28 Şubat 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

28 Şubat 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

II Küçük II hikâye Neclâ ve ablası 1 = Bugün 6 ncı sahlfemizde = 4 l MELEK Sinemasında BU AKŞAM İstanbul muhitinin en geniş, en şık ve son sistem Projeksyon ve konforlu aile sineması. B u g ü n d e n İtibaren Şehzadebaşı | U R A I M sinemasında 2 filmi birden Bu senenin en büyük Şimdiye kadar oynanan TÜRKÇE filimlerin en giizeli, türkçe şarkılarile süslenmiş nefis ve güzel bir musiki, Okyanusun en giizel adalarında birbirlerile mücadele ve çarpışan kabileler. Hayat ve aşkları.. Okyanus adalannm Müslüman kabilelerinin cesur ve güzel kahramanı. BEYAZ PERİ Bu filmin en güzel ve en zengin sahneleri tabiî renklidir. Filme ilâve olarak METRO J U R N A L en son harb ve dünya havadisleri ve Göz kamaştırıcı bir ihtişam harikulâde zengin sahneler ikulâde sahne arasında nefis bir aşk mevzuu 1 !*• 1 • 1 1. HACI RESÛL 2. KUMARBAZ Matineler 11 den itibaren başlar Aşk... Zafer.. Ve maceraları Türkçe sözlü ve şarkılı, musikili büyük filmi Kadınlar Hapisanesi ve Cebelüttank Casusunu oynıyan güzel ve dehakâr yıldızı VtVİANE ROMANCE ve PİERRE BLANCHARD ile beraber oynadıklan, Joan Cravford James Stevard Levv Ayres Baş rollerde : Parisin müthiş kumarhane salonlannda geçen aşk ve macera... Lüks ve kumarbazların hayatı.. DiKKAT: Bu gece için loca kalmamıştır. Numaralı koltuklar bu sabahtan itibaren aldırılmalldır. Telefon: 40868 Türk Matbuat Heyeti Pariste D İ K K A T : Perşembe ve cuma günleri toplu aileler için Tenzilâth fiatlar BugUnkU Harbte casusların oynadığı müthiş rollerl ifşa ederek dUnyayı heyecana veren Fevkalâde muvaffakiyet! CEBELUÜARIK CASUSU Fllml halkımızın ardı arası durmayan dalgalar halinde tehacümleri karşısında KARA ÇANTA Amerikayı dehşetler içinde bırakan Gangsterlerin hayatı Olâaden Korkmayan! Kamuıdan Tılaayan Vatanın arslan koruyucuları.... Hududların çelik mUdafileri.... Memleketin demir bekçilerî.... 3 HARBiYELi Senenin... Zamanın... Devrin yaTatabiIeceği en büyük harb ve aşk filmi Umum Fransız şark ordulannın iştira kile yapılan şaheser. Kahramanlığm sonsuz zaferlerini... Vazifenin yılmaz cesaretini, gencliğin çılgın neş'esini yaşatan büyük aşk ve hareket filmi. Turkçe bozıu Yarın akşamdan itibaren L Â L E sinemasında İzdiham rökoru... Hasılat rökoru... Süper filimlerin rökoru. I Seyircileri heyecandan heyecana sürükliyen... İçtimaî yaralan bütün açıklığile gösteren emsalsiz bir hayat acısı: MiLLî ve ALEMDAR 2 nci hafta olarak Sinemalarında Uzatıldı. Sinemalarımızın dalml mUdavimierinin de seyretmelerl Içln ayrıca başlı başına bir program teşkil eden DON KAZAKLARI Bir alle faclası mes'ud bir yuvanın harablyetl Gördüğü emsalsiz rağbet kaTşiBinda: Bugün matinelerden itibaren LORETTA YUNG ve VARNER BAXTER Baş rollerde: Büyük artist ZORLA GÜZELLİK OLMAZ Muhteşem filmi ilâve edildi. Biletlerin seans saatlerinde tedarfkl in yarattıklan RİCHARD DÎX ve LUCİLLE BALL Vahşetin sonsuz intikamı, kahramanlığın en şanlı zaferleri. Matinelerden itibaren Sinemasında ' SÜMER Sinemasında Ü luşman Tayyareıerı taratınaaa DomDardımanına karşı karada, denlzde ve havada yapılan mildafaa tedblrlerl P A S i F K O R U N M A crhe vom.ng) FFRAH sinemada A7ÜK sinemada I Lllnll Şehzadebaşı Çarşıkapı n ALKAZAR MALEK Zoraki Haydud Bugün mat nelerden itibaren 2 büyük filim birden Tel: 21359 n L " Tel: 23542 I 1 Düşman tayyarelerinin hücumu. 2 Tayyarelerin vürudünü ihbar eden aletler. 3 Hazır ol işareti. 4 Ahalinin sığınaklara ilticası. 5 Zehirli gazlere karşı alınan tertibat. 6 Tayyare defi toplannın faaliyeti. 7 Yangınlara karşı çalışan itfaiye ekipleri ve saire. Cidden görülmeğe İâyık emsalsiz bir eser. Size dünyanın bütün derdlerini unutturacak, neş'e ve inşijah verecek, baştan başa kahkahalarla dolu. Türkçe sözlü ve taklidli Emsalsiz maceralarla dolu fevkalâde komedl MALEK ve büyük filimde ayni za. manda aptal ilâncı, amatör artist ve dünyayı titreten müthiş Gangster rollerini oynamakta ve herkesi kahkaha kasırgasına boğmaktadır. BETTE DAVİS LOLA LANE HUMPHREY BOGART gibi dünyanın 3 büyük yıldızımn yarattıklan bütün dünyayı hayran eden emsalsiz hissî, içtimaî Süper Film. Her gün başkalarının zevk ve ihtiraslarma kurban giden yüzlerce ma8um genc kızlann maceralarını her kalbe kirli ve gizli hayatlarımn esrarı, her insana korkunç, damgalarının ka. ra lekelerini gösteren, Damgalı Kadınlar Pangaltı BAŞLIYOR AKIN Sinemasında Dünya sinemacılığının yarattığı en büyük harika TUrkçe s&zlU Türkiyenin ve bütün Balkanların en büyük ve en güzel lokalı KASIRGA DOROTHY LAMOUR Heyecan kaynağı ve son dünya habetlerı O P E R A Müsamerei fevkalâde olarak Sn m s i e aı Kapılarını bu akşam saat 9 da Caniler elinde esir LORELHARDY i s v i ç r e d e T u r k ç e sözlu Yanık Gönüller Beşiktaş S U A D P A R K sinemasında Muhterem Kadıköy Halkına Açıyor. JEANETTE Mac DONALD NELSON EDDY*""cn son temsill birinci büyük filmi iki bliyük yıldızın ilk renkli muazzam şaheseri Gelecek program gene 2 sinemada ayni zamanda SEVİŞTİGİMİZ GÜNLER HOTEL İMPERİAL Senenin büyük rağbet gören müstesna şaheseri JEAN GABİN MİRELLE BALİN Seanslar: 2,30 7 de LorelHardy 8,30 da Yanık gönüller ^ 9,50 de Lorel Haıdy m^m DİKKAT : İzdihama mahal kalmamak için bu akşam Gala müsameresi biletleri lütfen evvelden aldırmız. Tel : 60821 Yarından itibaren matineler : 2.30 4.30 6.30 gece 9 da başlar m Tefrika No. 37 Yassıkayada oturmasile, buradan ayrılmasile çok alâkadar olduğum; bana karşı takındığı tavırlara pek fazla ehemmiyet verdiğim; Istanbuldayken, bana mektub yazmasını dört gözle bekledikten sonra, ilk ve yegâne mektubunu göz yaşlarile okuduğum Selim Sekban Bey, artık iyiden iyiye anlayorum ki... Bunu nasıl anlatayım, bilmem... Duygularımı ifade edecek tam kelime bnlamıyorum. Bu odada, Selim Sekban Beyin uykusuna, uyanıklığına; neş'esine, kederine; gecesine ve gündüzüne şahid olan bu dört duvar arasmda; içtiği sigaranın kokusunu hâlâ muhafaza eden bu yerde, pencere dibine çektiğim bu iskemlede, kollarım yanlarıma düşük, gözlerim dalgm, başım hulyalarla dolu otururken, kendimi birdenbire, kanadı kmlmış bir kuş biçareliğinde gördüm. Uçan, giden, uzaklaşan bir emelin peşinden baka kalmışım. Giden, galiba bir daha dönmemek üzere giden o emel, Selim Sekban Beyle beraber gitti. Bu odada otururken, bu duvarlann dı Nakleden: HAMDI VAROGLU L I havasile dolan ciğerlerim, bundan sonra, ] meden avdeti ümidinden ileri geliyormuş. min, bütün kanı boşalır gibi, birdenbire Fakat bu gün avdetimdenberi on beşdurduğunu, yanaklarıma doğru bir ılıkhbu odada dolaşan hava olmazsa teneffüs gün geçtiği halde, Selim Sekban Beyden ğın yayıldığını hissettim. edemiyecek. Ve bu sefer, postacıyı, yokuşun daha Çocukluğumda masallar, genc kız ya hiç bir haber yok. Büyükanneme onu sormağa hâlâ cesa aşağısında karşıladım. Adamın elinde iki şma girdikten sonra romanlar bana böyret edemiyorum. mektub vardı. le düşünen insanlar tanıtmıştı. Cesaretsizliğim korkudan değil, belki İkisini de aldım. Biri büyük anneme Maceralarını okurken göz yaşları dökgeliyordu. Öteki zarfın üstünde kendi istüğüm o efsane kahramanları sırasına bil fena bir haber alırım düşüncesinden. Pek zayıf olan bu günkü ümidim de kı mimi okudum. meden, hissetmeden, ben de girdim. rılırsa... Yazıyı derhal tanıdım. Selim Sekban Duygularımı tahlil ettikçe kendimi daşında kalan âlemi düşündüğüm zaman, ha iyi anlayorum. Fakat kalemimin ucuEvet, pek zayıf da olsa, gene ümidim Beyin yazısıydı. bir vakitler hayatıma neş'e saçan şeylerin Büyük annemin mektubunu verip odane kadar manasız, ne kadar yavan oldu na gelen kelimeleri, hayır bir tek kelime var. Selim Sekban Bey, Yassıkayadan, bir yi, çok tehlikeli, çok korkunc bir kelime daha dönmemek üzere gitmiş olamaz. Bir ma kapandıktan sonra, cebime sakladığunu anlayorum. yi yazamıyorum. Onu, kendi kendime tek his, onun, bir gün olup buraya döneceği ğım zarfı çıkardım. Açmağa cesaret edeEvet, bu duvarların dışında ne var? rar etmekten bile korkuyorum. miyordum. ni bana söyleyor. Yassıkayanın, dağdan, taştan, kırdan iSelim Sekban Beyi tanıdıktan sonra Odasının olduğu gibi durması, gece Umduğum, gelmesini için için temenni baret, ıssız, basit hayatı. Doğduğum gündenberi. şeklinde zerre kadar bir deği manasmı sezdiğim bu kelime, onun ken dolabının üstünde kendisini bekleyen ki ettiğim bu mektub, işte parmaklanmın tabı, yakın veya uzak o güne işaret de arasmda duruyordu. Fakat, uzun günler şiklik görmediğim gök yüzü, ağaclar, disi kadar büyüleyici ve korkuncI *** ğil midir? yaşamış olan tatlı hayal, böylece tahaktopraklar ve köşkte, bütün ömrümü ara#** Yassıkayaya döndüğüme pişman gibikuk ettikten sonra, içimi birdenbire bir larında geçirdiğim iki ihtiyar kadın. Bugün, Yassıkayaya avdetimin on seki isteksizlik, pişmanlığa benzer bir duygu Bu gün, dünden farksız. Yarın, bu gü yim. Kaygusuz, serazad, pürneş'e genc nün tıpkısı. Gaye olarak ne var? Hiç. kızlık hatıralarımı, silik birer gölge gibi zinci günü, hayatımın dönüm noktaların doldurmuştu. Gelmiş olmasına sevindiğim Gözlerimi odanın dört tarafında gez bir köşeye uzaklaştırdıktan sonra onların dan biri. Baharın, tabiatı, yavaş yavaş mektubun gelmemiş olmasını tercih edeyerini tutan, kimi mes'ud, kimi acı tap sardığı, kucakladığı günlerdeyiz. Tıpkı yor gibiydim. diriyorum. taze hatıralarla dolu bu yerde, aradığımı geçen yazın sonlarma doğru aldığımız o O dakikada, onu elimden geri almak Bu odada ne var? esrarengiz mektubun geldiği günkü gibi, isteseler belki seve seve verir, çarpıntı Selim Sekban Beyin bıraktığı hava. bulamıyacak olduktan sonra... Istanbuldan yola çıktığım zaman, Yas dadımla beraber bahçedeyiz. Öyle bir hava ki, koklanamıyacak kadar haline gelen heyecandan kurtulurdum. sıkayaya, buradaki eski hayatıma, büyüince, fakat baş döndürüyor. Yalnız bir fark var. Tavuklara yem Hayalin hakikatten daha güzel, daha knneme, dadıma, yuvama kavuşacağım vermekle değil, güllerimle meşgulüm. Sahibi kadar esrarlı bir hava. sevimli ve daha kıymetli olduğunu ilk deBu havanın başıma verdiği dönme a için seviniyordum. Tıpkı o günkü gibi postacı uzaktan gö fa o gün anladım. rasmda birdenbire anladım ki, ben, bu Şimdi anlayorum ki sevincimin sebebi rundü. ( Selim Sekban Beyden umduğum habeesrarlı, ateş kadar yakıcı fakat sokulgan, büsbütün başka imiş. Ikinci bir defa daha. Onun yorgun ar rin bana neler getireceğini sarahatle düSelim Sekban Beyin burada olmadığmı gın, yokuşu tırmanmasmı hayretle değil, şünmüş değildim. Fakat, elimdeki zarfı göz yaşartıcı fakat cana yakın havaya bile bile duyduğum bu sevinc, gene şim heyecanla görüyorum. muhtacım. açmadan evvel geçirdiğim o tereddüd, Şimdiye kadar Yassıkayanın tertemiz di anlayorum ki, onun belki de çok geç' Postacı gözüme ilk iliştiği anda, kalbi endişe, nedamet dakikalan içinde çok muhakkak olarak biliyordum ki, bu mektub, hayalimin hazırladığı mektubdan bambaşka birşeydir. Tereddüdümün nekadar sürdüğünü bilemiyorum. Nihayet, korkak hareketlerle yırttığım zarftan şu mektub çıktı: «Yassıkayaya hoş geldiniz, Leylâ Hanım. Bu cümleyi okur okumaz aklınıza gelen ilk sualin «nereden haber almış acaba?» suali olduğunu biliyorum. Sizi merakta bırakmamak için bu sırn hemen söyleyeyim. Büyük annenizden! Yassıkayadan gittikten sonra kendisile mektublaşmak suretile münasebetimizi idame edeceğimi size söylemiştim değil mi? «Hatta, Yassıkayaya ne zaman geldiğinizi değil, Istanbuldan nasıl intıbalar getirdiğinizi de biliyorum. Dünyanın en güzel köşelerinden biri olan eski Bizanstan, gürültüye, eğlenceye, kozmopolit cemiyet hayatına karşı derin bir istikrah duyarak döndünüz. «îstanbulun, kendisinî size sevdiremiyeceğini az çok tahmin ediyordum. Fakat sizi kaçıracak kadar Tahatsız edeceğini, ne yalan söyleyeyim, düşünmüş değildim. «Ben tahminimde yanıldım. Temenni ederim ki siz de hislerinizde yanılmış olmayasınız. «Eğer, Istanbuldan aldığınız intıbalar hakikaten büyük annenizin bana yazdıklan gibi ise, sizi oraya göndermek suretile işlediğim büyük hatayı itiraf ve sizden af taleb etmek bana düşüyor. f.Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: