11 Ekim 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

11 Ekim 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Ne olursa clsun, dedi, bu pa keti açacağım, Ve sarı bir bakkal kâğıdına sa- rılmış olan paketin ipini kopardı. Paketin içinde iki ufak yüzük, bir kaç altın küpe.. Bir de elmas pantantiften başka bir şey yoktu. Bedia pantantifi görünce şaşa- lamıştı, Leylânın ağlıyarak anlat- tığı pantantif demek ki Yavuz ta- rafından çalınmıştı! Bedia kendi kend'ne: — Zazallı Leylâcığım! Diye mırıldandı. Pantantifi kendi çantasına koyarak, paketi tekrar sardı.. Ve yerine bıraktı. Yavuz artık evlere de girmeğe, bayağı hırsızlıklar yapmağa mı başlamıştı? Bedia, arkadaşmın göz yaşları- nı hatırladıkça Yavuzdan nefret "ediyordu, Bedir, Yavuzun hırsız vs kumarbaz b'r adam olduğunu bilerek yaşıyordu. Fakat, Keramet tin Deyin aşkı ve izdivaç teklifi onda yüksek duygular uyandırma- Za başlamış, Yavuzu başından saymak için vesileler (o aratmağa serkelmişti. Bed'a acaba temiz bir aile yu- vasi kurabilecek miydi? Bedia Pazar gününü iple çeki- yordu. O akşam Yavuza: — Polis müdüriyeti bu gece bizim apartmanda bir araştırma | yapacakmış. Kolonel haber verdi ve çekinecek bir şey olmadığını söyledi. Dedi. Yavuz bu haberden kuş- kulanmıştı. — Acaba ne arıyacaklar? Diyerek dolaba koştu ve her- şeyden evvel pantantif paketine sarıldı: — Aman şu dinamit kâğıdını alayım.. Memurların eline geçer - se, mal bulmuş mağribi gibi sevi- nirler ve beni tekrar takibe başlar lar. Dedi. Bedia içinden gülüyordu. Yavuz sordu: — Bu paketi hiç karıştırmadın, değil mi? — Hayır.. Elime bile almadım. ” — Hangi saatte araştırma ya - pacaklarını anlıybildin mi? — Kolonel Maksvel memurla « rın gece geleceklerini söyledi. Hang? saatte geleceklerini bilmi - yorum. — O helde ben gideyim. Sen, telefonla bildirirsin, olmaz mı? — Peki.. — Ne 0?.. Bu gece çok durgun- sun... Korkuyor musun yoksa?.. —Hayır.. Neden ve k'mden kor kacağım? Fakat, içimde sebebini bilmediğim ürperme var. Acaba, başka bir taraftan hakkımızda bir ihbar mı oldu? o kadar çok eminim ki... Şimdi- ye kadar yaptığım işlerde hiç bir İz bırakmadım. Sen kendini yok - la! Bedia düşünceliydi: Büyük Zabıta | Zİ araştırmadan sonra, neticeyi bana | — Zannetmem, Ben kendimden l — Nisanbası cinayetinde men: | Yavuz dolaba koşarak; “Aman şu dinamiti saklıyalım!,, Dedi. dilimi düşürmüşüm. Ucunda B. markası vardı. Bütün endişem bu mendil üzerinde toplanıyor. Aca“ ba, zabıta memurları bu mendili buldular mr — Gazetelerde kat'iyyen bun- dan bahsetmiyorlar... Yavuz fazla duramadı. —Memurlar gelmeden gide- yim. Kuzum Bediacığım, beni sa- baha kadar merakta birakma. Aynasızlar gider gitmez derhal telefonla haber ver! Yavuz saat altıda apartıman- dan çıkıp gitmişti. Bedia, Yavuzun arkasından €3- niyerek ayağa kalktı: — Ah şu erkekler ne aptal mah lüklardır. En akıllısımı atlatmak bile işten değil, Diye söylenerek kapıcıyı ça- ğırdı.. Meze, rakı ve yemiş aldır- dı. Sant sekizde misafir odasmın ortasındaki yemek masası güzel mezeler ve yemişlerle donanmış- tı, Bedia, Keramettin Beyi dört gözle bekliyordu. Polis müdüriyeti tahkikat baş- memuru Keramettin Bey tam vak tinde gelmişti. Bedia, bu yeni âşıkmı kapıdan ve çok neşeli olarak karşıladı. Keramettin Bey ilk defa güzel bir kadın seven tecrübesiz bir â- şık rolü oynuyordu. Kolunda bü- yük bir büket ve diğer elinde de bir kutu kestane şekerlemesi var- dı. Bedia, Keramettin Beyin ken- dis'ni fazla sevdiğine o kadar çok inanmıştı ki.. Başmemur içki masasının başı- na oturduğu zaman, âşıkının cüre- | tini arttırmak için, her şeyden ev- | vel benli yanağımı uzatarak: — Beni öpmez misiniz? Dedi. Keramettin Bey göze çarpan bir acemilikle genç kadmın boy- nuna sarıldı ve yanağından öptü. — Bu gece bilsenizne kadar çök mes'udum, Bedia Hanmme- fendi! Bedia, Keramettine fazla söz| nımefendi) diye hitap etmeyiniz. İçki masası başında ben resmiyeti | hiç sevmem. (Devamı var) Meşhur tenor. HERBERT ERNST GROH SUMER (Eski Artistik) sinemasında bü- yük muvaffakiyetle gösterilmekte olan.. Pratik Hayat Bilgisi halal ve tereime bakikı mahfuzdur Yazan: M. Gayur —6l— Ihtikanı dem — ki buna ekseriyet- le güneş çarpması deniyor — pek mü- bim bir rahatsızlıktır. Hayatı tehlike. ye sokabilir, Hastayı hemen gölğeye götürmeli, elbiselerini çıkarmalı, kan cereyanma mani olacak bütün bağları çözmeli, Yüzüne, başma ve göksüne soğuk su dökmeli ve soğuk su ile 1 - lanmış bez koymalıdır. e Gayet hafif kahve veya çay verilir ve hemen bir doktora müracaat edilir, İhtikanı dem. den korunmak için alınacak tedabir güneş çarpmasına karşı alınan tedbi - rin aynıdır. Bundan başka deniz ke - narında hazmı güç yemek yiyerek ha- znn devamınca güneşte durmamak lâ- zeadır. Eğer zıpkın ile el veya diğer bir a- za yarslanacak olurca ucu çıkarmağa çalışmalı, çıkmazsa çakı ile yarayı de. şerek zıpkın çıkarılır ve yara bir anti- septik ile yıkanır. Denize düşmek ekseriya dikkatsiz- İ likten olur. Ondan korunmük kolay - dır, Eğer aver yüzmek bilmezse veya hazım sırasında ise denize düşmek teh- Bkeli olabilir, Sahil rütubetli ve kayak olduğu zaman ayrıca dikkat etmek lâ- zımdır. Bal BAL — Arıların çiçeklerden top - ladıkları usaredir. Bal alkol ile mu - amele edilecek olursa şurup kısmı erir ve sert bir tortu kalır. Tebellür eden bu tostu meyve şekeridir. Bu şeker »- rıların balı topladıkları çiçek cinsine göre kokusu değişen bir maddedir. Balın mağşuş olup olmadığını an- lamak için usul: Bala nişasta şekeri karıştarılırsn içinde solfat dö #0 bulu - nu, Baldan bir miktar ısıtırız, eğer bal mağşuş is> koyulaşır ve sertleşir. Eğer saf ise mayi halini alır. Eğer 30- Kuk suya karıştırılan bal suyu beyaz- latırsa içinde ün karışık olduğu anla- şılır. Sıcak suya karıştırılan bal tutkal halini alırsa içine un, patates tekülü, kum veya İspanya boyazı ilâve edil- miş demektir. (Devamı var) BUAKŞAM Bree palazzam iğ MEK, v İJENEİ Lp Dr Pr di TG Kİ A LRIRI yl AŞKIN SESİ Komedi müzikalinde şarkı söy- liyor. FOX JURNAL de LİND- BERG, çocuğunun katilinin tahki- katı; İsveç velinhtinin Yunanistan İN seyahati ve saire... Yarn saat 11 de. Umumi dühuliye 35 kuruş. tarihli İthalât sinin hükmü yoktur. Mase Vokner de besse | de söyleniyordu: ZAYI — Istanbul ithalât güm- rüğüne ait 28573 numara 2.6.930 Beyannamesinin birinci ve ikinci nüshalarını Zayi | ettim. Yenisini alacağımdan eski- (286) | 3 Kl 1 | Büyük macera, aşk ve harp romanı | Hepside can acısıyle yerlerindefi fırladılar yalnız Gebeş Mustafa. Tabansız sallana Kaman üz gü- verteden aşağı indi, artık birer ta- rafa uzanan, horul horul uyuyan korsanların, sağa sola döndükçe zencirleri şangırdatan kürekçile- rin arasmdan geçti, Küçük Hüse- yinle gebeş Mustafanın da yattığı bölmeye girdi. Kenara uzandı ve kaldı. Artık kıç tarafta, bir aşağı bir yukarı gezinen kör Ali ile gemiyi baştan başa dolaşan iki vardiya- nın ayak seslerinden başka hiç bir şey duyulmuyordu. Böylece, bir saat, iki saat, üç saat daha geçti. Kör Alinin tek gözü dört açılıyor, yollara bakıyor ve reisten bir iz arıyordu. — Şimdi gelir!.. — Şimdi sokağın başından çi- kar!., Diye söyleniyor fakat her defa» sında ümitleri boşa çıkıyordu. Doğu tarafı ağarmağa başladı. Reis hâlâ dönmemişti , Kör Alinin sabrı kalmamıştı. Sert adımlarla, tabansızın ve arkadaşlarmın bulunduğu bölme- ye g'rdi. Hepsine de birer tekme savurdu? — Ulan keratalar, gemide reis yokken nasıl rahat uyku uyursu- nuz be!,,, Kalkın bakalım, gün do ğuyor. Onu aramağa gidiyoruz... Hepsi de can acısiyle yerlerin- den fırladılar. Yalnız gebeş Mus- tafa kalçasını bir pire ıırmış gibi kaşındı. Sağından solun adöndü, gene horlamağa başladı. Kör Ali palasını, hançerini ta- kınmış, baltesmi bile eline almış- tr, da Kör Ali ve aralarında #“ Hüseyinle beraber iskeleden raya indiler. Sabahın alaca karanlığı dev adımlariyle sahilden w tılar. Fakat daha birinci girmemişlerdi ki bir tahtıre karşılaştılar. Önde Şeyh Ebü din kâhyası geliyordu. Arap, korsanları görünce denbire durdu. Kör Alinin önü boyun kırdı, Kör Ali sert sert du: j — Nereye gidiyorsunuz? nerede?... Arap kâhya tahtırevanm gösterdi: — Uyuyor; hurma şarabınt az fazla kaçırmış da gece... ? mış.. Gemiye götürüyorduk.. Kör Ali hayretle söylendi: lar — Hurma şarabı mı?.. Res rabm damlasını ağzma koymi — Fakat Şeyhin şarapların koyu sofular bile dayanamaz Hele bu şarabı güzel bir kadın rirse... Kör Ali tahtırevanın perd kaldırdı. İçeride upuzun sessiz uyyan reisi gördü. — Kadın ve şarap... Bir ko için ne fena şeyler!... a (ii Diye söylendi. O Tükika, isine karşı olan derin sevgi ve © lantışınm kuvvetle sarsıldığın! selti, b Şeyhlerin ve şehirli zengin bir çok paşaların ve hele padi larm konak veya saraylarında le kadın ve şarap âlemlerinin duğunu işitir, onlardan iğreni! Kızgın kızgm emir verdi: a. — Yürüyün, gemiye gidiyoğ (© Böyle bir reisi, böyle bir N gemiye sokmak bile onun ak! a bir cinayetti. Lâkin kendini 79 k i dı ve cinayeti bile bile yapt” ğ Diğer korsanlar da aşağı & rı aynı hislerin tesiri altındi” lar. Şeyhin kâhyası onların rmdaki fırtmayı sezmişti. kaybetmek istemedi. Zaten sait de ona böyle söylemişti Aliye bakarak sordu: — İsterseniz geriye götü Şeyhin meclis ve evi onun P€ şuna gitmişti. Eğer sızmamı$ saydr, gelmek istemiyeceğin “| nim.. Lâkin Seyh sizin merek ceğinizi bildiği için gönderdi! O sırada tabansız Ahmet! len kafileyi sörmür. koşa kos* ran gelmişti, Telâşla sor” Tabansız gözlerini uğuşturarak hem s'lâhlarmı kuşanıyor, hem — Reis hiç sözünden şaşmazdı amma, bu gece ne oldu bilmem!.. Doğrusu şimdi ben de korkmağa başladım. Amma, Şahin Reis bu be!.., Kimin badd'ne düşmüş onun kılına dokunmak... — Haydi, haydi! Gevezeliğin zamanı değil. Yoldaşlardan da sekiz on kişiyi delisin hemen gidelim. di — Hep beraber mi .. önle — İstersen sen gemide kal!.. — Eğer yarım saate kadar reis- le beraber dönmezseniz, demiri alır, dış limana çıkarım. Oradan Şeyh Ebüssaidin konağını topa tu- tar, başma yıkarım... — O kandr zahmete lüzum kal- maz, Ben yarım saatten evvel her halde dönerim. Bir şey olursa sa- na adam gönderirim. — Haydi bakalım, yolunuz açık İ olsun!... Güverteye çıktılar. En iri ve en cesurlarından on korsan, başların m bi İlazsepe — Ne oldu? Reis nerede?” * Kör Ali tahtrevanın içini terdi zi (Devamı ' Bu akşam ilk defa olarak SARAY sineması ROMA ÇILGINLIKLARI Her şeyden üstündür. Bu, sinema tarihinin bu güne kadar kay“ > e 2). dettiği en muazzam sinema eseridir. vi Saray entrikaları — Roma esirler pazarı — Müzayede ile N yüzlerce kadın... ef” İlâyeten: FOX JURNAL ve SİLLY SYMPHONİES a MUHAREBESİ). AA gr e demezdi

Bu sayıdan diğer sayfalar: