6 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

6 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yılanlı dansöz niçi öldürüldü? (Baş taratı 1 ıncide) polis memuru Emil - Devo soka - ğında 47 numara diye verilen ad - vese doğru koşmuşlardır. Parisin bu maha'lesinde böyle vakalar çok seyrek — olduğundan merkezde fazla heyecan uyandır- Suştı, Emil -Devo sokağına vardıkları zaman hakikaten —47 numaralı evin ikinci katında bir balkonda elin e otomatik tabanca tutan bir, adam gördüler, adam — polisleri görünce: — Çabuk çıkmtz, — yetişiniz! diye seslendi.. Böyle bir emre itaat etmek tehlikeli olmakla beraber polis memurları merdivenleri dör- dar dörder atlayarak yukin kata şıktılar, Balkonun bulun?uğu — daireye griince gözlerine ilk çarpan şey esmer vücudlu güzel bir kadının kanlar içinde bir divanm üstünde hareketsiz olarak yatması oldu. Ufak bir muayene neticesin - de tabanca ile yaralanmak sureti- le öldüğü anlaşılarak elinde ta - banca ile kadınm baş ucunda du - ran adam tevkif edildi. Meçhul adam hâdise hakkında şu söz'eri söyledi: : — İsmim Cugliyeno Brava'dır. 30 yaşında ve aslen — İtalyanım.. Beş senedenberi bu kadının âşıkı bulunuyordu. Size söyliyemiyece - ğim bir sebepten dolayı metresimi tabanca ile vurarak öldürdüm. Bundan sonra kadınım vücudu muayene edilmiş, ve sırtı ile göğ- iki avukat : meraklı (Baş tarafı 1 incide) kibin' Hikmete vermiştir. Avukat Hikmet vekâleti aldıktan * sonra Ali Şevkete haber yollamış, mah- kemeye gitmeden paranm veril- mesini istemiştir. Bu sırada — Ali Şevket Beyoğlu Sulh mahkemesi- ne bir istida vermiş, kendisine Arnavut denmes'nden dolayı bir manevi zarar davası açmıştır. Ali Şevket, Krabet Kanburya- nın vekilliğini alan Hikmetin “Ar navut,, kelimesini yazdırmakta &- mil olduğunu zannetmiş, zaten a- rası açık bulunan H'kmetin ismi- ni bilmünasebe manevi zarar isti- dasında zikretmiştir. Yalnız bu is tidada Hikmetin ism' “S. İstanbul müstantiği avukat Hikmet Efen- di,, diye yazılmıştır.. Avukat H'kmet kendisine mahkemeye ve- ri'en resmi bir evra'ta “efendi,, deni'mesinin hakaret mânasını ta- şıdığını ile:i sürerek İstanbul Ü- çüncü ceza mahkemesinde Ali Şevket aleyhine bir hakaret dava- 81 açmıştır.Dün bu hakaret davası- na üçüncü ceza mahkemesinde | baş'anmıştır. İki avukat sorguya çek 14irten sonra Hik: davasını teşrih &t. * miş ve demiştir ki: — Herkeş bana bey dediği ve AdI ye Vekâletinin sicilinde de is- | mimin yanında bey ke'imesi yazı- hx bulunmasına rağmen Ali Şev. ketin, resmi bir istidada bana “e- fendi,, demesi hakarettir. Kend'si #skiden bana yazdığı mektuplar- da da bey diye hitab etmişti. Teş- kT edilecek bir ehlihibre vasıtası ile istidadaki cümlenin ve efendi kelimesinin hakaret mânasını ta- HADER — Akşam Postası sünden olmak üzere altı kurşunla vurulmuş olduğu görülmüştür. Yapılan tahkikata göre bu ka « dının 29 yaşında, ve Cezayirli ol - duğu anlaşılmıştır. Kendisi uzun müddet Montpar- nas ve Montmarter'de oturduğun- dan buralarda “Yılanlı dansöz,, ismiyle atnınmakta idi. "Karia on sene evvel Parise gel- miş ve çok güzel vücudu ve dans- lariyle kendisine çok iyi bir mevki yapmıştı. — Karia çıplak vücudu- na kocaman bir boğa yılanı sara - rak dansediyordu. Fakat bundan bir kaç ay evvel Pariste tanıdıkları arasmdan kay- bolmuştu. Sonradan bir çok 0 - yunlar vermek üzere Berline git - miş olduğu anlaşılmış, fakat ne zaman Berlinden döndüğü biline- | memiştir. Bundan başka — güzel dansöz yedi senedenberi zengin bir tüc - carın metresiydi. Bu adam ken- disine 200000 Ffrank kıymetinde bir ev almıştı. Senelerdenberi de ayrıca ayda 2000 frank pansiyon kirası veriyordu. Fakat güzel dansöz yalnız bir adamla yaşayamıyacak — kadar çapkındı. Nitekim — İtalyan âşıkı ile de beş senedenberi gizli gizli | buluşuyordu. Nihayet son zamarılarda kendi- sinlen bıkmış ve ayrılmak için ba- haneler aramağa başlamıştır. İtal- | yan da bunu hissettiğinden kendi- | ,sini anlattığımız veçhile — öldür- müşlür, p bir dâvâ şıyıp taşımadığının tetkikini iste- | rim. Bundan sonra Âli Şevket şun- ları söylemiştir: “— Bey olmak iç'n ciheti as- keriyede binbaşıdan yukarı rütbe- de olmak icap eder. Bundan baş- ka bey kelimesi minelkadim aile ismi olursa o zaman — kullanılır. Hikmet, bey olmadığı için kendi- sine efendi şeklinde hitab ettim. Daha doğrusu teamülen bu sıfatı taşımağa hakkı olmadığı için ken- disine efendi dedim. Kendisi dai- ma $. İstanbul müstantiği Hikmet kelimesini mektuplarında, yazı- | hanesinin leyhasmda kullandığı için istidada da bu sıfatı zikret- tim. Bu eıfatı hâlâ kullandığını müteaddit şahitlerle iepat edebili- rim, Hattâ şimdi yazıhanesinde bile bu levha görülebil'r. Efendi kelimesini de hakaret kastiyle yaz madım.,, . İddia makamı ehlihibren'n teşkiline lüzum olmadığını — ileri sürmüş, icabı düşünülmüş, davacı- nım sulh mahkemesine verdiği is- | tidadki cümlelerin hakaret mâna- sını tazammun ed'petmiyeceğinin ehli vukufa havalesi isteği redde - dilmiş,suçlu tarafından gösterilen avukat Artin Kavukçuyan, Ehil oğlu Zeki, Ramin'n müdafaa be- yanında malümatlarına müracaat edilmesine, avukat Hikmetin kapı sındki levha dolayısıyle Ali Şev- ket tarafından baroya yapılan mü racaata ve barodan Hikmete ya- | pılan tebligata dair yazıların ba- rodan istenmes'ne karar verilmiş, mahkeme 3 Marta bırakılmıştır. n'Müstakîl namzetler (Baştarafı 1 inci de) kademisi hocaları tarafından ya - pılan tadilât bitirilmiştir. K İntihab teftiş heyetine müra - caat ederek müstakil namzetlik - lerini koyanlar — onu bulmuştur. Bunlar arasında eski kadınlar bir- liği reisi Nezihe Muhiddin, eski | tar'h ve coğrafya — hocalarından| İhsan Şerif, tayyare cemiyeti İs -| tanbul şubesine bağlı üç numara - lt dernek reisi avukat Diyamandi Keçeoğlu vardır. Diyamandi Kas-| tamonu saylavlığı için namzetli- ğini koymuştur. Dün neşrettiğimiz listede gö - rüldüğü gibi kurultaya — on yedi kadın saylavy girmektedir. Bun - lardan beşi hâlen mekteb müdürü, altısı belediye azası, ikisi muallim biri muhtar, ikisi çiftçi, biri dok- tordur. Kadın namzetlerin — kısa birer tercümcihallerini de yazıyoruz: Doktor Fatma Şakir: — 903 de Zafranbolunun Akviran köyünde | doğmuştur. 911 de babası fırın -| cı Şakirle İstanbula gelmiş, 929 da Tıb Fakültesini bitirmiştir. — Altı yıldır Gureba hastahanesinde dok tordur, Huriye Baha İz: 46 yaşmdadır. Tahsilini Londrada yapmış, hayır işlerinde çalışmıştır. Yedi senedir Istanbul mekteblerinde pedagoji hocalığı yapmaktadır. Esma Zihni: 1900 da doğmuş- tur. Bezmiâlem kız lisesinin son sınıflarında yedi yıl fransızca ho-| calığı yapmıştır. Sekiz yıldır Ada- nadadır. Geçen devredenberi de Adanada belediye azasıdır. Benal Nevzad: İzmirlidir. 921| de Paris üniversitesinde edebiyat| okumuş, hayir işlerinde çalışmış, Yazi yazınışur. —930 danberi İz- mir belediye meclisi azasıdır. Mebrüre Günenç: Tahsilini 1919 da Arnavutköy — kollejinde tamamlamıştır. Çamlıca lisesinde ve Üsküdar Amerikan kollejinde hocalık etmiştir. Adana belediye- since seçilen ilk kadın meclis aza- sıdır. Mihri Hüseyin: 1819 da doğ- muştur. Kız kollejinden mezun- dur. On yıldanberi Türk mekteb. lerinde ve kollejde hocalık etmek- tedir. Sabiha: 29 yıldır. muallimdir. Kız muallim mektebi müdür — ve muallimliklerinde — bulunmuştur. Bugün Tokadda orta mekteb ri- yaziye hocasıdır. | Sabiha Gökçel: 1900 da doğ-! muştur. Ön iki yıldır İzmir kız muallim mektebinde hocadır. Beş! yıl evvel de müdür olmuştur. Bediz Aydilek: Bolu orta mek- tebinden mezundur. — Şimdi Bolu belediye azasıdır. | Fakihe Öznen: Istanbal darül.| fünunu edebiyat fakültesi ta- rih, coğrafya şubesinden mezun-| dur.> 12 yıldır Bursada hocadır. Hâlen Bursa kız lisesinde müdür-| dür. Meliha Ulaş: Edebiyat fakül- tesinden mezundur. Beş sene Er- zurum İisesinde edebiyat hocalı- ğı etmiştir. Şimdi Samsun lisesi edebiyat hocasıdır. Satı Kadın: Ankaranın Bitik nahiyesinin Kazan köyündendir. Milli savaşta ntalül olmuş bir as- kerin karısıdır. Beş çocuğu vardır. Çiftçidir. Evine kendisi — bakar. Köyünde muhtardır. ihsan Şerif En eski ve çok muvaffak hoca- | Rivkin dükkânındaki D | san Şerifin İstanbul Meb'usluğu - P na 'Saylav namzedi B 6 ŞUBAT 1935 Hauptmanın karısı 10-15) İira bahşiş verirmiş | /Yakılmak istenen kadın şahid. mahkemede bunu söyliyece Lindbergin çocuğunu kaçırıp | birden birisinin girdiğini öldürmekle suçlu Alaman maran- gozu Hauptman'ın muhakemesin- de şahitlikte bulunacak bir kadını yakmak istemeleri hakkında et- raflı malümat gelmiştir. Geçenlerde de yazıldığı gibi büyük bir berber dükkânı sahibi olan 43 yaşındaki Bayan Fanset odasında bağlı olarak ve alevler içinde bu- Tunmuştu, Rivkin uzun bir baygınlıktan sonra kendine geldiği zaman çıl- gınca şöyle bağırmıştır: Bilmiyorum, diyeceğim. Gör düğünü söylemiyeceğim, yemin e- derim. Bu kadın bir celb kâğıdıyle mahkemeye şahitlik için çağırıl. mış değildi. Kadın, kendisi mü- racaat etmiş ve şahitlik edeceğini söylemişti. Şahitliğe istekli kadınm yakıl- ma hâdisesi şöyle olmuştur: Müessesenin — memurlarından biri Bayan Rivkin'in odasından alev çıktığını görerek yukarı koş- müuşlar, kapıyı açarak kendisi bağ | L:, ağzı tıkalı ve yere yuvarlanmış olduğu halde bularak kurtarmış- lardır. Rivkin'in kendi anlatışmıma gö- re, odasında lavabo önünde yal- nız başma durürken arkasında Piyos davası (Baş tarafı I incide) kemeye gönderilen bir istida o - kunmuştur. Bu istidalarda, Piyos aleyhinde birçok sözler yazılmış olduğu gi- bi evvelce Piyos aleyhinde — söz söylemiş olan şahid Cemalin de bilâhare Piyostan para alarak es- | ki ifadesini değiştirdiği ve Piyo- su) lehinde söylediği bildirilmek. tedir. Suçlunun vekili söz istemi; gerek Memduh ve gerek Hakk | Turgudun nasıl adamlar olduğu: nun emniyet müdürlüğü ve ikinci şube müdürlüklerinden sorulması- nı iştemiştir. Son salhasına gelen muhakeme istidalar üzerine yeniden mühim bir safhaya girmiş, müddetumu- mi tahkikatın genişletilmesini, ilk tahkikat sırasında ifadeleri alm - mış olan polis Hüsnü, — Ahmed, Semiha ve Memduhun mahkeme- ye getirilmelerini istemiştir. Ancak Memduh ve Hakkı Tur- ğudun gönderdikleri istidalarla kendileri hukuku âmme şahidliği sıfatından çıkarak müddeijumum! mevkiine geçmiş olduklarmı — ve bunların gönderdiği — istidaların müddelumumiliğe verilmesini de istemiştir. Mahkeme heyeti ica - bını düşünmüş, suçlu vekilinin ta- lebini kabul etmiş ve polis Hüsnü, Ahmed, Semihanm âmme şahidi olarak mahkemeye getirilmeleri - ne, Memduhla Hakkı Turğudun istidalarının müddeiumumiliğe ve rilmesine karar vermiştir. Muha- keme 20 Şubata kalmıştır. ektebi — tarih muallimîBıy İh müstakil olarak namzedliğini koyduğunu yazmıştık. İhsan — Şe- rif kırk altı seneden beri hayatını derhal dönerek takma sakaili sahte bıyıklı olduğu pek bir adamla karşılaşmıştır. Sonra bu adam derhal hücuf girişerek kadını kıskırvrak mış ve bir sandalyeye sarıp malryarak ve ayni sandalyeyi * liyerek: J “Yan bakalım! Mel'un — yaht di!,, diyip sıvışmıştır. Bayan Rivkin, ateş almış W kemleden kendisini kııl'w'"iıı mişse de, odanın da ateş aldıl bir sırada hâlâ bağları içinde Y” de yatar bir vaziyette bulunu! du. Polise verdiği ifadede, “şahif lik yapmasını istemedikleri İ kendisini öldürmeğe kalkıştı! nı,, söylemiştir. Bayan Rivkin ne ıöyliyw Şunu söyliyecekti ki, şimdi suç!! mevkiinde olan Hauptman'ın Kaf $1 göze çarpaçak derecede çok _' ra harcıyan bahşişi bol müşter! rinden biriydi. Suçlu Haupi karısı mücsseseye her - gelişi! hesabını —bizim paramızla— 30 lira üzerinden veriyordu. Yüz masajı ve saç dan sonra 10 — 15 lira bahşiş ” nun için hiç kabilindendi. “Bu para nereden ıeliyol'“-, diye şüphelenecekleri bellidir. — 0 |—Grib- salgıni / (Baş tarafı I| incil Bunlara fabirka müdürlükleri * rafından mezuniyet verihw Sıhhat Müdürü Bay Ali Rıza # demiştir ki: * — Şehrimizdeki lise, orta ve okullardaki grib endişe verici kilde değildir. Mekteblerin hafta tatil edilmesi ihtiyati tedbirdir. —. Nezleye ve gribe yıkılınl vın hemen istirahat etmeleri, $ gara yapmaları, kendilerini memeleri lâzımdır. Hastalık suretle geçer. Seylânda (Baş tarafı 1 ü Bir milyon kişi içinde her te birinin bir hastalıkla duğu haber veriliyor. Gelecek aylar da, Seylan başlıbaşma bir felâket ayi Ve her yıl bu aylardan Şubat sonlarında ve Mart da, Malarya her yıl en göze surette tesirini yıpmı.kud" cak Nisan ayında yığulk murları beklemektedirler. Çiçek hastalığı olan etrafr polis kordonu all Yardım faaliyetleri devaf yor. retmiş ve tedris kürsüsü * da oturmuş binlerce gentif binde çok derin bir iz bi e Talebesi tarafından verilen “baba,, ismi ve yapılan bir mektep mar$if' “Baba, sesine susar * Tanrıdan dileğimiz: Y Beyti İhsan Şerifin muhitinde ne çok ,"udıçî* 4 teren canlı ve müheyiç larımızdan — Erkek — Muallim | fasılasız olarak mektepciliğe has- | dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: