2 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

2 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 2 Mart 1940 Genclikten sonra Kitablar ve fikirler Perıde Celâl « Avukatın Kitabı» üzerinde düşünceler Balkan güreşleri bugün başlıyor Dün kongre toplandı, ilk müsabaka bugün 2,5 da yapılacak îtalya ile yapılan ticarî anlaşma Romadaki müzakereler* de bulunan heyetimizden bir kısmı geldi Türkiye Îtalya ticaret anlaşmasınm tatbikatını teshil maksadile altı ayda bir yapılması mutad eşya mübadelesi anlaşmasını yapan heyetimiz azalarından Merkez Bankası izmir şubesi müdürü Nafiz Inanla İstanbul Kambiyo müdürü Osman Bülend dün şehrimize dönmüşlerdir. Heyetimiz ikinci reisi Ticaret Vekâleti Dış Ticaret dairesi ikinci reisi Cemal Zi, ya ile müşavir Zeki Zeybekoğlu bazı hususlann halli için bir kaç gün daha Ro mada kalmışlardır. Romada yapılan yeni mukavele ile mevcud klering anlaşması dahilinde iki memleketin eşya mübadelesi genişletil mekte ve ithaline müsaade olunacak eşya hakkında protokallar hazırlanmış bulunmaktadır. Roma müzakereleri harbin ihdas ettiği vaziyetler dolayısile bir hayli uzun sürmüş ve çetin olmuştur. Fakat iki laraf hüsnüniyetle bu müşkülâtı yenmiş lerdir. Yeni anlaşma ile evvelce Almanya ile yapılan eşya mübadelâtının mühim bir kısmının Îtalya ile yapılması hususu temin olunmuştur. Bu meyanda bilhassa manifatura eşyası, demir malzeme, eczayi tıbbiye, kimyevî maddeler, boyaların ital yadan ithali imkânlan mümkün kılınmıştır. Bizim kontenjan listelerimizde yer alan bu eşyaya mukabil Italyaya pamuk, hububat, hurda demir ve bazı madenlerin satılması esasında anlaşılmıştır. Bu me yarîda ttalya ile aramızda işlerin durmasına sebeb olan blokajın sür'atle erimesi imkânı da hazırlanmıştır. Bu suretle Îtalya ile ticaretimizde geçen yıllara naza ran büyük bir tezayüd hasıl olacağı anlajılmaktadır. Seniye Hanım yemeğe oturduğu za 1 Seniye Hanım dalgın bir tavırla birbiYazan: Avukat REŞAD KAYNAR man gitmeye karar vernıiş bulunuyordu. I rine karışmış olan mektublan kaldırarak Kabil olduğu kadar sakin görünmeye ça hepsine birden baktı. Kocası çocukiarın Avukat Ali Haydar Özkent son zamanlarlışarak yüksek sesle bu kararını kocasına iyi olduğunu, aşçıyı değiştirdiklerini, eğer da «Avukatın kitabı» adında büyük bir escr para lâzımsa göndereceğini yazıyor. neşrettı. Hangi bir meslek olursa olsun yeve oğullarına bildirdi. Annemın yanına gidiyorum, dedi, «Daha nekadar kalacaksın?» diyordu. ni giren meslekdaşların bu mesleğe aid hasabah gene bir mektub aldım. lhtiyarcık Cbiir mektub dostlanndan birindendi. O yat bilgüeri, kıdemll arkadaşlarm sırası da son dedikoduları, hâdiseleri sırala geldikçe söylediği bir kaç sözden daha üeri çok ısrar ediyor. Oğulları Cahid, Hüseyin lâkayd anne yor, tanıdıklarından birinin aşk macera gidemıyor. Ancak gün geçtikçe tatlı ve acı lerine bakıyorlardı. Yalnız en küçükleri sını aniatıyor ve o tenha çiftlıkte ne yap bir hatıra ile karşılaşan yeni meslekdaş, tığını, nasıl vakit geçirdiğini hayretini mesleğinin incelikleri ve muvaffakiyet esasFikret: Nekadar kalacaksm? diye, sordu. gizlemeyerek soruyordu. Uçüncü mektu ları userinde malumat sahibi olabilmekteCemil Bey ise yemeğinden başını kal bu da küçük oğlu Fikret yazmıştı. Kar dir. Her geçen günün karşısına çıkardığı deşlerinin içinde en çok kendine bağlı o hâdiselerle mücadele ederek yeni yeni tecdırıp hayretle karısına baktı: rübeler ve bilgiler kazanıyor. Nihayet mes Bu da nereden çıktı, diye, mırıldan lan çocuk nasretini gizlemiyordu. «Bura lekte yıpranan arkadaşları gibi saçları ada her şey ıntizamını kaybetti. Ev bom dı. ğardığı, hafızasmı yarı yarıya kaybettiği ve boş, seni arayorum.» diye, yazmıştı. Bu ihtiyarlamanın verdiği agırlığın derin ıstıVe sesini yükselterek: Çocuklar ne yapacak? diye, ilâve satırlar ona hüzün veriyordu. Oğlunun rabını duyduğu anlarda mesleğin muvaffaetti. Sonra kabul günleri briç partıleri, biraz serkeş fakat sevimli kumral başını kiyet şartlarına nüfuz edebiliyor... Eğer bahset daha önce bütün bu incelikleri, muvaffaçaylar, bilhassa heyeti tertibıyesınde bu düşünüyorau. Ağabeylerinden lunduğun, gelecek ayki balo.. Bütun bun memişti. Belki her zamanki gıbi gene on kiyet şartlarmı tanıma yolundaki bllgiye laria kavgalıydı. Bu üç çocuk hiç bir za malik olabilseydi, genclik enerjlsile mesleları bırakıp gıdiyorsun demek! Seniye Hanım annesinin mektubunu man birbirlerini çekememişlerdi, küçük ğinin en üeri, en yaratıcı bir unsuru oladüşünüyordu. İhtiyar kadın İstanbuiun lüklerindenberi.. En büyükleri Cahid rak mevki kazanacağına tam bir itimadla hayhuyundan yorulan kafasını, vücudü inadcı, Hüseyin halim selim fakat fazla bakmak icab edecekti. Her meslekte bilinmesi lâzım gelen prennü dinlemek için burası kadar sakin, gü kendini beğenmiş, Fikretse serkeş ve çosipler mevcuddur. Bu prensiplerı o mesleğe zel bir köşe bulmana imkân mı vardır. cuk tabiatlıydi. Onları ne itinalarla büyütmüş, nekadar girerken tanımak, ezberlemek ve nihayet Zaten üç senedir ben gelemiyorum, ıhtiyarladım. Artık sen gelip beni gorme'i sevmiştil Fakat üçü de büyüdükleri za doymak, şahsiyet haline getlrmek lâzımdır. man ondan uzaklaşmışlar, şefkate, sev • Bizde bu yolda atılmış adımlar hemen yok değil misin? diye, yazmıştı. giye, yalnız muhtac oldukları anlarda il denecek: derecede azdır. Evet üç senedir annesıni görmemişti. Meslek hayatında efcseriya eskilerin, yeZaten evlenip de çiftlikten çıktıktan son i tica etmeyi düşünmüşlerdi. En mühımmı nılere verdiği parola şudur: ra bir daha oraya avdet etmemiş, her yaz, üçünün de gene, süslü, boyah bir anneDurüst ol.. Namuslu ol... Vazifeni bil... annesi Istanbula gelmişti. Çiftlikten pek ye tahammül edememeleri idi. Son za güzel, güzel ama.. Bunlar nihayet o kadar çok şey hafızasında eriyip gitmişti, yalnız , manlaıda yaslandığını yüzune vurmak urnumî ve umumiliğl nispetinde o kadar kalın hatlarla ufku çevreleyen dağları, için fırsat kaçırmamışlardı. Garib bir kıs müphem şeylerdir ki... Yeni meslekdaş andere başını, topal kâhyayı, kırmızı kilim kanclıkla, elbiselerini tenkid etmekten, cak karsılaştığı hâdiseler karşısında, mesgenclere yakışan renkler intihab ettiğini, leğindeki dürüst ol... nasihatinin manasına, lerle döşeli odasını hatırlıyordu. O kadar sene sonra tekrar bütün bun yeni kuvaförünün yakışmadığını söyie şumulüne vâkıf olabiliyor. mekten zevk almışlardı. Bütün bunları lara dönmek!. 7 yü önce avukatlığa kabulümüzü bıldiyaptıktan sonra da onu nasıl en ince ye ren ruhsatnameyi rahmetli Adliye binasınCemil Bey: Juymadın mı Seniye, diye, sözle rinden vurduklarının farkına varmıyarak da tesellüm etmiştik... Hiç unutmam... bir müşkülleri olduğu zaman koşmuşlar, Muhterem ve kıdemli avukatlardan biri rini tekrar etmişti. Seniye Hanım kendine geldi, başını ellerini, yüzünü öperek göğsüne sığınmış biraz loş olan odarun verdiği heyecan arakaldırdı. Oğulları onun dalgınlığile alay lardı. Ah bu çocuklar.. Acaba çiftliğe smda: < Oğlum bu meslek, dürüstlük mesle eder gibi gülümsüyorlardı. O da gülüm geldiğindenberi boyamadığı, aklarla dolu sedi. Fakat bu acı bir tebessümdü. Ko saçlarını, boyasız solgun yüzünü ve bol ğidlr. Eğer dürüst, doğru olmazsan kendlni casının biraz evvel söylediği sözleri ha elbiselerin içinde kaybolan, biçimini kay üzme... Muvaffak olamazsın... Size söyliyetırlayarak korkak, mütereddid bir sesle: betmiş zavalh vücudünü görseler mem :eğim ve vereceğim tavsiye bundan lbaret Evet, dedi, bütün o çayları, briç nun olurlar mıydı? Hayır, onlara bunu tir.> demişti.. Tahmin ederim kl mesleğe yeni glren partilerini, toplantılan, baloları terkedi göstermek istemiyordu. Yalnız onlara yorum. Seyahate çıkacağımı dostlanma mı? Son zamanlarda kendisinden uzak bütün arkadaşlar, aşağı yukarı benim karhaber vereceğim. Belki uzun kalınm. Ço laşan ve saadeti başka kadın gözlerinde, şılaştığım sahneden ba$ka bir şey gormecuklara gelince, maşallah en küçüğü yirmi dudaklarında aramaya çıkan kocasından, düer. Avukatlık mesleğinde böyle olduğu gibi yaşında kocaman delikanlı. Kendilerini nihayet şu bir sürü ahbabma da bu za her meslekte de o mesleğin inceliklerini, idare edecek kadar akılları da var. Hem j vallı halinde görünmemeliydi. Hiç birine muvaffakiyet yollarını tebarüz ettiren esersonra sen buradasın. Evde onlara baka ! gülünc olmak istemiyordu. lhtiyar biı kadının hayatmın bu kadar manasız ola lere Türkiyede ve Türk lisaıunda tesadüf cak insan da çok. bileceğini şimdiye kadar aklına getirme etmek pek kabil olmuyor... Cemil Bey «peki, yalnız ben ne yapaA\aıkatlık sahasında bu kuraklığı yırtan mişti. Fakat işte şimdi, hem de ne acı ancağım?» demedi. Zaten Seniye Hanım ve büyük bir bereketle kendisini muhitine layordu. O oyununu oynamış, sırasını ondan böyle bir söz de beklemiyordu. tanıtan eser avukat Ali Haydar Ozkentin savmıştı. Sahneden çekilmek, o güzel Peçetesini attı, sofradan kalkarak odası«Avukatın Kitabı> admdaki değerli neşrigeçmişi, başkalarının buruşmuş yüzüne, yatıdır. na geçti. aklaşmış saçlarına bakarak «zavalh, bitti Ali Haydar Özkent, mesleğe yeni giren ve Kapısını kapadıktan sonra ilk işi ayna artık» gibi savuracaklan zalim sözlerle nm önüne gitmek oldu. Küçük tabureye kirletmemek lâzımdı ve o işte bu çiftliğe meslekte yaşayan arkadaşların tesadüf yorgun bir halde oturdu. Uzun uzun yü onun için gelmişti. Onun için üç aydır bu edecekleri mesleği hâdlfeler önünde ne şezüne baktı. Sofradaki gibi gülümsedi ve radaydı ve belki daha bir çok aylar, ya kilde hareket edeceklerine aıd canlı anahtarlar vermek yolunda tam bir vuzuh ve ellerini yorgun bir tavırla dizlerine bıra hud öiünceye kadar kalacaktı. tam bir şuurla eserini yaratmıştır. karak: «Her şey bitti» diye, mırıldandı. lçeride çay sofrasının başında annesi Dürüst ol, doğru ol, vazifeni bil sözleri Uzun seneler bütün kalblerde güzelliğile nin kınşıklarla katmerleşmiş yüzüne ve klişecilıkten kendisini kurtararak hâdiselehüküm süren, Cemil Bey gibi çapkın bir bu kmşıkların arasmda kaybolmuş süt «in verdiği tecrübelerle vâzıh ve şuurlu blr kocayı kendine iyice bağlayan bir kadın mavisi gözlerine bakarak on sene sonra şekıl kazanıyorlar. için böyle bir iki sene içinde hem de dev ben de böyle olacağım, diye, düşündü. Her mesleğin kendine mahsus incelikleri adımlarile ihtiyarlamakl. Fakat işte bu Acı acı gülümsedi. vardır. Bazı meslek mensubıni yüların kenhakikatti. Dört sene evvel akların çoğalGece ocağın başına koltuklarını çekip dılerine kazandırdığı tecrubeleri ancak dığım farkederek sarıya boyadığı kum kendilerine sarfetmek ve meslekte yaşayan ral saçları o zaman pembe beyaz yüzüne yerleştikleri zaman annesi uyuklayordu. arkadaşların da kendileri gibi bir çok yılSeniye Hanım bu uyuklayan kadına ba o kadar aydınlık, güzel bir mana verirken lar sonunda bu tecrubeleri kendi şahsî teşimdi şakaklannda, alnında cansız, do karak geçen akşam onunla konuştukları şebbüslerile bulmalarını arzu ederler.. sözleri hatırladı. Zeki ihtiyar daha ilk günuk, bıçare büklümler halinde sallanıyorBu insanların yaradüışmda mevcud egodu. Çenesinin altında hafif bir çene daha nünden nasıl bir buhran içinde bunalarak izmin tabiî olan tezahürüdür. Fakat Ali peyda olmaya başlamıştı. Şakaklarındaki çiftliğe geldiğini derhal anlamıştı ve bahsi Haydar Özkent en büyük feragat ve incekırışıkları pudra ve kremle örtebiliyorsa ilk defa o gece belki de onu fazla kederli likle hatta kendine mahsus tatlı bir üslubmuvaffakiyet da burnundan dudaklarına doğru inen bu ve dalgın gördüğü için açmış, şöyle de la, okuyucusuna mesleğin şartlarını o kadar güzel, canlı ve manalı iki zalim çizgiyi yoketmek için artık hiç mişti: Bütün kadmlar bu yaşta buhran ge olarak tasvir ediyor kı.. Hiç bir okuyucu bir çare bulamıyordu. Eğer fazla boyansa acı renkli eski bir bez parçası gibi ba çirirler kızım. Çünkü gencliğin eşiğinden eserde bu tatlı üslubun taşıdığı fusuna yağılaştığını, az boyandığı zaman da yii ihtiyarlığın ilk basamağına atlamak üze kendisini terketmeyeceğıni iddia edememek vaziyetinde kalacağını zannederim. zünün soluk bir paçavra gibi zavalhlaştı redirler. Bu onları ye'se düşürür. HayatNasihatler ekseriya insanı sıkar. Daha ğını hissediyordu. Vücudü.. O da artık îarını zehirler. Ben de senin yaşında, senin çektiğin ıstırabı çektim. Hatta saçla ileri giderse müteessir eder. Ali Haydar Özbozulmaya başlayordu. Karnı hafif çıkıkentin tavslyelerinde, nasihatlerinde, canyor, kalçaları irileşiyor, o sıkı, diri vücud rımın aklarla dolduğunu, yüzümün bu lı, samimî, yürekten gelen hiç bir kötü hisruştuğunu ve herkesin bana eski hayran adeta bollaşıp gevşiyordu. Kırk altı yaş.. se kapümadan tecrübenin verdiği vuzuhla Bu yaşa varmış akranlarmdan bir çokla gözlerle bakmadığını görmemek için ken ruhlara nüfuz eden derin bir tatlüık var. nnın daha çabuk göçüp gittiklerini bil dimi bir arahk öldürmeyi bile kurdum. Mesleltteki muvaffakıyetin esasları uzemiyor değildi. Bununla beraber kendini Bu esnada hastalandım. işte o zaman «ö rinde Avrupa ve Amerikanın neşriyatı tabu felâkete tahammül için onlar kadar leceğim» diye, nasıl korktum bilsen!. İh kıb edilırse bu eserlerin metodoloji ile alâtiyarlık, çirkinleşmek korkusu hepsi bana kadar olduklarını gösteren bir tertib ve tascesur bulmuyordu. Allahım, bir zamanlar , ~j , ı güzelliği dillerde dolaşan, zarafeti. cazi , manasız, budalaca şeyler görünüyordu. nife tesaduf etmek imkânsızlığı karşısında besile bir çok erkekleri, de'.iye döndüren I Ateşler içinde yanarken yalnız bir şey du kaldığımız derhal göze çarpar. Muellif kitabında metod meselesini goz önunden ao ince sarışın kadın bu muydu? Şu ayna şünüyordum. Kurtulmak.. İyi oldum. Bir yırmaltsızın bir ilım adamına yakışan kudzaman sıhhatime itina ile geçti. Sonra banın karşısında gözleri yaşlarla dolu, ba ret ve ciddiyetle hâdiseleri tasnif ve tahlil kışı ışıksız, dudakları aşağıya doğru sark ban öldü. Senin izdivacın çıktı. Artık ha ediyor. «Avukatın Kitabı» ayni zamanda yat beni sürüklüyoTdu. Kendimi düşünemış, şskaklarında cansız, boyalı büklümk vakit kalmadı. Şimdi ise burada, bu bütün medeni milletlerdeki avukatlık mü ler sallanan kırk beşlık kadın mı? Ellerini essesesini bıze tanıtmak bakımmdan da şayüzüne kapadı. «Seniye Hanım mı, evet sakin yerde koyunlar, inekler arasmda yanı dikkattir. gencliğinde herhalde çok güzelmiş!. Ge | örgü örmeğe, uyumaya ve bir süru manaRusyada yahud Fransada, jngllterede, ne de bu yaşa kadar kendini iyi muhafa sız şeylerden zevk almaya alıştım. Artık Amerikada ve daha bir çok medeni memza etmiş sayılabilir.» Bu sözleri bir top evvelce düşündüklerimi manasız bulu leketlerde avukatlığın tarihçesini bu kıy metli eserde bulmak mümkündür. Avukatlantıda tesadüfen duyduğu günün gecesi yorum.» Annesi belki de doğru söylüyordu. Fa lığın muhtelif asırlarda uğradığı müşkü aynasının önünde uzun zaman kalmış ve ağlamıştı. İşte o gecedenberi bir daha kat o bu sözleri çabuk uydurulmuş birer lâtı, karsılaştığı engellerle daimi mücadekendisini loplayamamış, a3'nasınm ken teselli diye kabul etmişti. Onu dinlerken lesini ve nihayet hak sahasında kazandığı disine ihtar edeceği korkunc hakikatlerin kendi kendisini mahkum ettiği bu sıkın büyük muvaffakiyeti ve mevkii gene «Avukorkusu içinde ondan kaçmayı, ayni za tılı sessiz hayata içinden isyan ediyordu. katm kitabı> bize büyük bir vuzuh İçinde amtıyor. manda geçen günün yeni bir iz bırakıp Şimdi ise annesi ocaktan gelen hararetle Eserın en büyük kısmı bizdeki avukatlımes'ud, mütebessim uyuHarken ona haybırakrr.adığını bir an evvel anlamak için retle bakıyor, senelerce diye, düşünüvor İın tarihine ve avukatlık kanununun tefsibuhranlar Jİay; ona koşmayı arzulayara, du, senelerce nasıl bu azaba tahammül et rine ayrılmıs... Bütun vakıların tertib ve gcirmişti. ti. nasıl böyle bir köşede unutularak ya tasnifmde ilmi bir mukayese metodunun Evet, muhakkak gidecekti. Çocuklu VPS yavaş sönmeye boyun eğdi Allahım!. takib edildıği ilk nazarda göze çarpmaktağunun en taze, en neş'eli mes'ud zaman F?k"t kend'si de böyle vapmavacak mıy dır. «Avukatın kitabı» sadece avukatlar için larının geçtiği çiftliğe ütica edecek, ora dı? içini çekerek yerinden kalktı. İhtiyar da geçmişteki güzel hatıraları yad ile a kad'nı uvand'rmamak icin yavaşça sa faydayı mucib olabilecek mahlyette mah vunmaya, kendi kendisini unutmaya, an londan cıktı. Oc'asına kapandı, pencere c i dud bir zumreye tahsis edilmesi zarurî gönesinin dizınin dıbinde, bu zeki anlayışh ni açarak ate«ü basını rü*°râra verip sıcak rülen bir eser değildir. Herhangi bir ser best mes'.ek erbabı, hatta herhangi bir meihtiyarın gözlerinde bıılacağı sevgi ve şef nö^vaslarile a§lamaya başladı. mur ve herhangi bir işe yeni giren kımse ketle teselli bulmaya çalışacaktl. bu eserden ve bu eserin çok dikkatli terüb Ellerini yüzünden çekerek içini çekti, ve tanziminden mutlaka kuvvet ve kudret «hazırlanmalıyım» diye, mırıldandı. Bu «Tenasül Hayatımız» eserini alacaktır. kremler, kokular, boyalar.. Onlarm hiç Tarih Büyük İskenderin hiç bir gün hiç ehli hibre tetkik edecek birini beraberine almamaya karar verdi. bir yerde kılıcmdan ve Homer'in «İlyada» Müddeiumumilikçe mahiyetinin tahkiYalnız çamaşır, bir iki sade elbise götüadlı eserinden ayrılmadığını kaydeder. kine lüzum görülen «Tenasül hayatımız» recekti, o kadar.. İskender kılıcını ve İlyada'yı bütün öm isimli kitab formalannı tetkik edecek jüri ründe yanında, uyurken yastığının altında *** Çay hazır. Büyük hanımeıenai ar heyeti dün Üniversitede Prof. Hirş, Prof. saklamıştı. Fahreddin Kerim, doçent Yavuz Abadan, tık gelsin, hava serinledi, diyor. Mesleğe veni giren ve o mesleğin müs Seniye Hanım, peki kalfacığım, dedi. doçent Sabri Esaddan mürekkeb olarak takbel İskenderleri de AH Haydar Ozkentin Avukatın Kitabı» adlı eserini büyük mu Ve yerinden kalktı. Fakat içeri girme toplanmıştır. vaffakiyet yollarmda yürürlerken İskendeden evvel elinde İstanbuldan gelen mekrin İlyada'sı gibi daima yanlarında ve yastublar, bir müddet ayakta hareketsiz kalHastabakıcı alınacak tıklarmın altında tasıyacaklardır. dı. Haydarpaşa askerî hastanesi İçin hastaBu kadar can, ruh, veludiyet ve hayat Akşam oluyordu. Karşı tepeler karar bakıcı, hemşire almacaktır. Isteklilerin Setaşıyan e^^in de b'i bairVıHıT mıs, yollann ve tarlaların üzerine gölge limiye kışlasmdaki hastane baştabiblığine Avukat: REŞAD KAYNAR rauracaatleri ilân olunur. leı yayılmıştı. Dun fehnmize gelen Rumen milll takımmdan bej Jcift (Bat taran X tnct sahlfede) vaziyetlerine göre bu gün yeni bir fikir lâvesi güçtür. Rumanya takımı ve federasyon reisi doktor Manuilla: «Türk ekipinin nasıl çalıştıklarını bildiğimiz için onlardan sonraDört Balkan milletinin güzide ki sırayı düşünmeğe mecburuz» demiştir. sporculan, bu gün, memleketlerinin Ayni zat; Rumen takımının hafif sık rengini temsil etmek üzere er meyletleri teknik bakımından yukarı sıkletler» danına çıkacaklardır. «Altıncı Balden daha iyi olduğunu söylemiş ve «Balkan güreş şampiyonası» na iştirak kan güreşlerinden evvel aramızdaki dosedecek olan ve bir aile efradının kıyluğu derinleştirecek olan bu fırsatlardan metli birer uzvu bulunan Balkanh istifadeyi düşünüyoruz» demiştir. gene sporculan ayrı ayrı selâmlarız. Balkan ekiplerinden Rumanyalılann Balkan atletizm oyunlan ve Bal61 kilodaki Tojar ile 79 kiloda Ferensi kan güreş şampiyonası, aslında bir Kokoş, isimleri üzerinde durulacak kadar spor teması olarak ortaya atılmıştı. kıymetli ve olgun güreşçilerdir. Balkan Fakat aradan seneler geçtikçe ve güreşlerini bir kül halinde tetkik edecek Balkanh genclerin temasları arttık olursak hemen hemen birbirlerini hiç taça, bu, sadece bir spor işi olmaktan nımayan, kuvvetleri ve oyunlan hakkınçıkmış, Balkanh milletlerin dostluk da bir bilgileri olmayan 28 güreşçinin anve kardeşlik hislerini ifade eden bir cak minder üzerinde tanışacaklarını söyvakıa olmuştur. Pist üstünde yan leyebiliriz. şan, minder üzerinde güreşen Bal Haftalardanberi sessiz sadasız çalışmış kanlı gencler, aldıklan derecelerle olan güreşçilerimizin beş senedenberi alıyalnız bayraklarmın şerefini yükseltjık olduğumuz muvaffakiyetlerini belki mekle kalmayorlar, Balkan ailesinin daha yüksek bir şekilde bize tattıracaklatemelini kuvvetlendirmek için bir çinndan emin olduğumuzu kaydeder ve vi daha çakıyorlardı. Muhtelif Balbütün güreşçilere muvaffakiyetler dileriz. kan şehirlerinde on senedenberi yapılmakta olan atletizm müsabakalan Misafirlerimiz şerefine verilen çay ve Türkiyede yapılan güreş şampiziyafeti yonalan bu aile bağını sımsıkı bağlamıştır. Yunan, Rumen ve Yugoslav sporculan, Bu gün, güreş minderinde birbirdün saat 1 6 da Taksim âbidesine bir çelerile merdce ve amatörce güreşe lenk koymuşlardır. Misafir sporcuların cek olan Balkanh pehlivanlar, yalkafile reisleri, abidenin defteri mahsusuna nız yenmek için, kazanmak için deimzalarını atmışlardır. Saat 1 7 de istanğil, Balkan gencliğinin yekdiğerile bul Valisi, misafir sporcular şerefine Parkolan sar3ilmaz birliğini de göster otelde bir çay ziyafeti vermiştir. Toplantı mek için bir çatı ve bir bayrak altınçok samimî geçmis ve sporcuların arasmda, Balkan bayrağı altında toplanda içten gelen tezahürata vesile teşkil etmış olduklarını göstereceklerdir. miş tir. Bulunduğumuz kıt'anın bir tarafı Balkan güreş kongreai toplandı harb ateşi içinde yanarken, Balkanlarda, Balkanlıların tesanüdü sayeAltıncı Balkan güreş. kongresi dün saat sjnde teessüs eden sulh manzara ve on dokuzda Tokatliyanda toplanmıştır. havası içinde Balkanh gencleri en teKongreye, Türkiyeden Ahmed Fetkerinin miz bir maksadla en çetin bir spor başkanlığı altında Vehbi, Tayyar ve Seyyaparken görmek, Balkanhlar namıfiden mürekekb Türk heyeti, Rumanyana iftihar edilecek ve bütün dünyadan Dr. Kamel Manoil, Yugoslavyadan ya örnek olacak bir hâdisedir. Sendes, Yunanistandan Papadopulos ve Değerli komşularımızın, kıymetli müsavirleri iştirak etmişlerdir. Kongrede müttefiklerimizin güzide sporculaneski zabıtlar okunmuş ve bunu müteakıb nı tekrar selâmlar, kendilerine mu » Türkiye Reisicumhuruna, Rumen ve Yuvaffakiyetler dileriz. nan krallarile Yugoslav hükumeti naibine, Ahmed thsan Büyük Millet Meclisi reisi Abdülhalik Ren daya, Başvekil Refik Saydama, Genel Kur darpaşa. İstanbul San'at karşılaşacakmay Başkanı Mareşal Fe\zi Çakmağa ta lardır. Müsabakalara saat 14 te başlana^ zim telgrafları çekilmesine ittifakla karar caktır. verilmiştir. 1941 Balkan güreş şampiyonasnıın nerede yapılacağı hakkında müzaMillî Piyango idaresinin kereler neticelenmemiş ve bu hususta bir mühim bir kararı karar ittihazı gelecek içtimaa bırakılmıştır. Kongre, pazartesi günü tekrar toplaMillî piyango idaresi, ikinci ve üçüncü naoaktır. keşidelerde fiat farkile bilet satışının ve spekülâsyonun önüne geçmek için mühim Mekteb maçları bir karar almıştır. Bu karar mucibince, Mektebler arası lik maçlarına bu gün bundan sonra bütün keşidelerde hiç biı Taksim ve Şeref sahalarında devam edi bayi, biletin üzerindeki yazılı fiattan fazlecektir. la fiatla bilet satamıyacaktır. Tespit edilen yeni esasa göre, bilet sahibleri her Taksim sahası: ayın ancak dördüncü günü akşamına kaTicaret Şişli Terakki: Saat 14, dar biletlerini tebdil edebilecekler ve bu Galatasaray İstiklâl: Saat 15,10. müddetten sonra o bilet üzerinde hiç bir Seref sahası: hak iddia edemiyeceklerdir. Yüce Ülkü Taksim: Saat 14, Kabataş Işık: Saat 15,10. Bu suretle hera spekülâsyona mâni oIunacak, hem de her nasılsa evvelki keVoleybol maçları şidelerde bilet alamamış olanlar, ayın dörMektebler arası voleybol maçlarına dünden yedisine kadar 2 nci ve 3 üncü Bevoğlu Halkevinde devam edilecektir. keşide biletlerini, üzerindeki fiatla satm Pertevniyal Darüşşafaka, Vefa Hay alabileceklerdir. Spor sahasında Balkan Benin, gaz yağı, motorin fiatlarına zam (Bat tarafı 1 inci tahifede') tanbul ve Izmirde dökme olarak azaml satış fiatlan Benzinin Gazyağının litresi kilosu kuruş kuruş Ankara 20,60 17,90 İstanbul 18,25 18,05 İzmir 18,30 3. Ankara, İstanbul, Izmir, Mersîn, Samsun ve İskenderunda tenekeli benzin ve gazyağı azamî satış fiatları: C :3 c > > a '..& Ü "3. £ kuruş 700 590 600 640 615 590 « ; c mj uı i8 i s:l Ankara tstanbul izmir Mersin Samsun Iskenderun "laruş 750 670 670 690 680 650 Ü S İ kuruş 95 91 94 97 95 90 a fM s 4. Diğer yerlerde gazyağı ve benzinîri azamî satış fiatlan yukarıda bir numaral altında gösterilen depo esas fiatlarına nakliye ve teslim masraflannın, mahalli resmilerin, şirketlerin bayilerine verilen kâ< rın ve listesi Vekâlete tevdi edilen yerler* de ise perakende satıcı komisyonunun ilâ* vesi suretile tayin ve tespit olunur. 5. Her yerde halen cari motorin aza< mî satış fiatlarına: Dökmede kilo başına 0,55 Kr. Çift büyük tenekede 22,28 » ilâve edilmiştir. HALKEVLERÎNDE Halkevlerinde verilecek konferanslar C. H. P. her sene olduğu gibi, bu seno de memleketimizdeki Halkevlerinde ve« rilmek üzere bir konferans serisi tertib etmijtir. Bu konferanslar Üniversite prof&< BÖr ve doçentleri tarafından verileceğin* dc.ı, Parti Umum Merkezi ve Rektörlükten, konferans vereceklerin isimlerini ve seçtikleri mevzulann bildirilmesini istemi|tir. Bunlar tamamlandıktan sonra, hazıri lanacak programa göre faaliyete geçilei cektir. c Dokunaa esnafının koıgreti Metr Salem öldü Memleketimizde pek tamnmış olan avukat Metr Salem seksen iki yaşında ol, duğu halde evvelki akşam Paristeki ikametgâhında vefat etmiştir. İtalyan tebaasından ve aslen Selânikli olan bu zat, İmparatorluk zamanında bir çok ecnebi şirketlerin mümessili olarak bir çok iş lere karışmıştı. Üç sene evvel bir Musevi komisyon cusile birlkite Ankarada mefsuh Telefort şirketine aid bir işin takibi hençâmında, haklarında takibatı müstelzim bir halin vukuuna meydan verdikleri iddiasile tevkif edilmiş ve badelmuhakeme yirmi beş lir'a para cezasına uğramıştı. Bu hâdisenin şöhret ve sıhhatine müessir olduğu rivayet edilir. Dün içtima eden dokumaalar Dokumacılar cemiyeti senelik kongresi dün Türbedeki cemiyetler merkezinde yapılmıştır. Çok kalabalık olan kongre, cemiyet reisi Ayni Yılmaztürk tarafından açılmış ve kongTe riyasetine Kâzım Ese. rin intihabından sonra idare heyeti raporu okunmuştur. Dokumacıların idare heyeti rapoTun da İstanbul Ticaret Odası tarafından hazırlanan ve tatbikma geçilen yeni pamuk. lu dokuma standard nizamnamesinden memnuniyetle bahsolunuyor. Fakat bunun bütün memlekete teşmili için gelecek idare heyetin çahşması tavsiye olunuyordu. Heyeti idarenin, yeni faaliyetlerinden de bahseden rapor kabul olunduktan sonra yeni heyet seçimine geçilmiş, Ayni Yılmaztürk, Yusuf Aydın ve Hasan Poyraz intihab olunmuşlardır. Kadın Dünyası Kadınlığımızı yakından alâkadar eden ve moda, tuvalet, ev, sıhhat, zarafet, sinema ve edebiyata dair zengin mündericatla hazırlanan bu çok güzel haftalık salon mecmuası bugün çıktı. Renkli ve sık tablolardan başka bir de ilâvesi vardır. Her yerde arayınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: