25 Mayıs 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Mayıs 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 25 Mayîs 1941 MÜLÂHAZALAR | Doğru değil mi? \Şehidlik mevkiinin imarı işi biraz hızlandırılmahdır! Veznecilerde 16 mart kahramanlannın şehid edıldiği yerde bir park yapılması için Belediyemizin verdiği karar çok yerinde idi. Bu mmtakada epeyi zamandanberi yapılmakta olan istimlâk muameleleri bitmiş ve toprağın tes^iye edilmesine başlanmıştı. Fakat son zamanlarda her nedense orada pek az amele çalışıyor, hatta bazı günler faaliyet büsbütün tatil ediliyor. Böyle bir ihmaje maruz kalması neticesi. etraftan atılan çöpler ve saire bu havalide birikmekte, caddenin yanında çirkin bir manzara teşkil etmekte, civardaki evler de vaziyetten müteesslr olmaktadırlar. Fakat meselenin daha ehemmiyetli noktası, şehidliğin uzun müddet bu şekilde bırakılmasının, ulvî kahramanlann hatırasile bir tezad vücude getirmesidir. Binaenaleyh. alâkadarların oradaki imar işini hızlandırarak yukanda saydığımız maddî ve manevj mahzurlan bir an evrel ortadan kaldırmalan icab eder, diyoruz, f Şehir ve Memleket HabePİerLJ Gene bir aile Türk Borcu tahvilleri 1933 34 senelerinin tediyatı Ankara ve Istanbulda yarın başlıyor Her sene 25 mayısta birinci tediyesi yapıian yüzde 7,5 faizli 1933 ve 1934 Türk borcu tahvillerinin tediyatı yarından itibaren gene zamarunda yapılacaktır. Hükumetimiz bu suretle taahhüdünü mevcud vaziyetlere rağmen gene vaktinde yerine getirmektedir. Yalnu vaziyeti hazıra dolayısile tediyat İstanbui ve Ankarada yapıiacaktır. Tediyatı Cumhuriyet Merkez, Osmanlı Bankalarile Doyçe Bank yapacaktır. Verilen karara göre 1933 Türk borcu lahvillerinin her üç kısmına aid tranş farkı gözetilmeksizin beher kupon mukabili 0,7346 dolar mukabili 0,9491 Türk lirası tediye oluçacaktır. 1934 ikinci sıra Türk borcu tahvilleri için ise yalnız Istanbulda 18,75 Fransız frangı mukabili 0,5519 Türk lirası tediye olunacaktır. Katil Ali Ozdemir dün Adlijeden çıkarken Mühendis ihtiyacı Biz bunu tetkik ederken imar ve endüstri işlerinin bütün unsurlarını kasdetmiş oluyoruz Bundan bir ay kalim ki on mareşalı, dar evvel Alâedcl'n . sekiz generali, on Yazan: ». albayı, on binbaşı Cemil'İR CumhurıI ve on beş yüzbşşısı yet'te ncsroiunan bir I olsun. Böyle bir oryazısında memledu bir ucube olacağı kette mi'Jıendis azllğı meselesini hallptmek üzere yüksek gibi yüksek mühendis, mühendis, konroühendis mektebine giriş imtihanlarını düklör, kalia veya usU. adedleri birbikaldırarak çok taiebe almağı teklif et rıne yakm olan endüstride garib bir mişti. Buııdan e^vel çıkan iki yazımızda şey olur. Yüksek rıühendis daha ziyade yaratı^ı kabiliyette bır mühendis olmabunun doğru olrmdığını bildirmiştim. sı bakırrandan adedi de az olmalı. Buna Mekteb kapılarmı, seçim imtihanı yapmukabil daha ziyade tatbik ve takib »ıyarak, teiebeya açmış olsak bu sefer edici mühendis ve kondüktörlerin adedi mektcbin birinci sınıf imühanlarında tabiî yüksek nıübendis adedinden daha talebenin yüzde 50 sinden fazlası sınıfta çoktur. Bu muvazene teessüs etmediği kalır. Bu takdirde bu kadar talebe bir takdirde yüksek tnühendislerin bir tasene anafora kürek çekmiş olacağı gibi kım haflf işlerde kullanılmalara lüzumu biz de beyhude meşgul olmuş oluruz. hasıl olur. Nitekim bugün Amerikada Bu yüzden müsta>d talebenin randımanı ıal böyledir. Bu da hem cemiyet ve düşer. Çünkü sınıf pek gayri mütecanis hem de o feıdier için doğru değüdir. olur. Böyle mütecanis olmıyan smıflar Bu halde asıl mühim mesele, memlekeda düstaid talebeîerin fazla istifade ede tin (teknik işleri) kadrosuna girecekler miyeceği aşikârdır. Halbuki cemiyetin aıasında bır muvazene teşkil edilmesi bu işlerde başîıca vazifesi randımanı \e rnekteblerin cna gore kurulması ve yükseltmek, kemiyyetten ziyade keyfi çalışürılması mese'osıdir Bugün endüsyete ehemmiyet veımektir. Bilhassa, de tri bakımL.ıdan ileride gelen memleketmokrasirun vazife'erinden biri fakir ve îerden biri olan Felemenkte bir tek aeki taîebeyi korumak ve yükseltmektir. (yüksek mühendis mekttbi) vardır. 1905 İşte bu bakımdan seçim imtihanlan e kuraln.uş olan bu mühim müessesehem talebe, ve hem de eemiyetin menfa de Delft şehrinde ve fabrikalar civa Btleri bakımından pek faydalıdır. ındadır. Bu müsssesenin profesörleri Dahası v?r. Mektcb kapılarmı lise me ve lâboratuarlan b:r taraftan yüksek eunlarraa açıp birinci sınıfa 500 talebe mühendis yetiştirmekle beraber diğer taeldığımııı farezdersek bakınız ne olur. raftan fuhrikaların randımanım. ' ve Evvelce de arzettiğim gibi Mühendis memleketin teknik' işlerinin yükselmetnektebi bir ılim, daha doğnışu bir fen sine çalışırlar. Yüksek mühendis mekmüessesesidir. Bu müessesede lâbora tebinin "birlcik vazifesi Ford otomobili tuarlar, resim ve tatbikata fazla ehem gibi seri usu'lde mezun vermek değil, rniyet verilir. Her talebenin muayyen belki bir taraftan yaratıcı kabiliyette nuktarda lâboratuar ve tatbikat mesa nıuhfndis yetiştirmek ve dlğer taraftan isi düşer. Haydi, kurlar için 500 tale sulh ve harb zamtn!arında memleketin beyi alacak anfiler yapalım. Fakat tat teknik İşlerinde tetkik işlerile uğraşan bikat ve lâboraluarlar için ne yapaca salâhiyet sahibi V.ir müessesedir. Bu ğız. Bu iş'er için sınıfı en aşağı 10 ilıbarla bir yüksek mühendis mektebi grupa 3vırtr.ak lâzım. Bunlar için üçer bir (teVnik ünivcrsite) dir. Memlpk^tte mühendis azlığını karşılasaat lâbo r atuar saatinden haftada 30 eaat lâboratuar mesaisi koymahyız. Bu mak üz^re yüksek mühendis mektebi gün fizik zümresinin kadrosu 7 iken tedrisat DrogramİHrım hafifletmek lüzuo zaman 20 yi bulur. Hele resim ders muı.u iddia edenler bile görüyoruz. Bu leri için 30 kişilik bir kadro lâzım. Bu satırlarla onlara <7a cevab vermiş olukadroyu terpin etmck imkânsız gibi. Et yoruz Eu satırlaıı yazmağa fırsat versek bile temin edilecek kâra nazaran diğinden doiayı Alâeddm Cemire* te fazla masrafh olur. Hasılı muhtelif cep .:ekkürler ederim. Katil Ali Ozdemir dün tevkif edildi İki kızın kanına giren cani, sarhoş olduğunu sevgilisi kaçmca kendini kaybettiğini söylüyor geldikten sonra, bir yandan bu davayı takib ediyor, bir yandan da Hayrünnısaya: .Ondan boşanınca seni nikâhlıyacağun» diye verdiği teminatı tekrarlıyormuş. Suçlu, dün cinayet etrâfında ^•öyle demiştir: « Ben, bu kıza yakın olmak maksadile karımın yanından uzaklaşarak buraya geldiğim ve yerleştiğim halde, c boşanma davasının uzadığı bahanesile gitgide benden yüz çeviriyordu. Son zamanlarda büsbütün surat astı. Ben kendisini çıldırasıya seviyordum. O gün, Hayrünnisayı düşüne düşüne 55 lik bir şişe rakı içtim ve evine gittim. Kız, yüzüğü geriye verip, aramızdaki nişanı bozmak istedi. Bunun üzerine hiddetie evden çıktım, ama civarından uzaklaşmadım. Tekrar döndüğümde, Hayrünnisa, beni görür görmez kaçmağa kalkıştı. Kendısini kovaladım. O arada kendimi kaybettiğimden, artık ne yaptığımı, ne olup bittiğini bilemiyorum. Başka hiç bir şeyin farkında değilim!» Suçlu, Hiyrünnisayı öldürmeği tasarlamadığını, Hayrünnısanm arkadaşı Şüt ranın da herhalde kazaen vurulduğu müdafaasmdadır. Gene ifadesine göre, kaçtıktan sonra yangın yerlerinde dolaşmış. oralarda ve daha başka bazı yerlerde saklanmıştır. Bir kat kostüm satın alarak sırtındaki elbiseyi değiştirmiş, bunu giymiştir. Çıkardığı elbiseyi de Sarayburnu civanndan denize atmıştır Suçlunun cinayet işledikten teslim olmasına kadar aradan fazla zaman geçtiğinden, derhal mahkemeye verilerek ağır cezalı meşhud suç olmak üzere muhakemesine başlanamamıştır. Adlî takibat, umumî hükümlere göre yürütüle cektdr. Suçlunun, cinayeti işlerken sarhoş olduğu ' şeklindeki müdafaasının doğruluk derecesini muayane ile tayin de, kendisi vak'ayı müteakıb ele geçmediğinden. mümkün olamamıştır. Tamirci Hüsıtü kayın biraderini öldürdtt faciası oldu l Prof. Salih Murad Do^ru değil mi? Un lasarrufu Francaİa unu da 101 çuvaldan 20 ye indirildi Dünden itibaren ekmeğin 950 gram olmak uzere imaline başlanmıştır. Fırmlardan alınaa nümunelerin yeni çeşniye uygun olup olmadığı tetkik edilmek üzere kimyahaneye gönderilmiştir. Ekmeğîn 950 gram fakat aded itibarile eskisi kadar irnal edilmesi üze~ine İstanbula verilen undan mühim miktarda tasarruf temin edilmiştir. Dünya vaziyetinin bugünkü şeklini nazarı dikkate alan hükumetimiz, un sarfiyatmda tasarrufa ehemmiyet vermiş ve francalanın ancak hastane ihtiyaclarım karşılayacak kadar imal edilmesini Belediyeye emretmiştir. Bu sebeble evvelce verilmekte olan 101 çuval francalaiık unun 20 çuvala indirilmesi takarrür etmiştir. Bu unlar da hastanelere francala vermeği taahhüd Altın fiatları düsüyor etmiş olan fırıncılara verilecektir» Hasta olanlar için de francala temin edileAltın fiatlan yeniden düşmeğe başcektir. Kezalik bisküi, makarna ve sa lamıştır. Dün, Reşadiye altım 27, beşiİre gibi unlu mevad imal edenlere tevzi bıryerde 120 lira ve 24 ayar külçe altıedilen un miktarı da azaltılmıştır. nm gramı 340 kuruştu. 1934 ikinci sıra tahvillerinin kontenjamna dahil ve 25 mayısta vadesi gelmiş olan kuponların Türk lirasile karşılığı Osmanlı Bankasına Maliye Vekâletince yatııılmıştır. Ancak bunlann transier ve tediye tarzı hakkında alâkadar makamlar nezdinde girisilen teşebbüsler henuz intac edilmemiş olduğundan hâmillere zanırî olarak tedıyat zamanmda yapılamıyacaktır. Fakat <C» kontenjanı tahvillerinin tediyesi için tertibat alınmıştır. Fatihte çarşamba gecesl işlenen cinayetın suçiusu Beyoğlu mürettebatından polis Ali Ozdemir, vak'ayı müteakıb kaçmıştı. Ali Özdemir, dün sabah saat on buçukta İstanbui Adliye dairesıne gelmiş, müddeiumumilik muavinler odasına girmiş ve huviyetini anlatarak, teslim olduğunu söylemiştir. Adliyeye sivil giyinmiş gelen suçlu, tabancasını birlıkte getirmlş, müddeiumumiliğe vermiştir Müddeiumumilikçe ifadesi almıp hakkında dosya hazırlanarak, dördüncü sorgu hâkımhğine gönderilmiştir. Dördüncü sorgu hâkimi Şüreyya Malkoç, Ali tKTlSAD Özdemiri sorguya çekmiş ve hakkında tevkif müzekkeresi kesmiştir. Diğer taraftan, suçlunun aklî ve ruhî vaziyetine Çorab makineleri dair Adlî Tıb raporu alınmasına lüzum damgalanıyor görülmüştür. Ali Özdemir, Adlî Tıb Mıntaka İktısad müdürlüğünce veri müessesesinde müşahede altına alınmışlen karar mucibince çorab makineleri tır. nin sabit kısımlannm damgalanması Şimdi Ankarada bulunan bir kadınla ve numaralanmasına yarın başlanacak evli ve iki çocuklu olduğu anlaşılan suçtır. Numaralanma işi Çorabcılar Koo lu Ali Özdemir, bir taraftan da Hayrünperatifinde ve İktısad müdürlüğü me nisa ile nişanlanmış, bu kızı nikâhlamak murları önünde yapılacaktır. üzere karısı aleyhine boşanma davası açmıştır. Kendisi Ankaradan İstanbuîa helerden bu noktanm tatbik kabiliyeti olmadığı görülür. Burada düşünülecek mühim bir nokta var Mem'ekette mühendis azlığmdan şikâyet ettiğimiz zaınaı, bir mühendislık âleriır.e giren bütün mütehassısları kâsdediyoruz. Voksa yüksek mühendis azliğını değıî. Mühendislik daha doğru6u imar ve endüstri işlerinin unsurları ordu unsurlarına benzer. Nasıl orduda nıahrut usulü curi ise bu işde de aynen böylerür. öyle bir ordu tasavvur ede sunturlusu! İhtikârın İçki satılan yerlerde... Belediye içki fiatlarını birer miktar daha yükseltmeğe karar verdi Belediye iktısad müdürlüğü umumî surette içkiü maballer için yeni bir tarife hanrlayarak daimî encümene vermiştir. Bu yeni tarife dükkâncılarm masraflarının arttığım gözönünde tutarak bazı içkili mahallerde içki tarifesinin tezjidini kabul etmektedir. Bilhassa küçük içki şişeleri için konulan fiat yüzde yirmi beş nispetinde artırılmıştır. Bunlardan maada geçen sene mesire mahallerindeki kahvelerin, tarifelerinde kahve fiatmın beş kuruş gibi az bir tarifeye tâbi tutulmalan yüzünden zarar ettikleri hesablarınm tetkikinden anlaşılarak bu tarife de bir miktar yükseltildiği gibi bazı içkili lokanta ve kazinolar Belediyeye müracaatle yanlarmdaki diğer lokanta ve kazinolara nazaran kendi sımflannın aşağı tayin edilmesinden şikâyet etmişıerdir. Yapılan tetkiklerde bunlardan da haklı görülenlerin sımfları yükseltilmiştir . Katil Hüsnü, ağır varalı olarak hastanede yatıyor Dün sabah Feriköyünde aile geçimsizliğinin sebebiyet verdiği bir cinayet vukua gelmiştir. Ferıkoyunde Civelek sokağında beş çocuk sahibi otomobil tamircisi Hüsnü oturmaktadır. Hüsnünün karısınm kardeşi Hüseyin de ayni sokakta başka bir evde oturmaktadır. Hüseyin de evlidir ve bir çocuğu vardu:. Fakat Hüseynin karısı, kaynanası ve görumcesile iyi geçinememektedir. Bu vazıyet ikı ev arasuıda daimi bur münakaşaya sebebiyet vermektedir. Evvelki gün, gene iki evin kadınları arasuıda bir münakaşa olmuştur. Hüseyin bunu haber alınca eniştesile bu münakaşa yüzünden bir hayli çekişmistir. Hatta aralarında bir kavga bile başgöstermişse de araya girenler buna mâni olmuşlardır. Dün sabah, Hüsnü ile Hüseyin mahalleleri civarındaki berber Cevadın dükkânı önünde karşılaşmışlardır. Burada enişte ile kayınbirader arasında kanîı bir boğuşma başlamıştır. Ellerinde bıçaklarla birbirine saldıran bu iki akraba boğuşma esnasmda bıçaklarıru merhametsizce kullanmaktan çekinmemişlerdir. Neticede ikisi de ağır surette yaralanmıştır. Fakat yarası daha tehlikeli olan Hüseyin, biraz sonra ölmüştür. Hüsnü de Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. Adliye tabibi Hıkmet Tümer, cesedl muayene ederek defnine ruhsat vermiştir. Hâdise etrafında zabıta ve adliye tahkikat yapmaktadır. MÜTEFERR1K Vali muavini Silivriye gitti Vali muavini Ahmed Kmıkla Maarif müdürü Tevfık Kut yol ve mekteb ihtiyaclarını tetkik etmek üzere Silivri ve Çorluya gitmişlerdir. Radyo aboneleri Hazîrandan itibaren senelik abune ücretlerinin tahsiline başlanıyor Radyo aboneleri, her sene olduğu gibi bu sene de hazirandan itibaren, on liradan ibaret olan abone ücretlerini posta idarelerine yatıracaklardır. Haziran ayı zarfmda ödemiyenlerden bu para, yüzde yirmi fazlasile tahsil edilecektir. Borclaruıı 15 ağustos tarihine kadar tediye etmemiş olan abonelere birer ihbarname gönderilerek bir mühlet verilecektir. Bu mühlet zarfında da borclarını ödemiyenlerin ruhsatnameleri geri alınacağı gibi kendileri de mahkemeye verilecektir. Vaziyet dolayısile, İstanbulu terketmiş olan abonelere gelince: Bunlar hakkında posta İdarelerine şimdiye kadar herhangi bir tebligat yapılmamıştır. Radyo makinelerini beraberlerinde götürmiyenler bunları, buradaki mutemedleri vasıtasile posta idaresine gönBen neredeyim? derip mühürletmek hakkını haizdirler. Ştjyle gel şöyEvvelce olduğu gibi radyolarım mühürle!.. Hah, Çantanı letenlerden abone parası alınmıyacaktır. da şu karşıki rafa Maamafih, ortada mevcud hususî va koy!.. Tamam... E ziyet dolayısile, Radyo İdaresinin abone anlat bakalım! Na bedellerinin tahsil şekli hakkında yeni sılsın? İyiyim çok şübir izahatta bulunması beklenmektedir. kür! İyisin Maşal. SEHİR tSLERI lah! Bak yanağın kızarmış.. Sivilce çıkıyor da onun kırmmsı... Medreseler tamir ediliyor sı... Gerdanın da sivilceden kalîulaşBelediye, hususî idarelere devrediltniş olan medreselerin tamir ve tanzimi madı ya! Gömlek dar da öyle görünüvor... için bir program hazırlamıştır. Bun Hay kâfir! Ona da bir tevil bullardan ilk olarak Üniversite talebe Yurdu ittıhaz edilecek olan Fatih medrese dun.. Ne var, ne yok bakalım! Ne olsun! ahva! malum! leri temizlenmektedir Diğer medrese Öyle! Ahval malum! Harb garbdan ierden bir kısmı çocuk kütübhanesı veya ilk mekteb ittihaz edilecektır. Bu şarka geçti. Evvelâ Balkanlar. sonra Yumedreselerin şlmdıye kadar pek çok ih tıanistan. Bak şimdi de Giride sıçrsdı. Sıçrar efendim! Bu kıvılcını sıç . male maruz kaldığı görülmüş ve temızlenmesinde müşkülâtla karşılanmıştır. rar. Tayyare var mı, yok mu? Tank taşıyormuş... Hatta bunlann üzerlerinde bir kaç Tank mı? Çocuksun yahu' Herif metreye yiikselen yabani ağaclara tesazırhh taşıyormuş, zırhlı... düf edilmiştir. Cebelüttarığm dışmdan alıp Akdenize Tozkoparan • Kasımpaşa bırakıyormuş. Artık var ötesıni sen düşün! arası ağaclanıyor Nasıl olur yahu! Belediye, Tozkoparandan Kasımpa Nasıl olacak? Top gibi olur. He. şaya doğru olan boş sahayı teşçir ede sab meselesi bu! Herifte mühendls var cektır. Yalnız burasımn Kasımpaşaya Şimdi de Şap denizine zırhh geçirecekdoğru kademe kademe dolcurulması miş... mevzuu bahsolmuşsa da yapılan tet Bunlar mübalâğa olmasın! kiklerde bunun için en az 100,000 lira Sen beni dinle kuzum' Yapar mı lık toprak nakline lüzum olduğu an yapar! Bak Yunanistan... laşılmıştır. Bu sebeble doldurulmıyarak Canım! Yedi milyonluk memleket buraya muhtelif cınste ağac dıkilmesi dayanabilir mi? kararlaşmıştır. Buna aid plânlar sarav Bu milyon meselesi değil gözüm, bahçeleri mütehassısı tarafından ha plân meselesi. Şimdi Giride geçiyor. zırlanmaktadır. Oradan Kıbrısa geçecek. Adadın adaya Allah Allah! Bu ihtikârdan el'aman. Düşünün efendim! Boncuk ihtikârı yapıyorlarmış. Böyle şey olur mu? Vay İnsafsız, mürüvvetsiz adamlar vay. Ya maazallah boncuk sıkıntısı başlarsa ne olur halimiz! Vurmalı beline efendim! Öğrensin . ler halkı boncuk yüzünden boğmayı! İşte bu muharebenin kötülüklerinden biri daha! Boncuk azalıyor. Halbuki politikanın birinci avadanhğı boncuktur, mavi boncuk... Herkese birer tane verir, soranlara: Mavi boncuk kimde İse onu seviyorum! der geçersin!.. Diyeceksiniz ki; inci dururken bon . cuğa kim rağbet eder?. Şimdi herkes kendine dost ararken, işin pek derinine gitmez! Mavi boncuk kendinde ya, yalnız onu görür, onu İşitir. Anlaşılan boncuk ihtikârı yapanlar bunu keşfetmiş olmalılar ki, muharebe. de işe yarar bir 1 matahür diye şeytana uyup ihtikâra sapmışlar. Boncuk faydah şevdir... Nazara İyi gelir.. Bir gönülde bir kaç sevda barınmasına yarar. Allah mavi boncuğu eksik etmesin! Boncuk ihtikârı Ben neredeyim ? Numarah vapurlar... pantalon ve kuyruksuz bonjurile ŞarBoncuk ihtikârı Yazan: loyu taklid etmiş. Onun meşhur kamış rBÜRHAN Depo eftiğî kahvelere kurdlu kuru bakla karışiırıyormuş! Eminönü meydanında Balıkpazarı ağzında kahveci Filibosoğlu elindekı kahveleri satmamaktan ve saklamaktan Fiat Murakabe Bürosunca adliyeye verilmişti. Fihbosoğlunda yakalanan kahvelerin Belediye Sıhhat müdürlüğünce yaptırılan tahlılinden bu kahvelere kavrulmuş ve öğütülmüş kurtlu kuru bakla karıştırıldığı ve bunlann da sıhhate muzır olduğu sabit olmuştur. Filibosoğlu bu cürümden de adliyeye verilecektir. FELEK atılıyor zaten. Sonra Suriye... Arkadan Irak, daha sonra Hind, Hindde.ı sonra Singapur. Bu İşleri senden iyi anla rım. Benim coğrafyam kuvvetlidir. Bır taraftan da Giridden Bingaziye, oradan Mısıra... Mısırdan Habeş, ondan sonrı Kap... Altın madenkri... Aaaaa... Bu vapura da ne oldu? Hiç, ne olacak, dosdoğru gidiyor!. Ben neredeyim yahu? Nerede olacaksın be birader! Moda açıklarında... Eyvah, yanhş binmişim... Neden? Ayol ben Kadıköyüne gidecektim.. Nasıl oldu da.. Hay Allah cezasını versın... Ben şimdi ne yapacağım.. Bu vapur nereye gidiyor.. Heybeliye... Vah vah vah! Kadıköyünde da vam da vardı... Zararı yok yahu! Adadan adaya at. layıverirsın... Bırak alayı... Ben şimdi ne yapayım... Hay Allah belâsım versin. Senin coğrafyan kuvvetlidir, bir çaresini bulursun! İnce bastonu da elinde. Evvelâ kendini prezanta ediyor. Bir kaç meşhur adam taklidi yaptıktan, ateşli sıgarasmı ağzı. na saklayıp çıkardıktan sonra mölon şapkasını da kolunda gezdirip eline alıyor ve parsasmı topluyor... Hem topluyor, hem de: Şarlo da benim gibi değil miydi?. Amerikada çıksın da Turkiyede neden çıkmasm'.. Ayıb değil! Ekmek parası kazanıyorum! Hırsızlık edecek değilim ya!.. diyerek meslekî izahat veriyor... Numara İcabı biraz yılışık olduğun . dan herkesle konuşuyor... Yolculardan birisi: Para kazanıp Şarlo gibi olunca bizi hatırdan çıkarma! diyecek oldu... Çıkarmam! Siz o zaman beni gelip bulun! cevabını verdi.. Vspurdan çıkarken birisile konuşu yordu. Öteki buna sordu: Ne iş yaparsın?. Şarloluk ediyorum! cevabını verdi. Bu numaralı vapurlar çok ömür şeyler.. İnsan gazete. makale, hele başma. kale okumaktan kurtuluyor. Az şey mi? • Anadoluya gideceklere vasıta hazırlanıyor Meccanî vasıta ile Anadoluya gitmefc üzere beyanname almış olanlardan mühim kısmı hususî trenlerde gitmek istemiyerek umumî trenler için kendllerine bilet verilmesini istemişlerdir. Devlet Demirjolları idaresi bu şekle muvafakat etmemektedir. Bir kaç güne kadar Trakyadan da sevkiyat başlıyacaktır. Bunlar bittikten sonra muhtelif sebeblerle kendilerl* ne tayin edilen günlerde gidememiş olanlar icin yeni bir tren veya vapur seferi hazırlanacaktır. Nafıa Yekili Trakyadan döndii Trakyada bir tetkik seyahattne ç»kmış olan Nafıa Vekili Ali Fuad Cebesoy, güzergâhta inşa halinde b;ılunan bütün yolları teftiş etmiş ve seyahatini Geliboluya kadar temdid ettikten sonra, dün gece geç vakit otomobille şehrimize dönmüştür. CUMHURÎYET Nüshası 5 knrustnr. Abone ş Senelik Alb avhk Üc avhk Bir avhk 1400 750 400 150 Kr. 2700 Er. » 1450 » » 800 . » Yoktur. Dünkü ihracat B. FELEK Eskişehir İstasyonunda Rasimle karısı Nerime, Ankaradan geceyarısı gelen trende boş yer bulabilmek sevdasile şi. mendifer rıhtımını baştan başa dolaş . tılar. Kompartımanları su:a ile gözden geçirdüer. Hepsi de tıklım tıklım dolu idi. Aradıklarını bulmaktan ümidi kesecekleri zaman makinenin arkasına ilâveten bağlı, kapıları yandan açılan, eski sistem bir vagondaki boş komparitımanı görünce birden gözlerine inana. madılar. Sonra sevincle basamaklara tırmanarak içeri daldılar. Kapıyı da sım sıkı kapadılar. İstasyon şefi. hareket işaretini ver . mek üzereydi ki, vagonlara bakına bakına telâşla ilerleyen ihu'yar bir yolcu da bizimkilerin kompartımanmda yer olduğunu görür görmez hızlandı, kendini içeri dar attı ve girerken kapamayı ihmal ettiği ayni kapıdan yaşh bir ka. dmla kızları ve bir an sonra iki bahriye talebesi daha, ihtiyan takib ettiler. Nerime, yeisle basını salladı: «Ne ak. silik! dedi, kendi evimizde imişiz gibi sere serpe yatıp uyuyacaktık işte!..» Ra. simin de canı fena halde sıkılmıştı: «Mendeburlar! dedi, tüneyecek başka yer bulamadılar sanki Düşündükçe hırsmdan kuduracağı geliyor İnsarun!..» Tren hareket etti. Balaylarının en cümbüşlü zamanma rastlayan bu sakin mayıs gecesinde şiir ve sevda cennetine bir kaç saatcik sahne oîacağını tahayyül ettikleri kompartımanlarının; bu İstilâ neticesinde, ce . henneme döndüğünü düşündükçe feci bir hayal sukutuna uğrayan Rasim. sinirlendikçe sinirleniyor ve bir düziye. tesbih çeker gibi: «Adamm, hırsmdan kuduracağı geliyor!..» diye söylenip du. ruyordu. Birden elini alnına götürdü. Zihninde şimşek gibi çakan isabetli bir fikre kapılarak: «Öyle ya. Niçin olmasın?» diye düşündü ve köşesine rahatça yerleştikten sonra da herkese işittirecek tarzda karısına seslendi: Görüyor musun şu yezid hayvanı! Galiba başlıyor. Evet, o.. Ta kendisi... Dün şehrimizden yarım milyon liralık ihraoat yapîlmıştır. Bu meyanda Almanya ve Finlandiyaya tütün. Al Gazetemize sönderilen evrak ve vazılar manyaya baKla, Rumanyaya zeytin ve nesredilsin edilmesin iade edilmez ve İsviçreye susam ihrac olunmuştur. 7İvaindan mec'ulivet kabnl olnnmaz. Dikkat Numarah vapurlar... Buna vapur numa. raları da diyebiliriz. Lâkin acele etme. yin! Bu vapur numaralan, bacadakı numaralar değil, vapurun İçindeki numaralardır. Geçen. de (Vâ . Nu) arkadaşımız bir vapur kamarasmda bilmem kaç kişinin gazete okuduğunu, bilmem ne kadarının sakız çiğnediğini, şu kadarının da tes. bih çektiğini sajmış, gazetesine yaz mıştı. (Vapurda yolculuk adabı) na dair bir örf ve adet olmadığma göre. herkes ak. lına gelen şekilde vakit geçiriyor. Bu arada sakız da çiğner, tesbih de çeker, çene de çalar... Onun için ben, bu vapur numaraları üzerine bizim şehir vapurlarını İdare eden müesseselerin dikkat nazarlarmı çekerim. Şimdi hangi vapurda, hangi saatte ol. duğunu tasrih etmiyeceğim. Çünkü sonra bir iki biçarenin ekmeğine mâni olurlar fakat öğleden sonra bazı va . purlarda vakit geçecek numaralar ya pılıyor. Bir kemanî var. Yerden yapma bir şey, hattâ: Yahu, ayağa kalksana! diye alay da ediyorlar. İşte bu kısa san'atkâr vapur, iskeleden ayrılır ayrılmaz. kâh uşşak, kâh ısfahan, kâh acemaşirandan bir şarkı tutturuyor. Hem okuyor, hem çalıyor. İnsan musiki bakımından zevk almasa bile onun yarı çatlak sesile: «Akşam demez, sabab demez gezersin!» «Deli gönlüm!» şarkısmı içini çekerek okump=ına gü . lüyor. Köprüye yaklaşmca da çeyreği toka ediyor. Bir başka numara da (Yerli Şarlo).. Zavallı bir çocuk. Üst dudağ nı rasükla boyamış.. Uzun kundura, züppe I Bobi ile Tomi £= KUçUk hikâye Nerime şaşkın, kocasına baktı. Ne demek istiyor, hangi hayvandan bah sediyordu? Rasim devamla: Mel'un Bobi! Elli lira para say. Beş dakika keçmeden kudursun, bir beş dakika sonra da Beni ısırsın! Bu ne şans yahu!.. Kocasmın hilesini anlayan Nerime, ciddiyetini bozmadı Acıyan bir kadın şefkatile onu teselliye çalıştı: Hakkm var Rasimciğim! dedi, talihsizlik de bu kadar olur. Fakat ne yapalım «canın sağ olsun. Kuduzun te. davisi kabildir. Hiç üzülme. Bir kaç iğneden sonra bir şeyin kalmaz. Nericiğim böyle deme. Ben vakti geçmiş olmasmdan korkuyorum. Tren Çukurhisarda durdu: Ufacık bir nahiye... Yaşh kadın; trene bindikleri zaman, kızlanna: «Babanız bizi Arifiyede karşılayacak» dediği halde üçü de; Eskişehirden 24 dakika çeken, şu küçük is. tasyonda alelâcele eşyalannı topallayarak indiler ve karanlıkta kayboldular. Tren tekrar yola düzüldü. On beş dakika geçer geçmez Rasim, yol arkadaşlarmın dikkatini celbiçin ök. sürdükten sonra alt çenesini üst çenesine şiddetle çarpmağa başladı. Nerime telâşla zavallı kocasına, ne olduğunu soruyor, Rasim de: Bilmem... Bilmem... diyordu, şimdiye kadar hiç başıma gelmiyen bir şey Hah hay, sorabilirsiniz. , ler oluyor bana. Fena halde dişlerim Demincek, bir kuduz köpek tam. kamaşıyor, diş etlerim sancıyor. Çene. fından ısırıldığınızı söylüyordunuz değil lerimi tutamıyorum bir türlü... Kendine gel Rasimciğim, biraz sa mi? Evet... Evet.. Bobi ısırdı. kin ol canım!. Öyle olunca, tedavi için tstar.bula Sakin mi olayım? Tuhaf söylü yorsun. Ne çektiğimin farkında değil gideceğinize hükmediyorum. Çok doğru düşünmüşsünüz. sin galiba?» Aman yarabbi.. Çabuk ba. Şu halde, bana bir lutufta bulu • nacağınıza şüphem kalmıyor. Istar.buJa, ben de sizin gibi tedavi maksadile gidiyorum, Daulkelb müessesesine^ Yalnız anlamak İstediğim bir nokta var. Orada sizin vaziyetinizdeki haataların kabul saatlerini öğrenmek İsterim. na bir şey ver de ıslrayım.. Eline ne gc. Rasim, yatüğı yerden hoplayarak çerse yetiştir. Bir tavuk butu mu olur, doğruldu: kanadı mı olur.. Yeter ki elini çabuk Ne?.. Ne dediniz?.. Siz şimdi İstantut... Yoksa (çenelerini açıp kapayarak) buîa kuduz tedavisine mi gidiyorsunuz? hart... Harttttt.. Sanki birini ısıracakİhtiyar adam, ümidsizlikle içini çeke. mış gibi oluyorum. rek: Tren Inönüne gelmişti. Sutlarmdaki Ah, sormayın başıma geienleri.. elbiseye nazaran talebeîerin (HaydaıPerişan bir haldeyim. yani tıpkı sizin paşa) yerine bu İstasyonda İnmelerine ihtimal verilmemekle beraber onlar da gibi!.. Beni de dün sabah köpeğim To. mi ısırdı. Tomi kudurmuştu. Onun için vagondan atladılar. Tren gene harekete geçti. Kompar ben de kudurduğumu sanıyorum!. Bir müddet sustu. Sonra birderbire tımanda; Rasimle Nerimenin yaptıkları (numara) karşısmda hiç istifini bozmı. çeneleri şiddetle vurmağa başladı. Ay... Ay!.. İşte.. îşte. Benimki de yan ihtiyardan başka kimse kalmamış. tı. Onun bu sarsılmaz İnadı karşısmda başhyor. Diş etlerimde bir sızı, dişleRasim, belki bir saat uğraştı. Isırma rimde bir kamaşma var.. Hem ne kaarzularmı yenemiyeceğini anlatan sözler maşma!.. Mel'un Tomi!.. Aman bana bir söyledi. Bazı hareketler yaptı. Hayır... şeyler oluyor. Bilseniz şu anda duyduNe yapsa, ne söylese nafile... Herif, hiç ğum şiddetli ısırma arzusunu anlatamaın oralı değil Tren bu müddet zarfında size!.. Bozüyük, Karaköy, Eilecik İstasyonlanTren biraz sonra Vezirhanı istasyo» nı geçmişti. Rasim, nihayet usandı. İh nuna yaklaşmış, İşaret vermek üzere, tiyarın, Haydarpasaya gelmedon komkır ortasında bir parça mola vermişti. partımanı terketmiyeceğine iyHen iyi. Bu tevakkufu fırsat bilen Rasim1 e Ne. ye kanaat getirer^k karısının karşısm. rimenin de, pılıyı pırbyı toplayıp dışarı daki sıraya, meyusiyetle, uzandı ve yattığı yerden, parmsklarının ucile, Neri fırlamaları bir oldu. İhtiyar yolcu, arkalarından kapıyı meye gizli bir buse gönderdiktea sonkapadı ve iki elini kasıklarma bistırara uyumağa çalıştı. Tam dalacağı zaman ihtiyar yennden rak bir müddet kahkaha ile güldü, püldü, sonra boş kalan kanapelerden birine kalktı, yavaşça Rasime doğru eğ'Mi* Sizi rahatsız ettim, affmızı dılerim, boylu boyunca uzandı. Yattığı yerde hem gülüyor, hem şöyle mırıldanıyor dedi. Bir şey soracaktım da... du: Rasim, esniye esniye cevab verdi: = Mümkün olmalı da gidip seyret . meli... Tesadüf bu ya, eğer bunlar da, ilk savuşanların sığmdığı kompa^tımana gittilerse vay yolcuların başma g.sen. ler» Kim bilir, ne panik olmuştur!. Nakleden: N. TAPMAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: