21 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

21 Temmuz 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halifenin atlıları halkı çiğneyerek dörtnala koşuyorlardı — Hesap meydanda. Seninle evleneli bir hafta oldu. Bu vakadan evleninceye kadar geçen zaman da altı gündür. De mek oluyor ki on lç gün. Hem kuzum sert bu işle bu kadar yakından ne diye! alâkadar oluyorsun? — Ben mi? Amma da yaptın? Ne di ye alâkadar olayım? — O kadar ince soruyorsun kil — Kıskanıyor musun yoksa? — Ne yalan söyliyeyim, elbettej Hüseyin, genç karısının kendisinden Kurtulmak için kıvrılan, ve bu halile © na şok güzel görünen vücudunu zorla kucakladı. Ve bir taze gül gibi görünen ağamnı öptü; — Çok insafsızsım Eymen! Bir defa seni ne kadar sevdiğimi (bilirsin. Ben hayatımda senden başka hiçbir kadınla alâkadar olmadım ve olmıyacağım da. Belki bir gün beni terkedecek, benden kaçıp uzaklaşacaksın. Bunu aklıma bile getişmek istemem. Fakat bilir, hayat bu.. Böyle bir şey olsa bile ben seni ge- ne sevmekte devam edeceğim. Bana en büyük fenalıkları (o yapsan, hattâ beni öldürsen bile gene kalbim - ebediyyen senin olacaktır. Seni ben o . kadar çok seviyorum, Haydi biz karıkocayı sevişir bıraka" ım da dışarı çıkalım. Onlar içeride iste“ diklerini yapsınlar. Biz saraydan çıkan şu sekiz hassa askerini takip edelim. Sekiz asker tam bir küstahlık ve ser- keşlikle atlarını Bağdadın dar sokakla” rında koşturuyorlardı. Bunları halk ezilmemek, atların altında kalma” mak için şeytan görmüş günahkârlar gi" bi kaçışıyor, kendilerini evlerinden ve" ya dükkânlarından içeriye dar atıyorlar dı, Bufa Yâğmen hömen hemen her sö” kakta ya bir çocuğu çiğrüyorlar ya bir adama çarp:yorlardı. Bu vaziyet karşr sında serkeş ve ahlâksız süvariler seci” yelerini belli edecek şekilde < küfürler savurarak çirkin çirkin gülerlerken ar kalarından balk onlara lânetle beddua ediyordu. Atlarının ve kendilerinin - üzerinde Halifeye mensup olduklarına dair işa- retler bulunan sekiz atlı Dicle kenarm” da Wir hanın önünde durdular, , Hancı! burları görünce hemen dışarı fırlıyarak istikballerine koştu, Çünkü o, bu saray muhafızlarının ne derece (o ahlâksiz ve küstah olduklarını çok İyi biliyordu. Muhafızların başı olduğu © anlaşılan birisi bağırdı: — Hanm bütün kapılarını kapa! Hiç kimse ne dışarı çıkabilecek, ne de İçeri girebilecek. Anladın mı? gören | sakalından ka Birkaç dakika sonra zabitin bütün © mirleri yerine getirildi. Hanın dört ka- pımı seki seki kapatıldı. — Önlerine birer! bekçi konduktan sonra hancı ile beraber dört muhafız içeri girdiler. Ve birer bi rer odalaı dolaşarak birini aramağa ko"| yuldular. Handa aşağı yukarı otuz, otuz beş ki! şi vardı. Bunları birer birer gözden ge”) çirdikten sonra nihayet ihtiyar < beyaz sakallı bir adamım oturmakta olduğu bir odanın önlnde durdular. Zahit: — Tamam! diye mırıldanarak ihtiyar adamın önüne dikildi: — Kimsin sen? İhtiyar adam bunları görünce gayrr| ihtiyari sarardı. ; — Benden ne İstiyorsunuz? Rahat bırakın benil İhtiyar, bir ayağı çukur” da bir adamla işiniz ne? Zabit ihtiyar adamın göğsüne bir tekme yapıştırdı? — Sorduklârıma cevap ver. diyorum sana! İhtiyar göğsünü tuttu, inliyerek ce” vap verdi: — Eee Allahım, bu ne gaddarlık? ip bir yolcu! — Senin ini Sabahaddin mi? —'Ne olacak? — Şamdan geliyorsun o fitne ocağın- dan buraya değil mi? İhtiyar cevap vermedi: — Cevap ver diyorum sara! fena olur. Böyle mi? — Evet! Söylediklerin doğrudur. Ben Şamdan geliyorum. Ve ismim de filha” kika Sabahaddindir. — Şu halde yapılan ihbarda doğru” dur. Evet, bütün noktalarda tam-bir mutabakat var. Beyaz sakal. Yumuk iki göz. Sol kaşm üstünde bir yara izi. vaz di bakalımeyürü! — Nerey Kimsin Yoksa — HÂİ itiraz mı ediyorsun?'Sana yürü diyorum. Eğer mukavemet etme- ğe kalkışacak olursan halin © haraptır. Zabit ihtiyarın hâlâ yerinden kımıl! danmadığını görmesi üzerine kendisini vradı. Ve kapıya doğru emeğe başladı. İhtiyar adam ava” 21 çıktığı kadar; — İmdatl Ümmeti Muhammed! Beni bu katillerin etinden © kurtaracak yok mu? . Diye bağırıyordu. Fakat bu haykırış” lara ancak ağır ve insafsız © tekmeler, Wileç kapzeleri cevap © verdiğinden ses gittikçe hafifliyordu, Nihayet ihtiyarın) iki koluna iki asker girdi: ihtiyar adame| lelikle daha çabuk ve kat bir şekik| da gi meğe başladılar. Handa bulunan herkes bir yöre giz” lenmiş, korkudan başın: bile çıkaramr yordu. Çoğu: (Devamı vor) 7 em Yazan ki ne ÇELEN G9 EYİ — Kim olacak, karı!, esi, sarhoş et, ama, o sarhoş kadın dedi. miyorsun. Kadınım is: e koc vallı adam bir gelse “de hali görse! Delikanli sözü kesti derek çıktı. Artık te yoktu. Hakikst bütün fecaatile 3ntin de yükseliyordu. İşi anlamak lâzımdı. Yürüdü, dışardan yuvası eski şirinli. kür 6.| Her şey bi. gibi yerli yarihde duruyordu. Yalnız. bitişikteki kireç ocokları yeni açılmış olacak ki hiç hatırlıya miyordu. . Dışardan evi siizdi.” İçeri. de ışık vardı, İnop, uzun bir gölge ka pâh tülün arkasından belirdi. Bu Şa. diyenin endamıydı. O'çok sevdiği va. Kur, azametli kadının vücudu. ir ürperdi. Kâaibi çarpıyordu, A. ının ucuna basarak ilerledi. tı. Bir fıstltı işitti. Din. ahim bana merha. ramun ecı$; keder. lerimin sonu olsun Ötekileri bana bağıla!, Hatıralarını anlatan ? EFDAS TALAT e sai Masanın üzerinden bloknoti | alarak yazmağa başlıgı Konuşmamızın sonunda sordum | — Miralay efendi, dah: başka sö; liyecekleriniz var mı? — Aşağı yukarı hulâsatan hepsine! temas ettim. — O hâlde bir dakika © müsasde ediniz de ben bizim Koloneli göreyim. Belki Harbiyedeki kumandanlıktan dön müştür. £ Sözlerinizde bazı mühim wox talara temas ettiniz. © Onları bizzat kendisine tekrar etmenizi muvafık gö rüyorum. İ — Hay, hay! bu delâletinizden do- layı size karşı çok minnettar kalırız. Yandaki odaya geldim. Miralay Bal lar Harbiyeden dönmüştü. Beni görün- ce sordu; — Misafirler gittiler mi? — Hayır içerideler. — Ne anlatıyorlar? — Çok uzun! < Fakat kendilerini! bir kere de siz dinlerseniz çok iyi ola: cak... — Pekâlâ getir buraya.. Miralay Ballar Yunan zabitlerini açık bir istiskal ile karşıladı, Yerinden şöyle bir parçacık kımıldıyarak ve iki- sine birden hitap ederek: — Gene neler var bakalım. Galiba bavadislerle dolu olarak geliyorsunuz. Herhalde sizin ajanslarınız gâyet İyi çalışıyor olmalı ki, gün aşırı bize haber- ler getiriyorsunuz. Dedi, Gerek General Yuvanidis, gerekse Miralay Kondilis bu söze ne mana vere- çeklerini, şaşırmışlardı. İkisi de Kolo nelin gösterdiği yerlere oturdular, Ben| ge odadan çekilmek üzere kapıya doğru yürüdüm. Benim odadan çıkmak Üzere oldu- Eumu gören Kolonel Ballar seslendi: — Gitmeyiniz. Misafirlerimizle ilk konuşan siz olduğunuz için yanımda bu-| lununuz, Miralayın bu sözleri üzerine ben'de bir kanapeye oturdum. Ballâarn (o bu işin kendi yanımda idaresini bana bırak-| mak istediği anlaşılıyordu. Bu fırsatı kaçırmıyarak sözü ben açtım: — Muhterem kumandanlarla içeri. de bir hayli görüştük. Bilhassa Miralay Kondilis cenapları, bana ziyaret sebep- lerini ve dileklerini etrafiyle anlattılar, Ben anlatılanlar içerisinde şayanı dik. kat olanlarını işaret ettim. Bunlar bi. hassa Yunan hükümetinin mali vaziyeti. nin fenalığı hakkında verilen izahat ile Anadoludaki Yunan ordusunun sevk ve) iaşesindeki yolsuzluklar ve kumanda he- yetini teşkil eden ve kralcılara mensup Demek doğru, bu evde bir gocuk ölmüştü. Acaba hangisi? Leylâ mı, Neclâ mi? Delikanlı şaşkır bir halde kapıya doğru yürüdü. Tam çalacağı esnada kapı açıldı. İki kız çocuğu bahçe. ye çikmek üzere eşikte belirdi. Bun lar onun sevgili yavrularıydı. Nede büyümüşler, ne de güzelleşmişler maşsallah!. Hemen yanların; gitti. Çocuklar afalladılar. Acaba onlara muhabbetle bakan bu meyus halli er.) kek kimdi?, Korkmadan yaklaştılar! ve birdenbire baba'r.rını tanıyarak se. vinçle bağrışmağa başladılar. — Anne, anne, babamız geldi. Koş geli, Celâl iştiyakla çocuklarını göğsüne bastırdı. Sonra daha karısmın gel mesini beklem4den içini kemiren suali sordu: — Kim öldü. ka kim var? İk! kız, birden ewvap verdiler — Kardeşimiz Abdullah! Bu çocuklar deli mi? Ne diyorlar. Karieşleri Abdullah da nereden çık. mış? Hayretle başını kaldırdı. Karşı. sında Şadiye duruyordu. Fakat zaif, Bu evde sizden baş. İ zahmetlerinizden dolayı size teşekkür bulunan erkân ve Umeranın dirayetsiz ( lik ve ehliyetsizlikleri hakkında bildi. | rilen malümata münhasırdır. Arzu buj| yurulursa Miraaly Kondilis bu noktalar, tekrar buyursunlar... — Muvafık ! yalnız anlattıklarını siz de not ediniz.. Balların bu sözleri üzerine masanın üzerinden blok notu alarak oyazmağs başladım. Köondilis anlattı, ben yazdım. Bu iş bir hayli sürdü. Nihayet yorulmuş olan Yunan miralayı Balların masasından ge| ri çekilirken şu sözleri ilâve etmekten kendini alamadı: Müttefik devletlerin, bilhassa İngi” *ere hükümetinin bu'kadar teveccüh ve itimat beslediği Yunan milletinin böyle cahil “e dirayetsiz insanların elinde zice olmasına, felâkete doğru sürükler mesine müsaade edilmemelidir. Böyle acı bir âkibetin zannederim ki sizlere de tesiri dokunur. Kondilisin bu palavrası beni şaşırttı Rallardan sert bir cevap bekliyordum Aldırış bile etmedi. Ve eminim ki ondan başka birisi olsaydı Kondilise çok ağır bir cevap verirdi. Hattâ cevap vermekle kalmaz herifi kapı dışarı ederdi. Halbuki: İngiliz soğuk © kanlılığınız güzel bir misali'olan Ballar, Yunan mi” ralayının bu sözlerini gülerek ve soğuk kanlılıkla, karşıladı Çünkü, o, - vaziyeti daima aklile muhakeme ediyor, düşün- telerine hissiyatırt karıştırmıyordu. Kar gısında oturan adamlardan belki icabın” da faydalar temin edebilirdi. Botu 48 şündüğüne emindim. Ve kızacak yerde! nazik bir eda İle: — Miralay efendi! o Memleketi karşı beslediğiniz sevgi ile böylük tanya hükümetine ait- merbutiyetinizld; tabii bir neticesi olan bu — teşebbüs ve İ ederim. Sizden öğrenmek istediğim bazı nok”| talar vardır: Büyük Britanya hükümetinin Yuna nistana karşı takip ettiği siyaseti değiş tirmeyi icap ettirecek makul sebepler nedir? Bunları söyleyiniz de kâtibim not etsin.. Ben bilâhare yüksek kuman” da heyetimizle görüşerek bu hakikatle” rin Londra hükümetine isaline çalışaca-” ğım. Londra üzerinde tevali edecek &| lan bu teşebbüslerimizin elbet bir gün! müsbet netice vereceğini umarım Bali bu sözleri Üzer ben tek” rar kâğıda kaleme sarılarak masanın b: şına geçtim. Böyle işlerde not al'nacağı bitkin, harab bir Şadiye OKarısm bu halde gö genç adam bir an) içinde her şeyi unuttu ve büyük bir| muhabbetle koların açarak: | — Karıcığım, . Şadiyeciğim. Ne olmus sana ?. Diye bağırdı. «Kadın ger'ledi. Bütün rücudu tit.| riyordu. İri gözlennde müdhiş bir korkunun ulâimi vardı, rengi sapsarı idi. — Celâl, Celâl nihayet geldin öy. le mi?. Beni kucuklama, beni sar ma, Ben sana lâyık değilim! Ne de. sem seni inandırmanın imkânı olm. yacaktır. Beni bırsk, Git git. Bir sey sormal, | Celâlin başına kar çıktı deliler gi | bi karısmı itti, içeri girdi. Bir ne. feste bütün odaları dolaştı. Yatağı, her şeyi, her şeyl eski halinde idi Yal. nız #yak ucunda bir boş oeşik duru. yordu. Üst katta çocukların odasma girdi. Mavi dallı oasmadan perdeler asılı iki küçük deml karyola karşılık,! Nr kurulmuş, her yer derli toplu. Deli.| kanlı tekrar aşağı indi. Odasına gir. di. Uzun uzun beşiğe baktı. Şadiye' ser kalmadı. Piposunu fırlat” — Miralay” efendi! Bi kullaridığımız adamların eği mada şayan olup e bi ve giz vaktim sizinle * ük 58 iye “bağerıdi # yi öğren kiğ İbik al .İ derecede komik bir hal ig bir saniye içinde renkten çenli oturduğu yerde büzüldükş€ “el tirtir titriyordu. Gencral va İ Bursada kumandan! k a miralayı Harir ngten aldığı der zaman yazılarımı türkçe o dem. Bu bir kurnazlıktı, SEP lunca da: vabını verirdim- d Türkçe yazdığım bu notiifi ten sonra derhal İngilizceYf derek verir, e) çabukluğu retini de bir tarafa saklard bu notların benim hayli işim€ ii) #öylemeğe bilmem lüzum vit KONDILISIN BIR İTE ilis, Ballar e mühim sualin. cevaplarını VE yi ladı. Ben de türkçe ölarak " Ba başladım. Fakat, (OK ei türkçe olarak not aldığımı li denbire sustu. Bakışları de deta benden çekinir bir hal * lara dönerek: gi — Fakat, kumandanım! ge, yeceklerim çok mühim ve © hüsusata taallük eder, Buna” başkasının önünde anlatma) şey değildir. Bi güncü sahıs yeriz Miralay Kondi aenaleyb * de kasi buradan çekilmesi lâzımdir- (beni göstererek) bu vr kendi lisanile not etmeğe Dİ ederim, bunâ ni olunuz Yunan miralayının bunda terbiyesizce muamelesine beraber ses çıkarmamış ola * bu.son sözlerine fena haldf jik Adamcağız da itidalden, n£ | odanın bir yordu Celâl halecar sordu — Bu beşik, Kadm b ögesin” azli MI AN di e coculi ği ye ük ön Bu kuktUği “ gelmişti. Ve give” rladı* — Bu çocuk kirin ) bu pmu yordu. çe e işit” eye susuyorsun cevap” Buraö kimi3.?. Şadiye kekeledi. Sofi kocasmm' ayak! — Dinle be (, mum. Bir günahırı yoktu” — Çocuk zimin? — İnanmiyacaksm vi yemin etsem fayd8 a demin de söylemisi söylüyorum sanacassın ww Ğ yapmalı da seni Toğru y7 İnandırmalı! — Sen bana cevab verse” çaruk kimin? — Celâl, — Senin değil wi? — Evet. — Vay alçak işi ne, Rezil” Sİ y (Deva

Bu sayıdan diğer sayfalar: