2 Mayıs 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

2 Mayıs 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Askerî vaxiyet •I Birmanyada son harekâtın gelişimi I Sehir haberleri Nargarin ve nebatî yağlar başhyacaklar Yeni tatbik oulnacak geniş yağ imalâtı programının esasları takarrür etmiştir. Bu programla bütün devlet müesseseleri ve memlekeün ihtiyaci olacak miktarda istearinsiz margarin ve nebatî yağ imal olunacaktır. Dört yağ fabrikası ve üç firma hükumetle işbirliği yaparak mayıs sonuna kadar fabrikalarını bu büyük İmalâta hazırlamayı kabul etmişlerdir. Hükumet bu fabrikalarda, muayyen program dahilinde yapllacak yeğ imalâtı için ham madde tedariki hususunda azarr.î kolaylığı gösterecektir. Büyük İmaîât programının tatbikına haziran başmda başlanacaktır. CUMHURlYET 2 Mayıs 1942 Suriye harblerinde IHEM NALINA MIHINA] Şimaldeki Çin ordusu bertaraf edildikten Fabrikalar, yeni imave Mandalay düştükten sonra lât programı esaslaMüttefiklerin mukavemeti sona ermiş olur rına göre çalışmıya (Baş iarafı 1 inci sahifede) nun Bengale körfezinden millî Çin hükumetinin merkezi Çungkinge giden meşhur malzeme yolunun başı olmak itibarile bu limanın bir an evvel e!e geçirilmesinin Japonlar için hususî bir onera ve kjyraeti vardı. Bu sebeble Japonlar, Ranguna karşı harekete başlamak için Singapur sefcrinin bitmesini beklemediler ve nihayet burasuu alabildiler. Rangun limanının Japonlar için diğer bir askerî ehemmiyeti daha vardı, ki bilâhare Sitang ve İravadi ırmakları boyunca şimale, Mandalaya doğru yapılacak hareketlere lâzım olan kuvvetlerin ehemmiyetli bir kısmı Malezyanın batı iskelelerile Singapurdan, deniz yolile, buraya taşınıp karaya çıkmalannın mümkiin olabilmesidir. Nitekim öyle oldu. Çünkü Singapurdan Malezya boyunca Siyam Birmanya 'hududuna giden tek bir demiryolile koca bir orduyu nakletmek pek güç olacakü. Japonlar Singapuru aldıktan sonra, Malezya hareketlerini yapan ordularının bir kısmını Cavanın zaptına yolladılarsa da diğer bir kısmile Birmanyada hareket yapan ordularını takviye ettiler. Fakat bu kuvvetlerin gerek demiryolu ve gerek deniz yollarile cenubî Birmanyaya nakledilraelcri tabiatile uzun sürecekti. Çünkü aradaki mesafe büyüktii Bu sebeble cenubî Birmanyadan gerek Mandalaya doğru ve gerek şimalî Siyamdan Salvin nehri havzasın. da, muharebe harcketlcri ancak yavas inkişaf edebilmiştir. Bununla beraber Japonlar Rangun limanının 500 küsur kilometre şinıal batısinda bulunan Akyab iskelesine de kuvvetler çıkarmayı başarmak sayesinde Mandalaya karşı hareketlerini kolaylaştırmışlardır. Fakat Rangun düştükten sonra Birmanyanm baş şehri olan bu mevkiin cenublarında, yani Niyangve, Maktila, Pope dağı, Pakokka ve Tikitong kesimlerinde, Çinli, Hindli ve İngiliz kıt'alarının şiddetli mukavemetletine uğramışlardır. Daha evvel şimalî Siyam arazisinin Içine girmiş olan Çin kıt'aları buradan Salvin nehrine doğru atılmışlarsa da bunlar da bu havzada toplanarak Japon ilerleyişini geciktirip güçleştirmişlerdir. İşte Birmanyanm yolsuz; sarp dağlık bölgelerinde cercyan eden bu Japon muharebe hareketlerinin bati inkişafı, bir aralık onların bir duraklamaya uğradıkları zannını vermişti. Fakat şimdi öğreniyoruz ki Japonlar, krokide görüleceği üzere Birmanyadaki Çin ordusunun Mandalay Laşyo Kunlong demiryolu boyunca ÇungKing şosesine giden ric'at yollarını kesmek üzere, şimal doğu istikametinde şümııllü ve geniş bir ihata hareketine teşebbüs ederek bunda muvaffak olmuşlardır. İşin ehemmiyetli tarafı bu hareketi haber verenin Japonlar olmayıp ÇungKing millî otağı olmasıdır. Bunun verdiği malumata göre, şimalî Siyamdan Salvin nehri boyunca şimale doğru ilerlemeğe muvaffak olan üç taarruz kolundan mürekkeb bir Japon kolordusu Kulong civarından birdenbire batıya dönerek şiddetli muharebeler neticesinde Laşyoyu zaptetmiş ve Mandalay ÇungKing yolunu Laşyonnn cenub batısinda Tapavda dahi kesmiştir. Bunlar salı günü vâki olduğuna görc şimdi bu ihata Japon ordusunun Laşyo ve Tapavdan Bahmo Magkok hattına doğru ilerliyerek Mandalay bölgesindeki Müttefik orduların ve bilhassa en doğudaki Çin ordusunun tamaınile gerisine düşmek üzere bulunduğunu kabul edebiliriz. Ancak Çin kuvvetlerinin, top, tank ve tekerlckli vasıtalara fazla miktarlarda malik bulunmadıkları dikkate alınırsa mevcud patikalardan firara imkân bulmaları da kabildir. Japonların bu muvaffakıyeti, dağlık ve sarp arazide hareket edebilen küçük tanklara borclu olduklan bildiriliyor. Bu doğrudur. Fakat bu kadar dağlık bir arazide uzaklardan bu derece güç bir dolaşma ve sarmayı başarmak için yalnız tank kâfi olmayıp kıt'alarda büyük bir askerî kabiliyetle beraber kumandanlık ve sevk ve idare san'atmda bilhassa kudret ve ustalık ister. Japonlar, Mandalayın cenub ve doğusu dolaylarında bulunan ve kuvveti 200.000 (yani 1520 tümen) tahmin olunan Çin ordusunu sarıp esir etmeğe muvaffak olurlarsa artık Birmanya mcselesi yağmurlar başlamadan evvel bitmiş olur. Bununla beraber, öyle görülüyor ki Çin ordusu, bahis mevzuu olduğu şekilde sanlıp tamamile imha edilemese de Mandalayın sukutu artık bir gün meselesidir. Mandalay düştükten sonra, Müttefikler için ancak şimali Birmanyada Birmanya Çin ve Birmanya Hindistan hududlarında bazı müdafaa mevzilerinde mukavemet kabil olsa da, bunun Birmanyadaki Japon kuvvetleri için her hangi bir tehlike teşkil etmesi artık bahis mevzuu olamaz. Bu sebeble Japonlar Mandalayın zaptından sonra, şayed denildiği gibi baslıyacak olan yağmurlar Birmanya ile Hindistanda büyük askerî hareketleri menedeceklerse bu takdirde Japonlara bu mevsimde A\ustralyaya karşı hareket vazifesi düşüyor demcktir. Belkt ayni zamanda Seylân adasına karşı bir hareket tertib olunur ve her halde Filipin adalarınm zapt ve istilâsı neticelendirilir. Bu hale göre Çine, Rusyaya ve Hindistana karşı asıl hareketler sonraya yani Avustralya işinin tamamlanmaslna talik olunacaktır. Ayni zamanda unutmamak gerektir ki Avustralya Japonya için müstakbel büyük bir tehlike kaynağı olmak üzeredir. Mersine ilk vapur hareket etti Mersin hattına vapur seferlerine dün başlanmış ve Denizyollarınm Çanakkale vapuru ilk seferi yapmak üzere hareket etmiştir. Çok çocuklu ailelerin ikramiyeleri Çok çocuklu ailelerden ikramiye almak için evvelce Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletine müracaatte bulunanların ikramiyelcrinin 20 mayıstan iübaren, mal müdürlükleri vasıtasile tevzüne başlanacaktır. Müracaat tarihinden sonra yer lerini değiştirmiş olanlar yeni adreslerini bildirmeğe davet edilmişlerdir. Göztaşı satışı başlıyor İstanbul vilâyeti dahilindeki çiftçi ve bağcılann ihtiyaci olan göztaşı ve kükürt Ziraat Bankası İstanbul şubesi em. rine verilmiştir. Banka pazartesi sabahından itibaren satışlara başlıyacaktır. Bir torbadan aşağı olmıyacak satışlarda kükürtün 50 kiloluk torbasına 1162 kuru5 almacaktır. Az kükürt alacak müstahsiller blrleşerek hareket edecektir. Göztaşlarının kilosu 58.5 kuruştan verilecektir. Satışlar ancak ziraat veya mücadele memurları tarafmdan verilecek vesikalarla ya pılacaktır. Kamyonlar fazla yük almıyacaklar Florj'a asfalt yolunda vukua gelen son kamyon kazasının bu kamyona fazla yük yüklenmesınden ileri geldiğı anlaşıldığından, Emniyet altıncı şube müdürlüğü H. E. ERKİLET tarafıntîan şehir Içînde ve sehir dışında işliyecek kamyonların fazla yük yükleYeni liman ücretleri memelerine dikkat edilecek ve bu karara Yenl liman Ucreüeri tafbıkatına dün aykın hareket edenler şiddetle cezalansabahtan ltibaren başlanmıştır. dırılacaklardır. Bu suretle önümüzdeki bahar ve yaz mevsimlerinde havaların Şubeye davet lyiliğinden istifade edip kamyonlara fazPatih Askerllk şubesinden: la yük vurulmasına meydan verilmiyeDeniz makine üstegmeni 327 dogumlu cektir. İstanbullu Emln oğlu İsmall Seçkinin Sokağa düşerek ölen yavru (1983), Galatada Arabcamisinde Yemeniciler P. teğmen Muhlddin oğlu Hayreddln Girayın (51746). «Adresi: Burgaz Aya sokağında 1 sayüı evde oturan Yağkanikola cad. No. 53». Şubeye müracaatleri. panında bakkal Abdulahla Pembenin kızları 2 yaşmda Şaziye, dün evin 3 üncü kat penceresinden sokaga bakarken, tepesiüstü aşağı yuvarlanmıştır. 8 metre yukandan düşen çocuk, derhal ölmüşBüyük harb filmi tür. Kaza etrafında tahkikat başla T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü mıştır. Ismet Beyi küçük bir kasaba olan Çapakçurda tanımıştım. Ben, birinci Türk piyade fırkesmın kumandanı sıfatile kendimi İkinci ordu kumandanı İzzet Paşaya takdim ettiğim sırada Albay İsmet Bey de bu ordunun Erkânıharbiye reisi sıfatile orada bulunuyordu. Kendisinin almancaya tamamile vâkıf oluşu aramızda hemen bir yakmlık tesisini kolaylaştırdı. Ufak ve zarif yapılı, hareketleri canh olan bu gcnc Erkânıharb reisi, askerlıkte mutad kısa ve kat'î bir tasvirle harb sahasındaki vaziyeti ve ordu kumandanliğının maksad ve plânlarım bana izah etti. Akşam verilen ziyafette onun yanmda oturmuştum ve onun hararetli, neş'eli esprilerle dolu ince sohbetinden zevk duymuçtum. Bütün şahsiyetinden kaynıyan sevunliiiğine ve cazibesine turulmaktan kimse kurtulamazdı. Fakat, cephedeki vaziyet bu gibi hoş toplantılarm ve sohbetlerin tekerrürüne maalesef müsaade etmemişti. Ancak bir yü sonra gene birbirimizi gör müştük. Birinci fırka, 1917 ilkteşrininde Filistindeki yıldınm ordusuna mensub üçüncü kolorduya İlhak edilmişti. Bu kolordu, İsmet Beyin kumandası altında olarak Kudüsün şimalinde cephede mev ziî harekât halindeydi. İşte o zamandan itibaren, müşarünüeyhle aramızda sıkı bir işbirliği başladı. Daha kendisini selâm ladığım anda beni pek iyi hatırında tut. muş olduğunu hatırladım. İlk zamanlar, yalnız vazife bakımından kendisine mülâki olurdum. Fakat sonraları sık sık birleşerek politika, harb, Türkiye ve Al manya ahvali hakkında efkâr teatisinde bulunurduk. Bu aralık, 29 temmuz 1918 tarihindeki konuşmamızı hiç unutmam, O vakitler ben, yakında zaferi nihaiyi elde edeceğimiz hakkındaki ümidimi bırakmak istemediğim halde, İsmet Bey bana takriben şu cümlelerle cevab ver. mişti: Ben istikbali karanlık görüyorum. Bu görüşüm sizin vatanınıza da şamildir. Gün gelecek ki siz bizim nezdimizde bulunmuş olduğunuzdan dolayı talihinize şükredeceksiniz. Siz burada kusurlu bir devlet mekanizması, fena teçhiz edilmlş bir ordu, mefsedet ve inflation tanıdınız. Bu fenalıklar sizin memleketinizde de başgösterince yeni bir şeyle karşılaşmış olmadığınızı göreceksiniz. Bütün bu fenalıklar bizde olduğu gibi sizde de kaybedilmiş bir harbin avakıbı olacaktır. Bu zeki ve uzağı gören adam meğer ne kadar haklıymış! Harbden sonra, bizim düştüğümüz hazin vaziyeti, o, daha o vakit bir peygamber gibi evvelinden keşfetmişti. Mürarünileyhle daima sıklaşan münasebetimiz bana çok şeyler kazandırdı. Türk halkınm ruhunu yakından tamdım. Maiyetime yapacağım muamelede ve şarkın ahvalini, şartlarını, hususiyetlerini muhakemede isabet ve em. niyet kazandım. Bu sayede mevkiim ve vaziyetim hayli kuvvetlenmişti. Bütün derdlerim ve müşküllerim için her vakit tam bir itimadla kolordu kumandanıma müracaat edebilirdim. O beni her vakit memnuniyetle ve tam bir açık kalblilikle maksada uygun tedbirler hakkında irşad ederdi. Bu suretle kendisine arkadaşça yakınlığım sayesinde İsmet Bey hakkında şu kat'î hükmü edinmiştim: Amir ve mafevk olarak, kat'î, sarih ve müspet. Tedbirlerinde basiretli, gaye ve hedefinden emin. Maiyyet ve madunlarına karşı muamelesinde âdil ve hayuhah, efrad için şefkatli, tekayyüd ve ihümam sahibi. Asker, onu âteşin blr muhabbetle severdi. Alman zabitlerile münasebetinde, müşarünileyh fevkalâde bir nezaket ve fatanetle temayüz etmişti. Albay Isnıet Bir günlük kanlı bilânço Ceneral Guhr Ordular Çarpışvrken I I Büyük Caz Konseri Maruf 20 ecnebi artist tarafından Yardımsevenler menfaatine Kürtajdan ölen bir kadın daha 10 Mayıs P A Z A R saat 14 le Kadıköy O P E R A sinemasında İstanbulun lüks müesseselerinde çalışan ecnebi artistler Kadıköy Yardımsevenler Cemiyeti menfaatine aralanndan seçtikleri 20 san'atkârdan mürekkeb fevkalâde bir cazla büyük bir konser vermeği kararlaştırmışlardır. Bu fevkalâde caz konserinde çalınacak büyük parçalar meşhur sanatkâr Pritz Kearten tarafından aranje edileceği glbl konseri de kendlsl idare decektir. Bu btiyük caz konsere Tapio Kolman, Allen Raboulenkou, Lilo Aleksandr da lştlrak edeceklerdir. Bu büyük konserin rejisörlügünü Ludvlg Fokel yapacaktır. Yerler tamamen numarahdır. Beyoğlunda oturan Despina lsminde bir kız, geçenlerde ölmüş, gömülmüştü. Kürtaj yapıldıgmdan rahml delinerek öldüğü iddia olunmuş, mezar açılmış, cesed çıkarılmıştı. Morg raporuna ve tahkikatla varılan netioeye göre, Araksi isimli bir ebenin Despinaya kürtaj yap19 eylul 1918 de başlıyan ve nihayet tığı anlaşılmış, ebe alejhine bu müdahale ile ölüme sebeb olmak davası açıl Türk ordularını bozguna sevkeden kat'î mücadelede, Ismet Bey imtisal nümumıştır. nesi teşkil eden ve hiç bir an akamet göstermiyen biç kumandan olarak teParanızı en emin ve en kârlı mayüz etmiştir. Onun kumanda ettiği bir şekilde devlet kasasına üçüncü kolordu, yedinci ve dördüncü orduların ricatini setir ve temin eden dümyatırımz. Bunun için yapa dar olmuştur. İngilizlerin faik kuvvetle tcki günleri bir tarafa bırakıyorum; j'ahıız dünkü gazetelerde •Bombalanan şehirler» başhğı altmdaki haberlerle resml harb tebliğlerinde, sizin gibi, ben de lanarak tamamile şunlan okudum: Y a z a n : •••••••••! 1 Alman tayyareleri İngilterede jrumuşamış olan kaNorvich şehrine birçok yangın ve İnrımla kızımln fotograflarını göste filâk bombasi atarak büyük hasar yaprince, beni şu zari mışlardır. sözlerle teselli etti: 2 Çarşamba ve perşembe günleri, rine ve Arabların isyanına karşı bu ri Aaileniz bahtiyardır: Şeria suyilı İngiltere doğusunda bir şehre Alman bomba tayyareleri tarafından tonlarla catte yapılan çetin mücadelelerde İsmet vaftiz edilmiş oldular! Bey daima harb ve mücadele sahasının O günün akşamında, Aolunda, Ali Fu tahrib bombast, binlerle yangın bommihrak noktasında görülürdü. Demir ad Paşaya karşı birinci fırkanın hizmet basi atılmıştır. Kayıb ve hasarlan şimsalâbetindeki itidal ve sükunile kıt'ala lerini ve benim ittihaz ettiğim tedbirlerin diden tahmine imkân yoksa da, taarruz şiddetli olmuştur. Ayni bölgede dirının bakiyesini Bisan cenubundaki El isabetini cemilekâr sözlerle hikâye şak tepelesine götürdü. Burada her tara takdir etti. Kibar ve asîl bir tevazula, ğer bir şehre de taarruz edilmiştir. Bazl fı düşmanın çevirmiş olduğu haberini bizzat kendisine aid olan hizmet ve mu. kimselerin yıkılan evlerin altında kalaaldı. Ancak Şeria nehri üzerinden cesu vaffakiyetleri ve kendi omuzlarında rak diri diri gömüldükleri sanılmaktarane bir cebrî geçidle kurtulmak için yüklü bulunan büyük mes'uliyetleri sü dır. zayıf bir imkân kalmıştı. Zayiata bak kut ile geçiştirdi. Onun idaresi altındadır 3 Rostok'un tamamile tahrib edilmaksızın bu imkândan istifadeyi kendi ki, kolordusunun bakiyesi bundan sonra diği nisan ayı içinde yapılan akınlarsınden rica etmiştim. O kararını zaten da kısmen muvaffakiyetli ağır muhare da, Almanyadaki hedefler üzerine 3500 vermişti. Bunun üzerine 25 eylulde coş beler vererek 6 birinciteşrin 1918 de ton bomba atılmıştır. Rostok halkı yakun ve sürükleyici nehir üzerinde geçid Halebe gelmi;ti. 21 ilkteşrinde ben, mü kln şehirlere kaçmıştır. muvaffakiyetli oldu ve bakiyetissüyuf tareke akdi mukarrer olması sebebile 4 Dün birbirini takiben 7nci gün kurtuldu. Nehri geçtikten sonra, ilk te Türk hizmetinden ayrıldım. olmak üzere İngiliz tayyareleri Fransa vakkuf yerinde, Ferha köyünde İsmet Kendisi hakkında çok derin hürmet üzerinde uçmuşlardır. Dönkerk doklaBey beni gördü. Kendisine tam haberi hisieri bes'.ediğim kolordu kumandanıma rına bombalar atılmıştır. Şimalî Franverdiğimde, sessiz bir heyecanla beni sada İngiliz tayyareleri 100 Alman taykucakladı. Birukte yolumuza devam et şahsan veda imkânmı bulamadığımdan yaresile çarpışmışlardır. pek müteessifim. Kendİleri alelacele İsf tik. 5 Salı gecesi, Kiel'e yapılan akmda tanbula hareket ettiler. Çünkü orada Yolda, kendisine, göğüs cebimden çı mevcudiyetlerine şiddetle ihtiyaç hisso. büyük yangınlar çlkmıştır. Kolonyaya yapılan son akında halkın maneviyaü kardığım ve Şeria nehrinin suyunda ıs lunmuştu. sarsılmıştır. 6 İngiliz tayyareleri tarafından Paris yakmmda bir yerde tayyare motörleri yapan bir fabrikaya çok tesirll bir hava hücumu yapıbnlştır. Birçok evler kısmen harab olmuştur. 52 ölü ve 100 yaralı vardır. 7 Norveçtekl Trondheim şehri halkmdan blnlerce kişi, İngiliz bombardımanlaruıdan sonra şehirden kaçmağa başlamışlardır. İdare makamları, İşlerin hiç bir sebeble terkedilmemesinl tahkimat, tersane ve sanayi müesseseleri işçilerine emretmişlerdir. 8 Salı gecesi yapılan tskenderiye bombardımanında 102 klşi ölmüştür. 9 Şark cephesinde Alman tayyareleri, gerilerdeki münakalelere ve demiryollarına taarruz ederek düşmana hissedilir kayıblar verdirmişlerdir. 10 Rus tebliği diyor ki: 28 nisanda '5 Alman tayyaresi tahrib edilmiştir. Biz 14 tayyare kaybetük. Maruf bei^^kâr;mız Muhlis Sabahaddin, İrma Toto ve Celâl Sürurinin de 11 Uzakdoğuda da Japonlar Moresistirakile yeni ve mükemmel bir operet trupu teşkil etmiştir. İlk defa olarak by'yi, Amerikalllar Lae'yi bombalamışdün akşam Fransız Tiyalrosunda .Kadınlarm Beğendiği» opereti temsil edilmiş lardır. ve çok muvaffak olunmuştur. Resmimiz üstadı, arkadaşlarından bir kısmile 12 Birmanyada, Japonlar Lasbio'yu bir arada göstermektedir. Bu seckin sahne heyetine basarılar dileriz. bombardıman etmişlerdir; çehir alevler içindedir. tşte bir günlük hava harbinin kanlı «ARABACININ KIZI. sahescrinin parlak ve sehhar yıldın bilânçosunu bu bir düzine maddede hulâsa ettim. Akdenizin Malta, Libya ve İtalya cephelerinde de karşılıklı hava hücumlan yapıldığı muhakkak olduğuna göre bir günde, en az 15 yerde tayyare bombalarının ölüm saçtığı anlaşııyor. İlkbaharm bu ılık günlerinde tablat canlanır, yeşillcnir ve çiçeklenirken tay2 isimli. . 2 hüviyetli... 2 şahsiyetli kadının aşk ve sevgi maceralan yareler de yakıyor, yıkıyor ve öldürüyorlar. Gittikçe tahrib kudreti artan bombalann tesirini anlamak için bir AmeriSeyredenlerin gönüllerini aleşlivor, kalblcrini büyülüyor, sonsuz alkışlarla kaluıın İngiliz şchirlerinden birine yaherkesi teshir ediyor. Bu<;iin saat 1 de termlâtlı matine. pılan bir bombardıman hakkındaki şu müşahedesini okumak yeter: Hava hücumlanna uğramıyan mes'ud, fakat pek sayılı İngiliz kasabalanndan birinde oturan bir kadın, bombalanmış •KARİOKA» yı yaratan meşhur rejisör ALEXA\DER KORDA'nın bir şehri gezerken, ona, moloz yığılı ilk büyük musikill filmi hayli büyük bir arsayı göstererek: tki gün evvel buraya da büyük bir bomba düştü, demişler. Kadın: Allah acımış da bomba, bu arsaya düşmüş, yoksa büyük hasar yapardı; Mevzu ve mizanseninin güzelliği itibarile göz kamaştırıcı diye memnunluk göstermiş. Fakat şu bir filmdir. Baş rollerde: cevabı almış: İki gün evvel, burada da güzel ve üyük binalar vardı. Düşen bomba, hepsini yıktı. şu gördüğünüz moloz yığını Bucün saat 1 de tenzilâtlı matine haline getirdi. Muhlis Sabahaddin Opereti H İ L D E K R A H L ' »• » »««* « •» GECE, GÜNDÜZ BENİ1HSİN! Ş A R K Sinetnasmda Bu akşanı S A R A Y sitıemasmda V A R Y E T E K I Z L A R I PATRİCİA ELLÎS ve JACQUES HULBERT Bugün S U N E R SINEMASINDA Deti Genclik Hkbanaruı bütün güzelîiğile süslenmiş aşk ve güzel kadınlar filmidir. Baş rollerde : MEVSİMİN EN GÜZEL VE EN ATEŞLİ FİLMİ cağınız tek iş bir tasarruf bonosu almaktır. /"Jtelci Meister Diedrich'in şişman ve kanll yüzü asılmıştı, kapının eşiğinde dururken söyleniyordu: Odemesi lâzım artık! Yoksa hiç aldırmam, hemen kapı dışan ederim. Sırtımdan geçinen bu agıkgöze daha ziyade susamam ya... Büyük odada bu saatte hiç bir müşteri buîunmazdı. Kansl Frau Trude sordu: Onunla konuştun mu? Hayır, daha göremedim. Bu böyle devam etmez! Devam etmiyecek zaten... Koridorda bir aysk sesi işitildi, küçük tahta merdivenin basamakları çıtırdadı. Frau Trude, kocasını dlrseğile dürttü: İşte geldl, hemen git. Otelci, şişman ve hantal vücudüne rağmen büyük bir acele ile kapıya koştu, merdlvenlere atıldl. Birinci katta yan açık kapısından ışık sızan odaya yürüdü, içeri girdl. Odada tahta bir karyola, tahta bir masa ve birkaç iskemle ile bir sehpadan başka bir şey yoktu. On sekiz, yirmi yaşlannda, genc bir adam, mantosunu çıkarmakla meşguldü. Otelciyi görünce gülümsedi: Merhaba! , Otelci, somurtarak cevab verdl: Merhaba... Ziyaretinizln sebebl nedir acaba? Siz pekâlâ biliyorsunuz. Benimle daha fazla alay etmenize lüzum yok. Hesabmlzı görün artıki AİU Joel MACCREA ve Andrea LEEDS Bu akşam T U R A N tiyatrosunda RAŞSO R1ZA Tiyatsu < KALİOE PİŞKİN f*t T? /** T* Dram 3 perde U L 1/ C Yazan: RAŞİD RIZA Yerler numaralıdır. Telefon: 22127 birlikte r Not: Bu yazı, General Guhr'un birinci Umumî Harbe dair yazdığı bir eserden iktibas olunmuştur. İlaveten: MALEK ŞAPKACI Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine İki kısımlık kahkahalı komedi Tayyarelerin sayısı durmadan çoğabyor, büyüklükleri ve bomba taşıma kabiliyetleri artıyor; bombalar da git;ikçe büyüyor 1800 kiloluklan varmışre tahrib kudretleri de, tek bir isabetle bütün bir mahalleyi yıkacak kadar korkunc bir hale çıkıyor. Muharibler, bu •mislile mukabele» inad ve ;ıtalinde devam ettikleri takdirde, kısa ılr zaman sonra insanlar, bcşeriyetin ilk devirlerindeki gibi mağaralarda yaşamağa mecbur olacaklar. 5= KUçük hikâye Eski bir hikâye sin! Şişman otelcinin yüzü bir ümid kıvılcımile aydmlandı. Genc adam gülümsiyerek devam etti: Yalnız bir şartlm var: Bu müddet zarfında ne olursa olsun, odama kimse girmiyecek; yoksa karışmam. Haydi şimdilik Allaha ısmarladık. Otelci ve karısı şaşkm, fakat oldukça ümidli, odadan çekildiler. Aradan birkaç gün geçince, şaşkınhkları büsbütün arttl, zira genc adam odasından dışanya adım atmamıştı. Meraklarınm pek ziyade artmasma rağmen bir şey sormağa cesaret edemediler, zira işin ucunda para vardı. Günler geçtikçe kadımn telâşı daha ziyade artıyordu, bir gün kocasını bir kenara çekerek: Ben bu adamdan şüpheleniyorum, dedi, bir işler karıştırıyor. Bu sabah ne yaptığınl görmek İçin kapının anahtar deliğinden baktım... Ne gördün? Hiç! Bu deliği bile tıkamış. Belki yürüdüğümü duymuş olacak, fakat o kadar dikkat ediyordum ki... Bilirim, bilirim; anahtar deliklerinden gözcülük etmekte eşin bulunmaz* O ELHAMRA'da 2 büyük film A L E V Ş A R K I S I ' TÜRKÇE SÖZLÜ nefis, meraklı, hissî film Y C Ü Ll Fevkalâde heyecanlı bir macera Bugün saat 1 de tenzilâth matine S E S Sinema ve Tiyatrosu (Şehir Tiyatrosunun eski komedi kısmı) MUHLİS SABAHADDİN Opereti Kadınların Beğendiği Operet 3 perde Temsil başladıktan sonra sa'ona girilmcz. Yerlerinizi evvelden tutunuz. T E L E F O N : 49369 BU GECE saat 21 de, Yannld PAZAR günü matine saat 16 da ve PAZAR gecesi saat 21 de on para vermediniz! Gayet tabiî; zira bende de metelik yok. Arkadan bir ses işitildi, otelcinin kansı da gelmişti: Meteliği olmıyan burada oturmaz! Nerede oturmamı istiyorsunuz? Otelci, karısına susmasıru işaret ederek: Kavga edecek değiliz, M. Pierre, dedi; altı haftadır paranln lâfını bile etmediniz. Hayat güçleşti, yiyecek İçecek ateş pahasına... Borcunuz çoğalıyor; biz de fakir insanız; paranızın yüzünü görmemiz lâzım değil mi? Genc adam bir kahkaha attı: Oh, istediğiniz bu olsun!.. Meister Diedrich komurdandı: Bizimle alay mı ediyorsunuz? Genc adam işaret etti: Ciddî söylüyorum. Bu günden itibaren, sekiz gün sonra şu masanln üzerinde, İstediğinin on misli para göreceksin. Sekiz gün sonra odanızı boşaltacağıma da söz veriyorum. Sekiz gün mü? Evet, tam sekiz gün sonra buraya gelirsen, hem beni gitmiş bulacaksın, hem de çu masanın üstünde, dediğim Anlatan Setvan Gizli ^ Tam gözümü uyduracaküm, birdenbire kapıyı açtı ve beni o vaziyette yakaladı. O zaman kahkahalarla gülerek bana dedi ki... Ne dedi? tSizi yakaladlm dedi; eğer bir daha böyle yaparsanız benden bir şey beklemeyin!» .Kocası homurdandı: Ne yapıyor acaba? Fakat sabredelim bakalım parama versin de! Aradan birkaç gün daha geçti. Otelci ve karısı başka bir şey düşünmez ve konuşmaz oldular. Nihayet seklzinci gün geldi. Daha sabahtan genc adamın merdivenlerden indiğini gördüler sırtında mantosu elinde birkaç paket ve arkaslnda geri kalan eşyalarını taşıyan bir adam vardı. Otelcinin karısı herkesten evvel uyanmış merdivenin başma dlkilmişti. Genc adamm eşyalannı götürdüğünü görünce telâşla üzerine yürüdü: M. Pierre hesablnızı görmeden bizi bırakmak olur mu? Genc adam her zamanki gibi gülümsedi: Merak etmeyin; odama kadar çıkarsanız sözümü tuttuğumu söreceksi Kadın hemen basamaklara atıldı, adamın odasına girdi; o zaman, hayretten açılan gözleri masanın üzerinde sarı sarl altınlarm parıldadığmı gördü. Heyecan ve sevincden bütün kanl başına çıkmıştı. Arkasma döndüğü vakit, genc adam ortadan kaybolmuştu bile. Frau Trude koşa koşa kocasını buldu, onu odaya sürükledi. Daha kapıdan girerken, otelcinin gözleri de parladı; masanın üzerinde altın paralar, taler ve dükalar yığılmlştı.^ Fakat ne yazık ki sevincleri pek uzun sürmedi; zira bu paralan abnalarına imkân yoktu. İşte o zaman masanın üzerinde yağlıboya bir resimden başka bir şey bulunmadığını anladılar. Artlk genc adamn arkasından söylemediklerini bırakmadılar. Fakat hâdise bütün kasabaya yayılıvermişti. Herkes bu aldatıcı tabloyu seyre koştu. Birçoklarl hayran kalıyordu; haber her taraftan işitildi. O sırada civardan geçen zengin bir tablo meraklısı da masayı görmek istedi. Otelci, hayretler içinde bu zengin adamın hayran kaldığını ve masayı satın almak istediğini gördü... Tereddüd etmeden kabul etti; hakikatte eline genc adamın borclu olduğundan belki yirml misll para geçtl. . Anlatllan hikâye Onyedinci asırda Kolonya şehri civarında geçmiştlr. Genc adam meşhur ressam (PaulPierre Rubens) ten başka birisi değildir. O zamanlar, (Van Archt) ın atölyesinde takbe bulunuyordu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: