1 Temmuz 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

1 Temmuz 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 1 TesrLmur 1942 Bucak BİLMECE! n Kömür hakkmda Yalanlarla dolanlarla aldatmışız bu | Ba toprağın mahdır o, yani sizin mahnız dıınu Öz türfcçenin kıra fara biz kolunu, Başka şeyi bırakınız, mutlak onu alınız! budunu' Arabcadan sıynldık da ak pak oldn Saklanmıştır n k e zaman dilimiz Rer kapıda öter artık bizim kendi Fakat kâfir parlar bazan zUimlz! karanlığın koynunda güzellerın boynunda! skudar traat¥aylan [3 üncü Dil Kurultayına hazırlanırken] Fevkalâde kongre, Şirketin feshine ve Belediyeye devrine karar verdi Üsküdar Kadıköy ve havalisi halk tramvaylan hissedarlar umumi heyeti, dün Bağlarbaşındaki şirket binasmda fevkalâde olarak yaptığı bir toplantıda şirketin feshile İstanbul Belediyesine devrine karar vermiştir. Tasfiye muamelesinin icçasına. avukat Neoati Yalım, Mustafa Arif, murahhas aza sıfatile de şirketin umumi müdürü Feridun Manyas, Elektrik idaresi umum müdürü Hulki memur edilmiştir. İşletme işleri. Belediyeye devir muamelesi ikmal edilinciye kadar Feridun Manyas tarafuıdan idare edilecektir. Teknik cephesi yalnız mütehassıslarını alâkadar eden dil davası ayni zamanda bir cemiyet devası olmak İtibarıle, içtimaî cephesi mülehassıs olmıyanlarln da çok haklı olarak alakalarını celbediyor. Şimdiye kadar bu s?hada yapılan umumî neşriyalm ıfade ettiği temayülleri küçük bir sentcz halinde hulâsa etmek lâzımgelirse, diyebiliriz ki dil davası bizde ilkönce muhafazakâr bir sağ cereyanına ktırşı İnkılâbcı bir sol cereyanı şeklinde oıtaya atılmış, fakat, seneler geçip hayat ilerledikçe muhafazr.kârlar İlk taassubîarmdan ve teceddüdcüler de ilk çiddetlerinden yavaş yavaş sıyrılarak iiidale doğru yol alnuya başlamlşlardır. Bu millî davada bugüne kadar iki büyük ve kat'î netice elde edilmiştir: 1 Türk dilinin şimdiye kadar Arab ve Acem dillerine karşı ardma kadar açık kalan lugat kapısı bir daha açılmaTak şartile artık kapanmış ve bu suretle Türk edebiyatçılarının o iki şark dilinden yeni kelimeler alarak eski yelcunları mütemadiyen yükselt'p durmalarmın önüne geçilmiştir. Ba ilk netice son derece mühimdir: Franslz türkologlarından (Jean Deny) nin dediği gibi, bizde bu son dil inkılâbma kadar Arab ve Acem dillerinden her gün yeni yeni kelimeler alma salâh:yetini tahdid edecek hiç bir kaide yoktu (1). Profesör (Vendryes) in tabirile Arab ve Acen kamuslan Osnıanh edebiyatçılarının İkide bir el attıkları bir «rescrvoir =: ihtiyat depo.su» haline gelmişti (2). Tabiî böyle bir vaziyette Türk dilinin şarka karşı asırlarca açık bırakılan kapisının kapanması demek, her şeyden evvel bir kere mevcud yekunun her gün artıp kabarmasına mâni olmak demekti. Dil davamızı mühim noktaları Yazan nuyordu: Halbuki bu son şekn daha sonraları ihmal edilerek arab'iıdaki «Cumhur» kelimesi tekrar kullanılrmya başladığı gibi, «Türk Dil Kurumu» nun geçen sene neşrettiği İmlâ Kılavıı/u» nun mukaddimesinde İşte bu arabca şckil yer aîdı (7). Şu halde .Türk J)ili Araştırma Kurumu» nun türkçe diye tesbit ettiği bir şekli .Türk Dil Kunımu» bile kullanmlyor demek 'âzımgelir! Bu vaziyete göre dil tasfiyesinde 1933 denberi dokuz senede tam üç defa prensip değişrciş demektir: Bunlarm birincisi .Türk Dili Tetkik Cenıiyeti» ne, ikincisi «Türk Dili Araştırma Kurumu» na ve üçüncüsü de şlnıdiki «Türk Dil Kıırumu> na aiddir; fakat hakikatte bu üç müessese, üç kere isim değiştiren ayni bir müessesedir. İlkönce tekmil Arab ve Acem kelimeleruıin atılması, ondan sonra yalnız eskl Türk köklerind'en türemiş sayılan ecnebi keÜmelerinin ipkası ve en sonra da Türk diline tamnmile mal olmuş Arr.b ve Acem kelimelerinin olduğiı gibi kalması esas İttihaz edilmiş demekıir. Bununla beraber, bu üç prensio arasmda zahirî bir tezada rağmen hakikî bir tckâmül manzarası vardır: Yukarıda bahsettiğimiz itidal seyrinin en vazıh tezahürleri işte bu hayıru îekâmülde gösterilebilir. TÜRKOLOJİ BAHISLERI NAUNA MIHINA Türk denizciliğinin % istiklâl bayramı Onun için yazdık size ba dilde bir Ne buhıttur, ne yağmurdur, ne de" niz, ne karadır bilmece Anlamını düşfinünüz, bütün bir şün. \ncak şunn söyüyeyim: Yüzü biraz karadır bir gece! * Hık ılık dokunarak sarar tenin dı Sakm tutup demeyin siz bunlar bize cakadır şını Ne alaydır sözlerimiz çünkii ne de jAğustosa kardeş eder yüm karakışakadır. şmı! Ne canlıdır, ne cansızdır, ne şeker Eğer onu tanırsanız, alırsanız, biliTSİl dir, ne tuzdur Her bildiğe tavsiyeden geri kalmaz • Hem temizdir, bem semiıdir, hele diliniz. çayet ucuzduı! İşte tekrar ediyoruz, o her *eyi alteri hiçe sayar, rfizgârbın alteJer der Degerinl anlamıy«n kısacası halte + ^Değerini anlamıyan, kısacası halteder! der! k İsmail Hami Danişmend İktısad Vekâletince hazırlanan kömür satış ve tevzii hakkmdaki talimatnamenin tatbikı için Etibank kömür tevzi şirİyiliğijşnrada ki çıkar ana vatanda keti tarafından yapılan hazırlıklar sona Ondan asla vazgeçemez oturan da, ermişür. Kömüre ihtiyacı olan her çahıs, yatan da! Bavullar elde hep istifçiler, vurnümunesine uygun olarak hazırlanan Tetişh o koJaycacık istemez hiç reguncular şimdi İhtiyac beyannameleıini doldurarak imkolte zahyacakhr. Beyannamolerin halka daLâkh» biraz oynakçadır, gezer daim Nebâtatı zekâsmdan hayır yoktur ğıtılmasma 10 temmuczdan itibaren başbu bostanıa dckolte'.! lanacaktır. Büyük sanayi müesseseleri ve fabrikalar, beyannamelerini müessesenin Ankaradaki merkezine, bunların *** dlşında kalanlar da bulunduklan yerin H°r şeyden evvel şu noktayl tesbit tevzi şube, ajan ve bayilerine verecekedeüm ki jenealoglarca ihti'.âta uğralerdir. Halk beyannameleri, halk birlikmamış hiç bir aile nesebi ve pntroleri tarafından tasdik edildikten sonra T ' pologlarca da hiç bir saf ırk olmadığı (Baş tarafı 1 inci sahifede) muteber olacaktır. (Baştarafı 1 incl sahlfede) gibi, •Linguistique = Lisaniyat» âlimBütün resmî ve hususî daire ve müyanlan yerînden içeriye, tank köprü büyük bir saha dahilinde şiddetli bir lerince de diinyada hiç bir saf dil yokleri kullanarak, tank sokulabilmiş ol muhareber devam etmiştir. 28 haziran esseseler, geçen seneki kömür sarfiyattur (8). Bütün diller kelime ıtıbarile masından ilcri gclmisti. Sısvastopol çev günü ku\ vetlerimiz Fukanın batısında larından yüzde on nispetir.de bir tasar2 Arab ve Acem dillerinin Türk birbirlerinden az çok alışveriş etmişresinde araziıun sert ve anzalı ohnası düşraan tanklarlndan ve arabalarından ruf yapmağa mecbur tutulmaktadır. diline lesiri yalnız lugat sahasına mün lerdir. Fakat bu ecnebi kelimeleri dihasır kalmıyor, bu iki lisanın muhtclif lin asıl bünyesini teşkil eden gramer buna imkân vermediğinden her tabya, mürekkeb büyük bir kafile ile savaşa Çiftçi mallarını koruma «terkib» kaideleri morfoloji ve sentaks ve sentaks çatısmdan haric siyıiır (9). her müstalıkem tepc ve her kurgan tutuşmuştur. Düşman gerilemiş, fakat meclisi iübarile de Türk dilinin milüye'ini Meselâ Fransız ve İngiliz dillerinin her ayn ayn zaptolunmak mecburiyctinde dün tekrar ilerliyerek nihayet bizim kuvvetlerimizle savaşa tutuşmuştur. i Çiftçi mallarını koruma meclislerinin ihlâl ediyordu (3). (Fuad) ve (Cevdet) ikisi de lâtincenin tesirine en kalmışıtr. Dön Marsa Matruh bölgesinde büyük teşekkülü için dün Belediyede umurrî Paşalar Tanzimat devrinin ilk Osmrnlı nisbette maruz oldukları halde, bünye Sıvastopolun zaph Almanlann belki Kerç üzerinden bir ilcri hareket yapnıa savaşbr o'muştur. İn.giüz motörlü kol meclis salonunda Ziraat, Ticaret, Sana sarfını yazarlarken işte bundan dolayı İtibariie ingilizce bir Ceru.en dili ve Lisanı Osmanî» yi gerek .Elfazu fransızca da bir Lâtin dili mahiyetini larun mümkün kılabileceği gîbi doğu ları bu savaşlara kuvveüe İştirak etmiş yi odalan azalarmm iştirakile bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda kov'i lugat», gerek Kavaid» İtibariie »üç hâlâ muhaıaza etmektedir! Bu vaziyete cepbesinin kafî netice alnacak yerleri lerdir. olan kazalar için gizli reyle 35 aslî, lisandan mürekkeb» ve •tahsili o iiç göre Türk dilinde görülen ecnebi kenin takvijesine de yarar. 27/28 haziran gecesi Yeni Zelanda'.ı 35 yedek aza seçilrnişiir. üsanın icab eden kavaidini <>ğTenme§c limcler malızuru, esaren dünyanın l ü Herhalde Almanların doğu cephesinde muharebe bgrupları düşman zırhlı kuvKoruma meclislerî köylülerin mu'ıtic mütevakkıf» bir nevi • Esperanto şek tün dülerinde var derrekTir: mesclâ bundan sonra daha kafî hareketlerde vetlerile ve piyadesile muvaffakiyetÜ oldukları ziraat alellerile tohumluk'alinde tasvir etrrişlerdi (4). Bu vpziyete Avrupa diî'eri içinde bu bdkırrdan en bıılunmalan beklenir. bir savaş yapmışlardır. Bir miktar düş rınm temini ve istihsal işinin teşKİiât SÖre, o muhtelif «Terkib» kaidelerinin çok tenkid ed'lenler, İngiliz ve FranHarkof ve Kursk bölgelerindeki ta man tankı tahrib edilmiş ve bir süngü landırılması gibi, köylülcri alâkadar e kaldınlması demek, Türk grameri'e slz dilleridir: Çünkü meselî ecnebi kearruzlardan yeni bir haber almadığımız hücumu esnasmda düşmana ağır kayıbden işlerle uğraşacaklardır. sentaksının istiklâlini temin etmek de limelerinin mevcucliyetincl'e değil, nisiçin bu hususta bir şey diyenıiyoruz. lar verdirilmişür. bet ve mahiyetindedir. Şimdı vaziyeRvımanyadan gelecek bandaj mekti. Ama öyle zanncdiyoruz ki, Almanlar Marsa Matruh niçin tahliye edildi? Fakat bu iki büyük netice temin tın Turk dili bakımından tetkikine girişSüvcyşe doğru muzafferane ilerlerkcn Bükreşte bulunan Devlet DemiryolLondra 30 (a.a.) Sekizinci ordu 1940 larınm mümesHİlile Roşita fsbrikası a edildikten sonra geride kalan ve henüz meden evvel bir kere prcnsıp meselcsi doğu cephesinde sakin durmıyarak hertamamile başarılmış olmıyan işlerin ba oiarak şu noktayı kat'î surette tesbit halde orada da biiyük işlerc girişecek ilkkânununda Wavell tarafuıdan yapı rasında bandaj mükavelesine müzeyyel lan taarruzun hareket noktasını teşkil bir anlaşma imzf.lanmıştır. Bu anlaşma şında «açık kapı» asırlarınln birik'ir edelim ki, biz Tiırk diündek» Arary ve lcrdir. Onun için gelecek haftaların tadiğî Arab ve Acem kelimelerinin tâbi Acem kelimelerinin mümkünse htj bir rihî önemlerinin büyük olacağı tahmin eden ve İskenderiyenin 270 kilometre mucibince fabrika bize derhal 200 ton tutulacağı muamele meselesi geliyor tanesi kalmamak şartiyle bilâ ist'Sgarbında Mısır sahillerinde müstahkem bandaj gönderecektir. olunabilir. du, Her halde bu ücüncü iş, ilk İki nd hepsinin. atılmasma tarajdarız. Obir raevki olan Marsa Matruhu tahliye Şimalî Afrikada: * • etmiştir. Çay ve kahve satışı isten daha kolay değil, daha şiiçtü:|nun için maksadımız, işte bu gayı;İnhisarlar İdaresi, inhİEara alınmış o Bütün güçlük de işin başından itibr. I mızle hakikat arasındcki tevâfu't deKahirede söylendiğine göre müttefikYeni habcrlere göre Rommel'in zırhlı ve hafif tümen!erden mürekkeb öncüle ler hiç bir zaman bu şehirdeki garnizo lan kahve ve çayın satış ve tevziine bu ren ilmî esaslara rrüstenid bir pro recelerini tesbite çalışmaktan ibaretgram tayin edilmemiş olmasından çt tir. rile Marsa Matruhtan geri gidcn İngiliz nun bir muhasaraya karşı koymasmı sabahtan itibaren başlıyacaktır. S3tış şimdilik eski kahve ve çay bayüeriııe kıyordu. Türkiyeye bir kaç defa geüp kuvvetleri arasmda mütemadi muhare faydalı saymamışlardır. Lİsanİya'çılar umumiyetle ecnebi keyapılacnktır. Bilâhare Inhisar tertibnt dil işlerimizle yakmdan alâkadar olsn beler ve musademeler olarak Fuka mevLondra, Mısirdaki vaziyeti ve teşkilâünı ikmal ed'erek çay ve kah (Jean Deny) Türk dil inkılâbına hss limelerinin aleyhinde değil, lehindedirkii de şarka doğru cyey keçilmiş bulun1 vahim göriiyor veyi paketler içinde satışa çıkartacakîır. rettiği bir broşürde bu husustaki pren ler: Meselâ geçen asrm büyük uilcimaktadır. Bu suretle İngilizlcrin El Dasip deçişikliklerini çok doğru ve et lerinden (Abel Hovelacque), İnsiliz diLondra 30 (a.a.) Son gelen haberba ve Arabi Katı El Mogara mevzileKarısım öldüren kuyumcu raflı olarak izah etti (3). Mesalâ 1933 linin Lâtin ve Fransız kclimelen alrinde de tutunamıyacaklan anlaşılmak lere göre, düşman Fukanln doğusunda de «Türk Dili Tetkik Cemiyeti» ttk maktan zarar değil, fayda gördüğünü Marsa Matruha 60 kilometre kadar bir müşahedeye alındı tadır. mil Arab ve Acem kelimelerinin öz ve tıpkı ingilizce gibi bir Csrmen dili mesafede bulunuyor. Bugün Londranm Romaıcl'iıı bu derece blr şiddet ve Karısı Diruhiyi kıskanclık tesirile bı türkçe karşıllklanm bulmak vazifenni olan İzlanda lehçesinin bu yolu takib salâhiyetli mahüllerinde ileri sürülen çakla öldüren kuyumcu Leon Artinya deruhde ettiği halde, 1935 de «Türk etmediği için geri k?.ldığını an^tıı (10). sür'atle takibe devam etmesi halinde, mütalealar, Mısırdaki durumun aşikâr nın muhakemesine, istanbul Birinci A Dili Araştirma Kurnmu» nun neşıc'.tiği Essai de semantique» İsmindeki eseİngilizler için Deltanın zaptını tehir edesurette vahim olduğu merkezindedir. ğırceza mahkcmesinde dün devam o «Kılavıız» da •Hak», «Halk», «İmlâ». rile «Semantique» ilminin ve ayni zabiîccek tek tedbir, ileride ve g€ride elKahire ve lskenderiyede hayat lunrr.uş, adliye hekimi Enver Karan «İmza», .İnad» •Karar» vesaire gibi manda Fransız lisaniyatçıllğının vâzu lerinde nekadar uçak, tank, top, piyade vesaire varsa cümlesini İskenderiye ile Londra 30 (a.a.) Röyter ajansmın tarr.fmdan verilen muayene raporunda. bir takım arabca kelimeler aynen ipka sayılan (Michel Breal) da bu fikirdeKahire arasına yığarak bu iki büyük Kahiredeki hususî muhabiri bi ] diriyor: Lcon Artinyanm aklî, asabi ve ruhî va edilmişti (6). «Kılavuz» un mukaidi dir: Bu büyük âlime göre dilden dile üsle beraber aralarındaki Nil ayak ve Hayat Kahire ve İskenderiyede tabiî ziyeünin tespit: için Adiî Tıb işleri mü rresinde bu gibi kelimelerin ajnen İp kelime almak âdeti medeniyet karîar kanallanm müdafaa etmektir. Bundan seyrini takib etmektedir. Yalmz biraz dürlüğünde müşahede altma almmasıns kasma sebeb olarak bunlarm esasen eskidir (11). Romahlar Yunarlılardan lüzum gösterilmiştir. Mrhkeme, bu ra Türk dilinden ecnebi dilîerine geçniş ve Yunanhlar da Mısırlılarla Kaldelisonra İngilizler ancak bu suretle Süveyşi âsab gerginliği göze çarpıyor. pora İsünadla, Lcon Artinyanın mü şeyler olduğundan bahsediliyor ve bu lerden. yani Sümerlilerlt Akadhlaıdan müdafaa etmeği düşünebilulcr. Aksi İkinci meydan muharebesi şahedeye gönderilmesini kararlaştır arada arabcadaki «CuThnr» kelimesinin bir çck kelimeler almışlardır. Ancak takdirde delta da, Süveyş de kaybolur. Londra 30 (a.a.) Röyter ajansımn mıştır. türkçesi «Cumur» şeklinde tesbit olu I bu kelimeler çok defa müsemmalarile, Buraların Mihvcr eîine geçmesi FilisMısırdaki tngiliz ordusu nezdine göntinle Suriyenin ve bütün Yakın Doğu derdiği hususî muhabiri bildiriyor: I^ızlığında şen, konuşkan ve alımh nun nihayet zaptolunmalannı mucib oidi, Pırıl pınl yanan zeki bakışlı İlk Mısır meydan muharebesi, kat'î lacağı gibi Kıbrısın ve Maltanın da tesneücesi çok önemli mahiyeti olacak olan gözleri, düzgün vücudü, zarif bir yülim olmalannı neticelendirir. Bu sıırelle ikinci meydan muharebesinin savaşla zü vardı. Sejahat etmeğe Layıhrdı. İngiliz iınparatorluğu Akd«nir!e Kızırma karışmaktadır. Alman zırhlı tü Gözyaşına, iç üzüntülerine, can sıkırdenizi tamamile kaybetmeğe namzed menleri, Marsa Matruhun cenubunda tısma düşrrandı. Öiüm karşısmda biie demektir. Bundan doîayı İtn'ysnm seİngiliz tank ve k?rşıkoyma toplarile şid yılmaz, ele geçmiyecek şeylerin hnsvİncinden uçakia Cebelitarığı bombadetli bir savaştan sonra yeniden ileri a retine tutularak sızlanmazdı. yaşayış tarzını değiştirmelerini İstlye kadar sarsmıştı ki. başlangıcda hatta Iadığını görüyoruz. tılmışlardır. Bütün savaşlar uzunluğu Yalnız evlenirken hislerile hareket miyordu. şuurundan bile şiipheye dü^müş'.erdi. H E. ERKİLET 160 kilometre, genişliği de 130 ile 65 etmiş, ömrünün bu en mühim geçidini Lâkin öteki her şeyi çabucak anladı. Sonraları bu ölçüye vurulmaz scvgi bir hastalık halini kilometre arasında değişik Içini bürüyen isyanı önliyerek Devlet Konservatuvan tale çevre içinde yapümaktadlr.bulunan bir aşarken kafasına kıymet vermemışti. ve şikâyefsiz kendi Erzularmdan sessiz sanatoryomîardaaldı. Yıllarca vekoylerde, Karetrını babasma bildirdiği jnraan sürükfendi kurtuvazyaşlı adam garib bir gülüm=:eme ile: geçti ve yıllar ondan bir çok şeyi si laTadı, gitü. belerinin Enıinönü HalkevinIngiltere Mısıra teminat verdi Sen çocukluğunda da acayib bir lip geçerek ve gene ona bir çok şeyi Perran bu fena haberi aldığı zsman deki konserleri Londra 30 (a.a.) Londıada haber şeydin kızım, demişti. Erkek çocuk o ekliyerek geçip gitü. çok yandı. Bir zamanlar öldürücü aşkYaz' tatili miinasebetile şehrimizde verildijine göre, BÜJÜÎÎ Britanyamn Ka yunlanna bayılırdm. Kendine zararı Bekledikleri çocuk doğmadı. Onu bir ları aHya aldığını ve asla tam, mutbulunan Devlet Konservatuvan talebe hire büyük elçisi. Büyük Britanyamn dokunacak şeylere düşkünlük gösterir, kaza neticesinde vakitsiz' kaybetmişlor lak bir aşka inanmadığmı düçur.dü. lcri 1 temmuz çarşamba günü saat 21.30 maksadları hakkmda Mısır hükumetine hep kafanm doğrusuna giderdin. Senİ di. Kadın bu hâdiseden sonra bü=bü Gene kendisini yokladı: Evet, değişikda Abidin Daverin «Denizciliğimiz» aynca teminat vermege son günlerda bu izdivacdan mene'îecek değilim. Ra tün evine kapandı. İşler arasmda düm lik vardı. İnamşlarmda. düşünlişlerinmevzulu konferansınl müteakı'b bir salâhiyetli kılmmıştır. p b çalışkan, us'.u akılh. merd, çefkatli düz bir örr.ür sürmeğe başladı. Ragıb de. duygularmda ve her şeyinde... konser vereceklerdir. Konserin prograNahas Pa§a, Mısırlılarla yabancıların bir gene. Sen de ateş gibi bir kızsın. hayatraı onunla ayar etmeğe o kadar Öteki, harikulâde sesli, mulıtesem. mını aşağıya yazıyoruz: selâmcti için bütün ihtiyat tedbirlerinin Biln>em o sessiz. silik çocuk, senin fazla alışmıştı ki, kapıdan girdiği dakikcda nefis, kendi=ine tapan bir lcadındt. Eve her türlü ihtimale karşı koymağa ma harcketli ruhunu bir çerçeveye sığdı kamının yüzüne bakardı. Onun ncş'esi, len veren şeykrden kaçardı. Ölüm Carl Stawitz Trio rabilecek mi? arzulsrı, hcyecanı, yahud durgunluğu tehlik^si geciren tuf tedbirlerin almdığını söjiemiştir. çocuklarının hasta 1. inci keman Aptüşşekur Ertüzün ve bezginliği derhal kendisine oe ge gecelcrinde bile onu yeis İçinde görAmerikan hava kuvvetleri Mısırda Gene kız açık kalblilikle: II. nci keman Orhan Kadam Hakhsın babacığım, diye karşılıS çerdi. Bu hal gene kadmı bazan si rr.emiş'i. Hayatı sever, yaşamanm çok Kahire 30 (aa..) Askeri mahflllerde Piyano... Renan Türkarman thayır, böyle olmamalı. rüzel bir şey olduğunu kabul ederdi W. A. Mozart Konzerto La Major: söylendiğine göre. Amerikan hava kuv vermîşti. Bir tezada doğru sürüklenJi nirlendirir, vetleri çölde düşman kuvvetlerine karşı ğimin farkmdayım. Zevklerimız, huy Bana değifik bir şey veımeli, iç aça Şaka yapar gibi, o kadar gene yaşta Aptüşşekur Ertüzün. yapılan taarruzlara iştirak etmek üzere larımız, itiyadlanmız, kısaca, her şeyi cak bir şeyler bulmalı, yaratroalısm» hayattan kaçmıştı. Dudaklarınm ve tırHaendel Larghetto: Orhan Kadam miz ayn. Ama bu iki kutbu bağlamak diye haykırmak İsterdi. nDklarınm kızılı solmadan, büyülü yanChopin Barcorolle: Renan Türksrman Mısıra gelmişlerdir. benim ho.ıma gidecek. Kocasınm isteğine pek uygun geîen gınlarm tutuştuğu yeşil gözleri ürküp Evlendi. Kocasına dört elle sarıldı. bu sade, durgun hayat onu günden gü titremeden... Gene adam bu canlı küçük kadmı çıl ne yıkıyordu. Düşünmeğe, kendini dinNihayet içinin örselenmiş köşelerini dırtıcı bir aşkla sevdi ve ölesiye kıs lemeğe alışrnıştı. Bu yüzden de evi sy bir mevsim için onaran serçeleri de o dınîatan neş'esl yavaş yavaş kaybolu zalim kış yere sermişti. Artık hayatın kandı. 3/7/942 C U M A aksammdan itibaren: Bütün Bıri toplu hayata. öteki inzivaya düs yor, o da kocası gibi suskun bir ha! yalan olduğuna inanıyor ve mukadder dünyanın takdirini kazanan Büyük San'atkâr Prof. I neticenin kudretinden ürküyordu. kündü. Kadm, göründüğü yerde bir ışık alıyordu. gibi pınldar; varlığından taşan sıcak, Son yıllar İçinde içini burkan, taBu arada seyahat etseydi, hasretîni tatlı bir hava ile yakmında bulunsn hammülünü kıran ölümlerle de karşı cektiği rüzgârlara, altın kıyıiara "e larm İçine dolardı. Erkek daima sus laşmıştı. Once taparcasına sevdiğ: ba ucsuz bucaksız denizlere kavussaydı. kun, bulunduğu yerden uzaklarda gibi basını, sonra iki yakın aıkadaşını kay tabiat onu diriltebilirdi. Fakat kocası, ve silikti. Bir köşeden bu çiir gibi. mu betmişti. Bu ö'ümler ona faniliğiıi dch hâlâ kendisini gözünden ve gönlünden siki gibi kalblere el koyan kadmı ıs şetini ilk defa ve pek zplin bir şe kıskanan kocası, bir türlü buna razı tırab içinde seyrederdi. kilde Bcstermiş oluyordu. Bilhassa o olnmıyordu. Evlenirken hiç bir taahhüde girişme ?enc ö'.üler... Tam karar veriyorlar, hazırlıklara Temsillerine başlıyacaktır. misler, cölünciye kadar...» sözünü ağızBiri bir öğrefmendi. Çıldrasıya sev başhyorlardı. Lâkln ayrılık günü yakNumarah koltuklarınızı hemen tedarik edinlz. Telefon : 60821 larmdan kacırmsrmşlardı. Bunun için diği adamı düâünleri yapılacağı sırada laşmca erkeain içine bir ateş düşüyor dir ki, erkek, kafasına uymıyan bu kaybetmişü. Bu hâdise gene kızı o ve ölü gibi bir hal alryordu. O zaman (•) Fazıl Ahmed Ayfcaçın, son defa neşrettlğimiz nazmında yanlış çıkan iki muraın doğru şekiUerİ şunlardır: Ahnm><n pek kolaydır, her tarafta saülır Dört l y»nınd» oturanm canına can katılır. F. A. Kömür tevziatı nasıl olacak? Askcrî vazıyet eniz, ondan faydalanmağı bilenler için. engin bir servet re refah kajnağıdır. Bütün tarih boyunca, denizci rnilletler, büjük imparatorluklar kurmuşlar ve zengin olmuşlardır. Bu harb çıkmcıya kadar da, donanmaları veya ticaret fılolarile denize hâkim olanlar. refah içinde j aşıyorlardı. yani ifade ettlkleri İngiltere, Britanya imparatorluğuuu demedenî mefhurrlar nizciliğine dajanarak kurmuştur; bugün veyahud eşyalarla de deuizciliğine dayanarak harbe devam beraber gelir. Onun edebilmektedir. İngiliz donanması, binbir için yabancı kelime güçlüğe rağmen, dcnizlere hâkim olnıaleri millî dİUerİne saydı, İngiliz ticaret filosu, uğradığı bıileke sayan saf dil taraftarları bile şu j ü k kayıblara rağmen, Büyük Britanya iki vaziyette ecnebi kelimelerir.in ka İle Britanya inıparatorluğu ve müttebulünü tecviz etmişlerdir: 1)' Akraba Gkleri arasmda muvas^layı temin edeme dillerden almak; 2) Böyle ' olmadığl seydi, bu harb çoktan İngilterenin mağtakdlrde milli fonetiğe göre tahrif e lubiyetile bitmiş olurdu. Küçük ve geri derek kullanmak... Fakat (Breal) her Japonyayı, yarım asır içinde büyük ve kelime ihtîvacmn mutlaka akraba dil ileri bir devlet haline getiren Japon delerle temin edilemiyeceğine ve telâf nizciliğidir. fuz itibariie millileştirrre meseîesinin Büyuk devlctleri bir tarafa bırakarak de eski devirlerde sözler şifahen İntiküçük milletlerc bakarsak meselâ Yukal ederken ağızdan ağıza kolayca tananhlar, bütün dünya denizlerini dolahakkuk edebildiği halde şimdiki meşan ticaret filolan sayesir.de, zengin, deniyette yazınm bunu güçlestirdiğine kanidir; onun için (Breal) e göre dışa mes'ud vc mürcfîeh yaşıyorlaıdı. Osınanlı inıparatorluğu da Barbarosrıdan gelen fikirlerle eşyalarm isimlerini olduğu gibi kabul etmek lâzım lar, Turgudlar gibi büyuk amirallarm dır (12). Bu büyük âlim İngilızlerin denizlerde saltanat kurdukları devirlermillî dillerir.dcki Sakson kehmeİTİnin de, en muhtcşem, en kudretli bir devbir misli kadar da Lâtin kelimesi al letti; fakat denizcilikte gerilemeğe başmak suretile her türlü fikir ıncelik ladktau sonra, zayıflamış, dü'müş, Avlerini ifade hususunda büyük bir ko rupanın «Hasta adamı» olnuıştu. Impalaylık temin ettiklerine de kaniöir: ratorluk, donanmasının zâh ve perişan Meselâ «aile akraba» manasına sak hali yüzünden bütün denizaşırı topraksoncadan gelen «kindred» kelimesinin larını kaybettiği gibi, dcniz ticaret filoyanmda lâtinceden gelen «fanıily», su nun yokluğu yüzündcn de, bu büyük • mes'ud bahtiyar» manaslna «lucky» servet kaynağından hiç istifade edemikelimesinin yanında «fortunate» işie j ordu. böyle bir rol oynanaktadır (13). Onun Kapitülâsyonlar dcnilen belâlı zincir, İçin (Breal) in kanaatince bütün meTürk denizciliğini, atalet ve sukut limasele ifrata kapılıp lüzumsuz kelimeler nına kıçtan kara bağlamıştı. Bir zaraanalrr.amaktan ibarettir. lar Hind Okyanusunda Türk gemilerile Son zamanların en büyük dilci'erin dolaşan bu nıillet, İstanbuldan Mudanden (Ferdinand de Saussure) de ayni yaya Yunan tcknelcrile gidiyordu; lifıkirdedir: Bu âlime göre yabancı dil nıanlarımızda, Türk sancağuıdan çok lerden alınnış kelimeler ecnebi sa fazla ecnebi bayrağı görüyorduk. Deniyılmayıp girdikleri dilde oynadıkları zin, eîenizciliğin kıymelini bilenler, Türk rollere göre tetkik edilmelidir. Meselâ harb donanmasının bütün kuvvctile Hafransızca «chevalier» kellmesinîn yanm Iiçte çürüdüğünü, Türk ticaret filosunun da italyancadan geçme «cavaÜer» ve köhne teknelerle sularımızda can çckişgene fransızca «chevauchee» kelimesi tiğini gördükçe kan ağhyorlardı. Akdenin yanlnda da gene italyancadan mün nizi bir Türk gölü haline getirmiş büyük takil «cavalcade» tabirleri işte bu va deniczilerin torunlan olan Türkler için ziyettedir (14). bu utandırıcı facia, Cunüıuriyet devrine Paris Ünive'sitesimn şimdi1<i Lisani kadar devam etti. yat Profesörü (Vendryes) tıpkı (Breal) Nihayet, Büyük MUlî Şcfimizîn, İstikgibi medeniyet mefhumlarmı İfade e lâl harbiui kazanan muzaffer Türk sünden İsimlerin o mefhumlar ve o mü gülcrine dayanarak Lozan'da, bütün semmalnrla beraber İntikal ettiğini an dünyaya kabul cttirdiği tam istiklâl, latır: İşte bundan dolayı Bretonlnr, Türk denizciliğinin dc istiklâlini temin İrlandalılar. Anglo Paksonlar, Al ettj ve Türkiin kabotaj hakkını gasıbmanlar, Baltlar ve İslâvlar gibi şirrıal larm clinden kurtardı. milletlerinin Utinceden aldıkları keliAziz Millî Şefimiz, her yurd meseleslmcleı hemen hep ayni medeniyet tane olduğu gibi. denizciliğc de, daima, en birleridir (15). Hatta muhtelif dillerin bu bakımdnn ikide bir el attıklan bir büyük alâkayı göstermi^lerdir. Kcnditakım «reservoirs = ihtiyat dcpoları» lerile bcrabcr yapmak şcrefine nail olbile vardır: Meselâ franslzcayla ingi dnğum bütün deniz seyahatlerinde ve lizce için lâtince ve Islâv dilleri İçin denizcilik hareketlerinde, milletimizin de yunanca birer «ihtiyat deposu» hayatında dcnizin ve denizciliğin haiz dur (16). Binaenaleyh bu âlime eöre bulunduğu büyük önemi, pek derinden bir dilde ecnebi kelimelerinin çnkluğ» kavramış olduklarını ve denizciligimiri o dilin millî bünyesini sarsacak bir her bakımdan yükseltmek azmini beslevaziyet değildir (17). diklcrini şükranla gördüm. Bu uğursuz harb çıkmasaydı Türk denizciliği, pek Türk dilinin bundan sonra gözden geçireceğimiz vaziyetinde Avnjpa dil kısa bir zamanda, çok pelisecekti. Sonsıız servet kaynağı olan denîzden lerinin bu hususiyetlerile karşiksaffk noktalar göreceğimiz gibi. dilimizin te azami derecede faydalanmak lüzumunu kâmül seyrinde büyük zararlanna uğ anlamış ve bu yola girmiş buhınuyonız. bazı farklara da tesadüf ede Türk denizciliğini ilerletrnek için. bnırün eIimİ7deki vasıtalarla. yann daha geniş ceğiz. ölçüde çalracağız ve başaracağız. tsmaîl hami DANİ5MEND Türk denizcileri bayramınız kutlu ol(1) Jean Deny, «Grammaire de la sun. Langue Turque», 1921 Paris tab'ı, S. 774. (2) J. Vendryes, «Le Langage», 1921 Paris tab'î, S. 268. Paris tab'l, S. 340. (3) Bk.: Jean Deny, ayni ese'r, S. 773. (9) Ayni eser, S. 341. (4) Mehemmed Fuad ve Ahmed Cev(10) Abel Hovelacque. «I,a Linguisdet, .Kavaidi Osmaniyye», 1288 İstanbul tique», 18S7 Paris tab'ı, S. 10. tab'ı, S. 5. (11) Michel Breal, «Essai de seman(5) «.La Refonne actuelle de la Langue Turque», 1935 Paris tab'ı, S. tique», 1924 Paris tab'ı. S. 261. (12) Ayni eser, S. 259. 261 262. 2023. (13) Ayni eser, S, 265. (6) «Osmanlıcadan türkçeye ceb kı(14) Ferdinand de Saussure; «Cnurs la^uzın. 1935 İstanbul tab'ı, S. 102, 104, de Linguistique generale». 1931 Paris 142, 143, 162. (7) «İmlâ kılavuzu», 1941 İstanbul tab'ı, S. 42 ve 214. tab'l. .Önzoz», S. X. (15), (16) ve (17) .Le Langage., 1921 (8) J. Vendryes, «Le Langage», 1921 Paris tab'ı, S. 268, 269 ve 341. kuldu ve zalim bir düşünce kafasına düştü; ipeğa damlıyan yağ lekesi gibi oradan hızla yayıldı, genişledi. Acaba arkasından fazla mı ıstırab çekecekti? Birdenbire denizlerin mavisini, ormanların yeşllıni bir kurşunî duman bürüdü. Rüzgârlar içindeıı esip kayboldu'ar. Derin bir hüzün içinde kıvrcnmağa başladı. Saatine baktı. Çocukluğunda olduğu gibi o anide veriverdiği kararlarmdan biri ile ayağa kalktı. İlk istasyonda indi. Ve eve dönünciye kadar artık fcir şey düçünmedi. Yavaşça kapıyı açtı. Ayaklarmın uclarına basarak holü geçti. Gene adam başını kollarının arasına almış, masanın üstüne kapanmışh. Karşısmda bir resmi vardı, Onda, Perran, pırıl pınl gözleri. harikulâde nefis bir gi^üşle aralık dudakları ile ne kadar cana yakındı. Eîini yavaşça bu (îüşük cnuzlara dokundurdu. Gene adam silkini Kızarmış gözlerinde şaşıran, inanamıyan bir bakış dalşalandı. Sen, sen... diye başlamak Istedi, Fakat öteki çabuk çabuk: Evet, ben, diye karşılık verdi. On yıl.. Dîle kolay bu. Tam on yıl.. Alışmışım artık. Bu hayat belki sen derrernek için hayat d'yordu bir şey gibi belki zehir eibi diyecektj içime işlemiş. Hat'.ralar ve her şey bir koku gibi içimln derinlerine sinmiş!er. Durdu. Devam edemedi. Uçan şeyleri tekrar avuclarında görmekten gelen bir kuvvetle birdrrbıre canlanan gene ad?.m karısını derin, sonsuz bir s^adet içinde kollarma almış, =öy!enivord'j: Bilij'orum. H^ksızım. Ama seni ne kadar, nasıl sevdiğimi bir bilsen... Dışanda. yaylanm serin. yıldizh. harikulâde nefis bir gecesi bütün ihti«amile pırrldamakta ve onlara gülümsemekte idl = KüçüK hikâye Uçan şeylerlt MUkerrem Kâmil Su •= kadın vazgeçiyor, bavullar açıhyor, her şey eski sükuna dönüyordu. Ama bu defa böyle olmadı. Gene kadın gpzleri, yüzü ve avucları ateşler içinde: On yıl bu, diye söyleniyordu. Düe kolay. On yıl bu... Minimini bir seyahat için şeflerinin, müdürlerinin keyiflerini beklemekten usandım Artık yapamıyacağım. Bu ev, bu dört duvar, bu değişmeği unutan dümdüz hayat beni boğuyor. Her gün ayni şeyleri görmekten de, İçimi dinlemekten de harab oldum. Beni tutmağa hakkın yok. Bırak beni gideyim. Ölmemek, çıldırmamak için gitmeliyim buralardan... Gene adam bu isyana, hisleri, varlığı düşkün bir halde: Hakhsın! diye karşılık verdi. Gene de İyi dayandın. Beni affet. Ve son dakikaya kadar dişini sıkü. Ondan aynlmanın vereceği ıstırabl. yalnız başına yapacağı yolculuğu düşünerek düşeceği vehimleri, gözünden uzaklaşt'.ğı anda başhyacak hasretin ateşten damlalarını ona belli etmemeğe çaliştı. Tren hareket etti Gene kadın sor defa peron üstünde sapsan bir taş gibi donup kalan kocasına baktı. Nihayet gidiyordu. Denizlere. rüzgârların kucaklaştığı yüksek tepelere. yemyeşil ovalara. altın kumlara kavuşacaktı. Bütün bir mevsim tabiate sarılacak. onun eli ile içinde kırılıp dökülen şeylerin sızısım dindirmeğe çahşacaktı. Tren hızlanmıştı. Arkada bıraktığı şehre bir kere daha baktı. Durgun bakışlı gözlerinin yeşili eriyen, solan gene adamı görür gibi oldu. îçi bur Kadıköy O P E R A Sinemasmda Z A T I SUNGUR

Bu sayıdan diğer sayfalar: