17 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Y.“'İ pala lııyıklırmı ııvıılı « Tatak Sırıttı ve eğlendi: b — O zaman da buralarda av Bir tutmamazlık etmeyin!. hııd. bakaramız ki hepsi bir kö- bi Sinmiş, sıçan deliğinin bini Para,, ı:“"dl Sipari adaları görün - ü:" Mustafa bu adaların arasın: &n ufak ve sivri olanını gös- terdi; 5a ı?" Şeytan adası!... i. * Ne var orada?... n ş'mnlır varl.. 'e 'ıpıyorlır? L_ Onu kimse bilmiyor amma, u.h bildiğim bir şey varsa, bu .'lı. NYyanın en güzel limanı i - ı” Ç reis yıllarca bu dînı: . gemi avladığı zamanlarda k::nllı limanında barınır, giz- Y..l'“ bir levent söze kafıştı: D.ı Evet... Bunu ben de duydum. i Mehmed mırıldanır — gibi Vyle dedi: Yanında bulunmuştu. Demek A— buralara gelmiş ha!... d tafa sordu: j —Deli Süle ?... Ben bı yman mı u ü da düydüm. Onuş eslcin başlı: ınndeıunı, « Sonra İs - €rede olduğunu bilmiyor '”*-ın A'_llıııluyı gelen ihtiyar bir Ü Gldulunu söylemişti. ül lıll: iskelemizden bir İs - İsi geçmişti... Mılııı.d bunu söyliyen To- '“" Yüzüne baktı. Gözleri açıl- Sı].n » Acaba orada mıydı?. İ "hıeıln.ın? N::"llnı arıyan bir evlâd, o-| SAi neyapar?... ü'._"ll gibi kurtarmak için inde yürür... Halbuki se- '.d' bir iz bile yok... x Ş fustafa anlattı: , satılık mal gibi ge Zemiye dolaştırırlar. Bir İs- Semisinde olduğunu duy- ;'Clnlın bir iz demek 'hl kimbilir, bir gün ummadığın yerde N v0 e 5e — GK Ğİ — FüSK CA ER A GR D'l i Mehmedin omuzu- o_ —?lhlı!... Onu da ara- buluruz elbet!... ':“': ı.inl-â-fa. oturan küçük h el yi * Hüseyin!... Gemiyi M d.lmm yanından ge- >R, ettik, görelim!.. ui N 9”'( değiştirecek de- q'...l 'Ni biraz iskeleye doğ bu iş için bol bol yete- Mw denizden sipsivri » esmer bir kayalık N' tolunda, sağında ve N._&blın Deli Süleyman, Oruç | ——İ!o] mı, Venediklilere mi/ muş... & .:'.'--. Ta kendisi... İşte ben N"'!Omm Onun İspanyol gemilerin-| İme.. Onu da ararız...'Onu da buluruz elbet! No. 27 Büyük Deniz Romamı ilerisinde gene ona benziyen irili ufaklı kayalar görünüyordu. En| sonra bunların ortasında — Şeytan| adast.. Yalçın ve dik yarları, kes- kin kayaları, girintili çıkıntılı kor-| kunç yamaçlariyle yükseliyordu.' Kimbilir hangi rüzgârın getirerek| * kayaların yarıklarından attığı to- humlardan bir kaç ağaç Fışkırmış- t Kayaların oyuklarından sayı - sız kuşlar, martı, kartal, şahin ve atmaca, havalanıb konuyorlardı. Denizde iri yarı kılıç balıkları ge- ziyorlar, ara sıra havaya fırlıyarak yarım bir halka çiziyorlar,.tekrar suya dalıyorlardı. Küçük Hüseyin anlattı: — Adı üstünde bir yer... Ancak! şeytanlar bulunur burada... İyi bi- liyarum, biz de Şahin reisle bera- ber bir defa bu adanın arkasına sinmiş, bir fırtımadan — kendimizi ancak bu suretle ucuz kurtarmış- tık... ı Şimdi güvertede herkes Şeytan adasından bahsediyordu. Burası hakkında bir şey duymuş olanlar yahud buraya evvelce gelmiş bu- lunanlar, bildiklerini arkadaşları- na anlatıyorlardı. Bu aralık eski korsanlarım, hazinelerini buraya koyduklarına dair bir takım dedi- kodulardan bahsettiler... Ayni zamanda hepsi de yalçın kayalıklara, oyuklara ve havala - nıb konan kuşlara hayran hayran bakıyorlardı. Şimdi şu ilerideki büyücek ka- yalığı dönecekler ve asıl adanın önünden geçerek geminin rotasını Mesina boğazına çevireceklerdi. Köşeyi döndüler. Ali reis: — Buralarda şeytarilardan baş- ka kim barmnır zaten.., İşte, in cin top atıyor!... Dedi. Fakat sözünü henüz bitirmemiş- ti ki Deli Mehmed birdenbire dim- dik oldu: — Bir kayık!... kayık var..: — Evet... Bir kayık... O da bi. zi gördü. İçinde bir adam var... — Kaçıyor... Küçük adacıkların arasında gözden kabyoluyor... ÂAli reis oraya baktı. Arkadaş- larının yanılmadıklarını gördü. Sahiden orada açık mavi boyalı, beş altı adım boyunda, iki yelken-| li, güzel ve şık bir sandal — vardı.| Fakat buna sandal demekten ziya- de kotra demek doğru idi. Çünkü yelkeni büyüktü, kürekleri de var-| dı. Fazla olarak güvertesiyle am-| bar kapağı da görünüyordu. Ba - yağı sandallarda, hattâ büyücek | kayıklarda güverte ve ambar ka-| pağı falan olmaz. Yelken daha a- ğır ve direkler kısa olur. Bakın, orada bir Bu, hususi şekilde yapılmış bir tekneydi. Deniz kıyısında oturan bazı büyük senyrler deniz gezin- ti ve eğlenceleri için bu çeşid, gü- zel, kullanışlı, hızlı ve sağlam tek- neler yaparlardı... Meçhul kayık büyücek bir ka - yalığın arkasma girdi ve kaybol - de (Devamı var) V ? _HABIR llqıııhılıu | RADYO | | BUGUN 17,30 — İnkılâb dersleri (Üniversi- teden nakil) Sinop saylacı Vasaf Ke - mal, 18,30 — Jimnastik bayan Azade 18,30 — Telsiz musiki plâk, 19,30 — Haberler, 19,40 — Havayen kitar or- kestrası - Zeekriya ve arkadaç'ları, 20, 10 — Ziraat bakanlığı namıma konfe - rans, Abdurrahman, Hayvan hastalık- ları mücadelesi, 2040 — Bayan Nimet Vahit - Şan, 21,20 — Son haberler, 21, 30 — Radyo orkestrası, 22,00 — Radyo tango ve caz orkastrası. 223 Khaı. VARŞOVA, m. 11420: Şarkılar. — Çücük tiyatrosu, 18:Dans müslkisi. 14,50: anferanı. 10: Gköç. 1045 konfermas. 90: Orkesten. 20.45: Sözler. 20,06: Aktülalite. 21: Şan program, — Haberler, — sınr — Reklâmlar, 22,30: Budapoşteden na- di ÇOperet musikisi.) 24: Sörler. 24,08: Plâk 14 Klz. MOSKOVA, 1714 m. 161 Bözler, 16,15: Çocuk programı, 18,80: Rızdlordu neştiyatı, 10,80: Opera nakti (Bc- nebi dilde). 2306: İngilizce neşriyat. 24,06: Almanca eşriyat, 882 Khı. MOSKOVA, (Btalin) 881 m. 1T: Denfönik konser (Berllor ve Vagner.) 18,20: Bir opera temsilini nakil. 22,80: Dana 543 Khz. BUDAPEŞTE, 500 m. 18: Düo gilar konseri. 18,80: Sözler. 19: Çingene müklkisk. 20: Konterans. 20,40: Pi- yano konseri, 21,15: Stüdyo ekeçi. 22,10: Ha berler, 22,30: Avrupa aakil kenseri. (Ope- retlerden garlılar ve havalar.) 24: Salon or- kostrası 9064 Khz. HAMBURG, 388 m., 17,50; Hafif müsiki ocak. 10: — (şömine) sohbetleri. 20: Skeç (musikili).21: Spor. 21,20 Haberlar. 21,801 Karışık neşeli şenriyat. 22,90 Şaheserler kanseri, 880 Khz. BRESLA V, 316 m. 171 Küçük radyo orkestensi, 10: Kpor ha- berleri. 19,30: Aktüalite, 20: Heuri Maztenan- nuca eserlerinden yarkılı Yoönser. Y1; Şarkı ev müsiki parçaları. 22,30; Şaheserler kanseri (Lalpzlg'don). 28: Haberler. 28,80; Dana. Şet ndebıııTURAN leski Miller CEMAL SAHIR OPERET HEYETİ Tiyatrosunda bıı akşam Birlikre NAŞİD Temslllerl Onsekiz kocalı kqdj Opeıc( 3 perde büyük orkestra Bale Heyeti —G çem Akşam Postası —— —a IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Felgrat Adresii İSTANBUL HABEH Tekefon — Yazıı 28899 — İdare: TarT0 WENERSEMENEReA ERSERALELEnE aN SEERSeseRSARERSASe ABONE ŞARTLARI ILÂN TARİIFESİ Fionret Hânlarının eat 1234 Kosmi ilânlar 10 Kuruştar. Lamsnaseelinsiüremi üi Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basılaığı yeri (VAKIT) Miatbazaı et SüÜe. a _T KUPON 43 17-2-935 Nılıledeı ( Vâ-Nü ) “— Bu eve girmiyecek!,, Nişanlanmalarından evvel — de böyle sanmıştı. Böyle söylemişti. Vahidi kovan adamın cenazesi he- nüz evden çıkmamışken, va Kâmi- le, matem içinde, manan zayıfla- mışken, Vahid, birdenbire geliver mişti. Şimdi, balkonda durduğu sıra - da bu macerayı düşünüyordu: Vahid bahçede bir işaret yap - mıştı. Matmazel Jackson bu işa - reti tanıdığı için, onu karşılamış - tı. O sırada, evdeki — akrabalar dağılmış bulunuyordu. Murad e- fendi de aşağıya inmişti. Kâmile, babasının biraz evvel kapatılan tabutu başında duruyor- du. Vahid, yavaşça odaya girmişti. Elini Kâmilenin omuzuna koymuş | tu. Genç kız, kendini bu adama karşı müdafaa etmek istemişse de, — onu çok seviyordu! — müda- faa edememişti... Mürebbiyesi de, ona, “aşk hiç bir şeyi dinlemez. Ve harekâtı - mız da ölülere karşı kayitli ola - mayız!,, felsefesini aşılamış değil| miydi? Vahid, Kâmileye, gizli nişan - lanmalarının saadetini hatırlat - mıştı: — Eğer yolunu şaşırmış bir mü- tereddi olsaydım, size bu derece hürmet etmesini bilir miydim? de- mişti. Bu söz, o dakika, — genç kıza, ne mantıki gelmişti yarabbi, ne mantıki! Kâmile, mürebbiyesinin uzak - tan göz hapsinde bulunarak, kır - larda, korularda, Vahidle birlikte gündüzün dolaştığını — hatırladı.! Geceleyin de, gene ayni — kontrol altında, bahçede gezerlerdi. Ve bütün bu gezmeler esnasında, Va- hid, hiç bir taşkınlık göstermemiş ti. Yalnızca, elini genç kızın kolu- na sokardı. Kâmile, bundan öyle zevk duyardı ki... Bu zevk durur.- ken, verdiği sözü tutmak, ona pek ehemmiyetsiz. görünmüştü. Bir taraftan da Vahid, yalvarıyordu; mürebbiyesi isbat ediyordu; Kâ - mile, istikbali, göz önünde bulun - duruyordu. Rüzgârlar, esiyordu. Ve genç kız: “— Yarabbi! Ben bu evde yal.- nız başıma ne yapacağım?,, diye düşünüyordu. Sonra, birdenbire, mürebbiye -| si, onu, delikanlı ile yalnız bıra [ karak silinib gitmişti. in Gelecek Esir Kadın HABER'in tefrikası Üçüncü kitab ASILMIŞ KADIN Fiyatı 5 Kuruştur Bu meraklı ve heyecanlı romanlar serisinden her on beş günde bir kitap neşrolunur. Her kitab başlı başına bir romandır, Şimdiye Kadar Çıkanlar : 1 Bir Mühim Cinayet 2 Sarı Saçlı Adam 4 Mavi Portakal Tevzi Yeri : Vakıt Matbaası — Ankara Cad. : Istanbul Ho 20 İ At ve His Romanı aaaalaaasaNnateenmnaeSinüNee| Bu fırsattan istifade ederek, Va. hid, Kâmileyi kolları arasına ala. rak sıkmıştı ve sonra oradan git- mişti. Gittiği zaman, Kâmile, ar- tık, verdiği sözü — tulmayacağını gayet iyi biliyordu. Tabutun bu- lunduğu odadan bu hisle çıkarak uzaklaşmıştı. Şimdi, balkonda, bütün bu ma- cerayı, gözünün önünden geçirdi: “— Fakat, ayni hâdise tekerrür etmiyecek! dedi. Vahid, bu eve girmiyecekt,, Lâkin, karar verildiği vakit, gerek Kâmilede, gerek etrafımda bir boşluk hasıl olmuştu. Gecele- yin oğlu ile, Feridle ve mürebbiye ile birlikte eve gelirken nasıl ka- ranlıklar içindeyse, şimdi de ma- nen öyleydi. Her şey bittiği ve Feride kara- yını tebliğ ettiği zaman, artık ni- çin yaşayacaklı? Bu bahçe, bu tarasa, bu man- zara, eskisi gibi olmryacaktı. O, burada, hatıralariyle müca- dele ederek yaşamıştı. Çiçekler, kuşlar... Bunlar, ne çocuk oyun- cağıydı. Oğlu?... Oğlunu düşü- nürken kendine geliyordu... Oğlu nu ne yapacaktı?... Dürdane Hanım, ona, hayatı- nı, yeni baştan yapmasını tavs'ye etmişti. Fakat, nerede? Nasıl?... Kaçmak, mevcudiyetini saran o büyük ihtirasmdan kurtulmak... Fakat nereye kaçmak? Nasıl kur- tulmak? Yıldızların izleri uzanıyordu. İnsan onların altında oldukça, başka yere kaçmakla burada bu- lunmanım arasındaki fark ne ola- bilirdi?... “— Buna rağmen, bu dermni mücadeleyi bende yaratmasına rağmen, o adam, bana altı sene- den beri uzak kaldı ve ben ona bigâneymiş gibi kalabildim...,, di- ye düşünüyordu. (Devamı var) Bir tasrih 9 Şubat tarihli sayımızda (Şelire - mininin gülü: Bay Osman — Daver) isimli bir yazı çıkmıştı ki bu yazı, mi- zah muharririmizin İstanbulun he- men her tarafında pek çok kimselerle yapmış olduğu şakalardan biri olup maksadın bir lâtifeden ibaret bulun - duğunu ve bunda Bay Osman Daveri istihfaf yollu hiç bir niyet olmadığını tasrih ederiz. Sayı :

Bu sayıdan diğer sayfalar: