29 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

29 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Küçük Con'un Başından Geçenler *«? ArTık cvceler TP7? Ömrümde bukadar işleha yermek YEM Eollmm. Bundan Ü (Sonra Cvücelerle değil cinlerle bile Aarb edebilirim #giremezler (X:9) HABER'in denix ge - zintisi için İstanbula gel - mişti. . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı. Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN çetesi için kendisini Ame - rikaya çağrıyordu. (X:9) Telgrafı alır almaz der- hal Amerikaya hareket et- ti. Ve giderken de çok sevdiği HABER okuyucu- larıma bu — macerasını da anlatacağını vadetti. Pa dan | *lvl_me Yıryebi. diriz. V, v Pit UyorAa. şu?-aya Fıkara: dirm Ola sussun: / Eni Olişa N Beni mi gİFIrACA K SIR v altırma,Sen hala beni fa” -Ci .1 ’“’"_"Udl/’ ga- an bu- M SERSERİLER YATAĞI — Ha, evet!.. — Ben de oğlunu öldürdüğünüz kadınım.. Haydi bakalım, hatırla- yınız! — Oğlumu bulacağım.. O beni bekliyor.. Jipsi güldü: — Oğlun öldü! Kont dö Monklar müthiş bir su- rette bağırdı. — Onun öldüğünü kim söyledi? İstemem, onu öldürmelerini iste- mem.. Durunuz, sefiller, alçaklar.. Ah! Çingene karısı korkarak - hızla geri çekildi. - Ben de sana onun öldüğünü söylüyorum. Oğlun öldü. Hiddeti birdenbire geçerek tit- remeğe başlıyan zavallı deli: — Öldü ha!... sözünü tekrarla: dı. — Asılarak öldü Darağacına a. sıldı. Onu sen kasadın (mahküm ettin). Monklar iki elini başına götür. dü — Hayır, hayır. Onu astıran ben değilim. Sensin, oğlumu öldü- Yen sensin cehennemin | ara pa- pası.. Merhamet.. Oğlumu veriniz bana! Zavallı diz çökerek — inliyordu.| Sesi insanı titretiyordu. Çingene karısının sözleri onun gözü önün- de oğlunun sürüklenmesini can-! landırmıştı. Çingene karısı sevincinden çıl- dirmak derecelerine gelmişti. — Hakikat, düşündüğNsden daha parlak olarak doğmuştu. Birkaç dakika kadar bu hali seyre daldı. Polis müdürü dizlerinin üzerin- de sürünüyor, alnını yerlere vuru- yor, şişkin € Dsrmdan boğuk hırıltılar döl yordu. Sonra deliliğin tesiriyle dima: ğında birdenbire yeni bir hal hu sule geldi. Ağlamaktan vazgeçe- rek ayağa kalkıp hayretle etrafına bakındı. Çingene karısı: — Artık işini bitirmek zamanı geldi! diye homurdandı. Deliye yaklaştı. Elinden tutup: — Geliniz! dedi- Kont dö Monklar itaat etti. Jipsi onu duvarm yanma ve i- pin altına götürdü. Deli, bu kadının söylediklerini hatırlar gibi olarak: — Hani oğlum? dedi. — Oğlun öldü. Onu ben öldür. düm., Sen de geber.. Ayni zamanda kapı hızlı hızlı, kırılırcasına çalındı. İlmik Monklarır boğazına geç- mişti. Fakat bu sırada Jipsi bo- ğgazından yakalandığını hissetti. Kont dö Monklar öon parmağını onun gırtlağmına geçirmişti. — Ne, oğlumu sen öldürdün ha! Ah, hain büyücü!.. diye homurda. nıyordu. Çingene karısı şiddetle debelen. di. Lâkin boğazına geçen parmak- lar bir demit mengene gibiydi. SERSERİLER YATAGI Yı5 Hırladı.. Kollarını havada sal- ladı.. Gözleri yerlerinden fırladı.. Sonra birdenbire, başı omuzları- nın üzerine düştü. Polis müdürü şiddetle sıkmakta devam ediyordu. Lâkin şimdi ha- linde bir hiddet eseri yoktu. Her şeyi unutmuştu. Kapı kırılarak açılınca Monklar| çingene karısının cesedini bırak: tı. Nefes nefese odaya giren iki kişiye baktı | Bunlar, Manfredle Lanteneyd!-! ler. Lantene düğümü derhal babası- nın boynundan çıkardı. Manfred: — Tam zamanında yetişmişiz! dedi. Lantene sessiz bir suretle birkaç saniye kadar, kendisine uzun müd. det annelik eden kadının cesedine baktı. Jipsi kadınım kendisiyle bera.- ber mezarına götürdüğü sırları bu ruhsuz cesetten sorup öğrenmek istiyor gibiydi. Kalbinde kök salan ve çingene karısmı itham eden şüphelere rağ- men, Lantene, yanaklarından iri yaş damlalarının yuvarlandığını hissetti. - Sonra polis müdürüne döndü. | Tabil bir tavurla sanki deli an hıyacakmış gibi: — Geliniz babacığım! dedi. Deli bu ismi ne duydu, ne de anladı. Çingene karısını boğmak için harcadığı kuvvet onu yormuştu. Sessiz bir itaatle iki delikanlı- yı takip etti. ... Şimdi Lantene ile Manfred ha- fifçe aydınlatı!mış büyük bir oda» da bulunuyorlardı. Gündüz olduğu halde perdeler ve pençerelerin kapakları sımsıkı kapatılmış olduğundan odadaki karanlık, bir mum ışığıyla aydın- latılmıştı. Mum bir yatağın yanında yanı- yordu. Lantene bu odaya girin- ce: — Oturunuz baba! dedi. Kon dö Monkları bir koltuğa götürerek oturttu.. Deli, dalgın dalgın oturdu. Düşünüyordu. Gö- zünün önünde bulunduğu halde göremediği uzak bir hayali düşü- nüyordu. 'Teessürü son dereceyi bulan Lantene yatağa yaklaştı. Manfred ise başı önüne eğik ve dalgın bir halde Kont dö Monkların yanın- da ayakta duruyordu. Yatağın ucunda, diz çökmüş ve yüzünü ellerinin arasında sakla: mış bir genç kız ağlıyordu. Lantene heyecanından boğular bir sesle: — Avet! dedi. bi Genç kız bu sesi işitmiyerek tat. lı tatlı ağlamasına devam etti. Lantenenin gözü yatağa döndü. Yorganın altında bir cesedin şekli belli oluyordu. D

Bu sayıdan diğer sayfalar: