8 Temmuz 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

8 Temmuz 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hiiiuiiiiiiiiiiiiüniiiiiiınıınıuiiiiiiiiııuinniimii: DENIZCILIK BAHISLERI 5TTnTı J» nTîlTH III )T1 yTTÎiTTTÎM 1M! IHI If ITI l i n n n H FTTI7TI Deniz silâhlarında yaratılan inkılâb Pahahlıkla Yazan : Abidin 25 haziran tarihli Cumrruriyet'te çıkan bundan evvelki yazımttda, Amerikan dtmanmasında bir zırhlı ile bir muhajrebe kruvazörünSe ağır top yerine fuze kullamlmak maksadile iki çeşid tepkili silâh üzerinde tecrübeler yaptldığını yazmıştık. Bu yazımızda o silâhların hangiieri olduğıınu te'kik edeceğiz. Evvelce de soylediğimiz gibi Almanların V2 silâhı ve onun tadil ve tekemmül ettirilmişleri. ancak büyük şehirler gibi geniş hedefieri. dağmık isabs:ler!e tiövebilmekte ve harb gemlleri gibi nisbeten küçük ve süratle jer degşiüren hed*lfere kar'şı kullanılamamaktadır. Tam isabetler elde etmek için V2 lerl, hedefe kadar sevk ve idare etmek de Jnümkün değiJdir. Çünkü saniyede 1400 tnetre, yani saatte 5000 kilometre süratle uçan bu füzeleri, onu atacak olan harb gemtsinin atış kontrolu kulesinden hedefe kadar takîb etmek tabiatile imkânsızdır. En müsaid hava şartları içinde bile bu kuleden bakınca. görliş kabiliyeti 30 kilometreyl geçmez. V2 leri bir uçakla sevk ve idare etmek de kabil defcildir. Çilnkü tepkili motörlerle mücehhez uçakların en hızlıları bile saatte 1000 kilometreden fazla süratle uçamarnaktadırlar. 1000 kilometreden fazJa süratl olmıyan bir uçak ,5000 kilometre süratle yıldırım gibi hedefe dogm fırlıjan bir füzeji nasıl takib, sevk ve idare edebilir? *** Bu şartlar karşısında, Amerikan bahriyesi tecrübelerini, yalnız, hedefe kadar sevk ve idaresi kabil füzelerle <roboüuçakı derülen ve uzaktari idare edilebilen uçaklar üserinde yapmağa kaTar vermiştir. Amerikan bahriyesinih tecrübe ettiği füze, bu cinsten mahduri eüratli bir silâhtır ve Almanların WasEerfall aciını verdikleri füzenin tadil ve tekemmül ettlrilmiş yenl bir örneğidir. Bu füze saniyede 700 metre süıalle uçmaktadır. Boyu 810 metre, ağırlıgı 45 ton, menzili 5060 kilometredir. Atılriıjı Saman ilkönce havaya fırlatıîdığı gemi«îer. televizyonla ve menîilinin sonuna doğru da hususi bir radnr cihazile idare eailir. Bu radar cihazı, füzenin seyir istikametini otomaUk bir surette tashih eoerek onu dosdoğru hedef üzerlne götüıür. Amerikalılar, bu füzeyl, hedeften intişar eden hararet veya bunun çıkardıgı gürültünün de çekmesini temin edecek cihazlar vucude getirmeğe çalışmaktadJdar. Wasserfall füzesinin tekemraül etfirilmiş önv?ği daha şimdiden büyük savaş gcmilsrindeki ağır topçunun menzilini bir misli srttırmıştır ve yeni yapılan cihazlarla da aıışın isabeti azim nlsbette çoğalrrnştır. . ».HLÖI a Daha uzak menzillerden yani 5060 kilometreyi geçen mesafelercien yapılacak muharebe için ise, bir «füae ile uçak kombinezonu» tecrübe edUecektir. Yani lıçsk, mermiyi hedefin 1020 kilometre yskınına kadar götürüp fırlatacak ve teiekomand denilen uzaktan idare tertlbaule bu mermiyi hedefe isabet ettirecektir. Bu füze uçak kombinezonunda, mesele, İklnci Dünya harbinde kullanılmış oian vasıta ve cihazlfm tekemmül ettirmekten ibarettir. Bu vasJflar arasmda, bilhassa Almanların Fritz dedikleri bir uçak bombası vardır .Bu silâh 1400 küo agırl.ğmdadır ve baş tarafmda, uçak rasıdı tarafından sevk ve idaresini temin eden bir televizyon cihaa mevcuddur. Almanlar. 1943 eylulünde, İngiÜzlere teslim olmak üzere Maltaya giden ve aralarmda 35.000 tonluk İtalyan zırhhsı Roma da bulunan İtalyan harb g.emilerine Cenova körfezinde, bu Fritz bombalarile hücum etmişlerdir. İtalyan donanmasnm en yenl ve kudretli zırhlısı olan Roma, Almanların Dornier uçaklarından mlirekkeb bir bomba teşkili tarafındsn görülmüş ve bu uçaklar, İta!yan zırhlısma 5 tane Pritz atmışlardır. Eunlarm iiç tanesi hedefe isabet edert'k gemlyi batırmağa kâfi gelmiştir. Amerikan donannıası da, 5 m?yis 19*5 te. Japon denizinde Japon filolanna hücum ederken a.vnı cinst.»n bombalar ktillanmışlardır. Bu Ameıikan silâhlan srasında burnu radarh 500 kiloluk tBat» bombası da vardı. *** Böylece İklnci Dünya Harbinde. donsnmaiar arasmda en büyük örneğini Eirinci Dün5a Harbinde 31 mayıs 1916 da Skagerrak. yahud Yutland muharebssinde gördüğümüz klâsik şekilcie topçu düellosu ve torpido hücumîarile vuku bulan deniz savaşı yerine, artık denlzhava muharebesi kaim olmuştur. Gerçi İkinci Dtinya Harbinde, mrsslâ Şimal Bua deniîinde İngiliz anavatan filosu ile Almanların 6;harnhorst muharebe kruT'azörü arasında ve Akdenizde İngiliz İtalvan deniz kuvvetleri arssmda cere Setıir haberleri mücadeleye imkân yok! CVTOHUKiYEt ÎSff T1ALI BAHISLER İ U I 7 M NALINAİ i n t l l 1 M1HINAİ Harb hali! merikan Âyan Meclisi azanndan Joseph, Mc. Cartlıy radyoda yapbğı bir demerde Amerikanın arük Sovyet Rusya ile harbe giriştiğini ve kaybetmeğe başladığını ileri gürerek şöyle demistir: • Bir müddettenberi Rusya üe harb halinde bulunuyoruz ve bu harbi, BUEya, bizim son harbi kazandığımız'iafl daha büyük bir süratle kazanmaktadırHarb halinde bulundugunruz ve bu harbi kaybetmekte olduğumuz herkesiıı malumudur.» Başka bir Amerikan mütefekkiri de. nçünrii cihaa harbinin daha ikincisi içinde, Yunan denucüerinin ve askerlerinin Mısırda isyan ermelerile başladığını aöylemiştir. Hüseyin Cahid îalçm fistadımız ise. biz üçüncü cihan harbinin Yunanistanda başladığıru yazmıştık, diyor. Filvaki, Yunanistandan gelen son haberler, buradaki iç harbin vahim bir hal aldığını gösteriyor ve komşu memleketteki durutn, 1936 daki İspanya iç harbine benzer bir manzara arzediyor. Yalnız bıırada küçük bir fark vardır. lspanyada solcularla sağcılar çarpıpyorda. Solculan Sovyet Rusya. sağcıİarı Almanya ile İtalya destekliyorlardı. Yunanistanda ise kornünist çetelerile Yunan ordusu arasında cereyan eden çarpışmalarda koraünizm ile demokrasi çarpışıyor. Komünistleri Sovyet Rusya ile Balkanlı peykleri ve Yunan ordosU' nu da Amerika ile İngiltere destekllyorlar. Amerikan âyanmdan Mr. Carthy, Amerika ile Sovyet Rusya harb halindedir, demekle YunanistandaU çarpışmadan ziyade iki memleketin siyasi sahadaki mücadelelerini kasdetmiş olsa gerektir. Bu zat, Amerika ile So^jet Rusya arasındaki harbi Sovyet Rusyanın siiratle kazanmakta ve Aröerikanm c!a kaybetmekte olduğunu söylerken de şüphesiz, politika meydanmdaki düel. loyu kasdediyor. Bu bakımdan pek haksu da değildir. Zaten büyük demokrasilerin zâfı buradadır. Once gevsek davranarak siyasî çarpışmalan kaybederlcr; bu yüzden karsılarındakiler şımarır. ctirel ve cesaretleri artar; dava büyür ve harb patlar. Demokrasiler, tam hazırlıkh olmadıklan için. Ukönce mağlubiyetlere uğrarlar. büyük ıstırab. lar çekerler, kayıblar verirler ve nihayet kendilerini toplayarak raferi kazaııırlar. Fakat bu zafer, Birinci ve ikinci Dünya Harblerinde olduğu gibi, kendilerine pek pahalıya mal olur. İkind Dünya Harbi blttikten sonra da, vaziyet eskisi kadar demokrasiler aleyhinde değilse de, gene asağı yukan aynıdır. Amerika ve Inçiltere. şimdiye kadar, Sovyet Rusya ile giriştikleri siyasl savasta tU gösterdiler; rerilediler. Ancak yeni yeni biraı direniyorlar. Fakat Bolşeviklere çok avans verdiler Te doğrusu, Amerikan senatorünün »öylediği gihi. siyasî mücadelede bir çok mağlubiyetlere ngradılar. A r t * *<«mak, dayanmak ve hâdiMİeri azimle ve cesaretle karşılamak lamanı gelmlstlr. Hitler'in bir sürü blöflerle neler kazandığını düşünmek ve Bolşeviklerin de ondan ders almıs, daha kurnaz talebeler olduğunu hatırlamak gerektir. Dav'er tasarısmda yapılan son değişiklikler Yazan: Ord. Prof. Dr. F. Neumarh gisinin nisbeti de hususi şirketler bakımmdan yüzde 20 den yüzde 10 a indirilmiştir. «Cumhuriyet» in 22 mayı? tarihJi nüshasında arzettiğim sebeblerle büyük bir memnunlukla karşılamak gereken bu karar neücesinde, şirket kazancları hükumetin projeEİndeki hü. kümlere nazaran ceman en çok >üzde 52 nisbetinde vergilendirilebildiği halde, bundan böyle ancak yüzde 41.5 tan ibaret olacaktır. (Bu sonuncu nisbetin de ancak bazı istisnaî hallerde tatbik eâüeceğiru ilâve edelim.) Diğer taraftan bazı tecirlerce istenildiği gibi, kurumkr vergisinin tamamen kaldırıimasına karar verilmemesi. memnuniyetbahş bir keyfiyettir. Şirket kazanclarını yalnız iki defa değil, üç dört defa vergiye tâbi tutan Fransız gelir vergisi rejiminden sarhnazar, Amerika, Almanya ve Isviçre gibi memleketler hususi bir şirket vergisinin ihdası lüzumunj çoktan duymuşiaraır; hattâ eskidenberi şirket kazanclanru teklif etmiyen Ingiiterede dahi, harb esnasmda kabul edilen fevkalâde kazanclar vergisi, 1947 bütçe kanunu ile bir kurumlar vergisine inkılâb ettirilmiştir. Şüphesiz, memleketimizde kapital çirketleri henüz çelişmeğe başlamıştır; bilhassa modern endüstri işletmeleri tesis ede. bilme imkânları bskımından, anonim şirketleri ağır bir vergiye tâbi tutmak ve böylece bunlann yayılmasına enge; olmak asla doğru değildir. Fakat bir yandan, komisyon kararına göre ancak yüzde 6,5 nisbetinde ayrı bir yük ifade eden kurumlar vergisinin bu kabil bir engel teşkil etmiyeceğini ve öbür yandan, böyie bir vergi olmadan şirket kazanclarının mühim bir kısmmm kâr tevziinden içtinab edilmek suretile gelir vergisinden kaçırılabileceğini unutmamak icab eder. Gelir vergisinin azami filî nisbetini vüzde 35 e indirmekle Meclis komisyonu memleketimizin maddî ve ruhî $artlarına uygun ve fiskahst olmıyan bir tarzda hareket efüğini ispat etrnişür Şüphesiz, şimdi derpiş edilen tarife de, buşünkü kazanc vergisi rejimi altmda Serçek ödeme kabiliyetile hiç ilgili olmaksızın gülünc miktarda az vergi vermekle iktifa edebilen bazı toptancılarla serbest meslek erbabı bakımmdan vergi yükürıün hissedilir bir artışını mu cib olacaktır. Fakat faraza geliri 200,000 iiradan ibaret olan bir kimseden yüzde 35 gibi bir nisbette vergi almanın pek de aşırı bir istek olmadîğını anhyabilmek için. sadece Amerika. Ingiltere ve Isveç gibi memleketlerdeki vergilerin çok daha ağır olduğunu değil, bugün bizzat memleketimizde senelik geliri sözü geçen meblâğın onda birini bile teçkil etmiyen bir memur veya müstahdcmin ödechği kazanc vergisinin yüzde 35 ten fazla olduğunu gözönünde bulundurmak gerektir. Esasen bu hualmak lâzımdır. Son zsmanlarda gelir vergisi sistemine karşı ileri sürulen itirazlar sırasmda, bu verginin memleketimize hiç de uymadığı, yabancı memleketlerdeki tecrübelerin Türkiye bakımından bir mana ifade edemiyeceği v» binaenaleyh bu hususta yapılan muayenelerin yanlış olduğu iddia edilmiştir. Başka bir ya. zıda cevablandırmak niyetinde olduğum bu gibi iddialardan bugün ancak bir tanesine kısaca temas edeceğirn. Bazan raslanan ve meselâ «istanbul Tüccar Derneği» nin hazırladığı rapor. da da yer almıs olan ve fakat hakikate uymıyan bir telâkkiye nazaran, gelir vergisi, ^millî geliri tarcamen içine alan» bir vergidir. Bu iddia doğru olsaydı. hiç bir memlekette böy'e bir vergi bulunmazdı. Zira meselâ yüzyıldanberi gelir vergisinden çok geniş ölçüde faydalanan Ingiiterede dahi, resmî istati?tiklere göre, millî gelirin ancak üçte biri bugün vergiye filen tâbidir; Fransa için Pro. Allix bu nisbeti beşte bir olarak tahmin etmis ve A. B. D. nde gelir vergisi, son harbden önce, rnillî gelirin ancak yüzde 13 ile yüzde 20 arasında bulunan bir kısmını teklif etmiştir, Kezaük. gene harbden evvel, filen gelir vergisi ödiyen kimseierin umum nüfusa kıyasenAraeriksda yüzde 2, Franssda yüzde 4 ve Ingiiterede ise takriben yüzde 7 yi teşkil ettiğinl hatırlatmak yerinde olur. Göriilüyor ki, endüstrisi ve ticareti çok gelifmiş devletlerde bile gelir vergisi tatbikında oldukça yüksek bir gelire sahib olan ve fakat sayı itibarile çok mahdud bir zümre teklif edilmekle iktifa olunmaktadır. Bununla beraber bu vergi sayesinde milyarlara varan bir varidat sağlanmiş bulunuyorsa, gelir vergisinin, bu vergiye tâbi tutulması mümkün ve âdil olan kimselere münhasır kalmak şartile, bizde de tatbik edilmesine prensip itibarile bir engel mevcud olmadığı neticesine varılır. Demek oluyor ki: her ne kadar Türkiye henüz esas iti. barile daha ziysde bir zira! memleket ise de, kapitalist rasyonalist bir zihniyetle hareket eden ve defter tutmağa alışmiş ve muktedir olan Ucirlerle b;jılerce, hattâ on binlerce lira kazanan serbest meslek erbabı, hiç bir veçhile yabancı memleketlerde bulunan mes. lek arkadaşlarmdan farklı bir durumda olmayıp bunlar gibi gelir vergisine tâbi tutulabilirler. Aksini iddia etmek, söz konusu iş adamlanmızm, avukat ve doktorlarımuın hâlâ garb memleketlerinkinden aşağı entelektüel bir seviyede bulunduklarını .hakikate mugayir bir tarzda iddia etmek demektiı (*). (*) Bazı gazetelerde vergi tarifesi ilk nisbetinin yüzde 15 ten yüzde 20 ye çıkarıldığına dair bir haber neşredilmişse de, bu haber resmen teeyyüd etmedikçe ona inanmak istemiyorum. sıısta, komisyonun, tasarıda yüıde 10 olarak tesbit edilen bekâr zammıru yüzde 5 e indirdiğini de nazarı itibara yan eden Matapan burnu savaşında olduğu gibi, klâsik şekllde muharebeler de c^muşsa da, daha ziyade denizhava savaşları vukua gelmiştir. Filvaki son harbde, cenizde, muhtelit top, torpido ve uçak savaşları olmuş, hattâ dor.anmalara karşı bazan yalnız uçak süâhı kuilanılmıştnr. Bu savaşlarda agır topçu n.ermlsi yerine uçak bombasj ve muhriblerin torpidolan yerine de uçak torpidoları kaim olmuş, iki tarafin zırhhları ve muharebe kruvazörleri birbirlerine tek mermi atmadan neticeler alınmıştır. Buna bakarak möstakbel ceniz ssvaşlannda, ağır topun yerine füzenin kullsınılacagı ve uçakların adi bombalar yerine. top menzili dişıncaki hedefin üstüne kadar giden, adeta hasmı arayıp bulan bombalar ve küçük robotuçaklar atacaklarına hükmetmek lâzım geliyor. Bunlara karşı müdafaa tedbirleri bulunacak mı? *** İkinci Dünya Harbinde, bazı sava^lar, bilhassa bir avuç Japon uçagınm, hava himayesine kıymet ve ehemmiyet vermeden denize açilmış olan iki İngiliz 7irhlısıru Maiaya yarımadası açıklarında batırdıklan havadeniz muharebesi üzerine, bütün su üstü harb gemilerinin ve bu arada zırhlılann. uçaklar tarafından kolayca avlar.abildikleri için, artık modaları geçtigine hükmedilmiştl. Hâlâ, bu fikirde bulunanlar varsa da. bütün rr.ütehassıslar aynı fikiric değildirler! Nıtekim atom bombası tecrübeleri dahi, bu müthiş silâhın denizd?ki tesirınin karadaki kadar amansız olmadığını göstermiştir. Ba;ta, bilhassa zırhlı olmak Uzere, deniz üstü gemilerinin. bütün yeni silâhlara en ağır çaplı mermilere. torpidoya, mayine, hattâ uçak bombalarına karşı korunma imkârılan bulunmuştur. Bu ciheti tebarüz ettiren mütehassıslar. zırhlılarda en yeni sil&hlara karşı da korunma çareleri bulunacağı fikrindedırler. Nitekim İkinci Diinya Harbinin ilk yıllarında uçaklar karşısmda âcte bir vaziyete dü^en zırhlılar, sonradan uçnksavar batarjnları pek çok kıjvvetIrndîrilmek .suretile kendl kendilerini tlaha iyi müdafaa imkânmı elde etmiş'erdir. Bir misal olarak, İkinci Dünya •Marbinln başında. yani 1939 da, Am.°riKnlılarm yaptıklan 35.000 tonluk Wa?hington Kinıfı zırhlılara, uçaksavar .silâh olarak 8 tane 121 lik. 16 tane 40 hk top, 20 tane ağır makine!itüfe'.c veya ?0 lik Oerlikon olmak üzere, 44 top korulduğu halcfe bunlann havaya karşı Mlâhlnrı sonradan çok arttırılmış ve 4>.(K>0 tonluk Missouride iee, 20 t»ne çift maksadlı 127 lik, 80 tane 40 lik, 50 tane Orlikon olmak Ü7.ere geminin uc^kSTvar silâhlan 150 topa çıkarılmışi'.r. Avrıca bombalara kaışı gemiye çift zırh güvcrte yapılmıştır ki bunlann birincisi 203, ikincisi 52 milimetre kalınlıgındadır. Wash!ngtcn smıfında İse üst zırh giiverte 152 milimetre irii. Zırhblar, a:tık, Malaya n.uharebesinde olduğu gibi, hava himayesinde olnıadan yalnız bir kaç muhiib refakatirıde denize açılmaktan vazgeçmlşler: .vanlannda kuvvetli uçak.savar bataryaiarile müsehhez bir çok muhrib ve kruvazörden ba.ska. uçak gemi'.eri de bulun{iurmıışlardır. O kadar ki harbin başında iki zırhlıya bir urak gerr.lsi kâfi gövülurken sonradan uçak gemilerinin sayısı çok arttırılmıştır. Nitekim Amerika. iıprbe girdiği zaman yalnîz 7 uçak gemisile l tane refakat uçak gemlsine sahib olduğu halde, harbin son yılında Amerikan donanmasmda 40 büyük uçak gemisi ve 80 refakat uçak gemlsl vardı. Büyük uçak (îemilerinin 3 tanesi de, zırhlıîar gibi. 45 000 tona yükselmişti. Bu suretle harb icinde zırhkların ve diğer su üstü gemilerinin hava müdafaa ve himayesl çok kuvvetlenmMir. İşte bu savededir ki Amerikan donanması, Pearl Harbour'dan sonra, uçak hücumîarile hiç bir zırhlı kaybetmemiştir. Sayıları yüze yakin olan Amerikan muhareb? kruvazörlerile afcır ve hafif kruvazörlerinder yalnız bir tanes] bir uçak torpidosilf batmıştır. Hattft uçak bombsianna ve Japonlann intihar uçaklar n a karşı, hayli zayıf olan Amerikan muhribleri de, bu silâhlarla yapılan yüzIerce hücuma rağmen fazla zayiata ugramamışlardır. Çünkü hem kendi silâhlarile. hem de uçak gemilerinln uçurdııkları ue:.klarla korunmuşlardır. İkinci Dünya Harbl lçinde, hava hücumîarına karçı kudretli müdafaa imk&nları elde edn su ü:tü gemilerinin ve kilhassa zırhlılann. isrikbalde, hedefl bulan fiizelerle kiiçük robot uçaklara. hRttâ atom tombasına karşı da çeşidli müiafaa vasıtaları, cihazlan ve tedbirîerile korunmalan mUmkön olacsktır. Asırlardanberi teknik her zehire karşı bir panzehir bulmaktadır. ABİDİN DAVER • " BAYAN BERBERLERÎNE MAHSUS PERMANANT ve SAÇ KURUTM Makinelerimiz gelmiştir. Miktarı çok 87 oldufcundan acele adresimize müracaat edilmsgi AHMED VELİ MENGER Ithalât fr.raeat Galsta; Selânik Bankası binasında Ikfnd kat 28'33 Son bir iki hafta zarfmda gelen haberlerden aniaşıldığı üzere, vergi tasarılarınm inceîemeAlâkadarlar, kendilerini fiat sile meşgul olan Mecîis komisyonu vergi usul kanunu kontrolunda salâhiyetsiz haric bütün projelerin tetkikini bi':rmiş ve reform eserinin ana hEtlarmı görüyovlar muhafaza etmckle beraber rmiteaddid Halde sebze fiatlan bazi kabzımallar önemli değişikliklcre karar verrriştir. tarafından yükseltilmekıe, hattâ doma Bu değişikliklerin tesir ve teakilerini tes fiatlarında olduğu gibi İstanbula aşağıda açıklamağa çalışacağız. »evkedllen bazı sebz» ve meyva yüklü Kararlaştırılan tadillerden biri, Iş'etvagonlarır sevk istikamet'ni değistireme vergisinin adile mahiyetini değişfirrek İstanbulda domatesin 40 kuruştan mekten ibarettir. Hükumetin Meclise 70 kuruşa fırlamasına ssbebiyet versunduğu tasarıya göre, işletme mektedirler. Dün kendisüe görüştüğüsinin, malî fgnksiyonu farklı olan iki müz bu işle alâkadar bir zat şu acı haunsurdan mürekkeb olduğu malumdur. kikati söylemiştir: Geür vergisi projesinde derpiş edilen < Meyva ve sebze fiatlarının arttı «e?naf rr.upfhğı» ndan btifade edenler gından şikftyet eder yazılan okudum. bakımır.dan, işletme vergisi basit bir Memlekette et ve ekmektea maada hiç patanttan başka bir şey olmıyacaktı. bir şey narka tabi değildir. 510 numaralı Buna karşıhk, gelir vergisir.e tâbi taMilli Korunma Kanunu da kalktıktan cirler için işletme vergisi, geçen senesonra esnafa niçin bu maiı pahalıya sa ki projenin aksine gelir vergisine tıyorsunuz? demek salâhiyetini haiz de mahsub edilebileceğine nazaran, haddi ğiliz. Hükumet, her vatandaşı malını zatmda buaünkü kazanc vergisi rejiisteiiği şekilde serbsst satmaga mezun jr.inde görülen asçarî mükellefiyet> e kılmiştır. Her ne kadar perakendecüer benziyecekti. Imdi Meclis komisyonu, için yüade beş bir miktar kâr haddi ta geür vergisine tâbi tacirlerden ayrıca yin edilmekte ise de İstanbul sokakları işletme vergisi alınmamaîina karar vernı dolduran binlerce seyyar ve sabit es miş ve buna binaen işletme vergisi mür.afı kontrol etmege imkân yoktur. Bi kelleflerinin münhasır3n esnahan ibanaenaleyh bu i? yalnız belediye işi de ret olacaklarına göre, bu vergiye «esğil. devlet iji, sonra da mînşeinden baş naf vergisi» adını vermiştir. lamak ü » r e bir kısım tçşkilât ve tesiEskidenberi gerek bugün jürürliiktc şat işidir. Hal İriaresinin sebze ve msyve gerek va sanşmda nazım vaziyeti yaktur. Yal olan «asgarî mükeüefiyet» n\x orada kendi üraîarında satılan ma tasarlanan son şeklile buna benziyen işletme vergisine muhalif olduğum için. lın rüsumunu almaktan ibarettir.* Meclis komisyonunun verdiği kararı pelc yerinde buluyorum. Gerçekten, bir mükeüef zümresi hakikî safi kazarc veya gelir üzerinden vergilendirildıği takcirde, bu zümreden zarar haiin.dt bile objektif reel karakterli bir vergi Dün Meîbahada 4000 koyun. 303 sııe:r e iîiemek, gelir vergisinin prensip ve tesilmiştir. B;zı oeakendeci kysabîar B^ledi melierile telif edi'ıemiyen bir keyfiyetyeye muracsatle rt h'j'ajnadıkîarırdsn şika tir. Şu kadar ki, bazı yabancı memleyet ettikierlnden Beiedije Mezbahsda l:un ketierde de görüldüğü üzere, sübjektif İara et tedarik çtmiftir. E'in ÎSOÎ'O Rr.sınkazancları ds satılmssı Bclfdiye nsrkına roğmen n^r mahiyette olan ve gerçek mol bir ha! almıstır. Belediye murEkabe fi teKİif eden gelir vergisinden tamamen hazı bunu önlertıekten âciı bir haldcdir. Yal müst?.kil olup mütevazı miktarda alman nız s'kâyetler tatkik fdiiebilmektedir. BUID vedaha ziyade ruhsat harcı vazifesini d? kaspb'ar eti pahalıya aldıklan cevabını gören bir resmin ihdası faydalı olacağı vermektedirler. Bununla berabfr ba7i yerlerde doğr\>dan doSruya Belediye r a r k n a ileri sürülebilir. Bu mahiyetine nazaran et satan kasab'.ar varchr. Bu srne erkcn o'.a devletçe memleket içinde sanat ve tiısk Er7urumdan knyun gcîmeğc bn';1L?mTs caret icrası hu5U.=unda verilen müsaade tır. Muvaredatın devamı piyafayı Eelediye mukabilinde bilumum tacirlerden tahsil oarkı ile :iiriitebi!ecçktir. edilen böy'e bir resim. bence. devlet maliyesinden ziyade belediye bütçesine Bnrsada et fiatlan Bursa (Husu?i> Ekmek gramaiları üze uygun bir varidat kaynağıdır. rindc yacıian terzüat *şine aid fikâyet vc dedikodulsrın henü? sükunet bulmadıgı fc'i Fakat bundan sarfınazar şu noktayı sırada Belediye. şimdi de et fiatlarına on gözönünde butundurmak icab eder ki, kuruş' zam yapıimasını k«bul etmiî'it Üç gündenberi etin kilcsu 2!0 kııturtaıı sa'ıl Meclis komisyonunun kararı dolayısile mafa başlanmıstır. Beiediypnin. ka^abjr.r îe reform eeerinde önemli bir boşluk hasıl hine aldı?ı bir kararım'a hesabsız hareket olmuştur. Geçen yılki projeye göre gelir ettijini iddia edenler pek çoktur. Şehrimiz vergisine mahsub edilmesine müsaade den İstanbula kesilmiş et gönderildiğine daır ortalıkta dolaşan rivayetler de. Be'ediye a!ry olunmıyan işletme vergisinin vazifelehine ayrıca bir tenkiri vesüeîi olmaktadır. rinden biri de, .ayırma prensipi» nin Sîğır ve keçilerin ihracına miisaade edilme=i gerçekleçtirilmesine yaramssı idi. Meaynı hükmün yakırda koyunlara da tatbik selâ İtalyada 1877 den, Ingiherede 1907 edileceği umidir.i doğurmuştur. Bu ürr.idle, koyun sahibierl et bollugu olan bu mevsîm den ve Franssda da 1914 tenberi tatbik de hay\anlarını yaîmaktan çekmmskte. buh edilmekte oîan bu prensipe nazaran. ranın da bu yüzden vukııa geMîği «öylen emek gelirini kapital gelirinden daha mektedir. az emin ve müstakar olduğu için, vergi karşısmda gerçek bir eşıtlik sağlamak Yüksek tahsil talebcsinin güzel üzere daha müsaid rnuameleye tâbi tutbir hareketi msk gerektir. Bu gaye uğrunda alınan Yüksek Tahsil Gencliği Yardım DernCfc'i azaları. dün Milli Egitim Müduriüğüne mü tedbirler memleketten memlekete deracaat ederek, bu yıl ikmale kalan orta ve ğişmektedir. Bir rr.isal olarak Fransada lis« öğrencilerine tatil ayı içerisinde paras:z halen faizlerden yüzde 30, ticari kazancders verdireceklerini sövlemi?ler. Mi'li E^i lardan da yüzde 24 almdığı halde, üctim Müdürlüğü de bu îekiifi memnuntyet;2 ret üzerinden alınan verginin ancak kabul etmiîtir. Önümüzdcki baftadan itibaren, müdürlüiün verdiği okullarda derslere yüzde 16 nisbetinde olduğunu ve bunbaşîanacaktjr. dan başka. hizmet erbabına diğer mükelleflere kıyasen çok daha yüksek Tıb talebelerine vcrilen yemek şahsî indirimlerin yapılmasına müsaade nıeselesi edildiğini zikredelim. Bizde sırf emekŞehzadebaşındaki 10 Eylul Tıb Talebe Yur ten gelen gelire müsaid muameleler riunda, ervelki gece \"erilen akşam j'enıeğir.de yalnız iki aded biber dolmafi verilmesi yapmak zarureti diğer memleketlerden üzerine, talebenin bu yemeklert kavanc içine daha fazla kendini hissettirir. Sebebi: kcj'arak Sağlık Mtidürlüğune kalorisini tayin Ekseri faizier vergiden istisna edildikettirmek üzere baîvıırdııklarını yazmıştık. t e başka, ücret ve maaşlarda, ticarî n Saglık Müdürü Dr. Faik Yargıcı, dün bir kazanclarla gayrimenkul iradların akarkadaşımıza şıınları söylemiştir: « Kış ayları taiebenin faal olduğu ayîar sine olarak, iktisab masraflarının matoidufu için 3600 kalori üzerinden yemekîeıj rahtan indirilmesinin derpiş edilmemeverilir. Şimdi faaliyet nisbetl azaldığından si keyfiyetidir. Bu hususta bir de, sabit ve mevsimin yaz olmasından ötürü bu mik gelirliler için ekseri diğer mükelleflerin tar 3100 kaloriye indirilmiştir.» filen faydalandıklan kaçakçılık imkâuMuallimler Birliği Yardtm Sandığı larınin mevcud olmadığı düşünülme'.iİstanbul Muallimler Birliği iktisad encü dir. Bu sebebledir ki, maaş ve ücretmeni. encümen reisi iktisad doktoru Orhan lere tatbiki gereken götürü bir masrai Tunanın reisliğinde topl^nmıjtır. Encümen, hanrlanan talimatnameyl müzakere etmij. s« karşılığından maada bilhassa Ingiltere. yısı altı yüzü aşan birlik azasımn bir defn de görüldüğü üzere emek gelirine mahiçin ödedikleiı birer liradan müteşekkil ser sus hususî bir indirimin ihdas» yerinde mayenin ilk fonu olması kararlastırılmıstir. olsa gerektir. Ancak Ingilteredeki indiÖğretmenlerin Bursa gezisi rim tekniği tasarladığımız rejime uyMuallimler Birliii yetmiş ÖJreünenden m:i madığı cihetle, bizde, hizmet erbabmın rekkeb bir grupun 17 temmuz 947 perjembc giinü Bursaya seyahat etmesini sağlamıştır. verecekJeri vergi borcundan yüzde 10 Crupa iştirak edecek olanların her 3ün Sir • nisbetinde bir tenzilât yapmak suretile kecide Kahramanzade hanındaki biriik ırtr mutlak olarak >ilda 300 lira aşmakezinde açılan listeje isimlerlni yazdlrnsa'^rı mak çartile ayırma prensipinin gerbıldirilmektedir. çekleştirilmesi düşünülebilir. Batı Akdeniz seferleri Meclis komisyonunun kararlaştırdığı Önümiizdeki pazartesi günü Marsilya sefe diğer bazı değişiklikler de, doğrudan rini gene ernektar Ege vapuru yapacaktır. v e r ? i tarifesile ilgilidir. Böyle••İstanbul» yolcu gemisinin programı henjz do'ğruy» ce, gelir vergisinin en yüksek nisbeti hazirlanmamıştîr. yüzde 40 tan yüzde 35 e, kurumlar verIrak hava heyeti şehrimizde Ankarada TiirkIrak hava postaları mukavelesini imzahyan Irak he.vetl sehrimize gelmiş ve dün beıaberlerinde Belediye Turiz.n Şefi Serav.ı Yesari oldugu halde Dolmabahçe ve Yıldız saraylarınl gezmlşlerdir. Silivri faciası kurbanlanna yardım Silivri vapuru faciasında vazife baçında şehid düşen 19 mürettebatın ailelerine, Denizyoll.irı Yardım Sandığından biner llra verilmektedir, İdare, ayrıca şehid denizcilerımizin ailelerine kanunun gösterdlgl nlfbette maa; baglamıştır. Et işinde herkes bildiğini okuyor Kaybettiğimiz Sanatkâr Namık Görgüç Yazan: Hamdi Yaroğlu danberi, sendeiiyen bir sıhhati, srrf enerjisi sayesinde, düşe kalka sürükieyip duruyordu. Hep:mizi aldatan kısa bir salah devresinden sonra, mayısın lk günleri, birdenbire tekrar yatağa düştüğü zaman, biz etrafındakiler sık sık çikâyet ettiği neviden gelip geçici bir zafiyet karşısmda buîunduğumuzu saamıştık. 7 mayısta, yani tarrr ikr ay evvel, onu Cerrahpaşa hastanesine yatırdığtmız gün, Uk teşhisi müdavi doktorunun yüzünde, sonra da gene onan «Allahtan ümid kesilmez> sözünde okuduk. Son gürlerinde lâkırdı etmfge mecali kalmad;ğı için, riyaretin* giden arkadaşlara, hastahğının seyrini yaıı Ue anlatmıştı. Şimdi. yarı mefluç parmaklarile yazdığı bu satırlar gözümün önünde duruyor: «... Çiy sütten geçen Malta humması admda ve tedavisi klâsik olmıyan müz'iç bir hastalığı hamil imi§iz. Bunu seyahatlerimizde, taşra larda içtiğimiz çiy sütten almışız. ı hazi ran mikrob bulundu. 20 haziran bu mikrobdan hazırlanan otovaksen hazır oldu. 15 temmuz otovaksenin tatbiki tamBm olacak. Fakat hastahğın mikbununla zail olmazsa, diğer Mütemadiyen hareket halindeki Na roblan mık Görgücün, iki ay, kıpırdamadan, yedek ilâçlar beklij'or. O zaman ne içinde yatüğı yataktan, bir istimdad kadar daha sürecek Allah bilir.> *** âvazesi gibi işittiğim son sözleri, dört duvarı arasına kapanıp kaldığı hastane Namık Görgücü, Suadiyedeki bahçe koğuşundan artık çıkmak, Suadiyedeki evine gitmek arzusu oldu. Suadiyeye sinin ağaçları altına değil, Eyüb Sultagiderse, bahçesinin ağacları altına u nın servüeri altına götürmek mukadzanabilirse, iki aydanberi ciğerlerinin dermiş. Bugün, ben. neçeli günlerürdn arkamahrum kaldığı bol havaya kavuşursa, derhal düzeleceğine emindi. Bütün ü daşmı, kara günlerimin dostunu topramidini içinde ıstırab çektiği yerden ay ğa veriyorum. Memleket, ömrünö, sa rılmakta teksif eden hasta psikolojisi. natı uğrunda bazan eanını tehlikeye knNe yazık ki, onun bu pek sade arzu yacak kadar feragatle didincn bir çasunu yerine getirecek kadar vakit bu cuğundan ayrıhyor. Namık Görgüç lamadık. Yazdığı satırları okuyup bi memlekette. gazet* fotoğrafçılığını satirdikten sonra Namığın, göğsü Şid natkâr parmakları arasında çok iyi VUdetle kabarıp inerek, halsiz halsiz kı ğurmuş. görüşlerindeki lsabetle, işleyişmıldatmağa çalıştığı elile bana kapıyı lerindeki incelikte, çalışma tarzındşıki gösterişi, nefes kadar hafif sesile • ça içten gelen, candan kopan hamlelerle buk git, çabuk git!» diyişi, hâ'.â gözüm. tam manasile bir «ekol» yaratmıştır Ode, kulaklarımda, Ben ne kadar çabuk nun hünerli ellerinde, hedefini hiç ?aşşidersem, doktoru o kadar çabuk bu madan bulan didikleyici adesesi. bize. lacak, onu Cerrahpaşa hastanesinden cemiyet hayafımızın her safhasını cano kadar çabuk kaldıracak, Suadiyedeki landıran paha biçilmez bir kolekfiyon evine o kadar çabuk kavuşturacaktım. bıraktı. İstediğini yaptım, istediğinden de çabuk ömrtinuc en canh yıllarını vakfettlğl davrandım. Fakat, yanından ayrılırken. gazetecilik hayatında, Namık Görgücün, eceli orada bırakmışım. Bilseydim, ayheplmi2den daha hi2İı koştugunu dürılır mıydım?. şünüyorum da. arkasında bıraktıgı dag Namık, bir seneden fazla bir zamani gibi eseri için azunsa'dığuıa, vazife, Pek zor bir işle karşı karşıyayım. Otuz senelik bir arkadaşın, beraber yü. rüdüğümüz hayat yolunda, beni birdenbire yalnız bırakıp geri dönüşü intıbaı, kolay kolay silkilip atılamıyacak kadar sersemletici bir şey. Onun için. kalem yürümüyor, önümde duran k.âğı.3 hâlâ bembeyaz. Namık Görgücün, iki ay gibi uzun bir zaman hasta yatmasına rağmen anl denecek kadar beklenmedik bir günde ölüsü, sahiden de, hayatın sarp yolls. ruıda çok fazla yıprattığı vücudünü bundan daha fazla yormağa tahammülü kalmadığı için, artık bu harab edici yol dan, derhal geri dönme kararına benziyor. iki ay süren hastalığı, ömrünü tırmanmakla geçirdiği dikenli, çakıllı bir yokuşun son ve en çetin merhalesi imiş gibi, onu çok yordu, çok yıprattı, nefes nefese bıraktı. Pazar günü sabahı, alel. acele çağırıldığım Cerrahpaşa hastanesinde. yatağmm başı ucunda oturup, artık konuşmağa takati kalmadığı için yazılı kâğıdlar halinde elime uzattığı isteklerini okurken, içimde, bunlann son istekler olduğunu söyliyen bir hls uyandı. Surücü tbrahimin arabası, Eamatyada durmakta iken beygirler tren sesinden urkerek büyük bir »üratle önlerine geleru eıip «eçerek koşmaya başlamıslardır. fitt musadsme EminönüKazlıçeşme otobüsü ile olmus ve otobüsün camları, arabanın da iki ön tekerleği kırılmıştır. Çift tekerlekle yoluna devam eden beygirler, bundan gonra »ürüctl Osmanın idaresindekl arabaya çarpmışlar ve arabacının yaralanma»ına «ebeb olmuşlardıt. Bu vaziyette Etyemeze kadaı gelen atlar, fcurada da 60 yaşlarında Hikmet adında Dir kadını ezerek geçmlşler ve bir müddet «onra dardurulabümişlerdlr. Ağır yaralı olan Hikmet. kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastaresinde b'tr.üs. cesedi muayene eden Adalet Dcktoru Kamil Ünsalan defnine ruhsat vermiştir. Naylon çamaşır! Naylon kemer. çorab. psrdesü gibi maddelerden sonra Amerikalılar Naylon çamaşıt imaline başlamışlardır. Bir Chicago firroası Ticaret Odamıza müracaat ederek, bir yardası 0 35 dolardan olmak üzere çamaçırlık. perdelik. örtülük, kısaca bir ev kadınının ıv ihtiyaclarinı karşılıyacak olan elâstiki cam maddesl teklif ermektedir. Naylonun bu çeşidi de, diğerleri gibi kırılmamakta, yüıda yüz su geçirmemekte ve adi bez, kumaş pbi dikilınektedir. Kamyonrlan düşerek öldü Ça'alcada kamyondan düşerek ağır surette yaralanan Çatalca Belediye memurlanndsn Sü!e;,ir,an, kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastare«inde dün öîmüştür. sini yerıda bırakmağa korktuğuna h i ü medeceğim geliyor. Hep hareket halinde, hep canh, hep konuşur ve Işler bir halde görmege alışık olduğum Namıgı, birdenbire susmuş ve durmuş görmek. Yokluk mefhumunu bana elle tutulacak kadar maddi olarak duyunıyor. Son iki ayın her gunünü, sabahtan akşama kadar, bir feragat timsali halinde, yatağının başıucunda geçiren karısı, hareketsizliği, durguniuğu havsslasma bir türlü sığdıramıyan Namık Gör güçün, öiümünden bir kaç saat evvel aoldurdugu bir sahifeye yakın yazıyı, ondan son canlılık hatırası olarak sakla<5ıği kurşun kalemle çupıştırıimoş beş, on satın bana göster^l: cSen biraz evvel Hamdiye telefon etmeğe gittin. Şimdi telefon et, hâlâ gelmemlşse gelir gelmez sana telefon etsJn > Suadiye işini soracaktın, degil mi Nam;k? Seni bu sabah, Cerrahpaşadan alıp Suadiyeye götürecektii. değil mi? Buna, doktor da razı olmuştu, bu sabah, bahçendeki a^açlann altmda. ferli gözîerinle. kuvvetlenen kalbinle. gsnişleyen cigerlerinle bol bol teneffOs edecektin, degil mi? Olmadı. olamadı. kardeş'.m. Çok hızlı yaşadın. çok hızlı öldun. Bir senin süratine zafen yetlşemezdik ki! Tren sesinden iirken beygirlerin yaptıklarî Bir Eşini Görmediğiniz Salon Mecmuası Ç O C U K L A R İÇİN Tatilde Okunacak Faydalı Kitablar Hayvan Masallan Küçüklere Masallar Mantar Perileri Sihirli Saat Alangeyik lik Insanlar Budala lvan Ördek Kardeş lstanbulda MURAD REISİN OGLU A. Biilend Koçu Naime Yaşaroğlu Naime Yaşaroğlu Naime Yaşaroğlu M. Hayri Egeli M. Hayri Egeli Fethi Dosdoğru Fethi Do8doğru Aysel Gülnaz 100 100 75 25 25 50 25 25 25 AHMED HALÎD KİTABEVİ Dolmabahçe stadında bir yaralama Dolmabahçede yapılmakta olan İnönü stadyomu Jnşaatında çalışan Şevki GtındUz adında bir ta? işçisi, iş meselesi yüzünden u^tası Hüseyin Faydalı ile kavgaya tutuşmu;lar, kavga sonunda her ikisi de taj tıraşı yapmak îçin kullanılan demirlerle birbirlerini yaralamışlardır. Hüseyin, ifade veremiyecek kadar ağır yarahdır. Hâdise hakkmda kanunî takibata geçilmiştir. Küçiiksu plâjında bir genc boğuldu Kasımpaşada bahçıvanîık yapan Sabahaddin admda 2021 yaşlarında bir genc, Kiiçüksu plâjında denize girmiş ve fazla acıldıgından akıntıya kapılarak boğulmuştur. Gencin cesedi bulunamamıştır. Kuyuya düştü Havaların sıcaklıjındsn otürü «serin oiur» düçünceslle Alemdsrdn Hümayun caddesindeki surların üzerine çıkarak ujuyan Hec«o Tuhunlu isminde bir şahıs, uyku esnasmda aşagı yuvarlanarak 25 metreMk bir kunj feıyuya düşmüç ve ağır eurerte yac.'.iaııarai! HasUcesiae kaldınlmıstır. Cuma Günü Çıkıyor. İlk sayısında: CÜNKURİYET Abone Şeraiti Elr «yl;k ÜC ayhk Altı avlık Nüshası 10 kımıştuı Itırkıve ICtP Stıd S , soe • 15OC 2800 • • DAKTİLO ve AŞK Araerikada Bir haftada bir milynn satılan eşsiz roman: Harit tctn (UIC SJ 2900 I i«rıe • ifioo • I) I K K A T Ga?eıeml2e göndernpD evra* T» ya edümetio lade oiunma

Bu sayıdan diğer sayfalar: