10 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

10 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Japonya Ş (Baştarafı 1 inci de) de, Marşal, Karolin ve Maryan a- daları Japon mandası altma bıra- kılmıştı. Japonya son bir sene için de burada âzamf mekte, büyük miktarda para har- camaktadır. Japonya, mevzuu bahsolan pa- rayı ticart maksatlar uğrunda sar- fettiğini bildirmektedir. Bundan başka raporda adanın yerlileri arasında göze çarpar de- recede bir nüfus azalması müşa - hede edildiği buna karşılık Japon nüfusunun çoğaldığı yazılmakta - dır. Japonlar, adalardan bazıların- da kanallar acmakta ve bir liman- dan bir !mana —denizin met za - manları müstesna olmak üzere— herhangi vakit, 3,000 tonluk ge- milerin geçebilmesini temin etme- ğe çalışmaktadırlar. Gerçi, Japonyanın Milletler Ce- miyetinden çekilmesi önümüzdeki Mart ayında resmen tahakkuk et- miş olacaktır. Ve “Milletler Cemi- yeti mandalar kamisyonu,, nun bu içtimar, Japonyanın da iştirak et- mekte olduğu içtimaların sonun - cusudur. Fakat anlaşıldığına göre, Ja - ponya, Milletler Cemiyetinden res men el çektikten sonra dahi, ada - larda ne yapıp ettiğine dair “Man- dalar komisyonu,, na her yıl bir rapor göndermekte devam edecek tir. Japon murahhassı sorguya çekildi Mülletler cemiyeti mandalar ko- misyonunun gayet mühim toplan- tısına dair etraflr tafsilât gelmiş - tir. Japon murahhası “tam Beş stat sorguya çekilmiş, Av dalardaki tahkimatım ve “gizli | harp hazırlıklarının,, sebebi sorul- muştur. Japon murahhası M. İto adalar- daki faaliyetin tüccart gayelerle yapıldığını söylemesine karşılık diğer devlet murahhasları, “ yal - nız 933 senesinde bu adalarda li- man vücude getirmek için Japon- yanın 80,000 sterlin harcadığma ve esas itibarile bu adaların tücca- vt ehemiyeti olmadığına,, işaret et- miştir. Japon murahhası, bunun üzeri- ne adaların etrafında denizin pek sert olduğunu söylemiştir.,, Japon murahhası M. İto'ya bun- dan sonra Maryan adalarmıdan en ettiği tayyare meydanından bah - sedilmiştir. İ adası, yalmız sevkülcey- 10 metreden düştü duştu (Baştarafı 1 inci de) maktadır. Çocuk bir aralık oyna- yıp koşarken bu buzlu camlardan birinin üzerine koşmuş ve buzlu vallı yavrucak doğruca — sokağa düşmüştür. Çocuğun düştüğü ye - rYin yüksekliği, on metre kadar var dıı Yere düşünce beyni patlamış- Baygın bir halde hastahane - ye kaldırılmış ve hastahanede ya- pılan bir çok tedavilere rağmen hayatmın kurtarılmasına imkân bılınımuııq vedün sabah saat altıda Bir ıııelırlılı böyle feci bir kazaya kurban gitmesile çok mü - teessir olan çocuğun ebeveyni son derece teessür içindedirler. Ma- dam Katina öyle bir hale gelmiş- tir ki, zavallı kadıncağız mecnun gibi, kendisini ziyarete gelenlerin boyunlarma atılarak ağlayıp gül - | mektedir. Şişanede bir facia (Baştarafı 1 inci de) si Bey, vakadan derhal haberdar edildiği için hâdise mahalline gel- mişti. Bir hasta otomobili de ge- tirildi. Baygın bir halde yatan bi- çare yaralı içine konularak, Be- yoğlu belediye hastahanesine kal- dırıldı, Polis, bütün geceyi tahkikatla geçirmiş ve kazaya kurban gide - nin Fenerde Tahtaminarede ka - zancı sokağında 9 numarada mu - kim Mehmet oğlu Recep efendi olduğu anlaşılmıştır. Hâdiseyi meydana getiren oto- mobil henüz bulunamadıysa da, dün gece, bütün ıırııludı oto- mr kırık olanlar zan altma alm- mıştır. Camcılar arasımda da bugün tetkikat yapılacaktır. Zabıtamızın azmiyle, buişi yapan otomobil mutlaka bulunacaktır. ve müseb- bip ıncydını çıkarılacaktır. TTTT ga İT açaıiİİD y gaa aa Haberin musahhih imtihanı neticesi Ihsan, Niyazi, Bahaettin Beylerin yarın saat 14 te Ankara caddesin- de Orhan Bey hanında “HABER,, gazetesi idarehanesine müracaat- Tarı , T T D T L TT DA LAG manlara girmeğe, neden menedil- Saipan büyük olan Saipan adasında inşa | miştir. şi noktasmdan kıymeti olan bir a- dadır. Fakat büyüktür. Amerikay- la Filipin adaları arasındaki hat üzerinde bulunduğu gibi İngiltere nin yeni Ginesine ve Avusturalya- a atlatabilecek gayet iyi bir mev- kidir. Japon murahhası M. İto bu tay- yare karargâhını da oranın hava vaziyetlerini tetkik etmek ve ba- hık işlerile uğraşmak için kurduk- ları cevabımı vermiştir. Mandalar komisyonu ikna olun- muş vaziyete değildir. Bundan sonra Japon murahhası na, şu şekilde bir sual sorulmuş - turt —- Pek alâ, mademki her şey vaziyette değildir. Adaları Bekki sakin ve bir mesuliyeti icap eden | lerin gözünden niçin bu kadar sak | hyorsunuz? Ayni tayyare meyda- | mrna ecnebi tayyareleri niçin in - miyor? EFcnebi harp gemileri, ya- hut alelâde tücar gemileri, ayni li- AT a t B . İ Te lll n a eai A Z ÜĞRARÜN r aRSCİ, » e AĞ Japon murahhası bu sual yağ- muru karşısında epi zorluk çek- miş ve şöyle cevap vermiştir: — Deniz manevraları yapılryor- du, B'ttabi bunu ecnebilerin gör- mesi doğru olamazdı. Fakat komisyon gene kanaat | getirmemiş ve manevranın aylar- ca süreceğine ihtimal vermemiş- tir. Japon murahhası nihayet şu mazereti ileri sürmüştür — Dünyanın o kısmında bir şey çıkması ihtimali olduğu için tabi- atiyle o adalara terbestçe herke- sin çıkmaması münasiptir.,, Fakat bu tarzı izah, Japonya hakkında uyanan şüpheyi daha iştir. DAZEL — Rlışam Pestazı (Baştarafı 1 inci de) babı musikinin toplandığı ve müş- teri beklediği yerdir. Bir incesaz takımı düzmek istiyen buraya ge- Kemaniler, udiler, klârnetçiler.. Elhasıl bütün sazendeler, nazen- deler affedersiniz hanendeler de- mek istiyorum burada emirlere muntazırdır.. Hemen pazarlık ya- pılır, Bir miktar avans verilir, Saz takımı hazırlanmış olur, Hepsi bedbin, hepsi müteessir. Evvelâ radyolara tatbik edilen A- laturka memnuiyetinin Mı. gazinolara ve sair yerlere tatbik edilmesinden endişe ediyorlar. Birisi şöyle dert yanıyor: — Ah beyim! Bütün bu işlerin müsebbibi şu kadm hanendeler yani kadın okuyuculardır. Bunla- rin arasımda pek müstesna olmak şartiyle hakikaten bir kaç tane sanatkâr vardır. Fakat ekserisinin | sanatten haberi yoktur, 3 lira mu- kabilinde ellerine bir ehliyet vesi- kası veriyorlar, Sonra şurada bu- rada canım Alaturkayı berbat e- den şarkılar söylüyorlar. Ekserisi- nin şarkı söylediği yerde dostu var. Dostuna bakıp gözlerini süze süze: *“Dizlerine kapansam, kana ka- na ağlasam,, diye sözde şarkı, ha- kihatte ilânı aşk ediyorlar. Yahut dostları biraz geç kalsa bu sefer de : “Nerdesin ey gönlümün nazlı ci- vanı nerdesin?,, diye sahneden sitem ediyorlar. Halbuki kadmsız Alaturka şarkıya kimse rağbet et- miyor, Bunların da girdiği yerden bereket kalkıyor. İsmi meçhul yay tutmasını bilmiyen bir kaç kişi bir olup da ağzı burnu yerinde bir iki kadın buldular mı? Hemen bir sözde incesaz takımı teşkil ediyor- Jar. Ve ötede beride bu san'a- H mahvediyorlar. Nitekim — et- tiler de Bir tarafta apartman sahibi — olanlara mukabil di- ğer tarafta hakikt — san'atkâr- ların ceplerinde kahve içecek pa- raları yoktur. Diğer bir sanatkâr söze karıştı: — Musikimiz hakiki bir anarşi içindedir. Rast gelen adamlar beno yapryorlar ve bu berabt şey- ler çelimiyordu. Asıl Alaturkayı faaliyet göster - | cam da birdenbire açılıverince za- | lir. Sabahattin Bey gibi, Mesut Cemil Bey gibi hakiki üstatlardan bir ikomisyon teşkil edilip bütün bes- teleri tetkik etmelidirler, Bunların | ki: haricindeki bestelerin çalınması menedilmelidir. Eğer Alaturkayı menederlerse biz hepimiz aç kalı- rız. Bu işle geçinen binlerce insan vardır. Bunlara yazık değil mi? Tasavvur edin ben yirmi beş sene- den beri keman çalarım elimden başka hiç bir iş gelmez bu yaştan sonra ne yapabilirim? Hangi san- | ati tutabilirim? Sordum: — Eğer Alaturkanın umumt yerlerde çalınması menedilirse ne te çalışıyorum, Eğer bu kadar za- manda seyyar satıcılık etseydim. ı Şimdiye kadar muhakkak üç beş kuruş biriktirir bir dükkân sahibi Komisyon Reisi İtalya murah- | olurdum. Bundan sonra ne yapma hası M. Tevdoli, “eğer Japonya, üzerinde toplanan bütün şüphele- |ri kaldırmak istioyrsa, adalara herkesin serbest meydan vermelidir.,, demiştir. SK lic d aa b eee di h bilmem ki? Alaturka öğrenmek için tam 11 sene tahsil etmek lâ- zımdır. Ön dört yaşından çıkabilmesine | beş yaşına kadar. Bir alafrangacınım Alaturka yirmi | serler çoğalmeıya kadar 10 Ikinci teşrin 1934 Alaturkacılar | Fransadakabine -(Ne çirkin n;ıllf'? (Baştarı kuruldu, fakat ... ——— Siyasi buhranın başgös- termesi endişesi var. Paris, 9 (A.A.) — Havas bil- diriyor: M. Flanden bu sabah ka- bineyi teşkil etmiştir. Kendisi hiç bir nezaret almadan kabineye riyaset edecektir. Yeni kabine şudur: Başvekil M. Flanden, nezaret - siz nazır M. Heryo, nezaretsiz na- zw M. Marin hariciye nazırı M. Laval, adliye M. Pernot, dahiliye M. Regnier, harbiye Je- neral Maurin, bahriye M. Pietri, hava Jeneral Denain, ticaret M. Marşando, Maliye M. Germen Martin, terbiye M. Malerme, na - fia M. Roy, müstemlekât M. Rol- lin, ticaret bahriyesi M.- Vilyam Bertrant, mesai M. Jarker, te- kaüt M. Rivolet, Ziraat M, Cas- sez, sıhhat M, Oueuille, posta telgraf telefon M. Mandel, baş- vekâlet müsteşarı M., Pero Pra- dier. Paris, 9 (A.A.) — Flânden ka - binesi mecliste merkezin ve radi - kal sosyalist ve diğer sol gruplar da dahil olduğu halde, sol cena - hın müzaharetini görecektir. Cum- huriyetçi sosyalistler Fransa sos - yalistleri ya radikal sosyalistleri takip ve yahut hayırhah bir istin- kâüf muhafaza edeceklerdir. Paris, 9 (A.A.) — M. Dumerg: “ İktidar mevkiini devreder etmez, asude hayatmıma devam için sürat - le ve sadece Turnföy'e gideceğini,, söylemiştir. M. Dumerg, milli bir - liği tahakkuk ettirmek için çağırıl- dığı zaman orada bulunuyordu. Paris, 9 (A.A.) — Dün akşam gıkan gazeteler M. Dumergin ay - Tılmasından ötürü teeesür göster - mekte ve bilhassa istikbal için en- dişe etmektedirler. Antransijan gazetesi diyor ki: “Devlet hâdimlerini ancak me- zara gittikleri zaman methediyo - ruz. Ve onları vakitsiz olarak ora- ya biz koyuyoruz. Bunun bizi ne - reye sevkedeceğini allah bilir.,, La Liberte gazetesi, hali hazır- daki teşrii devreden bir şey bekle- memekte ve meclisi dağıtılmak su- retile kati hükmünü vermeği mem- lekete bırakmağı derpiş etmekte - dir. Nihayet Deba gazetesi de diyor “Buhran içinden çıkılmaz bir buhrandır. Herkes biliyor ki bu derin buhran — adi buhranlardan farklıdır.,, kaaya aa aAİr li klklesiğ e öğrenmesi nasıl imkânsızsa bir A- laturkacmım da Alafranga öğren- | Dede | mesi o kadar imkânsızdır. Efendiyi çalan biradam hiç bir zaman Bethofeni çalamaz. Alaturkanın radyodan kalkma- st çok iyi vo yerinde bir hareket olmuştur. Zaten burası ekserisi sanat ehli olmuyan mrayyen bir zümvrenin azx sanat gösterip çok para kazandığı bir yerdi. Bu musikinin bütün dünyaya neşredilmesi doğru değildir. Şim- di dediğimiz gibi ehliyeti tam A- l laturkacı üstatlar ıopluuııılı ve Alaturka diye çalman cserleri tas- nif etmelidir. —Alaturkacılar da yalnız bunları çalabilmelidirler. Mazi tangosu gibi senfonize edilmiş Öztürk rühunu taşıyan e- serleri biz de pek mükemmel ola- rak çalabiliyoruz. Bu gibi &- hakikt bir sanat eseri olan bazı eski Ala- turka parçaları çalabilmeliyiz. ı B ö aS a SA Ki & miz bu hareket, Behbi tanbulda bulunan ka Efendinin öldüğü ıııbenn' ni Vaka şudür: » Konyada kunduracı V’H' w şeli E ! iki gün evvel dukkınl!* ken müvezzi Istanbuldan postadan çıkan bir rip kendisine vermiştir. Ü ninden vurulmuşa d mektup, aynen şöyledir: “Vehbi Usta : *— Selâm tabiidir. Sizlere lf Arslan kalfayı Beyoğlundâ git düler. Hiç sıkılmayınız. # de çok müteessir olduk. BU bendeniz size anlatayım. Beyoğlunda yürürken zun biri Arslan kalfaya aıhu-d.ızmx.ııyn.#:; ça münakaşa ettiler. Bunâ ğ da düşmanı bir bıçak çıkardı lan kalfaya üç defa sapladı " Tan bıçağmı çıkardı. Kalfa df defa sapladı. Karşıdaki YA FELİSESESESERECİRİYES da tabancayı çıkardı. ı ğ ralad. Cumhuriyet bayramt © : mı saat on birde de Arslan k,: ömür vefat etti. Niyi Kardeşim hiç müteessir yın. Cenabır mevlânın emri yazılmıştır. Ellerinden 'y Çok müteessir olduk, öyle bi dat delikanlıyı kaybettik.,, Mektubun altında olmn4 bir imza vardır. Vehbi Bey tubu okuduktan sonra hemen ? tahaneye koşmuş, kardeşi A" nın hayatından malümat almf' | zere Sultan Ahmette Binb te Dizdariye sokağında 13 SÜ4 rada oturan babasına cevap" , graf çekmiştir. Vehbi Bey sekize kadar İstanbuldan bif vap beklemiş, hiç bir haber yınca sekiz kırk beş trenine rek İstanbula hareket Vehbi Bey trene binmeden başka — bir tan yaldırm işaretli ikinci bir ye LERNE L EEJEE işiyle meşgul olduğunu öğref çok sevinmiştir. Vehbi Bey İstanbula gelmiş, kardeşiyle #” müştür. Bir iki güne kadar ” leketine dönecektir. Vehbi Bey kendisine bula geldiği zaman M fın d:l'nıı saât sonra bı/ Tine geçtiğini öğrenmiştir. Bu sür'ate diyecek yok su?... wŞ Mahkemeye verilef hırsız lııdınllf

Bu sayıdan diğer sayfalar: