4 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

4 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çalınmış çocuk peşinde Polıs Hafıyesı (X:9)un harıkulade maceraları * TTTT . BER) -3 ALCABA KTANİ : YOK. PU-N.AYI şU Hl AYA LAYI K KÜ SİMDİ. GLOR- KĞU YAY/ KURTA fğ’:: öip RAYAM , TALDANI ORSUN & BU EKSTER- BULAMIYACAK Tılı KUTUSUNA ATYTAYİM. — VE SANA YARDIM EDEMİ. ABU: AY ANLIŞ ş Foıoıw Yu&u%ü:f FAKAT rı’ 24 5A, SITORKDTA GTORYA. BAK SANA « İK WERİ YAKMAK-IRTAN KORKLU5 Doi YTİŞALI YORUM . 204 ” —îinoıwzı SBULUR. #üçuk GAZzE. TE SATICIS/ WAY. Paoınkn KADAR FAŞ ATAAA İ CA X 4AM .- ”“î— BAYI SÖNDÜRÜYOR. VARMAĞIĞINI Blem YORLARDI TRoOL KUMPANYASI DİREKTÖRÜYLE HON TUN.HATTA BANA HAML ARINDAN DA ER SABAH DA- VULU GAZE. İTESİNDE MiKki NWA- NINA iLk NUSHANIN ÇIMmL_ T0 SERSERİLER YATAĞI la Manfred bahçeden maada hiç bir yoldan hücum etmenin imkânı olmadığını anladılar.. Avlu silâhlı adamlarla dolu idi. Senyörler, zabitler avludan ek- sik olmıyorardı. Kapı, kuvvetli bir karakol ile «nuhafaza altına alınmıştı. Tribule arkadaşlarını oradan | çekerek hepsi birlikte şatonun et - | rafını dolaştılar,, Bahçe tarafı ise tam tersine ka- ranlık ve ıssızdı.. Duvar boyunca gittiler.. İç taraftaki nöbetçilerin biribir- lerine ara sıra seslendikleri duyu- luyordu. Ragastan hem yürüyor, hem de | duvarı yokluyordu. Duvar yüksek, âyni zamanda dümdüz olduğundan merdivensiz üzerine çıkmak imkânı yoktu. Bahçenin nihâyetine vardılar. Orada, bir kaç yerde duvar bi- raz sarpça idi. Taşlar düşmüş olduğundan de- Biker vardı. İspada Kapya: — Buradan ben bu duvara tır - manabilirim... dedi. Ragastan: — Haydi çık bakalım! emrini verdi. . İIspada Kapya bir kaç — saniye içinde duvarın üstüne çıkıp — yü- zükoyun yatarak içerisini gözden geçirdi.. ileride bir silâhım gördü.. Bu gezinen nöbetçilerden - biri idi, Ispada Kapya mümkün olduğu kadar az gürültü ederek aşağıya indi.. Ve gördüklerini arkadaşla « rına anlattı.. Tribule: — Daha uzağa gidelim, dedi. Fakat duvar, gene cilâlı ve me- parıldadığını | tin bir haldeydi. . Bu gecebaşka — bir teşebbüste bulunmıyarak geriye döndüler. Ertesi gün ve diğer günler ayni surette geçti.. Her gece bu ha « rapça yerde bir nöbetçi vardı . Dördü de kabahatsiz bir ada - mı öldürmek veya bu işten vaz geçmek lâzım geleceğini istemiye- rek düşünüyorlardı. Böylece on gün geçti.. Manfred yeise — kapılıyor ve ümitsizlikle çıldırmak derecele . rine geliyordu. Gündüzün saraya girerek kralı tahkir edip düello- ya çağıracağını söylüyordu. On birinci günün gecesi Ragas- tanla Tribule yavaş sesle konuşu - yorlardı: — Artık bu işe bir nihayet ver- mek lâzım.. . — Anlıyorum, nöbetçiyi değil mi?, Tribule omuzlarını silkti: — Başka çare yok!.. Ragastan: — Bu işi ben üzerime alacağım, Karanlık içinde on adım kadar | dedi. SERSERİLER YATAĞI TI Doğruca nöbetçinin üzerine a - tılarak bağırmasına meydan ver - meden ağzını tıkayabileceğini ü- mit ediyordu.. Dört arkadaş on birinci defa o- larak şatonun bahçe duvarıma gel- diler. Vakit, gece saat on sularınday - dı... Bahçenin yaprakları dökülmüş ağaçlarının dalları arasından so - ğuk bir rüzgâr esiyordu. Duvarın harab yerine gelince, Ragastan yavaş sesle: — Ben duvara çıkıyorum.. İşi mi bitirince sizi çağrırım.. Biribi- rinizin peşi sıra gelirsiniz. Son - rasma Allah yardımcımız olsun, dedi. | Ragastan, bir masumu öldür- | meğe mecbur olacağını düçün—; dükçe çoğalan bir teessürle duva- | ra yaklaştı. | Bu . esnada nöbetçilerin parolası işitildi. Ses yavaş yavaş yaklaştı, Nihayet duvarın iç tarafında bulunan nöbetçi de parolayı tek- rarladı. Bu nöbetçinin sesini işitince Tribule titredi. Derhal Ragastanın elini tuttu. — Durunuz, ben I dedi. Şövalyenin mani — olmasına meydan vermeden kendisinden umulmıyan bir çeviklikle duvara tırmandı. çıkacağım! » On saniye sonra duvarın üstü- ne çıkmış ve gürültü etmemeleri- ni arkadaşlarına işaret etmişti. Tribule de İspada Kapyanın yaptığı gibi duvarın üzerine yüzü- koyun yattı. Mızrağına dayanarak — kımıl: danmadan duran nöbetçiyi iyice görüyordu. Tribule yavaş sesle: — Lüdvig!. diye seslendi. Nefer yerinden sıçradı. — Beni kim çağırdı?.. — Yavaş söyle, yaklaş.. Dostu- nu tanımadın mı?. Bak ben seni hiç unutmadım. Nefer sesi tanıyarak: — Mösyö Tribule!.. Fakat si- zin Bastilde olduğunuzu söylüyor- | lardı, dedi. — Ya!.. Kahraman Lüdvig bu- nu kim söyledi. İ — Herkes.. Mösyö dö Mongo- meri sizi tevkif ederek Sen Antu- van Bastiline götürmüş diye duy- dum. — Belki doğrudur. Fakat görü- yorsun ya, artık oradan çıktım. — Çıktınız ha!.. — Bilhassa sana, Yungfrav da-« ğını tekrar görmek, çoban havası- nı dinlemek, hani şu ismini bece- remediğim nişanlını kucaklamak isteyip istemediğini sormağa gel- - dim. Yumuşayan, duyguları taşan asker: —— Katerin! diye mırıldandı..

Bu sayıdan diğer sayfalar: