12 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

12 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ROkfellerın öldüğü doğru değilmiş! Meğer 96 yaşına na basıb 5 mil- — tecrübe ederlermiş yon dolar sigorta primi almış Lakevud, 9 (A.A.) — Dünya - nın en zengin adamı Rokfeler bu- gün 96 yaşında olduğu halde öl - müştür. . * » Istanbul 11 (A.A.) — İki gün | evvel, dünyanın en zengin adamı olan Rokfellerin öldüğünü bildi - ren bir telgraf neşretmiştik. Haki- kat Rokfellerin ölmemiş, telgrafı neşrettiğimiz gün 96 yaşına gir - miştir. 'Telsiz emisyonlarının fazla pa- razitten müteessir olarak çok ka - rışık bir şekilde alınmış olmasın - dan doğan bu yanlışlığı düzeltiriz. M G.G Dünyanın en zengin adamı Jon D. Rokfeller'in - öldüğünü bütün arkadaşlarımız — yazmış olmakla beraber, petrol kralı ölmemiştir. Ve şimdi dipdiri - yaşamaktadır . Havadis bir tercüme yanlışlığın - dan çıkmıştır. Yaşlı zengin işe başlarken — bir hayat sigortasma girmiş ve yap - tığı anlaşma ile doksan — altıncı yaşına vardığı gün beş milyon do- larlık bir prim alacağı kararlaş - tırılmıştı. Bu beş milyon doları — sigorta kumpanyaları 9 Temmuzda ken « disine vermiş olduklarından ga - zetocilerden biri “Rokfeller artık bukuk bakımından öldü,, — diye yazmış, bu da Türkçeye, adam - cağız ölmüştür, diye çevrilmiş - tir. Bütün amaçlarıı elde etmiş o- lan Rokfeller hayatta bir rekor daha kazanmak istiyor: Yüz ya - şında bir milyoner! .. İşte bu amacına — varabilmek için ihtiyar milyoner, şehirden u- zakça bir safiyede en düzenli bir yaşama yolu tutturmuştur. Erken yatar, erken kalkar, — doktorların verdiği öğütlere — göre her gün söylendiği kadar yol yürür, sigara içmez, ağzıma bir damla ispirtolu içki koymaz. Böyle günahsız geçirilen hayat için Fransızların bir masalı var - dır, onu burada — tekrarlamaktan kendimizi alamadık. Yaşlı bir köylü kendisine ba - kan doktora giderek, daha uzun müddet yaşayabilmek için nasıl bir rejim takib etmesi lâzım gel - diğini sorar. Bunun üzerine dok - tor köylüye: ğ -— Şarab içer misiniz?. *” — Yirmi yaşımdan beri ağzıma bir damla ispirtolu içki koyma » 'drm. — Sigara kullanır mısmız ?. — Yirmi ile otuz yaş arasında iken bir kaç sigara içmiştim.. O vakittenberi ise dudaklarımın ara- sına birtek sigara bile koymadım. — Kadınlara gider misiniz?. — Aman doktor böyle söz mü olur? Otuz yaşına girdiğim gün - denberi hiç bir kadının eline bile dokunmadım.. Bunun üzerine doktor: " — İçki içmez, sigara kullan - maz; kadınlara iltifat etmezsin de ne diğye yaşamak istiyorsun, be a- dam?. v “Rokfeller kendisi içmedikten başka, şiddetli bir içki — aleyhtarı ve “meyhanelerin kapanması ta- rıfhı'ı birliğinin,, başkanıdır. Bu “ Birlik Amerikada hâlâ faaliyette olup şiddetli propağandalar yap - maktadır. İhtiyarın hayatta biricik amacı petrol satmaktı.. Bu uğur « da da büyük tecim (tücaret) fikir - leri yarattı. Geçen yüz yılın sonlarına doğru Asya piyasalarını istilâ için büyük devletler arasında çok şiddetli bir lâmba fabrikası satın alarak me- murlarmı geniş Çin ülkesine sal - dırdı. Bunlar Çin evlerinin kapısı- nı çalıyor ve her aileye bedava - dan birer İâmba armağan ediyor - du. Çinliler ellerine lümbayı geçi - rince, bunu yakmak için gazyağı satın almağa koştular ve bir. kaç yıl sonra Rokfeller'in petrol ge - mileri Uzak Doğu denizlerini kap- lamıştı. O gündenberi ise bu petrol kralı hep kazançla sattı ve serveti- ni her yıl bir kaç misli — arttırdı.. Bundan bir kaç yıl — evvel bütün dünya cazları yalnız sen mânasına olan Öl alon havasını — çalarken, Rokfellere hangi Türküyü sevdi - Şini sormuşlar, o da düşünmeden “yalnız petrol,, demek olan : — Oil alone!.. Karşılığını vermiştir. Dünyanım en zengin adamı olan Rokfeller ayni zaman dünyanın en açık elli adamıdır. Bizim para - mızla yüz milyon — liradan fazla Bununla beraber Rokfeller can sıkıntısını nası| gidereceğini bil - meyen bir adamdır. — Kendisiyle her gün bir kaç saat golf oynama - ları için Amerikanın golf şampi - yonlarına senede on milyon dolar verirdi. Fakat golf oynayamryacak kadar yaşlanınca, artık yegâne a - macı olan yüz yaşına varabilmek için işi gücü kendine bakmağa inhisar etmiş ve şimdi hep sağlı - | ğına dikkat ve itina ile günlerini geçirmektedir. Belki de yüz yaşı- İna varacaktır. B S Bizim gazeteler Rokfelleri ya - lancıktan öldürürken, — ölümün soğuk pençesi gerçekten bir başka milyarderin yakasına yapışmıştır. Petrol kralı seksen altıner yaşının yıl dönümünü kutlularken dünya- nın en zengi kadını olan Madam Van der Bilt de Nevyorkta — öl - Mmüştür. Rokfeller kendi servetini ken - disi yapmış bir adamdır. Halbuki Vander Biltlerin ailesine zengin- lik dedelerinden intikal etmiştir . Ölen kadınm kızlık soyadı Vircin- ya Fair'dir ve bu ailenin -gelini - dir. 1889 yılmda familyanın en büyük oğlu Vilyam Kisan Vander Bildle evlenmiş ve 1927 de koca » sından boşanmıştı. Bir. ölüm Eski Mercan ve Tophane maliye şu- belerinde tahsil — memuru ve elyevm Eyüp maliye şubesinde memur bulu - nan İbrahim Etem memuriyet haya - tında çok çalışma neticesi müptelâ ol- duğu hastalıktan — kurtulamıyarak 11 Temmuz 935 perşembe gecesi genç denecek bir yaşta rahmeti hakka ka- Vuşmuş ve perşembe günü birçok ar * kadaşları ve sevenlerin amuzlarında cenazesi kaldırılarak Beşiktaşın Yah ya Efendi kabristanındaki metfeni e bedisine tevdi edilmiştir. Merhum ge- Tek hususf ve gerekse memuriyet ha: yatında güzel ahlâkile kendisini her- mücadele oluyordu. Rokfeller bir | HABBI Akşam Postam bah Gazeteleri| me diyorlar? Arnavut haydudları yabancıları nasıl KUÜRUN — Bir Arnavut hikâyesile başyazısına başlıyan Asım Us, anlat - tığı hikâyenin bugünkü dünya duru - muna çok güzel bir örnek olduğunu Bundan daha kuvcetli bir'örnek bul - manın imkânı olmadığını söylemekte- dir. Arnavut hikâyesi şudur: Arnavut haydutlar çevirmiş Arnavut haydutlar denerlermiş. Evi- nin önünde silâhlar atarlarmış. Şa - yet, yabancı sildhk — seslerine elinde | tabancasile koşarak adlanları araştı » rırsa haydutlar kaçarlar,çıkmaztda ar- tık bu yabancının başına musallat o - turlarmış. Asım Us bu hikâyeyi — anlattıktan sonra diyor ki: Onun için hava hücumlarına karşı hazırlık yaparken bu önemli noktayı kiç gözden uzak tutlmamak ldzımdır. ZAMAN — Bir buhran sebebi daha başlığiyle yazdığı yazısında İzpanya ile ticari anlaşamamazlı - ğımızı buhranı arttıran sebeplerden birisi daha olacağını anlatmaktadır. Genel savaşlarn önce Avrupa büyük bir ekonomik genişliği içinde idi, Dev- letlerden birinin ekonomik - sıkıntıya düşmesi ve bu devletin — hariçlen ax mal alması ületi yavaş yavaş öteki devletlere de geçli ve bıılcııiuı deni- len beld icat edildi, Biz de bu sakalt yola en sonra sap mak mecburiyetinde kaldık. İspanya ile ticari anlaşmamızın — olmaması, bu memleketle saten ticart münaseba” tımız az olduğu — için çok belki çok mühim görülmez. — Fakat no de olsa bu, ticart buhranı doğuran - sebepler den birldir. Ama bunda bizim kabar hatımız var mı? Hayır. Çünkü kontene Janı bir icat etmiş değiliz. CÜMHURİYET — Yunus Nadi u - alanında — gerçek olarak ö - hemli bir adım "adlı,, yazısında ÂAn * karada halkı uçakçılığa wtndırmak i - çin yapılan uçuşlardan — bahsederek bunların çok yerinde olduğunu söy - lemekte ve halkt uçakçılığa alıştır - makla beraber, sivil postaların temi - nine doğru yol alınmış bulunduğunu haber vermektedir. Yunus Nadi yazısında iki esaslı nok- taya dokunuyor. Bunlardan biri uçak istasyonlarının yapılması, ikincisi tay yareciliğin candamarı olan rasat mer- kezlerinin kurulmasıdır. Rasat merkezlerinin kurulmasile memleketimizin zamanla bir de hava haritasını elde edeceğimize kani ol - duğunu yazıyor. Bu nasıl baba ? Yavrusunu dayakla öldürdü Balıkesirde Bigatepe köyünden Fatma isminde bir çocuk, yediği dayak neticesinde ölmüştür. Kü çük Fatmanın anası zabıtaya mü. racaat ederek çocuğunun babası Mustafa tarafından döve döve öl. dürüldüğünü iddia etmiştir. Zabıta ve doktor vaka mahal. line giderek tetkikatta bulunduk. tan sonra otopsiye lüzum görül . müş ve çocuk memleket hastanesi. ne kaldırılmıtşır. Otopsi raporu henüz verilme . diğinden çocuğun hakikaten da . yaktan olüp ölmediği belli değil . dir. Mustafa eşi ile uzun müddet . tenberi dargın bulunduklarından kocasına iftira etmesi ihtimali de gözönünde tutulmaktadır. Bu hu - sustaki tahkikat derinleştirilmek . tedir. kese sevdirmiş kıymetli bir gençti.Ce- naze merasiminde bulunan — arkadaş ve dostlarına ailesi tarafımdan teşek - kür edilmektedir. Dunva güzelinin peşnndle i —(Ha!ıce Süreyya — “Ferruhname,, adlı eski farisi 12 TF"'"'Y — 193$ Nakleden: tarih romanından alınmıştır.— Eski zamanlarda, Hozanda, Cemşid neslinden Nüman Şah is miyle tanınmış bir padişah vudı.; Kendisi ormanlarda, kırlarda ava| çıkmağı pek seyerdi. | Bu gezintilerde içki içer, oyun | da oynatıp eğlenirdi. Bir gün, maiyetiyle beraber, gene atlara bindiler. Avlanmağa çıktılar. Sağa sola beygir sürüp gelişi güzel yol alırken, önlerinde, ga- yet güzel bir ova belirdi. Burada, mermer bir çeşmeden gürül gürül sular akıyordu. Hele çeşmenin başındaki kocaman ve yemyeşil a- ğaç, cidden görülecek şeydi ! Padişah, sabahtanberi av pe - şinda at koşturmaktan çok yorul - duğu için: — Hele şurada azıcık - oturup dinlenelim ! - dedi. Oturdular. Sofraları kurdular. Nedimler, sohbete başladı. Bilhas- sa, altında bulundukları — ağacın güzelliğinden bahsediyorlardı. O sırada, padişah, başını hava- ya kaldırdığı için, gözüne, ağaç tepesindeki iki yuva ilişti. Bu yuvaların ikinsinde de yav. rular olduğu görülüyordu: Nedimler: sildi. Artık yavruları olmadı. Yu- valarına da, bu yüzden — dikenler ve yılanlar doldu. Bu sözler, Nüman Şahm yüre- ğ,nde silinmez bir iz bıraktı. Kuş- ların halini düşünerek — sarayına döndü. Fakat daha ziyade kendi halini düşünüyordu. Çünkü ço- cuğu yoktu. Bu zamana kadar bü- tün ömrünü halayıklarla, odalık- Jarla geçiriyor, fakat hiçbirinden de evlâdı olmuyordu. Acaba onun da mı yuvası böyle yılan barmağı olacaktı? Hele o gece pek korkulu rüya- lar gördü. Fakat, rüyalarının s0- nunda, onu, sol göz kapağında si- yah bir beni olan, ince kaşlı, ince belli, soluk tenli, zarif endamlı bir kadın felâketten kurtarıyordu. Ertesi sabah maiyetini topladı. Zamanın âlimleri ona dediler ki: — Ancak bu tarifteki bir kızı bulur da onunla evlendiğin zaman çocuğun olacaktır. ve yuvan niha. yete kadar bayındır (mamur) ka- da gördüğü kızın ne şekilde oldu- lacaktır. Bunun üzerine, padişah, rüya- ğunu daha etraflı tarif etti. ! Resim yapmasını da biliyordu. — Şunları vuralım! - dedilerse| Muhayyel sevgilisini çizgi ve boya. de, padişah buna mani oldu. Ava çıkanlar arasında kuş il - minden anlar, Höngâm admda bi- ri vardı. Nüman Şah, ona derhal bir ö- dev (vazife) verdi: — Bu kuşlara bakmak, onlara hiçbir zarar gelmemesine başgöz olmak bundan sonra senin işindir! dedi. Sonra, yediler, içtiler, eğlendi- ler; akşam üzeri, gene — paytahta döndüler. Aradan epeyce zaman geçti. Bu iş büsbütün unutulmuştu. Bir gün gene av peşinde dola- şıp dürürken padişahın aklıma © çeşme başının bulunduğu ovaya gitmek geldi. Hemen atları o tarafa doğru sü- rerek, ağaç altına vardılar. Sofralar kuruldu, Neyler. def- ler çaldı. İçki başladı. Padişah, birdenbire kuşları ha-. tırlayıp başını kaldırdı. Fakat, *| yuvalardan birinin eskisi gibi ba- yındır (mamur) kaldığmı, öteki- nin ise diken ve yılan yuvası ol- duğunu gördü. Bundan dolayı yüreği fena ha de üzüldü. Hemen karşısına Hön- gâmı çağırarak: — Buyuruğumu (emrimi) niçin yerine getirmedin?... Bak, yuva. lardan biri nasıl bozulmuş... Bu ne haldir?... - diye çıkıştı. Höngiüm pek İzorktu Tîtremeğe başladı. Dedi ki* — Kuşların bu kale gelmesin- de benim hiç suçum yoktur! Siz, yıllardanberi buraya gel- mediğiniz için ilk sefer gördüğü- nüz yavrular büyüdü. Onların da yavruları oldu. Şu bayındır (ma.- mur) kalan birinci yuvada gördü- ğünüz kuşlar, ikinci kuşak (batın) kuşlardır. Onun için, yuva hâlâ böyle şen ve güler yüzlüdür. Öteki yuvadaki kuşların ise nesilleri ke- Tarla da canlandırdı. Herkes, kadın efendinintüasıl olduğunu artık öğrenmişti. İş o- nu bulmakta kalmıştı. Bulmak i- çin de, memleketin içine ve dışı- na heyetler gönderildi. Kıymetli Bizans ve Türk eser- leri bulundu Çuhırboıhndı profesör Schaz. man'ın idaresi altında yapılmakta olan hafriyat iyi sonuçlar (netice - ler) vermektedir. Hafriyatın merkezi — Odalariçi camiidir. Burası Bizans devrinde eski kiliselerin bulunduğu yerdir. Burada meydana — çıkmakta olan mozayiklerin Kariye camiindeki mozayiklerden daha eski olduğu bizli AM reç İ | söylenmektedir. Bulunanlar arasında — bilhassa Meryem ananım altın yaldızlı bir sandal içindeki resmiyle gene al -» tın yaldızlı çok kıymetli muzayik» ler vardır. Araştırmalara devam edilmek - tedir. Bulunan parçalar arasında eski devirlere aid Türk eserleri de meydana çıkmaktadır. Teraieere Bir vapur kazası Roma, 12 (A.A.) — Bingazi yakınlarında batan Attilio adın - daki İtalyan vapurunun batışı hak- kında alınan ilk haberlere göre bu vapurda 14 yolcu ve 15 tayfa vare dı. Vapur Bingaziden — henüz altı mil kadar açılmamış idi ki bir - denbire yana yaslanmış ve hemen tersine dönerek batmıştır. Sandal- ları bile indirmeye vakit kalma- miştir. 13 yolcu ve 8 tayfa boğul * mMmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: