3 Eylül 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

3 Eylül 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET . ' Hııkukî edenî tadili lâzım noktalar Cemiyet ve ilim hcMiseleri Sehir iıaberleri Ahmed Mîthat Efendîde kanunda bahisler Poiiste terîiler Şehrimizdeki Emniyet memurlarından birçoğu terfi etti ı 1 j Cörüşler { I C Ekmek işini hal. için çare Belediyenin bütün gayretlerine ve ft Türkcülük ve Türkcecilik Yazan: Prof. Bundan evvelki yazılarımızda (1) bo haklardan mehrum bırakmamaaı 'lâzım şar.rr.alar hakjundaki düşüncelerimizi gelir. İsviçrede emsali hâdiseler olmadığı izah etmiştik. 1941942 senesi Polis Enstitüsünü ikAile hükukumuzun bu kısnu ürerin için, medenî kanunumuzu aynen aldıde açılsn anket gazetelerde İleri, geri, ğımız aslmda bu vak'aları karşılıyneak mal ederek komiser muavinliğlne terfi sağa ve sola bir takım fikir ve müta bir hükme tesadüf etmiyoruz. Karaırun eden polislerimizden İstanbuldan terfi lealarm intişarma meydan açtı. Ha'.km • nesebi sahih olmıyan çocuklar) hak edenlerin isirrleri şunlardır: kındaki sekizjnci babı mevzuumuz olan temayülünü anlamak, ilim ve tecFehmi Göde, Muammer Akol, Hüsnü rübeyi söyletmek bakımından bu neşri hâdiselerimize uymuyor. Bu noksanı Gürsöz, Ömer Özer, Rifat Tüzüner, Haystm faydası inkâr olunamaz. Bir çatt telâfi için af kanununun 16 ncı mad san Ar. Mahmud Özyiğit, Emin Özkancr, İle ki: Yazılan şeyler ve İleri süriilen aesine benzer bir hükmün medenî ka Hilmi Aksoyer, Ziya Ayanoğlu, Besim fikirler ümî mahiyette olmah ve mer'i nunumuza alınması temenni edilir. Bu Giray, Necib Tural, Dursun Eren, Reşad ve muta bulunan ve milletin umurr.î arada kanunun 310 uncu maidesinın] Tanüren, Eyüb Türker. iradesile değişmedikçe kutsiyetlnl mu son fıkrası olan (münasebeti Bu yeni komiser muavinlerinden yalhafaza eden kanunlarımıza hürmet k&y sırasında müddeialeyh evli ise niî Dursu'n Eren Karsa tayin olunmuş, dım geçmemelidir. Aksi hal hukukî a babalığa hükmedemez) fıkrası ile 2b2 nci diğerleri İstanbulSa bırakılmışlardır. maddedeki (erkek) kelimesinin kaldınarşiye yol açmış olur. Başkomiserliğe terfi edenler: Mehmed Günümüzün Türkiyesini alâkalandıKanunlar cemiyetin ihtiyacma, tema rılması da yerinde bir temenni olur. Şükrü Akın Ankaraya, Seyhandan Halil yülüne ve tekâmül seyrine göre zzman, Esasen bu fıkra şârih Rossel'in dahi Yüksel İstanbula, İbrahim Ök terfian İs ran iki meseleyi ele alalım. İkinci meşrutiyetlenberi çeşidli nüans faıklarıle zaman değişmelere maruzdur. Eski hu mütaleası veçhiie 292 nci madde hüktan'culda bırakılmıştır. beliren tüıkgülük cereyanları karşısınkukumuzu besteliyen Mecellenin (kamünün tekranndan ibaret, zaid ve fuKomiser olan komiser muavinleri: Ab dayız. İkinci dünya harbi içinde kendi vaidi külliyesinde) zamanın tebeddülü zuli oiarak kanuna geçmis, bizım kaİle ahkâmın dahi tebeddülü iktıza e nunumuza da aynen alınmıştır. 291 Inci dülkadir Uğural, Şükrü Üras, Mehmed meselelerile başbaşa kalan 1942 Tüıkive 295 inci maddelerdeki (tanıyabüir, Ertem, Ahmed Hamdi Kıvaç, İsmail Al yesinde ortaya bu cereyanuı haftalık, deceği esası malumdur. tınay, Arif Dumanlı, Cemal Tolunay. aylık neşriyat organları çıktı. Demek ki Atatürk inkılâbınm büyük eserlertn dava edebilir) kelimelerinin ifade ettiği muhayyerliğin mucib sebebleri de İstanbul emniyet kadrosuna tayin b;r ihüyac ve cereyan var. Keza 1942 den birl olan kanun lnkılâbımız bir Türkiyesinde, «öz türkçe» için resmî ve intikal devresine lüzum görmeksizin, bir münakaşa mevzuu olabilir. Bizim flkedilen komiserler hamlede bizi şark hayatından garb me rimizce babanın hükmen tayini ve ne İstanbul Emniyet kadrosuriu takviye hususî faaliyetler, mücadeleler, hararetli deniyetine geçirdi. Bu anî ve cezri ham sebin tesbitini istemekte alâkalılar ka maksadile Emniyet işleri umum müdür toplantılar görülüyor. Türkcülük ve lenin ilkinde bir takım aksamalara se nunen mecbur tutulmalı ve hatta ba lüğü tarafmdan şehrimiz Emniyet kad türkcecilik adları altında toplanan bu tebiyet vermiyeceğini kimse iddia e balığa hükmedilirken, birbiriyle tvlen | , , . , . ı j ı rosuna 4 basnomıser, 6 iomıser, 4 xo meseleler karşısında AJîmed Mithatın demez. Filhakika ileri, fakat yabancı, günlük, aktüel bir tarafı var mıdır? meleri memnu olanlardan olmadığı ve . . ., . i , , . âdat ve ahlâkı başka bir memleketin Ahmed Mithat, umumiyetle halk için , , I v ı I . j * ı j j ı mıser muavini verllmıştır. istanbula tamedenî usulü bizira içtimaî bünyemize baba hükmen evli addolunmalıdır. yazı yazmış bereketli bir kalem sahibikadın evli bulunmadıgı takdirde, a.*ıa! , , , . , . tıpatıp uygun gelemezdi. Bu noklaya Aile hükukumuzun bazı kimselere dir. Türkçülüğe, milliyetperverlik nevdayananlar kanun inkılâbının mevcud munis görünmiyen taraflarını araştıra yin olunan baçkomıser, komıser ve kç inden endişelere yabancı olması lâzım miser ve komiser muavinlerinin isimleri ahkâmı tadil ve ıslah suretile veya a lım. Evlenme akdi eski ve yani usugibi geliyor. Kaldı ki o, Sultan Hamidi lınacak yeni bir kamınun memleketin lümüzde esasen farklı değildir. İman şunlardır: Hakkâri başkomiseri Refik, Kocaeli ve politikasını müdafaa için iki kitab seviye ve ihtiyaclarına göre değiştiri nikâhı İle evlenme memuru huzurunda bile yazmıştır. Sırf yazı yazmakta ve lip, millilestirilmesi suretile yapılma yapılan akid ayni şeydir. Tarafların rı başkomiseri Kâzım, merkezden başkomiser Rüştü, Urfa başkomiseri Rahmi, halkı aydınlatma işinde devam edebilsına taraftar bulunuyorlar. Bu teki zasile akdin sıhhatini tevsikten ibaretmülî zihniyet haklı dahi olsa böyle bir tir. Bu lji evvelce imam, bugün ise daha Tunceli komiseri Mustafa, Eskişehir ko mek gayssile, kendisini bir defa Rodosa iş uzun bir zaman kaybına ve muha mazbut oiarak nikâh memuru ve bemiseri Cafer, Bursa komiseri Abdülkadir, gönderten hâdiseden başka bir vak'aya meydan vermemeğe bütün ömrünce çafazakâr tesirler altında bati ve tedrici lediyeler yapıyor. Bugünkü idarî teçki Ankara komiseri Nuri, Çoruh komiseri lışmış ve muvaffak da olmuştur. Kendi bir istihaleye yol açacaktı. Halbuki lâtımız bu mühim işi imam elinde bı Cemil, Eskişehir komiser muavini Se devri için dedikodulu olabilecek bir İnkılâbm uzun zamana ve medrese mü rakamazdı. Binaenaleyh imam nıkâhm dad, Tunceli komiser muavini Ali, Manakaşalarına tahammülü yoktu. Tekâ da bir kutsiyet aramak manasız bir nisa komiser muavini Yusuf, Ankara Türklük ve türkcülük endişesini duymülcülerle İnkılâbcıları ayıran görüş şeydir. Resmî akidden sonra imimın başkomiseri Avni, merkezden komiser muş olsa bile izhardan çekinmesi, zamanınm ve mizaçınm mantıkî bir icabıdır. farkı buradîdır. Yepyeni bir memleket duasma da kanunun ve kimsenin nıâni muavini Fuad. Diğer taraftan imparatorluğun biricik kuruluyordu. Bunu eski mevzuat for olduğu yoktur. Eğer hâlâ kanun hariüniversitesinde tarih pıofesörlüğü yaprr.u içinde ve yıkılan binsnın köhne cinde imam nikâhı ile evlenefller varsa 30 ağustos zafer bayramı günü hava mış olan ve Türk tarihini «Ali Osman» miş iskeletl üzerlnde kurmak ona sabunda küçük idare âmirlerinin,' nahiye kat, ric'î ve muhafazakâr bir karakter müdürü, muhtar, imam, ve mekteb ho nın müsaadesizliği dolayısile geri bıra ile başlatan Ahmed Mithatta türkçülük vermek olacaktı. Bundan başka o sta casının köylüyü tenvir ve irşad vazi kılan İnönü gezisinin açılış töreni yarın aramağa hakkımız olabilir mi? Hele felerini lâyıkı gibi yapmamış olmalan scat 17.30 da yapılacaktır. eserlerini daha fazla okutmak endişesile manki şartlar ve realüeler, iç ve dıjlisanı biraz daha halka doğru götüren Belediye riyasetinin daveti siyasetln ilca ve icabları kanun lnkı sebeb gösterilebilir. bir muharrirde, 1942 Tüıkiycsini meşgul İstanbul Belediyesi Riyaseünden: lâbının da bir hamlede cezrî oiarak Aile hükukumuzun en ziyade güç yapılmasım icbar ediyordu. İşte bu 7.a görülen tarafı boşanmalardır. Şunu da Yağmur dolayısile tehir edilen (İnönü eden türkcecilik kaygısım görmeğe hiç rurete uyularak hakikatte pek mükem ilâve edelim ki: Eski usule göre evlcn gezisi) nin açılış töreni 49942 cuma hakkımız yoktur. mel bir kanun olan İsviçre Medenî Ka melerde karı koca birbirini görmeden günü saat J.7,30 da yapılacaktır. Şimdi doğru gibi görünen bu mülâhanunu hemen aynen denecek şekilde kapalı gözle evlenirlerdi. Bir baht ve İstanbulda bulunan Büyük Millet zaları yakından ele alacağız ve. Ahmed kabul edilirken bunun içtimaî bünye talih işi olan bu türlü evlenmelerdeki Mcclisi sayın azalarile evvelce davetiye Mithatın türkçülük cereyanı ile türkcemize tatbikında zaman ile görübcck ısabetslzliği ve imtizacsızlıkları boşan 2İmış olan zevatın teşrifleri rica olunur. cilik hareketi kar^ısuıdaki aiâkadarhğıeksik ve gedikleri sonradan tadü ve manın kolaylığı karşılardl. Şimdı ise nm derecesini göstermeğe çalışacağız. Açıkta kalan talebelerin r ıslah etmenin mümkün ve belki daha rvlenecek erkek ve kadın e\ \ elceden göMuharririmiz, kendi ifadesile «Şimdiye ıüşüp tanışıyorlar. Her hal ve vcsıfşikâyeti muvafık olacağı düşünüldü. kadar yalnız lisanı Osmanî üzerine deBeyazıdda Eminbey Çeşme sokak 7 ve ğil, Avrupa lisanları üzerine dahi yaFilhakika on beş senelik tatbikat ve larını inceleyip anladıktan sonra birtccrübe devresinden sonra bugün mem birlerine varıyorlar Kanun nişanlnnma 11 numaralı kız ve erkek yüksek tahsil zılmamış» diye tasvir eylediği «Kâinat» Bu usulün mahzum İhtimal 'halka leketin içtimaî temayül ve ihtiyacla hükümlerile bu tecrübe devresme ım talebe yurdlannda bulunan talebeler adlı Umumi Tarihinde şöyle bir tasnif bir fırına veya bir bayie bağlanrr.ak rını karşılamak bakımından aile huku kân vermiş bulunuyor. Bunda sürpriz den kalabalık bir grup dün matbaamıza takib eder: 1) Başlangıclardan islâmın külfetini yüklenmesi olur. Fakat usulün kumuzun zayıf veya faik tarafîarı da lerle karşılaçmak ve aldanmak ihtimali gelerek bize şunlan söylemişlerdir: zuhuruna, 622 ye kadar; 2) İslâmdan temin ettiği istikrar halka bu ehemminadirdir. Bu suretle evlenenlerin bo« Az bir para ile yemek, yatmak, «zuhuru Osmaniyan» a, 1299 a kadar; ha iyi görülmekte bulunuyor. Bu suyetsiz zahmeti kolay kolay çektirir. retle ilkin yapılması güç olan şey ko şanmada kolayhk istemeleri yersiz o j ç a m a ş ı r j t e n v i r v e ı s m m a ihtiyaclarımızı 3) Osmanhların yükselme ve istilâ devKarne usulü demek biraz da İntizama lur. Yalnız eski usule göre evlenmiş' y&tmakta olduğumuz yurd temin etmek ri (1574); 4) Bugüne kadar. Böyle bir laylaşmış ve yolumuz aydmlaşmıştır. ve bir sisteme uymak demek değil mi. Bu tatbikattan alman netice şehir ve olanların sözü olabilir. Ve, evlenme bir teydi. İlfaiye müdürlüğü binanın ahşab tasnifin sahibi için bir Türklük değil, sadir? Ekmeğini her gün pişkin ve hazır kasabalarımızla köylerimizde bâşka akid olduğuna göre bundaki şartlarm o'masından dolayı yangın tehlikesine dece bir Osman'.ılık mevcuddur (1). bulacağına emin olan ahali bir fırına başka olsa gerektir. Hatta bu başkalığın o zamanki hükümler dairesinde aahi'ı i maruz bulunduğunu bildirmeîi üzerine 1299 dan önceki 'Türk tarihi, «İslâm» bir bayle bağlanmağa seve seve alışır. şehirli ile köylünün' hayat ve muaşeret j ve muteber olmasını ve mahkemenin bu Eminönü kaymakamhğı tarafmdan po meflıumu içinde kayn»fmış bulunuyor. Kanaatimizce yegâne çare budur. Ötarzlarındaki farklar derecesinde deği şartlara göre boşanmaya karar verebilnümüzdeki ekmek karnesi tevzi gününe lis marifetile bizler yurddan atıldık. 120 Bu tarihten sonraki Türklük he millî bir şeceği tabiidir. Yani muhafazakâr. ma mesini ileri sürebilirler. Bu davaya bir kadar bu usulün en pratik şeklini etüd kişi açıkta kaldık. Şehirde ev buhranı camia şeklinde değil, Türk ve gayritürk ziye ve an'anelere daha ziyade bağlı! hukukçu kafasile ceffelkalem hayır deedip bir llânla halka vaktinde bildirmeî dolayısile bir yer bulmak imkânı da bir çok zümrelerin «uhu\r\'eti siyasiyetolan köylüyü bir şehirll gibi giydirme j nilemez. İnsanî bakımdan da öyledirve fırınlarm sayısı ve serr.tlerine göre yoktur. İmtihanlara çalıştığımız bugün si halinde tasarlanmaktadır (2), nin ve yaşatmanm zorluğu nisbetinde | Ve, işte bu da İncelenmiye değer bir bakallardan bayiler bulmak icab edilerde kapıdışarı edilmemiz yüzünden Fakat yakından araştaılacak olursa yeni hayata alıştırılması ve yeni aile mevzu teşkil etmektedir. yorsa onları hazırlamak lâzımdır. Geledersîerimize çalışamıyor, bunun sonun bu kaba ve pek harciâm tasnif çerçevesi Aile hukuku cemiyet ve memleket hükukumuzun icablarına uydurulması cek karneler kış ayları başlangıcmda veda da ikmal imtihanlarında muvaffak içinde çok şuurlu ve mümkün olduğu bati ve zamana mütevakkıf olduğun davasıdır. Mahzunı belırmiş kayıdlar ürileceğine göre, herkesin muayyen fı kadar geniş bir Türklük, hatta türkçülük dan ilk devrede kanun harici bir ta! zerinde durdukça eskilerden ne farkı j damamak ıhtımallle karsı karş.ya kalnnlardan hergünkü ekmeğini verilen u kım evlenme ve doğum vak'alarmm ol ! rr.ız olur. Esasen rejimimizin inkılâbcılık | ma^tayız. Fecı bir haldeyız. Alakadar fikrine raslanır. Zaten «hikmeti tarihinun kaütesile mütenasib bir nefaset ve ması ve bunların az veya çok devam umdesi de buna müsaade edemez. j makamların harekete geçerek bızim va yeı yi «zihin açmak. ve tbüyük, büyük piîkinlikte bulacağına emin olırası o yaedip gelmesi tabiî görülmek icab eder. fl \ z'yetimizle alâkadar olmalarma nazarı işler görmek» İçin bir vasıta telâkki n î } .. T p , , ğışlı havalarda bu günkü gibi semt U S Boşanraa meselesi İncelenirken bu ka j " ! dikkatlerini çekmenızi gazetenizden ri eden (3) bir müellif, bir takım vak'anüAdrej: Galat». Kem»nke« Ccddesl. 8 / 1 semt ekmek aramağa çıkmanın vislerin basit telâkkisile nasıl iktifa edeönüne nun kaçağı vak'aların da gözden ge j ( 1 ) Cumhuriyet 18/8/942 S. 2 ve ' ca etmekteyiz.» de geçecektir. çirilmesi faydah olur. ' 25 8 942 S 2. |"«enc kadın rüzgâr gibi lçeriye dal^HU Bu vak'alara mesruiyet vermek için j ^ * dı. Bakışlannda korkunc bir ışıl. Budala veya kanlanna şiddetle tutkun 2330 numaralı af kanununun 16 ncı ! tı vardı: olmadıkça hiç bir tefrik yapmak lüzumaddesinin vaz'ına lüzum görülmüş ve munu hissetmeden kadın karşısında sen. Kocamla bir kavga ettlm ki, dlye bu maddenin A, B. C fıkralarile deleler.» kendini koltuğa attı. Öyle bir kavga işbu kanunun neşredildiği 26 ilkteşrin ettim kü. Geric kadın, bu günün hayatı İçinde Sevgili Validem Vasfiye ] 933 tarihine kadar evlendirme memuru Vildan, arkadasınra fırtınalı hayatmı yalnız erkekler mi diye düşündü. Gözle. = huzurunda yapılmı? akde müstenid olSaydam'ın ölümünün üçün~ yakından bildiği için onun gene bir hiç bırakabiliriz, dedi. Bir kere sana kuvvetle sil yaptnj, bekârlığmda türlü macera yoktu. Cemiyet hayatında aksamadığı rinin önünde fütursuzca flörtler yapan maksızın birleşip karı koca halinde yacü yıldönümüne tesadüf c~ yüzünden, basit bir sebeble kocasma âşık. Sonra agır başlı ve mağrur. Büyük geçjrmiş adam, bir köylu kızından ders gibi, evinin İçinde de pasif kalamazdı. ve hatta pek basit sebeblerle kocalanm şıyankrdan çocuk olduğu takdirde bu den 5 eylul 942 cumartesi aşklar için yaratümış bir adam. Hem ahyor. çattığım diişündü. Yunuışak bir sesle: Her işle Ugilenir; temizliğe, eşyanın sık aldatnıaktan çekinmiyen kadın kâfilelert yaşayış evlenme akdi sayılarak bungünü öğle namazmı mütea Sana kaç kere söyledim ki, bu asa sen onun gözünü de, gönlünü de do Hıfsla ayS&a kalktı: sık yer değiştirmesine, mutfağma son geçti ve <ah bu lnsanlar!> diye içini lardan doğan çocukların nesebi sahih kıb Erenköy istasyonunda Artık içime ateş düştü bir kere, di derece dikkat ederdi. Bir erkeğin işlnde çekti. bl buhranlar seni vaktinden evvel ihti. yuracak yaradılışta bir kadınsın. oiarak kadın ve erkeğe izafesile bir Sen bugün çok söylüyorsun? Bence ye devam etti. Bu kızı Ahmedle bir çatı muvaffak olması için, evinde tam bir Zihnipaşa camiinde mevlid yarlatacak, dedi. Kendine yazık ediyor. sene içinde kayıd ve tesçillerine ve kaKız büfenin önünde hâlfi eğilip dogaldanmak ve aldatmak meselesi bam altında tutamıyacağım gibi sokağa da huzur bulmağa muhtac olduğunu kabul okunacaktır. Arzu buyu sun. nunun neşrinden itibaren üç yüz gun rularak bir şeyler yapıyor ve kocası ga. llubahat öfkell bakışlarını odanın eş. başka bir şey. İnsanlar şuurlan harl atamam. Bir hizmetçi 3'üzünden kocam. etmişti. ranlann teşriflerini rica e y içinde bu gibi birleşmelerden doğan zeteyi siper ederek onu aç bakışlarla cinde, bir ruh, sendelemesi, yahud sa,. dan da boşanacak değilim. Zaten ona yası üstünde dolaş:ırdı. İçini çekerek: çocukların da ayni hükme tâbi tutulleıim. ORHAN SAYDAM Kocası her zaman itlna İle glylnmlş, süzmekte devam ediyordu. Bu defa sebeb mühim, diye konus. dece bir adele ve çarpıntısı içinde bunu yaptım yapacağımı. Ağzıma geleni söy. masma cevaz verilmiştir. tath,' bakışları sıcak bir kadın; listesi Gene kadın ayaga kalktı. Kalbi fena tu. Ah ne alçakhk Allahım. Ne alçak yaparlar. Bu yanılışta bir mantık ara. leditn. Günlerece dargın duracağım t a . Bu müsaadenin siyasî mücrimlerin mak manasız olur. Hem bu meselede bil. Kedi gibi etrafımda yaltaklanacak. düşünülerek hazırlanmış bir sofra ve gü. fena çarparak odadan çıktı. Kızı evden lıktı o. Biliyorum, bir rob, bir şapka, ya«^ MEŞHUR 2 ROMAN ^ affı hakkında Cumhuriyetin onuncu yılnün ycrgunluklanm samimi havasile uzaklaştırmıyacaktı. Çünkü bu, ona öğ. hud da bir gezinti yüzünden gene par kadın, erkek diye bir tefrik yapmak da Ve daha ona ne işkenceler edeceğim. Ne dönümünde neşrolunan bu af kanunudinlendiren bir köşe bulurdu. Marcel Prevost Mihri Geray rettiğini unutturacak, kalbinde husule doğru değil. işkenceler.» ladığımı samyorsun ama, tekrar ediyo. na girmesindeki sebeb ve hikmet bu Okuyan, düşünen, duyan ve yakınla. gelen şeyleri, sarsılan itimadını tamir Bir mevzu üstünde uzun boylu du. rum bu defa iş ciddl. Vildan arkadaşımn işkence çeşidlerlni ana ve babaların günahkâr sayılması edecek değildi. Ve bütün bu olup biten Peki, ne var, ne oldu Mubahatcığım? ramam bilirsin. Hem vaziyetin münaka. de bilirdi. Kendini tutmasa gülüvere nnın rahatı, saadeti yolunda enerjisini olsa gerek. Ya çocuklar? Hiç bir güleri kocasma sezdirmiyeeek, elemll bir seve seve harcıyan bir kadın... Ahmedi yakaladım. Hem de ev. şaya, felsefe yapmağa tahammülü yok. cektl. toihayet kızın Vildanlara nakle. rahı ohnıyan bu tauhsizlerin siyasî hatıra halinde saklamağa çalışacaktı. Bir müddet sonra gene biri gazetesini Somerset Mougham Nuri Eren deki musibet köylü kızile. Ah şu er Şu kâfir kızı köyüne yollayıncıya kadar dilmesi kararile mesele kapandı. Başka mücrimler arasmda ve bir atıfet ştkBu korkunc zâfın açığa vurulması şüpaçtı, diğeri işini eline aldı. Yatma zamakekler. Aburcuburla tıkınan mahalle nasıl dayanacağım? mevrulara atladılar. linde mesruiyet kazanmaları kendilerl hesiz kocası için ağır, kendisi için de Sonra vak'ayı anlatmadıgını farketti çocuklarına ne kadar da benziyorlar. için acı bir teselli değil midir? Çok şüGünler, aylar iıâdisesiz geçtl. Pembe, nı yaklaşmıştı. Vildan ertesi güne aid bir tenezzül olacaktL ve başladı: Vildan garib bir gülümsemeyîe: kür memleketimizde artık siyasî rçücbu filiz gibi gene kadına hayrandı. O bir İşi Pembe'ye söylemek üzere başını Doğrusunu söylemek lâzım gelirse nun vumuşak hareketleri, tatlı sesi, bir kaldırdı. Lâkin garib bir kuvvet bakışla. *** rim kalmamış ise de kanunsuz evlen Ocro! diye itiraz etti. Müthiş bir Tanesi 100, cİldH 135 kuruş, kızın pek de kabahatı yok. Yalnız son iş verirken veya yolsuz bir işe müdahale nnı kocasma çekti. Gene adam, büfenin melerin ve evlenmesiz doğumlann arhüküm bu! Haksızlık. Bir kaç yıl sonra Pembe apartıman günlerde benl ve bazı arkadaşlarımı ederken kullandığı dil geno kızı günden önünde bardaklan yerleştiren kıza, onun kapıcile evlendi. Şshir hayatı onu çok kası alınmış olduğunu iddia edemeyiz. Öfeki sinirli sinirli: Hatta bazı iddialara göre bunlar yeni Bir hizmetçi parçasma tenezzül e . taklide başladı maskara. Tabii karnı güne,kendisine bağlıyordu. Bir gün ha şişman bacaklanna, dolgun göğsüne yi. dsğişüımişti. Artık. o da şişmanlamak yecek gîbi bakıyor, kızm hareketlerini korkusile kahvaltı etmiyor, akşamları ledbir araştıracak kadar fazla imiş. Şu den, onu kapı arkalarında, koridorlarda doydu. Giydirdlm, kuşattım. adama dön. nımının yüzüne bakmış bakmış: halde bu talihsizler yeni bir af kanusıkıştırmağa kalkışan bir adamı başka dü. Geldiği zamanki halini biliyorsun. Aman Allahım, siz gökteki melek ihtirasla takib ediyordu. Rengi sarar hafif şeyler yiyor ve bir takım vücud nunu mu beklesinler? Soysuz, sopsuz mış, bakışlanna o insanlan bir anda hareketleri yapmağa çalışıyordu. Lâkin neye benzetebilirim? Ama diyeceksin ki, Kirli yapı? yapış saçlan bit içindeydi. lerden biri misiniz, demişti. ve nesebi belirsiz bir sımfm yetışmesine benimki bu midesizliği yapmışsa öteki Eller çalı gibi, burnu akar, gıdasızlık. Kız gün geçtikçe serpiliyor ve hare. bayvanlara yaklaştınveren aç, korkunc cvlenince, hele çoluk çocuğa da karışıncemiyet ahlâkı müsaade edemez. Fenal«rin suçu ne? Adam sen de. Onlar, hep yorgunlukîan bir deri, bir kemik kal, ketlerinde bir incelik, bir tatlıhk gözs ışık dolmuştu. ca, bütün bunlarla ugraşmağa vakit lığı fenalık oiarak bırakmaktansa onu Sinemasında si de az çok bir farkla birbirlerine ben. mış, çiroz gibi bir şeydi. Kadın irkildi, gördüğünü daha fazla bulanadı. Kendini pek çabuk bırakıçaıiMyordu. meşruiyete sokmak elbette hayırlıdır.. Ahmed «yemek yerken bu mendebura zerler. Gözleri, gönülleri ve mideleri bir Bir gece kan koca oturuyorlardı. Çok görmemek için başını çevirdi. Birdenbire verdi. Yaz mevsiminin son pıograml, Nüfus işlerimlzin selâmeti de bunu embaktıkça lnsanm iştahı kapamyor» diye defa olduğu gibi erkek gazetcsini açmış içinde bir şeyler göçmüş, bir ş«yler k ı n . az arsız olur. Bir gün Fahri Bey kansma: Şu senenin en büyük 2 şaheseri birden reder. kaç defa söylenmlştl. Fakat sonra iş de. okuyor, kadın dlkiş dikiyordu. Bir ara. lıp parçalamr gibi olmuştu. O da mı, Vildan: Pembe pek sünepeleşti Vildancığım, di. Erkekler seni duymasınlar, diye ğişti. Kız serpilip toplanınca bir şeye lık işlerini bıraktılar, uzun bir konuş. diye düşündü. O da mı bir çokları gibi yoıdu. Biraz kulağını büksen fena olmaa Esasen köylerimizde ^esadüf ediİT.ekbenzedi ve bizlm beyefendl de tabiyeyi mağa daldılar. Siyasetten, memleket dümdüz bir adam Allahım? güldü. te olan bu kanun, harici evlenme ve sanıyorum. Kocası, doktorlarm yeni hiz. Bilirdi ki. bu sevimli, güzel kadın si. degiştiriverdi. Aman Yarabbl, öleceğim meselelerinden, iç işlerini düzene koydoğum vak'aları, fuhuş ve zina gibt ahKız, şüphesiz ömrünün en güzel. dev. raetçisine yiyecek gibi bakıyor! nirlenince ağzma geleni söyler. Fakat aklıma gelirdi de, kocamı bir hizmetçi mağa çalışan!ardan bahsettiler. Hisle. resinl yaşıyordu. On beş yaşın sıhhatli, lâkî düşkünlük nel'cesi değil, dine ve Vildan manası kolayca sezilemlyen kalbinde kötülük yoktur. İçinin fırtınası parçasile yakalıyacağım gelmezdi. eski usule bağlı kalmanın ve henüz isrile kaynaştıklan kadar kafalarile de pırıltıh güzelliği içindeydi. Şu halde ko. bakışlarını kocasının yüzüne dikti. Du Kız da soysuzian biriymlş öyleyse? uynşrnuş olan bu iki insan, anlaşmanın, casmın zâfı mazur görülemez mi? Kim. tinas edilememiş yeni usulün sıkı kadinince yaptığma pişman olur. daklannda acayib bir gülümseme vardı. Ha;nr mukavemet ediyordu. «Ayıb baâlılığın ve saadetin adeta bir örneği den duyduğunu pek hatırlıyamıyordu yıdlarından kaçmmanın tezahüru oliuGene kadın arkadaşımn gülüşüne de Bu, belki de, yülarca evvel yaşanmış bir J eğil m' size? Gül şibl karımzın Ustüne!» ğuna göre bunlara cemiyetin raMra ve bir mana vererek: ama, ona bir zamantor şöyle söylemiş. gecenin bir çok güzel şeyi yıkıp geçiren şefkatle bakması ve meşru ve medenî. Senin kocanı bu kaldenin dısında dediğlnl cîujdum. Hale bak. Yüks«k tah. Kadm kültürlüydü, fakat ukalâlığı lerdi: tErkekJer fırsat ^ a[d 11^ ^ gon gltemdl, Arasıra geçen asırlann muharrir ve niütefekkirlerind e n bahsetınek, yalnız tarihî ve rengi soluk ' nesnelerden bahset M mekten ibaret olmasa gerektir. Bu tarihî nesneler içinde, günümüzü alâkalandıran meseleler bulmak, cdün. ü, akan hayat nehri boyunca «bugün» e bEğiamak çok mümkündür. Bu bakımdan geçmiş zamanın fikir adamları bir* sıraya sokulabilir: Aralarında mensub oldukları cemiyet için daima ehemmiyetli. kalacak «problem» ler vazedenler veya böyle olmıyanlar vardır. Geçen asrın ikinci yarısının mühim edebî şahsıyetlerinden olan Ahmed Mithat Efendi, bu iki sıradan hangısine girebilir? Ztyaeddin Fahri Fmdihoğlu 1 İnönü gezisinin açılışı rmlara verilen devamlı cezalara raği men ekmek işinin istenildiği intizamla | yürümediği gürüldüğünden son tedbir • oiarak fırmlara birer günlük stok un yalnız bir gafletten ; v e r i ı m e s i kararlaştınlmıştır. ibaret olmayıp b e l . ! lmajap bel ve fırıncılar meselelerini y a . ki ağrazı mahsusa kından ve dikkatle incelediğimiz için bugünkü günde bile fırmlara verilecek bir günlük un stokigün gibi aşikâr bulu le de arzu edilen pratik hal çaresınin nan hakayik üzerine bulunacağma ihtimal veremiyoruz. perde çektiği misillu hakayıkı mezkurei Ev\Telâ fırıncıların, unlarını nasıl altarihiyeyi dahi setreylediği için müver dıklan ve ne gibi kırtasî merasime tâbi rihlerin muhakemesini şaşırtmıştır (6).» oldukları ve unlarını aldıktan sonra nabilirdi? Kendisini dinliyelim: <Aglebü Hulâsa Ahmed Mithat gibi şark ve kil vasıtalannı nasıl tedarik ettiklerimüverrihinin gitmiş oldukları yola gi garb kaynaklannı pek ihtiraslı bir oku ni ve o nakil vasıtalaruıın ne gibi kadüb de şecerei Âli Osmanı.... Söğüd na yucu ruhile gözden geçirmiş, bunlardan yıdlar ve şartlarla fırmlara kadar gelhiyesinde yeşertmekten başhyacak ol çoğunu ve her çeşidini türkçeye nakley diğini hesablamak ve o hesabların fısak... pek sehlülicra bir suret peyda ede lemiş olan bir muharririn, Osman oğul rınların önünde birikmiş halkın alacajı bilirdi. Herhangi müellif mükemmel bir larından başlıyan bir Türk tarlhile, Os ekmekle denkleşip denkleşemiyeceğir.i Osmanlı tarihine muvaffak olursa me manlılığı aşmıyan bir Türklük fikrile ik de kavramak lâzımdır. Usul eskisi gıci deniyeti umumiyei âlemin ır.ükemmel tifa ettiği iddia edilemez. Zamanımn devam ettikçe, fırmcılara bir güulük bir tarihini tanzim etmiş olur (4).» Son Türkiyesinde olduğu gibi, Avrupanm fazla un vermekle temin olunacak faycümleye dikkat ediniz: Buradaki «Os şarkiyatçı muhitlerinde de Osmanlılık da belki iki günlük lzdihamın önüne manlı» kelimesi, 1299 dan sonraki «u smırını tecavüz eden bir Türklük, hatta geçmekten ibaret kalacaktır. Çünkü halk huvveti siyasiyes nin mahsulü olan buna müstenid bir kültür ve lisan türk ikamet mınt3kalarma nazaran fınnlaıa Osmanlı» yi goster.niyor, daha ziyade çülüğü esasen çoktan yaygın bir halde taksim edilmediğinden bir fırının bir 1299 dan çok evvel'.ere çıkan bir Türk bulunmaktadır. Ahmed Mithat Efendi günlük sarfiyatı dikkate alınarak velüğü işaret ediyor. Nitekim türkçe vesi nin bu cereyanlara yabancı kalmıyacağı rilmiş olan ihtiyat un stoku, kendi semtlenle «Elsinei Türkiyeden madud olan şüphesizdir. Bu noktayı çok açık suret lerinde ekmek geç kaldığı vakit ekmeŞi Osmanlı lisanı» ndan bahsettiği gibi (5), te belirten mühim bir kaynaktan gele olan fırın arayan halkın tehacümile bir günde tükenebilir. On fırm gene İhtiAvrupahlara karşı Cengiz'leri, Timur'la cek bir yazımzda bahsedeceğiz. yatsız kalır. rı müdafaaya bile kalkışmaktadır. Sultan Hamidi müdafaa için yazdığı bir Fırmlarm kameleri yapıştırdıkîarı (1) Bk. Ahmed Mithat: Kâinat, ikinci eserde şöyle diyor: «Vakıâ Avrupa mü kısım. 12981881, Sf. 14 kâğıdlann birer birer kontrolile kayverrihleri şu hakikati göremiyerek an(2) Bk. Ahmed Mithat: Üssü inkılâb, bedelin zamanın ekmeklerin çeşnisı va ların âli Cengiz haşaratı ve Timurü birinci kısm, 12941875, Sf. 15. plşkinliğine tesiri olduğu muhakkaktır. makhur efradı gibi ceradı musibetâsa Bir fırmcı tasavvur edelim: Elinda (3) Bk. Ahmed Mithat: Tarihi Umubilâdı marr.urej'e girerek hercü merc üç bin fiş yapıştırılmış kâğıdlarile o rr.î, birinci kısım 1295 1878, Sf. 14. günkü un istihkakının kâğıdını almak eyledikten sonra haşeratı merkume gibi (4) Bk. hmed Mithat: Üssü inkılâb, üzere müracaat ediyor. Üç bin ekmeğın yine geldikleri yerlere avdet etmiyerek vasatî sekiz bin fiş ettiğini de unutfetheyledikleri memalikte yerleşüp kal birinci kısım, 1294, Sf. 14. (5) Bk. Kz.: Kâinat, ikinci kısım, 1298. mıyalım. Bu sekiz bin fişin muntazam dıklarını rivayet ederlerse de bu hakiyapıştınlmasını temin eden fırıncı diğer kati anların gözlerinden setreden şcy Sf. 12. (6) Bk. Kz.: Üssü inkılâb, Sf. 15 fırmcılarla beraber sıraya giriyor ve memurların en serî ve en hüsnüniyetle yapacakları sayma ve gözden geçirme işini bekliyor.' Oradan lstlhkak evrakını almağa muvaffak olan fırıncı Ofise koşuyor. Ofisten ordinosunu alıp değir. mene seğirtiyor. Değirmenden kendi Yazan: HANS FALLADA Çevlren: NURİ AKBÜN semtine kadar nakil vasıtası bulmak Bu kitab, romanlarl yalnız Almanyada 1,000,000 satllan en kuvvetli müşkülünü de hesabladıktan sonra ala. romancının en kudretli eseridir, cağı unu normal zamanlardf'.kinden Küçük Adam, küçük bir cüssenin değil, cemiyet içinde enbüyük çok geç fırınına getirdiğini kabul etmek mücadelelere onu mecbur eden çetin bir vaziyçtin senbolüdür, İnsana icab eder. Ondan sonra halkın taİpM ve onun İç hayatlndaki büyük kudrete lnanan Hans Fallada, bu saheser başlıyor. Fırının takatini, aldığı un eserile, mücadele sevgl ve sadakatin bir incilini yazmlştır, miktarmı bilmiyen ahali haklı olarak Tarihi hazırlıyan haldir, Almanyanın bu ifününü hazırliyan da HANS fırının önüne birikip o fırının çıkaraFALLADA'nln eserlerindeki hâdiseler ve ölmez tiplerdir, Bu kitabda dünü mıyacağı kadar ekmeği bekler, bu sudeğil, herhangi mücerret bir hâdis«nln <hikâyesini de değil, bugünü retle de izdiham var zannı hesıl olur. hazlrllyan s«beblerl bulacaksınız, Bu zan diğer semtlerde ekmek bekliDünya Muharrirlerindcn Tercümeler Serisf 6 3 6 4 yenleri telâşlandırir. 320 sahife 2 cild 100 kuru? Bizce bunun yegâne pratik usulü ve kontrol usulünde mevcud olan çekil aileleri semt fırınlarına bağlamaktan ibarettir. O zaman fırıncıların muayyen BU SENENİN EN GÜZEt, 2 FİLMİ BİRDEN günlük sarfiyatı evvelden malum olacağından Ofisten ordinosunu alm.ık üzere kırtasi merasimi geçirmeyi beklcmez. Unların fırınlara sevkiyatı daha basit ve kolay olur. Arada misafir kar. (Renkli) neleri gibi sekzi yüz bin nüfusta kırk bini geçmiyen fark da iki yüz fınn aBUGÜN MATINELERDEN ITIBAREN rasında taksim edilmiş olur. KÜÇÜK ADAM.NE OLDU SANA IT KLEOPATRA (Türkçe) 2 KADIN HÂKİMİYETİ REMZİ KİTABEVİ LALE SINEMASINDA rf.\ $= KüçüK hikâye MEVLID Gizlenen acılar MUkerrem Kâmil Su Bakir Adam Renkli Peçe Ahmed Halid Kitabevi I İ P E K 1ARJANTİNA 2LA KONGA Bugün başlıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: