2 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

2 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Mart 194U CUMHURİYET S O M H A B E R L E Hâdiseler arasında Welles dün Berlinde Ribbcntropia görtiştti Yarı resmî bir Alman tebliğinde, artık harbin Alman arzuları temin edilinciye kadar devam edeceği ilân ediliyor Zürih, 1 (a.a.) Sumner Welles Berıine hareket ederken garda büyük kalabalık toplanmıştır. Welle3'i lsviçredeki Amerikan başkonsolosu ve Zürih Belediye erkânı teşyi etmiştir. Welles, Zürih'teki ikameti esnasında Isviçre hükumetinin mümessillerile hiçbir temasta bulunmamıştır. BerLnden Paria ve Londraya giderken de Isvîçıeden geçmesine intizar edilmemektedir. Welle8, Zürih'te otelinden çıkmamış, yalnız başkonsolos Harriaon ile görüşerek öğle yemeğini birlikte yemiş ve çok muhtemel olarak Isviçre efkârı umumiyesi hakkında malumat istemiştir. Zürih'teki siyasî müşahidler, \Velles'in vazifesinde muvaffak olup olmıyacağı meselesinde nikbin değillerdir. Bu vazifenin daha ziyade Amerika dahilî siyasetinden mülhem olduğu kanaati mevcuddur. Almanyadan gelen ve lsviçre gazetelerinde intişar eden haberlere göre, Berlinde de bu ziyaretin bir netice vermesi beklenmekte değildir. harbe sebebiyet verirler miydi? Fakat, bu gibi sualler lüzumsuzdur. Çünkü son ayların inkişafı her jeyi değiştirmiştir. Yani lngiltere ve Fransa Almanyaya harb ilân etmişler, Avrupayı harbden esirgeyecek geniş ve adaletli bir sulh plânını müzakere için Hitler'in müteaddid tekliflerini jiddetle reddeylemişlerdir. Binaenaleyh htrb, makul neticesine vanncaya kadar, yani Alman hayat sahası ve denizlerin hürriyeti müemmen oluncaya kadar devam edecektir. Alman mehafili ilk altı aylık harbin aşağı yukarı şu bilânçosunu yapmaktadır: 1 lngiltere, Fransa, ne iktısadî, ne de askerî tedbirlerle Almanyayı yenemiyeceklerini şimdi biliyorlar. 2 Ingiliz filosunun artan zayiatı gösteriyor ki, gayrimeşru Ingiliz ablukasına karşı A'.manyanm yaptığı mukabelebilmisil neticesinde Ingilterenin Almanyada ihdasına boş yere uğraştığı vaziyet lngilterece de tahaddüs etmeğe başlamıştır. 3 Alman müsellâh kuvvetleri hazırdır ve kat'î darbeyi indirmeyi bekliyor. Bu darbenin ne zaman indirileceğini kimse bılmez. Fakat herkes emin olabilir ki, bu şimdiye kadar bilinen askerî yürüyüş kudretlerinin hepsinden üstün olacaktır. 4 lngiltere müşkül vaziyetine çıkar yol görmüyor ve ümidsizce, iki cephede harb çıkarma imkânlannı araştırmaktadır. Bu imkân Polonya en seri bir şekilde imha edildiği zaman akim kalmıştı. Vaziyet lngiltere için müşkülât kesbettiği nispette bitarafîara karşı tehdidler de artıyor. Fakat Alman mehafili şunu tebarüz ettirmektedir ki, tngiltere yeniden aldanıyor. lngiltere, Polonya örneğine rağmen, bitaraflar arasmda yardımcılar bulmaya muvaffak olsa da böyle ehemmiyetsiz bir hâdise, Almanyanın Sovyetler Birliğile olan dobtluğu sayesinde kazandığını kat'iyyen telâK edemez. Bu dostluk Almanyaya yaln'.z sark hududlannın masuniyetini temin etrr.ekle kalmıyor, ayni zamanda fngilterenin Almanyayı aç bırakmak teşebbüsünün akim kalmasma da vâsi nispette hizmet de ediyor. Askerî faikiyetini iktısadî yeniimezliğini müdrik olan Almanya şimdi, altıncı harb ayı sonunda, yalnız kendisirım değil, fakat Avrupanın bütün genc milletlerinin de bilhassa Faşist Italyanın sevincle beklediği kat'î neticeye doğruyüriîyor. Başvekilimizin nutku ustune arb cephesinde akamete uğrayan harbin şarkta tejekkül edecek yeni bir cepheye intikal edeceğine inananlar var. Biz bunlardan değiliz. Evvelâ, garb cephesinde harb başlamamıştu ki akamete uğradığına hükmedebilelim. llkbahara yeni giriyoruz. Garb cephesinde bir mevsim zarureti sayılan durgunluğun sebebi daha dün ortadan kalktı. Kırlangıclann getireceği hâdiseleri bilmiyoruz. önümüzdeki aylar içinde iki taraftan birinin mutlaka taarruza mecbur olduğuna inananlardan da değiliz. Taarruz edebilirler de, bekleyebilirler de. Müttefikler için taarruzun, Almanya için beklemenin çok zor olması, mümkün olmadığmı ispat etmez. Harb iradesi, her şeyden evvel, büyük zorlukların kabulü fikrinden doğar. Garb cephesinde bu ihtimal hâlâ sağdır. Harbin şark cephesîne intikalini daha uzak bir ihtimal halinde görüyorum. Şarkta bir taarruz, Rusya ve Almanya tarahndan gelemez. Sovyetlerin, kendileri içir az faydah ve çok tehlikeli bir sergüzejte atılmıyacak kadar dirayet »ahibi olduklannı kabul etmemize hiç bir mâni yok. Az faydalı, çünkü böyle bir taarruz hareketi, müthiş ziyanlar pahasına muvaffak da olsa, ne Ruslara, ne de Almanlara harbi kazandırmaz; bilâkU Ruslan bo§ yere harbe sokmuş olur. Çok tehlikeli, çünkü böyle bir taarruz hareketi muvaffakiyetsizliğe uğrarsa bütün Sovyetler Birliğinin parçalanmasına kadar gidebilecek mukabil taarruzlara yol acabilir. FİKİRLER İHEM NALINA MIH1NA 1 San'ati idrakin mahiyet ve derecesi Aphrodite bir san'at bediasıdır, böyle olmasaydı, garbın en yüksek zekâları onu takdir etmez, en eski ansiklopediye kadar adı geçmezdi Yazan: ALİ CANİB YÖNTEM ne tesirlerini elbette bilemez. Serazad Ingiliz şairi Byron'u Mora ihtilâlinde Missolonghi'ye sürükleyen ve ölümüne sebeb olan şeyi ancak Elenism denilen aşkın sıırını tanıyanlar anlar. Bundan tam yirmi yedi yıl önce Istanbuldan çok uzak oimıyan bir şehirdeki lisede edebiyat ve felsefe tedris ediyordum. Bir gün mektebin müdürü pürtelâj yanıına geldi: Resim hocası ne yapıyor, şunlara bakın, çocuklara bir kız resmi yaptırmış, bunu mazur göstermek için de yanına bir kocakarı resmi ilâve ettirmiş. Ben mektebimde böyle şeyler istemem. O sizin yakın arkadaşınız. Rica ederim, kendisini ikaz edin, dedi. Ben resimlere baktım: Genc kız Fransanm halâskân Jeanne Dark idi, kocakan da meşhur filozof ve terbiyeci Rousseau... *•* Altı ayın dersi aşvekil muhterem Doktor Refik Saydam, azıp giden dedikodulara ve propagandalara müskit bir cevab verdi: « Her sınıf Türk vatandajinın en mühim vazifesi, bu niinkü millî birlik ve durumu her hangi bir taratmdan behemhal sarsmak için ortaya atılan propagandalara kıymet vermemektir. Bütün bu propagandalann ne kadar esassız ve %U.lünc oldtıgunu, aylardanberi kulaklannıza fulanan, fakat bir türlü tahakkuk etmiyen haberleri haUrlayarak bizzat hiiküm verebilirsiniz, kanautindeyim.» Bu sözlerin en kuvvetli tarafı, aylardanberi kulaklanmıza ve kulaklarınıza fısıldanan haberlerden hiç birinin tahakkuk etmemiş olmasını işaret eden kısmıdır. Filvaki harb denilen o çirkin çocuk, o kanla beslenen ucube altı aylık oldu. O, doğmadan evvelki dedikoduları ve propagandalan bir tarafa bırakıyorum. Altı aydanberi, neler duyduk neler! Rivayetler, şayialar, tahminler, kehanetler, dedikodular, propagandalar, çeşid çeşid, biçim biçim, renk renk balonlar halinde uçuruldu ve hepsi de her balonun mukadder akıbetine uğradı; kimisi söndü, kimisi patladı, kimisi pörsüdü; en çok dayanabileni de bir müddet havalandıktan sonra, boşluk içinde kaybolup gitti. Bun'ara göre, Türk ordusu, Süveyşe, Selâniğe, Köstenceye gönderilmiş ve Türkiyede tek er kalmamıştı! Bunlara kalsaydı, altı ayda. en az, altı defa harbe girmiştik. Hiç birinin aslı çıkmadı; fakat bunlara inanan sinirlilerin uykbsu kaçtı, bunlara aldanan safdillerin işleri bozuldu. Birkaç gün evvel, bu sütunda silâhlanmız gibi sinirlerimizi de çelikleştirelim, diye bir yazı yazmış ve orada, en az üç sene süreceği tahmin edilen bu harbde, kim bilir, daha kaç defa, böyle, sun'î ve kasdî heyecan havası içinde bırakılacağımızı söylemiştim. Evet, gaye sinirlerimizi bozmak, bir harb psikozu içinde maneviyatımızı yıpratmaktır. Propaganda harbi, sinir harbi, manevî harb gibi türlü türlü isimler takılan bu mücadeleden muzaffer çıkmak için, âsabımıza hâkim olmaktan başka çare yoktur. Muhterem Başvekilimizin pek doğru olarak işaret ettiği gibi, tbütün bu propa^andaların ne kadar esassız ve RÜlünc olduğunu* anlamak için «aylardanberi kulaklanmıza fısıldanan, fakat bir türlü tahakkuk etmiyen haberleri hat\rlamak> kâfidir. Bu endişeli ve heyecanlı havayı yaratmak isteyenlerin saiki ya para kazanmak hırsıdır, yahud da Türkiyeyi tuttuğu doğru yoldan ayırmak hulyasıdır. Başvekil, ne birine, ne de ötekine alet olmamak lüzumunu, hatta vazifesini hatırlattı. Harb, sinir kuvvetile kazanıldığı gibi sulh da sinir kuvvetile muhafaza edilir. Onun içindir ki muharibler birbirlerinin, cephelerinden ve ordularından evvel, sinirlerini bozmağa ve yıkmağa çalışıyorlar; ayni zamanda, sinir harbile bitaraflan da yıldırmağa ve kendilerine iltihak ettirmeğe uğraşıyorlar. Biz, şimdiye kadar, sinirlerimizin sağlamlığını gösterdik; bundan sonra da göstereceğiz. Başvekil, son beyanatında, bize bunun en basit yolunu da öğretti: Yeni yalanlar duyduğunuz zaman eski yalanlan hatırlayınız! Büyük Millî Şef, Büyük Millet Meclisi ve Türk ordusu, mukadderatımızın uyanık nigehbanlarıdırlar. Bunu unutmıyarak sakin ve vakur yolumuza devam edelim. Avrupa harbi denilen büyük buhranı, en az zarar ve sarsıntile atlatabilmek için tekrar ediyorum sinirlerimizi de silâhlarımız gibi çelikleştirmekten başka çare yoktur. Altı ayın dersi budur. Ribbentrop Miıateşarı kabal etti Berlin ] (a.a.) Amerika Hariciye Müsteşan Sumner Welles bu sabah saat 1 0 da Berline gelmiştir. Berlinde kısa bir müddet kalmak üzere Almanyaya gelen Amerika Hariciye Müateşan Sumner Welles'i öğle üzeri Hariciye Nezaretinde Alman Hariciye Na zırı Von Ribbentrop kabul etmiştir. Amerika maslahatgüzan Kırk bu mülâkatta hazır bulunmuştur. Berlinde yarı resmî bir tebliğ Berlin, 1 (a.a.) Bugün neşredilen yarı resmî bir tebliğde şöyle denilmektedir: Amerika Hariciye Müsteşan Sumner Welles büyük Almanyanın kendi hürriyeti için yapmak mecburiyetinde kaldığı harb başlayalıdan, tam altı ay sonra Berline gelmiştir. Binaenaleyh ilk harb senesinin ilk yarısına aid bilânçoyu yapmak münasib olur. Şunu kaydetmeğe hemen hcmen lüzum yoktur ki, siyasî Alman mehafili bu altı aylık harbden çok memnundur. Ingilizler müteaddid defalar itiraf etmişlerdir ki, harb Londra ve Parisin ümidleri hilâfında bir inkişaf göstermiştir. Alman matbuatı, bir çok defalar şu suali irad etmiştir: Eğer Fransa ve lngiltere, harb başlayalıdanberi yaptıkjarı tecrübeleri geçirmiş olsaydı, bundan altı ay evvel Fransada geniş malî tedbirler Çingene Kralının yeni emirnamesi Vesika usulü konacak, 8,000 tebaasına göçebebenzin, içki, lüks yemek likten vazgeçmelerini ferman etti! Ier tahdid edilecek Riga, 1 (a.a.) Çingenelerin tarihinParis, I (a.a.) Paul Reynaud dün »abah imza edilen kararnameler hakkında de ilk defa olarak Çingeneler kendilikleradyoda bir nutuk söylemiştir. Nazır de rinden göçebelik hayatından vazgeçmişlerdir. 8,000 Çingenenin reisi olan «Kral> miştir ki: «Janis Leimamis» maiyetindekileri Le« Almanyanın bize karşı yaptığı e tonya makamlarınm emrinde olarak bunkonomik harb münhasıran müttefiklerin dan sonra ziraatle meşgul olmağa ikna etiayesine müteveccihtir. Altı ay zarfında mişlir. ekcnomi cihetinden tutunduk, fakat tehlike fiatların yükselmesinde olduğu için ekonomi bakımından fena bir istikamette bul'):ıuyoruz. İki vâkıa hâkimdir: Fransa daha az istihsal ediyor, zira beş milyon kisi silâh altındadır, fakat o kadar istihlâk ediyor. Bir tek malî kararname kabul ettik ki o da Fransa bankası ile yapılan muAnkara I (a.a.) Doktor Hüseyin kaveieyi tasdik eden kararnamedir. Bu Avni Ercanın ölümü hasebile boşalan muakvele iki ihtiyat parayı seferber et Muğla meb'usluğuna emekli orgeneral mektedir: Birincisi bundan böyle mahrem Izzeddin Çalışların Genel Başkanlık diolduğu için düşmana gizli kalacak olan vanınca Parti namzedi olarak ilâm kaharicî tediyat için, diğeri de, dahilî tedi rarlaştınlmıştır. yat için. Bu suretle frangm kıymeti dün Sayın ikinci müntehiblere bildiririm. ne ıse yann da o olacaktır. Fransa bankaC. H. P. Genel Başkan vekili sıııın devlete frank olarak verdiği avansBaşvekil laıın yekunu da ayni olarak kalmaktadır. Dr. Refik Saydam Diğer bütün kararnameler ekonomik maZiraat Bankası kumbara hiyettedir ve istihsali arttırarak istihlâki azaltmağa matuftur. İstihlâki tahdid için ikramiyeleri çare, vesika usulüdür. Buna aid muamele Ankara, 1 (a.a.) Türkiye Cumhuv merasim bir kaç gün zarfmda başlaya riyeti Ziraat Bankasının 50 lira ve daha caktır.» ziyade mevduatı bulunan tasarruf mudile Şarkta bir taarruz lngiltere ve Fransa tarahndan da gelemez. Müttefikler, uğrunda harbe girdikleri Polonya ve Atlas Okyanusunda hakimiyetlerine yardım eden Finlandiya için bile Sovyetlerle bozuşmak istemediler. 170 milyonluk Sovyet kütlesini Alman kuvvetlerine ilhak etmemek için bütün siyasî dirayetlerini kullanıyorlar. Bundan baska, lngiltere ve Fransa, sarktaki müstemleke ordularile Sovyetlerin anavaUn topraklarına yapacakları taarruzun neticelermden emin olamazlar. Çünkü harbde birkaç misli büPierte Louys, şöhretini bilhassa Aphroyük sayı üstünlüğüniin rolünü inkâr ede dite ile yapmıştır. Niçin? Bu hâdiseyi, obilecek tek asker yoktur. nun hayatından biraz bahsederek izah edeMüttefiklerin bu taarruzda zaferden ceğim: Pierre Louys, 1870 tarihinde Belçikaemin olduklanm farzedelim. Türkiyeyi de böyle bir maceraya sürüklemek i«te nın Gand şehrinde doğdu ve 1925 te Padiklerine hiç inanamayız. Ortada Ankara riste öldü. 1891 de ilk defa «Astarte» Paktı var. Biz yalnız Akdenizde ve Bal adlı bir şiir mecmuasile edebiyat âlemine kanlarda bir hareket ihtimaline göre ta şair olarak girdi. Sonra eski Yunan şairahhüde girmişiz Bu pakt eski dostumuz lerinden Meleagre'ın şiirlerini tercüme ve Sovyetlere karşı islemiyor. Ancak onlar neşretti, ve mensurelerden müteşekkil Letarafından bir taarruz bizi mesru müda da unvanh eserini çıkardı. Bunlan eski faaya sevkedebilir. Bu ihtimalin de Sov 'l unan şairlerinden Lucien'in bir tercümeyetler hesabına hangi neviden bir dira si takib etti. Nihayet tam 1896 da Aphroyetsizliğe mual olabüeceğini yukanda iza dite'ini ortaya koydu. Daha sonra, hatta ölümünü müteakıb telif ve tercüme hayli ha çalıjtım. eseri neşredildi... Başvekilin açık, dürüst, «amimi ve her Fakat ona hududsuz bir şöhret temin cümlesi elmas vuzuhile parlayan nutku, propagandadan kuvvet alan vehimlerin eden Aphrodite olmuştur. Çünkü tâ ilk ve bu vehimlerden kuvvet alan propagan şiirlerinden itibaren «paîen putperest> daların önüne dikilmiş, granit yapılı, »a eienism'in » Fransız ediblerine göre «eppasağlam bir dalgakırandır. Fakat, nu ris: şeydâ> sı olduğunu gösteren muhartukta da işaret. edildiği gibi onun arka rir, bu romanmda kadim hayatın bütün sında, mavnalanmızın içine uzanarak hor estetikini en temiz bir fransızca ile adeta layacak değiliz. Ayakta ve uyanık dura yazmış değil de resmetmiştir. Garb medecağız. Gece gündüz ayakta ve her ihti niyeti ve edebiyatlan ise o eski medenimale karsı uyanık. Çünkü yukanda ber yetin çocuğudur. Hatta Avrupayı Ortaçataraf etmeğe çalıştığımız ihtimaller, müm ğın karanlığından kurtaran, ona hürriyet kün olabilecek her şeyi içine almıyor. Da zevkini aşılayan ve müteakıb bin bir inima tehlike içindeyiz. Endişe ve onun do kılâbın anası olan «Renaissance: Röneğurduğu ihtiyat, şart; fakat vehim ve o sans» da hep o medeniyetin ilham ve ikazlarile ortaya çıkmış, şu gördüğümüz Avnun doğuracaği telâs, saçmadır. rupayı, Avrupa kafasını yaratmıştır. Toprak üstündeki dağlar gibi, insan zekâsı da ferdden ferde çok fark gösterir: Pürk matbuatını son günlerde pek meşgul eden Pierre Louys, kendi edebiyatı içinde, elbette en yüksek bir şahika değildir. Yüksekkaldmm seviyesinde olmamakla beraber... dünyanın en muhtelif irtifalı, en çok çeşidli zekâ ve dehâlarmı yetiştiren Fransız edebiyatı tarihinde o da bir varlıktır. Fakat iyice anlamak isteriz ki onun bilhassa Aphrodite'i niçin üstad şair Herediayı huyran etti, niçin Lanson gibi çok ağır başlı bir profesöre muharrir için: «Un bel artiste» dedirtti? Niçin ondan ilham alan iki san'atkânn «Drame Musicabini OperaComique gibi bir tiyatronun sahnesinde muvaffakiyetle temsil ettirdi?. Eserin intişarından sonra niçin bütün ansiklopedilere muharrirkı ve eserinin adı ayn ayrı geçti, hatta kırk n kadar yıl sonra niçin en son intişar eoen «Larousse du XXe Siecle: Yirminci asır Larusu» nda bu eser için «eski lskenderiye hayat ve mişvannı tersim eden bu roman «souple: yumuşak» ve «chaude: sıcak» bir lisanla yazılmıştır» diye tebcil edilmiştir. Bu son ansiklopedide eser ve muharririne ayn ayn yerler tahsis ederek romancı için «Harmonieux» ahenktar», «fluide akıcı», «artiste san'atkâr» bir muharrir diyor. Bahsimize dönelim: Bir san'at eserini takdir etmek, veyahud uyandırdığı heyecam ve kazandığı mevkii hakkile anlamak için o eseri doğuran âmilleri iyi bilmek iktiza eder. Kendi edebiyatımıza da bakarak bu hakikati teyid edebiliriz: Tâ on beşinci asnn başında büyük Türk şairi Nesiminin idamına sebeb olan, tasavvufî hakikatin izah edilememesiydi. Nitekim gene tâ on altıncı asırda şair Bakinin başını kurtaran, ayni hakikatin izah edilebilmiş olmasıdır. 6 mart, ömer Seyfeddin'in ölümünün yirminci yılı dolduıduğuna tesadüf eder. Şurada zavallı arkadaşımı anarak benim bugünkü mevzuumu izah edecek bir hâtırayı kaydedeceğim: Fransızlann, bilhassa «Asker şarkılan» adlı bir şiir mecmuasile iştihar etmig Paul Deroulede namında popüler bir şairleri vardır. Bu adam Fransaya ve Fransız edebiyatına göre büyük bir şair değildir. ö mer, onun bu şiirlerini hususile, şimdi serlevhasını hatırlayamadığım, ihtiyar bir asker anasının bir askere ikrammı ifade eden çok samimî bir şiirini ne zaman okusa ağlardı. Halbuki çok sinirli mizacına rağmen Ömerin gözünden yaş geldiğini hiç görmemişimdir. Hatta sevgili annesinin ölümünü bile metanetle karşılamıştı. O halde Deroulede'in eserlerindekî sır neydi Şu idi ki Deroulede, hakikî bir asker şairdi. Ömer Seyfeddin ise yıllarca hudud bölüklerinde komitecilerle çarpışmış, dağbaşlannda Mehmedciklerle çadır içinde ömür sürmüştü. Askerliğin heyecanları tâ ruhunun derinliklerinde saklı dururdu. Ve işte o şiirler bunun için onu çok mütehassis ederdi. Bediiyatçılann «Les sentiments accessoires: ek duygular» dedikleri ve hâlis bedü duygulara iltihak ederek, onlarla beraber bizi sevkü idare eden âmillerin mahiyeti iyi bilinince, bir eserin karşısında filân ve filân ferd veya zümrenin takdir ve h&yranlık hareketi daha sarih anlaşılır. Hulâsa Aphrodite, bir san'at bediasıdrr. Böyle olmasaydı, garbin en yüksek zekâları onu takdir etmez, en yeni ansiklopedilere kadar adı geçmezdi. Yukanda işaret ettiğim bir şeyi de burada anlatayım: Aphrodite'in intişarından tam on ytl sonra ondan ilham alarak Louis de Gr%mont güftesini yapmış, Gamille Erlanger bestesini vücude getirmiş, gene ayni adı, yani Ahprodite adını taşıyan bir drame musical ibda etmişlerdir ki 27 mart 1906 da ilk defa Pariste Opera Gomique gibi bir yere çıkabilmiştir. Bütün bu takdirlere, ilham alışlara sebeb, kadim Yunan zevk ve terbiyesinin gönüllerdeki ateşidir. O kadim Yunan zevk ve terbiyesi ki bugünkü Avrupalı kafasını yaratrr'^fT. PEYAM1 SAFA Gene zelzele oldu Kayseri civarındaki sarsıntılar devam ediyor lstanbul, 1 (a.a.) Rasadhaneden bildirilmiştir: Dün saat 18 i 9 dakika 28 saniye geçe oldukça şiddetli bir zelzele kaydedilmiştir. Merkez üstünün lstanbuldan mesafesi 850 kilometre tahmin edilmektedir. Emekli Orgeneral İzzeddiıı Msgladan naasei gösteriHi Garb medeniyeti dairesine giren milletler için bunu bilmek ve bu inkılâb terbiyesinden hissesini almak zaruridir. Biz, tâ 1839 da, yani bundan tam yüz bir yıl önce «Tanzimat» namı altında «Avnıpalılaşmak» iştiyakını gösterdiğimiz zaman, Rönesans'ın icablarını kavrayamadık, yani tam garblılaşmak için neler yapmak iktiza ettiğini takdir edemedik, yıllarca bocaladık. Bir büyük mütefekkir, bir şeyi en iyi anlamak için o şeyin tarihini iyi etüd etmek muktezidir der. Biz Avrupalılaşmak isterken, Avrupalılaşmanın tarihini hiç okumadık. Tanzimatçılann tesis ettikleri Darülfünun softalığın bir tekmesile devTİİdi. Ben Aphrodite için hiç yoktan ortaya çıkan kıylü kali mazur değilse de herhalde tabiî görüyorum. Çünkü Apfrodite niçin «bediî kıymet» e maliktir, niçin bir şaheser olmuştur, ve bilhassa intişar eder etmez niçin müellifine hududsuz bir şöh'.et temin etmiştir, bunun takdirini herkesten bekliyemeyiz. Çünkü herkes kadim Yunan medeniyetini, o medeniyetin müteakıb devirlerde hayatm muhtelif şubeleri Açık muhabere Edirneden Bai/ M. M. Ö. ye: Birinci mektubunuzu almadım. İkindsinda sorduğunuz yazılara gelince, bunlara, muhtelif sebeblerle devam edilmemiştir. «Tarihte büyük deniz muharebeleri» adlı tefrikam, gazeteler küçüldüğü için, kâjhd bollanıncaya kadar; tehir edilmiştir. Hünnetler. Kayteride yeni zelzeleler Kayseri 1 (a.a.) Dün gece Kayse • riye bağlı Pazarbaşının Viran nahiyesin de 23,30 da ve dört buçukta 3 saniye süren iki sarsıntı olmuş ve bu sarsıntılar Kayseriden de hissedilmiştir. Develi merkezinde de 23,30 da ayni saniye süren ve bu sabah 3,15 te de iki saniye süren şiddetli sarsıntı olmuştur Hasar yoktur. Macar Naibinin 20 nci yıldönümü Macaristanda umumî af ilân edildi Budapeşte I (a.a.) Naib Horthy, niyabetinin 20 nci yıldönümü münasebetile Ffniş bir affıumumî ilân etmiştir. ALt CANİB YÖNTEM Londradaki akisler Londra, 1 (a.a.) Londra rasadhanesi dün akşam saat 1 6,1 3 te hafif bir zelzeîe kaydetmiştir. Zelzelenin merkezi bin yedi yüz kilometre uzaktır. Valiler arasında yeni tebeddülât Ankara 1 (Telefonla) Valiler ara. sında yeniden bazı tayinler yapıldı. Buna dair kararname yüksek tasdikten çıktı. Buna göre Erzurum Valisi Haşim Işcan Antalya valiliğine, îçel Valisi Bürhan Teker Erzurum valiliğine, Matbuat Umum müdürü Salim Tekirdağ valiliğine, Dör düncü Umumî Müfettişlik Başmüşaviri Faik Îçel valiliğine, Tekirdağ Valisi Sakib Üçüncü Umumî Müfettişlik Basmüşavir liğine, eski Burdur Valisi Abdülhak Dör. düncü Umumî Müfettişîik Başmüşaviril ğine tayin edildiler. Izmir Emniyet müdürü Salâhaddin de lstanbul Emniyet müdür muavinliğine, Emniyet Umum müdürlüğü üçüncü şube müdürü Said lzmir Emniyet müdürlüğüne tayin olunmuşlardır. Koordinasyon heyeti dün de toplandı Ankara 1 (Telefonla) Koordinasyon heyeti bu akşam üzeri Başvekâlette Başvekilin riyasetinde toplandı. Geç vakte kadar müzakerelerde bulundu. Teşkil edilen Koordinasyon bürosu lcadrosuna tayinler vapılmıştır. Ar>';ara lş Bankasının üst katı Koordinasvon bürosunun çalışma mer^ezi olarak int^hab edilmi«tir. Nazır pasta salonlarının haftada üç gün kapatılacağını, üç gün ispirtolu içkiler satıl.nıyacağını ve lokantalarda lüks yiyeceklerin ve hususî sarfiyat için benzin verilmrsinin tahdid edileceğini bildirmiştir. Rcynaud, sözlerine şu suretle devam etmişlir: <• Bu mahrumiyetlerden her biri düşmanımıza indirilen bir darbedir. Ziraat makir.elerne aid yedek kısımlar gümrükte ı / uaf olarak girecektir. Yabancı ziraT at işçilerinin gelmesine nakden yardım ediWek bazı ihracat için malî risturnlar bp 'ışedilecekHr..» Nazır bundan sonra lngiltere ile imza ed'len anlaşmayı, iki para arasındaki tesaniidü ve karşılıklı takviyeyi hatırlatmış ve sözlerini şu suretle bitirmiştir: « Zaferimiz heba olmıyacaktır, zîra herkes mevzuu bahsolan şeyin çok büyük olduğunu anlamaktadır. Harb bir kuvvet tecrübesidir ve düşman Fransızlar hakkındaki hükmünde daima yanılmıştır.» ri arasında her üç ayda bir tevzi etmekte olduğu ikramiye kur'ası 1/3/940 tarihinde banka merkezinde ikinci noter Veli Olusu ile diğer alâkahlar huzurile çekilmiştir. KenHilerine ikramiye isabet eden mudileıden Konyada Fahriye Ararat 1000, Fethiyede Recai Çuhadar oğlu 500, Konyada Mehmed Şapka 250, Antalyada Mehmed Akbaş, Balıkesirde Müzeyyen, Elâzığda Arife Aydm, Elâzığda Nigâr Kule, Ermenakta Seyyid Güngör, Istanbulda Celâl, lspartada Hüseyin Top, Kütahyada Somar Onat, Samsunda Hasan, Seferihisarda Seyfi Uran 1 00 er lira kazanmışlardır. Bunlardan başka muhtelif mahallerdeki 95 mudie de 2 0 5 0 lira arasında ikramiyeler isabet etmiştir. Hindlilerin yardımt Peşaver, «Hindistan» 1 (a.a.) Röyter ajansı bildiriyor: Doğu şimal hududu bölgesindeki bazı aşiretler Türkiyedeki son zelzele felâketzedelerine karşı sempati göstermekte ve nakden yardım etmektedirlr. Mahmand aşirtinden Malikler 2880 rupi, Raniazai aşiretlerinden biri 2 1 79 ve Kiber bölgesindeki Afridis aşireti de 2000 rupi veTniştir. Cumhur Reisimizin tebriki Ankara 1 (a.a.) Macaristan Naibi Amiral Horti'nin niyabete intihabının 20 nci yıldönümü dolayısile Reisicumhur Ismet Inönü Budapeşte elçimizi sureti mahsusada saraya giderek arzı tebrikat etrr>eye memur buyurmuşlardır. Frantız şark ordusunun felâketzedelere yardımt Ankara, 1 (a.a.) Fransız şark seyyar kuvvetleri kumandanı General Massier'nin teşebbüsü üzerine, bu kuvvetler efradı, aralarında yapılan bir kolekt neticesinde Anadolu zelzelesi felâketzedeleri arasında bulunan silâh arkadaşlarınm aileîerine yardım olmak üzere 1956 Türk lirasi toplamışlar ve bu parayı Ankaraya gondermişlerdir. Fransız şark seyyar kuvvetleri efradı tarafından yapılan yardmı, Fransız büyük elçisi tarafından Hariciye Vekâleti delâletile Millî Müdafaa Vekâleti emrine ttvdi edilmiştir. Kolombusun mürettebati San Francisco 1 (a.a.) Kânunuevvelde Amerika sahillerinde kendi kendini batıran Alman Colombus vapuru mürettebatından 35 i bunların hepsi elli iki yaşından fazladır Italyan ello vapuruna binmişîerdir. Cenova'ya gidecekler ve oradan da Almanyaya geçeceklerdir. Cenubî Amerikadan bir Alman vapuru geliyor Nevyork 1 (a.a.) Newyork Times gazetesinin Montevideo muhabirine göre 8494 tonluk Alman «Lahu» vapuru harekete hazırlanmaktadır. İçinde yün ve deri hamulesi vardır. Mürettebattan se kizi hareketten imtina etmiştir. Tokyo 1 (a.a.) Japon Hariciye Nazırı Arita mecliste bir suale cevab vere rek ezcümle demiştir ki: « Amerikanın Çindeki hedeflerimizin başarılmasına muhalif olmasından korkmuyoruz. Bununla beraber, bu günkü vaziyet, Amerikanın Yakın Doğuda yeni bir nizam tesisine hakkımız olduğunu tamamen reddettiği manasını tazam mün etmemektedir. Amerika hükumeti 9 Rumanya Propaganda Nadevlet muahedesini ihlâlle bizi itham edizırı istifa etti yor. Fakat Japonya bu noktai nazarı asla Bükreş 1 (a.a.) Rumanya Propa kabul etmemiştir. Amerika bizi bu nok • tai nazarı kabule kuvvet istimali suretile «anda Nazın Eadian sıhhî sebeblerle is T, mecbur etmek istediği takdirde, iki millet tifa etmiştir. Yakında bir propaganda müsteşarlığının ihdası beklenmektedir. arasmda harb zuhur edebilecektir.» Japonya ile Amerikanın arası açılıyor Yugoslav gazetelerinin neşriyatı Belgrad 1 (a.a.) Yugoslav gazeteleri Macar Naibi Horthy'nin 20 nci niyabet yıldönümü münasebetile hararetli makale'er neşrediyorlar. Matbuat, Naibin 26 ağustos 1926 da Mohaç muharebesinin yıldönümü müna sebetile söylediği nutukta Macaristanla Yugoslavya arasında mukarenet tesisi arzusunu izhar etmiş olduğunu hatırlatmakta ve bu mukarenetin o zamandanberi ta''•kuk ettiğini kaydeylemektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: