April 16, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

April 16, 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

39 NİSAN — 1935 Afrikanın Hitleri! — Şimali Afrikada Ibni Celül adlı yeni bir lider faaliyete geçti 1773 Senesinde İng'ltere" hü - kümeti İngiliz çayınr Amerikaya ithal etmeğe teşebüs etti. Ameri - kalılar bunu kabul etmiyerek bir isyan çıkardılar.. Büyük bir sür'at. le gen'şleyen bu isyan bir ihtilâle çevrildi ve en nihayet İngiltere A- merikayı kaybetti.. Bu vak'adan tam 162 sene son - ra yani bu gün Fransanın — şimali Afrika müstemlekesi olan Ceza - yirde buna benzer bir — vak'a ol- maktadır. Mesele şudur: Fransa, son zamanlarda Ceza - yir şaraplarının Fransaya girmesi hâakkında bazı güçlükler göster - mektedir. Cezayir şaraplarına karşı ağır gümrük koymakla — başlayan bu müşkülât karşısında bugün bütün Cezayir şarab ticareti iflâs etmek tehlikesinde bulunuyor. Cezay'rde şarab ticaretinin if - Tâs etmesi demek tüccar, çiftçi, a» mele ve fabrikatörden mürekkep altı milyon kişinin iflâs etmesi ve aç kalması demektir. Bu altı m'l- yon kişi şimdi Fransa hükümeti - nin bu yeni kanununa ve Fransa hükümetine karşı gelmek için ha - | zırlanıyor.. İhtilâlc'ler ilk iş olarak Fransız hükümetini temsil eden polis, jan- | darmalara ve bilhassa son zaman- larda Fransa nüfuzundan istifade ederek yerleşen ve sayısı pek fazlı yüksslen yahudilere çatmağa baş- Tamışinteder. Fastâ, Cezâyirde, ve diğer bir çok yerlerde her gün bir çok suikast - ler yapılmakta ve zabıta, gözünün önünde yapılan bu cinayetlere mü- dahele edememektedir. Müda - | hale etmek isteyen polisler halkın hücumuna uğramaktadır. Geçenlerde genebu isyancı kütlelerden biri Setif hükümet ka- rakol'yle yahudi mahallesini bas - mış, neticede yahudi mahallesi ta- mamiyle harab olmuştur. Bu, ve bunun gibi — vak'alar Fransız hükümetinin de gözünden kaçmamış ve bu mesele Fransız as- kerft şürasında konuşulmuş, netice- de Cezayir yerli askerlerin'n diğer müstemlekelere nakledilerek Ce . zayire Senegal askeri kuvvetleri - Hin yerleştirilmesine karar veril - miştir. Fransızlar Cezayirdeki bu kal - kınmada — Panislâm'zm parmağı görmektedirler. Bu cereyanın en büyük mümessili — sayılan Hicaz Kralı İbnissuud ile Cezayir ihtilâl. cileri re'si tanılan İbni Celül ara - sında birtakım — münasebetler ve hattâ temaslar aramaktadırlar. Genç, ve ateşli bir vatansever olan İbni Celüle Afrikanın Hitleri ismi verilmekted'r. Kendisi dok - tordur. Tahsilini — Pariste yaptığı gibi Fransız hastahanelerinde de uzun müddet çalışmıştır. İbni Celül memleketine — avdet et'ği zaman ilk vakitler tamamiy - le mesleğine sadık kalarak doktor- luk yapmağa başlamış, fakat bir senedenberi doktorluğu bırak - mış Ve politikaya başlayarak ihti- Iâlcilerin başına geçmiştir. Tddia edildiğine göre Alman - yada Hitlerin kazandığı muvaf - fakryet onun üzerinde de büyük te- sirler yapmış, Ve İbni Ce'üâl Af - rikımı Hitleri olmağa ahtetmiş - Müteşebb's ve atılgan olan genç doktor, evvelâ kendi kendine bü - yük bir çalışma proğramı hazırla - mış, bundan sonra bütün Afrika - da büyük bir seyahata çıkmıştır .. İbni Celül bütün gezdiği yerlerde konferanslar vererek halkı istiklâ. le ve ihtilâle teşv'k etmiştir. Bu çalışmalar yavaş yavaş te- sirini göstermeğe çalışmış, ve A- rap kabileleri arasındaki zıddiyet yavaş yavaş azalmağa, ve ortadn kalkmağa başlamıştır. İlk zamanlarda genç doktorun bu seyahatlerine Fransızlar hiç e- hemmiyeot vermek isteme - mişler, istediği yere gitmesinde, ve istediği sözleri söylemesinde kendis'ni serbest bırakmışlardır .. Bu ara İbni Celül bir kaç defa Ce- zayir umum! valisini görmek iste - mişse de mağrur bir adam olan va- li kendis'ni kabul etmemiştir. Halbuki bugün vaziyet tama - men değişmiştir. İbnicelülün — şi - mali Afrikada nüfuzu ümumi va- liden kat kat fazladır. Bu genç ve azimkâr doktor, bugün milyonlar- ca kişilik bir Arab kütlesini peş'n- den sürükleyebilecek bir kabiliye- te gelmek üzeredir. — Araplar ker.”is'ni fevkalâde çok sevmekte ve bütün sözlerine itaat etmekte - dirler. Cezayirde hüküm süren iktısa - di buhran da İbni Celülün propa - | ğandasma çok yaramaktadır. İşsiz kalan bütün - çiftçi — ve ameleler kendisin'n etrafında toplanmıştır . Afrika Hitleri onlara — Fransanın ezayir ziraatini ele geçirmek için yerli çiftçiliği imha ettiğini izah etmekte, ve buna misal olmak üze- re de Cezayir şarabının artık Fran- sa tarafından satm alınmadığını | göstermektedir. Ibni Celülün ileri sürdüğü nok - talarJan biri de Cezayirde yapılan ihracatın yalnız Fransız vapurları vasıtasivle yapılabilmes'dir. — İb- ni Celül statistiklerle Fransız va » purlarının nakliyatı — hususunda dünyanın en bahalı nakil vasıtası olduğunu ispat etmiş, ve Cezayir ihracatının senelerca âti| bir vazi- yette kalmasının en büyük sebebi olarak bunu göstermiştir. İbniCelâl şimdi — kendisine en fazla sadık olan Araplardan tak - riben 20000 mevcutlu silâhsız bir ordu teşkil etmiştir. Bu silâhsız or- du Almanyanın meşhur Hitler or . dusuna fevkalâde benzemektedir. Bu askerlere b'r kaç defa resmi geçid yaptırdıktan — sonra geçeti Teşrinievvelde bütün Cezayir hal- kıra hitabeden bir beyanname neşretmiş ve Cezayir halkını Fran. saya karşı boykotaj yapmağa da - vet etmiştir. Bundan sonra Fransız hüküme- tine müracaat ederek Şimali Afri. kaya karşı konulan iktısadi kayit- larin kaldırılmasını istemiştir. Kaldırılmadığı takdirde büyük bir ihtilâl'n önüne geçilemiyece » Hini bildirmiş, böylece Fransız hü- | kümetini tehdid etmişt'r. Bunun üzerine Cezayir umumi valisine İbni Celülün tevkif edil » mesi b'ldirilmişse da umum! vali buna muvaffak olamamıştır. Şeflerinin tevkif edileceğini du- yan Araplar derhal evini abluka etmişler ve polislerin yaklaşması - na müsaade etmem'şlerdir. Araplar İbni Celülü tıpkı Hit , HABER — Akşam Postası Habeşıstan n iÇçyüzü Imparatorun bile menedemediği iğrenç bir usul .. Habeşistan dağlarında yeryer satış yapan klübeler vardır. Bu kulübelerin hemen ekserisinde güzel Habeş kızları bulundurul . maktadır. Geç Habeş - kızları, yolları uğrryan yolculara, bol bol satış yapmaktadırlar. Bu kulübe - lerde satılan şeyler Talla ve Tuc denilen bir nevi içkilerdir. Habeşistanın Altuki dağı yer - yüzünün en ğok ev bulunan bir dağıdır. Burada Hindi büyüklü - ğünde tavuklar, ceylânları tavşan: lar kaynaşmaktadır. Kafile bir sıcak gün buraya uğramıştı. Sa- dık Paşa ve maiyetindekiler, etra- fa saldırarak bir kaç dakika için- de hayli tavuk vurdular. Avlar, | hemen pişirilerek yendikten son - ra yola devam edildi. Yolda, uzun bir ağacın üzerinde testi yerine kullanılan bir kapakla bir bez| parçası göze çarpıyordu. Tercü man bunu izah etti: — Bu kabakla bez parçası yıl - lardan beri burada asılıdır. Bun- lar, kahraman bir Gallanındı. Gö: müldükten sonra buraya asıldı. Gelip geçenler hatırasını anıyor lar, A A Habeşistanın en korkunç yeri Ebba Cenber geçididir. Bu geçide verilen ad bir Habeşlinin adıdır. “Burada düşmanları — tarafından pusuya düşürülmüş, uzun bir çar- pışmadan sonra öldürülmüş, onun için kendi adı boğaza verilmiş. Kafile buradan geçerken başıboş bir katıra rastladı. Tercüman: — Muhakkak sahibi vahşiler tarafından parçalanmış dedi. Ka tır nasılsa kurtulmuş, fakat ölüme mahküm. Çünkü şimdiye — kadar koşmaktan artık yürüyecek hali ler gibi sağ kollarımı havaya kal - dırarak selâmlamaktadırlar . Ve bilhassa iki de bir de ileri sürdü - ğü yahudi aleyhtarlığı propağan - dasını çok takdir etmektedirler . Bazı Fransız gazetelerinin id - diasına göre İbni Celül, Hitlerin adamıdır. Ve Almanya Cezayir - de bililtizam Fransa — aleyhinde | Nazi propağandası yaptırmakta - dır. Hattâ bunlardan birisine göre #an zamanlarda Cezayirde Barön- ne İrene Svers isminde fevkalâde güzel bir Alman casus kadını yâ- kalanmıştır. Almanyanın bu işte ne derece rol oynamakta olduğu mahkeme esnasında meydana çıkacakştır. M. $. | dırdım. Garip, tuhaf bir manzara!| kalmamış. Vahşi bir hayvana rast-| lamasa bile sudan uzak olduğu için zavallı katır susuzluktan öle- cek.. ... Habeşistanın Menabella deni-' len yeri, bir eşine rastlanmıyacak kadar garip bir yerdir. Burada o- taranlar, su yerine yalnız yağmur suyu içerler. Yağmur suyu da yüz-| lerce mettre derinlikte bir çukura toplanmaktadır. Kadımlar, tulumlarla buraya| inerek sularını temin etmektedir- ler. Fakat sarp kayalardan bura- ya inmek, herkesin kârı olmıyan bir iştir. Bir yabancı suların top - landığı yere yüksekten bakarsa, muhakkak gözleri bulanarak bay- gınlık geçirir. * * Kafile Tadiçça'ya geldiği va kit, bütün seyahat esnasında kar- şılaşmadığı bir vaziyet karşısında kaldı. Habeşistanınm hiç bir şeyi hak - kıyle bilinmediği muhakkaktı. Bu- rada her dağın başka bir esrarı vardı. Bir saat önce, arı büyüklü ğünde yeşil sineklerin hücumuna uğrayan kafile, Tadiçça'da rahat etmeğe karar vermişti. Çadırlar| kıınılup yemeğe hazırlanılırken, bir sürü karaltının ilerle, Heklı oldüğu görüğdü, Bizaz son” ra bunların yüzlerce maymun ol duğu anlaşıldı. Kafileye — biraz yaklaşınca, Şevket Efendi, tüfeği- ni doğrultarak ateş etti. Maymun lar, neye uğradıklarını anlıyama- mışlar bir saniyede allak bullak olmuşlardı. Garip bir çığlıkla ka - çışıyorlardı. Fakat yavrular anne- leri kadar koşamadığı için hemen annelerinin omuzlarına — atlıyor- du. Bazı yavrular annelerinin kuyruklarına yapışabildikleri için annelerinin kuyrukları ile sürük - leniyorlardı. Maymunların bazı » Jart ayr kadar büyüktü. Maymun sürüleri uzaklaştıktan sonra birdenbire hava kararmağa başladı. Yağmur yağacak dımıı'e' kalmamış, şiddetli bir sağnak bo-! şanmıştı. Göz gözü görmüyordu. | Bu, antak yarım saat kadar sür -| müştü. Yarım saat sonra eraf toz duman içinde kalmış. Hesckes ça -! mur içinde kalmıştı. Toz bulutu dağıldıktan sonra şiddetli bir sı » cak etrafı kavuruyordu. Habeşler, güneş çıkar çıkmaz, yakındaki dereye koşarak yıkan - mağa başladılar. Sadık Paşa da, tenha bir yer arıyarak burada yı: kanmağa başladı. Yıkanışını şöy: Te anlatmaktadır: — Yıkanmağa başladığım va - kit etrafımda hiç kimse — yoktu. Gözlerim kapalı olarak sabunu yüzüme, başıma sürdükten sonra sefertasınıla suyu dökerek gözü -| mü açtım. Bir de ne göreyim. Ba- şıraım üzerinde bulut gibi bir ka -! raltı çökmüş. Başımı yukarı kal -| Arkamdaki sivri taşım üzerinde bir koyu renkli Habeş durmuş. Fakat nasıl duruyor. Başına gam- selesinin başlığını giymiş, gııuıe—î lenin iki ucunu iki eliyle tutarak; kanat gibi açmış iki kat olarak ile- 4 riye doğru eğilmiş. Üzerimi pele” E rinle tamamile çadır gibi örtmüt .. Yüzüne hayretle baktığımda gü * lüyordu. Ne istediğini sordumk |* Parmağıyle güneşi, sonra başım! gösterdi. Beni güneşten muhafa * | za için gamseleyi kurmuş.. Eğef bunu yapmasa imiş ben çoktan ö bür dünyayı boylamış olacakm” şım.. İşi sonradan anladım. Çün * kü güneş, beyaz insanları bir kaf dakika içinde öldürecek kıdl' şiddetli idi.,; Ş e Habeşlerin en garip âdetlerin: den biri de öldürdükleri düşman” ların tenasül âletlerini kesmektir: İmparator Menelik bu usslü — n€ kadar menetmek itemiş ise d€ muvaffak olamamıştır. Kafile yö da yürürken omuzunda bir mi rakla bir habeş çıkıverdi. Kafil. yi görünce yolu değiştirmek, sa vuşmak istedi. Sadık Paşa, yaka * lanmasını emredince, bir kaç beş, yıldırım gibi üzerine hücı ettiler. Yabancı Habeş, üzerine gelel Jere karşı duramıyacağını anla mış olacak ki teslim oldu. Başın daki Habeşlerle kafilenin bulun duğu yere gelinciye kadar kafi nin kim olduğunu öğrenmiş. Sa sdrk Paçanın bargraema gelimee, men diz çöküp, belinde taşıdığ! bir torbadan bir avuç kadar parçası çıkarıp yere yaydı. Bun lar, Habeşin mağlüp ettiği dü$ manların tenasül âletleri idi. 'Tercüman Habeşin söyledikl rini tercüme ettit — Gördüğünüz Habeş hayatı! da mağlüp ettiği düşmanların $ dedini size ispat etmekle kahra- man olduğunu göstermek istiyö Habeşlerde harpte düşman sı yerine tenasül âleti getirmek dettir. Asker, kumandanmma erkek öldürdüğünü bununla i eder. Harpte daima buna dikk$ edilir. ; Sadık Paşa, Habeşi serbest bi raktırdı. Yalnız ayrılırken ne pacağını sordurdu. Hıbq şu ce vabr verdi: — Ölüme.. — Niçin.. — Çünkü sevdiğim kızı başk biri almış. Onu öldüreceğim. P Habeşi öldürdükten sonra ben ©© yaşıyamam.. — Peki nasıl öleceksin.. — Nişarnlımı kapıp dağlara $ kileceğim.. Onunla dağlara kaç gün başbaşa — yaşıyabiliri Fakat beni müdafa edecek kis! “sem olmâdığından orada eli bir gün vabşi bir hayvanın taâf ruzuna uğuyacağız. Yanımdt” sevgilimi hiç bir vakit ayırmıy$. | cağımdan yabani hayvanı ben Ü düremezsem, © her ikimizi parçalıyacak. Mabeş, ne kadar ısrar edildi arzusundan vaz geçmedi. YO devam etti. N 2. Dokuzuncu yazı: Adisab giriş — Ücretle ağlıyanlar, görnülüşü — Habeşistanda mnan nevileri..

Bu sayıdan diğer sayfalar: