1 Temmuz 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Temmuz 1941 CUMHURtYET Sovyetler Birliğine karşı tam bir Ehlisalib!.. ihayet Vişi hükumeti de, Sovyetler Bhliğile siyasî münasebetlerini kesfi ve Almanyanm Sovyetler Birliğile harbe başladığı gündenberi bu harbe verilmek istetıen ehlisalib mahiyeti adeta tamantlandı. Filhakika Almanyanra, Sovyetlerle harbe girdiği gündenberi, yeni ehlisalib safha safha tekemmiil etmiş gibidir. Evvelâ, Almanya dahilindeki katolikleıin, Sovyetlerle harbe girişilmiş olmasından hoşnud olarak, Almanya httkuraetini teyid için faaliyete geçtikleri görülmüş, daha sonra bu dinî faaliyetin siyasî mahiyetler alarak gittikçe gonişlediği mülâhaza cdilmiştir. Gerçi nazizm ile katolikliğin arası adamakıllı açıktır ve nazizmin esas telâkkilerile katolikliğin esas telâkkileri arası nda zıddiyet vardır, çünkü biri mazlum beşeriyeti iemsil eden, mazlumiyet timsali sayılan bir şahsiyete inandığı ve bu mazlumiyet timsalini bir halâskâr saydığı halde diğeri kahramanlık timsali olan, boyun eğmiyen bir kahramana inanmayı ve bu kahramanı halâskâr saymayı tercih etmektedir. Fakat bu telâkki farkına rağmen nazizm, bolşevizm gibi münkir olınadığı için katoliklik âIeminin bolşevizme karşı açılan miicadelede nazizmi tcyide meylettiği, hatta Avrupada hâkim olan diğer hıristiyan mezhebl«re salik olanlann da ayni hattı hareketi takib ctmekte olduklan göriiliiyor. Yeni tayin ve terfi yapan kararname yüksek tasdikten çıktı Ankara 30 (Telefonla) Bazı hâkimler arasmda yeniden tayinler yapan bir kararname bugün yüksek tasdiktan çıkö. 60 lira maaşh Urfa hukuk hâkimliğine Diyarbakır hukuk hâkimi Fehmi Girid, Kozana Çarşamba hâkimi Bahri Uzbay, 50 lira maaşlı Ankara hâkim muavinliğine Ankara eski hâkim muavini Fikret Arık, Ankara sulh hâkimliğine Ankara cezaevi inşaat müdürü Abdülkadir Ulusoy, Diyarbakır hukuk hâkimliğine Kozan hâkimi Şuur Erdem, ••mııııııııııınıll Hâkimler arasmda Hayrullah TÜRKOLOJİ BAHİSLERİ Hdd/se/er/îrâsmat Sebze halinde ıslahat İngiltere İspanya münasebatı İngiliz sefiri; General Bunların arasında 3 Franko ile görüştü tane de kadın var Londra 30 (a.a.) Röyter'in diplomatik muhabiri bildiriyor: Salâhiyettar Londra mahfillerinde öğrenildiğine göre. İngilterenin Madrid büyük elçisi Sir Samuel Hoare cumartesi günü General Franko ile uzun bir görtjşme yapmıştır. Bu görtişmede ts panya Hariclye Nazırı Serrano Suner de hazır bulunmuştur. Bir çok meseleler ve bu arada İngiliz büyük elçiliği civannda vukua gelen son kargaşaJıklar görüşülmüştür. General Franko, bu kargaşalıklar hakkında fikrini açıkça bil dirmiş ve İspanyol hükumetinin bu harekâtı kafiyyen tasvib etmediğini söyAhnanya. bu vaziyetten istifade ede lemiştir. Hükumet bu hareketlerin mesrek bolşevizme karşı açtığı mücadeleye ullerini cezalandırmak ve bunlann teAvrupanın iltihakını temin için çalııj kerrürüne mâni olmak için lüzumlu bümakta ve bu yiizden muhtelif dereceler tiin tedbirleri alacaktır. de Alnıan nüfuzuna tâbi olan ve olrrujan müteaddid milletleri şn veya bu şe Muğla ve Milâsta bereketli kilde mücadeleye iştirak için teşvik etyağmurlar mektedir. Mugla 30 fa.a.) Milâs ve Muğla ciGözetilen maksad, Avrupanın Sovyet vannda kâfi miktarda yağan yağmur ler Birliğine karşı hareket hususunda lardan tütünler ve mah.sul çok istifade Almanya i!e miittehid olduğunu göster etmiştir. Zürra memnundur. nıek, kazanılan her muzaheretten istifaBeden Terbiyesi Genel de etmek, ve herşeyden fazla İngiltereye hıristlyanlık camiasma düşman vaziyeti Direktörlüğünün ismi vererek Avrupa haricindeki hıristiyan değişti efkârı umumiyestni de Almanya lehine Ankara 30 (Telefonla) Beden Terçevirmek, bilhassa Amerikada bir biyesi Genel Direktörlüğünün unvanı herctimerc vücude getirmcktir. 4047 mımaran kanunla umıım mtldürMalum olduğu üzere Mister Ruzvelt, lüğe kalbedlimif* ve direktör Tümgeşimdiye kadar diktatörlük aleyhindc neralhktan müstafa Cemil Taner'in söz söyledikçe bunlann memleketinde ücreti de maaşa tahvil olunmuştu. Bu din ve vicdan hürriyeti bulunmadığını, hususta hanrlanan kararnameye göre diktatörlüklerin bu tabiî hakkı da tanı General Cemil Taner bu günden itibamadıklarını en ağır lisanla anlatıyor ve ren 125 lira maaşla Beden Terbiyesi bu hakla diğer tabii hakları tanıyan de ıımum müdürü unvanile vazife g8remokrasilerin diktatörlük rejimini kö cektir. künden yıkmalarına yardım etmeleri Yeni Alman sefiri Sofyada lâzım geldiğini izah ediyordu. Sofya 30 (a.a.) Stefan) ajansından: Sovyetler Birliğinde din ve itikad hürYeni Alman elçisi Beckerle Sofyaya riyeti tanınmadığı, bilâkis dinsizlik hâkim olduğu için, Almanyanın Sovyetler gelmişür. Birliğile harbe girmesi üzerine demokErzurumda yeni yapılacak rasilerin Sovyetler Birliğile müştereken evler hareket etmeleri ve Amerikanm Sovyetler Birliğine de yardıma karar verErzurum 30 (Hususî) Üçüncü u mesi şiiphe yok ki, Amerika efkânnda mumî müfettiş Nazif Ergin Ankaradan kanşıklık husule getirecek bir vaziyet şehrimize avdet etti. Millt Şefimizin ihdas etmiştir. Maksad, diktatörlük re himayelerinde kurulan Doğu Evleri Kojimini yıkmaksa ve hürriyet rejimini operatifi hazırlıklarını ikmal ederek korumaksa demokrasiler ne diye hürri evlerin inşasını münakasaya çıkarmak yet rejinıine aleyhtar olan hem de din üzeredir. Gerek bu 150 evln inşası ve sizliğin alemdarı sayılan diğer bir dik gerekse Erzurum şehri plânınm tatbikatalörlüklc elele veriyorlardı? tmda şehrin büyük caddelerinin açılBu düşünüşün önünü almak ve fikir ması için hükumetimiz tarafından beleri teşettüte uğratmamak için takib o lediyeye vâki olan nakdl yardım vadi lunan hattı hareket, demokrasilerin Erzurumlulan sevinıiirmiştir. İnşaat ve Sovyet rejimine değil, belki tecavüz ve yollann açılmasına bir ay içinde başlaislilâya uğrayan Rus halkına muzaheret nacağı ve şehrin şu bir iki sene içinde tamamen yeni bir manzara ile ortaya gösterdiklerini anlatmak olmuştıır. çıkacağı anlaşılmaktadır. Demokrasilerin bu düşünceyi telkinle meşgul olmalarına mukabil Almanya da Avrupa milletlerini Sovyet harbine işti fmdan takib olunan bu hattı hareketin rak, yahud Sovyetlerle münasebetlerini Lâtin Amerikada tesirsiz kalmaması çok keserek Alman harbini teyid ettinnek muhtemeldir. Nihayet Vişi hükumetinin de Sovyet için uğraşıyor. Nitekim •jimal Buz denizindcn Karadenize kadar uzanan cephe Birliğile siyasî münasebetlerini kesmiş üzerinde yaşıyan bütiin milletler Sov olması Almanyanın Sovyetler Birliyetlere karşı harb ilânına sevkedilmiş ğine karşı hazırladığı ehlisalib harbini olduklan gibi bu cepheden nzak olan tamamlamış gibi görünmektedir. Buna mukabil demokrasiler, katolikmilletlerin de Sovyetler aleyhinde faaliyete geçirilmekte olduklan göze çarpı liğin nazizme karşı hissettiği zıddiyeti tahrik için uğraşıyorlarsa da buna muyor. vaffak olup obnıyacaklan benüz belli İtalya Almanya ile müttefik olduğu ve değildir. Vatikanı hoşnud etmek istediği için Elhasıl Almanya, Sovyetler Birliğine Sovyet Alman harbine iştirak ettiği harb ilân etmekle hıristiyanlık âleminde gibi faşist İspanya da Sovyetlere karşı gönüllü göndermek için tcrtibat almak yeni bir hareket ve yeni bir hercümerc ta, hatta bu arada Sovyetlere muzahe uyandınnış bulunuyor.. Bu hareketin ret ettiği için İngiltere aleyhinde nü doğuracağı neticeler tetkike lâyıktır. mayişler yapılmaktadır. İspanya tara ömer Rıza DOĞRUL İlâhi kızım... Sokak, evin içüıde. Beraber duyduk. Terlikçinin Zeliha ile Vasfiyenin gelini Hürmüz, pencerenin önünde durmuş konuşuyorlardı. Leman, elini hafifçe sallıyordu: Hem, neler konuşmadılar! Abla, bizim, uzun tüylü kırmızı Trablus battaniyemiz vardır ya! Remziye, göğsüne fiske ile dokunulmuş gibi geriledi, bir şey söyliyemedi. Leman, devam etti" Yazın ,güneş alsın diye pencereden asarız ya! Süleyman, onu gözüne kestirmiş. Bizden battaniyeyi satın almak İstiyormuş. Ihtiyar kadın da yavaşça: Beygirlerin üstlerine örtecekmiş! dedi. Hiddet, şaşkınlık Remziyeyi bunaltmıştı: Para edecek bir tek malımız o. Ona da göz koyuyorlar. Leman, ablasına işaret etti: İki ağız kullanmasının sebeblerinden biri de bu. Uzakta, bir baykuş ötmüştü. Leman, ku'aklarmı tıkadı; Remziye: Evlerden ırak... Hayırdır üışallah, dedi. Edibe teyze, dudaklan arasmdan dua okuyarak tespihini çekiyordu. Odada, fitili yanan gaz lâmbasının çıkardığı ince ses, bir ses hükmünü sürüyordu. Remziye, yerinden kalktı: Yarın sabah, erken kalkacağım, çamaşır var. Leman, isyan ederek bağırdı: Bir gün de mi rahat etmiyeceksin, abla? Remziye, yaklaştı, kardeşinin omzurıu okşadı, yanakiarından öptü: Çamaşır, diyecek ne çamaşırımız var? Edi'be teyze, Remziyeden yana çıkmıştı: Fikri Efendinin çamaşırlarmı bir su yıkadım. Kaba kirleri aktı. Leman, boynunu büktü: Siz bilirsiniz. Ne yaparsanız, yapmız, ben, karışmıyacağım. Yaînız, hep otur otur, yoruluyorum. Yatmaktan, belime ağrılar geldi. Ayağa kalktığım zaman, gözlerim kararıyor. Sarhoş gibi sallanıyorum. Ben de, biraz doiaşsyım, diyorum. Dizlerimin tutukluğu açıhr. Ses, mahcub kırılıvermişti: Size de yardımım dokunur. Remziye, onu, kolundan tuttu, kaldırdı: Aslan gibisin maşallah! Seninkisi sinir . Ama, dolaşayım; iş göreyim, dersen, külâhlan değişiriz. Öyle değil mi eçende gazeteierde, «sadra şifa» bir haber araştırır, uıtııılekct hâuiselerine aid bir saür aıarken gözüuıe «Sebze Halihde ıslahat» serlevhası iiişti Ne yalan suyliyeyun. okur okunıaz 35 lira maaşlı Denizli sorgu hâkimliğine yiireğim ^hop:» etn. Çünkü ötedenberi Gebze sorgu hâkimi Bürhaneddin Çibi, sebzeler beni ilgilendirir. Islahı endişe 1 lejrimin başiıca&ını teşkil ederdi! Suşehri hâkim muavinliğine Şibinkatatm yaptığı yanAnadolunun Sel Eh! Artık sebzeleıia hati ıslah edirahisar hâkim muavini Şevket Türe, lışlarla eksiklerin liıse hıyarlar köi'peleşir; patlıcanlar raçukî ve «Tavâifİ Başkale hâkim muavinliğine Gürpınar (Hayrullah Eiendi) şitik çocuk bacağı biçiminden çıkar; semüluk» medeniyethâkim muavini Tevfik Doğuışıker, Er tarafından kurşun mizotunun cıhziığı zail oiıır, kaba sovan lerindeki şehircilik zurum sorgu hâkimliğine Ağrı sorgu telâkkilerile ev mikalemle tashih edil ortadan kalkar; sarmısak gelin oldum hâkimi Hurrem Damalı, 30 lira maaşh maıisini bütün humiş ve bir çok sa diye kırk güıı kokusunu saklamaz; ısŞibinkarahisar sorgu hâkimliğine Su susiyetlerile temsil hifelerin kenarına panak aitm varak pahasma yükselmez; yahud kasaba I zırhklarında, Tanzimat devrinin ulum merhumun el yazısile ilâveler yapılmış kabak cenııet taamı olmaktan çıkar; şehri sorgu hâkimi Sabri İmer tayin e edebilecek tek bir şehir y edeblec ş îd dildiler. bulamazsınız. Türk kültürile tarihinin akademisi demek olan «Encümeni Dâ oîmasıdır. bamya sııhıhığu, domates mahcubluğu Konya, Sıvas, Ar.ıasya, Kayseri, Malat niş. m ikinci reis'iğinde ve nihayet Tahbırakır; biber daha ağıza alınır bir haîe *** işte n y ç ğ d e b u u ş ühi ya, Kütahya vesaire gibi en mühim | ran büyük elçiliğinde bulunmuş ve ş ya ü t y Bu eser iki kısımchr: İlk 395 sahifesi gelir; ayşekadın fasulyesi ismini bayan merkezlerinde Selçukî devrinden kal bu son vazifesini yaparken 1283 (Milâ tamamüe Avrupa seyahatine aiddir, Ayşe diye tesçil ettirir; havuc, fiatile meıjitüitııuuc uc^ui" ~~. ^ ^ d ma tek bir ev görülmez: Yalnız ötede dî 1866) tarihinde kırk altı yaşmda ve burun 386395 inci sahifelerini teşkil halkı kazıklamaz; bayırttııpu eksik olberide iik Osmanhlardan yahud oniar fat etmiştir. eden son faslı «Müellifi kitabın Avru* maz; marul yaprak artırmakta gazetela muasır Anadolu beyliklerinden biri (Cevdet Paşa) ile beraber Tanzimat pn meınaliki ile kendü beldesinia tat lerle aşık alnıaz; enginar şarkm aııanası ne aidiyeti iddia edilen bir iki bina devrinin en büyük müverrihlerinden bikine dair efkârı beyanındadır.» O za olmak iddiasını bırakır, nane yemek gösterilir. Selçukî devrinden bize yai olan ve 16 cildlik büyük tarihile şöhmanki Avrupa ile Türlüye arasında elâlem ağzında artık ayıb sayılmaz; rıız carai, türbe, medrese ve kervansa ret bulan (Hayrullah Efendi) «Makaumumî bir mukayeseye hasredilen bu maydanoz, tereotu köse kılı gibi enderray gibi birtakım umumî binalar kal lâtı Tıbbiyye» ismindeki doktora teon sahifelik son fasıldan sonra, gene leşmez; fasulyelerin ipiikJcri lâğvolunur; mıs ve mühim bir yekun tutmıyan bu zinden başka muhtelif İlim sahalarına 395 inci sahifeden 408 inci sahifeye ka diyordum... dinî binalarııı birçokları da devirden aid birçok telifler ve tercümeler bırakdar küçük bir Bursa seyahatnamesi geBu ümidle yaııyı okudum. Heyhat! devre tamir edildikleri halde ancak ha mıştır: Bunların çoğu matbu olmakla lir. (Hayrullah Efendi) bu 14 sahifelik Bütün bu düşündüklerimc dair bir tek Nevyork 30 (a.a.) 22 si Almanya rabe halini muhafaza edebilmiştir. beraber, henÜ2 basılmamış bazi mühim ikinci seyahatnamesinin başında Bursada doğmuş ol?n 29 kişi cacusluk suçile kelinıe bulamadım. En mühim merkezlerin bile eski ma eserleri de vardır (4). Merhumun bu İtham edılerek tevkif edilmiştir. Ca muriye1.1erinden eser bırakmıyan bu gayrimatbu eserleri içinde Türk tiyat nın tesisinden itibaren tarihini hulâsa Sebze halindeki ıslahat meğer sebze susluğa aid kanunun kabulündenberi acıklı vaziyetin sebebleri iki kısma ay rosunun ilk piyesi olan «Hikâyei İb ettikten sonra," Anadolu şehirlerinin yu hali varidatırun çoğaltılmafi için yapılacaşusluk töhmetile kütle halinde yapı rılabilir: 1) Milâdın Onüçüncü asrmda rahim Paşa beİbrahimi Gülşenî. is karıda bahsettiğimiz elim istihaleleri cak ıslahat imişi lan tevkifatm en mühimmini bu son Anadolu mamurelerini viran eden Mon ndndeki trajedisini bundan iki sene ev hakkında bize çok vazıh bir fikir veren kendi seyahatlerine geçiyor ve her Bu Halin halinde ıslaha şayan olarak tevkifler teşkil etmektedir. gol istilâsile Onbeşinci asrın başında vel ilk defa ben nesretmiştim (5). Son şeyden evvel üç seyahatinde üç muh yalnız varidatın azlığuıı görmüşler, hatBu tevkifleri tahkikat bürosu şefi ayni facianın Tatar istilâsı ismile te devirlerin biypgrafik membalannda Eta masrafın azaltılması bile varidi hatır telif Bursa gördüğünden bahsediyor (8): Edgar Hoover pazar günü bildirmiş kerrürü ve Celâlî isyanlarınm tenkili fendi merhumun gayrimatbu eserleri olmanuş. ve tütün mevkufların cesusluk zannı gibi siyasî sebebler; 2) Geçen seneki içinde bilhassa «Avrupa Seyahatname•Ben bu şehre üç defa gitmiş idiro: Her yiğitin bir yoğurt yiyişi olduğu gialtmda bulunduklarmı söylemiştir. Fe Erzincan felâketinde en son misalini si> nden büyük bir ehemimyetle bahse Evvelki defası hareketi arznn tahri bi her yerin de bir ıslah telâkkisi olacağı deral polise mensub memurlar bu me gördüğümüzi büyük zelaelelerle yan dilir; bundan on sene evvel Tıb Fa binden akdem, ikincisi hareketi arz pek tabiidir. Onun için buna söz edemeselede gayet seri davranmışlar ve bü ginlar gibi tabiî hâdiselerdir... kültesi profesörlerinden Doktor Süheyl vukuu akıbinde, üçüncü defası geçen yiz. İmdi ben de size Sebze Halinin vatün maznunları son 24 saat zarfmda Ünver «Tabib Hayrullah Efendi. ve Ma sene olup işbu üç defai azimeümin ridatı artırılmasın demiyorunı. Fakat Bu hal bizde birçok şehirlerin müteyakalamışlardır. 18 kişi Nevyorkta, dimadiyen yıkıhp yapılması ve bu' su kalâtı Tıbbiyye» ismindeki broşüründe üçiinde dabi şehri ve etrafını birbiri bu iradı kimlerin vereccğıni bilmek isğerleri ise Nevvjersey, Michigan ve Wısretle cisimleri değiştiği halde yalnız bu mühim eserin yalruz bizim İçin de ne benzemez bir halde gördüğüm cihet tiyorum. Bu merakımı iıale için Hal erccnsinde tevkif edilmişlerdir. Mevkufkânından bir dostuma müracaat ederek isimlerinin tıpkı bir an'ane şeklinde de ğil Avrupahlar İçin de kıymetli bir ve le mütehayyir olmuş idim...» lardan beşi daha evel hapse girmiş kimp ç b gibi (6), Kendi gözlerile gördüğü bu üç Bur sordum: vam etmesi gibi çok garib bir netice selerdir. Mevkuflar arasında 3 kadın sika olduğundan bahsettiği hasıl etmiş demektir. Meselâ Bursayı gene bu sa hakkında (Hayrullah ibni Abdülhak Tcbrik cderim! Halinizi ıslaha kavardır. Türklük» mecmuasmda da ele alacak olursak, bu güzel şehri iki seyahatnameden naklen «Rotomago» is Efendi) nin ayrı ayrı izahatı da var rar verdiklerini memnuniyetle haber alEdgar Hoover, yaptığı beyanatta, bun yüz senelik bir fasıla ile ziyaret eden minde bir piyes tercümesile maarif ıs dır: Bundan sonra gözden geçireceğidık. Bu ıslahatın bilhassa varidatı artırlardan bir çoğunun harb malzemesi ya iki büyük seyyahın tariflerile tasvirleri lahına aid mühim bir lâyiha neşredil miz bu izahat Anadolu şehirlerinin gemağa matuf olduğu da aynca mucibi pan fabrikalarda, birinin de transat arasmda birbirine benzemez iki mem miştir (7). çirdikleri tarihî mukadderatı gözlerimisürur olur. Yalnız bu fazla iradı kim lantik hava hattında çalıştığını söylemiş lekct tarifi kadar büyük bir fark gö(Hayrullah Efendi) muhtelif tarihler zin önünde perde perde açacak kuv verecek? Bunu anlamak,. tir. Mevkuflar casusluğun tenkili hak rürüz: Onyedinci asırda yaşayan (Evde üç defa Avrupaya gitmiş ve bu se vettedir. Kolay azizim! Biz kimseye yük olkındaki 1917 tarihli kanun hükümlerine liva Çelebi) nin bahsettiği Bursa (1), yahatlerini Paris İle Londraya kadar lsmail hami DANİŞMEND mak istemeyiz. Bu iradı scbzelerden alaistlnaden zannaltına almmışlardır. Ondokuzuncu asırda yaşayan (Charles temdid etmiştir. Bunların en mühimmi Edgar Hoover bunlardan bazılarının Texier) nin bahsettiği Bursaya hiç ben 1S64 te dört ay süren son Paris seya (1) Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c. cağız.. Domatesten, patlıcandan, bamyadan ve bilhassa kabaklardan... faaliyeti hakkında ifşaatta bulunarak zemez! Bu iki Bursa tarifile (Orhan hatidir. Efendinin seyahatnamesi işte b j 2, s. 11. bu d fi h i Bu teminat üzerine biraz ferahladun ve harb malzemesi ve bilhassa tayyareîerc Gazi) devrinde, yani Milâdın Ondör üç seyahatinin ve bilhassa üçüncüsünün (2) Seyahatnamei ibniBatuta, Şerif hatıruna geldi: aid malumat topladıklarını beyan etmiş düncü asrında Türk hakimiyeüne he mahsulüdür. Paşa tercümesi, c. 1. s. 339. tir. Federal makamlar bunlann hare nüz giren Bursa hakkında Arab sey Meyva Halinin de iraduu ayni şe(Hayrullah Efendi) nin «Avrupa Se(3) F. Giese, «Encyclopedie de l'Iskâtım iki senedenberi takib etmişlerdir. yahı (İbni Batuta) nin verdiği izahatı kilde artırmak. kirazdan. elmadan ve yahatnamesi» ve «Yolculuk Kitabı» de lsm». c. 1, 1913 Leiden tab'ı, s. 40, «Abd Maznunlardan biri Kapta doğmuş Fre karşılaştıracak olursanız (2), gözleribilhassa armııdlardan irad temin etmek diği bu büyük eser hakikatte bir şark alHakk Hâmid» maddesi. Dr. Osman derich Oubert Tuquesne isminde bir nizin önüne tam üç Bursa dikilir! Fakabil değil mi? diye! sormak istedim. âliminin garb âlemini en nafiz bir na Şevki Uludağ, Maarif Vekilliğinin neşmuharrir ve konferansçıdır. Bu zatln kat bu yekuna şimdiki şekli de ilâve Sonra «adam ncme Iâzım!> diye vazgeçbeynelmilel bir şöhreti vardır. Alman ederseniz, netice itibarile dört muh zarla tetkik ettikten sonra yeni garbı retüği •Tanzimat» cildi, 1940 İstanbul tim. oîsn Max Blank adında diğer bir maz telif Bursa elde etmiş olursunuz! Onbe eski şarka izah ve tasviri demektir. tab'ı, «Tanzimat ve Hekimlik» bahsi, s. B. FEI..EK run ise Ruzveli'in emrile son zaman şinci asrın başındaki (Timur) İstilâsın Efendi bunu yaparken Avrupa medeıü 968 yetinin hemen hiç bir sahasını ve hig (4) Bk.: Mehmed Süreyya, «Sicilli laıda kapatılmış olan Nevyork Alman dan itibaren yalnız o asrın İçinde bile bir hususiyetini İhmal etmemiştir: Yol . Osmanî», c. 2, s. 319 ve Şemseddin Saistihbarat ajansında çahşıyordu. îzmir Fuarında Maarif kaç Bursa yıkıhp kaç Bursa yapılmış lardan, nakil vasıtalarından, şehirlerden, j ı .Kamusüla'lâm», c. 3, s. 2074. m tır! Bu yıkılışlarla yapılışların en so abidelerden, " " müesseselerden, iiI~J paviyonu '' ilimlerden, . ( 5 ) . T ü r k ı u k , mecmuası, c. 2, sayı 8. nuncuları Ondokuzuncu asrm ortala güzel san'atlardan, beledî ve medenî hür s. 74, «Türk Üyatrosunun ilk piyesi.» Ankara 30 fTelefonla) İzmir Furında şimdiki Bursanm kurulmasile ne riyetlerden ve umumî hayatın bütün arında bir maarif paviyonu kurulmak(6) 1931 İstanbul tab'ı, s. 2. ticelenir. hususiyetlerinden tamamile objektif bir (7) C. 1, sayı 2. s. 109122, «Rotoma tadır. Bu paviyonda Gazi Terbiye EnsHususî kütübhanemde eskice bir ki görüşle bahsetmiş, muhakemelerinde din go» ve c. 2, sayı 8, s. 102104, «Encü titüsü resim ve iş şubesinin iştirakila tab var: «Views in Asia Minor. ismile taassubuna vesair hissiyata kapılmak meni Daniş Reisinin maarif ıslahına aid orta okullarla kız enstitüleri ve öğretmen okullanmızın resim ve yazı ders1858 tarihinde Londrada basılan bu kü tan büyük bir muvaffakiyetle içtinab lâyihası.» leri faaliyetine aid talebe resimleri ila çük kitabda bazı Anadolu şehirlerinin etmiştir. (8) S. 397. PI vnzılan teshir edilecektir. eski resimleri görülüyor. Eğer bunlaEğer bu mühim eser yazıldığı zaman rın altlarmda o şehirlerin İsimleri ol neşredilebilmiş olsaydı, eski Osmanlı masa, bugün oralarda yaşayan insan elçilerinden kalan «Sefaretname» lerin lar kendi memleketlerinin resmini ta tamin edemediği netice elde edilmiç, nıyamazlar! O kadar değişmiş. Her hal yani Türkiyenin garb kültür dairesi de şimdiki Bursalılar eski Bursaları hakkmda vazıh bir fikir hasıl etmesi Tokyo 30 (a.a.) Röyter: Londra 30 (a.a.) Kosova meydan Sağ cenah organı olan Kokumin Şim eski Bursalılar da şimdiki Bursayı an bu kadar gecikmemiş olurdu. muharebesinin yıldönümü münasebetile bun gazetesi, neşrettiği bir başmakale cak abidelerinden tanıyabilirler! Çünkü Üç dört giin İçinde Urfa yağı 2530 dün akşam radyoda bir nutuk söyliyen en eskileri ancak Onsekizincl asra çıde diyor ki: «Hayrullah Efendj Seyahatnamesi» 408 Yugoslav Krak Piyer Umumî Harbde kııruş fırlayarak 1S0 kuruşa. zeytinHayrula f d j ya yağı da 1520 kuruş yükselerek 85 e « Eğer Mihver hegemonyası Urallan kan bir iki evden başka bir şey kal sahifelik büyük bir cilddir. Efendi merİngiliz doktorlarmın ve İskoçyalı hasaşarak Rusyanın Asya kısmında yayı mamış. hum bu büyük eserini ismi meçhul bir tabakıcıların Sırbistandaki kahraman çıktı. Eski Anadolunun Selçuknamelerde ha hattata nesih yazısile tebyiz ettirmiş lırsa, Japonya vahim meselelerle karşiBu ınallar bizim öz mahsullerimizdir; hklarmı hatırîatmış ve İngiliz milletme laşacaktır. Dış Moğolistan ve şimali gar tıralar bırakan zarif beldelerinden bu ve kendisinden sonra oğlu Abdülhak dışarıdan gelmezler. Bu malların dıhitaben ezcümle demiştir ki: bi Çin mmtakası, bundan ciddî surette gün ancak birkaç harabeden başka bir Hâmid de iyi muhafaza edebilmek için şarıya ihrac edildiği de yoktur ki; « Sİzlerln yanınıza sürgün bir ya bu fiat sıçrayışını her hangi bir ikmüteessir olacaktır. Bus Alman harbi jey kalmamasmm en mühim sebeble cildlettirmiştir. Yalnız en baştarafmbancı gibi değil fakat bir dost, hatta şarkî Asyada Japonyamn refah sahasi rinden birini anlamak İçin, Bursanm dan İki yaprak eksitkitr: Onun için sa bir akraba gibi geliyorum. Fiihakika tıspdî zarurete hamledebilelim. nın coğrafî hududlarmın sarih surette yalnız Ondokuzuncu asırdaki son İstiGörülüyor ki; piyasada oynayanlar hife numarası 4 rakamile başlamaktatahdidini lüzumlu kılacaktır. halelerini gözden geçirmek bile kâfidir. dır; bundan anlaşıldığına göre, ilk iki annemin çok sevgili Kral hanedanın var. Bir bakkal dükkâmnda veya bir za karabeti vardır. Çocukluğumun bir toptancıda duran yağın kendi kendi*** Üçlü paktla karşıhklı olarak tanman sahifeyi muhtevi bir yaprakla kapak kısmmı İngilterede geçirdim. Memlekene pahahlanmasına akıl ermez. yeni Asya nizamı ve Mihverin yeni AvOndokuzuncu asruı ortalarında üç de kaybolduktan sonra cildlettirilmiştir. tinizi tanınm ve severim.» Fiat murakabesi ismile bir teşekkül rupa nizamı, halen gayrisarihtir. Ve fa Bursaya gidip her defasmda büsbü Cildin sırtmda eser ismi olarak «Avvar. Bunun hikmcti vücudü, makul ve muayyen hududlan yoktur. Her halde tün başka bir Bursa gördüğünden bah rupa Seyahatnamesi», müellif ismi olaıneşru sebeb olmadan işte böyle duAlmanya Rusyanın Mihver nüfuzuna seden büyük bir Türk âlimi var: Tan rak «Tabib Hayrullah» v e seyahat tarup duruıken yapılmak istenen zamtâbi olması icab ettiği düşüncesile Sov îiman devrinin «Encümeni Dâniş» Re rihi olarak da «12731274» rakamlan lara mâni olmaktır. Ya salâhiyetlcri. yetler Birliğine karşı harbe girmiştir. isisanisi ve Abdülhak Hâmidin ba vardır.. Fakat herhalde bu tarih yanlış yş İsia Stokholm 30 (a.a.) Stefani ajansınya kadrosu zayıf olduğu sezilen fiat Eğer Mihverin sahası Sovyetler Birli bası müverrih (Hayrullah ibni Abdül olmak lâzım gelir: Çünkü Hicrî ve Rudan: İsveç bitaraflığınm muhafazasmı murakabesi teşkilâtını takviye etmeğini. Ortaşark ve Afrikayı ihtiva ede hak Efandi)... (İkinci Mahmud) la (Ab mî 1273 senesi Milâdın 18561857 takolaylaştırmak İçin İsveç karasularına miz artık kafî bir zaruret halindedir. cekse, Alman ve İtalyanın, Hindis dülmecid) devirlerinde «Reisületibba rihlerine ve bu tarihler de (AbdülmeAaland adalarından 56 derece 6 saniye tanda, Avustralyada. Uralın şarkındaki isSultanî» yani «Hekimbaşı» ve ayni cid) in saltanat devrine tesadüf eder; Bir hafta evvel yirmi kuruşa satıârzı şimaliye kadar uzanan bir mıntaSovyet arazisinde Japon nüfuzunu tani zamanda eski «Tıbhane» yerine açılan halbuki «Seyahatname»nin muhtelif yerlan limonlar bugün yedi buçuğa düşka dahilinde mayin döküidüğü bahriye mamalan için hiç bir sebeb mevcud de Mcktebi Tıbbiyyeİ Adliyyei Şahane» lerinden (Abdülâziz) devTİnde y tü. Demek bir hafta evvel bir nıiiyazıldıd ( ) n kumandanhğı tarafından bildirilmektedahale yapılsaynıış haksız olmıjacakğüdir.» müessisi olan (3) babası (Abdülhak ğı anlaşılmaktadır; fazla olarak eserin dir. mış ve bu linıonların yedi gün evvel Molla) gibi (Hayrullah Efendi) de ica 272 nci sahifesinde «işbu 1864 senesi...» Avustralyada şiddetli zelzele zetîi âlim ve şehadetnameli hekimdi; denildiğine göre, sonradan cildin sırtıvirmi kuruşa satılması da ihtikâr saMaliye Vekâleti Hukuk yılacak kadar insafsız bir hareketmiş. Ne\Tork 30 (a.a.) Associated Press'e onım İçin «ilmivye» mesleği itibarile İ l İz na yazdırılan «1273 = 18561857» tarimüşavirliği Fiat murakabesi halkın maişet baSjdney'den verüen bir habere göre, mir Mollalığında bulunduktan sonra hinin yanlış olduğu ve bu zühulün de Sydney'deki sismoğraf âletleri dün gece «mülkiyye» mesleğine geçerek «Meclisi Efendinin o tarihlerde yaptığı daha eski Ankara 30 (Telefonla) Maliye Ve bmda ümidini bağladığı yegâne kaşimdiye kadar Avustralyada hissedilen Vâlâ» ve «Meclisi Maarif» azalıkla seyahatlerden mütevellid olabileceği an kâleti Baş Hukuk müşavirliğine Vekâlet pıdır. Bunu daha mücssir. daha sıkı yer sarsıntılannın en şiddetlisini kay rında, maarif müsteşarlığmda, «Mek laşılmaktadır. Hukuk müsavirlerinden Cafer Tüzel ve hele buraya dikkat çok daha rıd, a şğ ş detmişlerdir. amelî hale getirmeliyiz. tebi Fünuni Tıbbiyye» ve «Maarif NaGöze çarpan noktalardan biri de hat tayin olundu. Efendinin Bursa seyahatnamesi Yazan: İsmail Hami Danişmend Amerikada 29 casus yakalandı Japonyada endişe Almanların Rusyada ilerleyişi Tokyoda nasıl karşılanıyor? Yugoslav kralının Ingilızlere hitabı Yelhasıl: Sıkı murakabe lâzım Isveç, karasularına mayin döktü AŞK UÇURUMU Fdebî roman Edibe teyze? İhtıyar kadın, Lemanı ayıblar gibi Remziyeye baktı: Öyle, demeğe bile dilim varmıyor. Bu soğukta nasıl doîaşırsm... Sinirden seğil, soğuktan dizlerin tutulur. Sen, oda işine, şöyle bir karışıverirsin evlâdım. Tenbih eder gibi ağır ağır söylüyordu: Bahar gelsin, kızım... Bahar gelsin... Üçü de bir ağızdan inlediler: Bahar gelse... Ve bu gelmiye, geciken baharın renkli, çiçekli. kokulu rüyahrını değil, kışın bütün acıhklarmı, sefaletlerini. de Bir 85 Mahmud Yesari Üstündekileri değiştirebilir misin? rilerinde, kemiklerinde duyafak ürpere ürpere kâbuslar içinde. hep ayni dedi. Fikri, güldü; başını geriye itti: sesleri, ayni dedikoduları duydular. U Hepsi, on iki tane. çü de, dalgm ujuyamamıştı. Remziye, Remziye, mahzun gülümsedi: Lemanın erken kalkmasma mâni oldu: Sen yat... Ateşi yakalım. Oda ı İleride çoğaiır... Evden de dikeriz. Hep, kendinize zahmet çıkarıyorsınsın, sonra... sunuz, canım! Leman, titizlendi: Sen karışma. Abla, sen, üşüyeceksin Ben ,alışkmım. Sen, yat. Mangal yakılmış, kahvaltı hazırlanFikri de gelmişti, Remziye hemen amış, hep bir arada neş'eli bir kahvalşağı koştu: Kirli çamaşırlarm varsa, ver, yı tıdan sonra, Leman, battaniyesini dizlerine çekti, köşesine oturdu; Fikri, akayalım. Onun söz söylemesine vakit bıraTcma şağıya uyumağa gitti. Edibe teyze ile dı, odaya girdi, açıkta kirli var mı? Remziye, çalı çırpı, tahta kırıkları iie ocağı yakmışlardı. ^••? baktı, göremeyince: Edibe teyze, biraz korkarak: Elbette... Yerli, yabancı, belli ol Epey çamaşır var! diyordu. malı. Mahallemizin kaydi muntazamRemziye. aldırmıyordu: dır. Haydi ismini, babasımn ismini, ya İkindiye kalmaz, bitiririz. Kum şını, memleketini, san'atını, bundan evmaları, beni korkutuyor... vel oturduğu yeri söyle. Ah, yaz, neredesin? Yıkarsın, aRemziye: sarsın, lâhzada takır takır kuruyuve İsmi. Fikri... rir. Dedi. ksldı: öbür tarafını bilmıyordu; Yaza daha çok var... Daha çok muht?r anlamıştı: geçecelyz. Sen, onu çağır! Ezbere olmaz. Öyle kızım. Uyuyor. Oğieüzeri, kapı, kütküt vurulmuştu; Muhtar, aksüendi: Remziye, ellerinüı sabunlarını bir beze Resmi muamele teahhür kabul etsilip koştu. Muhtar Suudi Efendi, e Tiez, uyarıdır. ünde kara kablı koca bir defterle güGene kız. çekinerek sordu: lümsiyerek selâm veriyordu: Giyînip gelpin mi? Sabah şerifler hayır olsun, RemSuudi Efendi. tuhaf tuhaf baktı: ziye Harum evlâdım. Yok entari ile gelsin... Kendisine Remziyenuı rengi uçmuştu, dudakları lüi:unı yok. Nüfus tezkeresmi getir, arasmdan anlaşılmaz kelimeler mırldankâfi. dı. Artık Fikri, sıcak yatağmdan kalkıp Suudi Efendi, sağ ayağını üst basa kapı önünde üşümiyeceği için muhtar mağa koymuş, defteri de açıp üzerine Remziyeyi sevindirmişti: dayamıştı: Teşeküür ederim Suudi EfendL Misafirinizi ,artık mahalleye kayO, daima ağırdı: dedeceğiz. Estaçfirullah. Vazifemiz! Remziye, sadece: Öyle mi? diyebîldı. Remziye, Fikriıun oda kapısım vuMuhtar, vazihesinin ehemmiye'ine o rurken içi sızlıyordu, telâşlı bir seslei 'Arkası var) kadar inanıyordu ki, kaşlanru çattı:

Bu sayıdan diğer sayfalar: