10 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

10 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A e Rg ge e eş e m MN Pa A İİ e Alış veriş hayatında ruhi tetkik. 1 kimseler tarafından dikkati celbettiği ler çok büyük bir rol oynuyor. Mese! görülmüştür. Kırmızı renkle tezyin lâ bazı modern mağazalar, alış Senİ edilmiş bir vitrin ötünde duranlar yapmağa gelen müşterilerin harekâ”| pek fazla oluyor. Mavi o ve yeşil tm hususi adamla. * tetkik ettiriyor- lar. Bu tetkikler, çok defa büyük kârlar temin etmiştir. Meselâ, bir vitrinde halkı en çok| cezbeden renk nedir? Onu öğrenir Bundan başka fiyatları 99" kuruş,| “48” kuruş gibi (O küsurlu bir halde! ilân etmek te çok fayda vermektedir. İşte bunlar, ruhiyatcı iş adammm uğraştığı mevzulardır. Netice itibariyle biz insanların alış veriş ettiğimiz zaman biraz gay- ri tabiileştiğimiz anlaşılmaktadır. Hangi eşyanm daha çok satıldığı- nranlamak için,bazı ruhiyatçılar, dükkân vitrinlerinin arkasma saklan mış ve orada küçük bir delikten müş- terileri gözetlemişlerdir. Ve: 1) Dürup vitrine bakan erkek ve kadmnlarm sayısını; 2) Ne kadar müddet baktıkları: ni; 3) Kaç şeye baktıklarmı; 4) Bakanlarm giyiniş itibariyle renkler daha güzel görünüyorsa da, kirmizi rengin gördüğü işi görme mektedirler. Yevmi gazetelerde ilânı yapılaa eşya, berhangi vitrinde derhal dik: zengin mi, yoksa fakir mi oldukları.) kati celbetmektedir. Ahali, yalnız ni; bununla kalmıyor. Gazete ile ilân « 5) Baktıktan sonra kaç kişinin! dilmiş eşyayı girip alıyor da. Gün- dükkândan içeri girdiğini; düz vakti vitrin içerisinde elektrik Tesbit ederler. yanmasınm da ayrıca bir faydası ol. maktadır. Fakat müşteriler daha ziyade dük kânın içerisinde kendilerini gösterir- ler. İste burada da dükkün sahipleri Eşya fiatlarmı küsurlu olarak ilân etmekle dükkân içerisine daha fazla müşteri celbetmek mümkün olmak. tadır. Esas itibariyle aşağı fiyatım dük- Dükkân sahipleri okuyunuz 3 Müşteri celbetmenin ruhi usulleri Vitrinlein ehemmiyeti — Kesirli fiyatlar — Kırmızı rengin cazibesi — Gündüzün elektrik — Gazeteilânlarının faydası hesabma © çalisan ruhf tetkikeiler, müşteri süsü takımarak O tezgâhlerm önünde dururlar. Ve gelen müşteri. lerin harelâtmi tetkik ederler, kâna daha çok müşteri getireceği şüphesizdir. Gariptir ki kırmızı renein, bircok 226 Gölgelerden biri heman ona GÜZEL PRENSES doğru gelmesini bu suretle de eve girecek hey Bu tetkik neticesinde de çok dik- kate değer notlar almmıştır. Meselâ Mağazanm içerisine giren müşteri ekseriyetle hemen sağ tarafa sip yor. Veya bakıyor. Bunun üzerine a- çık göz mağaza sahipleri, hemen sâ- tıp elinden çıkarmak istediği malları kapmın ağzma ve müşterinin sağına düşen yere koymaktadır. Bundan başka müşterilerin umu- miyetle evvelâ kırmızı renge, sonra yeşil, sonra portakal rengine baktık:| ları anlaşılıyor. Eflâtun renginde «şya en son gözüne ilişiyor. Ve müş- terinin dikkati her iki saniyede bir değişiyor. Bilhassa alâkadar olduğu bir mal üzerinde uzun boylu durması gayet tabiidir. iz Jönvirat veçelesi No. 0. İ Gözlerin muhafazası ancak ii ve temiz ziya neşreden elektrik ampulleri ile kabildir. Bunu” için çifle ispirallı olan Osrar* (0) ampullerini kullanınız. Bı suretle yüzde 20 nisbetindedö FI > > dedi Le au ha fazla aydınlık temin etmi$ Avizeler için 40 ve 65 Dekalümenlik olursunuz. a LİR PN #İ o RAM ampulleri 15, 25, 40, 65, 100, 125 ve 150 Dekalumenliktir. Resimler müşterinin dikkatini at| tırmaktadır. Meselâ, satılmak üzere olan bir saatin küçük bir resmini mu- kavva üzerine yapmak, o cins saatin! satışmı üçte bir nisbetinde arttırmış- İlânlar sarı kâğıt üzerine siyah mürekkeple yazılırsa müşteri bunu kolaylıkla okuvor. Satılmak istenen eşyadan az miktarda teşhir edilirse daha çok satılmaktadır. Müşteriler, aldıkları mala elleri le dokunmak istivorlar. Runun için meselâ isimlerin o baş harfi bulunan bir takım brosları bir camekân iceri- sinde mubafs- ederseniz © kader satamazsınız. Bilâkis, tezeâh üzer'- ne, müeterilerin alm bakabileceği bir “bla İenrarannız SAM AYLAK. Bircok dükkâncılar simdi ınalları nt tezvih izerine kovarlar. Müsteri larin Adar va #ktivarlarmı tetkik öt mektan aldıkları bu mafce büyük faydalar temin etmektedir. “İnmiisredan”» istiyordu, Alelâcele mantosunu aldı ve| Devlet Demiryolları ;ve “Limanları Rna Bl Gia Rr Derince limanına bir sene zorfruda vürut edecek şartname ve ii vele projelerinde yazılı 12 türlü ameliye ile tahminen 278,227,040 maden 5941, 281 ton kok kömürü ve 31871,352 ton malzeme ve es tahmil ve tabliye işi 21 « 12 - 936 pazartesi günü saat 15 teHaydarp gar binası dahilindeki birinci işletme komisyonu tarafmdan ve 22910 25 kuruş tahmin bedeli üzerinden kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur işe girmek istiyenlerin 1718 Kra 27 kuruş muvakkat teminat ile kan tayin ettiği vesikaları ve resmi gazetenin 7 5-936T. ve 3297 No.lu hasmda intiçar etmiş olan talimatsnme dairesinde almmış vesika ve liflerini ayni gün ağlat 14'e kadar Hi sdarpaşada komisyon refsliğine leri lâzırıdır. Teklif mektubunda |? ameliyenin her birine ton ve itibariyle ayrı ayrı fiat gösterilecek ve şertname ile mukmele proj tamamen okunup kabul edildiğine dair meşruhat verilecektir. Bu i şartnameler p »esız olarak Havdamp şada O komismon kaleminden teki iş, (3704) GÜZEL 227 Acaba kendisine hırsız diyen bu hay- PRENSFS yaklaştı. Bir ses: — Kaptan, siz misiniz? — Evet, benim, Hokar. içeri girdiniz mi? — Hayır, henüz tertibat alıyorduk. / — Şimdi buna lüzum kalmadı. Bu işi şimdilik başka bir zamana bırakın. Şim- di beni dinle, başka bir iş var. Ben ba lodan genç bir kadınla beraber çıkınca- ya kadar beni bekliyeceksiniz. o Tenba bir sokağa geldiğimiz zaman ıslık çalın» ca kadmın Üzerine atılıp ağzın: tkaya- caksız. Deha sonra manto gibi bir şeye saracaksmız. — Başüstüne, Herhalde bu kadın zen gince bir şey olacak? — Ben gevezelikten hoşlanmam. Ne diyorsam onu yaparsınız. Şimdi iyi din- Ie. Bu kadını aldıktan sonra hemen Sof yadan çıkarak karargiha gideceksiniz. Kendisine kat'iyyen bir fenalıkta bulun mıyacaksınız. Yarın gece yeni emirler vermek üzere ben karargâha geleceğim. — Başüstüne kaptan. Haydut Hokar, hemen binbaşının ya- nından ayrılarak arkadaşlarının bulun- duğu yere gitti. Binbaşı Boris Korza- kot ise hemen prensin sarayına döndü. Şapka ve mantosunu İraktıktan sonra süratle becerdiği bu işten memnun ola- tak Annayı aramağa başladı. Nihayet Annaya kapıya; yakm bir yerde rastladı. Hemer yanına yaklaşa- rak ona sordu: — Güzel matmazel, nereye gidiyorsu nuz? Anna, 6 zamana Iradar baloda bekle- mişti. Çünkü o esnada taat bir buçuk olduğundan haydutların düşes Dorote- girmiş). dutların uşaklar tarafından yakalanarak tehlikenin bertaraf edilmiş olmasını bek lemeği daha münasip bulmuştu. Niba- yet saatin İkiye gelmesi üzerine hemen baloyu terketmeğe başlamıştı ki binbaşı ile karşılaşmıştı. Binbaşı Korzakofu görünce korku ile titredi, Bununla beraber, bu (tehlikeli hayduda bir şey hissettirmek istemedi» ği için itidalini muhafazaya çalıştı. Binbaşı, ona tekrar sordu; — Zannedersem gitmeğe hazırlanı- yordunuz. Fakat bu eğlenceli (o baloyu pek erken bırakmış olinıyacak mısınız? — Evet, gidiyordum. İstirahat etmek istiyorum. — Fakat siz gidecek olursanız balo bütün neşs ve parlaklığını kaybedecek, Doğrusu bu pek insafsızlık olur. Akra- banız.. Anna, biraz canı sıkılarak: — Akrabam falan yoktur, dedi. Fakat hemen bunu söylediğine de pişman ol. du. Çünkü binbaşı bunu fırsat bilerek: — Nasıl, dedi. Burada kimsesizsiniz öyle mi? O halde müsaade ediniz de sizi evinize kadar götüreyim.. Veriniz lüt- fen kolunuzu. Genç kızın tereddüdünü gören Korza kof onü cebren denecek bir şekilde ko- lundan yakalamıştı. Bunun üzerine Anna: — Rica ederim. dedi, beni bırakınız. Refikat etmenizi istemiyorum. > — Hayır, matmazel. Sizi yalnız bıra- kamam. Sonra kim oldrğunuz ve bura- ya ne maksatla geldiğiniz de belli de- gili, Kolunu binbaşıdan kurtaran OAnna eri adımlar» dışarı çıktı. Merdivenlerden indi. Kalbi! şiddetle çarpıyordu. Istırap ve heyeca- nmdan ne yapacağını bilemiyordu. Aca ba haydut kendisini takip ediyor muy- du? b Hiç arkasma bakmadan meydanlığı vardığı halde hâlâ kendisini emniyette bulmuyorda. Bu sırada arkasından şu sözleri işitti: — Bu kadâr ne koşuyorsunuz, güzel matmazel, Biraz durunuz, size bir Şey söyliyeceğim. Korzakof, uzun adımlarla genç kız? yetişmiş ve onu tutarak şiddetle kendi- sine doğru çekmişti, Anna, korku ve ıstırapla bağırarak: — Ne yapıyorsunuz, mösyö? Bızakın da yolura devam edeyim, Size dokun- mayınız diyorum. Binbaşı, müstehziyane bir tavırla; — Ya size dokunmak hoşuma gidi- yorsa?,. Anna, bağırmak istedi. Fakat mey danlıkta kimseler yoktu. Bu tenhalığ görünce bağırmaktan vazgeçti. Binbaşı" ya: — Mösyö, dedi, rica ederim, Beni bi- rakınız. Siz centilmen bir (o adamsınız. Müdafaadan mahrum bir gerç kızı tak- kir etmek size yakışmaz. Düşes Dorote bilâhare bu hareketinize dair sizden he- s3p ister. Çünkü ben onun himayesi al- tında bulunuyorum. — Ya, öyle mi? O halde düşes Doro- teyi keyfiyetten haberdar etmek ve ©- nun himayesine lâvık bir kiz olmadığı- nızı bildirmek lâzım. Sizin o bir hırsız olduğunuzu öğrensin de ona göre ha- reket etsin! hopa gm karardı, o İşittiği dut çıldırmış mıydı? Yüzüne karşı böyle bir şey söylemesi için elbet bir sebep olacaktı. Binbaşı, sözlerine devam etti: — Evet, hem hırsız, hem de bir ser- erisin. Bana cevap ver: Şu parmağında ki elmas yüzliğü sana kim verdi. O kat- iyyen senin değildir. Bir düşese aittir. Sen bunu çaldın? — Dinleyiniz mösyö. (o Aldanıyorsu- nuz, Yemin ederim ki bunu bana düşes Dorote.. Binbaşı onun sözünü kesti; — Hayır, düşese iftira etmeyiniz. O, daima namuslu adamları o kullanır. Bu meseleyi meydana çıkarmak için polis komiserliğine gitmemiz lâzım.. — Polis okomiserine mi? Orada ne yapacağız? — İtirazı bırak da hemen yürü. Git- mezsen zorla götürürüm, Binbaşı haydut, böyle söyliyerek eli- ni kılıcının kabzasına götürdü, Zavallı kız ne yapacağını o şaşırmış t. Polis komiseri onun hüviyetini tah- kik etmeğe kalkışacak ve neticede onun idama mahküm olduğu meydana çıka cak. Bu, ne büyük bir felâkötü? Kızcağız büyük bir perişanlık içinde ne yapaca” ğun düşünürken Korzakofun bir düdük öttürdüğünü ve ılık çaldığını o işitti Anna. bunun bir işaret olduğunu anla” yarak büyük bir yeis ve ıstırapla hay kırdı: — imdat. imdat, O anda etrafta bir takım (insan hw yalleri peyda oldu. Anna, kendilerin€ yaklaşan adamlardan birinin elinde br yük bir manto olduğunu gördü. 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: