7 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

7 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Agustos 1939 CUMHURÎYET DUSUNCELER Takas muameleleri Ziraat, İş ve Eti Bankın iştirakile Istanbulda bir Takas Limited Şirketi kuruldu Ankara 6 (a.a.) Memleketitnizin gerek ticaret anlaşmalarile bağlı bu'.un duğu memîeketler ve gerek anlaşma'arla bağlı olmadığı memleketlerle ticarî mübadelelerinde mühim bir mevki tutan takas muamelelerinin ahenkli bir tarzda cereyanıru temin maksadma matuf bir kararname 5 ağustos tarihli Resmî Gazetede intişar etmiştir. Muhtelif memleketlerle yapılan takas muamelelerine aid primleri iç ve d:ş konjonktür icablarma yani hareketlerine göre tanzim etmek maksadile, bu kararnameye tevfikan Ziraat Bankası, İş Bankası ve Etibankın iştirakile merkezi Is tanbulda olmak iizere 500 bin lira sermaye ile bir «Takas Limited şirketi» kurulmuştur. Şirket geçen cumartesinden itıbaren Istanbulda Ziraat Bankas'nda ayrılan muvakkat dairede işe başlamış tır. Üç büyük millî Banka tarafından te;kil edilen Takas Limited şirketi heyeti umumiyesi Ankara Ziraat Bankasmda toplanarak şirket müdürlüğüne Maliye Vekâleti İstanbul Kambiyo ınüdürü Salih Banguoğlunu seçmiştir. Şirketin idare heyetine de Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası İstanbul şubesi müdür muavini Reşad Aksan, Etibank İstanbulşubesi müdür vekili Hikmet Rauf SarDerve, Türk Tütün Limited şirketi müdürü Saffet Baştımar intıhab olunmuşlardır. Millî bankalar tarafından bir takas limited şirketi teşkiline ve diğer hususata dair Resmî Gazetede intişar eden karamamenin başhca hükümleri şunlardır: 1 Mer'î 2 '8099 sayılı kararnameye cnüstenid talimatname hükümlerine tevfikan yapılan takas muamelelerinde ihracattan evvel ithal salâhiyeti 2/11541 sayılı bu kararnamer.in neşrinden itiba ren münhasıran Takas Limited şirketine aiddir. 2 Sermayelerir.de devletin doğru dan doğruya veya dolayısile asgarî yüzde 50 nispetinde iştiraki bulunan müesseselerle yarım sarış kooperatifleri birlik leri tarafından takasla yapılacak ihracattan mütevellid ithal hakları primi olarak bu kararnamenin neşri tarihinden itibaren Takas Limited şirketine devroluna caktır. Kezalik 3018 sayılı kanunun 7 nci maddesi mucibince müteşekkil «tüccar birlikleri» tarafından takasla yapılacak ihracattan mütevellid ithal hakları bu kararnamenin neşri tarihinden itibaren Takas Limited şirketine devredilecektir. 3 Takas Limited şirketine umumî konjonktüre göre icab eden umumî direktifleri vermek üzere Ticaret Vekâleti Dış Ticaret dairesi reisinin tahtı riyasetinde Ticaret Vekâletınde bir heyet teşkil o lunmuştur. 4 Umumî, miilhak hususî bütceli idarelerle beledıyeler, imtiyaz veya in hisar işleten veya sermayesinde yüzde 50 den coğu devlete aid olan müesseseler ve şirketlerin yabanc: memleketlerden yaptıklan ve yapacaklan mubayaalar için mukaddema akdedilmiş olup yabancı memleketlerle tediye hükmünü muh tevi bulunan mukavelenamelerin buna dair olan maddeleri bu kararnamenin nesri tarihinden itibaren 20 gün zaıfıiıda Ticaret Vskâletinde müteşekkil ve 3 üncü maddede adı geçen heyete bildirile cektir. Sovyet • Mançu hududunda Şiddetli muharebeler devam ediyor İşke nce muzesı Yazan: ALl KÂMİ Bir zamanlar «Cumhurîyet» te «İş kence Bahçesi» diye bir tercüme roman takib etmiştim. Okuduğum romanlar ıçınde yalnız teferruatını değıl, esasını da tamamile unuttuklarım çoktur; unu tulmıyacak derin izler bırakanlar oldu ğu gibi. İşte «İşkence Bahçesi» de bun lardan biri oldu. Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen bu romana aid hatıramı ne zaman yoklasam gözümün önünde iki levha canlanır: Birinde iş kenceye maruz bir adamın arkasındaki derisi, bir parmak yağile beraber, yirmi santimetre kadar yüzülmüş ve pelerin gibi aşağı devrilmiştir. Hâdise Hindastanda cereyan ediyor. İşkence memuru Hindli vazifesini yaparken bir taraftan ziyaretçilere «yazık! diyor, san'atımız gittikçe körlenıyor. Eski üstadlar kal madı!» İfade şüphesiz aynen böyle değildir. Hafızamın zayıf taraflannın kuvvetli taraflarına galib olduğunu muteri fim. Fakat ma'al bu. Gözümün önüne gelen diğer levha böyle derisi yüzülmüş ve henüz ölmemiş insanlann yığm halinde bir yük arabasına doldurularak götürülmesidir. Kan içindeki o sessiz, cılık yaralı vücudlerin asabî ihtilâclarla tit redikleri gözümün önünden gitmiyor. İlk insanlardan birçoğunun yırtıcı hayvanların dişleri ve pençeleri altında paralanmış olduklar:na şüphe yoktur. Fakat insanlann sonraları biribirinden gördükleri eziyet ve işkencelerin hayvanlardan görmemiş oldukları da şüph« götürmez. Tecrübeli Hindünin dediği gibi insanlar zekâlarını bu yolda da kullanımşlar ve işkenceyi bir san'at haline getir mişlerdir. Çocukluğumda bir bayram günü seyyar barakalardan birinde stroskop dürbünlerile seyrettiğim engizisyon iş kencelerinin tabiî cesametteki renkli ve mücessem tablolan hâlâ gözümün önüne gelir. Dünyada çekilen eziyetlerin öbür dünyaya faydası olacağı itikadile zavalIı insanlara ölüm acısını damla damia tattıracak ve ölümü bin kere aratacak neler düşünülmüş, ne aletler icad edil miş! Meselâ «ölümlerden ölüm beğen!» deseler hiç kimse diri diri ateşte yanmayı hatınna getirmez. Çünkü paımağımızın ucu biraz ateşe dokunsa nekadar can acısı çektiğimizi hepimiz biliriz. Halbuki Jan Dark'ın ölüm cezası, seyrettiğim işkence müzesindeki ölümlerin yanmda, büyük bir nitnettir. Çünkü bir odun yığınının alevleri içinde yanmak ve nihayet beş on dakika içinde ölmek bir fırın aîeşi karşısında dönerkebab gibi saatlerce kızaltılıp fakat ölememekten elbette bin kere hayırlıdır. Bu gözler o müzede neler gönnedi, neler! Bir levhada böyle kızartılan çıplak insanlar, bir levhada kulağına erimiş kurşun akıtılanlar, bir levhada mahkumu günlerce uyutmamak için çıplak vücudünü kursunlu kırbaçlarla döğenîer, daha neler de neler! Ki en basitinin ya nında yanarak ölmek en büyük saadet tir. İHEM NALINA MIH1NA Sovyetlerin mes'uliyeti aşadığımız sıcak yaz günleri, tıpkı, 1914 temmuzunu, Umumî Harbin arifesini andırıyor. Avrupanın havasında teneffüsü güçleştiren bir ağırlık var. Eski tabirle ufuklarda karabulutlar yığılı, hava elektrikle doiu. Patlamak üzere olan bir boranm tazyıkını hissediyoruz. Avrupayı kan ve ateş içinde bırakacak olan harb kasırgası patlıyacak mı? Ağustos sonundan eylul sonuna kadar, tehlike büyük ve ciddidir. Geçen nisan sonunda yazdığım bir yazıda, harb tehlikesinin en buhranlı devri, harman sonu olduğunu, Almanyanın harbetmek isterse, ancak ekinleri kaldırdıktan sonra, silâha sarılacağını yazmıştım. Çünkü, Almanya için, bir avuc buğdayın, bir tek patatesin bile kıymeti vardır. Şimdi, Almanyada, Üniversite ve yüksek mektebler talebesinin yardımile mahsul kaldırılmaktadır. Bu is bitince Hitler'in «ateş!» loumandasını vermesi ihtimali vardır. Eğer, Almanya ile İtalya, kendi askerî hazırlıklarının tamam olduğu, sulh cephesi devletlerının ıse henüz hazır olmadıkları kanaatınde iseler ve şu mahud «yudırım harbi» ile muzaffer olacaklarına emniyet getirmişlerse, bu fırsatı kaçırmak istemiyeceklerdir. Onlara, bu hesablannda cür'et veren bir nokta da, henüz, Sovyet Rusya ile İngiltere ve Fransa arasında kat'î bir ittifak mevcud olmamasıdır. Eğer, Sovyet Rusya, kendini şimalden cenuba doğru Lehistan, Rumanya ve Türkiye seddıle müdafaa edılmış vaziyette görüp de nazanmasa ve bütün kuvvetile sulh cephesinde yer alsaydı harb ilâhlarının cesareti kırılmış olurdu. Çünkü, Sovyet Rusya, son zamanlarda bazı noktaları meçhul ve esrarlı bir memleket halini almış olmasına rağmen, bir Avrupa harbinde, çok ehemmiyetli bir unsurdur. Ucubucağı olmıyan bir memleket.. 170 milyon nüfus.. Bilhassa harb sanayii için lüzumlu ham maddeler bol bol mevcud.. Seferber edecebileceği insan mevcudu 35 milyon... Bu, bir memleket değil, bir âlemdır. Sovyet Rusyanın sulh cephesinde yer alması, totaüterlerin bütün hesablannı altüst etmeğe kâfıdır. Fılvaki, Sovyet ordusu 92 piyade, 30 süvarı tümeninden ve 56 ıhtiyat tümemnden mürekkebdir. Ordudaki hafif ve ağır sahra toplarının sayısı 9462 dir. Bu yekunde 20 ilâ 30,5 santımetrehk ağırtoplar dahil olmadığı gibi, yekunu 7 tümene baliğ olan müstahkem mevkilerdeki kıt'alann sahra topçusile kale lopları da dahil değıldir. Aynca 10,000 tank defi topu ve 3500 bomba bulunduğu tahmin edılmektedır. Kızıl ordunun tank mevcudu hakkında muhtelif rakamlar zıkredilmektedir. Almanların Heigels tank yıllığına göre, Sovyetlerin 10,000 tankı, 1000 zırhlı otomobili, 150,000 traktörü ve 100,000 askerî kamyonu vardır. Diğer bir Alman membaına göre tanklar asgarî 6000 tanedir. Ordunun bugünkü teskılâtına nazaran tanklarm 8000 tane olmasi lâzım geliyor. Fransızlar Kızıl orduda 3 zırhlı kolordu, 24 motörlü ve makineli tugay ve 3500 den fazla tank olduğunu öylüyorlar. Hava kuvvetlerine gelince, Almanlar tarafından verilen rakamlara göre 6300 tanesi birinci hat tayyaresi olmak üzere Sovyetlerin 9000 uçağı vardır. Sovyet Rusyada talim ve terbiye görmüş insan yekunu 13 milyon kişidir ve Sovyetlerin umumî seferberlik ilân edince 10 milyon kisiyi birden silâh altına alabilecekleri tahmin olunmaktadır. Bu muazzam kuv\ret, terazinin sulK cephesi gözüne doğru meyletmiştir amma bütün ağırlığıle kefeye düşmemıştir. Eğer, Moskovadaki siyasî ve askerî müzakereler kısa bir zamanda biterse harb ihtimalleri fevkalâde azalır. Sovyet Rusya, bugün sulh ve harb terazisini elinde tutmaktadır. Demokrasılerle çabucak anlaşır da büfüa kuvvetile sulh cephesini takviye ederse harbin önüne geçerek medeniyete bü>'ük hizmet etmiş olur. Fakat Sovyet Rusya 1914 temmuzunda, İngilterenin oynadığı rolü oynamak ister.de tereddüdlü ve nazl* davranırsa karşı tarafı, delice bir harekeîe «evkedebilir. Bu buhranlı vaziyette Sov ^•etleri idare edenlerin mes'uliyeti büyüktür. AKYÜZ Amerika Âyanmda İspanyada idam şiddetli münakasa dilen katiller Bitaraflık kanunu gürül 60 suikasdci dün kurtiilere sebeb oldu şuna dizildi Vaşington, 6 (a.a.) Âyan Meclisinin tatilinden biraz evvel yeni bitaraflık kanununa şiddetle taraftar olan âyandan Pepper ile aynı kanuna aleyhtar olan bir çok âyan arasında şiddetli bir münakasa olmuştur. Pepper, birdenbire ayağa kalkmış ve şv beyanatta buluhmuştur: «Bir iki söz söylemeden kongrenin icinde ve dışında Amerika hükumetini bombalayan ve dünyanm suîhunu tehdid eden ve bunu Reisicumhur Ruzvelt'e ve cnun temsil ettiği şeye karsı hissetmekte oduklan nefret dolayısile yapan kimselerin menfur ittifaklarmı muahaze etmeden evvel içtima devresinin tatil edilmesine meydan vermek istemem. Zikri gecen kanunun aleyhtarlan, fevkalâde galeyan hareketleri göstermişler vt Pepper, kendilerini vazifelerini hususî imtiyazîardan müstefid olan Amerikan ticaret odasınm ve müstahsiller şirketinin emrine amade kılmak suretile bu vazifeyi suiistimal etmis olmakla itham ettiği zaman ayağa kalkmıslardır. Reis tarafından sükuta davet için vapılan ihtarı müteakıb Pepper'in sÖzlerine devam etmesine müsaade edilmiştir. Pepper sözlerini bitirince birçok âyan azası, söz almışlardır. Bunlardan Demokrat Daily «şimalî Kaliforniya» Pepper'in nutkunu «alçakça ve yalan» diye tavsif etmiştir. Bunun üzerine Pittman, ayağa kalkarak bu sözlerin yerinde olmadığını söy'miştir. Daily, «yerinde olsun olmasın, ,;öylüyorum» demiş ve salonu terketmistir. Kaliforniyanın Demokrat âyanından Dawaney, söz alarak muhaliflerin de noktai nazannı söylemek haklarını kabul ve teslim etmiş, bunun üzerine hâdise kapanmıstır. Garner, ictima devresini Ruzvelt'in âyan azasma iyi tatil geçîrmeleri temennisini beyan eden ufak bir mesajını okumak suretile kapatmıştır. Moskova 6 (a.a.) Tas ajansı teblığ ediyor: Mogoliston Cumhuriyetindeki Sovyet Mogol karargâhından 26 temmuzdan 5 ağustosa kadar alınan haberlere göre, Sovyet Mogol kıtaatı Japon Mançu kıtaatile mütemadi musademe halinde Kalkingöl nehrinin sark sahilinde bulunan toprakları muhafaza etmektedir. Sovyet Mogo! kıtaatına taarruz ederek onların mevzilerine girmek yolunda Japon Mançu kuvvetlerinin mükerrer teşebbüsleri topçu ve mitralyöz ateşile akim bıraktınlmakta ve mütaarrızlara ağır zayiat verdirilmektedir. B'isünlerde birçok hava muharebeleri de olmuştur. 28 temmuzda, Sovyet Mogol tayyareleri bir hava hücumu esnasında hıçbır zaviata uğramaksızın beş Japon tayyaresini tahrib etmiştir. Japon hava kuvvetleri bilhassa 29 temmuzda büvük bir faalivet göstermiştıı. Mogol toprakları üzerinde vuku bulan birçok müsadfmeler neticesinde Japonlar T 29 tem nuz günü 32 tayyare kaybetmişleıdir. Avni sün, Sovyet Mogol tayyareleri, Tokyo, Figudi adlannda iki Japon pilotu ile teğmen Tabudiyi düsürmüşler ve esir almışlardır. Dört Sovyet Mogol tayyarecisi üslerine dönmemiştir. Bunlar İşbu kararnamenin neşri tarihinden araştırılmaktadır. sonra yukanda zikri geçen teşekkiiüer 31 temmuzda, müteaddid hava mutarafından yabancı memleketlerden yaharebeleri olmuş ve Sovyet Mogol taypılacak mubayaalar için yabancı memleyareleri Japonların beş avcı tayyaresini ketlere tediyeyi mutazammın mukaveîedüsürmüslerdir. Sovyet Mogol tayyaîere aid tediye şart ve hükümleri kezalik relerinden biri üssüne dönmemiştir. 3 üncü fıkrada adı geçen heyetle bifisti1 ağustosta, Japon bombardıman tayşare tespit olunacaktır. vareleri Mogol topraklarını istilâ etmişse 5 Yukanda zikri geçen işbu 2/11541 sayılı kararnamenin mer'iyet de, Sovyet Mogol hava kuvvetlerinin ve mevkiine girdiği tarihten evvel başlamış hava bataryalarının ateşi önünde harbi kaolan takas muameleleri eski hükümler da bul etmeksızin Mancuri arazisıne çekilmişlerdir. Sovyet Mogol tayyareleıi hilinde intac ve tasfiye edilecektir. bunları takib etmis ve ikisini düşürmüştür. Bir Sovyet pilotu hafif surette yaralan mış ve tayyare meydanına salimen inmiştir. Ayni gün öğleden sonra Japon tayyareleri tekrar So\>et Mogol mevzilerini bombardımana teşebbüs etmisse de hava bataryalan ve avcı tayyareleri tarafından tardolunmustur. 2 ağustosta sabah saat 8 de Sovyet Mogol tavyareleri düsman tayyare meydanmı bombardıman ederek sekiz tayyareyi tahrib evlemis ve hayalanan diğer üç tavyareyi de düsürmüştür. Sov>ret Mogol tavyareleri zayiata uğramamıstır. işkence merakı yalnız ingizisyonculara münhasır kalmamiştıı. Vaktile Avrupa mahkemelerinde maznunlara suçlarını söyletmek için ordali denilen işkence usulleri varm;ş. Meselâ bir masum olması da pek muhtemel olan maznun masum olduğunu iddiada ısrar ederse ona aksini söyletmek için bol bir çizme giydirip çizmenin içine kaynar zeytinyağı dökerlermiş. Adalet tevzıine memur olan mahkemelerin ayni maksadia tecviz ettikleri bu zulme ve düştükleri zihniyete nekadar şaşılsa azdır! Daha maznun iken bu işkenceye tahammül eden zavallı mahkum olsa cezası ne olacak acaba? Bu gibi maddî işkencelerin manevî işkenceler de vardır ki ona derece derece aile hariminde, sosyal hayatın her tabakasında tesadüf olunur. Bu kabil bir işkence ile gelinini öldüren kaynanalar, kocasının çocuğunu öldüren üvey analar bilirim. Suçsuz bir kımsenin beraet edemiyerek müebbeden ağır hapse mahkum olmasındaki fecaati tasavvur edin! Bu nun en feci bir misalini Moris Magr'ın yeni bir makalesinde okudum. Briqer'in başı başlığını taşıyan bu makalede bir köylü küçük yasta beş çocuğunu bizzat öldünmekten dolayı ebedî kürek cezasına mahkum olmuştur. Briyer masum olduğunu iddiadan hic hâli kalmıyarak on beş sene bu cezayı çekmiş. On altıncı sene bir serseri öleceğine yakın papaza suçlarını sayıp dökerken Briyer'in çocuklannı öldürdüğünü de itiraf etmiş ve bunun için reddi kabil olmıyacak deliller de göstermiştir. Güviyan mahkemesi, hatasmı tamir için harekete geçmiş ve iki senede ancak Briyer'in davasmın yeniden rüyeti için ıcab eden formaliteler tamamlanabılmıştir. Fakat dosyalar böyle bir kalemden bir kaleme havale olunur ve dava sürüncemede kalırken ihtivar kövlü beraetini daha fazla beklıyemiyerek ölür. Küçük yaşta beş çocuğunun öldürü] mesi acısına katlanan bu bedbaht baba üstelik çocuklarınm katili olmak tö'nmeri altında on yedi sene de ağır hapis cezasını çekiyor. Hep hüsnüniyet sahibi in sanlar tarafından dünyanın en büyük haksızlığma uğratılan Briyer'in başı, kim olduğu belli olmıyan, biri tarafından kesilir ve ispirtoya konduktan sonra, kafaları giyyotinle kesilip ispirto içinde muhafaza edilen diğer altı mahkumun yanına, zavallı köylünün de başı ilâve olunur. Moris Magr bunları anlattıktan sonra : «Eğer, diyor, insanlar içinde bir grupu temsil eden müstesna şahsiyetler aş kın, faziletin veya sefaletin son haddine varanlar ise Briyer unutulmaması l^zım gelen bir semboldür.» Eskisi gibi arabca vecizeler kullan mak âdeti olsaydı Fa'teberu ya ülül ebsâr demenin sırası idi. 1 Madrid, 6 (a.a.) İki gün evvel Talavera yolunda katledine Madrid askerî inzibat müfrezesinin kumar.danı binbaşı Gabaldon'un katillerinin muhakemesi neticesınde verilen karar mucibince dün ge3 ağustosta, Japon bombardıman tayce 53 kisi kursuna dizilmistir. Sabaha yareleri avcı tayyarelerinin himayesi alkarşı saat 3 te yedi kişi daha kurşuna di tmda olarak Sovvet Mogol kıtaatına tazilecektir. arruz teşebbüsünde bulunmustur. Fakat Madrid matbuatı bir nota nesrederek Sovvet Mogol avcı tavyareleri bunları «.adaletin yerini bulduğunu ve bu gibi hâ tardetmistir. Japonların iki tayyaresi Modıselerin bir daha tekerrür etmiyeceği» ni gol topraklanna düsürülmüstür. kaydeylemektedir. 4 ağustosta, Japon bombardıman ve İspanyada gizli bir cemiyet avcı tavyarelerile Sovyet Mogol hava Madrid, 6 (a.a.) Emniyeti umu kuvvetleri arasında iki musademe olmuşmiye, ecnebi memleketlerine iltica eden tur. Japonların on tayyaresi düşürülmüşkızıl elemanlarla birlikte baz: siyasî cina tür. Bir Sovyet Mogol tayyaresi üssüne yetler ika etmek üzere tesekkül eden ve dönmemiştir. Barselonda meydana cıkarılan «Pimpinela Escarlata» isminde bir cemiyet hakkında tahkikatta bulunmaktadır. Ali Kâmi AKYÜZ Malaya Izmirden ayrıldı İzmir 6 (a.a.) Dört gündenberi limanımızda bulunmakta olan Akdenit İngilız donanmasının Malaya saff'harb zırhlısı bu sabah tam saat 10 da litnanımızdan ayrılmış ve Ege denizine açıl mi^tir. İzmir halkından binlercesi sanda', motör ve .'elk«"Pİilerle Malaya'yı sevgi te zahüratile uğurlamışlardır. Aslında bu kadar sakat bir davayı harbin halletmesine imkân yoktur. Harb, Buısa 6 (Hususî) Dün geceyarısmAnkara, 6 (Telefonla) Varşova millî istiklâllere asla halel veremeksizin dan sor>ra birbirini müteakıb dört şid büyükelcımiz Ferid Tek, Tokyo büyükelnihayet insanları yeni sefaletlere sürükledetli zelzele olmuştur. Sarsmtıdan hermekten başka bir neticede karar kılamaz. ciliğine, Tiran elçisi Hulusi Fuad Tugay kes }'atağmdan fırlamıştır. Hasarat yokBazı sahaların muvakkaten istilâ ve işgal Madrid ortaelçiliâine, Hariciye Vekâleti tur. olunabileceklerini farz bile etsek dava geUmumî kâtiblik birinci muavini Nebil Meksikada bir otobüs kazası Batu Brüksel ortaelçiliğine, Tokvo büne hallolunmaz. Çünkü çiğnenmiş istıklâl behemehal kendini kurtaracaktır: Hatta Meksiko, 6 (a.a.) Tatillerini ge yükelçimiz Hüsrev Gerede Berlin büyükçok kere onu çiğneyip yerlere sererek. çirmekte olan 25 çocuğu nakleden bir o elçiliğine, Atina oratelçimiz Ruşen Eşref Harb, ancak yeni gırtlaklaşmalar doğuratokar bir kamyonla çarpısmıs ve çocuk Unaydın Peşte ortaelçiliğine. Hariciye b:lir. Bu türlü teşebbüslerde otarsi kendilardan yedisi ölmüştür. Birçok da ağır Vekâleti protokol dairesi reisi Sevket Fusine bir hal çaresi bulmaz, belki daha zivaralı vardır. ad Keçaci Norveç hükumeti nezdinde hüyade batar. Bir İtalyan memuru tevkif kumetimizi temsil etmek üzere Kopenhag Ne hacet, otarşi iddia eden devletler ortaelçiliğine tayin edilmişler ve Stokholm edildi şimdi dahi dünyanın diğer memleketlerile ortaelçiliğine tavin olunan Agâh Akselin Paris, 6 (a.a.) Petit Parisien gamübadele münasebetlerinde bulunuyorlar. hükumetimizi Finlândiya hükumeti nezzetesinin Nice'den istihbarına göre, İtalBu münasebetlerin ortadan kaldınldığını dinde de temsil eylemesi kararlasmıstır. yan konsolosluk memurlanndan Crispuoti farzetmek, ondan mahrum olacak milletleMünakale Vekâletinin yeni ve Celidoni bisikletle giderken Saint rin böylelikle ne müthiş bir felâkete uğrabinası Lcuis hudud köprüsünde kendilerine duryacaklarını göstermeğe kâfidir. maları için verilen isaretlere ıtaat etmeAslı, tatbikatı, neticeleri ve muhtemel Ankara, 6 (Telefonla) Münakale dıklerinden ve durdurmak üzere yanlarına Vekâletinin Atatürk bulvarında ve devlet akıbetleri hep fena olan otarşiyi insanlığın Hudud haricine çıkaril&n gelen polislere tekme ve vumrukla mu mahallesine yakın bir binaya nakline kabir numaralı felâket ve musibeti diye iiân kavemet ettiklerinden dolayı tevkif edil rar verilmiştir. Vekâlet büroları eylulün etmekte asla hata yoktur. Dahilî istihsalİrlandalılar mişler ve Nice hapishanesine sevkolun bırm^e tasmacaktır. lerini tanzim ve tezyid edecek bütün milLondra, 6 (a.a.) Dahiliye Nezaletler ancak milletlerarası mübadele münarruslardır. >talyan baskonsolosluğu keyMoskova müzakereleri reti «İra» ismindeki İrlanda teşekkülü sebetlerinde refahlannm kemaline ulaşabifiyetten haberdar edümiştir. mensublanndan dört kisiyi daha memleLondra 6 (a.a.) Moskova'dan bilIirler. Bunun başka şekli yoktur. Meksikada bir suikasd ket haricine cıkarmıştır. Şimdiye kadaf dirildiğine göre İngiliz Hariciye Neza Milletlerin paralarının hakikî kıymet tardedilenlerin miktarı 57 kisiyi bulmuşMeksiko, 6 (a.a.) Öğleden evve! retinin eksperi Strang, gelecek pazartesi lerinin bile milletlerarası mübadelelerin tur. Şimalî İrlanda Başvekili Lord Craibir suikasde maruz kalan Miralay Boli günü tavyare ile Moskova'dan hareket deki itibarlarile ölçüldüğünü söylemek. gavon'u öldürmek üzere faalıyette buluvar'ın sıhhî vazıveti vehametini muhafaza ederek Stokholm yoüle Londraya döneotarşinin nekadar meş'um bir hata olduğu nan bir komplonun meydana cıkanldığıetmektedir. Kızılhaçın bildirdiğine göre cektir. nu ispata yeter. İlmen ve hakikaten her na dair dolaşan haberler Scotland Yard Bolivar'a birkaç kere kan verilmiştir. Londrada hasıl olan kanaate göre, asmillet için hayat sahası bütün dünyadır. tarafından neredilen bir tebliğ ile tekzA a 1 r':,rJ v i r , r t a arıcak 48 saat sonıv '•"rî gö : ' 'IT ı r " ' ' ' T ? l bir sivasî iti '•\rv'""'"'"'*" ki VmoîırıVii b°" i' vptl "*"" YUMJŞ NAD1 edilmekted r. 'bir harb tehdidıle sarsmakta bulunuypr. i t'î hükümlerini verebileceklerdir. 1 lâf akdini kolajlaştıracaktır* Bursada zelzele Yeni Elçilerimiz vazifeleri başına gidiyorlar Kendi kendine yetmek siyaseti insanlığın en büyük felâketidir [Başmakaleden devam') mecbur olduğumuz gibi ithalât ihtiyacmdan da vareste değiliz. Bu itıbarla Türkiyenin otarşik bir sistem takib ettiğini iddiaya imkân yoktur. Zaten biz otarşik sistemin hiçbir memleket için tamamile tatbik kabiliyetini haiz bir sistem olduğuna kani de değiliz. Bilâkis bu sistemin giderek milletlerarası münasebetleri için tehlikeli bir unsur olmak istidadında bir sistem olduğu da hâdiselerin cereyanı neticelerinde iyiden iyiye tahakkuk eden bir keyfiyet olmuş olduğunu da görmekteyız. Kendi memleketleri dahilinde otarşiyi muvaffakiyetle tatbik edebileceklerini iftiharla söyliyen ve siyasetlerinde hergün bilhassa bu sisteme bağlıhklarını bağıran mihver devletleri bizim aşikâr surette görüp takdir etmekte olduğumuza göre gene bilhassa bu sistem yüzünden kendi hayatIarında sulh için tehlike teşkil eden bir cıkmaza dosru sürüklenmiş bulunuyorlar. Dediğimiz gibi bir iki istisna haricinde bütün dünya memleketlerinin kendi dahillerinde kendi kendilerine yetmeleri imkânsızdır, ve milletlerin pek çok ihtiyacları ancak milletlerarası mübadele münasebetIerile tatmin olunabilir. Mihver devletleri otarşinin kendilerini götürüp dayadi"' cıkmaz karşısında adına hayat sahası dedikleri yeni bir siyasetle etraflarındaki memleketlerin istilâsmı düşünmek ıstırarında kaldılar. Kimsenin razı olmadığı ve olrmyacağı bu basit istilâ ve tahakküm

Bu sayıdan diğer sayfalar: