30 Nisan 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

30 Nisan 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sehir= = iıaberleri Ekmek karnesi satanjtteıtıısr Galata iaşe memuru iki ay on gün hapse mahkurn oldıı CUMHURİYET 30 Nisan 1942 muhakeme tafsilâtı (Baştaraa 1 inci sahifcdc) kat ben görmedim.» Bayan Mefharet, şahidlik için İstanbuldan Ankaraya ikinci mevki ile geldiğini, ayni suretle avdet edeceğinı de söyliyerek ücret İstedi. Maznunîardan Abdürrahman, Süleyman ve Kornilof, şahide karşı diyecekleri olmadığım söylediler. Yalnlz Pavlof şunu sordu: İnfilâkla Von Papen arasındaki mesafenin 30 metre oduğunu nasıl söylüyor, ölçmüş müdür? Şahid cevaben, bunun bir tahmin olduğunu söylemiştir. biri geldi, kapıyl açmağa giderden gördüm, hatta merdivenden düştüm.» Düştükten sonra ne oldu? € Kornilof odasından çıkarak beni kaldırdı. Merdiven kenarına oturttu. Kapıyı kendisi açtı, bir delikanlı içeri girdi, Kornilofun odasmda on dakika konuştuLar.» Reis: Bu delikanlı kimmiş? Şahid: « Bilmem.> Fotoğrafını görsen, tanır mısın? * Tanırım.» Evvelce fotografı gösterildiği z man tanıauş mıydın? 4 Tammıştım.» Ömerin fotografı Öjeniye gösterildi. Şahid: « O zaman Kornilofa misafir gelen genc budur» dedi. Kornilofla hangi dille konuştular? < Duymadım.» Kemal Bora: « Kornilofun bir karyolasl kahnıştı. Iade edildi mi? Şahide sorulmasını rica ederim.» Öjeni: IHEM NALINA MIHINAİ Şahid Yusuf Atalayın söyledikleri nin bilâhare haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere hazineden verilmesine karar veriîerek tefhim olundu. Galata iaşe memurluğunda bulunduİkinci şahid: Kirkor ğu sırada ekmek karnesi satmaktan İsBundan sonra şahid Kirkor çağırıldı. tanbul ikinci millî korunma mahkemesinde mevkuf olarak muhakeme edilen Babasının adı Takfor, 303 doğumlu, YarHasanın, dün, iki ay on gün hapsine, dım apartlmanında kapıcı olduğunu söy70 lira ağır para cezasl ödemeslne, bu ledi. Kendisine maznunlar gösterildi. Hepkarneleri alarak başkalarma satış yaptnaktan Yaşar ve Leonun yirmi dokuzar sini tetkikten sonra: «Bu, Korniloflur» lira onar kuruş para cezası ödemelerlne dedi. Reis: Kornilofu nereden tamrsın? karar verilmiştir. Kirkor: « Bizim kiracımızdır. MaKazalara gönderilen karneler dam Öjenile Abdullahm kiracısıdır. Ben eksik çıkıyor kapıcıylm.» • Ekmek karneleri suiistimali etrafındaŞahid Kirkor, kendisinln tarihini haki tahkikat eheramiyetle devam etmek tlrlıyamadığı bir zamanda Karnilofun tedir. Bazı kazalara gönderilmiş olan Madam Öjeninin İki odasını kiralıyayeni iki aylık ekmek karnelerinden bazı rak ailesile beraber 6 ay kadar oturyüzerlik partilerin noksan çıktığı anla duklarını, sonra bilrr.ediği bir sebebden şllmış ve derhal zabıtlar tutulmuştur. ailesini Rusyaya gönderen Kornilofun Diğer taraftan, kazalara gönderilen aynl yerde 35 ay kaldığmı, Korniloîun petrol tevziat fişlerinden de noksan çık ailesi gittikten sonra bir karyola emnnet tesiim etmek mıştır. Bu fişlerin nasıl kaybolduğu tah bıraktığından karyolayı üzere konsoloshaneye birkaç dcfa gidip kik edilmektedir. geldiğini, bu sefer de konsoloshane kapıcısınm, Kornilofun Ankaraya gittiğiInönü şehidliğinde yapılacak ni söylediğinl, bu sırada mevsimin kış olduğunu, Kornilofun eve bazan erken, merasim bazan geç geldiğini, ailesi Rusyaya gitHer sene oldufu gibi bu senc de 10 tikten sonra bir gün bir şahısU eve gemayıs 942 pazar günü, aziz şehidlerimizin lerek oturmuşlarsa da ne görüştüklerini hatıralannı anmak üzere «İnönü» şebilmediğini söyledl hidliglnde bir tören yapılacaktfr. Törene Ömer Tokadin resmi kendisine gösteAnkara, İstanbul, Bursa, Kütahya, Bi rildi ve reis sordu: lecik, Eskişehir vilâyetlerile civar kaza Bak bakayım, gelen şahıs bu muve nahiyelerden gelen heyetler iştirak dur? edecektir. Merasimin devamı müddetlnKirkor gözlüğünü takü, fotografı tetce, tayyare filolanmız şehidliğin üzerin kik ederek: de uçarak, sahaya çiçek ve çelenkler a« Evet budur» dedl. tacaklardır. Kirkor, Kornilofun evi Yalıliye edip Saat tam on birde, heyetler getirecek gittiğini, tarihini hatıriamadığını ifade leri çelenklerle tertiblenen yerlerini al etti. Esasen tarihlere dair soruîan büdıktan sonra, Bozüyük C. H. Partisi a tün suallere ayni tarzda cevab veriyor, dına bir zat, halkı üç dakika ihtiram sü yalnız defterde yazılı olduğunu söylükutuna davet edecek, sükutu müteakıb yordu. Kirkorun söyledikleri maznunİstiklâl marşile merasime ba^lanacak ve lara tercüme edildi. Kornilof dedi ki: abideye çelenkler konulacaktır. Mütea Kornilof, Kirkorun aklî melekâtınkıben ordu ve Ankara, Üniversite, Burdan şiiphelendiğini iddia ediyor sa, Eskişehir, Kütahya ve Bilecik namına « Şahidin aklî melekâtınm yerinde birer zat tarafmdan nutuk söylenecektir. olduğundan şüphe ettiğimden muayene. Bir ihtiram mangası tarafından hava sini rica ederim. Benim 6 ay ailemle İkaya ateş edilmek suretile merasime niiıa met ettiğimi söylüyor. Ben eylulün İG yet verilecekttr. smdan 27 sine kadar 11 gün ailemle oturdum. Sonra konsoloshaneye g«çtim. Mutemed bir bakkal! Mutemed bakkallardan Fındıkhda Ancak 3 defa, birinde radyomu, ikincibakkal Naci, yağ ve sabun ihtikânndan slnde eşyaml almak, birinde de kunturatı feshetmek için Öjeninin evine gitİstanbul ikinci milli korunma mahkemetim. Aklı yerinde değildir, doktora musine gönderilerek, neticede beş lira sekayene ettirilmesi lâzımdır.> 6en kuruş para cezası ödemesi, dükkânıReis: Muayene hususundaki talebi nm yedi gün kapatılması karar altına düşüneceğiz. Yalnız şahid, Ömer Toalınmıştır. kadla oturup konuştuğunuzdan bahsetBazı tramvay seferlerî tahdid mişti. Ona karşı bir diyeceğiniz var mı? Kornilof: « Şahidi anormal telâkki edilecek ettiğim için sözlerine cevab vermek isTramvay İdaresi Bebck, Ortaköy, Be temiyorum. Diğer şahidlerin de ayni şiktaş ve Yedikule hatları İçln yeni bir şeyi söyliyeceğinl zannettiğimden bilâtarife hazırlamaktadır. Bu hatlara va hare umjmî clarak cevab vereceçim.> pur ve tren işlediğinden bazı seferler Pavlofa ne diyeceği soruida. Şurutn kaldırılacak, tasarruf edilen arabalar dl söyledi: ğer hatlara tahsis edilecektir. « 8 mart 942 de bu şahidln ifsdesi Türk borcu tahvilleri alındığı zaman, karşıslnda bulunan aparümanm kiracısı benim olduğıımu söyödeniyor lemişti. Belki zabıtta yazılı de§ilse de Türk borcu tahvillerinin 22 mayista bana sorulan sualde böyle bir ifade dc yapılacak her üç kısmına aid kupcrn tebulunduğunu istihrac ettim» dedi ve diyatı lçin hazırlıklar yapılmaktadır. kendislnin yardım apartlmanında oturMalum olduğu üzere geçen birinciteşrin duğunu söyledi. fediyatmda, hall hazar vaziyet dolayısile Müddeiurnuminin, Pavlofun metıfi memleket dahilindeki hâmillere tediyat itiyadlan hakkındaki mütaleası yapılmış. fakat haricdeki hâmillere teBundan sonra Kirkorun ilk tahkikatdiyat imkânı olmadığından bunlann bedell karşılık olarak yatınlmıştı. Yapı taki İfadesi okundu. Miiddeıumumi mulamamış olan bu tediyatm mukabili bazı avinl Ke.nai Bora söz aldı: « Pavlofun iddia etmek istediği şey milli mahsullcrle karşılanacaktır. geçen duruşma celsesinde tezvir olarak Bahar bayramı dolayısile İleri sürdüğü cihet üzerinde tekrar yürümek maksadında olduğunu gösterir. daireler tatil Pavlofun tezvir ve hakikatleri tahıif Besml dalre ve mektebler, Bahar bay İtiyadında olduğu heyeti ceiilenizce maramı münasebetile yann sabahtan itiba. lumdur. Bu noktanın aydınlatılması için ren tatil yapacaklardır. Mesaiye pa Kirkordan bazı noktalaruı sorulmasmı zartesi sabahı başlanacagından bugün İstirham ediyorum. memurlann maaşlan verilecektir. Reis Sabri Yoldaş, Kirkora sordu: Sana, Pavlofu tanyor musun, diye Yeni peynir fiatı soruldu mu? Yeni mahsul kaşar peynlrl ve beyaz « Soruldu.> peynir için yeni fiatlar bugünlerde An Ne dedin? karada verilmiş olacak ve aybaşında « Tanlmıyorum, dedim.» Uân edilecektir. Bu sırada Pavlof gülüyordu. Reis şu ihtarda bulundu: Devlet operası Istanbula Ne gülüyorsuh? Muhakemenin ciddiyetini bozarsan hakkında takibat yageliyor pacağım! Ankara Devlet Operası Kızılay menReis Kirkora sordu: faatine temsiller vermek üzere şehrimize Sen de masraf istiyor musun? gelecektir. Bu temsiller için en müsaid < Tabiî istiyeceğim.» olarak Eminönü Halkevi salonu sah Sen mi verdin yol parasmı? nesi görüldügünden temsillerin bu « Hükumet verdi ama ben cebİmsalonda verilmesi takarrür etmiş gibidir. den de on beş lira masraf ettim.» Pavlof da söz alarak, kendisine yapıTürk Maarif cemiyetinin lan ihtar dolayısile şunlan söyledi: rozetleri « Ben disiplin içinde yetiştim, yükBahar bayramı olan mayısın birinci sek mahkemeye hürmet hisleri taşımak: cuma günü Türk Maarif cemiyetinin ro tayım. Gülmedim, tebessüm ettim. Hiç eet dagıtma günüdür. Toplanan paralar bir maksadım yoktur. Bu benim itiyaise memleketin muhtac ve kimsesiz genc dımdlr.» Bundan sonra pansiyon sahibi Öjeni lerinin tahsillerine imkân verecek nokçağırıldı. Babası Kirkor, 58 yaşmda, Yar. eanlp.n tamamlamağa sarfedilecektir. dun apartlmanında oturduğunu söyledi. Mikrobiyoloji cemiyeti Maznunlar birer birer gösterildi, yalnız Kornilofu tanıdığlnı söyledi ve şöyle toplantısı dedi: Türk Mikrobiyoloji cemiyetinden: 30/4/942 perşembe günü saat 18,30 da Etibba Odası konferans salonunda aylık toplantısında Dr. Ekrem Kadri Unat tajafından «Basillus morgani No. 1» ve Dr. Zekâi Muammer Tunçman tarafından «İstanbulda görülen kuduz vak'aları> hakkında tebliğde bulunulacağından sayın meslektaşların teşrlfleri rica olunur. Şahid öjeni ile maznun Kornilof arasında enteresan sual ve cevablar € Hayır, bende emanet duruyor.» Şahid Öjeni, bir pazar günü genc bir şahsın Kornilofu ziyarete geldiğini kapıcıdan öğrendiğini sözlerine İlâve etti. Abdürrahmanla Süleyman şahide karşı diyecekleri olmadığım söylediler. Abdürrahmanın avukatmln talebi üzerine Madam Öjeni tekrar Abdürrahmanı tetkik ettikten sonra tanımadığını teyid etti. Şahidin İlk tahkikattaki ifadesi okundu. İfadeleri tercümanlar vasıtasile yabancı maznunlara anlatıldı, ne diyecekleri soruldu: Kornilof: « Şahidden şu sualin sorulmasınl rica ederim, dedi, Kirkoru ne zamandanberi tanıyor?» , İki senedir, kapıcı olduğundanberi tanınm.» Kornilof: « Kirkor akıllı bir adam mıdır?» Şahid: « Deli değildir, fakat filozof da değildir.» Reis: Akılsız mldır? Şahid: « Deli değildir, pek anlayışlı değilse bile sorduğumuz şeylere cevab verir, yalnız ihtlyardır.» Kornilof şu sualin sorulmasını lstedi: « Şahid hastaneye yattığından bahsetmişti. Hangi hastaneye yatmış?» Şahid: « Merdivenden düştüğüm için değil, sokakta düşerek ayağınıln kemiği incinmiş olmasından dolayı 10 gün Fransız hastanesinde yattım. Fotoğrafını tanıdığım delikanlı Kornilofa misafir geldiği zaman merdivenden düşrr.üşsem de bunun için hastanede yatmadım.» Kornilofun sorduğu diğer bir suale de şahid şu cevabl verdi: < Ben 8 teşrinievvelde sokakta düştüm, 10 gün hastanede yattım. 15 gün de evde yattım. İşte bu. Fotografmı tanıdığım bu delikanlı Kornilofa rrdsafir gelmişti.» Kornilof: « Bu hesaba göre teşrlnisaninin 3 üne tesadüf ediyor» dedikten sor.ra şahedete karşı jtirazlarını söylemek için müsaade istedi ve dedi ki: , Şahidin ifadesine nazaran ben eylulden teşrinisani sonuna kadar Madam Öjeninin evinde ikamet ediyormuşum; bu takdirde Abdürrahmanla Süleymanın benim o tarihte Ankarada bulunduğum hakkındaki ifadeleri doğru değildir.» Kornilofa, bu cihetin müdafıaslna taalluk ettiği, fakat şimdi şahidin if.ıdelerine karşı diyeceklerini söylemesi bildirildi. Kornilof dedi ki: , Vermiş olduklan İfadelerin ekserisi dogrudur, yalnız tarihlerde >anlışlık yapıyor. Nitekim ben bu evde ailemi 10 gün oturttum, 15 gün diyor. Sonra şahidden şunun sorulmaEin] isterkn: Bıraktığımdan bahsettiği iaryolayı tarif edebilir mi?» Şahid: « Demir beyaz ka'yola. İki tane de tahtasl var, çocuk karydası. Fakat yeni mi, eski mi dikkat ttmedim. Kapıcı Kirkor alarak mahzene koydu.» Kornilof: « Doğru değildir. Öyle, atılacak derecede köhne bir karyo'.adır. Şunun sorulmasını rica ederim: Bana geldiğini iddia ederek resminden tanıdığını söylediği adamın boyu benim kadar mı, daha ml uzundur?» Şahid: « Orta boylu bir sdamdır. Belki Korniloftan biraz daha uzundur.» Kornilof sorulacak başka şey olmadığını söyledi. Kirkor çağırılarak Öjeni İle muvacehe edildi: Reis: Madam diyor ki, ailesini 15 gün oturttu, sen 6 ay oturttu diycrsun, hangisi doğru? Kirkor: «Benim aklımda değil, Ceiterde yazmışımdır.» Reis: Şimdi düşünüp söyliyemez misin? • « Gene yanlış yaparlm; defterde yazılıdır.» Reis: Kornilof ailesini Rusyaya götürdükten sonra ne kadar oturdu? Kirkor: « Hatırlamıyorum, defterde yazllıdır.» Tatil zamanı gelmişti. Mahkeme duruşmayı saat 14 e bırakarak celseyi tatil etti. Şahid Yusuf Atalay çağınldı. 1331 doğumlu, İstanbulda Beyaadda Ata sokak 4 numarada oturduğunu, Beyazıdda Eminbey sokağında kardeşi İbrahimin nezdinde de birlikte tütüncülük yaptığını söj'ledi: « Süleymanla Abdürröhmanı memleketinden tanınms dedi. Pa%7lofu da göstererek: « Bu efendiyi de tanırım, dükkânımdan bir defa tütün aldı» dedi. Yemin ettirildi, bildiklerini şöyle anlattı: « Bir akşam dükkânda oturuyordum. (Pavlofu göstererek) Efendi geldi. Bir sigara isledi. Enâlâ dedi. KaUn konuşmasından Bulgar olduğunu zannettim. Abdürrahmana da sordum. Fakat cevab vermedi. Hatta bir tuhaflaştı, sonra dükkândan çıktı. Ben de arkalarından çıkıp baktım. Nereye gidiyorlar diye peşlerinden gittim. Abdürrahmanla bu adam Azak sineması yanmdaki sokakta buluştular, yanlarında bir de kadm vardı.» Reis: Süleymanla Abdürrahmanln ecnebi şahıslarla munasebetleri olup olmadığı hakkında bir bildiğin var mı? Yusuf: « Hayır.» Reis: Abdürrahmanı ondan sonra gördün mü? Yusuf: « Bir defa gördüm, hatta Ömeri sordum, bana Izmirde ve has'.a olduğunu söyledi.» Reis: Ömeri memleketten mi tamrsın? Yusuf: « Evet.» Reis: Görüşür müydün? « İstanbulda işte iken ara sıra dükkâna gelir, tütün alırdl.» t Abdürrahmana o gün Azak sineması yanmdaki sokakta buluştukları şahsın kim olduğunu sormadın ml? « Hatırıma gelmedi, sormadım.» Abdürrahman, şahidden şu sualin sorulmasını İstedi: « Ömer, dükkâna uğradığı zaman, İzmire veya başka bir yere gideceğinden bahsetmiş midir?» Şahid Yusuf Ataiay: « Ömer söyleseydi Abdürrahmana sormazdlm» dedi. Abdürrahmanm a\Tikatı, şahidden Abdürrahmanı kaç senedir tanıdığmın sorulmasını istedi. Şahid, mektebdenberi arkadaş olduklarmı söyledi. Abdürrahmanın müdafu Şakir Ziya: Aralarında mektebdenberi başlıyan bir arkadaşlık, hemşerilik ve nihayet gurbet arkadaşlığı olduğuna göre, acaba Abdürrahman kendisine siyasi kanaat lerinden bahsetmiş mi ve yahud Von Papene karşı suikasd teşebbüsunden ve saireden lâkırdı açmış mı? dedi. Bu sual şahide soruldu. Yusuf: Hayır, dedi, esasen aramızda siyasetten bahsolmazdı. Şahidin ifadeleri rusçaya çevrilerek maznunlara anlatıldı. Ne diyecekleri soruldu. Pavlof şöyle dedi: Abdürrahman, Süleyman veya Ömerin üçü birden dükkân önünde toplamp görüştükleri vaki midir? Bu toplantılar sık sık olur muydu, sorulmasmı rica ederim, Yusuf Abdurrahman, Ömer ve Süleymanı birlikte hiç görmedim. Fakat Abdürrahmanla Ömeri birlikıe gördüm. Dükkânımız müsaid değildi. Sonra tütüncü dükkânı kalabalık da olduğundan fazla konuşamazdık. Bunlann dükkân önünde gezindikleri olurdu. Reis Başka yerde üçünü bir arada gördün mü? Hayır. Abdürrahmanla Ömer akşamlan sık sık gelirler miydi? Bazan dükkânda kardeşim kalırdı Kendim dükkânda bulunduğum sıralarda bazı bazı gelirlerdi. Pavlof 940 senesi eylul veya teşrinievvel aylannda Süleymanın dükkânma gelip bavulu bırakıp bırakmadığmı acaba hatırlıyorlar mı? Yusuf Öyle bir şey hatırlamıyorum. Süleymanın bu aylarda dükkâna bir şey bıraktıgım bilmiyorum. Pavlof Bu üç kişiden hangisile daha dosttur? Hangisini daha çpk seviyor? Yusuf Daha ziyade Abdürrahmanla arkadaşız. Abdürrahmanın dükkâna sık sık gelişi de dükkâna yakın bir kız seviyordu. Onun içindi. Pavlof Küçükken çelik çomak oynarlar, beraber banyo filân yaparlar mıydı? Meselâ bir derede filân yıkanmışlar mıdır? Şahid Fethi Kuruçay maznunîardan yalnız Süleymanı tanıyor annesindea mektub aldığını söyledi. Pavlof Sorduğum suale Abdürrahman müdahale ederek cevab verdi, beo şahidden sorulmasını isüyorum, dedi. Şahide soruldu. Yusuf cevabında Abdürrahmanın Yugoslavyadan gelecek mektublara dükkân adresini vermesinin sebebini bilemediğini ifade etti. Pavlof Ben ne bu şahidin dükkânının mevkiini, ne de Azak sinemasınm bulunduğu yeri bilmiyorum. Ancak kendisinden dükkânile Azak sineması arasmdaki mesafenin ne kadar olduğunun sorulmasını isterim. Dükkânmdan tütün aldığımı söylediği zaman acaba sabah. öjle veya akşam mıydı? Ve yolda Abdürrahmanla beraber yürüdüğümüzü söylediği saatre hava kararmış mıydı? Şahid Enâlâ sigara aldlğı zaman saat 19 vardı. Sokağa girdikleri zaman da tabii ortalık kararmış bulunuyordu. Fenerler yanıyordu. Dükkânla Azak sineması arasmda tahminen 100 150 metre mesafe vardır. R«is Sen bunlan 100 metre mesafeden mi gördün? Şahid Pavlof sigara alıp ayrıldıktan, Abdürrahman da bir şey söylemeden çıktıktan sonra merak ederek kapıyı kilidleyip arkalarından gittim Bunlann Azak sineması sokağında görüştüklerini 3 4 metre kadar yakmlanndan gördüm. Pavlof Kapıyı kilidleyip çıktığını söylediğine göre anahtan, kapınm üstünde mi bırakmış, yanına mı almış? Bu şahidle evvelce yüzleştirildiğimiz sırada tutulan zabıtta da yazılı olduğu veçhile Yusuf o zaman dükkândan çıktığından bahsetmemiş, bizi gözlerile takib ettiğini söylemiştir. Arkamızdan geldiği iddiası yeni çıkmışfır. Sabri Yoldaş bu ciheti şahide sordu. Şahid cevaben dedi ki: O zamanki ifadelerimde de dükkândan çıkarak takib ettiğini söylemiştim. 9 mart tarihli yüzleşme zbaıt varakası okundu. Bu ifadede Yusufun dükkânı kilidleyip çıktığma dair serahat yoktu. Bu cihet şahidden soruldu. Yusuf Sokağın içi dükkândan esasen görünmez. Bunları görmek için dükkândan çıkmak lânmdır. Ben de öyle yaptım ve gördüm, dedi. Pavlof Bu sualime kat'iyetle cevab vermesini istiyorum: Bizi iyice eörüo tanımış mldır? Yoksa benzetmlş midir, veya tahmin mi ediyor? Şahid Sokağın köşesine kadar gittim. Yakından gördüm. Reis Seslerjıi işitıin mi? Şahid Hayır. Pavlof İlk karşılaşmamızdan bugüne kadar şahidin şahsiyetindeki ve ifadelerindeki üeğişikliğin zapta geçirilmcsini rica ederim, Ben kendisinden sigara alıp almadığımı inkâr etmem. Bir çok dükkânlardan sigara alırım ve bu dükkânları, bir bir hatırımda tutamam. Eski ifadelerile şimdikileri arasında tenakuz bu'.unan bu şahidin sözlerinin ne dereceye kadar itibara şayan olduğunu mahkemenin takdirine bırakırım. dır. Kânunuevveldenberi kendisile alışveriş ettiğimi söylüyor. Bence ahşveriş tarihi daha öncedir. İstanbula geldiğimdenberi meyva alırdım. Sonradan bu adamm muhacir olması dolayısile ahşveriş etmemekliğim konsoloshaneden ihtar edildi. 1942 yılı başmdan itibaren bu manavla alışverişi kestim. Galatasarayda başka bir manavdan meyva ahrdım. Hastalıktan sonra ise değil bu adamın dükkânına uğramak, hiç bir yere çıkmadım. Konsoloshanede kaldım. iki ihtimal var. Şahid ya hata ediyor, yahud da başkaları tarafından öğretilenîeri söylüyor. Manavla ben yalnız meyva alışverişi üzerinde konuştum. Sonra ailem burada değildir ki yanımda bir kadın getirerek karım diye tanıtmış olayım. Manav Mehmed Pavlofun bu sözleri üzerine dedi ki: Bu kadın türkçe konuşuyordu. Pav iof da «bizim diyarlıdır»1 dediği için çok merak ettim. Nerelidir öğreneyim diye bu kadınla görüşmek de isterdim. Pavlof benimle alışveriş etmemek için konsoloshaneden ihtar aldığından, benim muhacir, Verangelci mi veya Denikinci mi olmaklığım ihtimalinden bahsediyor. Ben hiçbiri değilim. Halis Türküm. Babam İzmitten gitmiştir. Türk tebaasıdır. Ve Kırımdan buraya Türk sefaretinin pasaportile geldik. Müddeiumumî muavini Kemal Bora söz aldı: Pavlofun türkçe bilmesi dolayısile kendisinden istifade ettiği kadından bugün üçüncü defadır ki bahsediliyor. Bu kadının eşkâli şahidden sorulsun. Manav Mehmed Ortadan kısa boylu, ekseriya gözlük takan az şişmanca, beyazca bir kadındı. Pavlof, bir diyeceği olmadığınl söyledi ve muhakemeye teneffüs İçin ara verildi. Banyo etmeden gelemiyen doktor n sütun, kendi şikâyetlerimden ziyade aziz okujucuları. mın şikâyetlerine açıktır. Fakat bu gün, benimle alâkası olmakla beraber, esas itibarile cemiyete taalluk eden bir şikâyeti okuyacaksımz. Kayınvalidem evvelki gece, sabaha karşı, birdenbire ağır hastalanmış; torunları, sabahleyin, Kadıköyünde doktor aramışlardır. Hekimlerin çoğu, vazıfelerine gitmiş olduklan için evlerinde bulunamamıştır. Evinde bulunan bir tek doktor, meşhur bir dahiliyeci profesör, bir insan hayatının tehlikede olduğu ısrarla kendisine bildirildiği halde, adamı vasıtasile şu cevabl vermiştir: Hastanın ismini ve adresini deflere yazdırsınlar; şimdi banyo edeceğim; saat 11 de gider, bakarım. Kendisine hastanın vaziyeti vahim ve acele müdahaleye ihtiyacı olduğu, gidilecek e\in 56 dakikalık bir mesafede bulunduğu söylenilmiş; fakat doktor banyo etmeden evinden çıkamıyacağı cevabını tckrarlamıştır. Sağa sola baş vurularak başka bir doktor bulunmuşsa da, o yetiştiği zaman, hasta artık öliim haline getmiş; bir müddet sonra da hayata gözlerini kapamıştır. Hasta, banyosunu yapmadan gelmek istemiyen doktor yetişmiş olsaydı belki kurtulacak, belki de gene ölecekti. Mesele, orada değil; bir hayaö kurtarması için, kendisine yapılan davet ve ricayı, bir doktorun «banyo etmeden gelemem» gibi sudan bir cevabla reddetmeğe hakkı olup olmamasındadır. Bu doktorun kapısının üstünde tabelâsı olduğuna göre, meslekten çekilmiş değildir. Kendisi sabahın saat 9 buçuğunda davet edildiğine göre, evinden çıkamıyacağı bir anda da rahatsu edilmemiştir. Saydığım şartlar altuıda bu doktor, banyosunu sonraya bırakarak hemen hastanın başına koşmıyacak mıydı; bunu yapmadığı için hiç bir mes'uüyeti yok mudur? Bu sualleri alâkadarlardan soruyorum ve onlann benden banyosunu bir insan hayatım kurtarmak vazifesine tercih eden hekimin kim olduğunu öğrenmek istiyeceklerini umuyorum. Onun için Kadıköyünün bu meşhur doktorunun ismini yazmağa lüzum görmedim. Fakat, eğerf böyle bir kayıdsızlığın hiç bir mes'uliyeti ve bu mes'uliyeti arayıp soracak bir makam yoksa, o zaman bu doktorun adını yazacağım; tâ ki ölüm tehlikesine maruz hastalan olanlar, onun kapısma koşup boşuna vakit* kaybetmesinler. Üçüncü celse: Muhakeme başlaymca Yüksek İktısad ve Ticaret Mektebi talebesinden Selâmi çağırıldı. Selâmi, Abdürrahmanı Talebe Yurdundan tanımaktadır. Kendisile sonra da bir ev tutup oturmuşlardır. Müteakıben Ömerle de bir ev tutmuşiardlr ki Ömerin son defa ayrıldığı tarihe kadar bu evde birlikte oturuyorlardı. Pavlofu ve Kornilofu tanımıyor. Ömerin, sömestrden 15 gün önce ders çalışmağa gideceğinl söyliyerek ayrıldığından ve kendisinin Ömeri Izmirde bildiğinden bahsetti. Pavlof, Ömerin sünnetli olup olmadığmı bilip bilmediğinin bu şahidden sorulmasını istedi. Şahid: «Bilmiyorum» dedi. Abdürrahman Saymanln avukatı Şakir Karaçay da şahidden şu suallerin sorulmasmı taleb etti: « Acaba Abdürrahmanın kendisile vâki temaslarından ne gibi kanaat edinmiştir? Meselâ Abdürrahmanın yalancılık huyu var mıdır? Sarhoşluk, başkasına İftira filân gibi ruhî maluliyetlerine tesadüf etmiş midir? Abdürrahmanın siyasî ve iktısadî malumatı ne dereceye kadardır? Hâdiseye takaddüm eden anlarda Abdürrahmandan Almanya büyük elçisinin şahsı hakkında lâkırdılar işitmiş midir? Abdürrahmanın evinde ecnebi menba ve mehşeli veya türkçe dille basılmış propaganda kitabına, broşürüne vesaireye tesadüf etmiş midir? Tashih ve itizar Evvelki gün Ankarada Alman büyük elçiliğinde Mareşal Von der Goltz için açılan müze münasebetile tertib edilen toplantıda, ordumuz namına bulunan General Hüseyin Hüsnü Kılkışm resmi yanlış olarak dünkü nüshamıza girmiştir. Bu resim, General Hüseyin HüsnU Kılkışa aid olmayıp General Hüsnü Rızaya aiddir. Keyfiyeti tashih eder va generallerimlzden özür dileriz. Marsel berber salonunda çalışan Fethi Kuruçay çağırıldı. Maznunîardan yalnız Süleymanı tanıyor. Onu da Marsel berber salonunda çalıştığı zamandan tanıdiğmı, sonradan Süleymanın Ankaraya giderek çalıştığını, hatırında kaldığına göre 941 senesinin eylul veya teşrinievvel ayında bir sabah 8,5 ta işbaşı yaptığı zaman akşamdan düzelttiği koltuğunun bozulmuş olduğunu gördüğünü, çırak Moize sorduğu vakit Süleymanuı erkenden gelerek bir mütteriyi tıraş ettiğini söylediğini, başkaca malumatı olmadığım ifade etti. Reis, Korniloftan sordu: Marsel berber salonunda tıraş oldun mu? Kornilof Hayır! dedi. Berber Süleyman şahid Fethinin ifadesine karşı: Dogrudur, dedi, dediği sabah, erkenden giderek Kornilofla bulusmuştuk. Ve Kornilofu tıraş etmiştim. Şahid Selâminin Abdürrahman hakkındaki şehadeti Bu sualler şahidden soruldu. Selâmi şu cevablan vardi: « Tanlştığım müddet zarfında yalan söylenıiş olduğunu duymadım. Esasen kendisile dostiuğumuz kanaat ve fikir biriiğinden dolayı değil, samimi olmasındandı. Abdürrahmanın siyasî İktısada vukufu yoktur. Abdürrahman bu fikirleri bir etüd mahsulü olarak değil, kanaatçe, bir telkin neticesi edinmiştir. Abdürrahmanın ayyaşlığı ohnadığını iyice bilirim; içki içmezdi. Yahılz bir defa berber Süleyman geldiği zaman Ömerin odasmda bir iki kadeh votka İçtiğini gördüm. Başlsîlarının fcnaüğmı arzu eden insan da değildir; iftiracı da değildir, sinirli değildir. Yalnız münakaşalarda tabiati İcabı yüksek sesle konuşur. Abdürrahmanın Von Papen aleyhinde bulunduğunu da işitmedim. Propaganda mevzulu kitablarîa meşgul olduğunu görmedim. Yalnız bir defa Engels'in Antidiring adındaki kitablnı okuduğundan bahsetmiştir.» Muavin Kemal Boranm talebi üzerine şahidden, Ömerin «İzmire gidiyorum» diye ayrıldıktan 1520 gün sonra gönderdiği mektubun zarflı mı, yoksa açık mı geldiği soruldu. Selâmi, zarfın açılmış olduğunu, Abdürrahmanla kendisine hitaben yazılmlş bulunduğunu, hatta Izmirden bir şahısla Abdürrahmana para göndereceğini de yazır.ış olduğunu söyledi Kemal Bora, bu mektubun İzmirden gönderilmediğini, Ömer seyahate çıkmadan hazırlanmış olduğunu, Selâminin şüphelenmemesi maksadı güdüldüğünü söyliyerek Abdürrahmandan bu noktayı aydmlatmasmı istedi. Abdürrahman: « Evet, mektub İzmirden gönderilmemiştir. Ömer Ankara dönüşünde yazıp hazırladl, «Selârriye gösterin» dedl.» Abdürrahman Selâminin bahsettiği kitabı Türk dilile Üskübde lisede iken görınüş olduğunu da İfade etti. Kahramanı Hürriyet» in yeğeni muhakeme ediliyor Bakırköy civarındaki «Kotranya» çiftliğinin sahibi Resneli Osman Fehminin oğlu ve «Kahramanı Hürriyet» Resneli Niyazinin yeğeni Niyazi Resnenin, dün, İstanbul ikinci Ağırceza mahkemesinde yaralamaktan muhakemesine başlan mıştır. Davaya göre, kendisi, İş Bankası kasalar dairesi şefi Reşid Türkgeldinin karısı Nimete gönül vermiş, onunla evlenmek istemiş, muvaffak olamaymca geçen sonbaharda bir akşam üstü Bakırköyünde, evlerine giden kan kocanın karşılarma çıkmış ve Reşide kurşun sıirr.ış, kendisini elinden yaralamıştır. Diğer taraftan, Niyazi de, Reşid ve arkaö"aş.ı avukat kâ.ibl Şadiden kendisini o sırada çakı ile yaraladıkları iddiasile davacıdır. Dünkü celsede Eorğular yapılmıçtır. Sonra, Reşidin karısı Nimet, şahid olarak dinlenilmiştlr. Neticede, mevkuf bulunan Niyazinin serbest bırakma isteğl reddedilip, muhakemenin devamı başka şahidlerin de çağınlması için mayısa bırakılmıştır. < Mehmed Göçmen de, maznun'ardan Pavlofu tanıdığım söylüyor Bundnn sonra şahid Mehmed Göçmen çajhrıldı. Bu sırada Pavlof ayağa kalkarak söz istedi ve umumî beyanatta bulunacağından bahsetfi. Şahidler dinlendikten sonra söz verileceği bildirildi. Şahidin hüviyetinin tespitine geçildi. Şahid, adının Mehmed Göçmen, babası Halil, 38 yaşmda, İstanbulda Asmalımescid 29 numarada oturduğunu. manavlıkîa iştifal ettiğini, maznunlardan yalnız Pavlofu tanıdığım Eöyledi. Reis Pavlofu nereden tanıyorsun? İsmini sonradan öğrer.dim. Benim müşterimdir. Dükkânımdan mal aiırdı. 4 martta dükkânıma bir zabıta memuru gelmişti. Kendisinin resmini gösterdi. • Tanır mısın?» dedi. «Tanırım» dedim. En son ne zaman geldiğini sordu. «3 gün evvel» dedim, hakikat de öyle idi. Pavlofun dükkâna ilk gelişini anlatan şahid kendisinin Kırımh olması ve iyi rusça bilmesi dolayısile daima rusça konuştukîarını ifaderlen sonra: Yanında kısa boylu bir kadm vardı. Bunun için de (Benim karımdır, ben yokken gelirse iyi meyva ver) demişti. Haftada, on günde bir gelirdi. Çok iyi müşterimdi. Portakal, kan portakah, elma, nar a'ırdı. Pazarlık etmezdi. Ben de kendisine çok iyi mal verir ve itibar ederdim. Reis Son defa dükkâna ne zaman geltni.ti? Kat'î söyle. 1 marttı. Şundan da biliyorum ki yanımdakı çırağa Pavlofun en son ge!işi ni sorduğum zaman dükkânda olmadığını, yalnız Ali İhsan ismindeki müşterimizin evine mal götürüp döndüğü sırada Pavlofa dükkândan çıkarken rasladığını söyledi ki bu 1 mart tarihindedir. Reis Sabri Yoldaş iddia makamının talebi üzerine şahide şu suali sordu: Pavlof dükkânınııa son veya daha önce gelişinde, ayağmda bir ağn, sızı bulunduğuna dair birşey hissettiniz mi? Mehmed Göçmen Ben Pavlofu ilk gördüğümdenberi güçlü, kuvvetli sağlam bir adam olarak tanıdım. Elinde hiç bir zaman baston bulunmazdı. Hiç bir yerinde aksakhk görmedim. Pavlof şahidin ifadeleri üzerine şunları söyledi: ! gga bu adamçlau meyva Çocuk haftası bitti Çocuk haftası dün akşam nihayet bulmuştur. Haftanm son günü münasebetile birçok mekteblerde toplantılar yapılmış ve çocuklar eğlendirümiştir. Dün öğleden sonra Darüşşafaka lisesinde velilere bir müsamere verilmiştir. Müsamerede (Haydi) adlı beş perdelik mekteb ve aile piyesi temsil edilmiş, (Kayıdlar başladı) mevzulu bir fantezi tablo gösterilmiştir. Bundan sonra ritmik danslar ve millî oyunlar oynanmış, 60 kişilik talebe korosu tarafından seçme şarkılar söylenmiştir. Müsamere çok muvaffaklyetli olnruştur. Bu suretle çocuk haftası bu yıl daha güzel ve daha hararetli olarak geçmiştir. Avukat Şakir Ziyanm, Pavlof için söyledikleri Avukat Şakir Ziya söz istiyerek dedi ki: Şeytanî bir tabiyenin bütün vesaitini huzuru âlinizde kullanmağa başladılar. Lüzumsuz suallerle ifadeler arasında bazı tezadlar icadına çalışmaktadırlar. Pavlofun yalancılığım ilk duruşma danberi takib ediycrçuz. Hastalıgı bu cümledendir. Türkçe bilmediği hıısusu üzerine de nazan dikkati celbederim. Pavlof. mahkeme vasıtasile son sualini Abdürrahman için sormayıp Ömer Tokadm sünnetli olup olmadı^ını öğrenmek maksadile sordi"runu söyledi. MiHdeiumumî söz aldı: Ömerin şahsiyeti kat'iyetle tespit edilmiştir. Şahsiyetî mucibi iştibah değildir ki, kendisine böyle bir sual tevcih edilfin? Bu sual varid olamaz. Reddini taleb ederim. Gereği düçünüldü. Mahkeme. sualin şahidden sorulmasına karar verdi. Yusuf Atalay O kadar küçük:en konuşmayız. Bu sebeble Ömerin sünnetli olup olmadığım bilmiyorum. dedi. Pavlof Abdürrahman, Süleyman veya Ömer namma tütüncü dükkânına haricden mektub ge'.ir miydi? Nerelerden. kimlerden gelirdi? Yusuf Yalnız Abdürrahmana Yugoslavyadan babası tarafından, o da pek seyrek mektub gelirdi. Abdürrahman söz istedi. Arkadaşları arasında pul meraklılan olduğu için bazan mektubu da kaybettiklerinden Yusufun adresini verdiğini, gelen mektublaıuı bab^şmda^ plduğuDUj biı dela ğpj İkinci celse: İkinci celsede, sabahleyin şahid Kirkorun muayenesi İçin Kornilof tarafmdan vâki istekler, şahidlerden Mefnaretin duruşma gününden evvel şahidlik için gelip hemen bu akşam İstanbula avdet edeceğinden, gidip gelme tren ücretinin verilmesi talebi hakkında iddia makamının mütaleası soruldu. İddia makamı Kirkorun muayenesini icab ettirecek bir akıl hastalığının mevcudiyetine dair alâmet görülmediğinden bu husustaki talebin reddini ve şahid Mefharet İçin tren tarifesine uygun olarak ücret verilmesini istedi. Gereği düşünüldii. Kornilofun, Kirkorun muayenesi hakkındaki talebi müdafaasına taalluku İtibarile tabibi adüye muayene ettirilerek şuurunda az çok halel bulunup bulunmadığınln raporla tesbit ettirilmesine ve şahid Mefharetin duruşma gününden evvel bu şahidlik için Ankaraya geldiği ve bu akşam avdeti anlaşılmasına *ebni 2990 kurus tren bedeii Çırak Enverin şehadeti Şahidlerden Enver Baydar çağırıldı. 27 yaşında olduğunu, aslen Kırımh bulunduğunu, 1938 sonbaharında İstanbula gelerek manav Mehmedin dükkânında ücretle çlrak olarak çalıştığını, maznunlardan yalnız Pavlofu tanıdığım, dükkândan nar, kan portakah, elma gibi meyvalar aldığını söyledi. « İyi müşteriydi. Kibar müşteriydi. Hovardaydı. Biz de malm en İyisini verirdik. Ara slra dükkâna bir kadınla gelirdi» dedi. Reis: «Pavlof son defa dükkâna hangi tarihte geldi? « Bizim bir müşterimiz var: Ali İhsan Bey; bizden mal alır. Sonra hesab göriirüz, Pavlofun son defa dükkâna 1 martta geldiğini iyi hatırlıyorum. Çün. kü ben Ali İhsan Beye mal götürmüştüm. Dönüşte Pavlofa rastladım. Dükkândan meyva paketlerile çıkıyordu.» paaife 3 sutım k m • Müessif bir ölüm İpekçizade merhum Halil Rifat Beyin kızı, Şehremaneti emekli mümeyyizlerinden Sami Noyanm eşi, İstanbul meb'usu Abidin Daverle merhum doktor yarbay Şemseddin Ateşin kayınvalidesi, Toprak Ofisi umuml müdür muavini Şakir Turalının, Sirkeci Gümrüğü müdürü Ozmi Şahingiraym, İstanbul Elektrik idaresi müdürlerinden Necmeddin Yatmanın ve Zafir Metyanın büyük kayınvalideleri, öğretmen Nuri Noyan annesi, ve Hemşeri ve Kırmızı Beyaz mecmuaları sahibi Talât Hemşerinin teyzesi, Bayan FEYZİYE NOYAN dün sabah irtihal etmiştir. Cenazesi, bugün saat 10 da Kadıköyünde, Altıyolağzında, Söğüdlüçeşma caddesindeki evinden kaldırılarak nama. zı öğleyin Beyazıd camiinde kılmacak, şehidlikteki aile kabrine defnedilecektir. Merhumeye rahmet diler, ailesi efradma eriınizi şunarıa, Üçiincü şahid Madam öjeninin söyledikleri Çelebinin konferansı Beyoglu Halkevinden: 2 mayıs S42 cumartesi günü saat 16 da Kalkevimizin, Beyoflunda İstiklâl caddesinde Nuruziya sokağında Parti binasındaki salonunda şair Asaf Hâlet Çelebi «Mücerred şiir» mevzulu b'r konferans vereeeljîir, gerkes gelebilir. « Kornilof benim kiracımdır. Ailesile birlikte 2 oda tuttular. Çocuğu da vardı. 15 gün sonra ailesini gönderdi. Bir müddet sonra kendisi 8 gün kayboldu. Sefarethaneye gidip sordum. İşi olduğunu söylediler. Bir müddet sonra konsoloshanede kalacağım söyledi. Uzun boylu bir çocukla geldi. «Karyolöyı konsoloshaneye gönderirsiniz» demişti. Kapıcı karyola İçin bir iki defa konsooshaneye gitmişti, Ankaraya gitti, dediler.» Kornilofa misafir geliyor muydu? « Geleni gideni pek yoktur. Yalnıa ben evde yokken bir pazar, üç ki«l geliiüşler, Bir de öğle üzeri uzun boyiu

Bu sayıdan diğer sayfalar: