5 Şubat 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

5 Şubat 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 CUMHURİYET 5 Suriar 1940 Küçük hikâye Grev Sabıkalı hırsız Bir sene hapse, bir sene nezaret altında bulundurulmağa mahkum edildi RADVO Renee SaintCyr tekrar beyaz perdede Birkaç senedenberi sinemadan çekilmiş olan sevimli Fransız artisti «Birincikânun gecesi» filmile yeniden işe başhyor I Belediye reisi mösyö Langr, koltuğuna I muslu hareket etmiyorlar. Ne demek istiyorsun? gömulmüş, yazı masasını dolduran evra TÜSKIYE RADVODİFÜZYON POSTALAJBI Dalga nzunlnfo: Demek istediğim şu ki, malumu âli kın karşısında, öğle yemeğini hazmetmek Türkrye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. niz, şimdiye kadar, eczacının bana lutfen le meşguldü. Ankara . T. A. P. 31.70 tn. 0465 Kc/s. 20 Kw. Dün Adliyede cürmü meşhudlara haDudaklarının kenarma iliştirdiği siga tahsis ettiği bir kulübecikte oturuyordum kan nöbetçi mahkemesinde bir yankesi12,30 Program, ve memleket saat ayarı, rasının dumanı dalga dalga yükselirken Guya ortalıkta mesken buhranı varmış cilik davasına bakılmıştır: Devlet Demir12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 tekerlek, kıpkırmızı yüzünde mes'ud bir Eczacı, bu fare deliğini toplu bir paraya Türk müziği (Pl.) 13,30 14,00 Müzik: Kankiraya verebileceğini hesab etmiş. Ben yollarında çalışan şimendifer memuru Fiktebessüm yayılıyordu. retin karısı Sultan arkadaşlarile beraber şık müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket kapıdışarı atıyor. Filhakika, belediye reisi mes'ud bir a öteberi almak üzere Çiçekpazarına gitsaat ayan, 18,05 Müzik: Radyo Caz Vah vah! Sahi kötü mesele ama, bedamdı ve bu saadeti, yahni yanaklannda, mişlerdir. Sultan alış veriş esnasında koorkestrası, 18,40 Konuşma : (Umumî boncuk gözlerinde, iri karnında, mütema nim elimden ne gelir? laylık olsun diye içinde 25 lira bulunan Terblye ve Beden Terbiyesi) 18,55 Serbest Ne gelir olur mu reis bey? Bana bir diyen uğuşturduğu iri, tüylü elleıinde oParisten yazılıyor: para çantasını mantosunun dış cebine saat, 19,10 Memleket saat ayan, Ajans ve kunuyordu. Yalnız, Mösyö Langı'ın bu başka ev bulmak size düşer. «İki yetim kız» ve «Toto» filimleri her koymuştur. O taraflarda dolaşan meşhur meteoroloji haberleri, 19,30 Türk müziği. Ça Bana mi düşer? enine boyuna saadetini bozan bir nokta sabıkalı yankesicilerden Siirdli Mehmed tarafta olduğu gibi vaktile Türkiyede de larüar: Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Ko Elbette. Halkın sıhhatinden sız vardı. Bu vak'asız, gürültüsüz, asayiş bunu görmüş ve kadının yanına yaklaşa gösterilmiş ve beğenilmişti. Bunlarda bilzan, Refik Fersan. Okuyan: Semahat Özmes'ul değil misiniz? Ben açıkta yatarsam fazla yerinde, huzur ve istirahat timsal rak cebinden çantayı çalarken yakalan hassa baş kadın rolünü oynayan esıner denses. 19,50 Türk müziği: Yaylı sazlar Konkasabada, müteşebbis, cür'etkâr, demir mutlaka hasta olurum. Hem kimbilir, mıştır. Sabıkalı, zabıta tarafından Adli ve şirin artist Renee SaintCyr nazarı dikseri, Çalanlar: Keman Reşad Erer, kemençe elli bir idare adamı olduğunu gösterecek belki de ölürüm. yeye sevkedilmiş ve muhakeme netice kati celbetmişti. Renee üç dört senedenRuşen Kam; kemençe Fahire Fersan; viyo Olabilir, ama sana nerede yer bulafırsat bulamaması. sinde Siirdli Mehmedin bir sene hapsine, beri sinemadan çekilmiş, hayatmı kısmen la, Cevdet Cağla. 20.15 Konuşma (Fen ve bilirim? Bu kasabada, biribirinin tıpkısı olan bir sene de nezaret altında bulundurul tiyatroya ve kısmen de evine ve çocuğutabiat bilgileri) 20,30 Türk müziği: Çalan Fazla düşünmeğe hacet yok. Pogünler öyle derin bir sükun ve intizam masına ve 400 kuruş mahkeme masrafım na hasretmişti. Son günlerde haber aldılar: Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Kozan, içinde geçiyordu ki, kasaba halkı, en ufak lis karakolunda. Bu memlekette ne hırsız ödemesine karar verilmiştir. ğıma göre bu san'atkâr «Birincikânun geCevdet Cağla, Refik Fersan. I Okuyan: var, ne katil. Tevkifhane odası hep boş cesi» isminde yeni yapılacak olan bir fibir sebeble ihlâl edilmiyen bu huzur içinMüzeyyen Senar. 1 Arif Bey Suzinak duruyor. Anahtarını bana verirsiniz, oraIimde tekrar beyaz perdede görünmek de, başlannda bir belediye reisi bulunduşarkı; (Beni bizâr ederken) 2 Zeki ArıfBaşka bir taksi çarpması daha ve bundan böyle devamlı surette çalış ğunu bile unatacak dereceye geliyordu. da yatar kalkarım. Suzinak şarkı: (Sevdim sevell) 3 HristoDün gece saat 24,40 ta, Beyoğlunda mak kararını vermiştir. Belediye reisi, dilencinin haline acımış, Gün olurdu ki Mösyö Langr, ne kıratta Suzinak şarkı: (Görünce gerdanında çifte bu arzuyu is'af etmek üzere idi. Fakat, Galatasarayda, Köşe aparömanında otubir adam olduğunu gösterebilmek için kaRenee SaintCyr bir cenub kızıdır. hâli) 4 Şerif İçli fficaz şarkı: (Derdimi sabada bir cinayet, bir yangm, umumî bir birdenbire kendini topladı. lcraatta bulu ran 33 yaşlanndaki Halil oğlu Mustafa Fransanın «Nice» şe ,ıi açıklannda bir ummana doktüm) 5 Sadeddin Kaynakgöstereme nın idaresindeki 2433 plâkalı otomobil gemi içinde dünyaya gelmiştir. Küçüklüfelâket vukuunu bile temenni etmekten namamak, idare adamlığını Hicaz türkü: (Deli gönül) n Okuyanî Eminönüne doğru gitmekte iken Köprü ğünde bir erkek çocuk gibi büyütülmüş, kendini alamazdı. Bu temennisinin bey mek, makamınm kendisine verdiği kuvMustafa Çağlar. 1 Rakım Nihavend hude olduğunu kendisi de bilmez değildi. vet ve kudreti kullanacak fırsat bulama de şoför Mustafa oğlu Fethullahm kullan ilk ve orta tahsillerini Marsilyada yapmış, şarkı: (Ne yanan kalbime baktı) 2 Etem Yüzünde en ufak bir rüzgâr kınşığı bile mak acısı, yüreğini bir daha sızlattı ve dığı ve içinde henüz hüviyetleri tespit e sonra Paris Konservatuanna girmiş, oraEfendi Nihavend şarkı: (Gönlüm gene blr ' dilemiyen üç yolcunun bulunduğu 1863 da iken evlendiği için tahsiline devam fırsatı, bulunmıyan, uslu, yavaş bir ırmak ne ise, düşündü ki, kendisini göstermek ateşi hicrana dolaştı) 3 Arif Bey Nihaişte şimdi ayyaş ve inadcı bir dilenci şek plâkalı taksi ile çarpışmıştır. Musademe edememiş ve artist olmaktan vazgeçmi;fabrikası ve garnizonu bulunmıyan, ahavend şarkı: (Ben buyi vefa bekler iken) yi müteakıb taksi şoförii kaçmışsa da ya tir. lisi dükkâncılardan ve irad sahiblerinden linde karşısına çıkmıştır. 4 Türkü: (A benim mor çiçeğim) 5 kalanmıştır. Zabıta tahkikata devam etibaret bu küçük kasabanın durgun hayatı Bundan istifade etmek lâzımdı. Hiç Memleketi olan Nice'de kocasile bir Ankara türküsü: (Misket geliyor misket) Renee SaintCyr da o idi. umulmadık, sert bir sesle Kazimir'e cevab mektedir. likte sakin ve müsterih yaşamakta iken Renee oğlunun fikirlerine çok ehem 6 Sirto. 21,15 Müzik: Küçük orkestra. O gün de, öğle yemeğinden sonra, be verdi: bir fotoğrafçı ona: (Şef: Necib Aşkın) 22.15 Memleket saat amiyet vermekte ve daima: Maalesef imkânı yok! ÖLÜM lediye reisi, masasmın üstünde imza bek Niçin sinemaya intisab etmiyorsuyarı, ajans haberleri, zlraat, esham tah Bir kere de Georges* e sorsakl. Kazimir, arzularının reddedilmesine leyen evrakın karşısında şişman karnı ünuz? Sözünü tekrar etmektedir. Hiç şüphe vilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,30 Emekli albay Nasrullah Barkerin eşi, zerinde birleştirdiği ellerinin başparmak alışık değildi. Derhal isyan etti: Sualini sorunca genc kadının zihninde siz bu gün sinemanın en merakh müda Müzik: Debussy Yaylı sazlar kuarteti (Pl.) Dediğimi yapmıyorsunuz öyle mi? Sıhhat Vekâleti neşriyat ve propaganda larını pervane gibi çevire çevire bu düşünumum müdürü Dr. Zeki Barkerle Hay bir ışık parlamış, Pariste yaptığı bir ikivimleri o yaşta ve biraz daha kabaca de 22.55 Müzik: Cazband (Pl.) 23,25 23,30 Ya Hayır. celere dalmakla meşguldü. darpaşa Nümune hastanesi eczacılanndan teşebbüsten sonra «İki yetim kız» filmi likanlılar olduğuna göre Renee kendisine nnki program ve kapanış. O halde, ben bilirim yapacağımı. Birden kapı vuruldu. lçeriye giren bir Hüseyin Barkerin valideleri Bayan Safiye için angaje edilmiş ve bunları «Toto» ile çok mükemmel bir münekkid ve rehber Bu günden itibaren grev ilân ediyorum. belediye memuru: «Kokotlar mektebi» takib etmiştir. de bulmuş demektir!.. Grev mi? Sen mi grev ilân ediyor Barker vefat etmiştir. Cenazesi bu gün Efendim, Kazimir gelmiş, sizi görBeyaz perdede çok defa haşan genc İT Evvelce Mac Murray ile John GilErenköyde Kazasker mahallesi Şakacı sosun? Adllye Nazırı merhum | > ^ mek istiyor, dedi. kak 25 numaradaki hanesinden saat 1 1 kız rollerini oynayan Renee'nin bu günbert'in sessiz ve Maurice Chevalier ile Elbette. Amele grev yapar da ben Belediye reisi, memnuniyetle kanşık on iki yaşına girmiş Georges isminde bir Jeannette Mac Donald'ın sesli olarak çeProf. Haydar Molla Kızı yapamaz mıyım? Bu günden itibaren di buçukta kaldınlıp cenaze namazı öğleyin bir hayretle: lenmiyorum; ne sadaka kabul ediyorum, Içerenköy camiinde kılındıktan sonra oğlu vardır. Georges, annesinin hemen virdikleri «Şen Dul» opereti yeniden fil Gelsin! makberi mahsusuna defnedilecektir. Al her filim çevirişinde bir çok defalar stüd me çekilecektir.. Baş rolleri kimlerin oyne yardım, ne bir şey... yoya gelmekte ve onun rollerini iyi oynayacaklan henüz malum değildir. Emrini verdi ve bir saniye sonra, Kalah rahmet eylesin. Açlıktan mı öleceksin be adam? nayıp oynamadığı hakkında mütalealar zimir içeri girdi. •İf Frederic March ile Greer Garson Çalışacağım! dermeyan etmekte, tenkidlerde bulun Kazimir, kasabanın en meşhur, hatta «Suzan ve Allah» isminde bir film çevinlşanlandılar. Kazimir böyle diyerek, başı yukanda, seslere aldınş etmiyor, süpürgesini sürtyegâne meşhur bir simasıydı. Basdıbacak, pürazamet, belediye reisinin odasından mekte devam ediyor ve cevab veriyordu: maktadır. receklerdir. sıska çocuk karınlı, burnunun ucuna ka çıktı. Ne yapahm! Belediye reisinden, badar tüyle örtülü kafasında saçın nerede Havadis, çabucak bütün kasabaya ya nnacak bir köşe istedik, vermedi. Çalışabitip sakahn nerede başladığı belli olmıyıldı. Yolda biribirine tesadüf edenler cağız ki bir kovuğa sığınalım! yan, ellılik bir adamdl. Omriinde iş tutBu sükun ve huzur beldesi, tam sekiz durup bundan bahsediyorlardı. Herkesin mamış, kasaba sokağına ilk adımını attığı gün, dedikodular, münazaalar, münakabiribirine sorduğu hep şu sualdi: Şehrimize gelmesi gecikmiş olan çocuk yaşındanberi dilencilikle yaşamış Duydun mu yahu? Kazimir grev şalar içinde çalkandı. Belediye reisi, yıltı. Mes'ud insanlarla dolu bu yerde, kenlardanberi beklediği mücadeleli havaya disinden başka dilenci de bulunmadığın ilân etmiş! Ertesi gün, dilencinin, tahta kınntılarım nihayet kavuştuğundan dolayı memnun, dan, Kazimir'in günden güne artan şöhrefakat işin sonu fenaya çıkacak diye endişe süpürmek için bir marangoz yanına kapıti, kasaba hududlarını bile aşmıştı. içindeydi. Nihayet, kasaba belediye mecBaşka şehirlerden kasabayı ziyarete landığı duyulunca mesele alevlendi. Mü lisi fevkalâde bir içtima yaparak «kasabatecessis halk, marangoz dükkânının önügelenlere, Kazimir'i gösterip: nın, yegâne dilencisinden mahrum karrtıane toplandı ve belediye reisi, nihayet nü Kasabamızın dilencisi! karar ftpfîÜşcu. x erruervt ^»aiîiö^ ordugu kadar bulmuş oldu. Nizam ve asayişin muhafa nın kendisine tahsis edılmesıne» da kurnaz ve işini bilir bir adam olan sı için, marangoz dükânmın önüne iki verdi. Kazimir, tevkifhanenin anahtannı Kazimir, bu fırsattan istifade ederek, ken belediye çavuşu ikame etti. Baş rollerde : disine, eski devir filozoflan gibi «ekmek Kasabada bir ihtilâl havası esiyordu. eline alıp, babasının evine girer gibi, bu elden, su gölden» bir hayat teminini ih Hiç kimse bu bid'ati aklına sığdıramıyor hususî dairesine yerleşirken: mal etmemişti. Ne günlere kaldık yarabbi! diyordu. Kazimir'in dilenciliği, kasabanın şöhTarihî abidelerile iftihar eden şehirler reti idi; halkın merhamet hislerini daima du. Anlaşıldı, kuvvet hakka galib geliyor. gibi, dilencisile öğünen bu kasabada, Ka canlı tutan seyyar bir hayır müessesesi Yanndan tezi yok, bir arzuhal verip cemiCidden ilk irae gecesfne lâyık olan bu mUstesna film, Venedik zimir, dilenciliğin en kârlı meslek olduğu di. O müessesenin ortadan kalkması, faz et kurmalı! Çeviren: nu anlamakta gecikmemişti. Kirli keçeden a olarak, görülmeğe, gezilmeğe değer bir sergisinde 2 inci büyuk mükâfatı kazanmıştır. HAMDİ VAROĞLU farksız bir saç ve sakal yığınile çevrili, or abidesi bulunmıyan memleketin yegâne tası kıpkırmızı bir ayyaş burnile müzeyyen meşhur tarafını mahvetmek demekti. Misafirlerinize suratı bu seyyar ticarethanenin yaftası vaMarangoz dükkânının önüne toplananzifesini görüyordu. Cebinde taşıdığı yağlı, lar, Kazimir, yerdeki yongalara süpürgemurdar bir küçük defter, onun defteri ke sini her vuruşunda: biri idi, Bunun içinde, gedikli müşterileri Yeter artık Kazimir! Çalışma Kazinin ismi, muayyen günlerde verdikleri sa mir! Ikram ediniz. dakaların tarihi, belediyeden her ay aldıÖnümüzdekı Çarşamba akşamı G A L A müsameresi olarak gösterilecek Diye seslenivorlardı. Fakat dilenci, bu ğı yardım aidatı yazılıydı. Kazimir, bu muhtelif membalardan gelen varidatı sayesinde, üstüste, günde on beş frank kazanıyor, bey gibi yaşıyordu. Kazimir, belediye reisinin huzuruna girince, kasabanın resmî dilencisi sıfatile işP U C C i Ni' nin ölmez eseri gal ettiği mevkiin ehemmiyetini müdrik bir memur gibi, nezaketle eğilerek selâm Şayanı hayıet aşk filmi için biletler şimdiden satılmaktadır. •verdi. Belediye reisi, bu eski aşinaya yer gösterdi. Kazimir, mütevazı bir eda ile, •jjfV Baş rollerde: ilk defa olarak beraber oynayan gösterilen yere oturdu ve belediye reisi ve BugUnUn En BUyUk Opera Artisti sordu: Hayrola, Kazimir, yoksa gene para istemeğe mi geldin? Kasaba meclisi, tahBu musikı zıyafetini, Bu nefıs ve mevsımin yegâne Opera fılmini sisatını daha iki ay evvel verdi, malum Onümüzdeki ÇARŞAMBA ya! sinemasmda Hayır efendim, para istemeğe gelmedim. Ben fakir bir adamım ama, naBütün sevenler ve sevişenler için en güzel aşk barikası musluyum. Maalesef, zenginler pek na ( Bogunkü program c VEDİA ARSEBÜK BESİM RUŞEN KANADLI S A R A Y Sineması Müdüriyeti Emsalsiz Fransız filmi geldi ve BU AKŞAMDAN itibaren gösterilmeğe ba^iaııa^aguu sajrm ve sayısız müşterilerine tebşir eyler. GÜN BATARKEN Lutfen bu akşam için yerlerinizin evvelden aldırılması VİCTOR FRANCEN MADELEINE OZERAY LOUIS JOUVET ÇİKOLAT CEM1L KARAMELA CEMİL SüMER SİNEMASI MiLANO SCALASININ 120 Kişilik Dünyada Meşhur Orkestrası MADAM BUTTERFLY £ L E K 8ABAHSIZ BiR AŞK GECESi Charles Boyer « MARIA CEBOTARi göreceksiniz. İRENE DUNNE Tefrika No. 17 Nakleden: HAMDİ VAR06LU J Hem de benimle; talebesile; her fırsatta bir erkek arkadaş vardı. İkimiz de, mütealay ettiği, çocuk muamelesi yaptığı, da kabil mevkilerimizi unutmuş, bilhassa bir ha doğrusu adam yerine koymadığı tale kaç gün evvel, aramızdaki münasebeti bulandıran ve Selim Sekbanı daha sobesi Leylâ ile! murtgan hale getiren resim hâdisesini uInanılacak şey değildi bu. nutmuştuk. Bir çift haşan mekteb kaçkını Ben kapıda görünür görünmez: Bu ne uyku küçük hanım! diye ses gibi, çığlıklar içinde birbirimizi kovalıyor; çoktan biten hazır kar toplarınm yerine, lendi. Böyle havada uyku uyunur mu? Uykuda değildim Selim Bey, kah alabildiğine iri toplar yapıp, biribirimize rasgele savuruyorduk. valtı ediyordum. Kâh o beni, kâh ben onu kovalaya Haydi bakalım, kar topuna! Belki rak, gitgide kızışan bu kar topu muhabu fırsatı bir daha bulamayız. Ayaklarım, gecedenberi epey yükselmiş rebesinde, bahçenin dolaşmadığımız, karolan karlara gömülerek yürüdüm. Selim larını çiğnemediğimiz yeri kalmadı. YerSekban Bey, hazırladığı kar topu yığınının deki bütün karlan bitirinceye kadar oyuyarısını bana ayırmıştı. Kendisi bir kucak na devam etmeğe karar vermiş gibiydik. Nihayet, ikimiz de nefes nefese, üşükar topu aldı, ben de aldım, bahçenin oryen ellerimizi hohlayarak eve döndüğütalarına doğru açıldık. İki aydanberi kaybettiğim yaşama zev müz zaman, öğle yemeğine yarım saat kine ilk defa o gün kavuştum. Karşımda vakit kalmıştı. O, selâmlık tarafına geçti; ben, sırsıkSelim Sekban Bey, lisan muallimi, centillam olan üstümü değiştirmek için odama menliği korkuncluk derecesini bulmuş esrarengiz misafir yoktu. Soğuktan yanak çekildim. Fakat, bahçeden içeri girer girları pembeleşmiş; sırtına, omuzlarına, en mez, neş'em birdenbire kaybolmuştu. lssesine, göğsüne durmadan indirdiğim kar lanan esvablanmı değiştirirken, düşünütopu serpintilerile yüzü gözii bembeyaz yordum: Acaba kar topu oynarken duy, duğum taşkm neş'e, görünüşten ibaret, anlatması neticesidir. inen kar toplannm amansız darbeleri alResim hâdisesinin dargınlığını tamıre sahte bir şey miydi? Durmadan iğilip Kar, benim o kadar sevdiğim ve ken tında, karlar üzerinde yuvarlamr görmek çare ararken, hiç yoktan yeni bir darkalkan vücudüm, yerden topladığı kar disile o kadar içli dışlı olduğum bir tane hududsuz bir zevkti yarabbi! gınhk çıkardımsa, bu sefer kendimi aflan top yapıp, bir yay gibi gerilerek Se biat unsurudur ki, kar topu oyununda O, inadına başına nişan aldığım kar fettirmek imkânı d a kalmamış demektir. lim Sekban Beye fırlatan kollarım acaba benimle başa çıkacak yiğit zor bulunur. Kar topu oynarken, hislerime mağiub neş'eden daha başka bir hisle mi hare Hele Selim Sekban Bey, pantalonunun toplarından sakınmak için sağa sola kaçtığı halde kurtulamayıp, beyninde dağı oldukçe iyi etmediğimi anlayordum. Seket etmişti? ütüsü, nazarmda nizamı âlem kadar e lan topların saçlarma doldurduğu serpin lim Sekban Beyi, her zamanki durgunluFırlattığım kar toplan, karşımdakinin hemmiyetli olan bu fazla etiket meftunu kâh göğsüne, kâh sırtına, kâh başına isa salon adamı, kar topu bahsinde benim tileri silkelerken, bir ikinci kar topu bu ğundan ve soğukluğundan ayırmağa, kar sefer kulağımn hizasmda patlayor; onun iyi bir vesile olmuştu. Beni kar topuna bet ettiği vakit, bahçenin donmuş hava karşımda mutlaka yaya kahrdı. sersemliği geçmeden bir üçüncü, bir dör davet ederken, muhakkak ki çok samimî sını çınlatan kahkahalarım, masum bir Gururumu elinde oyuncak eden bu a düncü mermi altında tabanlan kaldınp idL Onun bu samimiyetini suiistimal etzevkten ziyade, alınmış bir hıncı ifade damdan öc almak için elime büyük bir kaçıyordu. Selim Sekbanm, karşımda miş oldum. Fazla olarak, unutulan daretmiyor muydu? fırsat geçirdiğimi anlatan bu hâdise, yü nevmid hareketlerle çırpmışı, yerlere ya gınlığı, evvelkinden belki daha fena, SeKedilerin kuyruğunu çekip, onların reğimi hoplatmıştı. tıp kalkışı, topladığı karlan bazan top lim Sekban Beyin haysiyeti için belki dacan acısile bağırmalarını zevkle dinlediFazla düşünmeden koşmuştum. yapmağa vakit bulamadan bana fırlata ha ağır ikinci bir sebeble tazeledim. ğim; sineklerin kanadına iplik bağlayıp Kar topu oynarken fırlattığım kahka rak, guya sür'atimle yarış edişi, beni kahHakikat sandığı şeyin serab olduğunu uçuıttuğum pek küçük yaşımdan, kolekanlayanlar gibi, derin bir inkisar içindesiyon yapmak için topladığım kelebek haların, Selim Sekban Beyin peşinden ko kahadan kırıp geçiriyordu. Kar topu muharebesi devam ettiği müd yim. Bu sabah uyandığım zamanki yürek leri mukavvalara iğnelediğim zamanlara şarken içimde fıkır fıkır kaynayan enerkadar, her yaşta, kendi kendime, kendi jinin membaı da, muallimimde birdenbi detçe, muallimim, talebenin karşısında, sıkıntısı, demek kablelvuku bir hismiş. rena hareketlerimi muhakeme ettiğim re hasıl olan bu mes'ud değişikliğin ver mütemadiyen secdeye yatıp kalkb. Düşündükçe, yüzüm daha fazla kızagünler vardır. Odama kapanır, vicda diği sevinc değil, yaylanan kollarımın saSaman alevi gibi gelip geçici çocuk nyor, Bu gün, Selim Sekban Beyin yünımla baş başa kalır, düşünürüm. Her se vurduğu kar toplan onun sırtında patla tasalanndan başka ciddî hiç bir endişenin züne bakamıyacağım. Yalnız öğle yemedıkça, serpintilerin yüreğime doldurduğu yüreğimi zedelemediği ferinde de daima kabahatli çıkanm. mes'ud yıllarda ğine değil, akşam yemeğine bile inmebile, en haşan günlerimde bu kadar zevkli ğe niyetim yok. Yanna kadar bu işin şidBu gün d e öyle yaptım. Uzun uzun serinlikti. Selim Sekban Beyden, b i r gün olup, bir kar topu oynadığımı hatırlamıyorum. deti geçer de, belki muallimimle karşılaşdüşündüm. Hareketimi, vicdanımın mehenk taşına vurdum. Itiraf edeyim ki so kırılan gururumun, incinen iyi hislerimin İkimiz de yorulup muharebeyi tatil et mak cesaretini bulurum... *** nunda gene kendimi kabahatli buldum. intikamını alabileceğim hiç aklıma gel tikten sonra eve dönerken, hiç konuşmamezdi. Selim Bey el çırparak beni bahçeye mıştık. Mağlubiyet acısı, kar toplarmm öğle yemeğine çağırdılar, inmedim. çağırdığı zaman, bu davetteki gayri taBaşı daima dik duran, başkalannı hep sarsıntısı altında yıkıldığını zannettiğim Biraz başım ağnyor, iştiham yok diye iiliği yadırgamamıştım. Fakat yüreğim küçük gören gözlerinde istihfaf ışıkları resim hâdisesi dargınlığı yerine acaba bir haber gönderdim. Akşama kadar o damhoplamıştı. Şimdi kendimi tahlil ettikçe pınldayan, hayatınm bütün hareketlerini başka infial perdesi mi girmişti? dan çıkmıyacağım. anlayonım ki o yürek hoplaması, yıldı :ururdan yapılmış bir mihver etrafında, Bunu şimdi düşünüyorum; yavaş yaBir hafta evvel, bir yün ceket örmeğe nm sür'atile işleyiveren şuurumun, elime hep ayni ölçüye uyduran bu müstesna vaş, öc alma zevkinin verdiği memnuni başlamıştım, ona devam etmek istedim. nadir bulunur bir fırsat geçtiğini bana adamı, mitralyöz kurgunu gibi fasılasız yet siliniyor, yerini üzüntüye bırakıyoı. j (.Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: