25 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

25 Aralık 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cerrahlığı icateden- İer berberlerdir Parisde vaktile berberler traş *derler, tararlar, kırparlardı ama, Yaraları, urları da sararlar, ant: raks gibi, şarbon gibi hastalıkları tedavi eder, kan alırlardı. Bizde de hâlâ hacamadcılar var mıdır? Vaktile sünnetçi berberler oldu- Sunu ise herkes bilir. O zamanlar Parisde sanatları- Bı temsilen dükkânlarının önüne i korna asan berberler, ellerinin mahareti sayesinde geçinen, mu - *ynen yasalı loncalara tâbi esnaf| takımından gündelikçi kimseler - di. Bunlardan çoğu okuma yazma ilmezdi; zaten kanlı işlere elle- vini sokdukları için klise müteşeb- bisiyle klisenin nufuzu (altında İmiş olan üniversite onları a - foroz etmişdi. Filvaki klise iyilik maksadiyle bile olsa insan kanı - in akmasma yardım edenlerden Mef-st ederdi. Berberler sadece abse gibi, ya- hık gibi açık yaraları tedavi €- derler, kapalılarmı tedaviden çe- kinirlerdi. Görünmez — derdleri tedavi etmek için vucudu yarmak “Yarıcı, tabir edilen başka bir “ins cühelânın işiydi. Bunlar me- #aneyi yarıb taşları çıkarırlar, fr-| ameliyatma grişirler, fistülle Yİ açarlar, hattâ trepanasiyon bile Yaparlardı. Bu yarıcılar memleket memle- ket gezerler, bir verde mekân tut- Mazlardı. Bu, belki müşteri bul- makdan ziyade geride yakdıkları Sanların, bırakdıkları kurbanla - Tin gazabına u#samamak kaygu - Sunan ileri gelirdi. Bunun haricinde bir çok kesiş- ler de yaraları, kanatmadan iyi e- den Iâpalar ve sular tertib ederek Vkı tedavi ederlerdi. Bir gün berberler, başkalarının da cerrahlık ettiğinden (gazaba #elerek aralarında toplandılar ve r “Cerrah berberler,, Meydana getirib, komitenin ni - Tmnamesini Paris tüccarbaşı Et- Yen Rualo'ya 1268 yılında tasdik Müirdiler, Böylece cerrahlığın ilk resmi #ssşü komitenin haricinde ka- kn berberlerle, doktorların canı MW sikmışdı. Berberler, Obütün berlerin değil de yalnız cerrah betberlerin cerrahlık yapmasını kürtarı için zararlı tel#"-ki ettiler. oktorlar da azizlik (olsun diye “hların ders verib cırak yetiştir - Melerine mani oldular. Bu cerrah berberler bir mekteb “ya etmis'er admada Kolejin işlerdi. 1640 tarihli fermanla mekteb- den bu saltanatlı isim silindi, ders rin ancak üniversitenin bir mü- > huzurunda takrir edilebi- i bildirildi ve bugün Fransız “errahlığınn babası sayılan A- ren Pere'nin kürsüsü ( ders onundan kaldırıldı. ni Bu hareketler cerrah berberle- öyle bir şaşırttı ki yeslerinden k » berberlerle birleşerek tek bir bi yaptılar ve başlarına sa - erberbaşısı Jandö Retz'i Beçirdile, | say, aka bu serada XİV Lui'nin 'natı imdada yetişdi. vin mi seven bu kral XIlI Lui- başi ir fermanını tazeliyerek ber- Kii gene ikive ayırdı: Saç kes- Ve traş edenlere eskisi gibi mhp. Yaralarla nğraşanlara cer denildi ve cerrah ber- komitesi! İ Feliks Tassiye havale etmişlerdi. berlik başına berberbaşıyı deği! € de zamanının ve kendinin en an lı cerrahı Teliks Tassi'yi geçirdi. | Cerrah mektebinde vakia cer-| rahlık dersleri verilirdi ama, ho- calar yavaş yavaş cerrahlık yap- makdan vazgeçib yalnız ders ver. mekle vakit geçirmeğe başlayınca bu hoca cerrahların kıymeti kal madı. Cerrahlık etmek gene ber- berlere düşdü. Hocalarınm © geçimsizliğiyle şöhret alan bu mektebden de o zamanlar adamakıllı ne ber cer - rahlık, ne bir kitab, ne de bir fikir meydana çıkdı. Doğrudan,'cerrahlığı ileri gö - türmek için hocalara değil, asıl cerrahlığı bizzat tatbik edenlere ihtiyaç vardı, Ancak hastahanelerde, muha - rebe meydanlarında yapacakları tecrübelerle bu iş ileri gidebilir - di. Zaten cerrahlar bu yola dö - küldükden sonra herkesin onlara emniyeti arttı ve onu öğrenmeğe savaşanlar çoğaldı. Bu tecrübeli cerrahların Fran- sada birincisi Amdruaz Pare ol- du. Amdruaz 1532 de Parisde berber çırağı idi. Dükkânda işini bitirir bitirmez hemen hastahane- ye koşar, yaralı hastaların derdile uğraşırdı. O vakit Fransanın dört köşesinde muharebe edilirdi. O, ordularla beraber dolaşır. tecrü - besini, görgüsünü arttırırdı. Metz de kuşatılmış olan Dük dö Giz kraldan onu isteyince, hemen koş du, düşman saflarmı aşdı, şehrei irdi ve girer girmez... sakere bir) ii ge Ki YELE tr mademki yanlarında idi, yarala - nb ölmekden korkmak (gerek miydi? Amdruaz Pare öldükden sonra cerrahlık gene bir tevakkuf dev « resi geçirdi ve ancak XIV Luinin saltanatı zamanımda Feliks Tassi ile taze hayat buldu. Feliks Tassi şöhretini zekâsına borçludur. XIV Luiyi fstölden amel'yat etmek icab ediyordu. o Aemliyatı O, krala dokunmadan evvel has- tahaneye koştu; fistülden muzla” rib ne kadar hasta varsa yanma topladı, onları ameliyat ederek| bütün usulleri tecrübe etti, ameli- yatın nasıl yapılacağına adama - kıllı akıl erdirdikden sonra krala ameliyat yapdı ve muvaffak oldu. Bunu gören kral cerrahlık mek- tebini tekrar ihya etti ve Feliks Tassiye bir kürsü verdi. Derken mektebde kürsüler çoğaldı. Sen Deotrişin cerrahı Jan Biyenemeye teşrih, Gaston Dorleanm cerahı- na da osteoloji kürsüsü verildi. Yavas yavaş cerrahlık artık ya» bancı ellerden çıkıb ehil ellere geçiyordu. — Nitekim böylece bir! müddet daha emekledikden sonra; XV Lui zamanmda tıb fakültesi- nin temelleri atıldı ve nihayet 1794 de Fransa ibtilâli tıb fakül- tesiyle cerrahlar mektebini birleş- tirdi. z Bu kısa tarihçeden anlaşıldı- ğr gibi büyük cerrahlar şöhretle- rini kitaba, kaleme değil tecrübe-| lerine borçlu olmuşlardır. Eskiden birbirlerine karşı diş biliyen dok- torlarla cerrahların bugün can- kardeşi (o olduklarını söylemeğe hacet bile olmasa gerek! na koymak hevesine çin deniz üzerinde duracak sabit Den.z istasyonunun gece ve se gündüz manzarası Atlas denizinde sun'i adalar yapılacak Bundan bir kaç gün evvel, ga- zetemizde de okuduğunuz gibi, pi Atlas denizi üzerinden yolculuk E& bilhassa İngiltere, Amerika ara - sında büyük bir yarış mevzuu ol - muşdur. İngilizler, habire gemi yaparak ve bunların en büyüğünü meyda - öteki memleketlerin isteğini kam- çılıyorlar. İngiltere, Kuvin Meri diye kocaman bir “Deniz oteli, ortaya çıkardı. Kocaman bir tane kapılarak, ği de Fransa yapıyor. Almanya, ge- © ri kalmak istemiyor, fakat Ameri- ka, işi yer yüzünden kaldırarak, daha çabuk seferler yapabilmek ik üzere havaya çıkmak, tayyareler. #2” büyük hava gemileri yapmak ve hemen yolculuğa başlamak eme - * lindedir. Bunun için Amerikanm dahili bir istikraz bile yapacağını haber vermişdik. var ki, hepsinden daha mühim - dir. Yolculuğun hava tarikiyle da - ha çabuk yapılacağı apaçık orta - da durmaktayken, hava nakil va - sıtalarını yolcuların kullanabile - ceği ve pek emin bir şekle ne za - man sokacaklarını durmaksızın araştırıyorlar. Hava yolculuğunun hem emin,! hem çok para getirir o bir tarzda olması her halde bu işi yapanla - rın istekleri arasındadır. Meselâ bugün, tayyareleri At - İns denizini çabucak geçebilmek için, hazinelerine doldurdukları İ esansm ağırlığı yüzünden fazla! yük alamıyorlar. Şimdi deniyor ki: “Eğer, deniz yolunda tayyarelere otomobiller için olduğu gibi esans alma istas- yonları, veya umumi manada İs tasyon olursa, her tayyare daha az esans yükü almak suretiyle da- ha çok yolcu taşmak ve bu suret- le hava yolculuğunu tekâmül et- tirmek imkânı ele geçecektir.,, İşte bu ihtiyaçlar, tayyareler i- bir tayyare istasyonu kurmak fik- rini daha kuvvetlendirmiş ve As merikada buna şimdiden baş vur- muşlardır. Bundan on beş sene önce, A- merikalı muhteri Edvard Armest- rong bu işe yarıyacak bir fikir or. taya koymuş, denizde bir tayyare! istasyonu kurmağı düşünmüşdü. | Bu her hangi büyüklükde ve yükleniş kuvvetinde dalgadan müteessir olmıyacak bir çapda ve biçimde yapılacakdı. Amerikada, şimdi şimalt Atlas hava yolculuğu için, böyle bir is - tasyonun plânı, modeli hazırlan-. mış, küçük tecrübe e) İ Suni adaların, deniz İçinde Her 450 milde bir yapılacak olan bu adalar, tay- yarelere deniz istasyonları hizm görecekler kalacak kısıml!arile b.ri.xts görünüşü (köşede istasyonun yerinde durmasını temin edecek hususi çipa) muayyen bir nisbet dahilinde dal- ogalara her türlü harici © *dayanıklığının derecesi ölçülerek, belkin yarın, öbür gün tam bir ha- cımda bu istasyonlardan denize salıverecekleri zaman yaklaşıyor. “Tayyareciler, o şimdiye kadar daima şv fikri ileriye sürmüşler ve demişlerdir ki: “Atlas denizini *geçmek için, meselâ ticari maksatla kullanıla. cak bir tayyare, en çok 500 milde yeniden esans alabilecek bir du - rak elde ederse, işe yarıyacak de - recede yük alabilir... Aksi tak - dirde bütün alacağı tüccar yükü veya yolcu yerine esans yükle » mel mecburiyetindedir.,, Önce, bu işle alâkadar birçok mütehassıslara bile pek garip ve imkânsız görünen bu deniz istas- yonu işi, şu mantık dahilinde eni- konu mühim bir şekil aldı. Ve simdi Atlas denizi boyunca (o her 450 milde bir bu istasyonlardan yapılacak olursa, tayyare seferle- rinden her hususda tam istifade edilebilecek bir vaziyet meydana çıkacakdır. Böylece, meselâ Nevyorkdan Londraya 24 saatte gelinebilecek- dir... Bundan başka bu deniz istas - yonunun pek şayanı dikkat bir manzarası olacakdır. Üzerinde büyük bir oteli bu - anacak, bu otelde 100 kişi yata- bilecekdir. Hiç bir modern vasıta eksik ol- mıyacak ve topdan altı milyon! sterline çıkacakdır... Amerika bunu yapmağa ha - zırlanıyor. Hükümet tahsisat ve - ecek... Ve işte burada İngiliz - halde yeni beynelmilel bir misak İ akdi daha lâzım gelecekdir., * İer, işin ehemmiyetini kesdirerek alarga kalmamak için, ellerinden yapmağı düşünüyorlar. Hattâ o kadar ileri gidiyorlar ki, daha önce davranıp bu işi biz başarır ve transatlantik hava yol- iculuğunun inhisarını elde ederesk, dünya hava ticaretinin bir an i - çinde merkezi olabiliriz,, diyorlar. Yalnız bu tayyare istasyonları iyüzünden (beynelmilel (o hukuki noktadan bir başka mesele daha çıkıyor. Tamamen yeni bir şey olacak, bu deniz istasyonlarının beynel - milel kanunlara göre, vaziyeti na- İ sıl izah edilecek. Bunlara ne göz- le bakılacak. Demirlemiş bir gemi gözüyle mi, bakılacak... Deniz fe- neri sayılacaklar? Hangi gözle vaziyetleri mütalea edilecekdir. Sonra, harp zamanımda da bu İdeniz istasyolarının vaziyeti hay- İ li mühim olacağı zannediliyor. | Bir hukukşinas diyor ki: kanunlara göre demirlemiş bir gemi gözüyle bakılabilir. Demir - lemiş bir gemi ise, üzerindeki bay- İrakla tayin edilir. Hangi milletin . bayrağmı taşıyorsa o milletin ma- k gözüyle bakılacakdır. Fakat İngiliz - Amerikan ser- İ mayesiyle müşterek bir vaziyette bulunursa, ne yapılacakdır? Bilhassa harp zamanında, bu istasyonlar kime ait olursa, ve kar şı tarafın düşmanı ise, şüphesiz tahrib etmek istiyeceklerdir.,, Hukukşinas adam bu pek şa » yanı dikkat mütaleasını şöyle bi - tiriyor: : | “Tayyare istasyonları tatbik sahasına konulduğu zaman her “Bu istasyonlara beynelmilel” vr SE Siğez şağığl ğı &ş e” a ZEY,» TORSMEYŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: