27 Ekim 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

27 Ekim 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 27 Birinciteşrin 1939 iftira.. itiraf etmişti. Kim görse onun gayritabü bir neşe ve halecan ıçinde olduğunu derhal farkedebihrdi. Galibe de buna dikkat etmemiş değildi. Fakat nedense lâkayıd görünüyor, göz ucile her hareketini inceden inceye tetkik etmekten geri kalmadığı halde o anda yegâne ehemmiyet verdiği şeyin örgü oiduğu hissini bırakacak tarzda başını önüne eğmiş duruyordu. Yalnız sık sık sağ elijıi ağzına götürüyor, gürültülü gürültülü esniyordu. Macide de bu esnemelerle katiyen alâkadar olmuyoı, hep dün gecenin tatlı anlarmı tekrar yaşamaya çahşıyordu. Nihayet Galibe dayanamadı: Affedersiniz, dedi, esnemelerimle sizi rahatsız etmiyorum ya... Estağfurullah... Birisi benim karşımda böyle yapsa sinirlenirim de... Fakat mazur görün, çok yorgunum... Galiba, dün gece iyi uyuyamadı nız!.. Sade dün gece olsa iyi. Geldiğimdenberi uykum hep intizamsız... Bir şeye mi üzüldünüz, yoksa hava değiştirme üzerinizde bir aksi tesir mi Macide, odasında tekbaşma kaldığı a&rda bu yakın istikbalin vecid veric yaptı? Ne üzülme, ne hava değiştirme... sanelerini düşündükçe kendinden geçi y<, bu tatil, diğer yazlardaki gibi Ada Odamızm kabahati... Başka boş bir yer yiveya Suadiyeye gitmiyerek Polonez bulsak taşınacağız ama, bulamıyoruz... Odanızın ne gibi bir mahzuru var? kHine geldiği için sonsuz bir memnuni Kendi odamızm değil ama, yanıyı ve ferahlık duyuycrdu. mızcfaki odanın müthiş bir mahzuru var... Heyhat.. Pansiyon gün geçtikçe ka Anlayamadım efendim... laalıklaşmaya başladı. îki genc arasın Malum ya, orada Faik Bey yatıcki bu flirt yeni gelenlerin başlıca mevyor... aunu teşkil etmeğe başladı. Çünkü ti Macide bu söz üzerine baştan aşağıya ttro ve sinema gibi eğlencelerden hiçbine sahib olmıyan bu köyde yürüme dikkat ve heyecan kesilmişti. Peki, Faik Bey ne yapıyor?. .ezme, spor gibi meşguliyetlerden de zevk Söylemesi ayıbdır, akşamdan saılmjyan insanlar için bundan daha tatlı baha kadar müthiş horluyor, hem de ne bir mevzu bulmak kabil değildi. Hafta sonlarında kocasile birlikte pan horultu, tasawu.r edemezsiniz... Bizim osiyona gelen bir genc kadm, Macide ka danın içindeymiş, gibi... Halbuki o nadar güzel ve konuşkan olmamasına, zev zik, zarif, terbiyeli zattan hiç de ümid ecine de çok merbut görünmesine rağmen dilmez değil mi? îşin garibi gündüz karFaikm gözlerini ve kalbini üzerine çek şı karşıya geldiğimiz zaman onun geceki halini gözümün önüne getiriyorum da gülmekten geri kalmamıştı. Ah.. Bu evli Havva kızlan!. Hem aile mek mi, ağlamak mı lâzım geleceğine bir yuvrtsına fevkalâde sadık gibi davranır türlü karar veremiyorum. Düşünün bir lar, hem de bir takım erkeklerin etrafla kere, gözler kapalı, ağız açık, eller, ayaknnia pervane gibi fınl fırıl dönmelerin lar birer tarafa kaymış, genzinden müteden zev kalırlar.. Galıbe de bu çeşidden madiyen vahşi bir hayvanın böğürtüsünü, di. Hem de güzelliği, fikirleri, zekâsile joğazlanan bir insanın hırıltısını andıran sonsuz bir horlama taşıyor... Ne ise.'biz çük mağrur bir tip!. burada bir kaç gün kalıp gideceğiz... Ben Macidenin yirmi beşini geçmîş ve' haasıl, ileride onun kansı olacak zavallıya yatmı kendi çahşmasile temin eden bir kız acıyorum. oiması ona bu mücadelede mutlaka mu Macide eğilmiş, elindeki yün şişile topzaffer çıkacağma dair kat'î bir kanaat ve ağın üzerine acayib resimler yaparken emmyet vermişti. Kızcağızı adeta sırnahayalinde kudsileştirdiği kusursuz Faiki şık bir budah yerine koyuyor, Faikı ise düşünüyordu. Evet, ne derece nazik, uysaytiyelere her sene yaz rnevsiminde mual, malumatlı ve şefkatli olursa olsun, sallat olan tatil Don Juanjarından addehorlayan bir erkekle ömriinün sonuna kadiyordu. Galıbe bunda bir derece haklıydar bir yastığa baş koymak çok feci bir dı. Çünkü Faikı Macidenin peşinden ayışeydi. np kendi sohbet halkasma almak için yapGenc kız ertesi gün hiç kimseye bir şey tığı bütün faaüyetler, gösterdiği bütün söylemeden ve sevgilisine veda bile etmecür'etler pek fazla tesir göstermemişti. den eşyasını toplayıp îstanbula indi. FaFaik genc kadına da zaman zaman yüz ik de çok nefis ve tatlı bir mukaddime ilf vermekten hâli kalmamakla beraber Maıaşlamış aşk macerasının böyle birdenbicide ile aralarında teestüs etmiş samimî ve e dürüştane sona ermesine, Macidenin srufıkı arkadaşlığa hıyanet etmemişti. ansızın ortadan kaybolmasına hiçbir maBir erkek hakkmdaki şiddetli arzusuna a veremedi. Galibenin, kıskanclık yüzünrağmen tercih edilmiyerek bir kenarda den kendisine müthiş bir isnad ve iftirada kalmaya hangi kadm tahammül edebilir? bulunduğundan haberi yoktu ki!.. Faikle Galibenın kocası bazan Istan Nakleden: bula iniyorlardı. O zamar. iki kadın, içleHâdiye îclâl rinden birbirlerine derin bir düşmanlık hissi beslemelerine rağmen vakit geçirilecek başka birşey olmadığı için kameriyenin altmda karşı karşıya oturur, hem yün prer, hem de gevezelik ederlerdi. Macide, penceredcn kolunu lâkaydan uzattı. Kızarmış eriklerden birini kopardı. Oh!.. Fevkalâde nefıs ve tathydı Zaten bu Polonez köyünün nesi fenadı Sokaklarda bol güneş.. Bahçelerde bol gölge.. Taze tereyağı.. Su katılmamış siit.. Sonsuz bir sükun!. Yalnız blr kusuru vard, ki o da pek e hemmiyetsiz sayılamazdı: Caddeleri kap İıyan toz deryası!.. Fâkal Macide bura ya dinlenmek için gelmişti, riizgârsız ha valarda gezmeğe çıkıyor, kenardan gidip geliyor, ayakkabılannı, üstünü başın kirlenmekten pekâlâ muhafaza edebili /ordu. İndiğı pansıyonda fazla kalabalık la yoktu. Orası rahat, temiz, kahvealtı e yemekler mükemmeldi. Ustelik Faik de orada oturuyordu lenc adam, ilk tanıştıkian akşamdan iti hren Macideye nihayetsiz iltifatlarda Uunuyor, onu boş zamanlarında eğlen diyor, bir dakika yalnız bırakmıyordu. Bütün seneyi daktilo makinesinin ba şda geçirmiş bir kız için bundan daha bir tatil devresi tahayyül edilebilir Bu sabah Macide tatlı bir heyecan, sonsuz bir sevinc içinde idi. Dün gece geçirdiği harikulâde maceranın benliğine verdiği ürperti hâlâ devam ediyordu. Faik kendisini ilk defa kucaklamış, sevidiğini söylemiş ve onsuz yaşıyamıyacağını Ç TEŞEKKÜR J Bugün SARAYve IPEK'te Henüz baharı hayatmda iken ölümü ile bizi tahammülsüz acılara uğratan zavallı yavrumuz Fahir Önerin kurtarılması yolunda bütün insanî, ümî ve meslekî gayret ve fedakârlıkları ile çalışan Cerrahpaşa hastanesi Başdoktoru pek muhterem Esad Durusuya' ve ser best doktorlardan Şükrü Fazıl İlkel ve diğer güzide doktorlara ve şefkatli hemşirelere gerek cenaze merasimine işti rak, gerek mektub, telgraf ve telefonla beyani taziyet suretile büyuk matemimizi paylaşan kıymetli akraba ve dostlarımıza ayn ayn arzı şükrana maddeten imkân bulamadığımızdan bu vazi femizi sayıngazeteniz delâletile ifaya şitab ediyoruz. Edirne avukatlarından Cevdet Öner ve eşi RADYO aksamkî program Türkiye Radyodifüzyon Postalan DALGA UZUNLUĞU T. A. O. T. A. P. 1639 m. 19,74 m. 31.70 m. 183 Kca. 15195 Kcs. »465 Kcs. 120 Kw. 20 Kw. 20 Kw. 12,30 program ve memleket saat ayarı 12,35 ajans ve meteoroloji haberleri 12,50 Türk müziği (Pl.) 13,3014 müzik (kanşık program Pl.) 18 program 18,05 memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri 18,25 Türk müziği (fasıl heyeti) 19,10 konuşma (haftalık spor servisl) 19,25 Türk müziği. Çalanlar: Vecihe. Fahire Fersan, Refik Fersan. A Okuyan: Radife Neydik. ı Segâh peşrevt. 2 Bimen Şen: Segâh şarkı (Sun da Içsln yâr elinden). 3 Arif Bey: Segâh şarkı (Olmaa ilâc slnei satpareme). 4 Sel. Pınar: Hüzzam şarkı (Aşfcınla sürünsem). 5 Bimen Şen: Hüzzam şarkı • (Sükunda geçer). 6 Hüzzam sazsemaisi. B Halk türkülerl (Mahmud Karındaş ve Sadi Yaver Ataman). C Okuyant Melek Tokgöz. ı Rifat Bey: Hlcaz şarkı (Nlçin bülbül ligan eyler). 2 Nubar Tekyay: Hlcaz şarkı (Ağlamış gülmüş). 3 Hicaz türkü (Şu tzmlrden çekirdekslz nar gelir). 4 Şemseddln Zlya: Uşşak türkü (Şu salkım sögüdün altı daima) 20,10 temsll 21,10 müzik (radyo orkestrası Şef: Hasan Ferid Alnar) 22 memleket saat ayarı, ajans haberleri, ziraat, esham tahvllât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,20 müzik (cazband PL) 23,2523,30 yannki program ve kapanış. DiKKAT : Filmln fevkalâde uzunluğu hasebiyle , Seanslar : Saat 2 4,15 6 . 3 0 ve 9 dadır I J W SAKARYA SiNEMASININ AŞK GÖrUlmemlş İlk süper fllml ve Baş rolde: H a r r y Ş Ö H R E T B a u r ASRî SiNEMADA B Şimdiye kadar görülen Şark filimlerinin en fevkalâdesi TÜRKÇE SÖZLÜ ŞARKI ve RAKISLI nefis filim. Bestekân: ARTAKİNİN idaresinde Sahibinin Sesi saz heyeti: GAZELHAN: NUMAN İÇLİSES, MUGANNİ: NADİR NAMAÇLAR, MUGANNİ: HAMİD DİKSES, MUGANNİ: MUHİDDİN BEYRUTLU ve MUGANNİYE: SUZAN GÜVEN ve meşhur rakkase. S E M i R A M U H A M M E D Kemanî ALİ DEMİR ÇİMEN, UDÎ YORGİ, Kemanî: İSMAİL ŞENÇALAR, cümbüş: İHSAN DIRAMA, klarnet: ŞÜKRÜ TUNAŞ, darbuka: HASAN TAHSİN TARSADAN. Sureti mahsusada bu filim için bestelenen nefis gazeller, şarkılar. ^•^^^^^^•^•^•^^B Biletlerinizi evvelden tedarik ediniz. Telefon: 49369. ^ ^ • • ^ ^ • ^ ^ ^ • ^ ^ ^ • • i BugUn Racanın Hazinesi | Baş rolde : ^ m ŞEHZADEBAŞI TURAN TİYATROSU Bu akşam san'atkâr Naşid ve arkadaşlan iki oyun birden 1 Sürpik Haçik 2 perde. 2 Cici beyim 1 perde, bestekâr cümbüş Zeki ve okuyucu Semiha. Mişel varyetesi, sinemada iki filim birden. Bay Tekin, Uçan adamlar diyarında, Mayerling Faciası. Türkçe Sözlü . Şark Musikili RAMON Novarro Osmanlı Bankası tLÂN Cımıhuriyet bayramı münasebetile Osmanlı Bankasının Galata Merkezile Yenicami ve Beyoğlu şubeleri 30 ilkteşrin 939 pazartesi günü kapalı bulu • nacaktır. llâveten : 5 0 0 metrelik fevkalâde blr RENKLİ MIKI T A K S İ M Sinemasında Bugün matinelerden itibaren Teiefon: 43191 Edebiyat tarihinin ... San'at aleminin ... Filim dünyasının en yüksek ve kudretli eseri : Kahramanların Zafer Destanı Toplarından öliim saçan Torpillerinden tufanlar yaratan Salvo ateşlerinden Okyanusları titreten .... Sema ve göklerde şimşekler, kudurmuş denizlerde alev ve dehşetler saçan Filoların akla sığmayan savaşları arasında geçmiş: Şimdiye kadar yapılan Türkçe filimlerin en fevkalâdesi en mükemmeli Kahramanlık, Aşk Vazife Filmi ÇEBELÜTARIK CASUSU VIVI AN E ROMANCE BOYER BELLA rak ilâve etti: Sizden bir ricam var kalfacığım. Evvelâ şunu söyleyin. Nur Hanım evde mi? Gülis kalfa içini çekmişti: Evde doktorcuğum. Başka nerede olacak!. Odasında, eğer isterseniz... Genc adam onun sözünü kesti: Sizden bir ricam var, demiştim. Ricam şu: Nur Hanımla konuşmak istiyorum. Yalnız bizi kimse rahatsız etmemeli Kimse yanımıza gelmemeli. Anlıyor musunuz? Gülis kalfa Galibin kolunu bırakmıştı. Bir kaç adım geri çekilerek hayretle onun yüzüne baktu Galib gene öyle mütebessim ve sakin devam etti. Sonra size bir şey soracağım. Nikâhın bozulduğu doğru mu? îhtiyar kadın gözlerini telâşla kırpıştırdı. Bir an mütereddid kaldı. Sonra: Haberiniz yok mu? diye heyecanla söylendi. Artık bilmiyen kalmadı ki... Mehmed Münif Bey meğerse evvelce bir kızı aldatmış, ondan çocuğu olmak üzere imiş. Işte o kızla Mısıra kaçtı. Ah bizim başımıza gelenler... Benim talihsiz yavrum, Nurcuğum! Ne vardı da böyle elin, Vatanını seven her ferd bu eşsiz filmi seyretmeleri elzemdir. Ayrıca : En son EKLER JURNAL serserilerine... Galib artık onu dinlemiyordu. Sinirli sinirli: Nuru derhal görmeliyim, kalfacığım. dedi. Derhal, fakat dediğim gibi onunla yalnız görüşmek istiyorum. Gülis kalfa bir şey sormak istiyormuş gibi genc adamın yüzüne baktı. Fakat sonra vazgeçerek onu kolundan tuttu: Gelin öyle ise dedi. Zaten Hanım odasında. Ona sonra haber veririz. Hele siz Nurla konuşacağınızı konuşun da... Genc adamı kapının yanmda, basit döşenmiş bir odaya soktu ve çıkh. O çıktıktan sonra Galib yüzündeki sakin, yumuşak maskeyi fırlatıp atb. Çene kemikleri kısılmış, yüzü gerilmişti. Gözleri o fazla asabî ve heyecanh oiduğu zamanlardaki gibi solgun yüzünde daha büyük ve parlak görünüyorlardı. Yumruklarını sıkarak odada bir aşağı, bir yukarı dolaşmağa başladı. Beş dakika geçti, on dakika geçti... Kimse gelmiyordu. Genc adam cesaretini kaybetmiye başlıyordu. «Kalkıp gitsem, diye, düşündü. Zorla güzellik olmaz. Benimki küstahlıktan başka bir şey değil» Tam bu sırada kapı açıldı, Nur içeri girdi. Üzerinde sade bir ev elbisesi vardı., Yüzü solgundu. Fakat sakin görünüyor du. Genc adamla gözleri karşılaşınca bir an oiduğu yerde kaldı. Sonra ilerliyerei yaklaştı, elini uzatn: Safa geldiniz, dedi. Gene parmaklan farkedilecek kadar soğuktu. Galib o sakin, mütebessim halin avdet etmişti. Kız önüne bakarak : Beni görmek istemişsiniz, diye, ilâve etti. yıro Edebî roman : 5 8 Dediğim gibi, şimdi derhal Nurun yamna koş. Eskiden bir Şahende Hanım vardı ki elini kolunu bağhyordu. Şimdi, bu menhus kadm ortadan kalktığı gibi bir Mehmed Münif budalası da sahneden eksilmiş bulunuyor. Anlatabiliyor muyum ? Son sözü manah söylemişti. Galibin birdenbire dönüp gardroba doğru yürüdüğünü gördii. Genc adam arkası dönük oiduğu halde: Şimdi Boğaza gidiyorum, dedi. Babamdan evvel Naciye Hanımın yalısına uğrayacagım. Sesi gür ve kuvvetli çıkıyordu. Hatta bu seste hafif ' • neş'e bile farketmek mümkündü. Müşfik «işler yoluna giriyor galiba» diye düşündü. Geniş bir nefes aldı. Galib acele giyinmeğe başlamıştı. Ayna Uin karşısında kıravatını bağlarken: Bana bugün çok şeyler olacak gibi Yazan : Peride Celâl geliyor, diye, güldü. Sen Nuru teselli etmemi tavsiye ediyorsun, değil mi? Ona teselli olarak elimi vereceğim, ya kabul eder, yahud hayır, der. Artık daha fazla bekliyemem. Müşfik: Bak göreceksin, her şey yoluna girecek! dedi. İçime doğuyor. Hem şimdi sana olan emniyetim tazelendi. Bak yüzün, gözlerin, hatta sesin değişti. îşte gene o eski Galibin kuvvetli, cesur ve hâkim tavrmı aldın. Genc adam aynanm içinden «sus» der gibi bir el hareketi yapmıştı. Sonra birdenbire yüzünü ona döndü. Senin otomobilin aşağıda mı? Müşfik başını salladı. Benimle gelebilir misin? Gelebilirim ama, sen yalnız gitsen... Galib telâşla ceketini giyiyordu. Onun sözünü kesti: FazJa söze lüzum yok. Beraber gidi yoruz. Müşfik onun bir şeylere karar vermiş olduğunu anladı. Fakat sesini çıkarmadı. Biraz sonra birlikte aparnmanm merdivenlerini koşarak iniyorlardı. Yolda Galib «daha hızlı, daha hızlı» diye, Müşfikin başını yemişti. Naciye Hanımın yalısının önünde otomobil durduğu zaman otomobilin başdöndürücü sür'atinden ikisi de sersem bir haldeydiler. Galib derhal yere atlayarak arkadaşına: Beni bekle! dedi. Yürüdü. Ve Müşfik geceyansı gelse bile gene onu beklemeye karar vererek mütebessim, memnun otomobile yerleşti. *** Kapıyı Galibe iyi bir tesadüf olarak gene Gülis kalfa açmıştı. İhtiyar kadınm yüzü solgundu. Neş'esiz bir hali vardı. Fakat karşısında genc adamı görünce gözleri ışıklandı. «Hoş geldin evlâdım» diye, koluna sanldı. Hiçbir zaman sevgisini bu kadar açık izhar etmemişti. Galib şimdi, mütebessim, sakin görünüyordu. «Hoş bulduk kalfacığım» dedi ve acele işi olan bir adam telâşile ihtiyar kadının kulağına eğilip sesini yavaşlata Galib' f Size soyleyeceklerim vardı, dVdV Gözgöze geldiler. Galib devam etti: Herşeyi duydum, teselliye ihtiyacînız olduğunu düşündüm. Kızın dudaklannda derhal soğuk biı tebessüm belirmişti: Kederden ölmediğimî görüyorsunuz, diye, onun sözünü kesti. Belki düşündüğünüz kadar da ıstırab çekmiyorum. Zaten değmez. Bütün erkekler birbirlerine benzerler. Galib gülmeye çalıştı: Öfkelisiniz. Haksız konuşuyorsunuz. Bütün erkekler birbirine benzemediği gibi kadınlar da benzemezler. {Arhası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: