May 26, 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

May 26, 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Mayu 1941 CUMHURlYET 3 8 0N Ekmek tartısı Groenland harbi roenland sulannda İngiliz donanmasile Alman donanması arasında vuku bulan mulıarebe devam ediyor ve Almanlar bu muharebe sırasında İngilterenin, hatta bütün dünyanın en büyük zırhiısı olan Hood'u batırmağa muvaffak olmayı coşkun tezahürlerle karşılaj oriar. Muharebenin kat'î neticesi hakkında bir hükum vermek sırası henüz hulul etmemiş ise de bu muharebenin çok mühim sijasi neticeler vermcsi beklenebilir. Çünkü bu deniz muharebesi, her şeyden evvel harbin Amerikaya nekadar vaklaştığını göstermekte ve Amerikayı yeni tedbirler almağa davet etmektedir. Esasen Amerika yeni deniz siyaseti tuttnak mecburiyetini hissediyor ve bu siyaseti hazırlamak için çalışıyordu. Onun kendi muhafazası altında olan sularda son muharebenin vukuu herhalde onun bu siyaseti sür'atle kararlaşhnnasına sebeb olacak, belki bu siyaset, Amerikanm harbe iştirakini de çabuklaştıracaktır. KÖYLÜ DAVASI gereilin mesajı İngiliz Başveklli vatandaşlarını teyakkuza davet ediyor Bir Alman istüâ teşebbüsüne karşı halkın nasıl hareket edecegi izah olunmaktadır Londra 25 (a.a.) Ba§vekil Çorçil, İngilteredeki bütün erkek ve bütün kadınlara hitaben neşrettiği bir şahsî mesajda, bir istilâ ihtimalinde bütün erkek ve kadınlara vazifelerini bildirmiş ve hulâsatan «sıkı durunuz, işlerinizle meşgul olunuz» demiştir. Başvekilin bu mesajı, önümüzdeki hafta 14 milyondan fazla nüsha olarak halka dağıtılacak bir tavsiyeler beyannamesinin mukaddemesini teşkil etmektedir. Başvekil, bu mesajında ezcümle şöyle demektedir: « Eğer istilâ vukua gelirse, memleketin en büyük kısmı bundan derhal müteessir olmıyacaktır. Hatta sahillerimiz bo}Tinca dahi, en büyük kısım müteessir olmamış kalacaktır. Fakat düşmanm ihrac yapacağı veyahud ihraca teşebbüs edeceği yerde çok şiddetli çarpışmalar olacaktır. Muharebeler, yalnız düşman sahile çıkmağa teşebbüs ederken vukua gelmiyecek, fakat, bilâhare, düşmanın ayak basabileceği noktalarda çok şiddetli mukabil hücumlar yapılacak ve bu noktalar mütemadiyen İngiliz bombardıman tayyarelerinin çok ağır hücumlarına hedef teşkil eyliyecektir. Bu mıntakalarda, kalmaları icab eden esaslı vazifedar işçiler haric olmak üzere ne kadar az sivil ve gayrimuharib bulunursa, bu o kadar iyi olacaktır. Binaenaleyh, eğer resmî makamlar sizlere ikametgâhlarınızı terketmeniz tavsiyesinde bulunurlarsa. vazifeniz, hareket etmerdz söylenince başka bir mahalle gitmektir. Hücum başladığı zaman hareket için çok geç olacaktır. Ve o zaman sizlere sarih surette başka bir yere gitmeniz talimab verilmezse, vazifeniz, bulunduğıınuz yerde kalmaktır. O zaman, bulabileceğiniz en emin mahallere girmeniz ve muharebe bitinciye kadar orada kalmanız lâzımdır. Demek ki hepiniz için emir ve vazife şu olacaktır: Sıkı durunuz.» Çorçil, mesajına şöyle devam etmektedir: « Memleket dahilinde. mühim miktarda paraşütçülerin ve hava yolu ila nakledilen kıt'aların civarlara inmesi takdirinde, buralarda oruran halk için de vaziyet aynidir ve hareket tarzı ayni oimalıdır. Bilhassa halk, yolları tıkamamalıdır. Ana vatan mııhafızlan, kuvvetli seyyar kDİların muzaheretile, icab eden yerlerde, derhal müstevlüerle temasa geçecektir. Ana vatan mvıhafızlannn bu müstevli kıt'alarını süratle izale edecejHnden şüphe yoktur. Memleketin. çarpışmalar vukua gelmiyen ve yakından top ve tüfek ses!eri işitilmiyen bütün diğer aksamında, herkes, hattı hareketini şu ikinci emir ve vazifeye tevfik edeceğiz: İşlerinizle meşgul olunuz.» Çörçil'in mesajı şu cümlelerle nihayet bulmaktadır: « Müstevlinin tamsmile yok edilmesinden, yani memleketimize çıkabilecek en son askere kadar öldürüîrr.esi veyahud esir edilmesinden evvel, kolayca bir kaç hafta seçebilir. Bu esnada. çahsma§a azamî nisbette devam ol UTimalıdır ve vakit kaybedilmemelidir.» Ekmek tartısının 950 grama indirilmesi hakkmdaki karar diğer bazı vilâyetlere de teşmil edildi Ankara 25 (Telefonla) Ekmek tartısı Ankara, İstanbul ve İzmirde bir kilodan 950 grama indirilmişti. Bu karar Afyon, Amasya, Aydm, Bahkesir, Bilecik, Bolu, Burdur, Elâzağ, Erzurum, Eskişehir, Giresun, İçel. Kayseri, kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Maraş, Muğla, Niğde, Ordu, Rize, Samsun, Seyhan, Sinob, Sıvas, Tekirdağ. Tokad ve Zonguldağa da teşmil edildi. •ıımiHimılllinilllllllllltllllinilltlllülüllllllllllllinillllll tııııım İLK PRENSIP Köylü ve onun iş mekanizması hakkmdaki zihniyetimizi değiştirmek ve bu kütleyi içinden anlamak lâzım... Muhterem Yunus Nadinin (gencliği istihsal hayatımıza faydalı olmak mak. sadile teşkilâtlandırma) mevzulu kıymetll yanlanndrn birini daha geçen günkü bir başmakalede okuduk. Muhterem başmuharririmizin sırası geldikçe ısrarla üzerinde durduğu memleket davalanndan biri de bu genclik ve istihsal meselesidir. Yeni olmıyan bu tezin son zamanlarda tekrar ortaya atılması, efkârı umumiyemizde ne gibi tesirler yaptı, henüz tamamen bilmiyoruz. Bugün gene ayni mevzu üzerinde biraz durmak lüzumunu duymaktayım. Benim gibi köylü ile, istihsal hayatınm > <>r rifhp°ırda köyün muhtelif islerile sık sık temas edenler pek iyi bilirler ki: 1 Oldukça ağır faaliyetler ve hareketler isteyen her türlü toprak işçiliğinde bugün çahşanların yüzde 95 i ümmi, cahil insanlardır. Mukadderatın cilvesi onlan köyde hayata atmıg olduğu için, onlar bu aiın yazısını sert ve hissiz toprağın bağrmda görür ve okurlar. 2 Bu köylülerin evlâdlan da ayni hayat izinde yürürler. Yabıız içlerinde mektebde okumuş olanlar, hele orta okulu, veya liseyi bitirenler olursa, onlar bir daha ana baba ocağma dönmezler. Ağır toprak ve istihsal faaliyetlerinden kaçarlar. Babalar da bu oğullan adam olmuş görerek sevinirler. 3 Köyden kaçan genc kolların ve bilgili kafalann sayısı o kadar çoğalmaktadır ki, insanın söyle bir kat'î hükmü öne süreeeği geliyor: Çiftçilik sadece cahillere münhasır bir meslektir. *** Yüzlerce, binlerce misal ve vak'alardan burada yalnız birini alarak doğrulamak isterim. Şile kazasmdaki köylerden birinde bir köy öğretmenile görüşüyorum. Bana bir çok derdlerini döken öğretmenin, anlattığı vak'alardan birini kısaca nakledeceğim: Köy okulunun duvarı yoktur, köyün iç yolile okulun kapısı arasmdaki on beş metrelik kısım kaldırımsız olduğundan yağmurlu havalarda burası cıvık çamur oluyor. Civarda taş çoktur. Öğretmen, talebesine maksadı anlatıyor, hemen kaldırım yapmağa başlıyorlar. Bir kaç gün sonra da duvar ijine girişiyorlar. Çocuklar bu işleri seve seve yapıyorlar. Fakat köyde öğretmen aleyhinde bir dedikodu alıp yürüyor. Köylü diyor ki: Biz çocuklarımızı mektebe ancak okuyup yazma öğretmek için, onlan adam etmek maksadile gönderiyoruz. Amelelik edeceklerse mektebden alalım. Hikâyenin alt tarafını nakle lüzum görmüyorum. Hâdise bir değil, binlerce köyde hemen böyledir. Köylünün kafasındaki mekteb mefhumu hemen yalnız adam olmak yani memur olmak mefhumu şeklinde yerleşmiştir. Köylü böyle diyelim, ya şehirli acaba köylüden farklı mı düşünüyor? Bir tatil gönünde şehir mekteblerinden birinin muallimi, telebesini mektebi temizlemeğe davet etse, acaba nasıl bir mukabele görür dersiniz? Meslek mekteblerinden başka diğer mekteblerimizde tahsil ve terbiye gören talebenin nasıl kitabileşüğini hepimiz pek iyi biliyoruz. Bu mevzu pek geniştir ve çetindir. Günlük hayatımızda hemen her vakit rastladıŞım bir zihnıyete burada işaret etmeden geçemiyeceğim. Münevver veya okumuş sayılan insanların bir çoğu kendilerini memleketin istihsal. iş. fiil ve hareket, fayda ve madde kelimelerile ifade olunan umumî refah ve kalkmma hayatile doğrudan doğruya veya dolayısile pek sıkı alâkah olduklarını hissetmez gibi söylüyor ve hareket ediyorlar. Diyebilirim ki mekteb, adeta bürokratlar yetiştiren bir muhittir. i Havzada merasim Ebedî Şefin Havzaya gelişinin 25 inci yıldönümü büyük tezahüratla kutlulandı Havza 25 (a.a.) Atatürkün Milli Mücadele başlangıclannda Havzaya gelişlerinin 25 inci yıldöntimu olan bugün bütün Havza halkının coşkun tezahüratı lle kutlanmıştır. Merasime, atılan bir topla başlanmış, müteakıben Atatürkün resimlerl Belediyedeki Atatürk odasına konulmuştur. Bunu İstiklâl marşr ve günün ehemmiyet ve kıymetlnl tebarüz ettlren nutuklar, asker. mektebliler, genclik teşekkülleri, yaya ve atlı köylülerin geçid resmi takib etmiştir. Öğleden sonra da Cumhuriyet meydanmda muhit ve civarın şöhret ka zanmış pehlivanlannın Iştirakile snüsabakalar yapılmıştır. Gece, Halkevinde bir müsamere verilecek ve bir de fener alayı yapılacaktır. r Yazan: Salâhaddin Demirkan Amerikamn İngiltereye yaptığı yardımı. mutlaka İngiltereye yetiştirmek azmile hareket ettiği, artık şüpheye yer bırakmıyacak şekilde tavazzuh etmiş bulunuyor. Bu işi ancak İngiliz ve Amerikan donanmalannın ve hava kuvvetlerinin işbirliği temin edebilir. Bu böyle olduğuna göre İngiliz donanmasının bu sırada telâfisi çok müşkül bir iakım zayiata uğraması, Amerikamn bu yoldaki tcreddüdlerini herhalde izaleye sebeb olacak, bu da Amerikamn yeni bir deniz siyaseti tutmasını intac edecektir. Esasen Amerika Bahriye Nazın miralay Knox birkaç gün evvel, Amerikamn denizler hürriyeüni korumak siyasetine dönmesi lâzım geldiğini anlatmışh. Hâdiseler, Amerikamn deniz siyasetini tayin etmesini icab ettirmiş olduğu için ASantiago 25 (a.a.) Şili Dahiliye Na merikanın önünde sonunda, denizlerin zırı tarafından cumartesi günü neşrehürriyetini korumak için Amerika dodilen bir emirname ile Şili nazi partisi nanmasuu faaliyete geçinneğe karar lideri Gonzales Von Marses, bir atal vermesi beklenir. hastanesine yatınlmıştır. Groenland deniz harbi bu bakundan Bu emirnamede deniliyor kl: Âmme asayişinl Ihlâl eder mahiyette ayrı bir ehemmiyeti haizdir. Belki de bu muharebe 1939 dünya barbi tarihinde aaliyette bulunan bir hastayı serbest cok mühim bir dönüm noktası teşkil e brrakmalc umum İçin bir tehlike teşkil c'ecek ve harbi yeni bir safhaya nakle eder. Şili nazi teşkiîâtmın bütün aza lan 20 yaşından ufaktır ve bunlar, daden bir başlangıe sayılacaktır. Amerikadan gelen haberler, Groen paktan lnsan Bldürmeğe kadar bütün land deniz harbinin orada t u tesiri bı iuçlan işliyordu. Bu genclerin hali, şeflerinin anormal olan slyasl akidelerini raktığını teyid etmektedir. göstermektedir. Nazi şeflerl genclerin Bu yüzden Mister Ruzvelfin salı günü fikrl kablliyetinl mahvederek söyledikAmerika efkân nmumiyesine hitaben leri nutuklarla onlan clnayetler lşlesöyliyeceği nutuk büyük bir ehemmiyet meğe hazırlıyorlar. Nazi şeflerinn nukazanıyor ve bu nutkun Amerika siya tuk ve hareketlerl mutad normal siyasetine yeni ve kati bir veçhe vermesi st şahsiyetlerin nutuk ve hareketlerl bekleniyor, nin tamamile zıddıdır. Hatırlardadır Şili Nazilerinin reisi tımarhanede dir. Sanki köyde Zeynebin aşkından, Ahmedin jandarma Ue kavgasından başka tetkik olunacak bir şey yokmuş gibi basit bir realizm özentisi arasında, insanın en yüksek, en kudsî temayüllerinden biri olan iş heyecanlan yaratma ihtirasları, tabiat kuvvetlerini mağlub etme mücadeleleri, bir millet kalkınmasmın öz kaynağı olan millî ve ırkî kültür hazinelerimiz, şekli basit fakat ruhî manası pek büyük halk felsefemiz ihmal olunmuş yahud acemice tahlillere tabi tutulmuştur. ı Muğlada zelzele devam ediyor Lider, 20 sinden kü Üç köyde evlerin bir kısmı yıkıldı, çük olan parti azasını halk geceyi dışarda cinayetlere sevk geçirdi ediyormuş Muğla 25 'a. a.) Dün gece de şehrimizde muhtelif fasılalarla yer sar sıntısı kaydedilmiştir. Bunlardan saat 24 '24 te vukua gelen yer sarsıntısı çok şiddetli olmuştur. Yer sarsmtısından Muğlaya bağlı Plsi, Kalaca, Bayır köylerindeki evlerden yüzde onu oturuîamıyacak derecede harab olmuş ve yüzde yirmi beşinin de bacalan ve duvarlan yıkılmıştır. Bir çocuk ölmüş ve bir kişi de yara lanmıştır. Gerek Muğla ve gerek bu köyler halkı dün geceyi dışanda geçirmişlerdir. Zelzele fasılalarla devam eylemektedir. Budala bir koca, ahlâksız bir kadm. melânkolik bir genc kız. Tiplerini yaratmada ustalık göstermek isteyen romancılar içinde mesleğine âşık bir şoför, bir denizci, bir asker, bir marangoz, bir dokumacı, bir eczacı, bir doktor ve bunlar gibi hayata hem kollarile hem kafalarile bağlı olan diğer cemiyet adamları yaratmak ıztırabını taşıyanlar var mı bilemyiz. Bildiğimiz bir jey varsa, san'atkâr ve ediblerimizde ve münevverler zümresinde bir nefret halinde otmasa bile işe karşı derin bir alâkasızlık mevcuddur. Böyle bir hava içinde yetişen gencliği spordan başka bedenî faaliyetlere, faydaa gayelere doğru götürmek hayli müşkül bir gayret olmıyacalt mıdır acaba? Şunu da söylemek Iâ7ntnı1ır ki, iş ve istihsal hayatını organize etmek makssdile hükumetimizin muhtelif sahalarda tatbikına giriştiği ameli progranilar vardır. Bir çok vatan genci halkın, köylünün içinde yaşamaktadır. Bu gencler yurdu hem tetkik etmekte, hem de bir takım müsbet ve verimli işler başarmaktadırlar. Temenni olunur ki, geniş ve sürekli millî ihtiyaclar ortasında bulunduğumuz lîir devrede hükumetimiz, sayısı pek az olan bu dediğimiz işçi genclerin yanına muvakkat bir zaman için de olsa adedleri on binleri geçen gürbüz ve atılgan diğer gencleri de göndersin ve onlara yurd aşkının yalnız okumakla değil, bedenen çalışmaklî da kuvvetleneceğini göstersin. Bu bir teşkilât meselesi Ise de, bence her şeyden evvvel bir kültür anlayışı meselesidir. Salâhaddin DEMİRKAN Ankarada da zelzele oldu Ankara 25 (a.a.) Bugün saat 11 1 ikl dakika geçe Ankarada dipten gelme kuvvetlice bir yer sarsıntısı hissedılmiştir. Hiç bir hasar ve blç bir zayiat yoktur. İtalyan tebliği de bir kısım kuvvetlerin teslim olduklarını bildiriyor Groenland harbinln tam bn sırada vn ki, bazı malumata nazaran Von Marses, fcuu, Amerika sulannın da harb gaıle bir tımarhanede doğmuştur ve bir deFİnden uzak kalmıyacağinı gösterdiği ve linln oğludur.> demokrasilerin zaferi için hepsinin tam manasile elbirliği yapmalan lâzım geldiğini büsbülün tebarüı ettirdiğinden, artık Amerikayı kat'î bir karar arifesinde Antakya 25 (a a.) Diin, İskenderusaymak, herhalde yanlış bir tahmin teşna gelmiş olan Münakalât Vekili Cevkil etmez. det Kerim İncedayı, geceyi orada geGirid harbi: ' çirmlş ve bugün şehrimize gelmiştir. Vekll şerefine Deînede bir öğle ziyafeGirid harbi bütün şiddetile devam etti verllmiştir. mektedir. Fakat dün de söylediğimiı Japonya, Hindiçiniyi istisgibi, adanın mukadderatını onun içinde değil, fakat dışında ve sıılannda devam mara hazırlamyor eden deniz harbi tayin edecektir. İngiTokvo 25 (a.a.) Japonya lle Franlizler, Girid sulannda yaptıkları muhasız Hindiçinisi arasında ticaret muarebe neticesinde, Almanlann deniz yoli hedesinin imzalanması münasebetile le adaya asker çıkarmalarma mâni olur hükumet ve iş mahfilleri Fransız Hinlar ve ada dahilinde dayanarak Alman diçinisi kayna'danmn kııllpnılması lann adaya hâkim olmalanna karşı gc hakkında büyük ümldler beslemVte lirlerse, Girid harbini kazanmış olurlar. dirler. Aksi takdirde bu harbi kaybederler. Nişi NIşi gazetesl, Fransız HindiçlnlFakat Girid etrafmdaki deniz ve hava sinin tabiat zer.ginliklerile ekonomik harbi hakkında alınabilen malumat, bu sartlannı esaslı sırrette tetkik etmek barbin neticesi hakkında bir fikir ver üzere Japon hükumetinin mııhtelif nemcğe kâH değildir. Onun için bir müd 7aretlerle sanayi ve maliye mümessillerinden mürekkeb hııpusî bir heyet det daha beklemek icab ediyor. cör.derme&e karar verdiğini yazıvor. Himmler Norveçte nazi muhafiz teskilâtı yaptı Londra 25 (a.a.) Norveç ajanaı bildiriyor: Himmler bir Norveç nazi muhafız müfrezesi teşkiline matuf olan esas gayesinl başardıktan sonra Almanyaya dönmüştür. Sabık Noneç mahfüleri, Himmlerin Osloya bir kac ay içinde ikinct defa olarak yaptığı bu ziyarette Almanyanın Ouislingin Noneçlilerl yola getirmek. gavretinde akim kaîmasından müte veHid memnuniyetsizliğini hissetmek tedir. Nazi makinesinin mutad büfün tethiş makinesi, şimdi Norveçe sokulmuş görünmektedir. Miinaka'ât Vekili Antakyaya gitti taran 1 inci sahifede) tirihniştir. Bu müesseselerin işletilmesi iki milyar 840 milyon dolara mal olmuştur. Hükumet 15 milyar 200 milyon dolarlık siparişler yapmıştır. Ordunun mevcudu 264,128 den 1,400,000 e ve bahrıyenin mevcudu da. 178,694 ten 242,000 a çıkarılmıştır. Tayyare imalâtı takriben yüzde 400 artmıştır. Resmî makamlar şimdiki tayyare mevcudunu bildirmiyorlar. Fakat nisan ayındaki imalâtm 1376 tayyare ve o zamanki mevcudun da Kahire 25 (a.a.) Kahire askerî 5200 tayyare olduğu bilinmektedir. mahfilleri, General Cunningham'ın Ha13 bin bombardıman tayyaresi beşistanda idare ettiği seferin, fena haVaşington 25 (a.a.) Times gazetesıva şartlarına rağmen parlak mahiyetini tebarüz ettirmektedir. Sefer seme nin Nevyork muhabirinin telgrafla verdiği bir habere göre, Amerika Harbiye relerini vermektedir. General Gazzara kumandasındaki iki Nezareti 13,000 bombardıman tayyaresi etmek üzere kongreden İtalyan fırkası muhasara edilmiştir. mubayaa Soddunun zaptı, çok mühimdir. Çün 625,000,000 İngiliz liralık tahsisat İstiyekü Soddu, mühim bir yol iltisak nok cektir. Bunlar halen ordunun progra tasıdır ve Jumma civarmda İtalyan mında bulunan 21,000 tayyareden ha tahşidatı için mevcud bütün yollar bu ricdir. 13,000 bombardıman tayj'aresiıün mühim bir kısmı ödünc ve kiralama karadan geçmektedir. nunu mucibince İngiltereye verilecektir. Habeşistanda 2 Amerikada milli İtalyan Eırkası mfidaEEa gayreti muhasara edildi hızla ilerliyor Teslim olan İtalyan kuvvetleri Roma 25 (a.a.) Şimalî Afrikada bir şey yoktur. İtalyan resmi tebliği: bildirilmeğe değer Bitarafhk kanununun ilgası Yeni bir istasyon Ankara 25 (Telefonla) Erzurıi'n Sankamış dar hpttile Erzurum hattının birleştiği noktaya yeni bir Istas yon yapılmıştır. Bu suretle yolculann ve esyanın aktarması daha kolaylıkla kabil olacaktır. Şarkî Afrikada Galla ve Sidamo mıntakasında cereyan eden muharebeler esnssmda düşman kuvvetleri püskürtül müştür. Düşman zayiat vermiştir. Dogghidi Amhareda Albay Maraven. tano'nun emrinde bulunan münferid kalmış bir kol şiddetli ve uzun bir mukavemetten ve yiyecek ve mühimmatı tamamile bittikten sonra şerefli bir surette teslim olmağa mecbur kalmıstar. Suriye üzerindeki mücadele: Rumanyada hubnbatın musaderesi Bükreş 25 (a.a.) Resmî gazetede intlşar eden bir karanname mucibince ahali ve müesseseler elindeki buğday. çavdar ve yulaf unlarına el konacaktır. Mihvenn tajryare kaybı Vaşington 25 (a.a.) Vaşingtondan bildirildığine göre, Amerika Birleşik devletleri Hariciye Nezareti, bitarafhk kanununun ilgası hakkında kongreden gelecek her türlü fikir ve düşünceleri kayda hazır bulunmak^uir. Resmî mahfiller, Ruzvelfin pek muhtemel olarak salı günü yapacağı «ocakbaşı musahabesinde» bu mesele hakkında fikrini bildireceğini tahmin etmektedir. Âyan mpcîislnin hariciye encümeninde, bitaraflık kanununun ilgası taraftarları, 10 a ksrşı 13 ile ekseriyette bulunmaktpdır. Hür Fransızlar, Suriyenin biran evvel kendilerine iltihakını temin için çalıyyor ve bu suretle Almanyanm Suriye>e ve Suriye yolile diğer Arab memleketleıine hululüne mâni olmak istiyorlar. Hür Fransızların bu hareketi İngiliz menfaatlerine çok uygun geldıği için İngiiizler bu harekete muzaheret göster mekte ve Suriyedeki Fransız kuvvetlerinin hür Fransızlara iltihakını temin için yapılan propagandayı kuvvetlendirmektedir. Bir habere göre İngiliz tayyareleri Buriyeye miralay Kole'nin imzasım taşıyan beyannameler armıstır. Bunlarda Suriyenin Alman hululünden kurtubnası için hür Fransızlara iltihak etmektcn başka çaresi bulunm8dığı anlatılmaktadır. Almanlann Suriyeye hulul etmeleri, İngilterenin Yakmşarktaki vaziyetiuı temelinden sarsatak bir hareke«tir. ÇünOnu odasına götürdü. Kapıdan girdikleri zaman, kadın, havayı kokladı, bağırdı: Kale, sen, esrar içiyorsun? Fikri, uykuda idi: Ne esran? Bu koku ne? Bilmem! Kadın, kaşlarını çatmıştı: Sen, burada cıgara içmissin... Çifte kâğıd... Fikri, ceketini çıkardı, yatağm kenarma oturdu, başı göğsüne düştü. Dili de ağırlaşmıştı: Buradaki paketten... Kadın, etrafına baktı; küçük masa üzerinde duran birinci paketi gördü, gitti. aldı, açü, bir bir kokladı, muayene etti: Bunlarda bir sey yok... Ama, senin bu halin ne? Fikri uyukluyordu. Semira, eğildi, onun kunduralarını çıkardı: Pantalonunla yatağa gir... Fikri, kalıp gibi uzanmıştı. Kadın, onun üstünü örterken mırıldanıyordu: Alisika benzemiyor... Bunda bir is var. Elektriği söndürüp çıktı, hâlâ söyleniyordu: Mutlaka bunda bir is var. Sündi kü Suriyeye hulul eden Almanlar yalnız Iraka yardım etmekle kalmazlar, iıundan başka Filistini ve Filistindcn sonva da Süveyş kanahnı tehdide başlariar. Bu yüzden İngiltere ile hür Fransızlarm îaaliyeti, Suriyeyi A'man hululünden kurtarmağa matuf bulunuyor. İngilizlerle hür Fransnlaıın bu teşebbüsü muvaffak olursa Almanyanın bu cihetten Yakınşarka hululüne imkân kalnıaz ve o zaman Süveyş kaııalmm mukadderatı Libya Mısır hududunda taayyün eder. Londra radyosunun giindüz tiirkçe neşriyatı Londra 25 (a.a.) İngiliz radyosu 26 mayıs paz?rtesi gününden itibaren Türkiye saatile 13,30 dan 13,45 e kadar 19 metre üzerinden bir dördüncü türkçe haber bülteni neşretmeğe başlıyacaktır. Bombayc'a yeni carpısma'ar Bombay 25 (a.a.) Bir gecelik sükunetten sonra bugün akşam üzeri Aksi takdirde İngiltere. Siiveyşi hem muhte!if cemr\atlere mensub kimseîerin çarb, hem şark larafmdan müıîafaa nıec kansık olarak oturdukları mahallede buriyetinde kalır. üç kişinin agır bir surette bıçakla yafngiltercnin her ihtimale karşı Filis ralanması üzerine cemaatler gerginliğl tinJe tahşidat yapması onun Suviye mc yeniden bfslamıştır. Polisin süratle «elesini ihmal etmek niyetinde olmadığı müdahalesi bir maŞazayı ateşe vermek nı gösteriyor. teşebbüsünü akim bırakmıstır. Şimdiömer Rıza OOĞRUL ye kpdar 500 kisi tevkif edilmiştir. dalgada saçma söyliyezek... Günlük kokusu, esrar, ilâcîı içki. birbirlerine sarılmış bulutlar gibi Fikrinin kafasmı bir an sarstı. Başı, zonklıya zonkhya ağrıyordu. Dişleri kenedlendi, ıztırabla daldı. Sabaha karşı uyanmıştı. Başı, hâlâ ağırdı: Bana. ne oldu? Karışık, sıkıntılı ve gevşetici rüyalar çörmüştü. Gece olanlan düşündü. Onlar da mı rüya idi? Semiranın çığhğım hatırladı: Çifte kâğıd... Esrar... Aklı almıyordu: Ben, ne zaman esrar içtim ki... Düşündükçe, gece olanlar, gözlerinin önüne geliyordu. Semiraya kızdı: Korkunc karı!.. Şakire yazık! Hem çok yazık! Bu kadar yıllık dostunu «çomarlaştı!» diye başından atmak istiyor. Ben, neden gevşedim? Pantalonu ile yattığını biliyordu, fakat, ağır uykuda iken çıkarılmıştı: Kim çıkarır? Marika ile Semira iki korkunc hayal halinde gözbebeklerinin önünde dikildi; korku nedir bilmiyen Fikri, gizli düşman karşısında titredi, «korku» dan korktu. lnsan korkunca. tutunacak dalı Kahire 25 (a.a.) Perşembe günü biten hafta zarfında mihver Orta^arkNevyork 25 (a.a.) Tass. United ta 72 tayyare kaybetmiştir. Buna mukabil İngiliz hava kuvvetlerının kaybı Press ajansına göre, Ruzvelt müdafaa tahsisatmdan 8 miljon dolar, Lâtin A22 tayjareden ibarettir. merikasında yeni Amerikan hava hatHava kuvvetlerinin tebliği ları ihdasma tahsis etmiştir. Bu hallat Kahire 25 (a.a.) İngiiiz hava kuv Alman ve İtalyan hatlarma rekabet için vetleri karargâhından: açılmak*adır. Kongrenin bu maksada Habeşistanda, hür Fransız tayyareleri munzam tahsisatlan da kabul edeceği Gondar mmtakasmda Goang'ta bir zannedilmektedir. Halen Birleşik AmeAmerikasında takriben düşman kalesini ve düşman kuvvetleri rika Lâtin 49.000 mil uzunluğunda hava hattmı ni bombardıman etmişlerdir. kontrol etmektedir. . Bundan bir gün evvel de cenubî AfGeçen sene zamanımm bir kısmıru edebiyatımızm iş telâkkilerini öğren rika hava kuv^etlerine mensub av ve meğe ayırmıştun. Okuyabildiğim yerli bomba tayyareleri müteaddid yerlerde karıda bildirildiği üzere, üssüne dön ve tercüme romanlarda, hikâyelerde ve düşman mevzileri ve otomobil nakllye memiştir. diğer edebî mahiyetteki eserlerde ma kollarmı mu\raffakiyetle mitralyöz ate Süveyş kanalına atılan bombalar Kahire 25 (a.a.) Mısır Dahiliye alesef aradığımı bulamadım. şine "tutmuşlardır. Omo ırmağı kenarlaNezaretinin tebliği: Son zamanlarda sözümona köy edennda bulunan düşman hava dafi batar23 '24 mayıs gecesi yapılan bir hava biyatı yapmağa heveslenen bazı muharyalarma tam isabetler kaydedilmiştir. hücumu esnasında Süveyş kanalı mmrirlerin o güzelim köylünün hayatını Bütün bu hareketlere iştirak eden takası üzerine bir kaç bomba atılmışma?karaya çevirdiklerini görüp okudukça müteessir olmamak kabil d»&il tayyarelerimizden ancak bir tanesi, yu tır. Hasar ve zayiat yoktur. Fikri yatakta doğruldu: Burada bir cıgara içtim. esrarlı imiş. Başım döndü. Her tarafım ağrıyor. Yaşlı kadın, kollannı açarak kısa bir çığhk kopardı: Nasıl esrar? Madam Semira söyledi. Marika, başım salladıktan sonra ellerini göbeğirıin üstünde kavuşturmuştu: Ben, odada ara sıra günlük yakarım, koku sinmiş. Esrar kokusu değil... O kan, size zorla bira içirdi. Onun marifetidir. Gece. çok sayıkladınız. Ben, merak ettim, odanıza geldim, üstünüz de açılmıştı. Pantalonunuzu çıkardım. Haberiniz bile ohnadı. Fikri, gizli düşmanın korkusunu daha kuvvetle hissediyordu; sesi titriyerek: Sen mi çıkardm? dedi. Kadm, gözlerini kırpmadan cevab verdi: Rahat yatasınız, diye. Şimdi bunları bırakalım. Söyliyeceklerüni iyi dinleyin. O kan, kötü kadındır. Onun sözlerine uyma. Sakın uyma, Fikri ağabeyciğim. Siz, onun atıp tuttuğuna bak Şima'.î ve Cenubî Amerika arasında hava hatları Japonya zırhlı eksiğini denizpltı ile te!âfi etmiş Tokyo 25 (a.a.) Japonya da Almanya gibi zırhlı itibariie olan dun vaziyetini telâfiye tevessül için hususl dikkatini denizaltılara çevirmektedir. Mütekaid Vis Amiral Wanami, Aşahl Ş'mbun gazetesinin muhabirile yaptıŞl bir görüşmede Japon denlzaltılanmn Vaşing+on muahedesi mucibince Ja ponyanın maruz kaldığı zırhlı itibarüe oîan dun vaziyetinl üstün denizıltı kuvvetleri vasıtasile telâfi için olduğunu söylemiştir. Mütekaid amiral, denizaltı hedefle rinin zırhlılarla tayyare genvleri ol n \ ması İcab edeceğinl ilâve eylemiştir. Yugoslavya, Hırvat kralhğı tesisini Drotesto etti Vasinaton 25 (a.a.) Yugosla\Tanın Amerika Birleşik devletleri nezdindeki elçisi Fotiç, Hariciye Nazm Cordell Hull'a bir nota vererek «Hırvatistan krallığı» nın tesisine karşı Yugoslavvanın protestosunu bildirmiştir. raavm. Tozla koiyağı çekti mi, dili açı!»r. bülbül olur. Fikn, artık dayanamamıştı: Sen. kapıdan mı din! ; vordun? Yaslı kadın. omuz silkti: O kadar baeıra ba&ıra konuşuyordu ki. a?ağı kattan duvuluyordu. Fikri, buna inanmadı: O kadar baŞırmıyordu. Kadın, ısrar etti: Bağırıyordu, . Fikri ağabey. Ben, kapı dinlemem. Bağırdığı da isabet olmuş. Siz. o kadma uymayınız. Arkadaş arasını açmak, çok fena şeydir. Sonunda, kan bile çıkar. Sonra, Şakirden aynlamaz o... Çok eskiden tanışırlar. Şakir ağabeyin çok iyiliğini görmüştür. Nankör kan! Sarhoşlukla bile söylemiyecektL Şakir uyanacak diye korkumdan titrivordum. Sizi, baştan çıkarmak istiyordu. Sesi, ağırlaşmıştı: Çok ayıb... Siz, Şakirin yüzüne nasıl bakarsınız? Kan dalga geçtiği için saçmaladı, diyelim. Ama, içinde gizli bir fenalık oknasa, bunlan söylemez. K e s i kesîk gülüyordu: lArkssı var) AŞK UÇURUMU roman Kanların ikisinden de her fenalık umulur. Kaltak, beni, randevu yasakçısı yapmak istiyor. Hüzünle gülüyordu: Işsiz zamanımda, hep temiz işler karşıma çıkıyor. Rahatı iyiydi. Yemek düşünmüyor, sıcak odada yatıyor, kışın acısını duymuyordu. Fakat korkuyordu. Birdenbire kararını verdi: Buranın tadı kaçtı. Karar vermek kolaydı. Lâkin, nereye gidecekti? Gene mi han köşelerinde sürünecekti? Tekrar Raşîd ağanın hanma gidebilirdi. Gelgelelim, hancı, onun hâlâ işsizliğinden şüphelenecekti: Adamın hakkı var™ Açık açık 54söylüyor... Kendi miskinliğine kızıyordu: Paımak kadar çocuklar iş buluyor da, ben, bulamıyorum. Benim miskinliğim... Şakir de kof çıktı. Ona bel bağlasam, kırk yıl iş bulamam. Kendimi rahata verdim. İçgüveysi gibi yaşıyorum. Yeni süveter, ipek pijama, yeni kundura, paket paket cıgara... Bu rahat tepilir mi? Fakat, «beyaz kaçakçılığı», <randevu yasakçılığı> tüylerini ürpertiyordu: Biri, benim harcım değil... Elli kuruş gündelik de mi bulamam? Arayan buîur, Kalkıp giyinmek istedi. Fakat daha sabah olmamıstı. Çaresiz bekliyecekti. Msıhmud Yesari Düşüne düşüne tekrar dalmıştı: omzundan sarsılarak uyandı. Korku ile sıçradı, odamn elektriği yanmıştı; başucunda Marika duruyordu: Fikri ağabey, sizi rahatsız ettim ama, söyliyeceklerim var. Siz, bugün. evden erken çıkın. Fikri, gözlerini oğuşturdu; uyku dolu bir sesle sordu: Neden? Marika, ayakta duruyordu; çukura batık gözlerinin gizli ışığı ile onu tenvim ediyordu sanki... Gülümsedi: Benim için, ne düşünürseniz düşününüz. Ben, kendim için, fena bir kadın olabiürim. Ama, size karşı fena olamam. kalmıyordu, büsbütün sersemleşti:

Bu sayıdan diğer sayfalar: