25 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

25 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 25 Ikîncîkânun 1940 Erzincandaki nişanlı = = = = = Sevdiklerinden, hürmet ettiklerinden Cemile, sade kendisine talib çıkmadığ TÜRKİYE KADYODİFÜZTON POSTALARJ için değil, o talibi aramaya teşebbüs et ayrılmış, yahud onları kaybetmek korkuDalga azunlnğıı: mediği için evlenmemiş, seneler geçtik sile endişeye düşmüş olanlardan hiç kimTürkiye Radyosn 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw TÜRKÇE SÖZLÜ VE ŞARKILI FİT,MİNİ çe yaşlanmış ve ihtiyar bir kız haline gel se, bu sivri burunlu, kepeklenmiş tenli ihAnkara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw, Fazla kalabalıktan dolavı görememiş yüzlerce kişinin görmelerini teminen mişti. Hayatını gece gündüz çahşıp dıkiş tiyar kıza yüz vermiyor, kalbinde bir de Üç yeni filim, bize Grer Gar12,30 progranı ve memleket saat ayarı BİRKAÇ GÜN DAHA GÖSTERİLECEKTİR. dikerek, örgü örerek kazanıyordu. Ara fa olsun hissetmediği duyguları, acılan son, Ann Rutherford ve Ann 12,35 ajans ve meteoroloji haberleri 12,50 zoraki teşrihe yeltenir ve muhitindekileİlâveten: Görülmemiş yeni bir film sıra fazla yorulduğu zaman: Turk müziği: Yeni şarkılar ve türkuler Aman gözlerim yanıyor, bir günrin elemine iştirak eder göründüğüne Shirley isminde üç genc kadın Çalanlar: Şerif İçli, Hakkı Derman, Hasan hükmettikleri için herhangi bir mecliste gelip ben muhakkak kör olacağım!. Gür, Hamdi Tokay. Okuyanlar: Mahmud artist daha tanıtacaktır Sözünii tekrarlar durur, fakat çok geç altmdaki iskemle bile ona çok görülüyorKarındaş, Safiye Tokay 13,30 konuşm3 meden gene iğneye ipliğe yapışır, faaliye du. (kadm saati) 13,4514 müzik: Karışıb hafif müzik (Pl.) 18 program ve memieHatta «Şermin» apartımanmın kapıcıte girişirdi. Çıinkii her insan gibi onun da ket saat ayarı 18,05 müzik: Radyo caa Tarafından ve FOKS JURNAL son dünya havadisleri. yemeğe, içmeğe ihtiyacı vardı. Maçkada sının karısı Reşadiyeli Şerife kadın onun, orkestrası 18,40 konuşma (sıhhat saati) «Muradiye» mahallesindeki küçük evce zelzelede çocuklarını, büyüklerini kay 18,55 serbest saat 19,10 memleket saat ağizin kirasını vermesi, iyi kötii üstüne bir betmiş elemli ve meyus insanlar arasında yan, ajans ve meteoroloji haberleri 19,30 yeri olmadığını açıktan açığa yüzüne vurşeyler yapması lâzımdı. Türk müziği: Fasıl heyeti 20,15 konuşma Hemen yirmi senedir, bir oda ve bir muştu: (bibliyografya saati) 20,30 Türk müziği: Dünyanın şu köşesinde zelzele olmutfaktan ibaret o kulübemsi ahşab ve (Safiye konseri (1). Program: Kendi reperharab binanın içinde yaşıyordu. Ehnde iş muş, bu köşesini su basmış, binlerce can tuarı 21,15 müzik: Küçük orkestra (Şef: kalmayıp da dinlenmek istediği zaman telef olmuş, yüzlerce kişi yaralanmış, evNecib Aşkın) 22,15 memleket saat ayarı, Bayramı devam ediyor komşulan ziyarete gider, biraz çene ça ler yıkılmış, mallar heder olmuş senin ne Türk masikîsinin en nefis bir şaheseri... Türk san'atınin en nadide bir lardı. Yegâne eğlencesi ve zevki bundan umurun.. Ne kocan, ne kardeşin, ne de MEVLÎD anan, baban ve evlâdın var.. Böyle biı ibaretti. incısi... Şark fıliml^rinin biricik harikası olan Dikışlerini diktiği hali, vakti yerinde acıyı şimdiye kadar duymadığın gibi, Merhum Orgeneral Yakub Şevki Suhanımlar onu bazan yemeğe çağırırlardı. bundan sonra da duyamazsın! başının vefatının kırkıncı gününe musaFakat Cemilenin, fakirliğine rağmen fazdif 28/1/940 pazar günü Kadıköy OsCemile dalgın ve perişan başını kal la minnet altında kalmaya gönlii razı ol dırdı. Boğazı kuruyarak: manağa camii şerifinde öğle namazından mazdı. Onun için ekseri defalar nazikâne sonra merhumun ruhuna Mevlidi Şerif it Ne biliyorsun? sualini sordu. öziir dilerdi. O vakit davet edenler kendi haf edileceğinden dostlannın ve kendisini Şerife kadın onun gözlerinin içine haykendilerine: sevenlerin bu emri hayra iştirak ve teşret ve merakla baktı: riflerini dileriz. Merhmun ailesi Ne mahcub, ne terbiyeli insan 1 Aman, dedi, bir yaşıma daha gîr Ann Shirley Derlerdi. Maamafih zaman zaman dim, sakın bir dostun filân olmasın? filmini görmeyenler... Dudaklaıden kalbe akan ateşli şaıkılaıını duymakendi ayarında ve seviyesindeki ahbab Holivud'dan yazılıyor: İhtiyar kız renkten renge girdi: ( TEŞEKKÜR ) lan arasında o davetlerde bulunmuş gibi yanlar... Yakıcı gazellerıle mestolraayanlar üzülmeyımz . Böyle birşeyi benden bekler mi Birçok sinema muharrirleri ve muhaöviinmekten de geri kalmazdı. Bizi derin acılara garkederek aramızBu eşsız film büyük muvaffakiyetle devam ediyor. Bütün İstanbul onu sin? Niçin dostum olsun, dedi, nişan birleri tabiî bunların içinde ben de da Cumartesi günü Didar Hanımefen lım!.. hilim hep yazılannın mevzularını ke dan ebedî surette ayrılan Fikriye Kozoğgörrrek ve alkışlamak fırsatlnı bulacak. dilerde yemekte idim, derdi, öyle teveclunun cenazesinde bulunan, mektub ve Şerife kadının merak ve tecessüsü art male ermiş ve dünya tarafından tanınmış llâve olarak: DUnyanın en kuvvetli gözü, en hassas kulağı cüh gösterdiler, öyle iltifat ettiler ki, amıştı: san'atkârların hayatlarından almayı tertelgrafla kederlerimize iştirak buyuran. olan (PARAMUNT JURNAL) Renkli MiKI deta sıkıldım. Çok zengin, çok varlıkh cih ediyorlar. sayın ahpab ve dostlarımıza ve yakın a Peki, bu adam nerede? aile.. Ey, bey, allah ziyade etsin, iyi kaIâkasile bizi minnettar bırakan doktor Bu hatamızı geçen gün bir mecliste Erzincanda idi ama, sağ mı, öldü zanıyor.. profesör Fuad Kâmil Beksanla operatör yeni yetişen güzel ve genc artistlerden mü, kendisinden hiçbir haber alama Feridun Şevket ve doktor Suphi ErtunGreer Garson yüzümüze vurduğu zaman Kendisine ehemmiyet vermiyenlerin dım.. gala teşekkürlerimizi arzederiz. cidden mahcub olduk. Genc kız «Gene de a'eyhinde bulunmazdı. Yalnız, on Şerife kadın yemedi, içmedi. Yirmi görüşelim, Mister Chips!» filminde kenEşi: Emekli erkânıharb kaymakaml Görülmemiş bir muvaffakiyet kazanarak, her seansta vâsi salonunu ların vaziyetlerinin sıkıntılı ve müşkül dört saat içinde birer vesile bularak bü dini göstermiştir. Aslen Irlandalıdır ve Said Kozoğlu hıncahınc dolduran mevsimin en büyük ve en güzel filmi ve olduğundan bahsederdi: tün eşi, dostu dolaştı: bir papazın kızıdır. Düşünün bir kere.. Oğlu: Emekli pıyade yüzbaşısı Ne yapsın zavallılar.. Dört çocuğu Haberiniz var mı, dedi, şu bizim Bir rahibin çocuğu beyaz perdenin kahNahid Kozoğlu büyütmek, onların herbirinin ihtiyacları ihtiyar kız Cemilenin Erzincanda, dostu ramanlarından biri olsun.. Evvelâ, ailesi nı, tahsillerini temin etmek kolay mı? Tarafından harikulâde bir tarzda yaratılan Kongreye davet Babalarının sıhhati de yerinde değil.. A mu, nişanlısı mı artık orasını allah bilir, tabiî buna muvafakat gösiermemiş, fakat bir tanıdığı varmış.. Meğer, o da saman kızcağızın ısran karşısında onu bu teşebKızılay Kasımpaşa şubesinden: dam iki giinün biri hasta.. Böylelerinden Nahiyemiz şubesinin yülık kongresi 28/ göz nurumun, el emeğimin tam karşıhğı altından su yürütenin biriymiş.. Tevek büsünden menetmek imkânım bulama 1/940 tarihine raslayan pazar günü saat keli, yere bakan yürek yakar, dememiş mışlardır. Bunun üzerine Greer Garson nı bile almaya utanıyorum!. 10 da C. H. Partisi binasında yapılacaktır. ler.. Biz de biçare dünya yüzünde tek tecrübe temsillerini Birmingam tiyatilk Mahallede kim hasta olsa, bir felâkete başına, yapayalnız, diye ona acıyordukl. Kayıdlı üyelerin o gün ve saatte teşritlerl rolarından birinde vermiş, orada nazarı rica olunur. uğrasa hemen siyah mantosunu sırtına gedikkati celbettiği için M. G. M. şirketile *** çirir, yuvarlak şapkasım perişan saçlanbir mukavele akdederek buraya gelmiş Çocuk Esirgeme kurumu Galata şubesln» nın üstüne bastırır, yardımlarına koşardı. Cemile, içtimaî bir ihtiyac ve mecbuOrijinal Fransızca nüshası tir. den: Ruhunun bu inceliği, kalbinin bu müş riyet yüzünden icad etmiş olduğu bu muBugün ayni şekilde sinema meraklılaVaki umumî taleb ve ısrar üzerine 27/1/940 cumartesi günü saat 14,30 da fikliği, onun etrafında sade acıma hissile hayyel nişanlının yüzünü ve vücudünü kurumumuzun yıllık kongresi, Karaköyde duygulanan bir ahbab çerçevesi değil, hafızasında bütün teferruatile canlandır rının ve sinema mehafilinin takdirlerinı Krediliyone hanında, C. H. P. Galata nahiayni zamanda kendisini sempatik bulan maya çalışıyor, ondan her bahsedenin kazanan ikinci bir genc yıldız daha varyesi salonunda yapılacaktır. dır ki o da Ann Rutherford'dur. Ann hal İlâveten: Yeni FOKS JURNAL en son dünya havadisleri. bir dostlar çemberi vücude getirmişti. karşısında uzun uzun ağlıyordu. Yardım hususunda yüksek iştiraklerirj tercümesinin teferruatını anlatmaya razı Yalnız kaldığı zaman bu muhayyel ni olmıyarak: Cemileyi bu tanıdıkları aralarında daesirgemeyen saym çevremiz halkına sonsuz teşekkürlerimizle keyfiyeti bildirir, te*şanlının meziyetlerini, kusurlarını, meşİma: Canım, Amerikalıyım işte.. Bu kaBUGÜN İKİ BÜYÜK FİLM BİRDEN rif etmelerini rica ederiz. guliyetlerini ayrı ayrı tespit etti. Ona hat darını söylemek kâfi değil mi?, dedi, ıs Zavallıcık hayatta o kadar yalnız Şehzadebaşı *** Çarşıkapı ta bir isim bile buldu: Nazif! ki!ı tidadımın nasıl inkişaf ettiğine gelince oEminönü Halkevinden: Bu ana kadar hiçbir erkek için çarp nu şöyle anlatabilirim. Mektebde hoca Cümlesile anarlardı. ,1 ^ , 25/1/840 p«rşembe günü saat 17,30 mamış kalbi, muhayyel nişanhyı düşün larım benden hiç de memnun değillerdi. da Evimizin Cağaloğlundaki salonunda İsİstanbul muhitinin iki büyük sinemasında tiky^ l* j c^cııılcııııjr u ı J u . ı r G c t c , oaLraİKl Büyük zelzele, Dutun memleKette Derslerlme çahşacağıma 3hakespear'in tanbul Belediye Reis muavini Bay Rifat uyandırdığı teessür ve hassasiyetle birlik kadar gozünü kırpmadı. Kara bıyıkian, eserleriai okumakla vakit geçirirdim.. Yenal tarafından (Köycülük) mevzulu bir geniş omzu, mat yüzü ve uzun boyile karte Cemilenin hayatında da mühim bir Peki, sinemaya nasıl intisab ettiniz, konferans verDecektir. Davetiye yoktur. TÜRKÇE SÖZLÜ ve TÜRK MUSİKİLİ değişiklik yaptı. Herkes bu acı ve müthiş şısmda hep onu görüyordu. bari onu anlatın! 2 26/1/940 cuma ve 27/1/940 cumartesi Bestekâr Artaki Okuyanlar: Muallâ, Numan İçlises, Hamivet Duygulu, Bir hafta, sözlerinin mevzuunu müte felâketin kurbanlarına yardıma koşar, Nasıl mı intisab ettim, yaya olarak akşamları saat (20,30) da Gösterit şubemiz Musiki: Kemanî Sadi, Kemanî Demir Ali, Klarnet Şükrü, Cümbüş Zeki (Haydi Suna) piyesini temsü edecektir. onlara para ve elbise yetiştirmek isterken madiyen Nazif teşkil etti. Kiminle görüş stüdyoya geldim, iş istedim, kabul ettiler. Duygulu, Rakkaseler: Ayşe ve Şükran, Şaray eğlenceleri, İlâhiler, SemaDavetiyelerin büromuzdan aldırılması rica tü ise bundan başka lâkırdı konuşmadı. Fakat ayrılmak icab ederse artık yaya bu ihtiyar kızı ihmal etmek mecburiye olunur. iler, peşrefler ve gazeller. tinde kalmışlardı. Bir kısmınm da zelzele Böyle hareket etmesi sade felâkete uğra gitmem, muhakkak otomobile binerim. O sırada diğer bir Ann yanımıza gelsahasında kardeşleri, kocaları, akrabalan mış insanlara hoş görünmek istediği için vardı. Onlar, yakınlarından haber ala değil, Nazifin yavaş yavaş ruhunda ha meseydi, niye yalan söyliyeyim, kendi madıkları için ne yapacaklarını şaşırnıış kikî bir mevcudiyet kesbetmeğe başladığı sinden bahsetmeği unutacaktım. Bu dü GUREBA Hastanesi Cild ve Zühşüncemi açıkça söylediğim zaman Ann lardı. Hangi kapıya başvuracaklarını bil içindi. revt hastalıkları sabık hekimi miyorlardı. Eski tabiî vaziyetini bulabilmesi ancak Shirley: 1939 senesinin en büyük zengin dekorlarla ve 3000 kız ve Her gün sabahtan akşama kadar Zarar yok, dedi, ben bir müptedi Cemile işini gücünü bırakmış o biça onu hafızasından kat'î ve ebedî surette erkekle çevrilmis muazzam revü filmi Beyoğlu İstiklâl cad. Ankara Apt. releri teselliye koşuyor, ağlayanlarla bir silmekle kabil olacaktı. Nazifin hayalen sayılmam, epey zamandır beyaz perdede ^ • ^ • • • ^ ^ ^ • M Matineler 11 den itibaren başlar. 99. Telefon: 40916 küçük roller alıyorum.. Ha.. Eğer başrol likte gözyaşı döküyor, feryad ve figan vücud bulduğu gibi hayalen de göçüp edenlerle beraber haykırıp bağırıyordu. gitmesi lâzımdı. Doğru Şerife kadına oynamak meselesini esas tutuyorsanız ona diyeceğim yok.. «Miss Carrott» filminBazıları onun bu fedakârlığı karşısın koştu: de çok şükür o mertebeye yaklaşır bir vaBu Akşam Saat 9 da Müthiş heyecanını ... Harikulâde Mevzuunu ... da nihayetsiz bir şükran ve minnet hissi Felâket, felâket! Nazifciğim öl ziyete de girdim. duyuyorlar, bir kısmı ise dünyada tek müş.. Enkaz arasından hurdahaş cesediNefis oynayış tarzını ... Evet. henüz on sekiz yaşında böyle bir başına olmasına adeta imrenip gıpta ede ni çıkarmışlar. Arkadaşından mektub almuvaffakiyeti idrak etmek Holivudda rek: dım. aslâ unutamıyacağınız pek az genc kadın artiste nasib olmuştur. Ah Cemile.., diyorlardı, ne mes'ud Diye haykırdı ve birden köşedeki be Ann Shirley, şimdiye kadar bize vadetSenenîn En Güzel En Mükemmel Fransız Filmi Sinemasında insansın.. Hayatta acıyacağın, uğruna çır yaz örtülü minderin üstüne yıkıldı. Za tiklerini elinden geldiği derecede ifaya pınıp helâk olacağın hiç kimse yok!.. vallı ihtiyar kız hakikî nişanlısını kay çalışmış, fakat son sözünü henüz söyle İhtiyar kız, böyle bir mazhariyete se betmiş gibi sonsuz bir yeis ve teessür için memiştir. Onun için diğer arkadaşlarile vinmek mi, yoksa müteessir olmak mı de kendinden geçmiş, bayılmıştı. birlikte yakında bir kat daha yükseleceğiicab edeceğini kestiremiyor: NUR1 REFİK ne şüphe yoktur. Ya.. Evet! Baş rollerde : En bUyük Fransız artlstl Diye baştan savma cevablar veriyorBeşiktaş SUAD PARK sinemasında du. 2 büyük şaheser birden Fakat gün geçtikçe acı acı düşünmeğe F i l m e ilâve o l a r a k : F O K S Dünya Havadisleri. ve içlenmeğe başladı. Hayatta yalnız kendisi için yaşadığı, yeryüzünde başka DiKKAT : Bugün saat 2.30 4.30 ve 6.30 da son defa olarak herhangi bir insanla alâkadar olmadığı MARIKA RÖCK EROL FLAYNN farzedilerek etrafındaki dostluk ve ah S ZU ÖI llâveten : Erzincan felâketl fllmı biltlln teferruatile bablık halkasmm gevşemekte bulundu Seanslar : 2,30 7 ve 9 da T e l : 43143 ^^^m ğunun farkına vardı. ^ = = = = = = Nuri Refik ü Holivudda yeni yıldızlar SİNEMA S A K A R Y A sinemasında RADYO Ç Bugünkü program"^ HACI RESUL'iuı Görülmemiş bir muvaffakiyet ve rağbet kazanan HAVAV IIAYDl DLARI SMİTH BALLEY ve PAT O'BRİEN L ALE'nin TÜRKÇE c HURMALAR C E Mİ L E ALTINDA Bu hafta SARAY Sinemasında VİVİANE ROMANCE ve ERİC von STROHEIM CEBELÜTTARIK CÂSUSU BİR HAFTA DAHA GÖSTERİLECEKTİR. T U RA N A Z AİC HASAN I Y E N İ Ç E R İ 2 A L T I N A R A Y A N DİCK POWELL JAAN K I Z L A R BLONDELL Dr. Şükrü Mehmed i PE K S ONU JEANGABIN iD rrç uk e ARLETTY KEŞİF ALAYI («** FAKİR TALEBE CEBELÜTTARIK CASUSU Tefrika No. 8 Onların sararan yapraklarını ayıklar, diblerindeki toprakları düzeltir, bu sabah ziyaretinin bir hatırası olmak üzere her renk gülden bir tane koparır, dönerim. Gene bu işle meşguldüm. Ellerime diken batmaması için bin dikkat ve ihtimamla çalışıyor; dallarına mecalsiz bir rabıta ile bağlı kalan son yaprakları dağıtmadan, kuruyanlan ayıklayordum. Sevgili çiçeklerimin sabah tuvaletile öyle rneşçuldüm ve öyle dalmıştım ki, arkamda bir ayak sesi olduğunu işitmedim. Yalnız, Selim Sekban Beyi, birdenbire yanıbaşımda gördüm. Gayriihtiyarî: A! Burada ne işiniz var? Diye haykırmışım. Ağzımdan çıkmasile beraber bu sözün münasebetsizliğini, yakışıksızlığını ben de anlamıştım ama, iş isten geçmişti. Selim Sekban Bey, beni korkutmaktan zevk almış gibi gülüyordu: Sizi korkuttum mu? dedi. Eh... biraz. Beşirin kasabaya indiğini biliyorum, bahçede benden başka kimse yok zannediyordum. O halde çekileyim. Belki benim bu Nakleden: HAMDİ VAROGLU Ince dallar, keskin darbeler altında lokma lokma doğrarken bana birdenbire danırken yüreğime çöken hüznü görmüş, dan kaçırmış bulunuyordum. Devam etyerlere dökülüyor, toprak üstüne yığılı öyle gelmişti ki, makası işleten ellerinin ve anlamış gibi, gönlünü almak, kabahati memek, işi sonuna kadar götürmemekte yordu. Şimdi, bütün fidanlar, mütehassıs parmaklarının hareketinde de, söz söy unutturmak ihtiyacını duydum: mi mana yoktu. Sıkılgan insanların. nasılsa bir bahçıvan elinden çıkmış gibi, hep bir lerken, oturup kalkarken, bütün tavırla O güzel gülleri beraber görürüz cesaretli bir dakikada, haddinden fazla iboyda sıralanmağa başlamıştı. Dümdüz rında belli olan o azametli ve mütehak Selim Bey, dedim. Yaza kadar bizi bıra leri gidivermeleri gibi, ben de son sözü kesilen tepeleri, köşkün arkasındaki ka kim mana vardır. kıp gidecek değilsiniz ya! en evvel söylemiştim.. yalar gibi yassılaşıyor, gül fidanlarının Parmakları, bahçe makasını öyle âmi Belli olmaz Leylâ Hanım... Belki Selim Sekban, verdiğim izahatın maüstünden, hiç bir yere ulaşmıyan, ensiz rane bir jestle açıp kapayordu ki, gülkalırım. Belki de gene uzaklara doğru... nasını iyice kavramak ister gibi: bir yol uzanıyordu. dalları, alelâde dal değil, çelik olsa ko Serseri Yahudi gibi... Lisan dersi... Lisan dersi... Selim Sekban, hiç şüphe yok, bu işin pacak; elleri, gözüne kestirdiği kurbanı Selim Sekbanın, bu sözü söylerken serada bulunmamı istemezsiniz. Diye birkaç defa, ayni cümleyi tekrar Ne münasebet! Rica ederim kalınız. san'atkârıydı. Tabiatin yarattığı ölçüsüz öyle keskin ve kuvvetli bir şekilde kav sinde peyda olan hazin ahengi, o anda ladı. Büyükannemin, bana bahsettiği bu Her sabah, burada bifkaç saat va lüğü düzeltirken, meydana çıkardığı eser. rayordu ki, bu ellerin altına tesadüf eden sezmedim diyebilirim. Çünkü, o dakika meseleyi ona açmadığı besbelliydi. elindeki makasın hoyratlığile taban taba cisim kanadlı bile olsa kaçamıyacakmış da, bu hüzünlü ifadeden ziyade, söylekit geçirdiğinize dikkat etmiştim. O zaman, gözlerimin önünden, bir perhissini veriyordu. diği sözün manasını ve bilhassa beni alâ de kalkar gibi oldu. Birdenbire, bir haki Evet. Bu benim en büyük zevkim na zıd bir güzel san'at eseriydi. Tabiat eserine el sürmekten hoşlanmıSelim Sekbanın gözlerindeki dikkati, kadar eden neticesini düşünmüştüm. dir. katle, daha doğrusu o hakikatin bir cep Nasıl uzaklara? dedim. Gidecek o hesile karşılaşmıştım. Belli. Kollarınız çiçek dolu, eve yan; ağacı, dümdüz bir şose gibi değil çehre hatlarındaki ciddiyeti o dakikada Selim Sekbanın, döndüğünüz zaman, gözlerinizde pırılda ağac>gibi görmeyi tercih eden ben, çiçek bir gören olsa, bu adamın, gül dalı kes lursamz, birkaç aylık kısa bir zaman için samimiyetinden şüphe edemiyeceğim yan ışık, yanaklarınızm canll pembeliği lerimin bu katliâmı karşısında taş kesilip mekle değil, canlı bir takım mahlukları, de, büyükannemin istediği şeyleri bana hayreti apaçık gösteriyordu ki, büyükanbu meşgaleden nekadar zevk aldığınızı kalmıştım. Itiraz edemiyor; kollarımı ka kendince bir takım şekillere sokmakla, nasıl öğreteceksiniz? nemin bahsettiği lisan muallimliği mesevuşturmuş, bu kansız cinayetin sona er hayatlanna istikamet vermekle meşgul gösteriyordu. , Anlamadan yüzüme baktı. Kaşlarını lesi bir bahaneden, uydurma bir sebebolduğunu zannederdi. Demek ki buna dikkat ettiniz, öy mesini bekleyordum. kaldırarak sordu: den ibarettir. Ve bu bahane, misafirimiO, aheste, hesablı, muvazeneli hareBen, bu mütehakkim ellerin, o müte Ben size bir şey mi öğreteceğim? zin Yassıkayaya gelmesindeki asıl sebebi le mi? ketlerle, bir operatör soğukkanlılığl ve hakkim kafadan çıkan idam hükümleri Ben her şeye dikkat ederim. Bu hayretinde samimî olduğunu anla örtmek için bulunmuştur. Bu en büyük zevkimin, gözlerime ve dikkatile makasını işletiyor; muzır, lü ni infaz edişini, manyatize olmuşçasına dım, ve bir hata yaptığımı, bir çam de Bu hakikati sezdiğim dakikada yüreyüzüme yayılan ifadesini bir yabancınm zumsuz, çirkin gördüğü ne varsa şakır şa dalgın seyrederken, Selim Sekban. son virdiğimi hissettim. ğimi bir sıkıntı kapladı. Ayni zamanda, boynu bükük ince dala son makas darSelim Sekban, sustuğumu görünce tek Selim Sekbanın da, bu bahane ile alâkasezmiş olması, neden bilmem, yanakla kır kesip atıyordu. Üzerine atılmak, fidanlarımı harab e besini vurdu ve elini indirdi. rar sordu: rımı kızarttı. Sıkıldığımı görünce, SeÜm dar bir başka hakikate erdiğini, yüzünSonra, bana döndü. Ciddiyeti, birden Size öğreteceğim şey pek mühim den anladım. Sekban Bey, bu bahiste büsbütün ısrar den bu saygısız adamın elinden makası almak arzusile tutuşuyordum. Fakat, be bire neş'eye inkılâb eden bir yüzle: bir şey mi? Biraz evvelki samimî, neş'eli, yakın etti: Gelecek yaz, bahçeniz, dünyanın en Artık, olan olmuştu: hali birdenbire gitmiş; yerine. garib biı Bu sabah da sizin bu tarafa geldi ni bundan meneden, tarife sığmaz bir Büyükannem, sizin bana lisan der çekingenlik, bir uzaklık peyda olmuştu. ğinizi görünce, müsaade ederseniz. yar sebeb vardı. Iradem Selim Sekbanın yap nefis güllerile bezenecek, dedi. Beni hatığı bu işe nihayet vermesini emrediyor; tırlayacaksınız, Leylâ Hanım. si vermek için buraya geldiğinizi söyleIçten geldiği belli olan tebessümü, şimdım etmek için peşiniz sıra geldim. Bu adamın somurtkanlığı gibi, neş'esi mişti, dedim. di, dudaklarınm kenarında, bir istihfaf, Ve, bana sormadan, elimdeki bahçe lâkin, vücudüm, en ufak bir isyan harede sâriydi. Bir an içinde, bütün öfkeıni, Asıl söylenmemesi lâzım geldiğini, ince bir istihza kıvrıntısı olmuştu. makasını aldı, gül ağaclarım tepesini, in ketine yaklaşmıyordu. Çünkü o, gül fidanlarını hain elleıile bütün kinimi unuttum. Sanki güllerim bu söyledikten sonra anladığım şeyi ağzımtLArkast var\ safsız şakırtılarla budamağa başladı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: