10 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

10 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Mavıs 1939 Hâdiseier arasında Romada dün büyük bir geçid resmi yapıldı Mussolini, söylediği bir nutukta: «Sırası gelince kalblerimizin vermiş olduğu kararın azametini ispat edeceğiz» dedi Roma 9 (a.a.) Romada bu sabah yapılan askerî geçid resmine 1000 kadar motörlü harb aleti iştirak etmiştir. Askerler, geçidi Romalı yürüşile yapmışlar, BersaGliyerler ise jimnastik a dımile geçmişlerdir. At koşuiu batarya lardan sonra, bindirilmiş piyade alayları, müteakıben gaz maskeleri takmış kimyevî servis efradı geçmişlerdir. Bunlardan bir kısmı elbise giymişlerdi, bir kısmı da antiperit üniformayı lâbis bulunuyorlardı. Nihayet tayyare dafii bataryalarla ağır topçu bataryaları ve 300 tank geçmiştir. ki muazzamdır, fakat kalblerimizin vermiş olduğu karar daha muazzamdır. Vakti gelince bunu ispat edeceğiz.» Bu sözler, ihtiyat zabitlerinin ve halkın şiddetli alkıslarile karşılannvstır. Nazariyede de kalmamak için îşriyat kongresinden müspet Dİr netice ahnabilmesi için üç şey lâzım: Program, teşki" lât, para. Maarif Vekâleti, kongrenin telkinlerine kendi fikirlerini katarak, dava" yı nazarî plânda en son şeküne bağlar ve bir program yapar. Üstünde münakaşa ve müzakere eclilecek hiç birşey kalmadığı için işin en olgun veya hiç değilse en olagan tarafı budur: Program. Sonra teşkilât geliyor. Neşriyat işlerini bir elden çevirmek için, her vekâlet ve millî banka mümersilini içine alan bir urnum müdürlük ihdası. Benim Cumhuriyet'te yaptığım teklif kongre sonunda bazı arkadaşlar tarafından da tekrarlanmış. Bu fikir. daha evvel, encümenlerde de geziyordu. İdare şekli ve unvanı ne olursa olsun, devletin ve hususî mü" esseselerin neşriyat işlerini meıkezileştiren bir teşkilâta pek çoklarırmzın taraftar olduğunu görüyoruz. Hatta makalem üzerine, bir akşam gazetesinde «Bu teklif yanlıştır» baçlklı bir yazı yazan arkadaş bile, kitab lâzım olduğunu, para lâzım olduğunu, ve" kâletlerin ve millî bankaların neşriyat mümessillerinden mürekkeb bir komisyon lâzım olduğunu tekrarlamaktan başka birşey yapmıyor. Yazımın bir noktasını yanlış anlamış; sanmış ki ben Arab narfleille çıkmış kitab" larm yeni harflere raMini kültürümüz için kâfi bu'nv ıım. Hiç böyle birşey sö:,!emis cielpim. Düşüncem şu: Arab harnerile çıkan kitablarHn çoğu yeni nesiller için lüzumsuz. Fakat lüzumlu olanlarm yeniden basıl" ması bile çok masraflı. Kaldı ki bu bile yetişmez. Onlara yepyeni telifler ve tercümeler katılmalı. Bugün Lâtin harflerile basılmış kitablan ihtısas nevilerine ayırırsanız her şubeye beş all. kitab düşüyor. Yeni nesiller bununla ilim v« ihtısas değil, kapıcı kül" türü bile yapamazlar. Cehaletle itham ettiğimiz bir adam bile kendi şubesinde en aşağı yüz çeşid kitab okumuştur. Makalemde yaptığım hesaba göre, memlekette orta kültür seviyesini tutabilmek için, birkaç sene içinde en az yirmi bin kitab ve bunu basmak için de en az on beş milyon îira lâzım. Demek ki asıl dava şudur: Para. Bu parayı beş veya on sene içinde bütün vekâletler, uıtıumî idareler, millî bankalar, hususî bütçelerinden ayıracakları küçük birer yardımla temin edebi'irler. Buna Ulmtetki deşMi arka^aşım'Z Kemal Ünal ve diğer bir meplek'asımız Müfide Çankaya tarafmdan, biri hususî, öteki de makale sekîinde ve" ••ilen iki f ikri de ilâve edelim. Birincisi su: Cıkarılacak olan kitablar bir yandan da satılacağma göre, sabit sermaye ile müteharrik sennaye arasında bir muvazene tesis edilerek devletin para vardımı asgariye indirilebilir; hatta bu yardım bir garantiden ibaret kalabilir. Müfide Cankayanm ilâve ettiği fikir de şu: Vilâyetler de hususî bütcelerinden aaçok b'rer miktar avırakilirler, vekunu ehemmiyetli bir miktan do'durur. Bütün bunlara hususî neşriyatı da katarsanız, yeni nesilleri kitabsız kalmaktan kurtaracak tedbirlerin kifayetine inanırsınız. Nesriyat davasını hep içinde bocaladığı hulya ve nazariye gavyasmdan irnkân dünya<ona çıkarabilmek için tek yol bundan ibaret. Henüz daha arnelî bir teklif ya«Amelî» den maksadım da şu: Para! iİYİik davalar Bir ingiliz Fransız Rııs antantı mümkiin müdür Yazan: LUDOV1C NAUDAU İngiltere ile Fransa, Lehistanm ve Romanyanın tamamiyetlerini tekeffül cttı ler. Fakat, Loid Corc'un çok hakh o V rak söylediği gibi, bu iki memleket, Avrupanın şarkından mıhver devletlerile ayrılmıs olduSu için, tehdide nıaruz kalabilecek olan bu mıntakdlara bir tek bolıik asker bile gönderemezler. İngilteronın ve Fransanın, Lehistana ve Romanyava doğrudan doğruya değıl o'sa olsa D'ivasıta yardımda bulunmaları irnkânı vardir ki, bu da, Almanyanın ^arb hududunda yapacaklan harekâtla mümkündür. Fa kat, o mıntakada, Hıtîer'ın wn nutkunda mevzuu bahsettiği istihkâmlar vardir. Demek oluyor ki, alelâde bir İngiliz Fransız ittifakı, Polonya ile Romanyaya müzaheret hususunda büyük en?eller!e karsılacaklardır. Fakat, bu ittifatkın adı İngiliz Fransız Rus ittifakına tahvil edilir edilmez vaziyet bastanbasa değiiyor ve düzeliyor. Çünkü o takdirde, 180 mılvon nüfuslu Rusya, tehdide maruz ve kendisile hemhudud bu iki memlekete karsı muazzam bir destek vazifesi ?örecektir. Bu destek olmadıkca, Polonya ve Romanya, kuvvetli Leh ordusunun d"smana göstereceği kahramanca mukave mete ra^men, büyük bir tehlikeye maruz kalacaklardır. Rus ordusunun bugünkü kıymetini tayin etmek, 1919 danberi Rusyaya dair nesredılen tezadlı raporlardan dolayı çok müşkül bulunmakla beraber, LehisUnla Romanyaya kuvvetle müzaheret husu sunda, bu ordunun doğrudan doğruva müdahalesi de esasen zarurî değndir. Rusyanm ekonomik ve smaî membalan bu işi temine kâfi gelecektir. Rusyanın bu müzahereti ne şeküde ve ne nıspet'e vapabileceğini arastırmak ve tayin etmek de bugün imkânsızdır. Yalnız, muhakkak olan birşey varsa, sarka do$ru yayılan Alman akınını hakikaten durdurmak icab ettiği takdirde bu müdahalenin zarurî hale geleceğidir. Polonyalıların, Sovyet komşularile temasa girmeği sadece düşünmekle hisset tikleri korkuya gelince, zaruıet saikasile bu korkunun hayli azaîmış olması ihtimaÜ kuv\etle variddir. Birkaç gün evvel Varşova gazetelerinin hepsinde intışar eden yarıresmî bir not, Polonya ve Sovyet Rusya münasebatının, şimdi çok şayanı memnuniyet bir şekilde inkişaf etmekte olduğunu bildiriyordu. Ayni notta, Rusyanın, Polonya için havatî rnahıyeti haiz olan bütün meselelere karsı bü>ük bir aâka beslediği söyleniyordu. Lehistanm olsun, Romanyanın olsun, Sovyet devleti tarafından kendi topraklarında bir müdahalede bulunulmasına muvafakat etmiyeceklerini söyliyenler belki de bulunur. Hatta, tehlikeli bir propaganda yuvası olan bu memlekete devamlı elbirliği yapmak gibi zararlı bir teşbbüse girişilmesini muvafık bulmıyanlar da vardir. Fakat, Sovyet Rusyanm, Ukrayna üzerindeki Alman emelleri dolayısile maruz bulunduğu büyük tehlikeyi düşünerek, herşeyden ev'vcl Alman akınını durdurmak çarelerini araştırması ve propagandayı ikinci plâna bırakması ihrimali yok mudur? Stalin, bu işin, birkaç devletin elbirligile ancak başarılabileceğini, diğer taraftan, bu devletlerin birinden biri, diğerinin dahilî işlerine kanşmak çocukluğunda bulunursa, elbirliğinin imkânsız hale geleceğini idıak etmemiş midir? Gerçi, Sovyet Rusyanm, kapitalist dediği devletlerle yapacağı ittifaklarda samimiyet bulunup bulunmıyacağ' sual; varid olabilir ve Avrupada zuhur edecek bir harbin neticelerini istismar ederek halk tabakalarında iğtişaşlar çıkarmak teşebbüsleri hahra gelebilir. Bu tehlike vakıâ kabili inkâr değildir. Ancak, surasını da unutmamalı ki, Rusya, günün birinde, topraklarının en zengin mıntakalarını istilâya maruz kalmış görme^i ihtimalini gözönüne getirmiş ve büyük propaganda nazariyelerinden vazgeçerek sadece kendi müdafaasını temin ve binaenaleyh müttefiklerile elbirliği yapmak zaruretini anlamıştır. İngiliz Fransız Rus iuifak: meselesinde asıl çaprasık nokta, Fransada bir komünist partinin mevcudiyetıd r. panjermaniztne karsı koymak hususundakı büyük maksadın tahakkuk ettirilebilmesı için, Fransız komünist partisinin mevcud olmaması elbette ki çok daha hayırlı olurdu. Fakat kanunu esasimizin bugünkü sekli, serbestçe teşekküi etmiş bir partiyi ılga etmeğe müsaid değildir. Diğer taraftan, bu partinin hüsnuniyetine güvenmeK ve onun kendi kendini feshedeceğini uınmak da fazla cür'etkârlık olur. Maamafih, bu partinin, son zamanlardaki vaziyet karşısında, doktrinlerinden fedakâr lıklar yaparak vatanperver Dİr durum aldığı görüldü. Belkı bir adım daha atarak kendi kendını ortadan kaldırır. Karşısında bulunduğumuz iki tehlikeden birini tercih etmek zarureti mevcud bulunduğuna göre bunun ikisini de ır.ütalea edelim. En kötü ıhtımalı gözönüne getırerek, müşlereken idare edilen bir harbin zaferle netıteienmesı takdınnde, Rus komünıstlerının, doktrinlerini Fran sada yaymaga muvaffak olduklarını ta sav\ur edelıcn. Bu ıhtımal, bazı kimselere ne dereceye kadar fecı görünürse görünsün, esasen tahakkuku az muhtemel bu faraziyenin hakıkate inkılâbı halinde dahi, Fransa, gene Fransa olarak kaiacaktır. Mevcuciıyetıni böyle idame edecek olan bir Fransada ise, günün birinde gene mes'ud bir değişiklık vukuu ve de mokratık hürriyetlerin tekrar teessüsü ümidi daima mevcud kalacaktır. Bundan daha büyük bir muhatara var. Sırf M. Çemberlayn'in tasavvur ettiği elbirliği sayesınde panjermanızm akınını durdurmağa muvaffak olacak olan bu devletler arasında bir anlaşmanın ımkân dahiline giremediğini düşünelim. Başlıyan bir harbin sonuım tahmin etmek mümkün olamıyacağına ve düşmanın ılk hücumuna Fransanın göğüs germek mecburiyetinde kalacağına göre, bu göğüs germe neticesinde harb talihı Fransa aleyhine dönerse, böy^e bir felâketten ne halde çıkacağımızı bir kere gözönüne getirelim. Böyle bir facia bizı Almanvanın sarsılmaz ve bükülmez ıradesi karşısında bırakacak, sulh muahedesini, Fransanın kat'î surette imhası demek olan bir vesika şekline koyacaktır. Fransa, arazisinden kopani'.p alınan topraklardan, muazzam bir harb tazminatından, yıkıcı iktısadî hükümler den sonra, köle bir memleket haline gelecek, badema müskül bir mevcudıyet idamesi ve kuvvetlerını yeniden toplamak gibi ümidlere veda zaruretinde kalan bir mahmî millet olacaktır. 1918 de, Almanlar, Romanyalılara Bükreş muahedesiain ağır şartlarım tahmil ettikleri zaman: «Bu birşey mi? diyorlardı. Fransaya yükliyeceğimiz sulh şeraitini gördüğünüz zaman şiddetli bir muahedenin ne demek olduğunu anlıyacaksınız.» İyi bilmeliyiz ki, mağlubiyet, milleti mizin ölümü demek olacaktır. Bu muazzam tehhkeyi azalttnak için her çareya başvurmak niyetindeysek, bir baska tehlikeyi göze almamız zaruridir. O da, M. Çemberlavn'in ivi bir neticeye bağlamağa calıştığı İngiliz Fransız Rus ittifakıdır. İHEM NALINA MIH1NA Türk sporunun Büyük Hamisi 1 Kral lehine tezahürat Duçe hakkında yapılan tezahürattan sonra 30 bın ihtiyat zabitile halk kütlesi, Kral sarayının önündeki mevdana doğru yola çıkmıslardır. Faşist fırkası genel sekreteri Starace de ihtiyat zabitleri cemiyeti reisi sıfatile bu meydana gitmiş bulu nuyordu. Kral, İmparator Strace'yi ve ihtiyat zabitleri cemiveti ziınamdarlarını çağırlmıştır. Halkm alkışlarına cevab veren Kral, İmparator, yalnız basına bal kona çıkmıs ve bu çıkması halk arasında büyük bir coşkunluk uyandırmıstır. Müteakıben balkona hükümdarın yanına Dük de Soolete, Strace ve ihtiyat zabitleri cemiyeti riyasetine mensub iki genral gelmislerdir. Alkıslar. beş dakikadan fazla devam ebmistir. Hükümdar, yeniden balkona çıkmok mecburiyetinde kalmıstır. Mussolini'nin hitabı Geçid resminden sonra geçidde hazır bulunmuş olan 30 bin ihtiyat zabiti Venedik meydanına giderek Venedik sarayı önünde toplanmışlar ve Duçeyi alkışlamışlardır. Muazzam bir halk kütlesi de Venedik meydanına tehacüm etmiş ve alkışlarını ihtiyat zabitlerinin alkışlarına kanstırmıstır. Duce, Venedik sarayınm balkonundan bir iki söz söylemiş ve ezcünıle, şöyle demıstır: « SilâVılarımızın kuvveti şüphesizdir eçen pazar günü İstanbulda bulunup da Askerî liselerin spor bayramını göremediğime yanıyordum. Çünkü, sporun her şubesinde büyük gayretle çalışan ve iyi muvaffak'yetler elde eden bu aslan yavrularını seyretmek insanın yüreğine ferahlık verir. Fakat bu askerî spor bayramını görememekten doğan teessürüm çok sürmdi. Çünkü, Ankara ilkbahar at yarışlarında gördüklerim ve oradaki intıbalarıma inzımam eden düşüncelerim bu teessürü izale etti. Ankara, spor sahaları ve tesisleri itibarile Türkiyenin muhakkak ki bınnci şehridir. Stadyomla İpodromun ikisi de bırbirinden güzeldir ve ikisi de Avrupanın en modern mümasil müesseselerinin aynıdir. Ankara Stadyomunu daha evvel görmüştüm; fakat İpodromu bir koşu yapılırken ilk defa gördüm. Burası Ankaranın Long Şanı'dır. Aradaki fark, henüz etraftaki ağacların pek genc olması ve yarışlara az hayvan iştirak etmesinden ibarettir. Açık şehirlerin bombardımanı İngiltere, Japonyayı protesto etti Londra 9 (a.a.) Daily Express gazetsinin bildirdiğine göre, İngiltere hükumeti açık bir şehir olan Çungking'in geçen perşembe günii bombardıman edilmesini Tokyo nezdinde «insaniyet namına» protesto etmeğe karar vermistir. C. H. Partii Meclis Grupunıın içtimaı İktısad Vekili, sorulan suallere cevab verdi Ankara 9 (a.a.) C. H. Partisi Meclis Grupu bugün 9/5/939 saat on beşte Reis vekili Hasan Sakanın başkanlığında toplandı. Ruznameye dahil mesele, Muğla meb'usu Hüsnü Kitabcı tarafından İktısad Vekâletine tevcih edilmiş üç maddelik bir sual takriri idi. İlk defa sual sahibi Hüsnü Kitabcı bu sual takririle sanayie müteallik hangi meseleler hakkında izahat verilmesini istediğini bildirdi. Müteakıben İktısad Vekili Hüsnü Çakır sual takririnin ihtiva ettiği muhtelif meseleler üzerinde ve her meselenin bugün ne safhada bulunduğuna dair uzun izahat verdiler. Ayni mevzu üzerine söz alan birçok hatibler sıra ile fikir ve mütalealannı beyan ettiler. Bu izahat arasında İktısad Vekâletine yeniden tevcih edilen birçok suallere son defa söz alarak kürsüye gelen İktısad Vekili icab eden cevabları verdi. Ruznamede başka bir madde olma dığından saat 20 de müzakere nihayet buldu. Talimat verildi Londra 9 (a.a.) İngilterenin Ja ponya elçisi Craigie'ya Çungking'daki İngiliz konsolosluk binasınm bombardı manını Tokyo nezdinde protesto etmesi için talimat verilmiştir. Geçenlerde gazetemizin başka bir sütununda bahsettığim kapalı yüzme havuzu da yapıldıktan sonra, Ankaranın, şimdılik spor bakımından yegâne eksiği bir kapalı manejdir. Bu da yapıldıktan sonra, Ankarada her sporun sahası ve salonu var demektir. Ankaranın bir pazarlık spor faaliyeti hiç de İstanbulunkinden geri değildir; belki de üstündür. Meselâ bu pazar günü, bir tarafta İpodromda ilkbahar at yarışları yapılırken diğer taraftan Ankara ath spor kulübünün sivil ve asker azaları, zarif amazonlar da dahil olmak üzere, ath gezinti yapmışlardır. Yüksek mektebler arasındaki voleybol maçları, kız mektebleri arasındaki voleybol müsabakaları, yüksek mektebler arasındaki futbol maçarı, nihayet Ankara Mıntakası Atletizm Ajanlığının tertib ettiği ve 300 e yakın mektebli atletin iştirak ettiği atletizm teşvik müsabakaları, Ankaranın bir günlük zengin spor faaliyeti hakkında bir fikir verebilir. Ayrıca, kadın erkek yüzlerce gencin, asfalt yollarda bisiklet, motosiklet ve otomobil sporu yaptığım da buna ilâve edebiliriz. Büyük Millî Şef İsmet İnönü, dün de İpodromu şereflendirdiler. Şefimiz, Türk gencliğinin er meydanı demek olan muhtelif spor sahalarındaki faaliyetini yakından takib ve teşvik etmekten büyük zevk duyarlar. Son haftalarda millî küme futbol maçlarına alâka gösteren İsmet İnönü dün de at koşularını başından sonuna kadar, seyrettıler. Memlekette at sporlarının ve atçılığın en büyük hamisi, şüphesiz, Cumhur Reisimizdir. Fakat Millî Şefimiz, tam bir sportmendır; her spor hareketini sever. Nitekim denizciliğe verdikleri ehemmiyet, at sporlarına gösterdikleri alâka ile eşittir. Beş altı yıl evvel, Başvekâletleri sırasında, İstanbul kürek yarışlarında bulunmak için, bir gün, hassaten İstanbula geldiklerini, Beykozda yapılan bu müsabakaları büyük heyecan ve zevkle takib ettiklerini ve en küçük noktalara vanncıya kadar alâkadar olduklarını unutamam. Büyük Millî Şefin, spora karşı gösterdikleri bu yakm alâka, Türk sporunun, istediğimiz gibi, yükseleceğine en büyük delildir. Onun Türk gencliğine karşı sevgi ve takdir dolu gözlerinin Önünde cereyan eden müsabakalar ve faaliyetlerde Türk genci, azamî kuvvetini sarfetmektedir. En büyüğümüzün kendisine baktığını, hem de dikkatle, zevkle, heyecanla baktığını bilen en küçük Türk sporcusu bile başka türlü çalışacaktır. İsmet Inönünün bir spor sahasmda hazır bulunması demek, onun yüksek varlığının bütün spor hayatımızı canlandırması, kuvvetlendirmesi demektir. Sporcu Türk gencliği, büyük hami ve müşevvikin sevgisine ve takdırıne lâyık olmak için, daha canla başla çalışacaktır. Bir haftada 504 çarpışma Şungking 9 (a.a.) Resmen bildirildiğine göre, nisan ayının son on beş günü zarfında Çinin muhtelif cephelerinde 504 çarpışma vukua gelmiş ve bu çarP'şmalarda 31.665 Japon subayı ve eri ölmüş, 512 kişi de esir edilmiştir. Çinli ler tarafından elde edilen harb malzemsi ise, 275 at, 1456 tüfek, 56 makinelitüfek, 21 top ve 5,757,691 mermidir. Diğer taraftan Çinliler, 96 Japon tanV'nı ve zırhlı otomobiüni tahrib etmisler, 3 Japon harb gemisini batırmışlar, 10 kadar tayyareyi düşürmüşler, 56 kilometre d/rniryolile 76 kilometre kara yolunu bo"Fn">mIardır. Lıtdovic NAUDAU Yugoslav Elçisi Kahireye gidiyor Deniz naklivatı ve I imanlar U. Müdürlügü Arkara 9 (Telefonla) Deniz naklivatı ve limanlar umum müdürlüklerini ihdas eden kanun lâyihası encümenler de görüşülüyor. Meclis heyeti umumi yesine bugünlerde sevkedilecektır. Yeni idarelere yapılacak tayinlere dair hazırlıklar Münakale Vekâletince ikmal edildi Denizbank ve Liman idare lerinde çalışan bütün memurlann sicılleri birer birer tetkik edilmiş, bu me murlann tahsil dereceleri, evvelce hangi memuriyetlerde bulunduklan ve kaç sene memurluk ettikleri gözden geçi rlmiştir. Yeni idarelerde kendilerine verilecek vazifelerle maaş miktan, tah sillerıne liyakat derecelerine ve hizmet müddetlerine göre tespit olunacaktır. Tavinler. kanun, Meclisten çıkar çıkmaz yapılacaktır. Limanlar umum mü dürlüüne Raufi Manyasm ve Deniz nakl'yatı umum müdürlüğüne de İbrahim Bayboranın tayinleri kat'ileşmiştir. Ayrıca merkezde bir deniz nakliyat reisliği ve limanlar reisliği ihdas edil mektedir. Deniz nakliyat reisliğine A yet Altuğun tavin edileceğ' anlaşıhvor. Amerikanın yeni deniz bütçesi Vaşington 9 (a.a.) Meb'uslar meclisi 733,414,241 dolara baliğ olan bahriye bütçesini kabul ederek âyan meclisine sevketmiştir. Bitaraflık kanunu Vaşington 9 (a.a.) Âyan meclisinin Hariciye encümeni bitaraflık kanu nunun tetkikine devam etmiştir. Encümen mesaisinin istihbarî mahiyette olan kısmını ikmal ederek ekserıyetin tasvibine iktiran edecek şekilde bir kanun lâyihası tanzimine karar vermistir. Son dinlenen Kolombiya Üniversitesi huku düvel profesörü James Shotrell, Reisicumhura mütecaviz memleketi tarif etmek ve bu memlekete karşı tatbik edilecek ticarî takyidatı kongreye tavsiye etmek salâhiyetini veren metne taraftar olduğunu bildirmiştir. PEYAMİ SAFA Suriyede faşist aleyhdarı kongre Arabların, demokra silerle tesanüd halinde olduğu kabul edildi Doktor Şaht'ın faaliyeti General Veygand, Bone ile görüştü Paris 9 (Hususî) Hariciye Nazırı Bone bugün General Veygandı kabul etmiştir. General Veygand, Ankarada ve Bükreste yaptığı temaslar hakkında Hariciye Nszınna izahat vermistir. Blum, Londrada Londra 9 (a.a.) İngiliz işçi partisi liderlerile görüşmek üzere bu sabah buraya gelen Fransız sosyalist partisi reisi Blum, bilhassa mecburî askerlik mese lesile Sovyet Birliğinin vaziyetini ko nuşacaktır. Meksiko 9 (a.a.) Vaşington'un petrol işlerile alâkadar mehafilinde de veran etmiş olan şayialar hilâfına olarak halihazırda Meksiko'da bulunan ve petBeyrut 9 (a.a.) Beyrutta topla rolla sarnıç gemilerinin mübadelesi mese nan faşist aleyhtarı kongreye Suriye ve lesile iştigal eden zat Dr. Schat'ın oğlu Lübnanlı birçok şahsıyetlerle iki memledur. kette faaliyette bulunan 35 teşekkülün Beynelmilel afyon kongresi murahhasları iştirak etmislerdir. Eski Ankara 9 (Telefonla) Afyon müs Başvekillerden Cemil Mardam, Lutfi tahsil ve müstehlik memleketler mu Hafar, Mazhar AslanSa eski nazırlardan rahhaslarının iştirak eedeceği beynel Faiz Huri, Şükrü Koatli Şamdan bir milel afyon kongresi bu aym 15 inde mesaj göndererek heyet azasile tesanüdCenevrede toplanacaktır. Halen Afyon lerini bildirmişlerdir. meb'usu olan Toprak Mahsulleri Ofisi Kongrenin kabul ettiği karar suretinde eski müdürü Hamza Osmanla İktısad «totaliter devletlerin yakm bir tehlike Vekâleti müdürlerinden Servet bu konferansa memleketimiz namma iştirak teskil ettiğini» müdrik bulunan bütün Aetmek üzere bugünlerde şehrimizden rablarm demokrasiler cephesile mütesa nid bulunduğu kaydedilmektedir. hareket edeceklerdir. M. Acemoviç Kahireye tayin edilen Yugoslavyanın Ankara Elçisi M. Acemoviç, yeni vazifesine iltihak etmek üzere dün akşam memleketimizden ayrılmıştır. Yugoslavyayı iki senedenberı Ankarada temsil eden M. Acemoviç, dost ve müttefik iki devlet arasındaki bağları mütemadiyen takviye etmeğe matuf olan yüksek vazifesini muvaffakiyetle ifa etmiş ve bu hususta bütün zekâsı ve samimiyetile çalışmıstır. Sabık Elçi, Türkiyede, sağlam ve candan dostlar kazanmaya muvaffak olmustu. Bu sebeble, memleketimizden müfarakati, yalnız resmî mehafilde ve kor diplomatik arasında değil, Türkiyede oturduğu müddetçe kendisile tema etmek fırsatını bulanlar meyanında da teessür uyandıracaktır. Dost ve müttefik memleket elçisinin muhterem refikası da, zevcinin mesaisine yardım hususunda büyük meziyetlerile temayüz etmiş ve Ankarada, yüksek bir cemiyet ve ev kadını olarak kıymetli hatıralar bırakmıştır. Mösyö ve Madam Acemoviç'e hayırlı seyahatler ve Kahirede muvaffakiyetler temenni ederiz. Avam Kamarası mecburî askerlik tahsisatmı kabul etti Londra 9 (a.a.) Avam Kamarası askerî mükellefiyet kanununa merbut malî projeyi 65 reye karşı 159 reyle kabul etmiştir. Projede: 1 İki seneye taksim edilmek üzere sermaye olarak 30 milyon sarfedilmesi. 2 1941 senesinde 25 milyona iblâğ edilmek üzere 1939 senesinde bakım masrafı olarak 10 milyon sarfedilmesi derpiş edilmektedir. Meclisin içtimaı Ankara 9 (Telefonla) Meclis. yarın saat 15 te toplanacaktır. İçtimada İnhi sarlar bütçesi konuşulacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: