj ve Bemen yalnız cevherlerini feda etmişti. * * * bu gibi isim geçmi? asırlara büHeykeltraş (Kanova) Antonio Cano yüklük ve şöhret vermiş ve san'ati çok va, güzel ve muntazam eserler meydana yükseltmişti. On yedbci asır taklidlerle getirmekle meşhur olmuştu, onun Dan meşgul olarak geçtikten sonra, on sekizinvssen heykeli güzel klâsik eserlerdendi, o ci asır hakikaten göze çarpan bir yoksulnun Erkül adındaki atlet statüsü hakika luk içerisinde başlarrnştı diyebiliriz. Caten bir Yunan eserinden hiç farklı değil nova'nın bütün gayesi san'ati, eski Elen di. Canova çok şöhret kazanmrç, bilhas eserlerbin seviyesine kadar yükseltmekti. sa Napoleon tarafmdan takdir olunmuş Meşhur Elen üstadları Fidias ve Prasitelve sevilmiş bir san'atkâr olduğundan pek in eserleri «Venüs» Mberva'ya muadil çabuk a la mode olmuştu. O zamanın Canova'nm bir eser çıkarabilmek için habüyiik ve zengin adamlan ona hiç olmaz rikulâde bir modele üıtiyacı vardı. Üstad sa bir büst yaptırmasını bir şeref sayar güzelliğine ebediyen hayran kalınacak bir lardı. Zaten Napoleon tarafından kuru Venüs yapmak istiyordu. lan ve teşvik edilen Napoleon stili veya * * * neo klâsik stilinin türemesinde CanovaPaolina Canova'nın bu fikirlerini seznın büyük rolü ve tesiri şüphesizdir. Bu miş ve araştırmalarını anlamış olacaktır san'atkâr Napoleon'a birkaç büst ve üçki bir gün san'atkârı çağınyor: statü yapmıştır. Bunların hepsi eski Yu Bendan klâsik bir eser yapmanızı nan tarzında işlenmiştir. Apollon poz'un rica ediyorum. diyor. da mermerden çırılçıplak Napoleonu tem San'atkâr: sil eden büyük bir statü o zaman Milâno Emrinize âmadeyim Altes, fakat şehrinin meydanlarından birini süslüyor böyle bir eser yapabilmek için modeli kar (Baştarajı 1 inct sahifede) Hepsinin ayrı ayrı tekrar hüviyetleri tes pit edildi. Muhiddin Üstündağ 54 yaşında, babasmm ismi Hayri olduğunu, şimdi Galatasarayda Güney apartımanının 3 numarasmda oturduğunu, Avni Yağız 47 yaşında olduğunu, avukathk ettığmı, IsIBaştarafı 1 inct sahıfedei menfi kanaatlerini müspet bir hale geti tanbul Şehir Meclisi daimî azasmdan olsusen oraya ve umumen şehre hakikaten recek ve ilk intibaı verebilecek bir imar duğunu söyledi. Dığer zevatın da hüvigüzellik verecek bir şekilde ikmal edilme projesinin tatbik edilmesi. • yetleri soruldu. Eski Belediye Reis musi lâzımdır. O meydanın alacağı şeklin avini, şimdi Kütahya Valisi Hâmid OsBunun için de: pîânı daha evvel görülüp bilinse belki A Şehrin Avrupa methali olan Ye kay ve umumî meclis azasmdan Şerefedsöylenecek bazı mütalealar bulunurdu. dikule ile Sirkeci arasındaki mezbeleliğin din mahkemeye gelmemişlerdi. Hâmid Galata: Ahmed Ferid Can ortadan kaldırılması (bilhasa Kumkapı Oskaym celbnameyi geç tebellüğ ettiğin* * * dan itibaren Gülhaneye kadar devam e den bâhis telgrafı okundu. Meb'us intiİmar, İstanbulu güzelleştirmek demek den deniz kenanndaki teneke mahalleler.) habına daır muamelâtla ıştıgalı hasebıle se Topkapı sarayınm dış duvarlan içbB Istanbulun ana caddesi olan ve huzurdan vareste tutulmasını rica ediyordeki eski bahçeyi köşklerile beraber ikmal Universite salonunun yanıbaşında ecnebi du. İstanbul umumî meclisinde Kartal aederek işmdiki parkı Gülhane hastanesbe profesörlerin gözleri önündeki Beyazıd zası Şerefeddin gripten dehşetli rahatsız kadar olan kısımdaki bostanları da şadan Koskaya kadar devam eden ana ve sancı içinde bulunduğunu bildiriyordu. mil olacak veçhile tevsi etmeli. Topkapı caddenin daraldığı yerin hemen açtınl Kartal hükumet doktorunun bağlı raposarayı ile şimdi park olacak bah ması. (Hasanpaşa fırınınm yanındaki ve runda Ş^refeddinin 40 derecei hararetle çeleri müzelerle beraber îstanbula mah karşısmdaki dükkân kepenkleri delikde yattığı ve zatürrieden muztarib olduğu bildirilmekte idi. sus bir kül teşkil eder. şik, üzerlerindeki ahşab binalar da bina Sultanahmed: Ali Baki Sipahioğlu iskeleti haline gelmiş ve omuzomuza her Bundan sonra Temyiz heyeti umumiye * * * dakika caddenin üzerine yıkılmağa ama kararı okundu. Eski Belediye müfettişleIstanbulun imarı mevzuu bahsolduğu de evler) buradaki iki taraftaki dükkân rinden ve Muhiddin Ustündağın eski arzaman ilk hatıra gelecek işlerden biri bu ve evler on sene evvel belediye tarafından kadaşlarından Giridli Likoğlu Eşreften şehre güzel bir tiyatro bbası yapmak ol yıkılmak üzere istimlâk edilmiş, her ne ahnan yerlerin istimlâki işinde bu adamamalı mıdır? Hem büyük bir ihtiyaca ce dense dükkân ve evlerin getireceği irad mm menfaatine hareketten suçlu olanlar yıktırılmağa tercih edildiğinden halile hakkmda Temyiz dördüncü ceza daire vab, hem şehre daimî bir irad. Beyoğlu: Kemal Balaban kalmış, şimdi de görülmeğe şayan enkaz since verilmiş olan beraet kararı bozulmakhalinde çok çirkin ve yüz kızarticı bir ta idi. * * * Muhiddin Ustündağın avukatı Kenan Boğaziçînde birçok boş arsa ve arazi manzara arzetmeğe başlamıştır. Ömer, «heyeti umumiyenin bozma karaHalbuki; yıktırılıp cadde açılacak onin ucuzca halka satılmasının temini lârının kanuna nısfet ve adalete ne derece zımdır. Bu suretle hem varidat temin e lursa buraya yapılacak apartımanlık aruygun olduğuna dair fikrimi arzetmeden dilmiş olur, hem de Boğaz imar edilmiş sanın satış hasılası herhalde bugün met bu nakz kararile hâdis büyük bir usulî haruk halde buluann ve enkaz halindeki olur. tayı mevzuu bahsedeceğim.» dedi. AvuZahid Erkmen dükkânların getireceği iraddan çok fazla kat Memurin muhakemat kanununun 8 tutar. * * * inci maddesinden bahsetti. Temyiz müesAksaraydan: Cemal Başar Senelerdenberi yapılacağını duyduğusesesinin kanunî mahiyetine aid mütaleala* * * muz Eminönü Eyüb ana yolunun bir an nnı söyledi. Ve bu mütalealara istinaden Istanbulun imarına; herşeyden evvel evvel açılıp tramvaym işlemesini istiyorum. «bir temyiz ilâmı mevcud olamıyacağı» Taksimden Karaköye ve Eminönünden Aziz mülâhazasında bulundu. Beyazıda altmış metre olmak üzere birin* ** Muhiddin Üstündağ, ortaya yeni bir ci sınıf ve Karaköyden Azabkapıya, Istanbulun bazı semtlerinde ne kanalidelil konmadığı cihetle heyeti hâkimeden Eminönünden Unkapamna otuz metrezasyon, ne de eskiden kalmış lâğım, hatta lik ikinci sınıf caddeler açmalıyız. Ev ve eski kararda ısrar edibnesini istedi, Avni evlerin çukurlan bile yoktur. Pis ve hasmağaza buhranına mahal kalmamak üze Yağız müdafaa avukatının mütalealarını talık mikrobu dolu lâğımlar açıkta akar. re tanzim edilecek plân mucibince yüzer orijinal bir görüş olarak tavsif etti. Ve eGerçi buralara kanalizasyon yapılması metre yer yıkılmah ve derhal imara baş sasa girişilmeden önce bu yolda bir karar hayli mühim paraya muhtacdır amma, şimlanmahdır. Buralarda yeniden yapılacak verilmesini yerinde ve şayanı dikkat bir diden işe başlamak lâzımdır. Yalnız Ope bbalar ya belediyeye aid olmalı ve ilkev hâdisei hukukiye addetti. ratör Ernin, Şehrembi iken îstanbulun hiç vel imara Şişhane bahçesinb üst kısmm Iddia makamının mütaleası soruldu. kanalizasyonsuz yerlerini bıraktı da, her dan Karaköye, Azabkapıdan Karaköye, «Suçlulardan biri vareste tutulmasını istinedense, iyi kötü eski lâğımları olan yer Eminönünden Beyazıda ve Eminönünden yor, ötekisi rapor gönderiyor, huzurlan lerine kanalizasyon yaptırdı. Gene öyle de Unkapanı isrikametlerine olmak üzere olmadan muhakeme teşekkül edebilecekse ~ ;> olmamasını ehemmiyetle nazan dikkate dört koldan başlanmalı; iki ve azamî üç cevab vereyim.» dedi. Iddia makamı bundan sonra müdafaa arzederim. senede şehrin kesif bulunduğu bu korivekili tarafından beyan edilen sebebin evthsan Bahadur dorlar açılıp bıar edilmelidir. Bu işler bir * * * defa yapılacağı için sarfedilecek paraya velce de tetkik ve reddedilmiş olduğuIstanbulun bıan için elde mevcud para kat'iyyen acımamalıyız. Burada Istanbu nu beyan etti. Avukat arada bir suitefehile ilkönce yapılacak bıar keyfiyeti iki lun ve Türkiyenin varlığını göstermeğe hüm olduğunu, ıkı hâdısenın bır olmadığını, temyiz ilâmı mevcud olmadığı çahşmalıyız. bakımdan tetkike değer: hakkmdaki mütaleasmı ilk defa ileri sürHalil Güden 1 Şehrin ihtiyacmı karşılıyacak düğünü ve üzerinde tetkikat yapılmadı* * * hususlann gözönünde tutulması. ğını ifade etti. Mahkeme heyeti müzaEminönü meydanınm rıhtun boyunu 2 Gelen ecnebilerin hakkımızdaki takiben Sarayburnuna kadar muntazam kereye çekildi. Müzakere yarım saat bir caddenin rıhtim kısmında kazinolar, o sürdü. Avukat Kenan Ömerin mütaleaşımda görüp ondan ilham almam lâzımteller inşa etmek ve nhtımın arka bulva ları varid görülmedi. Ve kendisi esas dır. rına gene geniş bir cadde, caddenin iki hakkındaki müdafaasına davet edildi. Peki buna bir mani var mı? Kenan Ömer, Temyiz umumî heyetitarafına beş yüz kadar dükkân ve üzerle Evet Prenses, bir korku vardır. ri hanlar olmak üzere belediyeye senede nin bozma sebeblerini ele aldı, ezcümle Heykelime ve modelime âşık olmak... bir milyon liradan fazla varidat temin dedi ki: Üstad, siz çok ince ve zarif bir a etmekle en şerefli bir mevki ve iyi vari « Teessürle arzedeceğim, mahkedamsınız. mei aliyeniz mevzuubahs hâdisede ileri datlı bir memba haline gelir. * * * Rıhtim boyundaki lüzumsuz binaların sürülen kanunî ahkâma riayet edilmeBir müddet sonra «istirahat eden Ve ve hatta gümrüklerin kaldırılması bence mesi lüzumunu icab ettiren esbabı mucibeyi de ilâmlarında tasrih ettiği halde nüs» ismile Canova'nm harikulâde bir e şarttır. heyeti umumiye bozma kararmda bunseri meydana çıkıyor. Necib Özgül Sonra îstanbula geldim. îlkin nasıl evlendiğimi biliyorsun. Güzel adamdı. Fakat hiç sevmedim onu. Yanmda boğulacak kadar canim sıkılıyordu. O beni çıldırasıya sevdi. Onu da boğmak istiyordum. Çünkü babamm yerini kapmış gibi geliyordu bana. Hem babam öldükten sonra bana öyle bir vahşilik geldi ki hiç kimse ile konuşmak istemiyordum. Gazetelerde ölüm haberlerini zevkle okuyordum. Ooo..h, babamdan sonra biri daha ölmüş; oooh... biri daha, biri daha... Ve kazalar oîsun, ihtilâller olsun, muharebeler osun da birçok insanlar ölsün, diyordum. Mademki babam öldü... Çünkü ben babamı çok seviyordum. Selmanın ağzmdan bir hıçkınk koptu, fakat çok sürmedi. Kadm sigarasını terliğmb altmda söndürerek devam etti: Bu soğuk herifi, kocamı öldürmek için... Çünkü hissediyordum, bir insan öldürsem sanki babamm intikammı alacaktım... Neler düşündüm, neler... Bir buçuk sene yalnız bunu düşündüm. Sonra buldum çaresini... İşte... Maharetle onun elbden bir kâğıd almak... Amma çok incelık lâzımdı bunun için... Muvaffak oldum... Yabancı bir yerde yapmak istiyordum... Kandırdım onu... Viyanaya gittik... Orada... Grand otelde... hem de caddeye bakan odada... yazı yazarken arkasmdan yaklaştım, kucaklar gibi yaptım ve kurşunu tam şakağma sıktım... Ne kolay olmuştu bu... Kimse şüpihelenmedi... Ben karısıydım... ayılıp bayılıyordum... Viyana polisine bir sürü in Otobüs davası lara niçin itti'ba etmek mecburiyeti olduğuna dair esbabı mucibe zikretmemiştir. Şu halde kanaatlerini bilmiyoruz demektir. Ben meseleyi kendi mantığıma göre izah edeceğim.» Kenan Ömer, bu istimlâk işinde menafii umumiyenin mevzuubahs olup olmıyacağı cihetini tetkik etti. « Yapılan iş İstanbul halkmm mahrum olduğu mezarhğa kavuşması i ç b arazi teminidir. Ölü gömülürken ufak bir bedel de alındığına göre, şehri asrî bir mezarhğa sahib kılmak kaygusile birlikte bir kasdı ticarî de mevcud demektir. Şu halde menafii umumiye mevzuubahs değildir. Mezarlık ittihaz olunan mahal de Belediyenin hudud ve şumulü dahilinde değildir. Şu halde hâdise bu noktadan kanunun hüküm ve şümulü altmda değil dir.» Avukat netice olarak: « Ortada suç yoktur; mahkemenızin vereceği ka rar adaletin tam bir hulâsasıdır. Karan sabıkta ısrarı temenni ederim.» dedi. Muhiddin Üstündağ, müdafaa vekilinin sözlerine ilâve edecek birşeyi olma dığını söyliyerek eski kararda ısrar edıîmesini söyledi. Avni Yağız ezcümle dedi ki: « Muhterem heyetinizden evvelce sadır olan karar, şekil, ruh ve akibeti hâdise itibarile doğrudur. Malını satmağa amade bir bayi bulundukça, rızada manayı hukukisile ısrar edildikçe cebre gidilemez. Amme menfaati namına, âmme hizmeti için ihtiyac görülen birşeyi almak lâzım gelirken ve rıza vaki olunca bu yolu tutmakhğımız hukukun küllî kaidelerinin emrettiği birşeydir. Binaenaleyh cebrî tasarrufların, ademirızaya muka vim muamelâtın âyin ve merasimi mahiyeten ve şakulen terazii tarafeyne tatbik edilemez. Edilemez. Imkânı aklî yoktur, edilemez: İmkânı tatbikî yoktur.» Avni Yağız heyeti umumiyenin kararmda zikredilen 7/2/927 tarihli karardan bahsetti. Avukat Kenan Ömer de bu bahiste söz alarak dedi ki: « Evvelâ bu karann ne olduğunu öğrenelim. Makamı iddia biliyorsa bari bizi tenvir etsinler.» Muhiddin Üstündağ: « Evet, mabehülistbad olacak bir karardan bahsediliyor. Biz bilmiyoruz, bulamadık, malumatımız yok.» Üstündağm avukatı da tekrar şunları söyledi: « Mademki kendileri için mesned teşkil ediyor, hiç olmazsa ne olduğunu ihsas etsinler, tefsir olsun, karar olsun, anka kuşu gibi bir madde ismi geçiyor, ne olduğu bilinmiyor.» Belediye Meclisi azasmdan İhsan Namık da meclisin 927 yıhna aid bütün müzakere zabıtlarını tetkik ettiği halde böyle birşey göremediğini ilâve etti. Iddia makamından soruldu. Arif Cankaya heyeti umumiyenin kararmda bulunduğu için usulen tetkike lüzum görmediğini söyledi. Mahkeme heyeti, kısa bir müzakereden sonra ısrar veya ittiba hakkmdaki karannı sonra tezekkür etmek üzere evvelâ Şerefeddine tebligat yapılmasma ve Hâmid Oskayla intihab işlerile alâkalı diğerlerinin mahkemede hazır bulunmaktan vareste olmalarına karar verdi. Ve bu muhakeme de martın 16 ncı perşembe güniine bırakıldı. Bir elbi uzattı, Nevzadm elini tuttu ve tırnaklarım onun etine geçirerek olanca kuvvetile sıkmağa başladı. Nevzad bir kere daha: Haydi! dedi. Ve bekledi. Selma gözlerini sımsıkı yummuş, başını arkaya doğru atmış, baygm bir halde: Peki... dedi, çekiyorum. Fakat sen bakma. Başını öteye çevir! Zaten Nevzad da görmemek için gözlerini önüne indirmişti. Başmı kapı tarafına çevirdi. Kısa bir an sonra silâh patladı. Fakat, Selma değil, kurşunu tam kalbinden yiyerek divanm üstüne devrilen, Nevzaddı. Selma, iyi isabet ettirdiğine emin olmak için onun üstüne iğildi ve göğsünden sızan kam görünce, hemen silâhı Nevzadın dıvandan sarkan bir elınin hizasında yere bıraktı. Sonra ayağa kalktı, hızla dolaba gitti, Nevzadın lokantada verdiği kâğıdı çantasından çıkardı, götürüp masanm üstüne bıraktı, oradan da kendi kâğıdmı aldı, çantasma soktu ve kapıya doğru yürürken... birdenbire irkildi. Kapının kanadı üstünde, boyluboyuna kendi gölgesi vardı. Hemen geriye dönerek ı§ığı söndürdü, j'avaşça odadan çıktı. Kendi odasına girip de kapıyı kilidlediği zaman, aşağı katlardan gelen ayak sesleri koridoru dolduruyor, yandaki ve karşıdaki odaların kapıları gürültü ile açılıp kapanıyordu. SELMA ve GOLGESİ Tefrika : 63ı *ww« edi Yazan : Server Bedı J Neş'esi vardı. Benim didiklediğim dinin ölüsünü ayağımla dürtüyor, tekrar ar saçaklarla oynamağa başladı. Uzaklaşı kaüstü yatarak gülüyordum. Hayatımda yor, geriliyor, geriliyor, birdenbire saça bu kadar mes'ud olduğum an yoktu. Sanğın üstüne zıplıyordu. Bu beni bütün bü ki babamm düşmanını öldürmüştüm. Antün deli etti. Babam öldükten sonra ben ladım ki bir kedi bile o herifin yerine gedünyada herkesb susmasını, kımıldama çebiliyor. Oh... Gidip gidip kedinin ölümasını istiyordum. En küçük bir hareket, sünü tekmeliyordum. Sonra onu pencebir gürültü beni çığırımdan çıkarıyordu. reden karşıki arsaya fırlatıp attım. Kediye öyle bir sinirlendim ki... ŞakakNevzad masanm üstünden bir sigara larım zonklamıya, boğazam kurumağa aldı ve yaktı. Önündeki sandalyaya oturbaşladı. Üstüne atıldım, kaçtı. Tutmak du ve bir elini pijamasının cebine soktu. için çok uğraştım ve yakaladım nihayet. Hiçbir şey soımadan, manaları saklı, doOda evin üçüncü katında idi. Kediyi pen nuk bir yüzle önüne baktı ve Selmanın cereden atacaktım, fakat ölmemesinden devam etmesini bekledi. korkuyordum. Ölmesini istiyordum. BaKadm da masaya gelerek bir sigara albamdan sonra kimin öldüğünü duysam mış, yakmış, gidip divana oturmuştu. içim ferahlıyacaktı. Kimse ölmedi o sı Dizlerini sallıyor ve başını öne doğru sarralarda... Hiç olmazsa şu kedi, mel'un kıtarak bacaklanmo arasından yere bakıkedi ölsün... Tırnaklarımı boğazma ge yordu. çirdim ve sıkmağa başladım. Çırpmıyor Birdenbire doğruldu ve parmağmm ve arka ayaklarile ellerimi tırmalıyordu. sert bir vuruşile sigarasının külünü yere Olanca kuwetimle boğazını sıktım, sık silkerek devam etti: tım. Ayakları kımıldamayıncaya kadar O gece rahat uyudum ve riiyamsıktım. Gözleri patlamış gibi dışarı uğra da bir geyik, bir de boğa öldürdüm. Sadı. Ağzından köpük gibi bir salya geldi. bahleyin daha hafif uyandım. İçimde acı Ölmüştü. Ferahladım. A m m a nasıl fe bir neş'e vardı. Sonra, bir iki gün içinde rahlayış, bilsen... Sanki beynimin içinden neş'e geçti ve acılık kaldı. Fena, kanşık büyük bir taş çıkmıştı. Mindere arka üs rüyalar görüyordum. Bir defasmda da, tü kendimi bıraktım ve kahkaihalarla gül rüyamda, bana tasallut eden ve muvafdüm. fak olan gene bir adamı öîdürdüm. BüArada bir yerimden kalkıyor, ke yük, büyük, büyük bir zevk duymuştum. tihar sebebleri anlattım... El yazısile kâ büyük tereddüd ve korku dalgaları göğğıd da vardı... Sefarethanede arkadaşlan sünden boğazma doğru çıkıyordu. İki adım geri çekildi. Ellerini arkasıkâğıdı tetkik ettiler... İki budala... Ben gene o acı, acı sevbc içinde idim. Oh... na koyarak: Pekâlâ, haydi... dedi. Sen bitirTekrar evlenmek ve öldürmek istiyordum... Öteki de öyle... Edirnede... ayni dikten sonra ben yatağa girerim. Ben ur yurken olmuş olur. Haydi! usul... Selma, pijamasının göğsünü sıyırdı, Boğazı kuruyan Selma yutkunarak ve kesik kesik anlatmağa devam ediyor namluyu tam kalbbin üstünde, çıplak etine dayadı ve gözlerini kapadı. du: Fakat eli o kadar titriyordu ki namlu O daha kolay oldu. Ahşmıştım. nun ucu derisinin üstünden sağa doğru Halim de öyle... Sarhoş ettim... sigarakaydı. dan... içirdim. Gözlerini açan Selma, tabancayı NevNevzad bir sigara daha yakarak: Ya besleme? diye sordu. zada doğru uzatarak: Ah... sersem... pencereden sark A l ! dedi, sen yap... Ben bayılmıştı... alayı seyTediyordu... Birdenbire mak üzereyim... boguluyorum... ben arbacaklarından tuttum, havaya kaldırdım tık yaşıyamam... boguluyorum... ve öne doğru ittim. îzmirde... Bahçenin Bu sözleri söylerken, alt çenesi de bir parmaklığına kafası çarpb ve havuzun nüzüllünün ağzı gibi çarpılmış, sallanıkenanna düştü. Kaza dediler. yordu. Nevzad bir adım daha geri çeNevzad birdenbire yerbden kalktı, do kildi. Sıkılmış dişleri arasından: laba yürüdü, silâhı kapü ve Selmaya yak Haydi! dedi, gayret! İstersen ben laşarak: gideyim? AI! dedi, haydi... odana... Selma gittikçe artan, bütüo vücudünü Kadın silâhı ortasmdan tutup avucun saran ve omuzlarile dizlerinde göze çarda sıkarak: pacak kadar belli olan bir titreme için Şimdi... şurada... şu anda yapabi de: lirim, dedi. Odama giderken... gevşe Hayır! dedi, yalnız hiç yapamekten korkuyorum. mam. Sen bana kuvvet veriyorsun. Hat Fakat... benim odamda? ta, gel, yanıma otur, rica ederim, daha Selma titriyordu, boğuk bir sesle: fazla... kuvvet... bulacağım. Zaran yok, dedi, kâğıdımda senNevzad kısa bir tereddüdden sonra, den de bahis var... Besbelli kî... gitti, Selmanın yanma oturdu. Nevzad düşündü. Vakit geçerse kenKadm namluyu tekrar göğsüne dayadisi de zâfa düşebilirdi. Daha şimdiden mıs ve eözlerbi kapamıştı. SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: