11 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

11 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CURTHURİYET 1! Msrt 1940 Dünkü spor hareketleri Istanbu! lik maçlanna dün üç sahada devam edilmiştir. Taksimde Galatasaray Vefa ıle, Şerefte Fenerbahçe Beykozla berabere kalarak haftanm çift sürprizini yapmış cldular. Fena bıı teaadüf neticesi ayn ayıı »ahalarda yapılan bu maçlar sert bir çekilde cereyan etmiştır. Lik şampiyonluğu için düne kadar ümidi oian Fenerbahçenin bu beraberlikten sonra artık Beşıktaşın şampiyonluğu tahakkuk etmiştir. 24 martta yapılacak Fenerbahçe Beşiktaş maçı, Fenerin Beykozla berabere kalması neticesi, büyük aiâkasmı kaybetmiş bir vaziyettedir. i GÜNÜN BULMACASI 1 1 1 2 8 4 6 6 1 • 8 • • 1 t 10 11 Hasan ve Nesrin Kolonyalarında su ve boya yoktur. • m • LiMON ÇİCEKLERİ m f 8 m • • 9 10 * U 1 • II Gaîatasaray: 2 Vefa: 2 Bundan bir müddet evvel Galatasarayla Beşiktaş arasında yapılan lik maçımn cok sert bir şekilde cereyanı üzerine hakemin verdiği rapor hakkında Beden ı erbiyesi umumî müdürlüğü tarafından gonderılen Sadi Karsanın tahkikatı neticesi, o maçın hakemi Adnan Akına bu mevsim sonuna kadar hakem durmaması için bir ceza verilmiştir. Dünkü Galatasarayla Vefa maçı hakemi bu suretle tecziye edilince maçın idaresi Refik Osmana bırakılmıştı. Refik Osman da rahatsızlığını bildirdiğinden dün maçtan evvel uzun müddet üçüncü bir hakem aranmış ve neticede Istanbul bölgesi teknik büro şefi Kemal Halim bu maçı idareye mecbur kalmıştır. Sahalarda hakem aramak yüzünden, Galatasaray Vefa maçı 25 dakika teahhurla oynanmıştır. Takımlar sahaya şu şekilde çıkmışlardır: Galatasaray: Osman Faruk, Adnan Musa, Enver, Celâl Salım, Eşfak, Cemil, Boduri, Serafim. Vefa: Safa Vahid, Süleyman Muhteşem, Lutfi, Şükrü Necib, Hakkı, Sulhi, Hüseyin, Mehmed. Istanbul şampiyonasındaki dereceler üzerinde büyük bir rolü olmıyan bu maç ümid ve tahminin fevkinde tam 90 dakika sıkı ve acı bir sertlik içinde cereyan etmiştir. Zamanının iyi bir hakemi olan Kemal Haiimin uzun zaman istirahatten sonra hakemlik yapmasının güç olduğunu dünkü maç gostermiştir. Bir hakemin, idmansız bulunduğu bir sırada doksan dakika tıpkı bir futbolcu gibi sağa «ola koşması elbette mümkün değildir. Fakat kasden atılan lekmeleri görmek için de bir sporcu gibi formda olmak lâzım mıdır, bunu bilmiyoruz. Galatasaraym hakimiyetle başladığı oyun içinde en iyi çareyi müdafaada bulan Vefa yavaş yavaş başlayan serthkle bu tazyikı kesmeğe çalışıyordu. Daha ilk anlarda Vefa kalesine yerleşen Galatasaray, bu vaziyetten istifade etmeğe çalışırken Eşfak 15 inci dakikada birinci goİü yaptı. Oyuna ayrı bir hız veren bu sayıdan yirmi dakika sonra Cemil de ikincî golıi atmağa muvaffak oldu ve ilk devre 2 0 Galatasaraym lehinde bitti. Ikinci devreye Galatasaray bozuk, Vef=\ açık ve güzel bir oyunla başladı. Galatasaraym bütün hatlarında birden başlayjnrttrtuk oyun dakikaiatg«etifeee tehükeli bir şekil alıyordu. Vefanın toplu olar?k jaDtığı sert bir müdafaa karşısında adeta felce uğrayan Boduri ile Serafim topa dokunamaz olmuşlar, merkez muhacim Cemil de hiç bir an peşini bırakmıyan Lutfinin karşısında artık tamamile boyun iğmisti. Vefa takımi sağdan ye soldan güzel hücum fırsatları bulmağa başladı. Vefanın ciddî tehlıkeler yaratmağa başlayan hücumlarının kolaylıkla yapılması müdafi Farukla Adnanın zaman zaman muhacim oynamak ve hiç lüzum yokken mütemadiyen çalım yapmalanndan ileri geliyordu. Nitekim sağdan yapılan bir Vefa hücumunda Hakkı kafa ile 1 2 nci dakikada mükemmel bir gol yaptı. Artık vaziyeti tehlikeli şekle giren Galatasarav, kısa pas, lüzumsuz çalım yüzünden birbirine taş çıkartacak kadar bozuk oynamağa baslamıştı. Vefanın soldan sürüklediği topu 20 nci dakikada Hakkı ikinci defa Galatasaray kalesine atarak beraberliği temin etti. Galibiyetten beraberliğe düşen Galatasaray faydasız bir şekilde hâkim oynadığl halde neticeyi değiştiremedi. Vefa müdafaası üçüncü bir sayıya imkân verrrtediği gibi muhacimleri de galibiyet sayısmı yapamadılar ve maç da 2 2 berabere bitti. Vefa müdafaası, Galatasaraym bir hücunvunu durdurmağa maçı kalmış olan Beşiktaş, aradaki puvan farkı yüzünden bu maçı kaybetse dahi Istanbul şampiyonu olacaktır. Beykozla berabere kalması yüzünden Fenerbahçe şampiyonluktaki bütün ümidini kaybetmiş bulunmaktadır. Maçlarda alınan neticeler «nnlardır: dan olmak üzere iki gol daha yapmış ve 1 sporu 3 I mağlub etmeğe muvaffak olmuştur. ikinci küme maçları tkinci küme takımlan arasında yapılan lik maçlarında Beyoğluspor, Feneryılmazı 8 0, Galataspor da Anadoluyu 1 0 mağlub etmişlerdir. Şeref sahasında yapılan ikinci kümeler arasındaki maçlarda Kurtuluş, Alemdan 4 0 , Eyüb de Kale takımını 5 I mağlub etmişlerdir. Beşiktaş: 13 Hilâl: 0 Zayıf rakibi karşısında derhal hâkim vaziyete geçen Beşiktaş, Hilâl kalecisinin bütün fedakârlığına rağmen birinci devreyi 8 0 üstünlükle bitirmiştir. İkinci devrede beş sayı daha yapan Beşiktaş maçı 1 3 0 gibi azim bir farkla kazanmıştır. Basketbol maçları Beyoğlu Halkevi tarafından tertib ediIen basketbol maçlarına başlanmıştır. Fenerbahçe: 1 . Beykoz: 1 Galatasaray B, tstanbulsporu 26, 19, Şampiyonada büyük rolü olan bu müKurtuluş mühendis B takımını 22, 12, Çen sabaka büyük bir seyirci kütlesi önünde gelkby takımi Tayfunu 23, 18 mağlub ve hakem Ahmed Ademin idaresinde ya. etmişlerdir. pılmıştır. Takımlar şu kadrolarla sahada yer aldılar: Kabataş, mektebliler kır koFenerbahçe: Cihad Ali Rıza, Lebib şusu şampiyonu oldu ömer, Bülend, Esad Basri, Naci, Melih, Mekteblerarası kır koşulannın dördünFikret, Rebii. Beykoz: Safa Halid, Bahadır Mus CÜ8J ve Istanbul şampiyonası dün jimditafa, Kemal, Mehmed Turhan, Cahid, ye kadar göriilmemiş bir güzellik ve heyecan içinde geçmiştir. Bu müsabakaya 1 7 Şehab, Kâmran, Kâzım. Maça büyük bir sertlik havası içinde mektebden 1 70 kişi gibi kalabahk bir kadbaşlandı. Beykozun kuvvetli müdafaa o ro iştirak etmiş ve yarış Fenerbahçe stayunu karşısında Fenerbahçe sayı yapmak dmda yapılan bir turla bittiğinden büyük imkânını bulamamıştır. Fenerbahçe mu bir kalabahk tarafından takib edilmiştir. 4000 metrelik şampiyona kır koşusu hacimleri mühim bir kaç fırsatı da bece. evvelce tahmin edildiği gibi Kabataş, Hayriksizhk yüzünden kaçırmış ve gol yememek üzere her çareye baş vuran Beykoz dsrpaşa, lstanbul lisesi aletlerinin muvafkarşısında birinci devre 0 0 beraber fakiyetli koşularile sona ermiştir. Takım itibarile büyük bir varlık göstelikle neticelenmiştir. Kabataş atletleri bilhassa takdir ve Ayni hava içinde devam eden ikinci ren tebrike lâyıktır. devre Fenerin hâkim, fakat fırsatlardan Müsabaka başladığı intizam içinde ve bir türlü istifade edemiyen oyunile geç mıştır. Nihayet Rebiinin eşapelik bir pa bütün atletlerin müsabakayı bitirmelerile sını yakalıyan Melıh, Beykoz müdafaasını neticelenmiştir. Bu müsabakada yann için süratile geçerek sıkı bir şüt çekmiş ve Fe büyük ümidler vadeden genc atletler nanerbahçeye bir gol kazandırmıştır. Bu zarı dikkati celbetmişlerdir. Aîınan dereceler: golden sonra Fenerbahçe açıldıkça açıl mış, fakat galibiyeti sigorta edecek bir I lstanbul lisesinden Habib 13,36. sayı daha yâpamamıştırT Arasîfâ Fener kâ" 2 Haydarpaşâdan Halfl 17,45. 3 lesine inmek fırsatını bulan Beykozlular Pertevniyalden Adnan 13,50. 4 lstanKsmmm kale yafanlannda yakalaehfı t& bul lisesinden Eşref. 5 Kabâtaştan ft>pu falsolu bir vuruşla Fener kalesine sok rahim, 6 Haydarpaşâdan Selâmi. ması üzerine beraberliği temin etmişler Mekteblerin takım dereceleri: dir. Bu golden sonra Fenerbahçe bütün Birinci (Kabataş) 171, ikinci (Haydargayretine rağmen Beykoz müdafaasını paşa) 270, üçüncü (lstanbul lisesi) 400, bir daha yaramamış, Beykozlular da topu dördüncü (Bölge San'at) 401, beşinci sağa, sola atarak vakit geçirdiklerinden (Pertevniyal) 521, altıncı (Vefa) 591 maç 1 1 beraberlikle bitmiştir. puvan almışlardır. lstanbul Bisiklet ajanlığı tarafından terİkinci devre tehir maçlarından bir kls tib olunan üçüncü teşvik müsabakası dün mına da Fener sahasında devam edilmiş Mecidiyeköy ile Kefeliköy arasında 65 kitir. A^nan neticeler sur'rdır: lometrelik bir mesafe dahilinde yapılmışSüleymaniye: 4 Topkapı: 1 tır. Kale kulübünden Simoner, iki saat 26 Oyuncularının kısmı azamı cezalı bulu dakikada birinci, Topkapıdan Halid ikinnan Topkapı karşısında Süleymaniye gü ci, Kale kulübünden Yervant üçüncü gelzel bir oyunla derhal hâkimiyet tesis et mijlerdir. miştir. Üstüste iki gol kazanan SüleymaStad Spor mecmuası niye ilk devrede 2 0 galib gelmiştir. Stad Spor mecmuasının bu günkü »aİkinci devrede fazla gayret sarfetmesi yısı haftanın bütün spor haberleri ve güne reğrren Topkapı ancak bir sayı yapa zel resimlerile çıkmıstır. Tavsiye ederiz. bilmiş, Süleymaniye buna iki golle cevab verdiğinden maç 4 1 Süleymaniyenin galibiye'i'e bitmiştir. Kasımpaşa: 31. Spor: 1 Sahaya eksik bir kadro ile çıkan l.spora karşı Kasımpaşa candan oynayarak bir sürpriz yapmıştır. Birinci devrenin son dakikasında bir gol yapan Kasımpaşa devreyi 1 0 bitirmiştir. İkinci devrenin ortasına kadar hâkim oynayan l.spor ancak Cihad vasıtasile bir gol yapabilmiştir. Bundan sonra büyük gayret sarfeden Kasımpaşa biri Alinin sütile, diğeri penaltı Soldan sağa: 1 Şahsi hukümlerimizl ihtiva eden yasa (İki kelime). 2 Obur dunya, kanun. 3 Fransanın cenub sahillerinden, bir soru edatının tersl. 4 Bir emir, Ren nehrinin kollarından. 5 Tatü maddelerden. 6 Bir iskambil kâğıdı, rutubet, eşyaya parlaklık veren madde. 7 24 saat evvelkl zaman, evliya mertebesine vasıl olarak. 8 Birdenbire, bir hayvan. 9 Ara tralucu, bir emir. 10 Harab ve bitkin, bir harfin okunusu. 11 Dayanıklıhk, peri talfesinden. Yukarıdan aşagıya: 1 Meşhur inaan (iki ke!lm«). 2 Lâyık, hiç bir iş beceremiyen. 3 Bölme, kasıd. 4 Vasıl olan, kab karşılığı terazlye konan ağırlık. 5 Bir musiki aletl, bir harfin otrunuşu, acı üıilü. 6 Dayanıp ileri gotürememe, başına bir «m» getirirseniz bir cins ağac olur. 7 Aktörün oynadığı, geri dönüp gitme. 8 Kuru so^uk, doğma zamanı gelmiş çocuk. 9 Zamanm blr tosmının tersi, kadın köle 10 Metod, kir temizleyici. 11 İsim, t€miz, kadm. Evvelki bulmacanm halledümi^ (ekli 1 Kullananlar kendilerini rnhnevaz ve lâtif koknln Iimon, portakal bahçelerinde dolaştıklarmı hissederler. Benzerine Avnıpada bile tesadüf edilemez. Hastalara hayat ve şifa veren, sinirleri teskin eden, ruhî ıztırabları azaltan bu meşhur kolonyaya ecnebiler bile tapıyor. Hayran ve meftun memlekttlerine hediye olarak gönderiyorlar. Denebilir ki, İngiltere. Fransa ve bütün yüksek milletlerin kolonyalanna faiktir. KOLONYASINI 8 4 T » « 10 11 MTOIZIAIKIEIRIETLIEIRI .IİFİAİKİAİTİBİDİÖİLİ»! ŞIOİH EİDİA • IİSİIİM R t K EİM A N • İM E G 0 R •15 1 L 1"P|B $ 1 A K 1 SİB N A N EİL i M| N • •İAİDİ» K • • T İİMİA R A N El» E İF E clt R • D A Rll Lt il K A M • HİA Z •İR Eı İN E|H 1 L E RİB PİA R T Fujer, şipr, 5 bahar çiçeği, leylâk; yasemin; menekşe, suar dö^prî, orîgan mestedici kolanyaları ancak HASAN markasında bulacaksınız. HASAN LÂVANTALARI Avrupa ıtriyatına baş dondurucu ve çok ezıcı bir rakıbdır. Rekabet Kabul Etmez, Erisilmez Kuvvet Kiralık apartıman Türbede, Piyerloti cadesinde 19 numaralı Sinanağa dairelerinde 2 numaralı apartıman kiralıktır. Her türlü konforu vardır. Kapıcıya müracaat olunması. FIRSAT: Sayın halkımıza, Muhaceret dolayısile Japonyadan beraberimde getirdiğim her çeşid ev ve kadın eşyası, manifatura, cazib hediyelikler, hazır giyim eşyası, salon tezyinatı, oyuncaklar ve saireyi çok ucuz fiatlarla satmaya başladığımı arzederim. Abdünnafi Atlas Uzakşark Pazan, Osmanbeyde No. 186, (Nargileciyan eczanesi yanında) Fenerbahçe stadında Bisiklet teşvik müsabakaları Zümrüd Koyu renkli çıplak ve temiz iki buçuk kıratlık bir tek taş zümrüd Sandal Bedesteninde teşhir edilmektedir. Martın 1 4 üncü perşembe gü. nü saat 2 de müzayede ile satılacaktır ( Öksüreniere: Katran Hakkı Elcrem • Hakkı Katran pastilleri de vard 1940 İSTANBUL TAVLA ŞAMPİYONLUĞU MÜSABAKASI Divanyolunda Çarşıkapıda TÜRKISTAN YUVASI kazinosunda 16 mart cumartesi saat 15 te bajlayacaktır Müsabakaya girmek arzu edenler hergun Divanyolunda Ç. E K. Çocuk Kütübhanesine muracaatle isimlerini kaydettirebilirler. Şeref stadında Şeref stadında yapılan lik maçlarında Beşiktaş büyük farkla Hilâli yenmiş, Fenerbahçe ise Beykozla berabere kalmıştır. Şampiyonada yalnız Fenerbahçe ıle Dünya milletleri arasında endiistri âleminin devletimiz vasıtasile ÇAPA'ya resmen verdiği (Rekabet kabul etmez, erisilmez kuvvet) unvan ve tevcihini sayın vatandaşlarımıza arzederken hakikaten cihansümul şöhreti haiz firmalar müstahzaratile lutfen mukayese etmelerini rica ederim. 250 gramhk kutular içerisinde bulunan CAPAMARKA PÎRİNC UNLARI ve HUBUBAI UNLARI derecesinde hiçbir müstahzarın mevcud olmadığı görü'.ecektir. Memleketimizin her köşe ve bucağında en miisaid fiatlarla Ç A P A müstabzaratmı bulabilirsiniz. Beşiktaş: CAPAMARKA. Kuraluş Tarihi: 1915 lstırabın, ümidin, neş'enin azamî derecesini duyduğum o günleri şimdi aklıma getirdikçe, hayatı, bütün kuvveti ve bütün manasile ancak o günler zarhnda yaşamış olduğunu anlayorum. Kalbim, ümidin şahikalanna yükseîdiği; yahud, birdenbire, nevmidinin karanlık uçurumuna yuvarlandığı o günlerden evvel hayatım, Yassıkayanın dört duvarı arasında başladığı günkünden farksv/dı. Şimdi, aynı hayata dönüyorum. Bu iki devre arasına sığan o günleri arayacağımdan korkuyorum. Yassıkaya, çocukluğumdanberi hayatımı içinde geçirdiğim bu ana bucağı, gün geçtikçe gözüme daha yabancı görünmeğe başladı. Koridorlannın loşluğu artan, odalauna sessizlik çöken, insanlanna bir durgunluk ânz olan bu ıssız yerde, kendimi birdenbire pek yalnız buluyorum. Kafamda, yavaş yavaş, bir proje yerleşiyor. Selim Sekban Beve yazdığım mektubda da söylediğim gibi, yeniden tstanbula gitmeyi düşünüyorum. Asıl muhit ve hava değiştirmeğe şimdi ihtiyacım var. Burada, gitgide, her şeyin bana ve benim her şeye, biraz daha fazla yabancılaştığımızı görüyorum. Ne bir gayem, ne bir arzum, ne Vr ümidim var. Sabahtan akşama kadar kollarımı kavuşturup oturmaktan, yahtıd oradan oraya, hedefsiz, manasız dolaşmaktan yoruldum. Bahçedeki sevgili güllerim bile artıki beni meşgul edemiyor. *** Son zamanlarda, büyükannemin, yüzü^i me endişe ile bakmağa başlayan gözlc rinde, bu gün endişeden de fazla bir şey, yeise benzeyen bir ifade var. Istanbula gitmek, beni sıkmağa başlayan Yassıkayadan biraz uzaklaşmak is>te>ı diğimi henüz kendisine açmamıştım. Bu gün, bu arzumu birdenbire söyle. dim. Hiç tahmin etmediğim kadar müsa< id karşıladı ve benim bu karanm, endii şesini meydana vurmasına sebeb oldu. Beni Istanbula göndermesini söylediğim zaman, ilk sözü: Çok isabet, demek oldu. Benim da akhmdan geçiyordu. Evvelki gün halandan b'"r mektub aldım. O da seni soruyor, Burada ona çok alıştıktı, tekrar aramızi da görmek isteyoruz, diyor. Benim de onlan göreceğim geldi. büyükanne. Hem burada pek sıkıldrrn. Evet, farkındayım kızım. O beğen* medigin lstanbulu arayacak kadar sıkıldın. Zaten, halinden de belli. Evvelâ, zayıfladm. Bu günlerde hiç aynaya baktığm var mı? Elmacık kemiklerinin yeri adeta belli oluyor. Gözlerin çukura kaç» mağa başladı. Istanbula gitmeni ben sen» den fazla isteyorum. Ne zaman gideceksinî Daha düşünmedim. Müsaade edeceğinizi bilmediğim için... ÜArkası var} Tefrika No. 47 Ağlamaktan hâlâ bıkmadm mı Leylâ? Şimdiye kadar döktüğün gözyaslan seni bugün karşılaştiğın âkıbete getirdi. Daha ne beklıyorsun? Ruhumun derinliklerine kadar inemiyorum. O derinlikleri fazla kurcalarsam, karşılaşacağım manzara beni zâfa uğratır diye korkuyorum. Fazla düşünmeğe lüzum da yok. Görüyorum ki, şu döktüğüm birkaç damla yaş, uğradığım bir kaybın acısı değil, incinen gU'urumun feryadı. Selim Sekban Beyden, hislerime mukabe'e beklememiştim. Hayır, böyle bir şey ak'ımdan geçmediydi. Onunla bir dam altında yaşad'ğımız müddetçe, bazan, çocnkca ümidlere dü«tüğüm olmadı deâil. Fakat bunlar. hep birer rüya gibi gelip gert.. Her defasında, büyük bir ruh mücidele«inden, harab bir h^lde çıkfım; elimde kalan, zedelenmiş, kırılmış bir gurur oldu. Fakat bu seferki, b"ndan evvel uğradığım sukutu hayallp'p ^iç benzemiyor. *** Nakleden: HAMDI VAROGLU taya vereceksin. Peki küçük hanım. Beşir, bteberi almak için kasabaya iniyor. Bahçede arabayı hazırlamakla meşgul. Mektubumu kendım götürmeği düşündüm. Fakat büyük annemden izin almak, sebeb göstermek uzun iş. Beşıre sıkı bir tenbih vermek kâfi. Beşir, diyorum. Mektubu vereceksin ama, kimseye bir şey söylemijeceksin. Ihtiyar, fakat zeki gözleri, bir saniye yüzüme takılıp kalıyor. Gülümser gibi olduğunu hissediyorum. Mektubu ahp cebine yerleştiriyor. Merak etmeyin, küçük hanım, diyor. Kimseye söylemem. Beşir hareket etti. Ahp götürdüğü mektub şimdi, yaydan çıkan bir ok. Geri alınması imkânı kalmadı. Geri almağı istesem bile... Bu ok, istediğim şiddetle çarpacak, istediğina tesiri yapacak mı acaba? Ve nasıl bir tesir yapma«ını istemiştim? Onu da pek bilmiyorum. Mektubumu yazmağı kararlaştırdığım Beşir Ağa, bu mektubu jimdi pos zaman, hedefim, sadece kırılan gururumun öcünü almaktı. Şimdi, bu yazımdan bir ba«ka tesir mi bekliyorum? Meselâ Selim Sekban B' yin, yazdığım acı sözlere mukabele etmek ihtiyacile bana cevab vermesini mi istiyorum? Vicdanımla, apaçık, bitaraf istişareler yaptığım deviılerde olduğu gibi, bütün hüsnü niyetimi toplayıp, hisle.imi, hareket'erimi bir muhakemeden geçiriyorum. Fazla ince bir tahlil yapmağa hacet ka'madan hükmümü veriyorum. Evet, beklediğim bir cevab var. Selim Sekban Beyin, mektubuma mukabele etmesini istiyorum. Fakat. bu cevabdan bekiediŞim şey. ne bir tese^i, ne bir ümid. Selim Sekban Bey hakkında b^sledi^'m hi c lerde ne dereceve kadar aldandığımı anlamak merakmdavım. Eğer Selim Beyden, mektubuma bîr ceVfb gelirse, bu cevab ne olursa olsun, artık, aramırdaki mektublaşmanın son »afhasını teşkil edecek. *** Yassıkayada, hayat, yavaş yavaş tabiili§ini almağa başlyor. Selim Sekban Beyin bu seferki gidişi, köşkün içinde, geçen seferki kadar başkalık yapmadı. Uzun süren yokluguna alişıldıktan sonra, bu kısacık misafirlik, hiç olmamış ?ibi. Yalnız, eski hayata bu avdet ediş; be ni, umduğum kadar neş'elendirmedi. Günlük hayatımın eski programını tekrar tatbik etmek için yaptığım bütün gayretler boşa çıktı. Piyanom, uzun zaman kullanılmadığı için, akordu düşmüş. Parmaklanm tuşlara dokundukça evin içi falso iniltilerle doluyor. Bu falso seslerde, ihmale uğranıış olmanm acısı, feryad halinde sezilıyor. Tuşlarda gezinen parmaklarımın, bu cansız vücudden çekip çıkardığı sayhalaıı, kendi kalbimin sessiz iniltilerile eş buluyorum. Notalarım toz îçinde. Aylarca el sürülmiyen kapaklanna dokununca parmaklarımın izi kalıyor. Boyalarım, kitablarım, aynı ihmal içinde birer köşeye atılıp kalmış. Ihmalin yarattığı bu enkaz karşısında, kendimden bile utanarak, basımı ellerımin içine ahp düşünüyorum. Aylarca zamandır ben ne yapnıişım? Piyanonun, resmin, kitabların doldıırduğu hayatımdan bunları uzaklastırınca, ortada kalan şey hiçten ibaret olduğuna gore, arada geçen bu zamanı bir boşluktan ibaret telâkki etmek lâzım geliyor. Fakat öyle değil. Araya giren bu fasila, uzaktan bir boşluk gibi görünüyor ama, hakikatte, hayatımın en dolu günlerini o fasda teşkil ediyor. Selim Sekban Bey Yassıkayaya geldikten bir müddet sonra başlayan bu boşluk devresi, heyecanı, yani hayatı en kuvvetli olarak duyduğum oafha.

Bu sayıdan diğer sayfalar: