29 Temmuz 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Temmuz 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 29 Temmuz 1940 (* Zfoemleket köşeleri ) Doğru değil mi? Bunlann hangisi nizama uygun? Her hangi bir sinema veya tiyatro temsilınin saat on birde haydi yaz saatile olduğu için on ikide diyelim bitmesi mecburiyetini emreden bir belediye nizamı var mı? Var. Tuluat kumpanyalarının müstehcen cinaslarla dolu ve her türlü san'?t ve ahlâk kaygusundan âri piyesler temsil etmelerini meneden bir yasak var mı? Var. Sahnede eski usul göbek atarak şarkı söyleyerek «kanto» oynamaya müsaade etmeyen talimat var mı? Var. Şehrimizde bütün bu esaslan hiçe sayarak «Lubiyat icra» edilen yerler mevcud mu? Belki yüzlerce. Mahalle aralarında üzerlerine derme çatma bir sahne kurulan ve isimlerine bahçe ismi verilen tozlu, toprakh arsalarda hemen her gece seyircilerinin ekserisini çoluk çocuk teşkil etmek şartile sabahın saat ikilerine kadar süren kantolu, tuluatlı temsiller verilmekte devam ediliyor ve bunlara hiç kimse ses çıkarmıyor. Bu vaziyet karşısında kendi kendimize: «Acaba bunlarm hepsi nizama ve kanuna uygun da biz mi farkında değiliz?» sualini soruyoruz. Dilsizlerin kongresi İşaretlerle irad edilen şiddetli nutuklardan sonra dilsizler arasmdaki ikilik izale ve yeni idare heyeti secildi Siyasî icmal Yakınşarkta sulh umanya Başvekili ile Haricijfc N'azın Salzburg'da Fuhrer \e Alman Hariciye Nazırile gusonra arkalarından buraja Bulgaristan Başvekili ile Hancıje Nazırı da Alman ricali tarafından kabul edildiler. Rumen devlet adamlan Almanyadan sonra İtalyaya giderek Dute ve Italyan Hariciye Nazırile gorüşmüşlerdir. Bu görüşmelerin neticeleri Bumanyadaki nimresmi ve gayriresmî neşriyattan anlaşılıyor. Bukreşteki tebliğde Rumen devlet adamlarının seyahatleri bu devletin Tuna bavzasile Balkanlardaki alâkadar diğer devletlerle müşterek hayat sürmeğe ve sulhu muhafazaya karar verdiğine delil gosterilnıiştir. Rumen nıatbuatı Almanj a ile Italj anın gayesi Avrupanm cenubıı şarkisindcki milletler arasuıda umumî ıılh ve sükunu tesis olduğunu yazroaktadır. Rumanyanın gerek iktısadi gerek coğrafi cihetten merkezî Avrupaya bağlı olup bugün tamamile Berlin Roma mihveri siyasetine kendi milli ve iktısadî menfaatlerine uygun gelmesinden iştirak etmekte olduğunu ve Rumen devlet adamlarının Almanyada büyük itimad vc anlayış bulduklarım yazmaktadır. Rumanyanın siyasetini Alman} anın arzusuna uydurmuş olması mihver harici büyük devletler arasında bazı memnuniyctsizlikler uyandırmışür. İngilterc Runıanyaya ham madde taşıyan ve petrol naklinde kullanılan üç vapuru şimdiden /aptetmiştir. Rumanyada İngiliz senna>esine aid petrol kuyularmdaki İngiliz memur ve mühendislerinin memleketteu ihracı İngilterenin bu gibi mukabelebilmisil tedbirleri almasında başkaca bir amil olmustur. Diğer taraftan Sovyetler Birliği asıl Rumanyada kalan Besarabyalıların memlekctlerine iadede zorluk çıkarılmasından şikâyet eylemişti. Tehdidkârane olan bu tesebbüsler Rumanyanın Almanya ile anlaşmasından evvel vaki olsaydı şüpbesiz büyük bir buhrana sebeb olabilirdi. Balkan devlet adamlarının son seyahatleri Avrupanm bu cihetinde orfalığı karıştıran ve sulhu bozan bir hal değil bilâkis sulh ve sükunu sağlamlaştıran bir netice doğurmuştur. Yakınsarkın Balkan kısmında varijet istikrar bulurken Asya kısmında dahi günden güne sağlamlaşmaktadır Şimdiye kadar Yakınşark milletlerini birbirine düşürmek, bu yerlerde iş' olmnanların baslıca marifeti ve oyıınu idi. Lâkin şimdi Sâdâbad misakına dahil milletlerin uyanık bulunmasından bu gibi manevralar akim kalmaktadır. Şojle ki geçenlerde memleketimizi rijaret eden Irakın iki nazırı daha Bağdada dönmelerinden evvel guya Suriyenin taksimi mevzuu bahsedildiği işaa edilerek Arab âlemi teşvişe uğratılmak istenmişti. Bağdaddan aldığımız arabca gazetelerde bu gibi tezvirata derhal resnıî ve gayriresmî ce\ab verilerek arabca konuçan altmış milvonluk bir âlemin eski afccıık" ve emniyeti mııhafaza edilmiştir. Bağdadda nıünteşir «Elzaman» gazetesinde umumî propaganda müdiriyeti tarafından neşredilen tebliğde Surîyenin taksimi mevzuu bahsedildiğine dair çıkarılan şayiaların münhasıran Arab ülkâlarındaki efkârı teşviş için çıkarılmı? olup bilâkis Suriyenin Suriyelilerin olması ve istikbalde tam bir isriklâle mazhar olması hakkında mutabakat hasıl olduğunu resmî tebliğde ve Irak Hariciye Nazınnm avdetinde yapmış olduğu beyanatta tasrih edildigi ehemmiyetle kaydedilmisrir. Hulâsa bütün Yakınşarkta çüpheji uyandıracak ve sulhu bozacak müphemiyetler tamamile bertaraf olmuştur. Bludağda hayat Otelsizlik yüzünden bu güzel yerden ancak pek mahdud bir seyyah kafilesi istifade edebiliyor Dilsizler kongresinde kadın azadan birisi işaretle nutuk söylüyor İstanbul Dilsizler ve Sağırlar Cemiyetı; dun Eminönü Halkevi solaııunda fevkalâde toplantısını yapmıştır. Saat on dortten on altı buçuğa kadar süren ıçtimada, azadan pek çoğu düşüncelerim, düygularını işaretlerle anlatmıştır. Kongre, hayli münakaşalı ve hararetli geçmiştir. Dünkü fevkalâde toplantıda, reis ve idare heyeti seçılmiştir. İntihab neticesinde; Mehmed Tamtürk reis, Tahir ikinci reis, Hayri umumî kâtıb, Nuri vezr nedar ve muhasib, Süleymanla Turhan müfettiş, Bürhan, Salamon, Cemal, Ahmed yedek aza olmuşlardır. Cemiyet azası arasındaki ikiiiği ortadan kaldırmağı ve el birüğüe çalışmayı temin yollu yapılan müzakereler Eonunda tam bir anlaşmaya varılmışür. Yeni reis Mehmed Tamtürk, intıhabdan dolayı teşekkür ederek, bu arada işaretle verdiği bir nurukta, şöyle demiştır: « Bizlerin, hilkatin hazin bir cilvesi olarak böyle yaratılıp, bu yüzden yıllardanberi çektiğimiz ıztırablar büyuktür. Bizden sonra geleceklere, dilsiz ailelerimizden doğacak yavrularımıza, acı hakikatleri hissettinnemek için, kurduğumuz bu faydah cemiyetin bağnnda toplanarak bağlanmalıyız. Tesanüd gosterelım, tesanüdle insanlık eseıi belirtelim. Bu mes'ud neticeye varılmakld, eemiyetimiz, ana ve baba mertebesine erişerek, dilsiz ve sağır olanların her türlü haklarını ve ihtiyaclarını yerine getirmek için uğraşacaktır.» zuli insanhktan kurtulup çok daha mes'ud olmağı candan dilerim ve ben, bunu kuvvetle umuyorum» Nutuk, şiddetli ve sürekli alkışlarla karşılanmıştır. Kongre, esash bazı kararlar ortaya koymuştur. Bu kararlara nazaran, dilsiz ve sağır olanlar, hayatta ve içtimaî sahad tesnüd göstererek, birbirlerine iş bulma, çalışma ve çaIıştırma çarelerini araştıracaklardır. Dilsiz ve sağır olanların tahsilleri için gece kursları açılaıak. hepsi de okur yazar, esash malumat sahibi insaniar haline getirilecektir. DiHz ve sağır aileler mensublarınm birbirlerile evlendirilmeleri, bunlardan doğacak çocuklann iaşe, tahsil ve terbiye hususları gözetilecektir. Dilsiz ve sağır olanlardan pek çoğu her hangi bir san'atta usta olduklarından, bunlann atelye ve müesseselerde faaliyete geçirilerek, hem para kazanmaları, hem de havatta eser veren uzuvlar olmaları gözönünde tutulacaktır. Cemiyet, mensublarınm bütün bu gibi hallerile ıreseul olmayı, kendisine iş güç edinecektir. Doğru değil mi? Üç senedir ormanda yaşayan bir katil Mürefte köylüleri tarafından yakalanarak hükumete teslim edildi Uludağ oteli önünde hararetli bir voleybol maçı! Kış mevsiminin en şiddetli günlerinde en hararetli kayak sporlarına sahne olan Uludağ, yazın bunaltıcı aylarında da bir sayfiye haline gelmektedir. Şehirlerde sıcaktan ter dokenler, rahat nefes alamıyanlar selâmeti Uludağda buluyorlar. Uludağda Bursa Dağcılık kulübü tarafından idare edilmekte olan üç otel var. Bunlardan birisi 1500 rakımında Kirazlıyayla denilen mahaldedir. Bu, otelden ziyade sporcular için yapılmış bir misafirhanedir. Kayakevile Uludağ oteli ise 2000 rakımında tabiatin bin bir güzelliğile süslenmiş, çam ormanlarile çevrilmiş bir mmtakadadır. İçinde bulunduğumuz en sıcak günlerde, Uludağda tam bir ilkbahar havası esiyor. Gündüz guneşte 21 22 yi geçmiyen hararet derecesı, akşam olduğu vakit insanı pardesusüz dışarı çıkarmıyacak kadar düşmektedir. Geceleri en tatlı ve her turlu haşeıeden azade olarak uyku uyumak, burada kalabilen bahtiyarlara nasib oluyor. Uludağ oteli ve Kayakevi, haftanın hemen bütün günleri doludur. Otel idaresi, gelen misafırlere yer bulamampktan şikâyetçıdir. Telefonla veya telgrafla daha evvelden oda tutulmadığı takdirde, Uludağ otelinde açıkta kalmak tehlikesi var. Ekserivetle ikişer kısıhk olan otel odalarında. bircok defa iiç dört misafirin kaldığı vakidir. Temiz havaya ve sıhhî ş»rtlara karşı gösterilen bu alâka. burada yeniden tedbiıler ahnmasını luzumlu göstermektedir. Yeniden yapılacak daha büyuk bir, hatta iki otel katoru geldi bu rağbete iyi bir cevab olacaktır. Dun sabahki konvansiyoneüe bazı Ma*** car konser\e fabrikaları sahibi Fernand Dağ başında dünya ile alâkasını kes Kornoz, Istanbula gelmiştir. Kendisi. mis bir vaziyette, fakat her türlü ihti Tiırkiyede konserve fabrikalan kurmak yaca cevab veren bir servis içinde bu hususunda tetkikat yapacaktır. Yakmlun«nlar, tam bir aile hayatı geçiriyor da Macar konserve fabrikatorlarmdan lar. Muayyen saatlerde yemek, muay mütesekkil bir heyetin de gelmesi muhyen saatlerde yatıp kalkmak ve yeni temeHir. bir misafir gelmedikçe yabancı çehre görememek, oradakıleri birbirlerine bağSıcak su ile haşlandı layor. Otelin kendine mahsus olan elek • Uzunçarşıda Sabuncu hanında oturan trik tesisatı aksam 8 de işlemeğe baş Mahmud oğlu Nazif, odasındaki manlayor ve 12 de duruyor. On ikiden con gala su dolu bir tencere koymuş. Su ra kimsenin avakta kalması caiz değil ka\Tiarken, tencere devrilmiş ve mançünkü ışık yoktur. Yalnız her ihtima galın yanında bulunan Nazif, vücudünün le karşı odalara petrolla yanan birer muhtelif yerlerinden haslanmış+ır. idare lâmbası verilmiştir. Otel sakinleri, mevsimin uzun günArkadaşını yaraladı lerini. koca da5m kıvısını bucağım gezKanhcada Körfez caddesinde 52 numek. kavalara tırmpnmak. onmanlara numarada oturan Osman oğlu Ali Erttirmek ve zirveve cıkıp inmekle gedem, bundan bir sene evvel kendisini ciriyorlar. Şahah kahvaltı<=ındr,n sonra bıçakla yarahyan eski tanıdığı Rizeli Adağ kundura'arını. kısa pantalonlannı 'iye karşı hustımet besliyormuş. Bir segiven kadın erkek herkes birer tarafa ne sonra sokakta karşılaşınca, hiddete gidivor. Orava gelenler icin zirveve cıkkapılmıs ve bıçağını çekerek Aliyi yamak en basta gelen bir arziıdur Otelralamıstır. den bakıldıŞı vakit bir saatlik bir mesafe zannedilen zirve. hakikatte üc, üç buçuk saatlik bir yoldur. Bembevaz kar yığınlarile örHilü bulunan bu mıntaVanın kendine hâ>= bir güzeiliği var. Zirveve kadar yürümevi göze alanlann esrer bir iki saat daha ileri sitmeŞe tahammülleri kalmıssa tabiatin miistesTaksımde apaıtıman, Boğazda >aiı, na bir şaheserile karsılaşmaları mukadSuadıyede vıllâ; şehırde otomobıl, dederdir 2500 rakımında. en sıcak aünlerde bile nızae kotra; yQzın Isvıçrede, kışııı Mıerimiven buzkrla dolu eöller burada sır veya Nıste, otekı mevsımlerde dıledır Buzlu göller. sinesinde dünvanm dığı yerlerde yaşamak... Şımdı kırk dou yaşında, yuvarlak kıren lezzetli balığı olan «alabalık^ ı saklayorlar. Bu mahluklar. oltava vanas mızı yuzlu, kesik bıyıklı, dar aluılı, kamaz, ağa girmezler. ancak bu isi bilen bak kafalı bir adam olan Ahmed Sıtır ler tarafından elle tutuluyorlar Fakat bu kadar zengindir; kasası ve bankadabu kıymetli balığı bulup vivebilenler ki cuzdan nekadar şışkinse kafası o kadar boştur. Insanın merakını uyandıran pek nadirdir. Kış günlerinde kavak sporu vapılan îek sozu şudur: Sıfu hiçtir, fakat ben her şeyimi dağ bası. vaz avlarında da türlü spor hareketlerine sahne oluvor. Yürümek bir Sıfra borcluyum! en basta geeln bir spor olmakla beraber otelin önünde vap'lan bir volevbol Oğlanzade Hüseyin Efendi yalnız sayılagahasında. hararetli maclar vapılıvor rı okuyup yazabıliıdi. Abani sarık onun Kadın erkek. genc ihtivar otel sakinle jlmıne değil sofuluğuna işarettı. O gun rinin istirakile cerevan eden mmaVıa de erkenden mağazaya gelmış; ılk iş olakalar. bunlann sayılı eğlencelerinden bi rak depodaki gaz tenekelerını, kasadoki ridir Gece. elektrikler sönünceve ka parasıru, ortahğı gözden geçirmişti. Bu dar da salonda tavla partileri devam sırada oğlu Ahmed onun bir adım arkasından ayrılmaz; sonra deponun kapıedivor. Pazar eünleri. otel mıntakası. Tstan sındaki küçuk masaya çokerdi. Onun bn'un me<:ire verlerine dnniivor Rur vazifesi çıkan ve giren tenekeleri saysadan yemeğini yanlarına alan aileler maktan ibaretti; çünkü tamam on bir otobüs. kaotıkactı ve otomobillerle 34 sene mcktebe gittiği halde bir türlü kilomerrelik bir d»Ş volunu katederek dersler kafasına girmemiş, her sınıfta burava gelivorlar. Her as*ac altinda ka ikişer üçer sene kalarak ilk kısmın labalık bir küme vemek Dİ^irivor. ca dördüncü sınıfını sanki bitirmişti. Hüyırlara nzanmıs vatıvor kosuvor. e§ seyin Efendinin en büyük üzüntüsü lenivor Da&ın en sen eünü muhakkak bundan ibaretti: ki Dazar eünüdür Fakat ortalık karar Kırk yıl çalışıp da beş on kuruş ırıaSa baslarken ntpMekiler gene kendi edindim, ben ölünce bu haylaz hepsini kendilerine kalıvorlsr batıracak! derdi. *** Hüseyin Efendi gene rakamlara dalBirkaç sene içinde büyük bir rağbe mışn. Bir aralık gozlüğünün üstunden, te mazhar olan Uludağ. kısın spor. ya solundaki masaya bakü. Orada kâtibi zın da savfive bakımından daha fazla Gıyasettın Efendi otururdu. O kadar inkisafa namzed bulunuvor. O kadar ki muntazam adamdı ki evlendiği gecenin burasını. Avrupanm mümasil verlerile sabahı bile patrondan evvel gelmişti. O bir hizaya getirmek mümkün olacaktır. gün nasıl olmuş da gecikmişti; o gel Fakat bunun için almması zarurî olan tedbirler vardır. Bu gün dağda mev cud tesisat ihtivaca kâfi gelmemektedir Daha büyük bir otel yapmak, şehirle dağ arasında muntazam münakale temin Mürefte (Hususî) Müreftenın Guetmek ve otellerle şehirler arası telefon zelkoy havalisinde bir müddettenberi muhaberatmı kurmak Iâzımdır. şüpheli bir sahsın dolaşmakta o'duğu Otel idaresinin. Buraiadaki Çelik Pa hükumete ihbar edilmiştir. Bu haber !as idaresile tevhid edilmesi hakkında halk arasında duyulur duvulmaz genc bir cerevan var. Bu cerevan tnhakkuk ihtivar eli silâh tutan bütün Mürefte ettiği takdirde çok isabetli bir adım halkı çiftesile .tabancasile, baltasile, paatılmıs olacaktır Celik Palas, bu jrün lasile. bu machul adamı yakalamak için memleketimizin iftihar edeceği bir mü ormana koşmuştur. essese haline gelmfctir. Servislerdeki inYapılan taramada ormanda Bigali katizam. oteldeki rahatlık, burava aşın til Mehmed Şükrü isminde birine tesabir rağbet kazandırmaktadır. Çelik Pa düf edilmiş ve kurtuluş çaresi buU.mılas da, tıpkı dağ otelleri gibi. misafir yan Mehmed Şükrü. genc bir köylü talerine yer bulamamaktan müstekidir rafından vakalanmış ve karakola teslim Dağ ve şehir otelleri bir elden idare edilmiştir. edildigi takdirde mi^afirlprin istirahaBiganın Can nahivesinden olan katil tini temin etmek daha kolay olacaktır. Mehmed Şükrü. Tekirdağ tevkifanesinBidavette vMnız kı$ soorlan nazarı den İstanbul Tıbbı Adlisine sevkedilirclikkate alınank ve her hangi bir kâr ken firar etmi'stir. Uç senedir hali fiî°mini düsürülmiverek vanılan Uludağ rarda bulunan Mehmed Şükrü Mürefj ptnli bu gün ya 7 Vıs i<0er bir hale gel te havalisindeki ormanlarda cobanlarnv^tir. Bunun diha 7İvade inki=r.fı ve dan aldığı ekmeklerle, et. meyva \e Vâr getirir bir hale ifrağ'. cok kolav saire viverek mağaralarda uzun zaman V^mhr. Bir turi=t sehri olarak RünYıllarla insanlardan ıızak vasavan hu den güne par'ak bir istikbale namzed I bulunan B'irsa. Uludapda yamlacak veni esrarengiz adamın, yakalandığı vakit •e^islerle bu ideale daha kısa voldan vahşi ve korkunc havvanlardan farksız Oıduğu görülmüştür. Çıplak denecek bir halde. sac, sakal birbirine karışmıs. gözMÜTEFKRRtK ler tehlike sezen vabanî hayvanların ^nlori gibi korkunclaşmıstı. Mehmed SükHi mevkufen TekirdağıBir Maear konserve fabrina s°vkedilmistir. Türkiyede dilsizler ve sağırlar cemiyeti. bir de Izmirde vardır. İstanbuldaki cemivetin mensubları, yüz yirmi kadardır. Bunlar arasında pek çok genc mevcuddur. Kadın azası da bulunan İstanbuldaki cemivetin dünkü fevkalâde toplantısmda, cemiyet azasından yansı raddesinde bir ekseriyet hazırdı. Bu arada iki de kadın hazır bulunuyordu. Yeni reis; muhtelif memleketlerde dilsiz ve sağır olanların müş+erek çahşmalarile daha ileri gittıklerini, onların S1HHAT ISLERI sevıyesine çıkmayı bir gaye o'arak candan benimsemek lâzım geldığım, cemiSari hastalıklarla mucadele yetin bu yolda on ayak olacağını ifade Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti, etmiş, muzaheret istemiş ve nutkunu umumî sağlığm korunması ve bilhassa sovle tfikmillemiştir: lekeli humma gibi bulaşıcı hastalıklarm « Hilkatin birer mağduru olan bizler tamamen önlenmesî icin alâkadarlara bir kültüre, gerek manevî gerek maddî var tamim göndermiştir. Vekâlet, bu tamimlığa susamışızdır. Hayat için aramızda de mahallî idareleroe bu gibi hastahklamucadele ederek yaşıyoruz, değil m i ' ra karşı esash ve kuvvetli bir tedbir aArkadaşlaf, bu faydah cemiyetin etra Iınmadığı görüldüğünden bu hususu yefında toplu bir halde, cehaletin ve aczin rine getirmiyen alâkadar memurların en derin karanlıklarmdan sıyrılıp, fu derhal cezalandırılacağını bildirmiştir. SEHÎR İSLERI Zabıta memurları için yeni bir talimatname Dahiliye Vekâleti zabıta âmir ve memurlarının istihdam, taltif. tecziye ve kıyafetleri hakkında bir talimatname hszırlamaktadır. Bunlann mevcud meslek mekteblerinden birinde okutulması da düsünülmektedir. Bu sebeble Beledive zabıta ve memurlarının vazife ve unvanlarile yafları. tahsil dereceleri ve pMıkları maas ve ücretler, hizmet müddetleri hakkında alâkadarlardan malu mat istenmiştir. Muharrem Feyzi TOGAY İstanbul radyosu îstanbul radyosunun 15 ağustosta faa liyete geçmesi mümkün' olamıyacaktar. Buna sebeb. teknik mahiyette hazırhklarm henüz ikmal edilememiş bulunmasıdır. İstanbul radyosunun çalışabil nıesi için hatların kontrolu ve bir yeni stüdyo kurulması Iâzımdır. Bu stüdyonun, munzam bir posta halinde ve Ankaraya bağlı olarak çahşmaa da muhtemeldir. Bundan başka, Ankara radyo idared, spiker meselesini kat'î surette ve her türlü şikâyetlerin önünü alabilecek bir şekilde halletmeğe karar vermiştir. İyi randıman vermiyen spikerlerin yerine yenileri alınacaktır. Radvoda bazı yenilikler düşünülmektedir. Türk musiki neşriyatma tahsis edilen saatlerin artırılması bu meyan dadır. Araba altında kaldı Bevoilunda Elmadağında Yedikuyu soVağında 54 numarada oturan Yorgi. cift atlı bir arabayı sürerek Şisliden Yeniköye eitmek üzere iken Tramvay deDOSU önünde araba devrilmiş. kardesi Yor<ri ile beraber giden Koco. düserek arabanm pltında ka1mı>;tır Basından yaralanan Koco. Sisli Etfal hastanesine ağırcadır Liman dahilindeki vapurların güverte üstlerine Türk bayrağı resmedllmesi takarrür ettiğini yazmıştık. Bütün Şirketi Hayriye vapurlarının güverte üstlerine büyük kıt'ada Türk bayrağı resmolunmuştur. Denizyollan yakın sahil vapurlarına da bayrak resmi yapılacaktır. Yukarıki resim, Şirketi Hayriye vapurlarmdan birine resmedilen bajTağı göstermektedir. Sıfır... mezse ışierın en muhım kısmı yapılamazdı. Ahmed, haydi çabuk kâtibin evıne git de sor bakalım niçın gehnedı? Zındankapı ile Küçükpazar arası beş on dakıkalık yoldu; vakit erken olduğu ıçın şımdılık müşteri gelmezdi. Kapıda bir adam gorundu; başında yağlı bir fes, sırtmda soluk bir redmgot ve ayaklarmda yamalı pabuclar vardı. Yerlere kadar eğılerek sağ elini çenesıne ve alnına gotürdü: Sabahşerifler hayrolsun, efendi hazretleri! Inşallah afiyettesiniz!.. Hüseyin Sfendi onu ayağa kalkarak selâmladı; yanıbaşındaki koltuğunu gdsterdi: Buyurunuz, Abdullâtif Figani Beyefendı hazretleri! Onu hemen bütün toptancılar, hele ecnebi malı satanlar tanırlardı. Her defa. Abdülhamid zamanında rüsumat ba$,mümeyyizi olduğunu, «hürriyet denilen gâvur icadmı getıren jon Türkler. in kendisini kadro dışında bıraktıklarmı yana yakıla anlatırdı. Senelerdenberi her Allahın günü sabahtan akşama kadar mağazalan dolaşır; şurada kahve içer, ötede yemek yer, bazılanndan da beş on para alarak kırçıl sakalına sürerdi. Onun siyasî vaziyet hakkındaki görüşleri, hele verdiği haberler meşhurdu. Adeta geceleri dünya diplomatlarının kafalarındakileri okur, gündüzleri de onları dostlarına bildirirdi. Bosnada bir prensle karısı vuruldu diye Avrupa birbirine gireli haftalar olmuştu. Osmanlı hükumeti de seferberlik yapmıştı; fakat acaba harbe girecek rniydı? Girerse hangi tarafı tutacakü? Herkes bunu merak ediyordu. Eski başmümeyyize: Yazan : Kadircan Kaflı du; o ksdar temız ve düzgun bulmrdığı ıcm temıze çektı; hemen postaya koştu. Bir hafta sonra Italyan vapur acentasmm bir memuru Hüseyin Efendiye • gelen elli bin teneke petrolun hemen sldınlmasını» bıldıriyor; vesikalarını \eriyordu. Elli bin teneke mi? Fakat... Bunlar herhalde başkasmın olmalı! Hayır... Sizindır... Çabuk davranm! Yarmdan sonra bayramdır; vapur iki şün sonra Napoliye gidiyor! Gen gonderılemezdı. Huseym Efendi telgrafhaneye koştu; telgrafı buldurdu; oradakı ashnda da • elli bin» yazıldığmı hayretle gördu; doner donmez oğluna guzel bir sopa çekti: Beni iflâs ettireceksin! Allah belânı versin! Ben bunları iki ayda nasıl satar da poliçeyi ödeyebilirim! Ahmed mağazadan zor kaçtı; annesine sığındı. Bayramın ikinci günü harb patladı; yollar kapandı. Petrolun fiatı bir haftada iki misîine çıkü. Hüseyin Efendinin gozleri hayretle büyüdü; bir yahudi Bahar ona üç mislı fiat teklif edince gülümsedi: Hele dursun!... Ahmedin kafasına bir yumruk vurdu: Sersem oğlan, bir sıfır daha kojama. mıydın? . Ahmed, şükran düygularını en güzel ve candan anlatmış olmak için «sıfır» ı soy adı olarak aldı. Babasınm umduğunun aksine de sermayeyi sağlam şlrketlere, kârlı senedlere yatırdı; baürmak şöyle dursun, bir damla ter dokmeden artırdi. Ne haber? Demeğe lüzum yoktu. O zaten bunun için kuru,lmuştu: Hemen karşısındakının burnuna kadar sokulur; memleket ve dunya siyaseti hakkındaki en son haber ve dedıkoduları fısıldardı. Bu sırada ona bakanlar, gözlerinin büyüdüğünü. kaşlannın kalktığmı, yüzünün bazan deh;et ve bazan zafer anlatan jestler takındığını gorürlerdi; sonra birdenbııe kaîkar. sol gözünü kırparak boynunu büker; beş on kuruş alıp giderdı. Hüseyin Efendi o gün yalnız kaldığı zaman. bir kaç dakika, derın bir düşünceye daldı; bakışları gaz tenekeierinm bulunduğu deponun karanlığına saplı clduğu halde, parmaklarını oynatarak, dudaklarını kıpırdatarak hesablar yaptı. \hmed kapıdan girip de: Gıyaseddin Efendi gece ansızın hastalanmış; kıvranıp duruyor! Dediği zaman yerinden fırladı. Ne?.. Gelemiyecek mi? Nesi varmış? Barsağı düğümlenmiş, diyorlar. Hüseym Efendi içini çekti; başını sağa sola çevırdi; birşeyler mırıldandı. Dspoya doğru gitti, geldi; gene gitti; birşeyler saydı ve geri dönerek Ahmedin önünde durdu: Bu işi sen yap! Becerirsin! Kolay şeydir! Hangi iş? Batuma bir telgraf. Ben söyleyeyim, sen yaz: Batumda komisyoncu Fındıkzade Ali Vehbi Efendiye: İlk vapurla beş bin teneke gönderiniz: üzerime altmış bir günlük poliçe çekiniz! Ahmed bu işi kalbi heyecan ve gururla çarparak yaptı Babasınm emrini beklemeden telgrafı yüksek sesle okudu; bir kaç defa da kendi kendine oku Denize diiştü Galatada oturan İzak kızı Ester, Kadıköyünden Köprüye gelmek üzere Ahmedin sandalına binmiş, sandahn bir parça açılmasile beraber, Ester derüV yuvarlantmş, fakat kurtarılmışür. Bursa Vilâyetinde pamuk zer'iyatı Bursa (Hususî) Bu sene vilâyett" 7000 ddnüm kadar akala cinsi pamuk tohumu ekihnistir. Vaziyete ve tahmine nazaran. yarım milvon kilo çiğitli pamuk istahsal edilecek demektir. Bu miktarm takriben ücte biri temizlenmiş olarak pivasava çıkarılacaktır. Mmtakamızda, pamuk tohumundan vağ çık^ran fabrikalar bulunmadığı için elde edilecek tohumlarm kı\Tnetlendirilme=i mümkün olamamaktadır. Bilecik mıntakasmda da bu seneki pamuk zer'iyatmm 200 000 kilo mahsul vpreceği tahmin ed'lmektedir. CUMHURİYET Abone SBf3il Nüsh s>« 5 kunısrnr. ; f Turldve l için Senelik 1400 Kr. 750 . Alb avlık Üç ayhk 400 . Bir aylık 150 » Haric tçuı 2700 &ı 1450 . 800 . Yoktur Dikkat Gazetemıze gonderılen evrafc n ranJaı aeşredilsıa edilmesin iade edihnej 9e mes'ulivet katu) olunmaı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: