20 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

20 Ocak 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

91 önde yayı Mehmet N Yaverdim. Ku en maiye-| Gok ev diği ma gayet k ir adamdı. Sağl kaide bulanuyorduk. be ikame e değirmeni ken-| yapmıştık. Al Yama Yorduk. Üztteki İİ enza Ve yatıyorduk. Oda»! di barikulâdeydi!! İlki m Ma Birin letafetine do-! İng nizde iz tavan birkaç kalas ha- z Onların ort nie taş asında yet a büyü ği edilemiyecek emi Har mir kanca duruyor! Sal i Zamanlarda buna! i olsa gerektti. raz hava serindi, Pen- LL Tahta fapakil ile Çünkü düşman ta- ik, otküyordum ,*n sıcaktı. Biraz sonra Geldi, taburun doktoru Değ ard urduk, çümüz masanm et- olma dığı Düşman tarafında Mİ ireceğim gaz rahat bir ak- i 2 umuyorduk. gerken, Mehmet paşanın ; 'Perdiğini gördüm bana » z 77 in BE, # e Fi ta 7 / i 1 Şu Pencereyi di encereyi kapatsan « Müthiş bir korander m 4, ihetmem.. Şiddetli kamdan esiyor.. Sen de) Musun, doktor? Verdi; - Bir şey hissetmi- İN 169 Sizin yeriniz iyi Pen bu #özü üzerine : anılma PE Z z 7 fi YI , £ ve i; / e yu gittim. SM anlamak iste- Üyoç Astiyısen hayret etti, EŞ Öl Bu Tüzgâr nereden ge- issetmiyor mu- ! - TI o Ve fazla zahmet çek.) Saşamı aldık. Sonra Şal SİA Kiyg, AmiR kilometre gimalin- mil V kumandanı harbe Sy, ma Bunlar o e o TON ili yi : n beşi ti gün evveldi Lo. #s€ harp Fransada m Sa bitmek üzeredir. Mü- r Baki da pak ir. Bunun resmi Very İşt, Ge bir zamanda yapı» Terg Tomuz, *€ hikâyenin sonuna Da Meni, MEP Müstıy tn rami. Fakat hikâyenin bitmemişti. Kapı. ardına Mat, | 79 Bird. Todda bir Bird, ,, “asndan da üç nefer birisi emirnefe- benziyordu. öteki iki- Memttlarıydı. Elleri *n çok satılan ği zetesidir. İlânla -İ Verenler kâr e «j i İ | en muharebeleri, $ Yazarı me) İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth lie, Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas , li p — Hayır efendim.. — Gel şu yanıma da bak! — Yine hissetmiyorum efendim! — O halde ben çıldırıyorum. Hay- di yemek yiyelim. Fakat, bir müddet sonra, kalktı. — Rüzgârı siz ister hissedin, ister etmeyin, her halde bana dokunuyor. Yerimi değiştireceğim. Yürüdü. Yanıma doğru geldi. Tam o esnada şiddetli top sesleri işitildi. Bombardımana tutulmuştuk. Bir mermi, evin damını delerek geç- ti. Mahut çengelin mıhlı bulunduğu kalası parçaladı. Koskoca demir bü-| tün şiddetile yere yuvarlandı. Tam demin kumandanın oturduğu yere saplandı. Helecanla bağrıştık. paşa, — Aman paşam.. Verilmiş sada- i kanız varmış.. Kumandanın rengi uçmuştu.. Gü- lümsiyerek: — Demin ikinizin de haklı var- dı! « dedi. Rüzgâr filin yokmuş me- ğer! Bu, bana bir ihbardır! Beni mu- hafaza eden bir kuvvet mevcuttur. O da, geçen sene ölen zavallı karım- dır. Dünyaya gözlerini kapamadan evvel, “Çocuklarımız büyüyünceye kadar öbür dünyadan seni siyanet ederim!,, diye dua etmişti, Ben, bunun doğru olduğuna ke niim! Cesaretimin de fazlalığı bun- dan ileri geliyor. 5 Gerçekten de, üç sene harp devam ettiği müddetçe, Mehmet paşa, pek büyük yararlıklar göstermekle bera-! ber, bütün tehlikelerden en ufak bir artzaya uğramadan esryrıldı. Belki de buna bir tesadüf ediye-! ceksiniz. Lâkin, yanında bulundu- Gum müddetçe, ş#hit alduğum bir. kaç'vaka, neviini bilmediğimiz bir! kuvvetin bir siyanet meleği gibi, cidden onun etrafında dolaştığına! beni kani etti. Nakleden: ((Hat - Sür) — Aa Dilimize çeviren: A. E. Bu ince uzun, yeşil gözlü bir kadmd:. Tood Gilney ayağa fırladı. Kadınım kim olduğunu bana söylemesine bâcet yok. tu, Biliyordum! Bu kontes Varluda idi ve nihayet yakalanmıştı. Sevinçten Peleg Bensonun ağzı ku. Jaklarına varıyordu. — Yüzbaşın onu Beyrutta yakaladık.| Onun kim olduğunu biliyordum. Fakat resmen hüviyetini tesbit edebilecek bir) şey bulamadım. Bunu size bıraktım. Bu) bayanı çelik çubukların arkatına kilit- lemekle sevinç (o duyacağmızı biliyor. dum. Todd Gilrey yüzünde fazla heyecan ve tahassüslerin işmizazları (o görüldü Eli alnma gitti; parmakları orada kon- tes Varbutann attığı tabanca kurşunu-! nun bıraktığı yamayı okşadı. Fakat bt.) 1â ağınıdan bir söz çıkmıyordu. l Sonra da telgrafa baktı. Bunu (bana fırlattı. Bildiğimiz bir şeyin resmi teb- tiği idi; “Mütareke imza edildi. Harp bu sa- bah saat on birde duracaktır.,, Nihayet Todd söz söyledi: — Lowell yaman bir harbi kazandık. Çök memnunum, Dedikten sonra gözlerini kontes Var butanm yüzüne dikti, oradan da muha. fızlara çevirdi: — Bir yanlışlık var dedi Ben kaya. tımda bu kadını hiç görmedim. Onu sa- Tewerini Saatime baktım. Saat on biri bir geçi. yordu, Harp bitmişti, Yeryüzüne barış, insan (o yüreklerine sevinç avdet etmişti, —SON— Tonton Amca- nın kasası HABER AKSAM POSTASI IDARE EV! Istanbul Ankara Caddesi Posta kulunu: Istanbul 214 Telgraf adresi | İstanbu! HADER Yazı işleri telotonu ; 23472 idare veân Me ABONE ŞARTLARI Toiye | Ecneli Senem *aooMr 2700, 6 avim 730 30 3 aylık O460 . 800 y aylık o 130 390 4 Sahibi ve Neşriyat Müdürü: İ harbiye nezareti ayrı birer Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası HABER'in Güzellik Do toru Kunonu: Yazan: Niyazi Anmet 294 sene evvel bugün /Sıvası soyup sovana çevirmek istiyen Kına oğlu, bir kasap dükkânının önünde idam edildi. “ Beni öldürmeyin, hakitan zorla aldığım malları, paraları alın ödeşt!riz ,, Dördüncü Murat ölmüş, İbrahim| Sivas valisinin hemen İstanbula ge- yerine tahta geçmişti. Murat, gez .| tirilmesine karar verdi. diği yerlere dehşet saçtığı halde Kına oğlunun isyanlarını bastıramamıştı . Teke ve Aydm taraflarında istedi: ğini yapan Kinaoğlu, hiç bir emir dinlemiyor, eline geçen parayı hazi » nesine dolduruyordu. Onun bu zulmünü Anadoluda duymıyan yoktu. Her yer ondan tit- rerdi: — Allah şerrinden saklasın.. der- lerdi.. Ge'v8 Kmaoğlu Sivasa vali tayin - edil mişti, Bunu duyan Sivaslılar: — Bizi de Kınaya çevirecek. di- ye sızlanmağa başladılar. Fakat ya- pacak bir şey yoktu. Hükümet onu vali tayin etmişti. Emirlerini dinle- mek mecburiyetinde idiler. Yel niz: — Kmaoğlu Teke ve Aydin ta- raflarmda hayli para yapmıştır. Bel- ki bize ilişmez... Diye teselli. buluyorlardı. Alışmış kudurmuştan beterdir sö- zünün doğruluğu her yerde kendi. ni göstermiştir. Sivasta da öyle ol - du. Kmaoğlu, Sivasa bir bora gibi girdi ve ilk günden önüne gelenin ca- nm yakmağa başladı. Sivaslılar bu hale tahammül ede” miyeceklerini anlıyorlardı. Birgün gizli bir meclis kurarak İstahbula gi- kâyete karar verdiler ve bu kararı yerine getirdiler. f bize aman vermiyor, zulüm ediyor. Başımızdı kalırsa bu- radan göçüp başka diyarlara gidece- ğiz. Bizi bu zalimden kurtarm.,, diye mektup yazdılar, adam kostular. Tarihte o kadar şikâyetler vardır ki, yerine getirilememistir. Yalnız Sivaslılar burada talileri yardım et- ti Sadrazâm Kmaoğlunun düşmanı idi. Zaten isyanları ile sabıkalı olen Köpeklere ... Biriktirdiği para ve mal ile gele- cek nesillerini de rahat rabat geçindi. rebilecek derece zengin olan Kma- oğlu İstanbula gelirken: — Beni üzledetlerse malım yeter.. diyordu. Sessizce İstanbula getirildi fakat birkaç gün sonra Kınsoğlu şehrin dört bucağında ağızdan ağıza dolaş - ti. — Bir zalim getirilmiş, adma Kı- naoğlu derlermiş. Halep Salboluna- cakmış... Ve 1642 yılı 20 İkincikânun gü- nü (18 Şuval 1051 yılı) 294 sene evvel bugün, Kmaoğlunun bütün servet ve emlâki müsadere edildikten sonra Ayasofya çarşısma götülüyor- du, Kendisine: * — Yaptığın zulümlerin cezasmı salbolunmakla ödiyeceksin... den di...» O: — Bütün malımı alın, cezam 5- densin... Eğer kabahatim bu malları şiddetle aldığım ise onları geri ve- rerek ödeşiriz.. Benim canımın fay - dası nedir. Ben padişahm kuluyum, başka işler yaparım.. diye kendini" müdafaaya kalkıştı. Bu sözlerin hiç biri dinlenmiedi. Bir kasap dükkânmm önüne getiril- di. Burada darağacı hazırlanmıştı. Kmaotlu sordu: — Nivin beni kasap dükkânmm önünde idam ediyorsunuz?.. Kimbilir niçin kasap dükkânı ö- nünde idam ediyorlardı.. Düşünüle - rek mi, voksa tesadüfen mi yapıl - musti belli değil, Yalnız , Ayasofya çarsısmın ka» sap dükkânr, halkı soymakta, asıp kesmekte © padişahla yarısa çıkmış ibi hareket eden Kımalıoğlunun i- dam veri oldu. İdamı seyredenler » den biri: — Bu, insan kasabı olacak... Hay- van kasabının önünde idam ediliyor. demiş.. . harpte mü” 'him vazifeler verilecek! Sovyetler köpekleri paraşülle tayyareden atlamağa alışlırıyorlar İngiliz gazetelerinde okuduğumuza! göre Yugoslavya harbiye nezaretinde seferberlik llân edilir edilmez, her er- keğin ne yapacağını ve bu erkeğe bağ Ws aile kadımlarınm ne iş göreceklerini bütün teferrüatiyle gösteren bir dosya| vardır. Daha doğrusu Yugoslavyada yaşıyan her erkek için Belgraddaki seferberlik dosyası hazırlamış bulunmaktadır. Asıl işin garibi şuradadır ki, Tuna ırmağı Üstünde olan Kamenika köyü-| nin savaş köpekleri için de birer doö- ya tanzim edilmiştir. Jandarma mektebine merbut bir ki- sımda bu müthiş köpeklerin talim ve terbiyesile uğraşılmaktadır. Köpekler sulh zamanında, polis işi görmekte ve İ eşkıya takiplerinde kullanılmaktadır. pabilir ki? Köpeklerin harpte fayda» olduldarı zaten geçenlerde İspanya» da tecrübe edilmiş, asiler üzerlerine saldıran yarı vahşi kurt köpekleri kar şısmda epey afallamışlardı. Diğer taraftan Sovyet ordusu da, köpekleri havadan paraşütle yere at - mak tecrübelerini yapmaktadır. Mak- sat da şudur: Sovyet askerleri para » gütle düşman hatlarmın gerisine indik ten sonra, arkalarından ayni vasıtayla muhabere köpeklerini göndermektir. Son yapılan terübelerde bir Sovyet tayyarecisi 600 metreden bir köpeği İ muvaffakıyetle aşağı atlatmıştır. Köpek verilen kumanda üzerine hiç tereddüt etmeksizin kaldırıp kendini tayyareden Aştı atmıştır. Sırtma bağir olan otomatik parasüt kendi kendine açılmış ve hayvan yavas ya - Harp zamanında da orduda hizmet © vaş yere inmiştir. Köpeği terbiye eden deceklerdir. Köpekler yerli kurt azmanı koca - man hayvanlardır, hilâfına dair emir verilmediği takdirde (o tanmmadıkları herkesin boğazma atılırlar. Gece karanlığında hiç ses çıkarmak. sızın gelen ve birdenbire boğuzma at- ryan 78 kilo ağırlığında bir köpeğe karşı zavallı düşman nöbetçisi ne ya- adam da düşerken onun harekâtı tar kip etmek için ayni zamanda atlamış- tır. | (o Yere vardıktan sonra, terbiyeci, kö- İ peğin sukut esnasında tam manasile | Soğukkanlılığını muhafaza ettiğini, a- | di çağrıldıkça başımı çevirerek baktı - İ Emi, sonra da yere yavaşça inmiğ ol- duğunu söylemiştir. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: