30 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

30 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Mart 1929 CUMHURİYET SAN'AT VE HAYAT \ Abideler meselesinde yeni bir görüş Yazan; NURULLAH BERK Memleketimizin, bir su birikintisinin sathı kadar durgun ve rakid san'at havasında, bazı bazı küçük bir fırtına kopar, bir müddet devam eder ve geldiği gibi ekserî bir hiçten hiçe doğru kaybolur gider. Son zamanlarda muhtelif gazetelerde çıkan yazılardan bir hüküm vermek kabilse, san'at hayatımızın devamlı fırnnalanndan biri, en sık eseni, daima canlananı, «abideler meselesi» dir. Merhum Ahmed Haşimin, Kanonika'nın Taksim meydanına diktiği biçimsiz tunç yığınm.\ bakıp, bakıp da «Keşki Sakaryadan bir kaya getirip dikeydiler!» dediği günlerden diine, ve bugüne kadar devam eden abideler meselesi, devasını kimsenin gösteremediği müzmin bir derd oluyor. Meselenin son safhası malumdur. Ona, âbidelerin fazla pahahya mal olduğunu enerjik bir lisanla ilân eden Bürhan Toprak sebebiyet verdi. Menfaatlerine darbe vurulacak korkusile bazı heykeltraşlar, nihayet muharrirler ve şairler fikirlerini söylediler. Eskidenberi abideler meselesi hakkında yazı yazmış olan Peyami Safa, Necib Fazıl, Fazıl Ahmed, Bürhan Cahid ve diğer bazı entellektüeller katıldılar. Mesele kapanmış değildir. modern mimarînin esaslı karakteristiklerinden biri olan düz satıhlar, tezyinatsız, heykelsiz ve resimsiz duvarlar, cepheler modası tamamile geçmiş sayılabilir. 1900 «Modern stil» inin dalh, çiçekli, kıvnmlı, mozayikli, oymalı mimarisine bir aksülâmel teşkil etmiş olan modern mimarî, bina iskeletleri kurarak, satıhlardan en küçük tezyin unsurunu bile kıskandı. Resmî binadan mezbahaya, mezarhğa ve helâya kadar asrî olmak kaygısile, Avrupa yeni mimarisinin çıplak satrhlarını derhal taklid ediverdik. Netice, Avrupada olduğu gibi bizde de kendini gösterdi: Heykel, resim, tezyinî san'atlar binada yer alamadılar. Heykeltraş büst, ressam şövale tablosu, dekoratör el ile tutulur eşya imalile iktifa etmeğe mecbur oldular. Halbuki, tarihteki en büyük san'at devirlerinin bariz vasfı, mimarî, heykeltraşlık, ressamlık gibi büyük san'atların, tezyinî san'atlar gibi yardımcı san'atlann kül olarak ayni eserde toplanmasmdadır. Ne Yunan, ne gotik, ne Roma mimarisinde heykeli, hatta iç tertibatta resmî ve tezyinî motijleri binanin kendisinden ayırmak mümkün değildir. Muasır devri bir tarafa atarsak, mimarla heykeltraş, ressamla dekoratör daima elele vererek çalışmışlardır. Bugün bütün Avrup, bütün dünya bu klâsik anlayışa dönüyor. Binalann düz cepheleri oymalar, alçak kabartmalar, etraflan havuzlar ve heykeller, içleri de büyük resimlerle süsleniyor. İngiliz saraymda üç garabet! Fransa Reisicumhurunun refikasına, Fransa Cumhur Reisesi sıfatı verildi Fransa Cumhur Reisinin Londrayı ziyareti münasebetile, Ingiltere sarayı teşrifat kaidelerinde, tarihin hemen hemen kaydetmedıği üç hâdise olmuştur. Bunlardan biri, Fransa Cumhur Reisile İngütere Kralının, on beş gündenberi, üzerinde bin bir itina ile çalışılan nu tuklan yerine, son dakikada, siyasî vazıyete uygun cümleler ihtiva eden bambaşka nutuklar söylemek mecburiyetinde kalmalarıdır. Vaziyette birdenbire hasıl olan bu değişiklik yüzünden, her iki nutuk da adeta irticalî bir mahiyet arzetmiştır. Teşrifat kaideleri hilâfına yapılan ikinci hareket, Fransa Cumhur Reisinin refikasına Fransa Cumhur Reisesi sıfatı verilmesıdir. Fransız kanunu esasisinde, Cumhur Reisinin refikası, protokol noktasından mevzuu bahsedilmemiş oldu ğu için, Kraliçe karşısında reverans yapmak mecburiyetinde bulunuyordu. Halbuki. İngiliz hükümdarı ve Kral'çe, Cum hur Reisini, zevcesile birlikte resmen davet etmiş olduklan için, Kraliçe, bu reverans sahnesini ortadan kaldırmalannı teşr.fat memurlarma emretmiş, bir hal çaresi bulunmasmı istemiştir. Bu çaresiz iş, günlerce düşünülmüş, nihavet, Madam Lebrün'ün Fransa Cum hur Reisesi addolunması ve bir hükümdar muamelesi görmesi yegâne hal şekli olarak bulunmuştur. Britanya protokoluna mugayir üçünü hâdise, ziyafette, bütün davetlilerin beyaz çorab ve kısa pantalonlu an'anevi lcıyafeti taşımalarına mukabil, yalnız Fransızlann frak giymiş, olmaları ve M. Lebrün'ün çocuklannın ziyafet sofrasına kabul edilmeleridir. Bir Cumhur Reisinin, bütün aile erkânile birlikte İngiliz sarayı tarafından resmen tanınması ilk defa vaki olan bir hâdise gibi karşılanıyor. ŞEHRiN iÇiNDEN UYDUNUZMU Sekerden cam Harbin ge'eceği varsa elbet göreceği de vardır... Alevlere âşık semenderlere benzeyen itfaiye erlerine, bir harb vukuunda düşecek v^Hfeler pek büyüktür Amerika filmlerinde kavga., düçüş eksik olmaz. Beütabancalı, eli bayr?klı, gözü kanlı, hayiud kılıklı sözüm on< artistler, her filnde bir hayli kapı pencere kırar, fılm kumpanyasmı bir yıgm zarara sokar. Bu za rar, gerçi pek fazla değildir. Çünka neselâ kapı mukavvadandır, tabanca kıru sıkıdır, bıçak tahtadandır, öldürülen adam içi saman dolu bez parçasıdır, flân. Yazan: SALÂHADDİN GÜNCÖR Fakat, ne de olsa gene masraf kapısı Sinemalara taklid eşya yapmakta mütfhassıs birisi, bu yalancı kahramanlarm kırıp dalmalarına mahsus pencere camlannı ve fırlatıp atmalarına mahsus şişeleri, camdan değil, sekerden yapmağı düsüımüş, yapmış da. Cama nazaran sekerden pencere ve şişenin birçok faydaları vannış. Bir kere, kırıhnca teklikesi yok. Hsm hafif, hem kesmiyor. Saniyen, kınk pırçaları topla, çay fincanına doldur, bal gibi şeker. Yalnız bir maıhzuru var. Bayağı camdan bir şişe 10 çente mal olduğu halde, cam taklidi sekerden şişe 2 doıara geliyor. Zâhir bu da tad parası olacak. Bir rökor Fransızlann Normandiya vapuru rekor kırmak için deİtfaiye erleri diin yapılan tecrübede boğulmak tehlikesine marus nize indirilmişti. Reİtiraf edelim ki, mahiyeti ne olursa kalan bir vatandaşı kurtarıyorlar koru da kırdı. F a | olsun herhangi bir meseleyi tetkik ve bilkat, son bir istatistihassa münakaşa ederken, özü, es*sı, kö«Söz ölüm getirmediği» gibi, harbin ğe göre, kırdığı rekor kü, unutup, yahud sadece ihmal edip tesözünü etmek de, mutlaka harb olacak yalnız denizde, ve ferrüatı, lüzumsuz taraflarile meşgul ol manasına gelmez. Amerika ile Fransa mak gibi bir kusurumuz vardır. Biz TürkBununla beraber, orta Avrupanın tearasındaki gidiş geler egosantrik bir milletiz. Her birimiz, esinde «Demokles» in kılıcı gibi sallaliş sür'atinde fılân kendisini biraz kâinatm mihveri olarak nan korkunc fırtına bulutlarmın gölgesi, değil, boyuna, enine, modern yapısına v« görmekten hoşlandığı için, herhangi bir hergün bir yeni ülkenin üzerine çökerken Sadece bir moda olmayıp tezyinî sanvesaitine uygun olan sarfıyatında, Nor meseleyi, kendi görüşü, hatta kendi menUtiklâllerini canlarından üstün tutan milmandiya, şimdiye kadar 100 sefer yapfaatleri zaviyesinden tetkik ederek ona atlan canlandırmak, heykele, resme bületlerin en başında gelen Türk milletinin, mış. Bu müddet zarfında denizde geçırgöre hüküm verir. Bu ferdî hükümlerin yük devirlerdeki inkişaf ve azametini iade harbe tam tertib hazır bulunması lâzım diği günlerin sayısı 544, aldığı yol, dünya konseri, da'na doğrusu kakofonisi arasında etmek için ortaya çıkan bu cereyan, bizim geldiğini de bir an için unutmuş değiliz. çevresinin tam 15 misli. Asıl şayanı dikmünakaşa edilen meselenin özü tamami için biçilmiş kaftan değil midir? SözüHassas ve uyanık hükumetimiz, bir kat tarafı Normandiyaya gösterilen rağle unutulur. Hemen hemen bütün müna müz heykel bahsinde olduğu için bilhassa andan kendince lüzumlu gördüğü hazırbete misal teşkil etmek noktasından yolkaşa ve polemiklerimizin bir neticeye bu noktaya işaret ediyorum: Âbidevî heyıklan yapıyor, bir yandan da, vatandaşcular için sarfedilen yiyecek ve içeceğin varmadan, yani fikir dünyamıza hiçbir keltraşlığımızın ilerlemesi, heykelin, alçak ları, harb halinin icab ettireceği korun nispeti. Yüz sefer için sarfedilen koyun, kazanc katmadan eriyip gider. kabartmanm bundan böyle yapılacak büma tedbirleri etrafında, tenvire çalışıyor. dana, sığır ve domuz adedi 12,000. Bi*** yük binalarda, hatta şimdiye kadar yaHavadan yapılacak herhangi bir taarrura, şarab, likör ve maden suyu mikdan Nitekim abideler meselesi de ayni âlcı pılmış düz satıhlı binalarda yer almasma a karşı îstanbul şehri, n« dereceye ka da iki milyon iki yüz bin şişe. Denizde bağlıdır. Heykeltrş, mimar, ressam ve bete uğramak üzeredir. Şimdiye kadar idar mahfuzdur? yüzerken, ambarlarında da, bir deniz doAdana (Hususî) Çukurova, çok şittiğimiz sesler, «dikilsin, dikilmesin, pa dekoratörle elele vererek hakikî san'at eBunun cevabını ancak mes'ul makam lusu mayi taşımış. Gemilerin karaya oserlerinin yaratılmasuıda kafa yorarak mühim ve müsaid bir narinciye mınhalıdır, ucuzdur, fazladır, eksiktir» gibi ar verebilirler. Ben, bugünlük sadece; turma tehlikesini önleyecek tedbir araştıteferrüata, yahud «âbide lâzım değil, yol çalışmaya alışmadıkça, heykel mesele takasıdır. Ancak, simdilik daha zi «sadüfen hazır bulunduğum küçük bir Dünkü tecrübelerden başka ran sivri akıllı muhterilere iyi bir ilham yade Mersin, Tarsus, Adana, Dörtlâzım; yol da lâzım, âbide de lâzım» gi miz, şu veya bu vilâyetteki âbideyi sen abir enstantane itfaiye tecrübesinin üzerimde yaptığı tekaynağı. Dışandaki su kurudu mu, içerilacaksm, ben alacağım kavgasmdan öte ol ve Kozan gibi merkezlerde tebi sözde bir esasa dayanan indî hüküm>iri tahlile çalışacağım. mali düşünerek gruplarımızın kudretini dekini karaya boşalt, yüzdün gitti! kâsüf eden portakalcılığımız her yerde ye geçemez. lerden başka bir şey değildi. «îtfaiye» derken, bu kelimenin, itfaiye artırmaktayız. Erlerimiz maske ile çalışayni cins ve evsafta mahsul verme vaziHızını alamamış Fikrî hazlannı olgun düşüncede değil, Sanırsam, «abideler için yüz bin mi, arafından görülen muhtelif hizmetlerin mağa, şimdiden bir saat kadar dayanabietinde değildir. Meselâ Mersinde Yafa elli bin lira mı münasibdir?», yahud, fakat körü körüne itirazda bulan bazı Amerikada, bir cinsi, lezzeti ve çekirdeksiz oluşu bakı fadesinde, ne derin bir aciz izhar ettiğine yorlar. İlk defa maske takan bir adam, «Çemişgezeğe âbide mi, kanalizasyon kimselerin, «fakat Atatürke san'at borcubolük asker, bir köy ilhassa dıkkati çekmek isterim. nun altında, normal vaziyeti on beş, yirmından; Dörtyol portakalları, kabuğu mu lâzım?», yahud, «Her Müller'i mi, muzu nasıl ödeyeceğiz?» diye soracak'adolusu insan, on tayELski devrin itfaiyesi, münhasıran yan mi dakikadan fazla muhafaza edemez! nun ince ve bol sulu oluşundan, KozanBay Ahmedi mi tercih edelim?» nokta rını tahmin ediyorum. Cevabım şudur: yare, toplarla, tüfekda yetişen portakalların hususî bir rayiha ın söndürür, daha doğrusu söndürmeğe Bir harb tehlikesi vukuunda, mevcud yelarma saplanacak kadar basit bir mesele Her Müller'e, Sinyor Martinelli'ye, Möslerle, gözyaşı bomçahşırdı. İtfaiyecinin tek hedefi, yangın di itfaiye grupumuzla yedi müstakil e lezzetc malik bulunuşundan ve niha yö Dupout'a veya sadece Bay Ahmede karşısında değiliz. balarile sefere çıksahasına vaktinde yetişmek, tek vazıfesi müfrezemiz, şehrin birkaç noktasından, et Adana ve Tarsus portakallarının ise Abideler meselesile değil, doğrudan (bu isimler muhayyeldir) bir veya birkaç nispeten kalın kabuklu ve çekirdekli olu de onu, elindeki mahdud vasıtalarla, ne yni zamanda zuhur edecek yangınları, mışlar. Silâhlar patdoğruya bir güzel san'atlar meselesi kar figürlük âbideler yaptırmakla bu borc şundan dolayı ayn ayrı ticarî vasıf ve ka yapıp yapıp söndürebilmekten ibaretti. iür'atle bastırabilecek kabiliyet ve kudretladıkça dağlar ses ödenmez ve Ebedî Şefin hâtırasma hizşısmdayız. Şöyle ki: veriyor. Tayyareler Bugünkü itfaiyeci ise, şehirlerde hakikî edir. raktere maliktirler. Bunlar arasuıda hiç met edilmez. havada uğuldarken, Biraz samimî olan her heykeltraşa buşüphesiz en revacda olanı Yafa ansi «karagün» dostlannm rolünü oynuyor. Otomobillerimiz; Fatihteki garajla, Bu hizmet, her nutkunda ısrarla işaret portakallardır. erde, tozu dumana katan süvarilerin nu kolaylıkla itiraf ettirebilirsiniz. Bir âNerede bir felâket başgösterse, en seri Şişli tramvay istasyonu arasındaki mesae piyadelerin gürültüsü kulaklan sagır ebide, yani herhangi bir büyük adamın ha ettiği güzel san'atlarımıza, esaslı, rasyonel, Mersinde bugün aşağı yukarı 2 miîyon vasıta ile ilkönce ona haber veriyorlar. feyi 910 dakikada alıyorlar. Ben, Şişmemlekete faydalı ve bediî hislerimizi diyor. Ahali, dehşet ve hayret içinde. Bir tırasmı maddîleştirmek için yapılan ve diApartıman mı çöktü, enkazını ayıklayıp hane korakolundan Bebeğe 13 dakikada ağacın şöyle böyle yansından fazlası Yaarbededir gidiyor. Ne mi oluyor? Mevkilen bir taş veya tunç eser, nadiren haki zenginleştirecek mahiyette tedbirlerle inıltında kalan canları kurtarmak vazifesi, kişaf imkânları vermekle mümkün ola a cinsine aşılıdır. Bu cinsler, diğerlerine kendi cam pahasına da olsa ona düşü ittiğimi hatırlarım. Tehlike, nekadar er imsiz ve ruhsatsız ava çıkan Durand ikî bir san'at eseridir. Rönesans îtalyası ken haber almırsa, itfaiyenin muvaffakinazaran takriben iki ve bazan üç misli caktır. imli haydudu, ininde kıstırıp yakalamayor. Bir mahalle suya mı garkoldu, kor et derecesi de o kadar yüksek olur!» zamanında yapılan birkaç heykeli, zamaNurullah BERK fiatla satılmaktadır. Ayni cmek sarfedi kunc zil seslerile uyandırıldığı yatağm ğa çahşıyorlar. Avlanırken bir defa yanımızda da Rodin, Bourdelle, Desjian ve İtfaiyecilerin bahçesinden ayrılırken, len, ayni masraf yapılan ve ayni tniktardan, fırlayıp nefes nefese gene o yetişiyor. içimde kolaylıkla izahı kabil olan bir fe kalamışlar. Hapishanede gardiyanın ka j Maillol gibi san'atkârlarm birkaç âbideda saha işgal eden diğer cins portakallaasma bir süt şişesi vurup adamı öldürGece ve gün farkı bilmeden, başlarında rahlık hissettim ve kendi kendime: sini istisna edecek olursak, koca dünyanm rm Yafaya nazaran az revaç görmesi, müş, kaçmış. Evini muhasara etmişler, çelik miğferlerile, ateşte yaşıyan Semenher tarafında yükselen abideler içinde on Harbin, geleceği varsa; göreceği akalamağa gelen iki polisi iki kurşunonların da Yafaya aşılanmasını teşvik derler gibi kızıl alevlerin arasına karışan tane gerçekten büyük esere tesadüf etde var! dedim. Müdafaa vasıtalanmız da öldürmüş. Evden çıkmış, yolda raslaedici bir amil olduğundan Adana portaBelediye Sirketbu kahramanları, dün Saraçhanebaşındamek imkânsızdır. Gerçi abideler, bir mildan hiçbirini ihmal etmiyor ve hiçbir nok dığı bir otomobile atlamış, dağa çıkmiî. kalcılarmm gösterdikleri arzu neticesi ler komiseri İsma ki merkez itfaiye binasınm bahçesinde letin büyük adamlarma minnet nişanesi il Hakkı, Belediveayı tesadüfe bırakmıyoruz. Ziraat müdürlüğü, Yafadan portakal ve Gizlendiği yeri keşfetmişler, yaklaşanl yarım saat kadar seyrettim. Oraya; birkaç olmak gibi kıymetli bir hassa taşırlar. Fa de yeni tesis edi limon aşılan getirtmiştir. Alâkadarlara Yalnız askerî bakımdan değil, sivil vurmuş. Yanında beş tane tüfek, bir yızehirli gaz «musab» mı, dumanlarm içinkat, manevî pîândaki bu noktayı bir ta len İstimlâk mü dağıtılmağa başlanan bu kalemlerin, yerhalkın korunması bakımmdan da vaziyetin ğın cephane var. Arasıra inden çıkıyor, den çekip tehlikeli sahadan uzaklaştırmak rafa bırakır ve sırf bediî, plastik kıymet dürlüğüne tavin eşöyle bir dolaşıyor, bir iki av vuruyor, çıy li cinslere tatbikından sonra Yafa cinsi cab ettirdiği derecede hazırlıklıyız. tecrübesini yapmak üzere toplanmışlardı. ler üzerinden fikir yürütecek olursak âbi dilmiştir. Muma çiy mideye indiriyormuş. İki günde öldür J portakallann Adanada da çoğalacağı ve Salâhaddin GONGÖR Kumandanları emir verdi: delerin, ne san'at, ne san'at terbiyesi, ne ileyh a\Tii zamandüğü insanlar sekizi bulmuş. Hâlâ hızı1 binnetice bugün çok yüksek bir fiatla sada Şirketler komi Yere yat! güzellik mefhumu bakımmdan bir rol oynı alamadığı anlaşılıyor. Hepsinden fenaj tılan Yafa cinslerinin, bu yeni rakib kar serliŞi vazifesini de Sivil elbise giymiş itfaiye erleri, hakikî namadıklarım derhaî görürüz. Abideler simdilik vekâleten sı da çiy et faslı. Muhasaracılar dua etşısında fiatı düşürmek mecburiyetinde ka zehirli gaz teneffüs etmişler gibi toprakumumiyetle neden estetik değildir? Ne ifava devam ede sinler de dağda av bitmesin! lacağı tabiidir. lar üzerine yarı cansız vaziyette yuvarlanden milletler, büyük adamlannın hâüra cektir. îsmail Hakkı Sümer Bank heFilhakika, bugün Mersin Yafalan, a dılar. smı canlandıracak kudrette heykeltraşlar İsmail Hakkı. kıymetli ve emektar bir sabına Almanyaya deta lüks bir meyva mevkiinde bulunu Tam bu sırada ortalığı müthiş bir sis Çekecekle yaraladı bulamazlar? Yahud sadece âbide, san'at Beledive memuru olduğundan, bu tayin yorlar. Bunlarm; Mersinde bile yüz ta kapladı. Kıvrıla kıvrıla fışkıran koyu gri mensucat mühen Evvelki gece Taksimde bir yaralama mefhumuna zıd mıdır? Bu suallere cevab memnuniyetle karsılanmıştır. disliği tahsili için nesi 7 liraya kadar satılmaktadır. Bu fa dumanlar, rüzgâr istikametinde perde pervak'ası olmuştur. gönderilmiş olan vermek uzundur. Biz sadece şu hakikati Çinin yaptığı yağ ihracatı hiş fiat, bu portakalların ancak mahdud de dağılırken yüzlerine maske takmış çe Kömüriş ustabası Taksimde Camlıköşkte oynıyan Şev kaydedelim ki, Pariste, Londrada, Berkinin kumpanyasmda artist Zehra CoşŞunking 29 (a.a.) Çin ajansı bildi bir smıf tarafından istihlâkine ve asıl bü vik itfaiye erleri, ellerinde teskereleıle, lanndan Osman Ya linde ve Honolülü'de, âbide dediğimiz yük müstehlik mevkiindeki halkm, Mer yıldırım gibi koştular. riyor: kun, temsili müteakib saat 23.30 da rarm oğlu Suad şey, çirkin bir şeydir. Muhasamata rağmen, Çin nebatî y sin Yafalannı sadece manav dükkânla Yarar, tahsilde buCamlıköşkten çıkarak Cumhuriyet meyBaygın siviller, teskerelere yerleştirileHal böyle iken âbide dikmenin san'at ihracatı, hiç düşmeden devam etrr>°kte nnda görerek kifafı nefseylemelerine se rek tehlike sahasının dışına çıkarıldı. lunduğu Gladbach danmdan geçerken bir müddettenberi şehrinde zatürrie ayrı yaşadığı kocası Hasan Coşkunla bakımmdan faydasını pek anlayanr.yor dir. beb olmaktadır. Ve işte bu itibarladır ki Bu ameliye, beş saniyeden fazla sür den vefat etmiş karşılaşmıştır. sam mazur görülsün! 1939 senesinde bu ihracat, Çine 89 mil Adana Ziraat müdürlüğünün bu teşebbü memişti. tir. Merhum Suad Yarar Hasan Coşkun, kısa bir münakaşayı ' Meselenin esaslı, yani güzel san'atla yon 845.563 dolar net kâr getirmiştir sünü büyük memnuniyetle karşılamak !âîtfaiye kumandan muavini, bize sah İstanbul Sanayi mektebinden mezun müteakıb Zehrayı ayakkabı cekece^ı ile ra dokunan r.oktası, Türk heykeltraşhğı 1939 senesinin ilk yedi ayı zarfındak zımdır. neyi gösterirken şöyle diyordu: olan ve henüz 21 yaşmda bulunan bu başından yaralamıştır. Vak'ayı müte nın, Türk san'atınm mühim bir kolunun kâr da, 25,855,911 dolardır. Nebatî yağ « Bir harb vukuunda zehirli ga; genc talebemizin cenazesi varm Alman akib suçlu Hasan yakalanmış ve Zehra ihracatının ehemmiyetini göstermek iBir otomobil kazası himaye ve inkişafıdır. Meseleyi bu zavibombalarından ziyade tahrib ve yangm vadan sehrimize getirilecek ve Sanay tedavi altma alınmıştır. çin şurasını işaret etmek kâfidir ki ge Arnavudköyde oturan İtalyan tebaa bombalan bizi uğraştıracaktır. Çünkü, mektebi talebelerinin istirakile yapıla yeden tetkik edersek, onun, üç beş heyçen kânunuevvelde Amerika Birleşik keltraşın cebine girecek birkaç bin lira ile Devletleri, bu ihracata karşılık Çine 21 smdan Lui, hususî otomobilile Beşiktaş zehirli gaz hücumlannm korkulduğu ka cak merasimden sonra defnedilecektir. Fransız Hava Nazırı Lontan geçerken caddenin solunu takib et' dar müessir bir netice vermediği, son Çin halledilemiyeceği kolayca anlaşılır. milyon altın dolarlık bir istikrazda bu tiğinden tütün amelesinden 20 yaşlann draya gidiyor Habeşistan Umumî Valisi Japon ve îspanyol dahilî muharebelerindı Türk heykeltraşlığına olduğu kadar lunmuştur. Londra 29 (Hususî) Fransa Hava da Mehmede çarparak zavallıyı başm Kahirede sabit olmuş gibidir. Bilhassa yanğm çıka ressamlığma da inkişaf sahası vermek, onNazırı Guy la Chambre, önümüzdeki paNebatî yağm çıkarıldığı ağaclar bil • dan ve dizinden yaralamıştır. ran bombalarm tahribahnı önlemek zarulan mimarî ile birleştirmekle kabil ola hassa Yangtse vadisinde, körfezlere ya Kahire 29 (a.a.) Habeşistan Umu zartesi günü Londrayı ziyaret edecektir. Vak'ayı müteakıb yaralı Mehmed sürFransız nazırı, İngiliz Hava Nezaretıle caktır. Bunu yapmakla son zamanlarda kın dağlık arazide çoktur. atle Beyoğlu hastanesine kaldırılarak retinde kalacağımızı tahmin ediyorum mî Valisi Dük d'Aosta tayyare ile buraistişarelerde bulunacak ve tayyare mü r Avrupada kuvvetle beliren bir cereyana Mşeçuen ej aleti ise, nebatî yağ istilı tedavi altına ahnmış, Lui de yakalan Maamafih, bunlara karşı icab eden ted ya gelmiştir. Kral Faruk tarafından ka esseselerini ziyaret edecektir. birlerin almacağı tabiidir. Biz, her ihti bul edilecektir. ayak uydurmuş olacağız. Filvaki bugün, salinin yüzde 90 ım vermektedir. mıştır. Adana portakalları Bütün ağaclara Yafa cinsi aşılar yapıbyor Belediye İstimlâk udurlugu Almanyada genc bir talebemiz öldü

Bu sayıdan diğer sayfalar: