5 Ağustos 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

5 Ağustos 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postast Murad Sertoğ İrili Hüseyin karısı Eymenle Ibni Ömerin sevişmelerini Tabii Mustasım mektubumu alır a maz derhal burasını sıkı bir kontrol ar tma alacak. Doğrusunu İsterseniz şu budala Müeyyedettinin de serseri İbni Ömerin de mevkiinde olmayı hiç iste- mezdim. Kimbilir kendileri aleyhine ger lıştıklarını öğrenince onları nasıl işken”) celerle gehertecek? Fakat şu İbni Ömer nerede kaldı? , Garip değil mi? Ayni saniyede Müey- yedettin de şumları fikrinden geçitiyor” du: — Yatsı ezanı okunuyor. Tam bu dakikada mektubum Halifenin eline var! şmıştır. Çünkü muhafız zabiti Hüseyin böyle söyledi. Doğrusu şu (o sahtekâr müneccim bozması Ubeytle İbni Ömer yerinde olmayı hiç istemezdim. Ben Müstasımın tabitini çok iyi bilirim. Br ri hakkında bir ihbar alsa, doğru mu, yanlış mı hiç düşünmeden oonu öbür dünyaya götürür. Herhalde O burasını muhasaraya aldırıp birdenbire basacak. Onlar da hapı yutacaklar, Fakat şu İbni Ömer nerede kldı? İbni Ömerin nerede kaldığını herhal-| de siz de merak ediyorsunuzdur. Gelin onu bulalım. Bunün için nöbetçi muhar”| fız zabiti Hyseyini takip etmek yeter. Hüseyin bu anda öyle bir buhran içinde bulunuyordu ki Müneccim Ubeydin de Mücyyedettinin de hatlâ kendisine ayni mealde bir mektup vermiş olan İbni Ö"| merin de mektuplarını çoktan unutmuş” tu. Onu şimdi sadece bir tek şey alâkir dar ediyordu. İntikam! O kadar sevdiği, O kadar taptığı karısının (o kendisini al” datması ona çok fena tesir etmişti. Onu üç dört saat içinde sanki kırk sene ihti! yarlatmıştı. Nihayet Güzidenin müneccimin köp“ küne götürülmesi zamanı gelince karısı Güzidenin önünden yürüyerek bahçeye! çıkmıştı. Hüseyin bütün dikaktlie fakat kendisine katiyyen belli etmeden Eyme ni takip ediyordu. Zymen, müneccim Ubeydin yanmda işini çok çabuk bitirdi, Güzideyi ve mu” orada bıraktıktan sonra yalnız geri dönmeğe başladı. Fakat ss- yaklaştığı halde içeri girmedi. Safi tarfataki dar bir yoldan Diclenin sahili») ne doğru yürüdü. Bunu sezer sezmez, Hüseyinin kal- binde ve beyninde kalan son şüphe ve tereddilt ümidi de dağrlâr. İşte, karısı, gizlice âşığı İtmi Ömerle buluşmak ve kendisini aldatmak ürere yürüyor- du. Hüseyin sık koruluklar, yüksek ot- lar ve ağaçlarla kaplı koca bahçenin içine doğru yayılan yolları gayet iyi bildiğinden karısının en kuytu bir ye- re doğru gittiğini derhal anlamıştı. Maamafih bir eli kılıcının kabzasm.. 7d seyrediyordu da olduğu halde karısını takip etmek- te devam etti Her nedense âşıklar etraflarma pek göz kulak olamaz, hiç Kimseyi sirları- na nlifuz edemez sanırlar, Ve tam bir emniyet içinde olduklarına çok inanır. Yar. İşte, o zaman da âynen bugünkü gi- biydi, Gerek Eymen ve gerekse İbni Ömer, günahlarının tam bir zülmet İ- çinde bulunduğunu zannediyorlardı. O akşam da tam sözleştikleri da- kikada bahçenir bu tenha yerinde bü» yük bir ağacın dibinde buluştular, Her nedense ikisi de biraz asabi ve endişeli duruyorlardı. Belki kablelvu- ku bir his ikisini de üzüyordu. Hararetli hararetli kucaklaşıp öpüş tüler, Sonra ağacm topraktan dışarıya fışkırmış geniş bir kökü Üzerinde yan- yana oturdular, — Nasılsın sevgili Eymen? — İyiyim. Ya sen? — Ben de! — Neden yüzün bu kadar sarı? Ets) rafa da ürkek ürkek bakmıyorsun. — Hayır, hayır. Bende bir gayri tabiilik yok, Güzideyi Ubeydin köşküne! bıraktıktan sonra hemen geldim. Asıl sende bir gayri tabiilik var. Ay ışığın. da görlerinin etrafı mor görünüyor. Yüzün de çok düşünceli, — Ay ışığında gölgeler böyle görü nür sevgilim. Sen buna bakma! Enği- şeli olmam da tabit değil mi ya? Ne de! olsa sen yanımdasın. Ve bahçedeyiz.. Belki bizi bir gözliyen, konuştuklarımı.! zı dinliyen vardır. Pek âlâ bilirsin ki ben senin için daima endişe ederim. Bu gizli ve yasak münasebetimizin du- yulmasmı senin için istemem, — Çocuk musun? Bu işin kim far- ilir? Bunu nasıl tahmin e- — Neden? Meselâ bir kimse bizden güphelenip de bizi takip edemez mi? — Kim meselâ? — Kimi de var mı? Farzedelim ki kocan, — Kocam mı? — Evet. Bak gördün mü nasil seni de düşünce kapladı. Ve bu ihtimal hiç bir zaman geyri kabil değildir. Hüseyi» nin seni ne kadar sevdiğini, üstelik ne kadar kıskanç olduğunu sen benden iyi bilirsin. Olamaz mı? Eymen bir müddet susarak düşün- dü. Sonra ağır ağır söylemeğe başla- dı: — Bundan hiç çekinme. Hüseyinin bana karşı pek büyük bir itimadı var. Üstelik biraz da saf ve vurdum duy- maz takımından. Meselâ eğer onun ye» rinde ben olsaydım, onu aldattığımı çoktan keşfederdim. (Devamı var) Enidlicens#fervis'e 'BirT UR Habıralarını anlatan # EFDAs TALAT Tahsin müdürü olacak Bu sözler Üzerine kolonel Maksvelin yüzü renkten renge girdi. Kozu kaybe diyorlardı. Maksvel tehalükle dedi ki: — Aifedetsiniz kumandanım! Bir şey soracağım. Tahsin Beyin muvaffak ola” miyacağını neden zannediyorsunuz? — Kanaati izaha lüzum görmüye” Tum. Yalnız kalkın hiç olmazsa dörtte üçünün şahısa düşman olduğunu düşü- nünüz. — Fakat biz kendisine yardım edece" iz, f — 'Türk halkını büsbütün kendimize düşman edeceğiz. — Halk zaten bizden memnun değil bi. — Bu meseleyi münakaşa etmek iste” miyorum. Ben şimdi kâtibim vasıtasile Polis müdürü Esat beye bazı haberler gönderdim. Kendini yarın sabah için bu raya çağırdım. İşgal senelerinin en mü- him, en müşkül, en tehlikeli günlerini yaşamaktayız. Bir buçuk seneye yakın bir zamandanberi polis O müdürlüğünü yapmakta olan Esat bey icraatile, bizim le olan münasebetlerile (o şahsan beni memnun etmiştir. Evet, polis müdürü bende ciddi, sözünde durur bir asker te” siri brrakmuştır. Binaenaleyh, yarın sa” bah vukubulacak müldkatımız netice sinde asayiş işi Üzerinde alacağı tedbir” lerle beni tatmin ederse mesele yoktur. Maksvel sordu: — Ectmezse — O zaman kendisini kimin istinlâf etmesi lâzımgeleceğini ben düşünece” im. Kapının arkasında nefes (o almadan onları dinliyordum. Kolonel O Balların sözleri ve cevabı doğrusu çok dürüst ve makul sebeplere istinat ediyordu. Bu sözler kısmen de bizim lehimize idi. Tahsine gelince o mülâkatin o başın- dan sonuna kadar bir bunak tavrile iki İngiliz zabitinin konuşmalarını dinlemiş ti. Hiç lisan bilmiyen bu aptal, ikisinin konuşmasını ağat bir karış açık,arsız bir #ırıtma ile dinliyor, ikide bir de garip tavırlarla biçimsiz biçimsiz reveranslar yapıyordu. Hele, kölönel Ballar, kendr sinin iyi bir polis müdürü olamıyacağını söylediğini zaman başını tasdik maka” mında bir kaç defa sallaması pek komik «. Onun bu halini (o gören bir insanın ne olursa olsun para hırsı ve menfaat kaygusile bir hemcinsinin bu kadar ak Gözlerinden yağmur gibi yaşlar İ iniyordu. O aralık bir jandarma içeri ei O koca erkekle nasıl baş edebilirdim? Sözüme inanırsanız ne Âlâ, inanmazsanız Allah yardım. cım olsun! Müdde'u ler söyledi. emir verdi: umi, Kadri Beye bir gey Genç »abit jandarmalara — Evi araştırın ç Kendi de etrafı karıştırmağa baş Jadı. Küçücük yuvada gizli hiç bi: şey yoktu. Eşya azdı, Yalnız bir çekme cenin içinden bir deste mektup çıktı Açtılar, oküdular. Bunlar Şad'yenin kocasına yazdığı m: » misved | delerile Ce'âlin «w“anlar: i Temiz. güzel, muhabbetli bir gile muhabere si, İki memur hayretle hakıştı. Aca. ba bu kadın, hakikaten bir iftiraya mr kurban gidiyordu? İçlerinde merha met uyandı, tekrar sorduler: — Kendinizi müdnfan edecek bir isbatımız yok mu? — Yok, bildiğim bir şey varsa ben katil değilim. Hiç bir giinahim yok. tur. — Fakat Doktor Remzi Beyin ra poru sleyhinizde bir vesikadır. — Hani ölmüştü? — Öldü ama evvelden yazmış, ha. zırlamış. Buna b'r diyeceğiniz var mı? — Hiç!, Deli or'acağım aklım bu kadar hainliği kabul edemiyor. Her gey, ber şey aleyhime dönüyor. Mah. girdi, yavaşça bir şeyler söyledi. Bekir Srtkı Bey emir verdi: — Bırak girsin! Kapı açıldı, Çe'âl göründü. Bir gecenin İçinde saşları beyazlanmış. çökmüş, adeta yirmi sene ihtiyarla. mış pibi duruyordu. İki kızı yanında idi, Babalarının elini tutuyorlardı. Yavrular annelerini görünce, ağlaşa. rak, sevinçle bağudılar: — Anne!, Anne! Bizden ayrılma! Kadın kocasına döndü ve sadece: — Toşekkür ederim. Çok teşekkür ederim ki bana bu büyük sevinci bah. şettin. Sönra hayretle delikanlıyı süzdü: Sevdiği genç, dinç adam bu muydu? Bu hale mi gelmişti, yarabbi? — Celâl! CelâV Benim zavallı Celâleiğim! Kim Silir ne ıztırap çek. tin? Erkek başımı sa'ladı: — Evet!. Dedi, Bu gece nastl çıl. dırmsadım, nasıl ölmedim, hayret e. diyorüm. Şadiye dizlerine kapandı: — Benim yüzümden değil mi” ZZa).! olmazsa bile İngilizlere mensup başka bir hain, polıs galabileteğini görmekten derin bir istik”; rah hissedeceğine hiç şüphe yoktur. Ben rafikâlemenid benim için en en teresan tarafını, Battâ, neticesini öğrem miştim. Artık öbür konuşacakları şey” lerin bence hiç bir ehemmiyeti yöktu. Çünkü Balların bu kanaatte (o olduktan sonra bu herifleri toptan sepetleyeceği mubakkaktı, Nitekim, düşündüğüm de çıktı. İki dakika geçmeden hepsi deler Wp gittiler, Şimdi benim için yapılacak bir iş var- sa 0 da bu mülâkatı Esat Beye yetiştir”) mek ve Esat beyi yarınki mülâkat için hazırlamaktı. Vakit geçirmeğe gelmez” di. Balların odasına girerek polis müdü- rü için olan emirlerini sordum. — Sana sabah söylediklerimi anlat. Yarın kendisini bekliyorum. Haydi şim di giti dedi, Esat Beyle bu sefer konuşmamız çök uzun sötdü. Kendisine Maksvel ile Tak sinin Balları #iyaretini arilattım ve; — Makamrâlinize göz koymuşlar. Sizi atıp Tahsini polis müdürü yapmak istiyorlar, dedim. Hiç müteessir olmadı ,yalnız netle sordu? — Ballar bu işe ne dedi. — Sizden memnun olduğunu, eğer şimden sonra alacağınız tedbirle de ken disini tatmin ederseniz kendisi için bir mesele emvcut olmadığını söyledi. — Bu tedbirler nedir acaba? — Mahiyetini ben de ( bilmiyorum. Fakat herhalde sizden biraz şiddetli ha" reket etmenizi istiyeceğini zannediyo” Tür — Halkı tazyik ve tazibe matuf tek- liflere nasıl muhatap olayım. — Haklısmız, fakat, bu teklifleri ka” bul etmezseniz onlarm ekmeğine yağ sü rülecek. — Evet, sende doğruyu söylüyor- sun. Ben Balların istediklerini yapmaz” sam beni işten çekecekler, o zaman da Maksvel ve kumpanyasının dediği ola” cak. — Tahsin olmazsa bile ( İngilzlere mensup abşka bir hain polis müdürü o“ lacak, Ö zaman hayat mukadderatlarını bu kadar hassasiyetle (o düşündüğünüz halk için daha cehennemi bir hayat baş Tayacak. Biancnaleyh ahalinin korunma" sı, silâh kaçırma işimizin selâmetle psi ni ve diğer işlerimizin yürümesi için ne sükü” buki ne sevişmiştik Yalvarırcasına kocasının ellerine sarıldı. Celâl başmı çevirdi. i Kadm devam etti: — Evet, benim yüzümden. : Sebep benim. Halbuki masumum de. Müddeiumumi söze karıştı: — Haydi, hanım. Doğruyu söyle yin. Kocanıza hürmeten, yavrularını. za acıyarak, inkârda israr etmeyin, — Masümüm. — Eer gey sizl ıttiham ediyor. Hat tı hareketiniz. Gayri meştu çocuğu. muz. Daima sarhoş olup etrafta do. laşmanız. Bütün civar ahalisi aley. hinizde şahadet ediyor. Şadiye bağırdı: — Masumum, masumum Size yüz kerre söylüyorum. Hakkımdaki bütün dedikodular iftira, Bekir Sıtkı Bey omuzlarını silkti. 'Bu kadının bir rol oynadığına katiyet. le emindi. Sert bir bakışla emir ver. di: — Şadiye Hanım!. Sizi tevkif edi. yorum. Kadm, şaşkın şaşkın bakındı. De. mek artık kimseden Ümit kalmamıştı Hükümetin adamları da ons düşman Yazar SAP Nİ a çe SN ya pahasına olursa olsun bu makamı İş8 devam etmeniz münasip olacağımı © nüyorum. g — Zaten, bu sikinti vaziyet gok vam etmiyecektir. Anadoludan il habelrer dünkülerden daha iyidir. #X ha şükür ,ordumuz müzafferen ileri muş. Yakında bu mezelletiâver yetten bizi kurtaracaklar. — O halde, Balların teklifi b şiken de o İsa gaye uğurunda mül gerekir. Daha uzun boylu konuştuk. 1 cenaplarının aciyhimize olarak ha# İ dığı dalavereleri birer birer anla” Esat Beyi büsbütün takviye ettim tabık kaldık ve Krokere döndüm. YUNAN MUMESSİLİNE BIR ni Odama girerek oturdum. Bira 9 lamıştım. Nihayet düşmanların bir lesini daha çelmiş, vaziyeti kı pi tık. Eğer Tahsin ve hempaları satlarına muvaffak olmuş (oolsay halimiz yaman olurdu. Ben vin şünürken odamın kapısı açıldı. # pi mümessilinin miralay Balları “a geldiğini haber verdi. Balların 6 geçerek işi haber verdim. Herifit retinden hiç de memnun kalmadı. — Gene kafa ağrıtacaklar, Bi adamlardan! diye söylendi. Sonra! — Çağır bakalım, ne istiyor? i verdi. # Kapıyı açarak mümessil efendiği f ri davet ettim. O, önde, tercümanı #5 z da içeri girdiler ve uzun ve müb y n reveranslarla Balları selâmladılaf* ie v > # çi polis memuru İstanbuldaki m nan mümessilinin tercümanı, © hem patrikhanede, hem de ” nede tercümanlık eden Kostantiniğ” minde birisi idi, rr Köstantanidis, mümessilin sine lonele tercüme ediyordu. Ben de geçen kapının önünde ayakta onların konuşmalarını dinliyordu”. le iltizam olarak orada kalışımın farkında olmamıştı. Esasen bes pek ehemmiyetli olmayın şahsi ziyaretlerinde ekseriya Ballarm da kalırdım. Ru hususta Balları” pr emri de vardı. Konuşulan İşleri” mühim «<kialarmı Odama not defte:ime kaydeder, sonra na şifahi izahat verirdi kesilmişti. O, bir kurban olâ"” küm olacaktı. Kocası Celâl »8 &z, ne bitkin bi haldeydi inanıpıyordu ki müdafaa tsi Acı acı bağırdı: — Kimsem, “kimzem yak geri. Yavrular küçük kollarile çi sardılar; Anne. Gen» senden mıyız? b Kadın onlarm saçlarını © murıldandı:; > — Heyhati, Hem bu sf diyyen zannederim. Asabiyetle sarsıdı. Nefesi nırcasma ikisini de göğsü” : dı. Şadiyenin göz yaşlarını gi gö” cuklar da hıçkıra hiçkirâ başladılar. Odaya bir Jandarma giri” ği Beyin gelmek için müsaad? İ söyledi. > 4 Müddelumumü ile gapdar” sordular: ği — Bu da kimmiş?

Bu sayıdan diğer sayfalar: