10 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

10 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHU.il'LT 10 Mayıs 1939 Mevsimın ilerlemesıne rağmeıı KüçUk hikflye Hayat bu... SîNEMA Dedikodular Bugün matınelerden ıtibaren sineması Genc kadın sokakta koşar gibi yürür ses mınldanıyordu: «Bitti, bitti... unutaSinemasında Büyük fedabârhklar ederek büyük ken «Allahım ne müthiş, ne müthiş» di lım. Sizi mustarib etmek istemem ilâh..» Holivudda son hafta JEAN GABIN'ıa e n güzel filmiolan ye, düşündü. Gözlerinin Önünden o sol Bu «siz» kelimesinin her söylenişinde, tilimlerine devam ediyor. geçen mühim gun, katılaşmış yüz, bir kuyu gibi boş, kızgın iğne gibi birşey sanki içinde bir ye içinde Bugiin matınelerden itibaren karanlık gözler gitmiyordu. Sonra masa re batıp çıkmıştı. hâdiselerin bilânçosu nın iizerinde asabiyetle açılıp kapanan Çayını bitirdikten sonra kallcmıştı. ErAynca arzuyumumî üzerine bir elleri unutamıyordu. lnce, kuru, sert par keğin kapıya kadar gelmek üzere ilerledihafta daha gösterilecek olan • makların birbirlerini kıracak gibi sıktıkla ğini görünce rahatsız olmamasını söylemiş rını görmüştü. Erkeğin o sakin, ahenksiz ve soğuk bir baş işaretile onu selâmlamişgarib sesi, hâlâ kulaklarında çınlıyordu: tı. Halbuki yapmak istediği §ey nekadar «Hayır, demişti, bitti.. Sözüme inanma başka idi! Onu omzundan tutmak, sars lısınız, bitti. Ben de böyle olacağını zan mak ve uyandırmak... Eğer bunu yapa tilmini çörmeğı ıhmal etmeyınız. netmiyordum.. Sizi mustarib etmek iste bilseydi!.. mezdim, fakat elimde olsa... En doğru Selâmdan sonra bir an hareketsiz kals hareket budur. Başka türlüsü sizi de, beıu mışlardı. O, ne düşünüyordu? Dümdüz, de bedbaht eder, yoksa... LORETA YOUN. taş gibi katı hatlarla işlenmiş yüzünden Evet, bitti... Bitti... Unutalım...» Foks Jurnal dünya haberleri anlamak imkânsızdı. Fakat genc kadın Fakat genc kadın kafasında kcndi ken bir yabancı gibi dimdik duran adamm M Ilâveten 4 30 matinelerinde dine, çığlık halinde şu kelimeleri tekrar karşısında çok büyük, çok derin bir hayediyordu. «Bitti.. Bitti.. Unutalım» Bun ret içinde kalmıştı. Nasıl olur diye, düşünları erkek, solgun yüzünde dudakları müştü. Bu adam, ayni adam, beni bir za11 ı HARRY BAUER pek az kıpırdıyarak söylemişti. Zaten ol manlar kollarmda tuttu. O keskin hatlı Evlenmediği için tekrar film cevirmeğe başlayan Kay Francis duğu yerde vaziyetini az değiştirmişti. birbirine kenedlenerek kısılmış dudaklarla Holivud'dan yazılıyor: Yabancılar, imkânı yok, aralarında ne beni öptü. O, ince uzun kuru parmaklanKalifornia elmalarının ta memleketi geçtığini anlıyamazdılar. Zaten onlar et nm sıcaklığmı tenimde az mı hissettim?.. raflarmda dolaşıyor, gülüşüyor ve arada Şimdi, şimdi bir veda kelimesi bile mize kadar gönderilerek satJmakta ol de sırada önlerinden geçerken gülümsiyerek söyliyemiyordu. Halbuki evvelce ne gü duğunu haber aldım. Gelecek sene de Sezonun en gözel iki eseri a;ına bir selâm veriyorlardı. Obürü çaya zel konuştuğunu hatırlıyordu. Ne yumu Clark Gable'in portakallannı manavlarBugiin da görecek olursanız hayret etmeyiniz. elini sürmemiş, genc kadın sonuna kadar şak, ne derin bir sesi olduğunu biliyordu. çayını içmeğe gayret etmişti. Vücudünü Bütün bunlar ne olmuştu? Kendisi: «Bit Çünkü artistin Encino'daki arazisinde bigermiş, parmaklarınm titreyip titremedi ti, diyordu, bitti, unutalım...». Hayır genc ne yakın portakal ağacı vardır. Gelecek senenin mahsulünü bir şirket iyi bir fiğini birkaç kere gözucile tetkik etmişti. kadın, bittiğine inanamıyordu. Bu, pek atla almayı vadetmiş. Çünkü piyasaya Şimdi geçtiği ağaclıklı yolda yalnızdı. müthiş birşeydi, tabiî değildi, gayrikabil TUrkçe Yağmur yağıyor, damlalar yüzüne dökü gibi geliyordu ona... Evet, o bir an karşı «Clark Gable portakallan» ismile çıkalüyordu. Yolun etrafındaki yeşil ağaclar karşıya kaldıklan esnada en derin bir nrsa epeyce talib bulacağı zannediliyor. ve hışırdıyordu. Gece büsbütün inmemişti. hayretle sarsılmıştı. «Bir zamanlar o ka Fakat san'atkâr isminin böyle ticarî bir Sokağın ta, evvelce ucundan görünen dar yakm oldugum adam bu adam mı? muameleye kanştırılmasına şimdilik mucaddede sisli bir aydınlık vardı. Elektrık Yarabbim nasıl oluyor bu!» diye ürper vafakat etmemiş. Acaba külliyetli bir SONYA H4NNY para karşısında da bu ısrarında devam ler alaca karanlıkta bugulu buğulu yanı mişti. • edebilecek mi? yor, yoldan geçen raylann pırıltısı iki ince O müthiş hayretten, hâlâ o ürpertiden BUGÜN Kay Françis geçn sene hayli gürültülü Fevkalâde eser gümüş şerid gibi uzaktan dikkati çekiyor kurtulmuş değildi. Elektrik fenerinin albir sekilde sinemadan çekildiğini, artık du Tektük ahşab evlerde ışıklar yanmıştı. tında polisle konuşmakta devam eden Fakat bunlar perdelerin arkasmda do şemsiyeli adamlara, elektrik direğine da ne pahasına olursa olsun filim çevirmekte Bu Akşam En büyük Fransız artistleri nuklaşarak sokağa kadar inemiyen ölgün yanmış şarkı söyliyen sakalı ıslak serseri devam etmiyeceğini söyliyerek buradan kalkıp gitmişti. Buna sebeb dördüncü deışıklardı. Tenha sokakta köşelerden yag kılıklı adama, birine binmesi lâzım gelditarafından nefis bir surette ibda mur suları biiyük şanltılarla dökülüyordu. ği halde binmediği, önünden bir an durup fa olarak evlenmeğe teşebbüs etmesiydi. edilen şahane bir fim. Sinemasında Bu ona garib bir ürperti veriyor, adımla geçen tramvaylara, nihayet karanlık, ıs Müstakbel zevci bir barondu. Anlaşılan rını hızlandırmasına sebeb oluyordu. Ku lak rayların parladığı ve bol yeşil yaprak akrris zengin baronunu elden kaçırrmş olacak ki, gene sinema merkezine dönüp laklarında hep ayni derinden gelen biraz lı ağacların, karanlığm içinde neftileşerek geldi. Yakmda Carole Lombard'ın da boğukça, heyecansız, kuru ses çınlıyordu: caddeye doğru hışırtılarla dallarını uzatıp mühim rollerinden birini deruhde edecegî « Bitti... Unutalım... îmkânsız...» geri çekmelerine hep ayni hayretle bakıŞahane bir aşkın romanı baş rollerde : «Aşk hatıraları» filminde oynıyacak! Bunları nasıl söyliyebilmişti! O sırada yordu. Gitmesi lâzımdı. Oradan, o kalaAnnabella, baş erkek rolünü Robert onlar böyle konuşurken dışarıda müzik balığın içinden nasıl sıyrıldığını bilmiyeYVONNE PRIMEMPS P1ERRE FRESNAY Young'un oynadıgı «Seyahatteki genc baslamış, ev sahibi kapidan görünüp bız rek riiyada gibi mantosunu giymiş, ev saAyrıca : Pararrunt dünya haberleri en son havadisleri. zat hazırladığı bu karşılaşmanın neticesini hibesinin teeelli verici birkaç mü?fık sözü kız» isminde yeni bir filim yaptı. Bu Numaralı koltukların erkenden aldırılması rica olunur. kordelâyı cevirmek aktrise epey zahmete anlamak ister gibi onlara mütebessim bakTelefon 40868 nü güçlükle dinliyerek, «Gitmeliyim, mal oldu. Bir kere tabiatile eser ingilizce mış, dostane bir el işareti yaparak çekilmükâlemeliydi. O sözleri hatasız ve şibeklerler» diye, sokağa fırlamıştı. Şimdi rriişti. Genc kadın erkeğin büyük bir nezabekliyenleri, gideceği yeri unutmuş gibi veye uygun olarak söyliyebilmesi için ketle yaktığı sigaranın ucunu dişlerinin idi. Evet, gitmek lâzım olduğunu biliyor hayli çalışması lâzımdı. lş bu kadarla Yarın matinelerden itibaren i P E K sinemasında arasında çiğnemiş, genzine kadar ağzınm kalsa iyi.. Halbuki filimde ayni zamandu. zehir kesildiğini hissetmişti. Bununla be2 büyük ve yeni film birden da bazı almanca ve italyanca cümleler de Gitmek... Fakat çok başka yerlere... raber gülümsememeye çalışmıştı. Yeni vardı. Annabella meseleyi şu suretle halgıydiği, ve yakıştığmı bildiği bir elbise ile Meselâ şu dar sokaklarm içine dalmak, ederek mesaisini kolaylaştırmanın yoluonun karşısında bulunduğu için bir an karanlıkta kaybolabilmek, karanlığa ka nu buldu. îngilizcelerle birlikte almanca Aşk ve heyecan dolu, büyük Fransız filmi memnuniyet hissetmişti. Sonra gülümse rışabilmek ve artık o solgun yüzü, o derin ve italyanca cümleleri de erbabına söygözleri, nihayet o sesi «Bitti, bitti» diyen meye gayret etmiş, buna muvaffak olmuş eterek onları plâğa aldırdı. Bunları boş Baş rollerde M I R E I L L E BALLIN ve bir yabancıya söyler gibi hafif, nazik o sakin, ateşsiz kuru yabancı sesi hiç, hiç zamanında evinde mütemadiyen çalarak hatırlamamak.. bir sesJe: dinledi, sade dinlemekle de kalmadı. O Kabahatin bende olduğunu bil Serseri kılıklı adam garib garib gü cümleleri tekrar ede ede tıpkı plâklardaFransızca sözlü bfivük sergüzeşt lılmı. mekle beraber size yalvarmıyorum, de lümsiyerek yanma yaklaşmıştı. Genc ka ki gibi söylemeğe muvaffak oldu. mişti. Buraya bunun için gelmediğimi dın irkildi, önünden bir otomobil geçiyorŞu Holivud'da hakikaten çok muzib Pangaltı Tepeüstü A K I N sinemasmda bilmenizi isterdim, bir dost daveti idi, siz.. du. Bir el işaretile durduttu, kendini içine insanlar var.. «Leslie Hovvard mühim bir attı.' Adresini verdi. Dişleri birbirine vu kitab yazıyor.» diye ortaya bir şayia çıDevam edemiyerek susmuştu. Bu kaCEHENNEM CEZAiR dar taşlamış bir mevcudietin karşısında ruyordu. «Budalayım, diye, düşünüyor karmışlar. Leslie'nin muharrir olmadığını konuşmasına imkân kalmadığını anlamış du. Değer mi? Ne olur, bu da böyle bit bilenler buna şaştılar. Meğer bu rivayet MAHKÛMLARI Batakhaneleri sin! Hayat bu..» Fakat dişleri birbirine neden kinaye itniş biliyor musunuz? Santı. Hem de böyle resmî bir lisanla... HENRi W1LCOXÜN Jean Gabin • Mireille Balın G ü n d ü z ve gece 8 15 d e 2 tilm birden Bir an için aklından bir takım çılgınca daha şiddetle vuruyor, şakağının birine atkâr güzel yeni bir kâtibe bulmuş, hep fikirler geçmişti. Küçük çay masasmın ü fena bir ağrı yapışıyordu. onunla birlikte geziyor, gece gündüz kızzerinde asabietle açılıp kapanan o ince cağızı yanmdan ayırmıyormuş! AZAK sinemasında bugiin Otomobilden titriyerek indi. Evde ankuru parmakları tutmak istemişti. EHnin Geçen gün buradaki meshur lokantamatinelerden itibaren sıcak temasile o zaman aralarındaki bü nesi merakla: «Nerede kaldın?» diye, lardan birinde epeyce garib bir hâdise karşıladı. Fakat sonra birdenbire «Nen oldu. Yeni parlamaya baslıyan kadın artün yüzün çözüleceğini düşünmüştü. Ya( Tîno Rossi ) hud kalkıp o solgun yüzü öpmek.. Fakat var, diye bağırdı, nen var) Evlâdım, kı tistlerden Martha Raye kocasile birlikte L A L E Sinemasının resmi küşadını yapan senenin en neş'eli ve meşgözler, bu kuyu gibi karanlık, müthiş zım, yavrum ne oluyorsun?» Kadın bun orada yemek yiyormuş. Birçok ecnebi hur san'atkâr TiNO ROSSî'nin en muvalfak olduğu ve sabırsızlıkla bekledığiniz muazzam tılmi. gözler, onun cesaretini kınyorlardı. Dü ları söyliyerek onu şiddetle çekmiş, göğ scyyahlar gelmişler, yüksek sesle sinema süne almıştı. O zaman ancak hayalinden artistlerinin aleyhinde atıp tutmaya başşündüklerimden birini yapsam, acaba naCare Obriyenin en heyecanlı filmi. sıl mukabele eder, diye, kendi kendine o solgun, hareketsiz yüz, o kuyu gibi de lamışlar. O vakit Martha ne yapmış bilisormuştu. Meselâ itip ayağa kalkar, ve rin gözler, ve kısık ciddî dudaklar bir an yor musunuz? Kocasının piposunu alıp silinir gibi oldu. yüzünü buruşturarak: birkaç nefes çekerek bu şom ağızlılann Ayrıca her hatta yeni dünya havadisleri. Telefon 23542 Vücudünün gevşediğini hissetti. «An yüzüne üflemiş. Adamlar işi anlamışlar, Çocukluk ediyorsunuz, diyebilirdi. Bitti, herşey bitti... Unutalım...» Bun neciğim, dedi, anneciğim!» Hıçkırdı. mahcub olmuşlar ve süklücn püklüm kalları diyen onu da yapabilirdi. Evet, ona Sonra bir çocuk gibi onun göğsüne kapa kıp gitmişler. 3 büyük artıstin yarattığı... Göz alan renklerin süslediği •jr Dorothy Lamour ile Jon Hall yamuti olmamış, ona çok azab çektirecek narak ağlamaya başladı. milyonlarıo azamet verdığ ... Senen n en büyük filmi. Gece eli annesinin elinde uyudu. Vü kmda yeni bir filim daha çevirmeğe baş H şeyler yapmıştı, fakat bunları itiraf etmekle, af dilemekle, maziyi unutturmak cudü yorgun düşmüştü, sinirleri gevşemiş lıyacaklardır. Bu kordelânm adı «Ka pekâlâ mümkün olur, sanıyordu. ti, gözleri ağlamaktan yorulmuştu. Bu nal mıntakası» olacak ve esçrin haricî Hem onu, sevdiğini anlamıştı. Kısa bir rüyasız, sakin bir uyku oldu. Sabah göz sahneleri Panama kanalı civarında cereOLİViAde HAViLLANDGEORGE BRENT MARGARET LiNDSAY ayrılıktan sonra birdenbire onu aramaya lerini açtığı zaman güneş yüzüne vurdu. yan edecektir. Yarm akşamdan I ğk | •• • 1 başlamış, o kuru uzun parmakları, o solîlk dikkatine çarpan şey, pencereden bir t ae u rn L A L E sinemasında gun yüzü şiddetle özlemişti. parçası görünen masmavi sema oldu. U lım.» Numaralı koltukları evvelden kapatm;ınn tavsiye olunur. Teleton: A3595 Şimdi kendisi de birşeyin bittiğini, birAğaclıklı yolu karanlık bir tünel gibi çan iki leylek yavrusu gördü. Annesi şeyin devam etmemek üzere mazide kalgeçip de caddeye çıkmca gözlerini aça gülümsiyerek iğildi. rak etrafına şaşkın şaşkın bakındı. Meç « Bahar, dedi, bak hava ne çabuk dığını çok iyi anhyordu. Akşamki coş Bugün matinelerden itibaren kunluğunu, ıstırabını fazla mubalâğalı hul, yabancı bir şehirde kendini kaybet açtı.» tiğini sanıyordu. Köşede elektrik feneri O, hâla gözleri semada süzülen leylek buluyordu. «Belki de gecenin, yağmurun nin altında başbaşa vermiş konuşan po lerde «Yolculuk!» diye düşündü. Şimdi tesiri» diye, düşündü ve acı bir gülümseFiatlarını 15 20 25 kuruşa indiriyor ve lisler, şemsiyeli adamlar vardı. Tevakkuf o ıslak yağmurlu gece, o sarı yüz, derin yişle: Büvük dehâkâr artist Sevimli yıld'z mahallinde sakalında yağmur damlalan bakıslı gözler pek uzakta kalmıştılar.. « Hayat bu...» diyerek omuzlannı parlıyan dilenci kılıklı bir adam direğe Şimdi o solgun yüzün, o sakin, kuru sesin silkti. dayanmış, bir şarkı mırıldanıordu. Cad sahibile aralarını dolduran mesafeyi çok Sonra başka düşüncelere geçerek gözve JEAN PIERRE AUMONT taralından ie\kalâde bir tarzda yaratılan deden ıslak camlı ,tenha, karanlık, çatkm daha iyi hissediyordu ve bunu hissetmek leri, pencereden bir parçası görünen mavi yüzlü vatmanlar tarafından sevkedilen geceki kadar onu sarsmıyordu. Değişen semada uçuşan küçük leylek yavrularına tektük tramvaylar geçiyordu. Bütün bun birşey vardı. Şimdi kendini daha yorgun, takıldı. Halsiz bir tebessümle annesine: lara ürpererek baktı. Her gördüğü yüzün kırık, fakat muhakkak çok daha makul « Bu bahar, leylekleri ilk defa, hem arkasından bir başka solgun yüz, öbürü ve sakin hissediyordu. Acı bir tebessümle de uçarken gördüm, dedi, yolculuk değil Aşk ve ihtiras şaheserİDİ gosteriyor. ilâveten : nün yüzü karanlık kuyu gibi gözleri mey gece öbürünün söylediği sözleri kendi mi?» KABARE : Şarkı, Dans, Caz, Tango ve Musiki Filmi dana çıkıyordu. Ve hep ayni kuru, uzak kendine tekrar etti: «Bitti, bitti.. UnutaPeride Celâl Peride Celâl X YILDIZ ALKAZAR RADYO v^Bu akşamki program j Türkiye Radyodifüzyon Postalan DALGA UZUNLUĞU 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw, T. A. P 31,70 m. 9465 Kcs. 20 Kw, 12,30 Program. 12,35 Turk muziği. Çalanlar: Zühtu Bardakoğlu, Reflk Fersan, Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Çağla. Necml Rıza Ahıskan. 1 Sultani yegâh peşrevi, 2 Leminin Sultani yegâh şarkısı: (Andıkça geçen gunleri). 3 Lemının Perahfeza şarkısı: (Dınlendı başını dun geoe) 4 Zühtu Bardakoğlu: Santur taksimi. 5 Yesari Asımm Sultaniyegâh şarkı (B:a Heybelide her gece) 6 Halk turküsu: (Mecnunum Leylâmı gördum.) 7 Hals turküsu: (Şu dağları delmeli) 13,00 Memleket saat âyarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 13.15H Müzik (Riyaseti Cumhuc Bandosu Şef: Ihsan Kunçer). 18,30 Progı ram. 18.35 Müzik (Aryalar) Pl. 19,00 Konuşma 19 15 Türk muziği (Fasıl heyeti) Celâl Tokses ve Safiye Tokaym iştirakile. 20,00 Memleket saat âyarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 20.15 Türk müziğı. Çalanlar; Fahire Fersan, Refik Fersan, Zuhtü Bar« dakoğlu, Cevdet Çagla. Okuyanlar: Sadi Hoşses, Melek Tokgöz. 1 Rast peşrevi, 2~ Şukrunün Rast şarkısi: (Uyıısam goğsüna koysam). 3 Faik Beyin Rast şarkısı; Nihansın dideden) 4 Cevdet Çağla: VIr ola taksimi. 5 S. Kambaym nihaver.d arki; Gonlumun ebedi bir yareı). 6 Rast ürkü: (Çalıma bak efede) 7 Rast türku Yemenimde hare var)). 8 Hasim Beyiu Hıcazkâr şarkı: (Şeb tâ seher akar). 9 Lâtif Ağanın Hicazkâr şarkı: «.Yoktur zaı man gel). 10 Osman Nihadm Hicazkâr şarkı: (Şu zayif göğsüm içinde t. 21,00 Haf. talık posta kutusu. 21,15 Esham, tahvilât, kambiyo nukud ve ziraat borsası (fiat), 21 25 Nes'eli plâklar R 21.30 Müzik (Maniolınata) Şef: Sadık Talu idaresinde. 22,00 Müzik (Küçuk orkestra Necıb Askm). 23,00 Son ajans haberleri ve yarınkı program, !3 1524 Müzik (Cazband Pl.) SOFYA 19,50 Viyolonsel konseri. 20,50 Tosca (Puccini'nin operası). LONDRA (342 877) 16,05 Orkestra ve flüt konseri. (Borodin Weber ye sair bestekârlarm eserleri) 20,50 Koro konseri. PARIS (Radlo). 17,50 Kemanla sonatlar (Tartinl'nln eserleri). PARİS (P. T. T.) 22,05 Orkestra ve solistlerin konseri (Bach, Mozart ve sair bestekârların eserleri) İTALYA (ikinci grup, 369814) 23,25 Konser (Cambini ve Paganirü'nin eserleri) İTALYA ( n i üncü grup, 2301303) 20,25 Kuvartet konseri 22,05 Karmen (Bizet'nin operası) VARŞOVA 22,05 Piyano İle Şopen'ln eserleri BÜKREŞ: 21,05 Orkestra ve şan konseri. 22 20 Orkestra ve şan konseri. 23,20 Hafif musiki. BUDAPEŞTE 19,30 Şan konseri. 21 45 Kltara konseri 24.05 Çlngene orkestrası. HARB ESİRLERİ DAMGALI KADIN Kadın Oyunları MlRasputin KALPAZANLAR T A Alemdar ve Milli Çifte Avcılar Lorel Hardy HALE'de Kadıköy Kutup Yıldızı Kırık Hayat MELEK ARTlST AŞKI 1 ALTIN MABUD 2 M, MOTO KATiLLER KULÜBUNDE PARİS IŞIKLALARI c c Denizbank hu kuk müşavirler.n den avukat Esad Çorgunun oğlu Galatasaray lisesi ta lebesinden Hadi Çorgun pek genc yaşında hayata gözlerini kapamış, bü tün ailesini ve ar kadaşlannı derin matem ve keder çinde bLrakmıştır. Hadinin cenaze namazı bugün saat on beş buçukta Teşvıkiye camiinde kılm dıktan sonra Asrî mezarlıktaki abedî medfenine tevdi edilecektir. Mütevazi kütübhanesini, çok sevdıği mektebine vasiyet eden Hadi, mektebinin çalışkan ve sevılen bir talebesi idi. Hadinin hü • zünlü ailesine, kederli aile dostlarile arcadaşlanna arzı taziyet eyleriz. r v ÖLÜM J MEVLÎD HOLWOOD KABOY Tüccar Hafız Kaptan Salih Ceboğlunun ölümünün 40 mcı gününe tesadüf eden 11/5/939 yarınki perşembe günü öğle namazını müteakıb Ortaköy ca miinde ruhuna ithaf edilmek üzere Mevlidi Şerif okuttumlacağından kendisini seven dostlarmm teşrifleri rica olunur. EVLENME ALTIN HARBİ ŞÜMER sineması Sıhhat ve îçtımaî muavenet Vekâleti Umum sıtma mücadele müfettişi doktor Rüştü Kerenin kızı Süheylâ Kerenle Ziraat Bankası levazım âmiri Cemil Erenin oğlu Haydar Erenin nikâh törenleri her iki ailenin ve dostlannın huzurüe 8 mayıs 939 pazartesi günü Ankara Belediye Evlenme salonunda yapılmıştır. Yeni evlilere saadet dileriz. Notr Dam Dosyon lisesinde konferans Bugün saat dört buçukta Bay Selim Sırrı Tarcan tarafından beden tebriyesi sıhhat ve neş'e hakkmda bir konferans verılecektir. Usküdar Hâle sîneması TARAKANOVA KADINLAR SALTANATI Duhuliye 10 kuruştur. ERTUĞRUL SADÎ TEK Şehzadebaşı TURAN tiyatrosunda bu gece KAVUKLU ALİ ve arkadaşlan birlikte büyük müsamere Okuyucu Bayan Aysel ve Atillâ revüsü HARRY BAUR v e SilYIONE SİMON SiYAH GÖZLER

Bu sayıdan diğer sayfalar: