27 Aralık 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Aralık 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Biıîncîkâr.jm 1939 CUMHURÎYET l Maarif davamız: 9 ) Bir gecelik sükuttan sonra.. Garb cephesinde yeniden musademeler başladı (BaştaraTt 1 inct sahifede) Sabahın dördünde Almanlar küçük ormana karşı oldukça şiddetli bir taarruzda bulunmuşlardır. Bu teşebbüa mutad olduğu üzere topçu hazırlığı ile yapılmıştır. Saat dörtten beş buçuğa kadar, tüfek sesleri ve obüs ve torpil infilâklan sabahm siali alaca karanlığında ortalığı çmlat mıştır. Nihayet Alman taarruzu taıdolunmuştur. Fransanın şark mıntakasında goriiş şartlan^pek fena olduğundan hava kuvVetleri faaliyet gösterememiştir. Rumanya Kralı bir nutuk söyledi «Ordumuzun vazifesi başkalannın malına göz dikmek değildir» Okullarda sağlık Çocuk sağiık yurdları Gene Üniversite Sömestr tatilleri, müfettişler, şema usulü Yazan: PEYAMt SAFA Bundan sonraki makaleler, evvelkilerine ek olarak, perakende maarif mevzularını ve neticeyi içine alacak. Bu serinin intişanndan sonra bana yapılan birçok müracaatler, beni evvelki mevzulardan birkaçını tekrar incelemek zorunda bırakıyor. Serinin bundan ötesi bir «lâhika» telâkki edilebilir. mış ve muvaffak olmuşlardı. Nihayet Malche dedikleri ıslahat mütehassısı geldi ve evireçevire, kendi ırkından bir sürü ecnebi, ve, tabire dikkat buyurun, «beynelmilel âlim» getirip Universiteye soktu. «Beynelmilel âlim» demek, büyük keşiflerile, orijinal buluflarile beşeriyete hizmet eden insanlar demektir: Pasteur beynelmilel âlimdir; Harvey, Claude Bernard, Freud keza... Buraya gelen ecnebi profesörlerden hiçbiri bu manada beynelmilel değildir. Eğer onlara bu sıfatı verdiren liyakat, Avrupada neşriyat yapmaları ise, Türk profesörleri arasında buna, kemiyet ve keyfiyet bakımından da daha çok muvaffak olanlar vardır. Türk doktorlan arasında size öylelerini sayabilirim ki yalnız Avrupada neşriyat yapmış değil, ayni zamanda orijinal travaylarile Fransada, Ingilterede, Almanyada yüksek bir tenkid notu almışlardır. Her ecnebiyi «beynelmilel» zannetmek bir müstemleke dalâletidir. «Elskiden Darülfünun tedrisatı, hemen de yalnız iptidaî bir takrir usulüne inhisar ederdi. Şimdi de öyle ve daha beter: üstelik bir de talebenin hiç anlamadığı bir dille ders takrir ediliyor. Dünyanın hangi Üniversitesinde tedrisat yüzde seksen takrire istinad eder? Bir talebe, yalnız kendi şubesini ve dersini değil, ona bağlı muhtelif lâboratuar mesaistni takib ederek etüdünü tamamlayabilir. Derste takrir dinlemek, (kulakla okumak) demektir, ki gözle okumaktan daha zor ve daha az faydakdir. Universite tedrisatı buna inhisar edecekse kapılan kapamah. Çünkü isteyen evinde kitab okuyarak daha çok istifade eder. Ecnebi profesörlerden evvel Universitede (eski Darülfununda) lâboratuar mesaisi daha cankydı. Bir Hamdi Suadin yeri hâlâ boş kalmış sayıhr. Bizim Kemal Cenabın fiziyoloji lâboratuanndaki tecrübelerini ve metodunu Avrupalılar da nekadar beğenmişlerdL Bu tecrübeler devam ediyor mu? Hayır! Vekâlet niçin devam etmediğini bir kere sormuş mudur? Hayır!» IHEM NALINA MIHINA Mayine karşı mayin 1 Paris 26 (a.a.) Fransız ve tngiiiz zayiatının nejri, harbin bütün yükünü Fransanın taşıdığı hakkındaki Alman propagandasını en kat'î bir surette tekzib etmektedir. Fransız kumandanlığınm sözcüsü şu ciheti tebarüz ettirmiştir ki, Fransanın mecmu zayiatı 30 teşrinisanide 1434 ölüden ibaret iken ingilterenin zayiatı 21 kânunuevvelde 25 1 1 idi. İngilterenin zayiatı şudur: Kara ordu sunda kaza yiizünden üç 6lü, donanmada 2070 öJü, hava kuvvetlerinde 438 3lü. Fransanın zayiatı şudur: Kara ordusunda 1136, donanmada 256 ve hava ordusunda 42 ölü. Amsterdam 26 (a.a.) İngiltereye gitmekte olan 600 tonluk Norveç Lappen vnpuru bir mayine çarparak batmıjtır. Mürettebatı kâmilen kurtanlmıştır. Fransa ve tngilterenin insan zayiatt Bir de Norveç vaparu battı Bern 26 (a.a.) Neue Zurcher Zei * itung gazetesinin Berlin muhabirine göıe, harb Almanyaya ayda üç buçuk milyat marklık bir masrafa mal olmaktadır. Harb, Almanyaya kaça mal oluyor? Fransız tebliği Paris 26 (a.a.) Umumî karargâh»n tebliği: Moselle'in şarkında düşmanm yapbğl baskın ateşlerimizle tardedilmiştir. Paris 26 (a.a.) 26 kânunuevvel akşam tebliği: Ileri müfrezelerimizin faaliyeti kaydedilmistir. Berlin 26 (a.a.) Alman umumî karargâhı bildiriyor: Evvelki gün olduğu gibi dün de IngiIiz tayyareleri Helsinki körfezinde karakol gemilerine taarruza teşebbüs etmişlerdir. Hava müdafaa bataryalarının mitralyöz ateşi düşmanın hücumlannı akim bırakmıştır. Noel günü muharebe cereyan etmemiştir. Fransız akşam tebliği ,,' Alman tebliği Hitler garb cephetinde Bern 26 (a.a.) Alman radyosu, Bükreş 26 (a.a.) Rador ajansı tebliğ ediyor: Hitler'in dün garb cephesindeki ziyareKral Karol, Noel yortusunu, garb hutine devam etmiş olduğunu bildirmektedudundaki askerleri arasında Oradia dir. HitleT, avcı tayyare filolannı ve 1914 Cluj mıntakasında geçirmiştir. An'ane te bizzat kendisinin efradından bulunmuj icabı, herkes Noel yortusunu kendi ailesi efradı arasında geçirmesi icab ettiğinden. olduğu alayı ziyaret etmiştir. Kral Karol da Noeli, büyük ailesinin, orAvustralyalı tayyareciler dusunun hariminde kutlamıştır. Kral bu hareketile, sadece hanedanla ordu ara Ingilterede Londra 26 (a.a.) Avustralya ha nndaki samimî ve earsılmaz bağların va kuvvetlerinin ilk kısmı bu sabah İngil mevcudiyetini göstermek değil, ayni zaterenin cenubunda bir limanda karaya çı mandd, milletin en yüksek enerjilenne karılmıştır. Bu ilk kafileyi pilotlar, rasıd karşı muhafaza ettiği sevgiyi ispat etmek lar, makinistler ve hava limanlan perso iatemiştir. Hükümdanıı bu hareketi ayni neli teşkil etmektedir. Avustralyalı tay zamanda, nihaî surette tespit edilmiş oyareciler derhal hizmete gireceklerdir. lan Rumen hududlarına karşı olan daimî alâka ve itinasmı ifade etmektedir. Bir İngiliz gemisi batırddı Kral. Veliahd Büyük Voyvoda Mihai, Londra 26 (a.a.) Stanholm adındaki ve 2473 ton hacmindeki İngiliz va Saray Nazın ve hükumet erkânından müpuru garbî tngiltere ve sahilleri açıkla teaddid zevat bilhassa Dahiliye, Harbi rında bir Alman tahtelbahri tarafından ye, Hava ve Bahriye nazırlarile, askerî batırılmıştır. Gemide bulunan 25 kişiden ümera refakatinde, Rumanyanın garb hududundaki hudud çehri olan Oradia şehri 14 ii telef olmuştur. askerî kulübünü ziyaret etmiştir. Kral, Norveç sahilindeki infilâk miilki ve askerî rüesanın tebriklerini kaOslo 26 (a.a.) Oslo'dan İngiltere bul etmiştir. Ortodoks, Katolik, Lüder ye gitmekte olan Lappen adındaki ve yen ve Musevi ruhanî reisleri hükümdara 500 ton hacmindeki Norveç bayrağını tazimlerini beyan etmişlerdir. Kral, söyhâmil vapur, Şimal denizinde Bergen a lenen nutuklara şu mukabelede bulun • çıklannda bir infilâk neticesinde batmış muştur: tır. 13 kişiden ibaret olan mürettebatı« Hududda bekliyen ordunun hedefi nın kâffesi tahlis edilmiştir. lnfilâkın bir mayin mi, yoksa bir torpil yüzünden mi bize aid olmıyan jeye göz dikmek değildir. Rumanya ordusunu sevkeden, sulh vukua gelmis olduğu meçhuldür. aid olan herseyin müdaDanimarka gemisi nasd battrddı? ve Rumanyaya Bu hıristiyan yortusu güfaası emelidir. Londra 26 (a.a.) Itimada şayan bir nünü intihab ederek, askerlerime, en hamembadan bildirildiğine göre 2400 ton raretli temennilerimi ve kahramanlıkla hacmindeki Danimarka bayrağını h&mil nna olan imanımı ifade etmek isterim.» Scotia vapurunun 7 ilkkânun tarihinde Bunu müteakıb, Kral Karol ve Veli bir Alman tahtelbahri tarafından torpilahd öğle yemeğini askerlerle beraber kalendiği eanada Halnia adındaki diğer bir Danimarka kargosunun mürettebaü tor ravannlarda yemişlerdir. Kral kadehini, pillenmis vapur mürettebatının imdadına gece gündüz memleket hududlannı bekkoşmak istemişlerse de tahtelbahir, tek leyen askerler şerefine kaldırmıstır. A» rar suyun yüzüne çıkmış ve kendilerini kerler, hükümdarı, uzun uzun ve hararetfelâketzedeleri almaktan menederek aksi le alkışlamışlardır. Kral, Veliahd ve maîyeti erkânile birtakdirde kendilerini de torpilliyeceği tehlikte, Cluj'u ziyaret etmiş ve askerî mahdidini savurmuştur. Bu yüzden Scotia'nın tayfasından 20 fildeki kabul resminde bulunmuştur. Kral Karol, bütün ruhanî reislerin, kişi telef olmuştur. ekalliyet cemaatlerinin ve müteaddid vaPetrol gemisi hâlâ yamyor tanî, kültürel ve meslekî teşekküller müLondra 26 (a.a.) Geçen hafta bir messillerinin söyledikleri nutuklara ce mayine çarparak tutuşan 9141 tonluk vab vererek ezcümle demiştir ki: Inverlane petrol gemisi sulara kapılıp İn« Transilvanya'nın göbeğindeki gilterenin şimali şarkî sa+iiiiîıe' tJoğru sü 'Cluj'e yaptığım şu kısa ziyaret münase rüklenmiştir. Gemi hâlâ yanmaktadır ve betile soylenen hararetli sözlerden derin jftndi fenfcardtm ibafrttrr:'1"" > »"'» 1 «w • 'surette mütehassis oldum. Ve Rumen ruhunun derinliklerinden fışkıran fikrin teAlman gemileri döniiyor Nevyork 26 (a.a.) Alman bandı bellür ettiğini sevincle gördüm. Sulh ralı Auraca vapurunun bir İngiliz kruva emelinden bahsediliyor. Benim bu söz zöründen kaçarak gelip sığındığı Lander den anladığım mana, bütün memleket dale limanında çıkan Daily News gazete dahilinde yaşayanların müşterek haya sine, mezkur vapur kaptanı Frederick tında ivi anlaşma emelidir. Sulh emelin Stegler beyanatta bulunarak Auraca'mn, de, milletimi bir tek kütle halinde toplandiğer Alman ticaret gemilerinin hepsi gi mış, bir tek fikir ve bir tek iman etrafınbi Alman limanlanna avdet çaresine bak da birleşmiş görmek isterim.» mak emrini aldığını söylemiştir. Veremli öğretmenler Bir meb'tu diyor ki Büyük Millet Meclisinde maarif bütçesi müzakere edilirken (25 mayıs 1939), Rize meb'usu Dr. Saim Ali Dilenıre şunlan söyledi: «.... Sizin mekteb yaşında bir çocuğumız olsa, veremli bir hoca ile bir odaya kapayarak, soba ve mangal başında bulunmasına, ders almasına müsaade eder misiniz? Buradaki bütün doktorlar da bilir. Hoca öhö dedi mi, ağzından çıkan mikrob 9 metre öteye gider. (Gülüşmeler, alkışlar) «Hacim Çakırh O kadar gitmez canım. «D. Saim Ali Dilemre (devamla) Gider, gider. Çünkü «Goutelette de Pfluge» dir. 78 yasındaki çocuklar veremi çok çabuk alırlar. Her kitab, basında bunu yazar. Çocukla veremli hocanın basbasa kaldığı müddet bir gün değil. bir hafta da değil, 8 aydır, 9 aydır. Yani hocalann veremi öbür memurlann veremine benzemez. (Çok doğru sesleri). «Verem noktasından çocuklann iki düşmanı vardır: Biri süt, öteki hoca. Süt kaynablır ama hoca kaynablmaz! (Gülüşmeler). «Şimdi müsaade buyurun, beş dakika kadar maruzatta bulunayım. Maarif Vekaleti de bu derdi çok iyi biliyor. Allah gidenden de razı olsun, gelenden de. Uğraştılar, yapıyorlar, fakat para vermeıler. 3 senedenberi evm duvan yapıhr, arka duvan kalır. 120 yatak üzerinden hesablanır, 4 0 yatağı vardır. 80 kişi sıra bek ler. Bunları muhakkak tecrid (izole) etmek lâzımdır. Şimdi 50,000 lira koydular, 70,000 lira da sonra verilecek. Bilir misiniz, bunun tamamı için ne lâzun? 120 bin lira. Uç senedir bu bina yapıhyor. «Verem çocukta iken lenfavî tüberkülozdur. O ancak on beş, yirmi sene sonra açılır. Işte asıl tehlikeli devre burada baslar. Bu para bir milyon değil, beş yüz bin değil, öç yüz bin değil, 120 bin liradır. Gelin bu parayı verin, meb'uslar! (Gülüsmeler). Bu parayı kim vermiyor? ,Başkası vermiyorsa siz verin! (Verdik gitti sesleri). Bu 70 bin lira yüzünden çocuklanmız çok tehlikededir!» lmanya, denizaltı gemilerile müttefiklerin deniz ablukasına mukabele edemiyeceğini anlayınca, Şimal denizine bol bol mayin döktü. Bunlann bir kısmı da miknatıslı denilen mayinlerdi. O vakit yazdığım yazılarda, mayin denilen pasif silâhla muvaffak olmanın imkânı yoktur, demiştim. Yeni bir silâhın, kat'î neticeyi kazanabilmesi için de, bu silâhın husule getirdiği sürpriz baskın tesirinin mukabil müdafaa tedbirleri alınmasına meydan vermiyecek kadar seri ve ayni zamanda hasmı mağlub edecek kadar azim ve kudretli olması gibi iki esaslı şartın tahakkuku lâzım «eldiğini söylemiştim. Bu fikri, daha açık ve daha kısa söylemek lâzım gelirse, hasmın öyle bir yerine öyle bir şiddetle ve o kadar ansızın vuracaksın ki müdafaa ve mukabeleye vakit bulmadan yere serilecek. Denizaltı gemisi gibi, mayin de bu muvaffakiyet şartlarını haiz değildi ve zaten olamazdı da... Görüyorsunuz ki aradan iki ay geçmeden miknatıslı mayinler toplandı, sırlan anlaşjdı ve bunlara karşı tedbirler alınmağa başlandı. Bu münasebetle Büyük Harbde Ingilizlerin 23,000 mayin topladıklarını hatırlatmak isterim. Miknatıslı, miknatıssız mayinler yiizünden batan gemilerin sayısı, hiçbir zaman, Ingiltere ile Fransaya aman dedirtecek bir miktara varamadı. Birincikânunun ilk on günü zarfında, İngiliz limanlanna 3 milyon tonluk 1,100 gemi girdiği halde, yalnız 10 gemi battı. Zayiat 1000 de 1 0 bile değil. Halbuki İngiliz Fransız denizcileri, Alman miknatıslı mayinlerine karşı, henüz tam verimle çalışmağa başlamamışlardır. Miknatıslı mayin, derin sul&rda işe yaramıyor, çünkü denizin dibine oturtulan bu mayin, 8 metre su çeken bir geminin altında 8 1 0 metre derinlikte patladığı zaman, gemide öldürücü tahribat yapıyor; fakat geminin karina ve omurgasile mayin arasındaki mesafe çoğaldıkça mayinin tesiri azalıyor; yani sular derinleştikçe mayin de tesirsiz kalıyor. Şimdi, Ingilizler, Alman mayinlerine karşı mayinle mukabeleye başladılar ve Ingiltere ile lskoçyanm şark sahillerinde mayin tarlaları tesis ettiler. Buralara girecek olan Alman denizaltı gemileri berhava olmağa mahkumdurlar. Büyük Harbde batırılan 1 78denizaltı gemisinden takriben 40 tanesi mayinle batmıştır. İngilizler böylece, mayin döken Alman denizaltı gemilerini kendi sığ sularına yaklaşmaktan menedecekleri gibi, bu işte çalışan Alman tayyarelerine karşı da harb ve karakol gemileri, avcı ve keşif tayyarelerile müdafaa harbi yapıyorlar; ayrıca bunlann üslerini bombalamak suretile tecavüzî hareketlerde de bulunuyorlar, Almanya, kullandığı miknatıslı mayinlerin kendisı için de korkunc bir tehlike olacağını hatırına getirmemiş gibi göriif nüyor. Filvaki, lngilizler, bugün, artık ellerinde bulunan miknatıslı mayinin aynini, yahud daha mükemmelini yapıp Alman sahillerine dökebilirler. Çünkü Alman kıyıları da lngiltereninkiler gibi, derin değil, sığdır. Her nekadar, Şimal denizindeki Alman sahilleri, İngiliz kıvılanna nispetle çok mahdudsa da, Alman körfezine dökülecek miknatıslı mayinler, buraya girip çıkan bütün Alman harb gemileri ve kaçak ticaret gemileri için bir tehlike olur. İngilterenin, şark sahillerinden ve limanlarından başka, uzun garb ve cenub kıyılan da vardır. Bütün İngiliz sahillerinin mayinlenmesi imkânsızdır. Buna mukabil Şimal denizindeki mahdud Alman suları pekâlâ mayinlenebilir ve miknatıslı mayinler, böylece Aimanya için, daha fena bir tehlike teşkil eder. Bir müddet sonra, bu Alman buluşunun dönüp dolaşıp Almanyanın başına belâ olacağına hiç şüphe etmemek gerekrir. İlk okullarda Gene ilkokul bahsine dönelim. Gelecek makalemde de bu bitmez tükenmez davaya aid bazı elim işaretleri kaydedeceğim. Şimdi ilkokulların fedakâr elemanlarından birini dinleyelim. Bir öğretmen diyor ki « Vekâlet, orta, lise ve yüksek mekteblere 9 günlük sömestr tatili verdi. İlk okullar da bu tatili kendi talimatnamelerine göre yapıyorlar. Yani: 3 gün. Halbuki ilkokullar, maarif idaresi tarafından ne yapıp yapıp erken tedrisat rejimine uydurulduğu için, biz zavalhlann gündelik işimiz büsbütün artmıştır: Öğleden evvel dört saat, öğleden sonra iki saat, günde altı saat. Bu, haftada otuz saat eder. İlkokul hocası bütün diğer muallimlerden daha çok çalışır, fakat çok daha az para alır, üstelik daha az tatil yapar. Niçin? Bu haksızhk, bu manbksızhk neyle izah edilir? Amerikada ilkokul hocalan ötekilerden fazla maaş alırlar. Bizim paranuzla sekiz yüz lira aylık alan vardır. Bizim 40 50 lira maaşunıza ilâve olarak verilen ve gürültüsü gazeteleri kaplayan mesken bedeli kaç paradır, biliyor musunuz? Beş lira! Verpisi kesilir, dört buçuk lîra kalır. Bu para ile İstanbulda en murdar bir han odası tutabilir misiniz? Sonra da tamim tamim üstüne: İlkokul öğretmeni iyi giyinsin, talebeye model olsun!.. Sağlık yurdları Başka bir meb'us diyor ki »..iiMiıııınHiımııınmiinilllimilllllilllllllllllllHllımıııı» Türk İtalyan Sulh teşebbüsleri çoğalmağa başladı ticaret münasebat İrlanda Başvekili bir konferans akdi için teklifte bulundu Dublin 26 (a.a.) Amerikaya hitaben radyoda söylediği bir nutukta De Valera, bir sureti tesviye bulunması için harbi idare edenlerin bir konferans akdet melerini teklif etmiştir. Hatib, Amerika ile Irlandanın harb fecayiine maruz milletlere karşı bir sempati hissettiklerini söylemiş ve şimdiki modern harbde galiblerle mağlubların harb bit tikten sonra da senelerce mahrumiyete katlanacaklanm ilâve etmiştir. Bu hal, bir sureti tesviye bulunmasma saik olmalıdır. De Valera netice olarak demiştir ki: « Harbden sonra konferanslarla ihtilâfların halli usulünü tecrübe etmelidir. Akliselim bu usulün harb tahribatmı tamamile icra etmeden tecrübe edilmesiri emrediyor.» Anlaşmaların ithalâtm tevsii suretile tâdil edilmesi takarrür etti Izmir 26 (a.a.) • Gazetelerin ver dikleri malumata göre, Türkiye ile Italya arasında mevcud ve mer'i ticaret ve tediye anlaşmalanmn ithalâtın tevsii suretile tadili tekarrür ettiği Ticaret Vekâletinden bildirilmiş ve tzmirdeki ithalât tacirleri bu münasebetle dün Ticaret odasında bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda şimdiki anlaşmada mev cud bazı pürüzlerin ortadan kaldınlması arzusu izhar olunmuş ve tadili temenni edilen noktalar tetkik edilmiştir. Gene gazetelerin neşriyatma nazaran lzmirdeki manifatura tüccarları 300 bin lira sermayeli bir limited şirket kurmuşlardır. Bu şirket dış memleketlerden fazla miktarda manifatura eşyası getirerek Izmiri İstanbul piyasasına bağlı kalmakt^n kurtaracaktır ve icabında sermayesini artıracaktır. Amerikan gazetelerinin neşriyatı Nevyork 26 (a.a.) GazeteleT, ilk sahifelerinde Papanın nutkunu büyük manşetler altında iktibas ve bilhassa sulh için esas olarak ileri sürmüş olduğu 5 noktaya ehemmiyetle işaret etmektedir ler. Henüz hiçbir mütalea neşredilme miştir. Birçok gazete başmakaleleri, Taylonın Reisicumhur Ruzvelt tarafından Papa nezdinde temsile memur edilmesjni tas vib etmektedirler. Belçika Kralının orduya emri yevmisi Brüksel 26 (a.a.) Millî Mddafaa Nazın, orduya Kralın aşağıdaki emri yevmisini tamim etmijtir. «Yeni senenin yaklaşması münasebetile, bütün subay ve neferlere kendileri ve aileleri için temennilerimi sunarım. Vatan hizmetini bilhassa aylardanberi silâh altına almmış olanlara ve onların ailelerine tahmil ettiği fedakârlıkları biliyor ve vatanperverane feragatlerini takdir ediyorum. Gayretlerimizin, yurdlarımızın korunması ve bütün memleket tarafından büyük bir hararetle arzu edilen barışın muhafazası için en iyi garanti olduğuna herkes kanaat getirsin.» Romadaki akisler Roma 26 (a.a.) Gazeteler, ilk sahifelerinde Papa 12 nci Pie'nin muharebe ve Avrupanın yeniden kurulması hakkındaki nutkunu neşretmekte fakat bu nokta hakkında hiçbir tefsirde bulunmamaktadırlar. Mısır kabinesinde tadilât Gazeteler, bu nutkun haricde bıraktığı tesirlerden de bahseylemektedirler. Kahire 26 (a.a.) Başvekil kabinePapanın Italya hükümdarlarına yakın nin tadiline tevessül etmiştir. Millî Müdada yapacağı ziyaret, Roma gazetelerinin faa ve Adliye Nazırları bir kararname ile dikkatini celbetmektedir. ' tekaüde sevkedilmiştir. Gene ayni gün, Afyon Karahisar mebusu Berç Türker de şunlan söyledi: « Temenni olunur ki Almanyada olduğu gibi (Kinderhelm) ler, yani çocuk sağlık yurdları tesis edilsin ve senenin muhtelif mevsimlerinde, tedrUat esnasında, sıhhatlerinde aıçok bozukluk görülen çocuklar orada sıhhatlerini kaParis 26 (a.a.) Havas: Sabah ga zansınlar. Bu müddet altı hafta içindir. «.... Bazı talebelerin derslerinde ileri zetelerinden bazılan Hitler'le Stalin aragitmemeleri, imtihanlarda geri kalmaları sındaki münasebetleri tetkik ederek bu münasebetlerin Finlandiyaya yapılan te gibi hâdiseler önünde bulunuyoruz ve bu cavüzden sonra değiştiğini kaydeylemek gibi talebenin kavrayıssız olduğuna hükmediyoruz. Bu, yanhs bir fikirdir. Çok tedirler. Ordre gazetesinde Pertinax diyor ki: defa değerli ve zeki bir çocuğun kavra«Bari bu kadro içindeki haklanmız «Hitler'le Stalin arasındaki münase • yıssız olmasımn sebebini çocuğun sıhhî betleıde bir değişiklik olmak üzeredir. vaziyetinde aramakdır ve buna bir çare ayak altına alınmasa... Vekâlet, geçen gün, öğretmenlerin hizmet müddctlerini Şimdiye kadar Hitler'in Stalin'e ihtiyacı düfünmelidir.» bildiren birer broşür gönderdi. İçi fahif vardı. Fakat Stalin Hitler'e pek muhtae Gene Universite hatalarla dolu. Yirmi, yirmi beş sene fadeğildi. 30 sonteşrine kadar Stalin'in elİstanbul Üniversitesine tahsis ettiğim SIIPSIZ hizmet etmiş hocalann hizmet leri serbest olduğu için ordulan karada geçen makale, bu müessese muhitinin ve müddeti 12, 15, 17 gösteriliyor. ve denizde mücadele halinde bulunan birçok profesörlerimizin müspet alâkala«Biraz da müfettişlerden bahsedeyim: Führer'e yüksekten hitab edebilirdi. Fannı kazandı. Bu mevzuda ısrar etmemi Bunlann vazifesi daha ziyade öğretmeni kat Finlandiya seferi ve Kızılorduya inistiyenler pek çok. Fakat ona daha fazla irşad etmek olduğu halde, hata aramakdirilen darbeler kendisini şimdi Alman • yer ayıramamak zarureti içinde, ancak bu tan başka birşey yapmazlar ve yoksa icad yaya karşı daha müsamahakâr davran defa gene bir profesörümüzün bana söymağa mecbur etmiştir. Bu hal Von Rib lediklerini yazmakla kalacağım. (Şuracı eder ler. Bir müfettiş bir gün bana dedi bentrop'a yeniden ümide düşmek fırsd ğa kaydedeyim: Geçen yazımda, Nis ki: Sende hiçbir kusur bulamadım. tını vermiştir. Rus Alman işbirliğinin sen'in yaptığı bir ameliyatta beyin tümö Fakat böyle rapor veremem. Zararsız bir lskandinavya'da ve başka yerlerde yeni riinün yerini bulamadığını ve «bimarha hata bulacağım. Meselâ çocuklann türkçe bir tarzda müessir olmadığı yakında an ne cerrahı» tarafından yapılan ikinci bir şiveleri tashih edilmemiş diyeceğim. «Şema usulünün ne olduğunu biliyor laşılacaktır.> ameliyatın muvaffak olduğunu yazmışPertinax, şunlan ilâve etmektedir: tım. Sonradan öğrendim ki bu cerrah, musunuz? Bir ilkokul öğretmeni ertesi «Bununla beraber Stalin, ihtiyath ha beyin ameliyatlarında yüksek ihtışasile gün vereceği dersleri bir gece evvel evinde uzun raporlar halinde yazar. Bu, herreket ederse, daha isabet etmiş olur. maruf, değerli operatörümüz Hamıdjp.) gün mü hergün! Tabiî maarifte biç kimse Çünkü Cenevre toplantısından sonra Inher gün gelen bu binlerce kâğıdı okumaz. Bir profesör diyor ki giltere ile Fransa, Berlinle Moskova ara« Oniversitenin bu güne kadar bir Fakat zahmeti düşününüz. İlkokul öğretsında gittikçe az bir fark görmektedir • inhitat tarihi vardır. Evet, tekâmül değil, meninin sırtındaki fevkalbeşer yüke ilâve ler.» edilen bu kambur da caba: Maarifin müOeuvre gazetesinde Mm. Tabouis şöyle inhitat. Buna bir göz atılmadan üniversi kâfatı!» I te meselesini kavramak zor olur, kanaayazıyor: «Bu harbden evvel Stalin Hitler'e hiç tindeyim. Eski Darülfünun hocalan temMaarif mekanizması bir zaman ona muhtae olmayacakmış gi kinli, yaşlı başlı, mes'uliyet fikrine sahib, Üniversitesinden ilkokuluna, teknik ve bi muamele etmekteydi. Fakat Sovyet ehliyetli ve samimî adamlardı. Darülfünuna ikbal hırsı ve politika virüsü 1924 san'at mekteblerine, memlekette yelpaFin harbindenberi bazı kimseler rollerin değişeceğini ve yakında Stalin'in Hitler'e ten itibaren girmeğe başlar. lsimlerini zelenecek umumî kültür havasına, mekmuhtae olacağını iddia eylemektedirler.» söylemeyim ama erbabı pek güzel tahmin teb kitablarına ve muhtelif neşriyata kaeder: Bugünün üstadı geçinen, o zamanın dar, bütün küllü ve bütün teferruatile bu Isveç bazı ihtiyatları silâh gene bazı elemanlan, Maarif Vekili mer koskocaman maarif mekanizmasının bahum Necatiye sokularak, talimatname şında kaç kişi vardır? Vekil, üç beş umum altına çağırdı müsaid olmadığı halde fakülteler meclisi müdür, şube müdürü ve birkaç talim ve Londra 26 (Hususî) Isveç hükâ ne girmenin yolunu buldular. tşte Üniverterbiyeci. Işte o kadar. Madde ve mana meti bazı ihtiyat sınıflan silâh altına ça sitenin felâketi o tarihte başlar. Bu politiolarak bütün maarifin, bir milyon çocuğırmıştır. Merkezî Isveçte silâh altına ça kacı ve flcbalperest zümre, fakülteler mecğun ve yirmi beş bin öğretmenin kaderi ğırılan ihtiyatlann kış talimi göreceği ha lisini birbirine katıp, aradaki nifakı istisbu birkaç kişinin elindedir. Onu da tek ber veriliyor. mar ederek vaziyete hâkim oldu. Dille emir ve salâhiyet makamına irca ediniz. Çin ordusunun taarruzu rinde bir ıslahat teranesi vardı: Jslahat, Ortada bir adam kalır: Vekil! Şimdi bu ıslahat, ıslahat... Ben o zamanki Darülfü tek adamın, sıra dağlar kadar geniş bir Tokyo 26 (a.a.) Nankinden Donunun ıslaha muhtae olmadığını iddia davayı, kitlesi ve en hurda unsurlarile mei ajansına gelen bir telgrafa göre, Çin edecek değilim. Fakat bunlann gayesi birlikte kucaklayabileceğine inanır mısıordusunun kış taarruzu akim kalmıştır. Darülfünunu değil, kendi vaziyetlerini ıs nız? Bir de bu Vekilin edna bir sistemden Çinliler Hangyang'a yaptıklan taarruz eslah etmekti. Her gelen Vekile bu ıslahat mahrum olduğunu düşününüz; gözönüne nasında 11000 kişi kaybetmisler ve gefikrini aşılamağa muvaffak oldular. Bu koyduğumuz dehşet verici neticelerle sene de ric'ata mecbur olmuşlardır. Japon nun için hiikumetle elele verip Darülfünu beblerı arasındaki illiyet münasebetini ordusunun zayiatı ölü ve yaralı olarak iki nun muhtariyetini baltalamağa da çalış bir anda kavrarsınız. Maarifimiz hakkınbini geçmemektedir. Alman Rus münasebatı bozuluyor mu? Dokuma standardizasyon nizamnamesi, kânunusaninin 16 sından itibaren mer'iyet mevkiine girecektir. Standardi zaayon hükümlerinin bütün memlekete teşmili etrafındaki temaslar devam et mektedir. On dokuma tezgâhı sahibi muamele vergisi vermek mecburiyetinde bulundueundan bunlar dokuma tezgâhlarınm adedini dokuza indireceklerdir. Eğer muamele versjisinden muaf tutulurlarsa mevcud tezgâhlarını artıracaklardır. Dokuma standardizasyon nizamnamesi Almanyadaki lngilizler Holandada Londra 26 (a.a.) Almanyada kalan ve ahiren memlekete avdet müsaadesi alan Ingiliz konsolosluk memurları Roterdam'a gelmişlerdir. Bir İtalyan tayyaresi parçalandı, yedi kişi öldü Londra z6 (Hususî) Boenos Ay res ten Romaya dönmekte olan İtalyan posta tayyaresi Fransız Fasında yere düşerek parçalanmıştır. Tayyarede bulu nan dört yolcu ile 3 kişiden mürekkeb mürettebat ölmüştür. daki son hükümlerimi bu serinin neticesine bırakıyorum. PEYAMt SAFA Not. Değerll mütehassis doktor İhsan Şükrü Akselden aldığım bir mektubda şöyle deniyor: <Doçentlikt€n Prof. Schvartz beni atmış değildir, ben istifa ettim. Bu nun sebebi de doçentüğe intihabımızdan sonra çıkan Üniversite talimatnamesinin doçentlere aid olan kayıdlarının, Üniversitenin ıstikbalı ve esası demek olan doçentlerin aleyhlnde olmasıdır.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: