9 Nisan 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

9 Nisan 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Nîsan 1941 CUMHURTYFÎ Irakdaki dahilî ihtilâflar alkanlarda harbin bütün şiddetile devam ettiği, bütüD diinya bu harbin alacağı gekli en derin merakla kolladığı bu sırada Iraktan gelen haberler dafaili ihtilâflann doğurduğtı bir takım hareket ve maceralardan bahsetmekte ve her milletin bilhassa birliğini korumağa, bütün maddî ve manevî kuvvetlerile uyanık ve hazırlıklı davranmağa azami ehemmiyeti verdiği bu sırada bu haberler, pek aykın düşmektedir. Şimdiye kadar alınan haberlerin anlattığı vaziyet şu merkezdedir: Nisaron üçüncü gününe kadar Irakın başında Taha Elhaşimi Paşanın riyaset ettiği bir kabine bulunuyordu. Bu kabine, Reşid Âli Geylâninin bir kaç ay evve vuku bulan istifası üzerine usul ve kanun dairesinde teşekkül etmia ve memleket işlerile meşgul olmuştur. Nisanuı üçüncü günü Taha Paşanın istifa ettiği bildirildi ve bu istifayı müteakıb bir takım askerl rüesanm Reşid Âliyi iktidar mevküne davet ettikleri ve bir «millî müdafaa» kabinesini teşkil etmesini istedikleri anlaşıldı. Ayni zamanda devlet riyasetini ifa eden Kral naibinin de Basraya hareket ettiği bildirildi. Böyle birdenbire devlet mukadderahnı . ele alan ve istedikleri basvekiü işbasına getiren bir takım askerî riiesanın hareketlerini haklı göstermek için ileri sürdükleri bahane, Kral naibinin kendi «aaifelerile meşgul olmıyarak Irakın küçük Kralı Ikinci Faysalı tac ve tabtınrian mahrum etmek ve onun yerine geçmek için uğraşması, hatta bu yolda taraftarlar bularak bunlarm muzaheretini temin etmesidir. Kral naibinin bu yolda mesai sarfettiğini iddia edenler ,onu emanete hıyanetle ve memleketin esas Jcanununa karşı gelmekle itham ederek onun niyabetini tanrmadıklanm ve bütün varlıklarile küçük Kral İkinci Faygala bağlı olduklannı, bütün gayeleriBin de millî vahdeti koromak ve memleketi ihtilâflar içinde yüzmekten kurtarmak olduğuna anlatıyorlar. Reşid Âli Geylâni, bu iddia ile ortaya atılanlann kanaatine istirak ettiği için onlar tarafından vuku bulan daveü kabul ederek yeni bir kabine teşkiline teşebbiis etmişse de muvaffak olup olmadığı henüz anlaşıbnamıstır. Buna mukabil, Basrada bulunan Kral naibi, muhaliflerinin iddiasını tekzib ederek bunlarm Bağdaddaki sarayuu sarmalan üzerine Basraya harekete mecbur olduğunu bildirmiştir. Anlaşılan Kral Naibini istemiyenler yerine başka birini tayin etmek ve bu işi başanncaya kadar memleket idareBİni ellerinde bulundurmak istemektedlrler. Irakm müttefikl olan ve Irakla sıkı fıkı bağlarla bağlı olan İngiltere hiikumerinin Bağdadda vuku bulan bu hâdiseleri hoşnudsuzlukla karşıladığı ve hâdiseyi gayrimeşra mahiyette saydığı anlasüıyor. Hâdise, Irak milletini temsil eden ve Irak namına hükiim vermeğe salâhiyettar olan meşru makamlar tarafından tadır olmadığı için, gayrimesru mahi fette sayılmasına bir mâni yoktur. Onun ifade ettiği mana, Irakta mühim bir dahilî ihrjlâfm hüküm sürdüğü, ordu namına hareket ettiklerini söyliyen baa riiesanın siyasetle meşgul olduklan ve mevkdlerini kullanarak salâhiyetlerile alâkası ohnıyan işlere müdahale ettik Ieridir. Bu hâdise hakkında hüküm vermek, Irak milletine aiddir ve Irak milleti. bo hâdise hakkında henüz bir şey söyle memiştir. Irak milletinin hükmiinü ne zaman vereceğl de belli değildir. Çünkü esas kanun hükümleri tatdl olnnmuştur. re memleketin başına hiç bir meşru mesnedi olmıyan bir hükumet geçmistir. Neticeyi kestirmek elde deeildir. Fakat Irakın. şimdilik eayritabii şartlar içinde yasadışı aşikârdır ve bu şartlann temadisi herhalde Irak için müfid ol naz. Iraklı komsu ve dosfîanmıznı bonu takdir ederek aradaki fhtilâfı sür'atle tesvive etmelerîni temennî etmek bizim vaTİfemizdir. Ve bueün ner memleket gibî Irakta da anrak îstikrar. siikunef ve itrihadın hüVütn sürmesi icab cder. Omlet! Berlinde çok büyük emek lâfı güzel şeydir. Hete bir tesir husule tatlı tatlı anlatan, tarif eden olursa. getirdi Valiler ve kaymakamlar arasmda değişikBizim Kantoronu tanırsınız. Bu çoBritanya ve Afrikada da harb eden I cuğa Berlin 8 (a^.) Bir hususî muha(kırkını geçmiş olduğu halde bana lik yapan liste Yüksek Tasdikten çıktı bir bildiriyor: ı hâlâ çocuk gibi gelir) son zamanlarda Almanlar buraya? müttefikleri yenecek bir bir şey Sovyet Yugoslav paktının imzaa oldu. Boğazına pek düştü. Varsa Ankara 8 (Telefonla) Valiler ara Soma kaymakamı Necmeddin Salihliye, hakkında Pravda'nın neşrettiği makale, boğaz, yoksa boğaz. smda yeniden bazı tayin ve nakiller İsparta .eski mektubcusu Tevfik Eşmeli hava kuvvetile yüklenemeyeceklerdir Gerçi can boğazdan Berlinde çok büyük tesir yapmıştır. yapıldı. Kayseriye Zonguldak valisi Diyarbakır mektubculuğuna, gelir ama bu kaNiksaı Halid Aksoy, Zonguldağa Gazianteb va kaymakamı Hayri Dişliulu Reşadiye lisi Cavid Ünver, Gazianteye Erzurum kaymakamlığına, nüfus işleri dördüncü valisi Bürhaneddin Teker, Erzuruma Si şube müdürü Necib Soydan Niksar kaynob valisi Fehmi Ural, Sinoba Çorum makamlığına, Rize kaymakamı Abdulvalisi Salih Kılıc ve Çoruma da tstanbul lah Köymen nüfus işleri dördüncü şube Emniyet müdiirü Muzaffer Akalııun ta müdürlüğüne, Trakya umum müfettişyinleri yüksek tasdikten çıktı. liği evrak müdürü Cavid Vize kayma Ankara vali muavini Dilâver Argun kamlığına, Karabiga kaymakamı Receb talebine binaen nüfus işleri umumi Aydın, Trakya umumî müfettişliği evmüdürlüğü ikinci şube müdürlüğüne, rak müdürlüğüne, Büyük Millet Meclisi emniyeti umumiye arşiv müdürü Kenan muhasebe kaleminden Hilmi Titiz Ka. Tuna mahalli idareler şube müdürlüğü rapmar kaymakamlığına, Keban kay ne, Akdağ kaymakamı Remzi Özkan makamı Sırn Yılmaz Manyasa, Göyİnegöl kaymakamlığına, Havza kayma ceğiz kaymakamı Nedim Kebana. Namık kamı Aziz Tekin Reyhaniyeye, Trab Erverdi Seydişehir kaymakamlığına, zon nüfus müdürü Ramazan Dinc Eruh Seylân kaymakamı Halil Mümtaz Soma kaymakamlığına, Salihli kaymakamı kaymakamlığına, Selim Aybar Silvan Nectti Vardar Şarköye, Reşadiye kay kaymakamhğma Gemlik kaymakamı makamı Necati Gökmuğhı Göynüğc, Emin Coskan Göneciğe, Adapazarı kayManyas kaymakamı Hilmi Besim Erzu makamı İhsan Kılıc Gemliğe, Yalova rum mektubculuğuna, Seydişehir kay kaymakamı Niyazi Ülkü Adapazanna, makamı Vehbi Güneş Kızıltepe kayma Savur kaymakamı Nureddin Aynuksan kamlığına, memurlar sicil ve muamelât Yalovaya, Urfa Emniyet müdürü Hâdi umum müdürlüğü ikinci şube şeflerin İntıtı Savur kaymakamlığına, Köyceğiz den Kemal Özgüney Akdağ madeni kaymakamı Fethi Purak Dadçaya, kaymakamlığına Hatay maiyyet memuru Dadça kaymakamı Memduh Köyceğize Edib Boztepe Hatşa kaymakamlığına.. tayin edildiler. "iııuıllllinilHllllllllllllllllllimillinilllllllllMIIMiııımiMi."" A\Tupa harbi ni. mek lüzumu vardır. Resmî mahfiller, vaziyet almamaktadır. Yazan: Fakat Moskovanın hattı hareketinin bu hayet dönüp dolaşaEsaslı olarak Bük. günkü vaziyet üzerinde mühim bir tesir rak Balkanlara sirareş ve Sofya tayyare icra ettiği sanılmaktadır. Berlindeki Sov yet ettL Alman ha. meydanlarına da yet mahfilleri, çok ihtiyatkâr ve bed vacılarını Büyük Bri yanacak olan Alman bin gözükmektedir. Fakat gerginliği a tanya adaları üzeakınlarını, üstün zaltmak için, halen, Moskovadaki Alman rindeki devamlı bombardımanlarla el lüğü muhakkak olan İngiltere avcılan büyük elçisile Kremlin arasında çok sı de etmiş olduklan tesirlere mukabil, keserken. buralara taarruz edecek Yukı fikir taatisi yapümakta olduğu sanıl ingiliz havacılannın malzeme tasarru goslav İngiliz bombardımancılannı da maktadır. funu isteyen teknik hazırhklardan son gene İngiliz avcılan himaye ederek ra harekete geçmiş olmalan tetkike aranılan ve istenen hakimiyeti kurmakAmerikadaki kanaat Londra 8 (a.a.) Times gazetesinin değer mahiyettedir. Bir tarafm bin ta amil olacaklardır. tayyarelik bomba taarruzları önünde, Vaşingtondaki muhabiri yazıyor: Müttefik ordularının toplanışma naAmerikadaki kanaat, Sovyet Birliğinin bu tarafın bir tayyarelik beyanname zaran en uygun Alman taarruz hava dostluk ve ademi tecavüz paktının akdi uçuşları dış cepheden basit duran bir meydanlan Bulgaristanda bulunmaktaüzerine Yugoslavyaya tam müzaharette hedef olarak göze çarpıyordu. İngiltere dır. Bu meydanlann sayısı da altıyı bulunacağı kanaatindedir. Bu yardımın havacıları Almanya üzerinde hazırlık geçmez. Her şeyden evvel müttefik hamüessirliği hakkında henüz bir şey söy mahiyetinde olmak üzere keşif ve fo vacılan buralara taarruz ederek mulenemez. Vaşingtonu pek ziyade alâka tograf almak suretile bir milyon iki kabil akınlan durdurmağa gayret ededar eden nokta Sovyetler Birliği Alman yüz seksen bin kilometrelik uçuşlar cektir. propagandası tarafından bütün Avrupa yapmışlardır. Kıncı ve yıkıcı olmakAlman havacılan Balkanlar cephesinda ve bilhassa İsviçre, Fransa, Finlân tan uzak bulunan bu hazırlık mesaiside fazla bir tuvvetle yerleşmiş değillerdiya ve İsviçrede sarfedilen Rus aleyh. nin yarısı kadarını harcayarak elde edidir. Büyük Britanya adalanna karşı her tan faaliyeti anladıktan sonra Sovyet len kat'î tesirler bugün artık Alman zaman kuvvetli bulunmafa mecbur olan Alman münasebetlerinin alacağı şekil toprakları üzerinde kendini hissettirmiş bu havacılık Afrika cephesinde de hadir. Vaşingtona gelen bir haberde Al. bulunuyor. rekâta iştirak ettikten sonra Balkan manyada ağır yağ ihtiyacının kendini Bugün için Balkanlarda açılan yeni cephesine müttefik havacılarını yenecek nazik bir şekilde göstermekte olduğu bil cephenin havacılık safhası daha ziyade bir kuvvetle yüklenemiyecektir. Bilhasdiriliyor. Almanyaya giden başlıca yoL Almanyanın aleyhinedir. Çünkü, Alman sa bunda, tayyare meydanlannın azlığı Iardan birinin Ukraynadan geçtiği ise havacıları karşısında ingiltere havacıve darlığı müessir olmaktadır. ' pek iyi bilinmektedir. larından fazla olarak Yunan ve YugosYugoslav ve Yunan havacılannın yalav havacılarını da bulacaklardır. Vakıâ, Yunan hava kuvvetleri büyük kısmile nında, Amerikadan gelen yardımiann ve geniş mikyasta Arna\udluk cephe sür'atli ve silâhlı tayyarelerile ver alsinde vazife görmekte ise de, Yugoslav mış bulunan Büyük Britanya İmparahavacılığı Ingilizlerle birleşerek ve bü torluk havacılığı, gerek Afrikada ve geÇunking 8 (a.a.) Çin Harbiye Narekse Manş üzerindeki muvaffakiyetlezırı General Hoyingşung dün radyoda tün mevcudlarile derhal harekete geçrile güvenilir ktıdrette olduğunu ispat miştir. beyanatta bulunarak Çinin en aşağı 300 fırkası yani beş milyon askerinin cep. Alman havacılarının Büyük Britanya etmişti. Bugün de benzer varlığı ve hede bulunduğunu söylemiştir. Çin Ge ya karşı elde bulundurdukları; toplu mutlak surette lüzumu olan hakimiyeti nerali bundan başka 10 milyon kişinin hedef, yakın mesafe, fazla miktarda Us Balkanlarda da kısa bir zamanda kurde taüm görmekte olduğunu ilâve eünij ve taarruzî mahiyette hazırlıkla geçi mağa gayret edecektir ve buna biraz ve demiştir ki: rilmiş uzun senelerin muhassalası olan da mecburdur. Ne olursa olsun Bal«Bunlardan ayn olarak Japon cephe tam ve zinde kuvvetten bugün için kanlarda kat'î neticeyi olacak kara orsi arkasında dövüşen 800,000 kişilik sey. mahrumdurlar... Her şeyden evvel he dularının en büyük yardımcılığını^ tayyar kuvveüe 600,000 den fazla çetecimiz defler dağılmış, iisler anavatandan u yarecilik yapacaktrr. Bu yardım, diğer vardır. Japon Çin cephesi şimalde ve zaklaşmış, ve bombardıman mesafeleri memleketlerdeki harblerde görülen yarcenubda şimdi 400 kilometrelik bir hat Büyük Britanyaya nazaran uzamışlar dımdan çok daha müessir ve farklı odır. lacaktır. teşkil etmektedir. Bu arada Yugoslav havacılığı da zinA. AHISKAL Suriyeden getirilecek de ve oldukça kıymet ifade eden bir meyvalar varlıktır. Bir askeri hava kumandanhğı Ankara 8 (Telefonla) Denizyol emrinde toplanmış muhteüf birliklerden, larmdaki nakliyat zorluğundan do tayyare mekteblerinden ve sivil tayyaMoskova 8 (a.a.) M. Matsuoka dün kulüblerile Balkan camiasının müs matbuata şu beyanatta bulunmuşrur: layı Suriyeden yurdumuza ithal edilecek meyvaların Meydanı Ekbez tesnası olarak bir de tayyare fabrika< Faydalı görüldüğü takdirde Mosyoiu ile gönderilmesine mecburiyet nndan teşekkül etmektedir. 332 senelehasıl olduğu anlaşıMığından bu ka rinde kurulan bu fabrika modern in kovadaki ziyaretimi temdide amadeyim bil ziraî mahsullerin bu yıl için şaatı takib etmekte ve zamanın tayya Uzakşarktaki vaziyetin Tokyoya derhal Meydanı Ekbez yolu ile ithal edil. relerini inşa eder bir halde bulunmak dönmemi istilzam edecek mahiyette mesi Veküler Heyetince kabul e tadır. ol luğunu zannetmiyorum.» dildi. Nazır şunlan ilâve eylemiştir: Yugoslav havacılığının yedisi deniz « Sovyet . Yugoslav ademi tecavüz Müteferrîk tayinler üzerinde elH yedi tayyare bölüğü varAnkara 8 (Telefonla) Erzurum dır. Bu bölüklerin ortalama hesabla on paktının Alman Sovyet münasebetle. Sıhhat müdürü doktor Salim İmilli ikişer tayyareden teşekkül ettiği ka rini müteessir ettiği mütaleasında deği. Üçüncü Umumî Müfettişlik sıhhi bul edilirse tayyare mecmuunun ihti lim.» yatlar haric yedi yüz kadar olduğu anmüşavirliğine tayin edlldi. Matsuoka, Amerikan sefaretine Ankara 8 (Telefonla) Blrinci leşılır. Mekteb tayyaresi olarak kuldavetli lanılan ve icabında taarruz ve tarassud sınıf müfettişlerden Macid Tahsin Moskova 8 (a.a.) Japon Hariciye Tekcan İktısad Vekâleti teftiş he ihtiyaclarmı karşılayacak tayyarelerile yeti reisliğinde başmüfettişliğe ter birlikte bin tayyarelik bLr kuvvettir. Nazırı M. Matsuoka dün akşam Birleşik Bu mevcudun yansı kadannı bombar Amerika büyük elçisi Cuk Steinhardt fian tayin edildi. Ankara 8 (Telefonla) Köstence dımancı tayyareler teşkil eder. tarafından akşam yemeğini birlikte ye. konsolosluğu kançılâri memurlarm Gene bu havacılığın bir balon bö mek için yapılan daveti kabul etmiştir. Dahiliyede tayinler Pravda'ıun makalesi HAVACILIK Balkan cephelerinde u A. Ahtshal Almanların bütün gayretine rağmen Mareşal Peten'in söylediği nutuk dan da fazla! Belki şeker hastalığı, belki karaciğer iltihabı gibi bir şey yapmasın diye korkarun. Dün elinde paketlerle geldi.. Nesesi yerinde, pürsıhhat görünüyordu. İyisin maşallah! dedim. İyiyim şükür! Neşem de iyi, sıhhatim de. Darısı dostlar başına! Nedir bu paketler? Peynir. Ben peyniri pek severim. Ete pek düşkün değilim ama peynirin iyisini isterim. Taze dil peynirleri çıkmış. Biraz pahalıca. Lâkin ne yaparsm zaman! Ondan aldım. Biraz da kaşar.. Demek kaşar buldun? Buldum ya! Hem Balkan kaşan. Şimdi evde bu Balkan kaşannı güzelce rendeletirim. İçine de dört junıurta kırar güzel bir omlet yaparım. Afiyet olsun, Teşekkür ederim. Ne yaparsın biraber! Her zaman da et yenmez ya! Biraz yumurta, biraz sebze geçinir gideriz. Doğru söylüyorsun. Hem scn de biraz dikkat euntlisin! Bugünlerde fazla semirdin. Evet öyle! Efendim yediğimizi yakmıjoruz. Vitaminler hep vücudde toplanıyor. Hidrokarbürler toplanıyor, yağ oluyor. Biraz yürümelisin! Evet! Yaz geliyor. Zaten kıra gideceğim. Her gün birer saat yüriisem, kendime gelirim. Sen ne yapıyorsun? Çalışıyoruz, ne yapaüm? Doğrusunu söyliyeyim mi? Ben sizin halinize acıyorum. Kimin haline? Gazetecilerin haline. Tıpkı pire tutar gibi vaziyettesiniz. Hakikati, vaziyeti hah yakaladun derken ummadık bir taraftan bir patlak, bir ansız hâdise, bütün tahmin ve mütalealan altüst ediyor. Allah yarduncmız olsun. Üstelik ahvalin icab ettirdiği ihtiyata mukabil karilerin pek haklı olan titizliğini nasıl telif ediyorsunuz, şaşıyorum. Vallahi birader; Telif edip etmedlğimizi biunem. Fakat iki ucunu bir araya getirmeye uğraşıyoruz. Kimi tutuj'or, kimi tutmuyor. Her zaman herkesi memnun etmek de mümkün değil. Kâh kari içerüyor, kâh alâkalılar serzeniş ediyor; böylece yuvarlanıp gidiyoruz. Ahvale ne dersin? Hangi ahvale? Yahu! Kalın kafah olmasana! Kaç tane ahval var? Muharebe! Ne diyeyim birader? Balkanlara harb geldi çattı. Yunanlılar topraklanm kahramanca müdafaa ediyorlar. Yugoslavlann ne yaptıklarını henüz haber alamadık ama rivayetlere göre İşkodra ve Fiyomeye girmişler, Tabiî bir şey! İki taraf da zayiat verecek, kan dökülecek, şehirlere girilecek, şehirlerden çıküacak! Anladık! Ya biz ne olacağız? Onun orasını kestirmek bana düşmez. Hele böyle hayatî meselelerde bütün muhakeme ve karar unsurları elde olmadan hüküm vermek abestir. Sen ne dersin? Hakhsın, haklısm ama bu yolda biı umumî prensip var. Yurdu müdafaa! Ondan tabiî ne var? O kadar basit konuşma! Her bakımdan jnanen, maddeten, propaganda bakımuıdan, sinir harbi bakımından >nırdu müdafaa! İşte bu yolda sizin büyük hizmetleriniz olur. Meselâ, ben senin yerinde olsam bizim vaziyetimizi hulâsa için karilerime şu fakrayı anlatırdım. Bir gün herifin biri kırda dolaşırken ortada kimse olmadığuu görünce kollannı omuzlanna kaldırıp gerinerek: Heeey! Var mı bu dünyada benim kadar kabadayı be! diye bağırmış. O sırada bir ağac dibinde dinlenmekte olan Mehmed adtnda biri bu sözü işitmiş ve öksürmüş. Bağıran kabadayı bunu duyunca Mehmede derhal: Bir ben hemşerim, bir de sen! demiş. Hulâsa edersek: Ne, bu dünyada benden haşka kabadayı var mı demeli, ne de böyle diyeni işitince öksürüğünü yutmalı. Haydi kolay gele yaz yazını. Ben gidiyorum, diyip peynir paketini aldı gitti. bültenine göre vaziyet şudur: Cem'an 58.870 tonluk 13 İngiliz, 14,975 ton hacminde 5 müttefik, 3,730 ton hacminde iki bitaraf ol. mak üzere cem'an 77,375 tonluk 20 vapur batmıştır. Halbukl Almanlar ayni hafta 1çlnde 187,000 ton hacminde ticaret gemisi batırdıklannı iddia etmek tedirler. Ayrıca İtalyanlar da 12 bin tonluk vapur batırdıklarını iddia ettiklerine göre düşmanın cem'an 199,000 ton vapur batırmış olması lâzım gelmektedir. Bu rakamlar yalandır. Askerl geml kafileleri müstesna, fakat sahü kafüeleri dahü olmak üzere harbin başlangıcmdanberi harb gemilerinin himayesi altında yapılan deniz nakliyatı gayrisafi 200 milyon tona balif olmuştur ki bu miktar 300 milyon tonluk bir hamule demektir. Bu gemilerin ekserisi düşman tarafından iz'aç edil meksizin limanlarına vâsıl c£mu;lardır. Atlantik muharebesinin araettiği zorlukları istisgar etmek doğru değildir. Kafiîelerin hazurlanması çok karışık ve güç bir iştir. Kafilelere dahil vapurlarm banliyö trenleri intizamile yol aldıklannı 7annet mek yanlıştır. Sisler, fırtmalar, son dakikada yapılan bazı değUiklikler. yeni bir tehlikenin haber verilmesi ve saire gibi bir çok mühim husus lar seyrüsefer programını son derece seyyal bir hale sokmaktadır. Vapur zayiatı ne kadar büyük olursa olsun, neticede bu davada muharebeyi kazanacağımıza şüphe yoktur. Haftalık İngiliz gemi "Şeref ve namus, eski zayiatı 77 bin tonu müttefiklerimize karşı hiç bir harekette tecavüz etmedi bulunmamamızı Londra 8 (a.a.) İngiliz AmiraJlık dairesinin 30 martta biten hafemreder,, taya aid ticaret gemileri za^iatı Vichy 8 (a.a.) Mareşal Petain radyoda bir nutuk söyleyerek, de Gaulle propagandasını tenkid etmiştir: Mareşal petain, vatanperverliğin ilk kanunu memleket birliğinin muhafazası olduğunu söyledikten ve Fransa olalıdanberi hiç bir rejimde hükumetin millî birliğin tehlikeye konulmasını kabul etmediğini hatırlattıktan sonra demiştir ki: « Fransanın medan iftihan olan şey yalnız topraklarmın bütünlüğü değil, ayni zamanda imparatorluğunun da ahengidir. Fakat kurnaz ve fesadcı bir propaganda bu sağlam bağları kırmağa uğraşıyor. Muhaliflerin bir an susan propagandalan her gün daha ziyade artan bir şiddetle yeniden başlamaktadır. Hükumetin icraatına hücum ediliyor, tahrif ediliyor. iftira ediliyor. Hükumetimi müdafaa ediyorum. Bundan üç oy evvel, ordumuzun en güzide kumandanmı şimall Airikaya gönderdim. General Weygand, Fransız birliğinin ne olması lâzım geldiğini orada mükemmel bir tarzda gösterdi. Bundan bir ay evvel de iktidar makammın yüksek mes'uliyetleri başına donanmamızın kumandanmı çağırdım. Fransanuı şerefi ve tamamlığının bir müdafii olduğunu biliyorum. Amiral Darlan bütün itimadımı haizdir. Şeref ve namus bize eski müttefiklerimize karşı hiç biı harekette bulunmamayı emreder. Fakat memleketin bütünlüğü, hayatî iaşe kaynaklarımmn muhafazasmı zarurî kılmaktadır. İşte muhalefet propagandalan bu zaruretlere karşı her gün ay aklanıy orl ar.» Mareşal Petain muhalefetin bir tarihçesini yapmış ve sözlerine şöyle devam etmiştir: « Fransız kanı kardeş mücadelelerinde akmış bulunuyor. Artık yeter. Anavatandan uzakta veya Hattıüstüva ormanlarında davetlere. tazyiklere. tehdidlere cesaretle karşı ko>Tnuş olanlara millî şükranı arzederim. Ve sadakat göstermek isteyenlere de kapmm açık tutuidufunu ilâve eylerim. Bir Fransız için, Fransa davasından başka müdafaa veya hizmet edilecek bir dava yoktur. Eğer ümid etmek isteyorsak, ümid bizim nefsimizdedir, toprağımıza bağhlıktadır. bizi mütesanid ve müttehid tutan sıkı bir kardeşlik içinde yaşamak azmindedir. Fransaya sadakatin birçok şekli vardır. Fakat Fransız birliği, anavatanla imparatorluk arasmdaki biriik alevhinde bulunarak Fransaya hizmet edilemez. Hükumetim benimle tamamile ve kat'iyyen mutabıktır.» Çin ordusu 10 milyon asker daha hazırlıyor Sovyetler isterse!. Millî Şefin Çorumu teşrifi günü Çorum 8 (a.a.) Millî Şefimiz İsmet Inönünün geçen sene Çoruma gelişlerinin yıldönümü olan 3 ağustos gününün uutulmaz bir şeref ve beyecan günü olarak kutlanmasına Meclisin son toplan. tısmda karar verilmiştir. Almanya, Fransaya patates kımdan işe yarar bir başarıda bulunacağı ileri sürülemez. Çünkü hareket veriyormuş harbinin oynaklığı ve yer müdafaasıBerlin 8 (a.a.) Bir hususî muhabir nın bu balonu havaya karşı korumakbildiriyor: taki müşkülâtı fazladır. Fransada iaşe vaziyeti ümidsiz bir vaHava kumandanhğı erkâmharbiyesine ziyet aldığından evvelce bildirilen mii. bağlı olan istihbarat hava rasad ve habadeleden başka işeal altında bulunmı va müdafaa teşkilâtı Yugoslav havayan Fransa ile işgal altında bulunan cılarının mütemmimleridirler. Fransa arasında mevaşi mukabilinde huGörülüyor ki Yugoslav havacılığı ihbubat mübadelesine devam edilecektir. mal edilir bir kuvvet değildir. Bihassa Almanya külliyetli miktarda patates arazinin dağlık oluşu kara ordularının EÖndermiştir. Pariste adam başına gün. r harekâtında hava ku\ vetlerinin yardıde 200 gram ekmek. haftada 200 gram mına ihtiyac hissettirmektedir. Yunan et dasıtılmaktadır. Her iki mmtakadan talyan muhasamatının başlangıcında 8000 Fransız amelesi çalışmak üzere zırhlı ve motörlü vasıtaların dağlık araAlmanyaya eirmiştir. zide işe yaramaz oluşlan karşısında daki Fransız protestosunu İneiliz hüVum.tine gönderdiğini ve henüz hiç bir cevab almadığinı bildirmiştir. Hull, müteakıben Fransız şerefinin Fransanın eski müttefiki alevhinde hareket etmemevi ieab ettirdiğine dair olan Mareşal Petain tarafından yapılan beyanat hakkında şöyle demiştir: « Bu sözler çok mühimdir ve bu hususta tefsiratta bulunmak arzu ederim, fakat bu beyanatm te>*id edilmesini bekleyeceğim. Sovyetler Birlifile Yugosiavya arasındaki anlaşmaya gelince. bu eniaşma istilâ kuv^'etleri dünyada ilerledikçe milletlerin bu kuvvete müracaatle yapılan fütuhatın mahiyetini daha iyi anladiklannı ispat etmektedir.» dan Feridun Otilli görülen lüzum ü lüğü vardır. Fakat günün icablarına zerine Vekâlet emrine alındı. göre bu tarassud balonunun askerî ba Bir Türk Alman şirketi kurulması teklif ediliyor Berlin 8 (a.a.) Hususî bir muhabir bildiriyor: Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesi neşrettiği bir makalede <Goltz Paşa şirketi» ünvanile bir Türk Alman ve Türk . Asya şirketinin ihdasını teklif eylemektedir. Almanlar Atlantikte de iki vapurlarını batırdılar Toronto 8 (a.a.) Kanada Hariciye Nazın M. Macdonald dün beyanatta bulunarak bir Kanada ticaret vapurunun son günlerde pasifikte 5000 ve 4800 toniîâtoluk iki Alman vapuru durdurduğunu, her iki vapurun da Almanlar tarafından âdetleri mucibince tahrib edildiğini ve vapurlarm battığını söylemiştir. Balkan harbi: Balkanlarda harb bütün şidderile devam ediyor ve Alman kuvvetleri Yugoslavya ile Yunanistan arasmdaki irtibatı kesmek için azamî tazyikı gösteriyor ve bunun için Bulgar Yunan hududunun müntehası olan köşeden Yugoshıvlara karşı taarruza geçmiş bulunuyorlar. Ta arnızun muvaffakiyeti sayesinde Yu goslavya ile Yunanistanın irtibatı kesilmiş ve Yunan ordusunun sol cenahı açık bırakılmış olacaktır. Yunanistana geçen İngiliz ordnsunun Almanlarla teması hakkında henüz haberler ahnmamışsa da İngiliz tayyareleri gittikçe artan şiddetle hareket etmekte ve mühim muvaffalriyetler kazanmaktadır. Milletleri köleleştirerek milliyet şerefîni tereddiye uğratmak istiyen tecavüz Amerika Harîcîye Nazınnın siyaseri. her batıl gibi. önce bir savlet sözleri gösterebilir, fakat bu savletin sonu. Nevyork 8 (a.a.) Hariciye Nazırı muzmahil olmakhr. Hull, gazeteciler toplanbsında beyanatömer Rıza DOĞRUL ta bulunarak Nemours hâdisesi hakkın kara ordusunun yolunu açmak üzere baş vurulan yegâne silâh tayyarelerdi. Hücum tayyareleri kara ordularının her türlü muharebe safhasına yardımda bulunacaktır. Burada İtalyanlar gibi Almanlar da havacılarının tesirlerine Holanda da Macaristanla bel bağlayarak kara ordusunun ilerleyişini temine çalışacaktır. Eğer müttemünasebatını kesti fiklerin havacılan, Mihvercilerin hava kuvvetlerini Balkanlarda mağlub edeLondra 8 (a.a.) Röyter ajansıcek bir muvaffakiyet temin ederlerse, nın öğrendiğine göre Holandanm harbin yüzde elli şansmı lehlerine çePeştedeki maslahatgüzan Draadijk virmek gibi bir talihe mazhar olurlar. Bu maksadla da Alman havacılarını ta vazifesinden ayrılmak için Holan arruzlar sırasında önleyerek teker teker da hükumetinden talimat almıştır. avlamaktan ziyade, esasen mahdud saBu suretle Holanda ile Macaristan yıda olan tayyare meydanlarını ve tayarasmda siyasî münasebetler kesilyareleri yerinde bastırarak tahrib et İ miştir. B. FELEK Leman, tekrar yatağma girmişti, yorganı omuz başlarına çekti: Erken de yattındı... Remziye, kısaca cevab verdi: Evet. Leman, dalgın gözlerle ablasının ha. zırlanışına bakıyordu: Abla, bu gece, öyle sayıkladın ki.« Remziye, titremişti: Neler sayıkladım? Bir şey anhyamadım. Sen, uyumadın mı? Benim uykumun gecesi gündüzü yok ki... Her gün, uyuklamaktan. pineklemekten başka ne işim gücüm var? Remziye: Şikâyet etme... Islak havada, sabah ayazında, uyku sersemi çamurlu sokak. larda koşup çalışmağa gitmek, keyifli, zevkli bir şey mi sanıyorsun? Diyecekti; bir şey söylemedi. Leman, hep ayni yorgun gülüşle tekrar etti: Çok sayıkladın abla... Galiba, ağırlık basmıştı. Remziye, başını salladı: Yorgunluktan, Leman!... Dispanserdeki doktorlar; hava değiş lerini duymuş, bundan ümide kapıl tirmeli.' demişlerdi. Remziye, kardeşini mıştı. bir gün fabrikaya götürmüş, doktora Evleri, çukurda idi ve en esintili hagöstermişti. Fabrikanın doktoru da: valarda bile, evin içi fırm gibi yanıyor. Sinirleri çok zayıf! du. Tahtaboş, eve nispetle, bir deniz kı. Dedikten sonra deniz banyosu tavsiye yısı, bir dağbaşı sayılabilirdi. Fakat etmişti. • eve nLspetle bir deniz kıyısı, bir dağ Doktorlar, reçete yazıp ilâç vermiş ol başı sayılan» tahtaboş da kendileri gibi salardı, Remziye, daha çok sevinecekti; talihsizdi; sabah güneşi, çukur mahalleçünkü borc harc reçeteleri yaptırmanm ye uğramadan gökyüzünü ortahyor; sağ imkânı vardı. Fakat «hava tebdüi» ile taraftaki cami de akşam güneşini gölge«deniz banyosu» na imkân yoktu. liyor; tatlı meltemlerden sert poyrazEvlerini kiraya verip yazlığa çıkabi. lar kadar bütün esintiler çukur mahallirler miydi? İstanbulun kale duvarla lenin üstünden geçiyor; basık, kara tah. rına komşu viran evi kaça tutarlardı? ta evler, rüzgârların uğultularmı uzak Yazlık yerlerde üç aylık bü oda tuta kanad sesleri gibi duyuyorlardı. bilmek için, evlerinin bir yıllık kirası Ilk günler, Leman, tahtaboştaki sedire güç yetişirdL Sonra, Remziye, fabrikaya uzanıp kitab okuyarak avunuyor ve nasıl gider, gelirdi? eğlenebiliyordu, fakat mahallede «tahDeniz banyolan da ucuz değildi? «Dünya kadar» yol parası da lâzımdı. Yazın, Remziye, «hava tebdili» ne bir çare bulmuştu. Bir buçuk kat evin üs. tündeki tahtaboşa sediri çıkartmış, kirli çamaşır iplerine de iki battaniye ge. rerek, dam üstünü bir kür terası yapmıştı. Remziye, fabrikadaki arkadaşla rjnın bazılarmdan adalardaki sanatoryomların güneş banyolarmı, hava kür. taboş safası» pek çabuk duyulmuş ve kulaktan kulağa komşu mahallelere kadar yayılmıştı. Meraklı mahalle karıla. rı «hasta yoklamak» bahanesile tahtaboşa akın etmeğe başlamışlar ve sigara dumanlan, geyirtiler, öksürükler, çocuk vızlamaları ile orasını, kapalı bir odadan daha boğucu bir hale sokmuşlar. dı. Leman, hava almaktan vaz geçmişti; eskisinden daha sinirli, daha hasta idi. Bir AŞK UÇU Edebî roman Remziye, onu yatıştırmak için yalvanyordu: j | Bir kaç gün dişini sık^. Mahallede ya bir düğün, ya bir boşanma kavgası, yahud bir cenaze olur, bizi unuturlar. Remziyenin dediği çıkmıştı; a#ağı mahalledeki kavgalı bir haciz davası, mahalle karılarına «tahtaboş safası» nı unutturmuştu. Gelgelelim, ellerinde sapan teşlarile saçaklardaki kuşları avlayan mahalle çocukları, kâh dam üstlerine çıkarak, kâh ağa;lara tırmanarak, zaman zaman, tahtaboşu bombardıman ediyorlardı. Buna, Remziye de isyan etmişti. Bat. taniyeleri topladılar, sediri aşağı indir NU Mahmud Yesari laeaklan şüpheliydi. Vergi taksitlerini ödeyemezlerse, ev, tehlikede idi. Açıkta kalmak, açlık kadar korkunctu. Kime sığınır, nerede barı. nırlardı? Remziye. Fikrinin bir sözünü hatır ladı: «Senin okuman yazman var. Nerede olsa iş bulursun!> Bu da bir ümid. di. Acaba fabrikadan çıktıktan sonra, bir yerde, açıktan bir iş bulamaz mıydı? Bunu düşünürken, fabrikadaki vaziyeti, gözlerinin önünde, bütün çıplaklığı ve acılığile canlandı. Kendi de tehli keyi savuşturmuş sayılmazdı. Fabrikada kalan Hasan ağabey, yediği dayağın. herkesin önünde rezil olmanın acısını 10dUer. Leman, ablasmdan biraz uzunca boylu, mat beyaz tenli, koyu elâ gözlü, ka. lın dudaklı, top çeneli, güzel olmaktan ziyade şirin, sevimli kızdı. Fakat, havasız evde kapanıp oturmak, onu gün geçtikçe solduiuyordu. Rfmziye, kardeşinin solduğunu, eridiğini gözlerile görüyordu. Fakat ne yapabilirdi? Elinden gelen bu kadardı? Şimdi, bu hasta çocuğun bir küçük ta. bak muhallebisini, bir kâse südlâcını mı kesecekti? Evleri, biraz büyük olsaydı, satarlar; küçücük bir ev ahrlardı. Bu da imkânsudı. Evlerini satarlarsa, bir kulübe a çıkarmak istemiyecek miydi? Galatalı Şakir, Remziyeyi koruyacaktı. O da, us. tabaşı ile boy ölçüşemezdi; çünkü, bu bir bazu kuvveti değildi. Fikri gibi, onu da kovuverirlerdi. Galatalı Şakirin kovulması, elbette Remziyenin mevkiini de sarsacaktı; ardarda çıkan vakaların onıuı yüzünden olduğu anlaşıla. caktı. O zaman, Remziyeye yol vereceklerdi. Gene kız. yorgana sanlmış, dişleri birbirine çarparak titriyor ve kendi kendi. ne tekrar ediyordu: Hayır... Hayır. Hiç biri olmıyacak... Hiç biri olmıyacak. Ne zaman daldığınm farkında değildi. karyolasının başucu sarsılıyordu, sıçrayarak uyandı, telâşla gözlerini uğuş. turuyordu: Ne var? Lemanı görünce, hemen doğrularak sordu: Çok mu geç kaldım? Hayır, tam vakit... Remziye, yorganı üstünden atarak fırlamıştı; koşarak çıktı, yuzünü yıkadı: acele giyinmeğe başladı: Ben, her gün vaktinde uyamrdım ama. !• J ^ T , i j f j (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: