28 Nisan 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Nisan 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUT.IİUJEIEI 28 Nisan 1942 Bir aile iaciası Eyübde oturan Cemil isminde birisi? karısını, yaraladı âşıkını da öldürdü Eyübde Zeynebkâmil rnahallesinde, Gümüşsuyu mevkiinde Hüsameddin sok&ğında 12 numaralı evde oturan Cemil isminde birisi, başka bir adamla münasebet peyda eden karısını yaralamış ve karısının âşıkını da öldürmüştur. Cemil, fcundan on bir ay evvel resmi bir vazife ile İstanbuldan ayrılmış, karısı Gulizar da Mehmed adında Bartınh bir motörcü ile munasebet peyda eımiştir. Motörcü Mehmed, sevgilisme Beşiktaşta, Kasımpaşada evler tutmuş ve en nihayet Hahcıoğlunda bır ev kiralıyarak bundan bir ay evveline kadar orada oturmağa başlamışlardır. Bir ay evvel Eyübe gelen Cemil, karısile çocuklarını bulamaymca Gülizan İstanbulda aramağa başlamış ve karısının Halıcıoğlundaki adresini öğrenerek oraya gitmiş ve Gülizan bularak neden kendisine haber vermeden Eyübden taşındığını sormuştur. Kadın kocasına hiç bir çüphe uyandırmadan. Eyübde oturmaktan usandığını, kendisi de vazife iie uzak bir yerde olduğundan haber vermediğini söylemişti. Bunun üzerine Cemil ailesini alarak tekrar Eyübe getirmiş, eve yerleştirdikten sonra vazifesinin bulunduğu yere gitmiştir. Pazar günü Cemil tekrar evine gelerek karısını alıp gezmeğe götürmek üzere otobüse bindirmiştir. Yemişte otobüsten indikleri vakit Gülizar dostu motörcü Mehmedi gördüğünden selâm vermiş, Mehmed de yanma yaklaşarak: Yanındaki kimdir? diye sormuştur. Gülizar: Yeni kocam, dıyerek guldüğünden Cemil bu sozlere son derece kızmış, karısını orada bırakarak yanından aynlmıştır. Cemil, gece saat 23 raddelerinde sarhoş bir halde evinin önüne gelip pencereden bir erkek gulgesi görünce yavaşça sokak kapısmı açmış ve karısının odasırta çıkmışür. Kapıyı açınca gördüğü manzara şudur: Gülizar yarı üryan bir halde Mehmedle oturmuşlar, önlerinde rakı masası, içiyorlar. Cemil bu hal karşısında daha fazla duramamış, bıçağını çekerek Mehmedin üstüne atlamış, kuvvetli bir EOI yumruk vurup motörcüyü sersemleterek yere yuvarladıktan sonra sırtından derın bır yara açmıştır. Bıçağile eyni hareketi iki defa daha tekrarhyan Cemil, can kaygusıle odadan kaçmağa muvaffak olan Mehmedi takib etmemiş, karısı Gülizara da bir bıçak yarası açtıktan son ra onu da kanlar içinde yere yuvarlamış ve çocuklarını ağlıyarak öptükten sonra gidip karakola teslim olmuştur. Mehmed de yaralı bir halde civardaki Çeşme sokağına kadar kaçmış, orada aldığı yaraların ^esirile ölmüştür. Müddeiumumî muavinlerinden Necati Kütükçüoğlu cinayet mahalline giderek tahkikata başlamış adliye doktoru Enver Karan cesedi muayene ederek gömülmesine izin vermiştir. Yarah bulunan Gülizar da tedavj altına almmıştır. Sehir YETİŞTİRİMlNDE İNKILÂB haherleri Sanayileşme savaşı Feci bir kamGençtiğimizin İ H F M NALINAI inCrl MIHINAJ En son gayret lman Devlet Reisi son nutkunda şöyle dedi: cCephe, vatan, tnünakcdât, ve adlii/e bir tek fıkre itaot elu ehdır: Zajer. «Bundan dolayt, herkesten vazijesini yapmasını istemeğe ve ruurlu bir tetkikten sonra vazifesini yjpmadtjjına hükmedecek olduğum kİTrvselöri kazanümış hakları ne olursa olsun, §erejinden v<ah.rum etmenin ve yahud i§'.nden azletmenin kanunî hakkım olduğunu «ariJı bir surette teyid etmesini tnecltiten nca ediyorum* Fühıer'in azletmek İstediği vazife sahibleri arasında <En alçak caniler ıakktnda anormal bir surcîte merhametli kararlar verdiklerindcn» şikâyet ettiği bâkimler de vardır. Bu sözler, Hitlcr'in, harbin başlamak üzere olan yeni safhasında, Alman millctinden en son gayretini sarfetmesini stediğini göstermesi itibarile çok dikkate değer. Almanya 1918 deki vaziyetin tekerrürünü onlemek istiyor. Almanya, o zaman, Amerikan kuvvetleri terazinin karşı taraftaki gözüne atılmadan evvel, bütün kudretile son bir darbe indirerek muzaffer olmak zorunda idi. Bunun için 191718 kışında iyice hazırlanmıştı ve Hindenburg Lüdendorff başkumandanlığı, şimdi Hitler'in doğu cephesinde kazanmak istediği zaferi, o zaman, batı cephesinde elde etmek ümidindeydi. Bu maksadla Alman ordularının büyük kısnıı, Alman harb tarihinde, «Kayzer meydan muharebesi» denilen savaş için 21 martta taarruza geçmişti. Fakat cephe gerisinde yorgunluk, bezginlik, bozgunculuk artmıştı. Hükumet zayıftı; Rayhştag, bugünkü gibi, tek bir kiitle halinde, hükümctin ve başkumandanlığın arkasında destek değildi; şündikinin aksine olarak mecliste gittikçe büyüyen ve kuvvetlenen bir muhalefet vardı. Doğu cephesinden gelen askerler arasmda, bolşevik ihtilâüle zehirlenmiş olanlar bulunuyordu. Abluka tesirini göstermeğe başlamış; şiddetli denizaltı harbi, ilk korkunc tesirini kaybetmişti. Amele, grev yapıyordu. Kısaca maneviyat bozubnuştu ve Lüdendorff'un sonradan şikâyet ettiği gibi, hukunıeün gevşekliği yüzünden, bozgunculuk onlcnemiyordu. Bu bal, 21 martta başlanan ve temmuz ortasına kadar bazı fasılalarla devam eden muvaffakiyetü taarruzlardan kat'i netice alınmasına meydan venniyordu. Nihayet maneviyat bozukluğu, Almanyanın ddrt yU yüzüp yüzüp ucuna getirdiği son zaferi kazanmasına nıâni olmuştu. O harbden büyük dersler almış olan Ilitler, bu defa, ayni maneviyat bozukluğuna uğramak cndişesile, hiç bir gevşekliğe, zâfa ve bozgunculuğa müsaade etmcmck azmindedir. Geçen mağlubiyetin amilleri telâkki ettiği yahudileri ve parti kavgalannı daha harbden önce ortadan kaldırdığı gibi, şimdi de, doğu cephesinde, Almanyanın mukadderatını tayin edecek büyük bir taarruza başlamak üzere iken, cephe gerisinde «Hak yok, vazife var» düsturile bütün gevşeklikleri ve bozkunculuklan kökünden kazımak için, hâkimlere varıncıya kadar, ihmali görülen her vazife sabibini azletmek salâhiyetini istemiş ve almış bulunuyor. Almanya, bu defa, cephede en büyük hamlesini yaparken cephe gerisinde za> ıf bir hükumetten şikâyet etmiyecektir; arük en sert bir idare iş başındadır. A yon kazası Edirneden gelen bir kamyon devrildi. şoför muavini öldü, şoför de yaralandı Kuş yemi yüklü olduğu halde Edirneden şehrımize geimekte olan Talas 42 plâkalı şofor Mehmedin idaresindeki kamyon, dün sabah saat 4 te Yeşilköy telsiz istasyonu cıvarındaki Baruthane çayın mevkiinden geçerken birdenbire frenleri anlaşılamıyan bir sebebden sıkışmış, kamyon sağ taraftaki hendeğe yuvarlanmıştır. Şofor muavini 17 yaşlannda Satılmış, hendekle devrilen kamyon arasmda kalarak feci bir surette öl. müştur. Şoför Mehmed vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanmak sureüle dcvrilmede az zarar görmuş ve hastaneye kaldırılmıştır. Cesedin gömülmes:ne izin verilmiştir.. Dün öğleden sonra kaza mahallinde bir keşif yapılmıştır. Kamyonun iki tcnluk olmasına rağmen dört ton yük yüklenmesi ve şoförün bazı tedbirsizliklermin kazada büyük âmil oldu^u anlaşümıştır. Akdenizde yeni Küçük san'at vapur seferleri erbabı Vapurlarımız Mersine El emeği ile çalışan kadar gidip gelecek, müstakil bir san'at K'aradenizde de yeni zümresi yetiştiriltarife tatbik olunacak mek isteniyor Geçen sene vaziyet icabı olarak hükumetin bir kararile tatil edilmiş olan Mersine kadar Akdeniz hattı postalarma tekrar başlanmasına karar verilmiş ve bu husustaki emir Denızyolları işietmesine bildirilmiîtir. Cuma günü Mersin hattına ilk posta yapılacak ve bu postalar evveke olduğu gibi 15 günde bir tekrar edilecektir. Mersin hattı postalarını karşılıklı olarak iki vapur yapacak, vapurlar yük ve yolcu alacak ve İzmirden sonra bütün iskelelere uğrayacaktır. Diğer taraftan Karadenlz hattı postalaıında da ilkbahar tarifesinin tatbikı takarrür etmiştir. Karadeniz hattı yeni sefer tarifesinde postalar İstanbuldan sah ve cuma günleri sabaha karşı saat 4 te hareket edecektir. Bunun için yolcular bir çün evvelden, nihayet saat 21 e kadar vapura girmiş olacaktır. Hükumet, endüstri yanında küçük sanat erbabmı da korumak maksadile yeni bir kanun projesi hazırlıyarak Meclise vermiştir. Bu proje kanuniyet kesbettikten sonra, az sermaye ve el emeğile çalışan müstakil bir san'at zümresi yetiştirilecek, bu suretle memleketimizdeki an'anevî san'atlar da daha düzenli bir şekilde yaşatılacaktlr. İleride usta olmak üzere yetiştirilecek çıraklar, bu kanunun hükümlerine tâbi olacaklardır. 11 yaşını ikmal eden ve bedenen, intisab edeceği zümrede çaîışabilecek olan çocuklar Maarif Vekâletinin açacağı çırak mekteb ve akşam san'at kurslarına devam edeceklerdir. Çırak ve kalfalar, halen olduğu gibi başıboş olarak değil, birer mukavele İle ustalarlna bağh olacaklardır. Ücretleri de ayni kanunun hükümleri dairesinde verilecektir. Küçük san'at erbabının muhtac oldukları kredi, Halk Bankasile devlete aid diğer bankalar tarafından temin olu nacaktır. Bu kanunun mer'iyete girmeslnden sonra 58,272 küçük san'at mü» essesesile buralarda çahşan 145,316 kişi yeni teşkilâta bağlanacaktır. Evvelce yazdlğımız gibi, Maarif Vekâleti de ayrıca yurdun her türlü endüstri şubelerinin rr.uhtac oldukları elemanları yetiştirmek üzere bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projede küçük san'atlara da geniş yer verilmlştir. Suikasd davasında dinlenilecek şahidler Ankaraya gidiyor Ankarada Atatürk Bulvarında Alman büyük elçisi Ekselâns Von Papen'e yapıİT.ak istenen suikasd hâdisesinde âmme şahidl olarak dinlenecek olan ve şehrimizde oturan dokuz şahidle Ankaradan İstanbula gelen Bayan Mefharete tebligat yapılmıştır. Bu şahidlere Emnlyet Müdürlüğünce yol paralan verilmiştir. Bunlardan bir kısmı dün akşamki trenle hareket etmişlerdir. Bir kısml da bu akşam hareket edeceklerdir. Cumhuriyet hükümetimiz, sanayileşme ihtiyacımızı tez elden başarmak için bir kanun kabul etti. Bu kanuna göre işi yürütmek ödevini üzerine a'.an Maarif Vekâletimizin de tatbikata başlamak üzere olduğunu gazetelerde £•"•sevinerek okuduk. Mühendis mektebler.le ameli san'at mektebleri şüphesiz | bu teşebbüslerin en başmda gelen bir iştir. Profesör Salih Murad dostumuz bu sütunlarda teknik İşlerin İlim cephesinden tetkikini yapmış ve mühendis mekteblerile bu mekteblerin modern programları, eski tersanemiz ve o devirden bakiye kalan bazı kıymetli şahsiyetler hakkında çok değerli yazılar yazmıştı. Eski meslektaşunın derin bilgiye dayanan t u yazılarmı zevkle ve lezzetle okuduk. Ben bu konunun ayrı bir kolundan bahsedeceğim. Sanayi işlerile geçen uzun senelerimin naçiz tecrübelerinden kalan bazı kırık dökük fikirlerimle bu savaşa küçük bir faydam oluısa bahtiyar olurum. Söze başlamadan evvel, bir dakika kalbimden eksik olmıyan bir duyguyu tekrarlamak isterim. Hemen hemcn bütün dünya İnsanlarının birbirinin başma ateş yağdırdığı bu umumî boğuşma günlerinde, sulh ve sükun içinde yaşıyarak, normal hayatımızı yürütebilmerriz, ne büyük saadettir. Hükumetimizin bu muvaffakiyetini minnetle görmiyen tek bir vatandaş yoktur. Bu günkü ve bundan sonraki ödevierimizi düşünebilmek fırsatını da gene bu asude hayata borçluyuz. 1 Yazan: Ressam Ali Sami Boyar makineyi kullanmak,, onu . , . kadar , . yapmak .... . mühim bir iş değil midır? Daha açık konuşalım; bir makineyi iyi kullanmanın icabında koca bir milleti düşman istilâsmdan kurtarabileceği ^ir hakikattir. Öyle olmakla beraber fena kullanmanın da feci bir âkıbete sebeb , olmıyacağım ki.n iddia edebilir? Bir cıvatanın fazla sıkılması, yahud eksik bükülmesi yüzünden binlerce lirahk bir makinenin aylarca, hatıâ senelerce rnuattal kaldığı her zaman başa gelen vak'alardan değil midir? Bir tayyarenin yanlış takılmış bir vidasınm nelere mal olabileceğini izaha hacet var mıdır? Teknik el yaüklığlnda istidad dediğimiz yaradılış kabiliyetinin ehemnıiyeti inkâr editemez. Bu İşte yontulması güç ırklar ve milletler de vardır. 1928 de Parbten İstanbula dönüyordum. ÜX!X Belgradda kompartimanımıza ampulünün yanmadığını gördüm. Sırblı kondüktöre yeni bir ampul getirmesini rica ettim, eski ampulü çıkardı, yenisini takmıya uğraşü, zavalh adam kan ter içinde kaldığı halde bu basit İşi beceremiyordu. Vidayı çarpık tuttuğur.u görüyordum. Epeyce sabrettikten sonra bu işi yapamıyacağma kanaat getirdiğimden ampulü aldım, yerleştirdim. Bu şüphesiz bir Sırb köylüsüydü. Telefon ve telgraf tesisatı genişletiliyor Telefon ve telgraf muhaberatmda, son zamanlarda büyük bir inkişaf ve kesafet görüldüğünden, mevcud tesisaün takviyesine karar verildiğini yazmıştık. Yeni tesisatm yapılması İçln Simens Şirketile akdedılen mukavelelere göre yakında faaliyete geçilecektir. Ankara İsianbul arasina 15 yeni telefon ve 5 telgraf devresi tesis olunacaktır. Bu suretîe iki büyük şehlr arasmda muhatere İki misli artrrış olacaktır. İstanbul Avrupa telefon ve telgraf muhaberelerinl kolaylaştıçnak için de 10 telefon ve 3 teîgraf devresi tesis edilecektir. Bu tesisatın altı ayda bitirilmesi mukavele İle taahhüd altına almmıştır. Diğer taraftan İstanbul santrallna 1200 numara İlâvesile Aksarayda 2000 numarahk bir satelik santralınm ihdası için bir mukavele akdedilmiştir. Ankarada kuvvetli bir telefon santralı tesisi yolunda umum müdürlükçe tetkikler yapılmaktadır. Yaşama şartlarımız bir kaç sene İçinde ne büyük bir inkılâb geçirdi. Artık sulh ve sükun İçinde çahşmanm hangi vasıtalarla temin edilebileceğini anlamıyan kalmadı. Bu günkü endüstriyel hayat eski ferdî hayau tamamen değiştirmiş ve insanlan bütün hareket ve fagliyetlerile birbirine bağlıyan yepyeni bir grup yaşayışı ortaya çıkarmıştır. Milletler, hayatlarını bu baş döndürücü İçtimaî lnkılâblara ve bu dinamık endüstriyel hayata uydurmak mecburiyetindedirler. Asrın gidişine uymak için bizim de bu yürüyüşte yerimizi almamız zaruridir. Türk Tıb Encümeni 29 nisan 942 çarşamba günü saat 18.30 da Cağaloğlunda Etibba Odasında lçtima edecektir. Danslı çay Çocuk Eslrgeme Kurumuna bağh Bakırkoy Doğumevi tarafmdan Taksim Eelediye gazinosunda 2 mayıs 942 cumartesl saat 2 8 e kadar. Güzel numaralar, zengin piyango. hediyeler; bluzluk, robluk ipekli kumaşlar, mendiller, çorablar, kıymetli masa örtüleri vesaire. Peynirciler kooperatif kuruyorlar Şehrimizdeki peynir tacirleri, aralarında bir kooperatif kurmağa karar vermişler ve bu maksadla dün ihzarl bir toplantı yaparak teşekkülün esaslarını kararlaştırmışlardır. Kooperatif, resmi müsaadesi almır alınmaz derhal faaliy«te geçecektir. Çahşmak istediğimiz iş budur, yanl, tezelden makineleşmek. Bizi bu gayeye götüren en yakın yolu araştırahm; bu düşünce karşısında hemen hemen hepimizin aklına gelen fikir şudur: Amelî, nazarî san'ata kuvvet vermek, muktedir mühenisler yetiştirmek, bilgili ustabaşılarımızı artırmak, kabiliyetli ameleyi çoğaltmak, ve bunlarm yardımile yer yer fabrikalar açmaktır. sokmaları hayretle ve takdirle görüAli Sami BOYAR Şüphesiz bu saydıklarım sanayileşme lecek manzaralardı. ödevimizin en önemli işidir. Bilhassa ihtiyaç maddelerimizl İstihsal eden fabrikalarımızın İstenilen tekâmüle' ulaşması maksadı fazlasile terr.İn eder. Nitekim Cumhuriyet hükümetimiz bu şubede asırlarca mahrum olduğumuz Senenin en tuükemmel ve muazzam bir filmini göreceksiniz. sanayi müesse^elerini vücude getirmek'.e bir hayü şeylerde bizi harice muhtac olmaktan kurtarmıştır. Fakat, benim makineleşmek sözile kasdettiğim nokta memleket müdafaasına aid olan ödevlerimizdir. İşte bundan dolayı yalnız yukarıda saydığım maddeleri baBaş rollerde: şarmakla işimizin bitmiş olacağına kani olanlardan değilim. Anadolu çocuğunun mekanik kablliyetini anarken Anadolu şoförünü hatırlamamak kabil midir? O köhne makineleri ne güzel kullanırlar, dağlardan aşırırlar, uçurumlar geçerler, göllere, Sade harb mi, sulhta makinesiz mi derelere dalarlar, çıkarlar. Elhasıl Ayaşanıyor? Hangi iş makinesiz dönü nadolu çocuğu bir cevherdir. Onu, bu yor? Evlerimiz, kövlerimiz bile baştan günün mekanik ve asrm İstediği hayat başa makineleşti. Bir yandsn da maki adamı yapmak için hiç güçlük çekilneleşiyor. Şu senelerdenberi kullandı mıyecek;ir. : ğımız elektrik bile bilı =izlik yüzünden Şehirlilerimiz onlar gibi tabiî hayatla az yangmlara mı sebeb oldu? başbaşa kalmadıklarjndan mekanik kaBu işde milli kabiliyetimiz en önda biliyetleri daha azdır. Vaktile ev bagiden milletlerden hiç de aşağı değildir. baları bilirdim ki duvarına çivi çakHayatım hep Anadolu çocuğunu çahş tırmak İçin adam srarlardı. Şimdi şetırmakla geçti. Mehmedcik fabrikada hir genci eskisine nispetle daha mekadeğil, daha memleketteyken işgüzar niktir. Bu kabiliyet yirmi beş sene evolmuştur. O, kağnısını kendi tamir et velki hayat şartlarına oldukça elverişmiş, atıru nallamış, odasını badanala liydi. Yukarıda söylediğim gibi şimdi mıs, yıkılan duvarını tamir etmiştir. hayat bambaşka bir şekil aldı. Bundan Kazmasnı, baltasıru maharetle kulla.i sonra her milletin yaşamak hakkı anmasını bilir. Onlar bizim manivelâ de cak mekanik kabiliyetile ölçülecektir. diğimiz alete «manila» derler ama, onu Vaktile devirler ve devreler muayyen o kadar İyi kullanmasını bilirler ki zamanlarda değişirdi, şimdi değişmeîeşaşarsınız. Tonlarca sıkleti yüklemek, rin ne vakti, ne saati kaldı. Bazan akindirmek, bindirmek istisnasız her A şamdan sabaha muazzam bir inkılâbla nadolu evlâdmın çok iyi bildiği bir if karşılaşıyoruz. Bu içtimaî Inkılâblan yapan hakikî âmil şüphesiz makinetir. dir. Hayatı maklne değiştiriyor, maDevlet işlerlnl yaptırmak için dünyanın en meşhur bazı fabrikalarında bu kineyi hayat. Gene bu neticeden anlılundum. Ecnebi ameleyi de çalıştır yoruz ki icad edileni öğrenip tıpkısını dım. Bu mukayeseyi en bitaraf lnsan yapmak da artık milletleri yaşatan bir yapsa mutlak Türk amelesinin tabii başan olmaktan çıkmıştır. Yaratıcı kazekâsını ve pratik bilglsini onlardan biliyetlere ihtiyacımız vardır. Bu kabillyetleri cemiyetlmizdn bünyesinden çok üstün bulur. Bu tabii ve hayatt kabillyetile fab çıkarmak, daha doğrusu evvelâ onlan rikaya giren Anadolu uşağı bir İki se yaratmak lâzımdır. Buna varmak İçin ne sonra mükemmel bir ustabaşı olur. de serî bir yapıcı ve yaratıcı ıstıfaya Şimdi şu kelimeleri yazarken bundan ihtiyacımız vardır. Bu ıstıfayı ne kadar otuz beş sene evvel tersanenin hadidiye çabuk başarabilirsek o kadar hayatî bır fabrikasında çalışan Sıvaslı ustaiar gö İş görmüş oluruz. Buna muvaffak olzümün önüne geldi. Onların o kalın çs duktan sonra, yani mekanik kabililik saçları ocakta tavhyarak ellerin yetimiz umumileştikten sonra bu çokdeki geyiçlere «gage» göre hamur gibi luğun içinden yaratıcı şahsiyetleri de eğip büküp, gemi yahud kazan şeklıne bekliyebiliriz. Yarın akşam 1 P E K. sinemasında AĞIR İTTİHAN ROBERT TAYLOR RÜTH HÜSSEY WALTER PİDGEON iştirakile Muazzam Amerikan deniz ve hava kuvvetlerinin yapılnııs nefis bir aşk ve kahramanlık şaheseri. Açık muhabere Emekli subay Bay Nsctni Irmak'a: Suailerinize, yakında cevab verebileceğimi umuyorum. İzmirde B. Süleyman Sevgel'e: Japonların gemi zayiatı hakkında sorgunuza son yazılarımla cevab vermiş oluyorum. Resmî İngiliz Deniz Harb Tarihinin üç cildi türkçeye çevTİlmiştir. Deniz Matbaasmda bulabilirsiniz. Alman Deniz Harb Tarihinin bazı kısımları fransızcaya çe\Tilmiştir. Fakat gerek bu eseri, gerekse Fransız Deniz Harb Tarihine aid kitablan, şimdi değil, harbden sonra tedarik edebilirsiniz. TABİATİN EN GÜZEL BİR RENK CENNETİ... SANATIN EN MÜSTESNA BİR ESERİ... G E O R G E S B R E N T «ensonzaferi D E V E R L E 1 R O B E R T «« «n büyük muvaffakıyeH olan Baştan başa renkli Düğün Bayan Leylâ ile güzide genclerimizden Hadi Küvün'ün düğünleri, dün gece, aile dostlan ve davetlileri huzurile, Tokatlıyan salorjlarmda yapılmış ve geç vakte kadar eğlenilmiştir. Genclerimizi kutlular ve saadet dileriz. KADIN HAKİMİYETİ Persembe aksamı L  L E sinemasında ı A. Bu akşam S Ü N E R sinemas! Modern genclik... Yaşamak zevki... Hareket... Beklenmiyen vak'a'ar... His ve heyecan gibi kuyvetli bir mevzuda olan ve kız lisesinin son sınıflndaydık Sınıfımız çok neş'eliydi. Hele Meliha isminde bir arkadaşımız vardı ki.. Çok tuhaf bir kızdı bu. Daima bizi etrafına toplar czenğin oiacağım» der dururdu. Aıra sebebini hiç kimseye söylemezdi. niye yalan söyliyeyim, bu İşe adamakıllı merak sarrr.ıştım. Bir gün onu bir köşeye kıstırarak meseleyi İzah etmesini rica ettim. Gü^dü, «Peki, merhametli zamanıma rastladın. Yalnız hiç kimseye hiç bir şey söyleEmsalsiz filmini takdim ediyor. I memeğe yemin etmelisin». Derhal kaBu akşam bütün sehir halkı bu 5 bul ettim. «Bugün biraz güzel ve agüzel filmi görmeğe koşacaktır. I kıllı olan her kız zengin olur» dedi. Nasıl mı? Gayet basit. Paralı birile • «ARABACININ K1ZI., .MUKADDES YALAN., .ARTİST İSTİRABİ. evlenerek. %unu nerede bulmalı diyeceksin? Öyle değil mi? Iiseyi bitirşaheserlerinde emsalsiz muvaffakıyeyer dikten sonra bir işe gireceğim. Ayni kazanan yıldızlar yıldra zamanda annemin de üç, dört odalı bir EN SON YARATTIĞI ATTIĞI evi var. Alt çenesinden girip üst çenesinden çıkarak onu sattırıp Taksim veya Şişlideki lüks apartımanlardan birine taşınırım. Ama evin içinde eşya var, yok. Bu ehemmiyetli bir me«2 isimli kadın», 2 hüviyetll kadın», «2 çahsiyetli kadın» bastan başa aşk sele de&il. Yeter ki üstün başm çok şık olsun. Düşün bir kere, güzel bir entrikalan, sevgi maceralarile doln senenin en güzel filmi. apartımanda oturup iyi giyinen, eline yüzüne bakıllr bir kızın peşinden kimler koşmaz ki. Zaten o muhitte oturan insanların hepsi zengin ve kibardır. JOEL MACCREA ANDREA LEEDS ile Holivud'un en güzel kadmlan tarafından çok güzel bir tarzda y a r a t ı l a n Tasarruf bonosuna verdiğiniz para, size faiz getirir, ayni zamanda hududu bekliyn askerlere daha fazla malzeme, daha fazla teçhizat, daha fazla silâh temin eder. p Bir kaç misal arzedeyim: Zabitlerlmizle askerî san'at müntesiblerimizin büyük bir ihtimamla yetiştirildiklerine şüphemiz yoktur. Bu şube tetkiklerimiz dışındadır. Fakat bundan sonra hangi genc, ben avukat olr»cağım, çiftçi oiacağım, tüccar oiacağım, diye kendini mekanik bilgilerden muaf addedebilir? Bu günün çocukları yarının subayları ve erleri değil midir? Tayj'areler, tanklar, toplar, tüfekler, hassas uçaksavarlar, rresafe tayin aletleri, askerî fotograf makineleri, telsizler, dinleme aletleri daha bunlar gibi yüzlerce nazik ve kıymetli aletler onların ellerine de teslim edilmiyecek mi? Orduya İltihak etmeden evvel bu genclerin makineye alışmalan, askerlikte görecekleri sözü geçen aletleri en kısa bir zamanda öğrenerek faydalı bır şekilde kullanmalarmı kolaylaştırmak olmıyacak mıdır? Hattâ bu bilgiler onların askerlikte ve haricde feyizierine de yararaıyacak mıdır? Biraz da aksini düşünelim: Memleket müdafaası için çalışan fabrikalarım:z dünyanın en güzel ve en elverişli makinelerini ve aletlerini yapıp ellerimize teslim etseler, onları kullanscak vatandaş yetiştirmezsek sonu ne olur? Bir Bu persembe akşaıtiE SARAY sineması Meşhur Rejisör: ALEXANDER KORDA'nm en son çevirdiği ve Pafricia ELLİS ve Jacques HUBERT'in CUMHURİYET Nüshası 5 kurnstor. VARYETE KIZLARI Se\imli re nükteli şaheserini takdim edecektir. Püyük müzikhollerin ve gece sefahathanelerinin gece hayatmı tasvir eden çok güzel bir filmdir. Fevkalâde bir tarzda yarattıklan, Abone şeraiti T ™ Seneük Altj avlık Üc avlık Bir avlık Hario tcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 » 1450 » 400 > 800 • 150 > Yoktur. 1 Gazetemize eönderilen evrak ve yazılaı neşredilsin edilmesin iade edilmez ve zıvaından mes'ulivet kabul olunmaı x mes'uddum. Ben de onu sevmeğe bsşlamıştım. Sıcak bir yaz günüydu. Otoy la Boğazda geziyorduk. Bu sırada bir kazinor.un önüne gelmiştik. Cahid inip birer dondurma yememizi tekhf etti. Biz bahçede otururken kapıda bir taksi durdu ve içinden şişman, j'aşh, fakat haünden zengin oiduğu aniaşılan bir bayia, genc ve şık sarışın bir bayan indi. Merakla onları seyrediyordum. Derken adam bizi görünce kıpkırmıa oldu ve kaşlannı çatarak üzerimize doğru gelmeğe başladı. Dona kalmıştım. Bunlar kimdi? Bizden ne İstiyorlardı. Şişman bay beni bir güzel süzdükten sonra Ca hide dönerek: «Seni utanmaz herif seni, sabahtanberi benim otomobilimle buraya keyif çatmağa gelirsin. Defol bir daha gözüm görmesin seni.» deyince dayanamıyarak haykırdım: <Beyefendi kendinize gelin. Bu oto nişanhmm kendi malıdır. Bu iste bir yanlışlık olacak.» Adam bir kahkaTıa fırlatarak; «İlâhi bayan, dedi. Bu kim, otomobil kim? O benim şoförümdür. Ötedenbeti kendisine kibar süsü. verip zengin kızlarmı avlamağa meraklıJır.» Cahide dönerek: «Öyle değil mi? diye sordu. Gayriihtiyarî sevğilime baktım Benzi kül gibi olmuştu. '"'akat gözleri her şeyi tasdik ediyordu. Bu sırada müstehzî bir kadın kahkahası duydum. Beynirr vnıyordu sanki. Deli gibi oradan uzaklaşl ken sarışın bayamn gülüşü hâli kulaklarımı çınlatıyordu. = Küçük hikâye Deli Genclik HILDE KRAHL'in Otomobilli genc Guierei «ar:;k sınırinız geçtis dedim Şimdi lutfen bana hâdiseyi anlatm. Hani zengin bir beyle evleniyordunuz? Kü. çük Hanım? « Rica ederim benimle alay etme halime sen acr», dij'e yalvardı ve meseleyi anlatmıya koyuldu. « Mektebi bitirdikten sonra bir ahpabln delâletile memuriyete girdim. Avni zamanda evvelce söylediğim veçhile snneme bir çok yalanlar savurarak evi de sattırdım. Maçkada güzel bir apartımamn birinci katına taşmd:k. Dairemiz enfesti. Pencerelerine de ağır tül perdeler tfkmıstık. Gelgelelim evin içinde eşya yoktu. Ne zaman kapı çalınıp da misafir olduğunu anlarsak, sesimizi bile çıkarmazdık. Pek tabiî kıyafetime de fevkalâde İtina ediyordum. Bir gün apartınfandan çıkarken kapının önünde siyah renkte bir hususî oto durdu. İçinden gayet şık giyinmiş, uzun boy'.u, geniş omuzlu, esmer bir delikanlı indi ve yanımdan geçerken uzun, uzun bana baktl. İri siyah gözleri vardı. Ne yapacağımı şaşırmışhm. Birdenbire içimde bir sevinc hasıl oldu. Evet istediğimi bulmuştum nihayet. Benl beğenmişü. Öyle olmasaydı o kadar manah bakar mıydı hiç. O günden sonra slk sık karşılaşıyor ve her defasmda da tath tath bakışıyorduk. Bir gün have dehşeüi yağmurluydu. Ne yapacağım diye sokak kapısında bahzun mahzun düşünürken siyah otomobil önümde durdu. Ve İçinden yakışıklı delikaml inerek yanıma yaklaştı. Nazik bir surette beni selâmladıktan sonra sordu. « Otomobil mt bekliyorsunuz? Eğer arzu ederseniz sizi gideceğiniz yere kadar ben götüreylm.» Kalbim duracak sandım. Onunla bir arabada. Bu ne saadetti. Başımı önüme eğerek muvafakat ettim. «Nereye gideceksiniz?> dedi. Eyvah, şimdi ne cevab verecektim? işe gittiğimi söyliyemezdim. < Üniversiteyo, diye mınldandım. Ga yet konuşkan bir gençti. Ismi Cahidmiş. Yüksek tahsilini Avrupada yapmlş Şim di ticaretle meşgul oluyormuş. Şundan bundan bahsederken aramızdaki samimiyet bir hayli ilerledi. Tabiî benim fakülte meselesi de bu arada kaynayıp gitti. Artık sık sık buluşuyorduk. Her defasmda benl sevdiğini, askerliği yapar yapmaz evleneceğimizi söylüyordu. Çok Zil çalmış ı. Hep.mız smıflarımıza dağıldık. O günden sonra da Meliha İle bu meseleye dair hiç konuşmajık. Nihayet mektebimiz bitti. Aradan üç, dört ay geçmişti. Bir gün ona Köprüde rastladım. Hakikaten ço.^ şıktı. Hayran hayran kendisini süzdüğümü görünce gülümsiyerek clşler yolunda, dedi. Yakında iyi haberler alacaksın. Duğün hediyemi sakm unutma. Şİmdılik Allaha ısmarladık, çok İşim var». Arkasmdan baka k2İmlştım. Gece, Gündüz Benimsin! Lutfen Dikhat ! Bu persambe aksamı ŞARK sinemasında JENNY LIND Filminin son günlerinden istifade ediniz. Bu vak'adan henüz bir hafta kadar sonraydı. Bir gün sokak kapısının acı acı çalındı&ını duydum. Derhal koşarak kapıyı açtım. Karşlmda kimi görsem beğenirsiniz? Melihayı. Fakat o kadar feci haldeydi ki. Oracıkta bir sandalyeye yıkıııp «mahvoldum» diye ağlamıya başladı. Boynuna sarıldım. «Kardeşim kendine gel, hayat bu. Insnnın baçlna her şcy gelebilir» diyecek oldıım. Hıçkırdı, csus sus zavalh anneciğim biricik evine güGöreceksin, iki aya varmaz evlenirim. Ve benim hayretle ona baktığımı gb veniyordu.» O da gitti. Ben ölmeliyim. rür.ee çeneme bir fiske vurdu. «Bu işe anladın mı?» sen de şaştın ya. Haydi üzülme, senin Bakum olacak gibi değil. Su getirdim. için de bir şeyler düşünürüz» dedi. Başını kolonyayla ovdum. Biraz açıldı. Nilüfer lncesu

Bu sayıdan diğer sayfalar: