11 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

11 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tn vi gaye yy yl bsr ira og Maya 5 PE GA yulüpi > şoö m iyoli oz puznuop A unğop — pp7407 Kopya /0g : Je eo resting on 140 “ye kelimelerle (amed sBuysar r— ömngi MON 40 EİPME 220 10 OYU SpoaDu :aKUp”UMOU nar — vga Çurör 1yez “yep9 ug) pp — İM Pyar ep Jin yoğ — gezdi şow soşdoad yeour DERSLERİ aGOoZTT1l—on«I z yeni ıçe£ep X0) yod “yoğ *fopuraep Mpunng) unğug “doin, e ile bir köşe yastık dayalı üze, nakletmek YEULIRp girilmiş u konmuştur. lerin dir yatan çüprazvari masanın”. üzerinde er3 iz plösd an de tebiran'er Lây'inğ ak. Bu dersimizde öğrend am cümleler yap “oo Ki owers is placed on the table . runner, Iying yeni t there is a sola with a cushion çe, Tyep (opuyorums uyuour) 1S1YUU BY ni 0. İNGİLİZCE gi Yeni kelimeler r1uuısugd ör üzerinde dayalı bir Köşe yastığı İle beraber bir kanıpe var, Afa PRŞ. ŞAŞARIM DE 5 AÇA güm VALE ŞAR görmenin nel 490J911:(9y YOY9U9J4a9Z) (Andelejt deriz ösof'awid ö başn restinğ an it.) raylinğ * “Solda var bir kana; so that: so det — o suretle ki rinde o”, Burada görüyoruz ki Masanın üzerine rine bir çiçek vaz to move: tw muv “ entered: entörd by: bay — tersi A bowl of acroas the tak ros de tö CE böl a» “Bir vaso Burada da “İying: lây'inğ * yatan” kelimesi “yatık duran, serili" maaşına geliyor, e Ba gine . ge yy o epi ida AA spalisğ 3 JO OP ON yuo " KR ŞLLEU GE Gm EEE DAA Oya DUŞ leş — EE w—ar ylemek”* menfi söy EprExni VU) me TE ARNLE sinğ). 1 U0 gros 70 193 oy, uOo — 7 “4 30 don Wo daye İZLNIĞİPI TRY Oyguz ay) sonu Hurlj Epuyrorapa03 #s1ap Op Wos Ypulzn os #9) 07) GO pooujd SF gesiamoyz 70 moğ V — OK vJos 8 3704 0g WO yanl “,duruş #3? pus ur OY) O — AE Mou en 1 —İ 1s9H urusedıs maynsı ng gene bu gibi manaşma: “elther or 8 eprasuz #uoydouuğ oy) 0) ON — 9 kelimesi, e s7 ady) “r1fAoYS p GoJUM OPISUY İgiopuoj V 098 OM 'yalıj 3ujon, *arpa zlaseş OL Meyız :03 07, TEZ 14, yEVEŞO ,,PUNYRK,, KUR * ge a ..” manasına; “eitber ,, Or..." dendi- ya diğeri vardır. Burada da “ya biri, ya diğeri” a A m, <a, << VR opuşuozg w 'gr0u 2r9fg03 ota redü Müypuşs 84 zir V— “1030 3ü047 UJ ş1l00)S E pue 1uaısümd MOZITIDNI İNGİLİZCE DERSLERİ “a90'danz 9g) ef sm jo Tuczj Ur yur —Z bad'i hez ider van or di ad'er). Herkesin ya biri, sunuş oy) 78 yoo) ye Yor? V YUM ” uag YPUEsÂ, — rde “ne de” manasına geliyor. : ay uişay dit. I wish I did: b Neither do 1; nider du ay “Ne de yapıyorum ben” Ne ” dendiğini öğreniyoruz. de ben. “Ben isterim ben yaptım” Çalgı çalmak ve şarkı söy- leinek isterdim. Burada da “ne .. ne ..” manasına “ncither ..nor... deniyor. (Ay em goinğ tu hev ider & gramofon or vayrles set). “Ben im. giden benim var ya bir gramofon ya bir rad. other set. yo.” Benim yakında ya bir gramofonum, ya bir radyom o. lacak. I have nelther a gramophone nor a wirelesa set. I am going to have elther a gramophone Or a wireless (Ay hev nider & gramofon nor 8 vayrles set). Benim ne bir gramofon, ne bir radyom var. “Ben yapmıyorum. çalgı çülmak yahut şarkı Çalgı çalmasmı ve şarkı söylemesin! bilmem, Everybody has either one or the other, I don't play or sing. (ay dunt plö or Burada da “neither” Burada “ya ... ya ğini öğrendik. nil “OP B ST 201 İçlOd)MN Ol) LP gudeldnoyl ay) usamyog ',000('dopiu DE MouLaşsp $$ Ka "2093 ralğıpgıde4 o ,Buyoğ,, — & 008 ue nok “oosydanız oyy Ag "ips cod we yım *gz128 #EoaLA V SpUV$ »3ujmnıp ma Bunsa uş mo * HORTLIYAN FAUSTA 165 ——— Genç kız salona girdi ve hiçbir (o şey söylemeden, kendisini koltuklardan bi. İİ silin öte: Some başını elleri içine a- Simuytu. Fakat herkes) larak düşünmeğe başladı. olduğunu ve hattâ biraz sonra (Ondan ona iyilik eden bir tek insana daha fazla uzadığını görünce (o evvelâ| mütevcesihti: Juana: hayret etmişti. Sonra, bu bayret bir se-| < Hergün, bir yolunu bularak, gizlice vinç haline gelmişti. Böylelikle, her za) otel veya lokantaya geliyor ve (orada, iyi e miydi? Bunu nasıl pi teklif nasıl kargı Onunla alay etmez : ün sm MU seviyor "muydu? Ken ğ e vermişti. o Hayır! sy Meale, zayif ve kürül Mviyordu. Bu kadar deni b Meviyordu. Sevdiği im e Yordu Sİ Barbaranı m mutfak. Yasından uyandır. NN ydi du, ba ii Dİ öldürmek mi va İM e layer A iç e Yok de, bara SN * Yatar, Yan a Tim. N Biraz işim orum kızım. İş. » tiz a ye Bidip yatın. Uy- y Ünüzd. k tit k Yat pe mağ ihtiyacım var dan » h ben de giderim, Üzerine, Tuana a. ağırdı; ma, arbarap Yalnız kal- Yor Musun? söy “ylenerek mutfak kalma» | Şiko yavaşça ona doğru yaklaştı ve ayakları dibine oturdu. Uzun müddet bu vaziyette kaldılar, Juana belki de onun mevcudiyetini u- nutmuştu. Şikoysa onu nasil teselli ede bileceğini düşünüyordu. Nihayet cüce acıkiı bir sesle mırıl dandı: - Çok mu ıstırap çekiyorsun Juana? Jüana cevap vermedi. Fakat bu seste j imiyet ve teessiir o kadar büyük , ellerini iyice yüzüne kapattı ve küçük huçkırıklarla 4 ğa başladı. Şiko, onun ayaklarını elleri (oOarasma alarak ayni merhametle murıldandı; — Zava'h Juana! Şikonün, Juananın niçin müteessir olduğunu bildiği halde ona acıması, ve bunu İzhar etmesi cidden © şayanı tak- dirdi. Biraz sonra gözleri yaşla dolu oldu. ğu halde sordu: — Onu çok mü seviy Şiko isim zikretmeğe | mişti, Juana onun kimdi i derhal anlamış ve mış olmasına hayret etmemişti bu suale nasl cevap vereceğini bir tür. Dülü bilmiyordu. Cünkü bunu (O hizbir zaman kendi kendine sormamıştı. Bü- yk bir saflıkla cevap verdi? — Bilmiyorum! Şikonun kalbinde bir ümit belirdi W- ğer sevip sevmediğini bilmiyorsa, de, mek ki henüz herşey bitmiş değildi. Fakat bu ümit uzun ça Tuana bıçkırıklar içinde devam etti — Onu sevip Gree bilmiyo- zum! Fakat bu cesur ve kuvvetli adı- man bebek muamelesi yaptığı bu arka. daşı, onun için daima bebek olarak ka. lazaktı. El Şiko ise, bilâkis boyunun uzama. Jan son derece müteessir oluyor, üyordu, Fakat her şeye ve idişünce lerinin yâvaş yavaş inkişaf etmiş olma-| sına rağmen, Juana, onun nazarında da- ima hâmisi olarak kâlmıştı. (Onun en küçük bir arzusunu yerine getirmek gin, canını vermekte asla tereddüt etmi! yecekti na onun için, küçük ve gü- zel bir h,, haline gelmiş | Bu düşünce, genç erkeğin kalbinde bir aşka tahavvili etti. Fakat ümitsiz bir| aşk! Çünkü Juananm kendisini sevme-| ine imkân olmadığını, o, herkesten da.| or ve takdir ediyordu. | El Şiko, Juananın himayesi (altında! olkanta ve otel işlerine yardım ediyor ve sırf sevdiği kızın yanında bulundu- ğu için bundan mes'ut © görünüyordu.) Fakat, gerek Juananın babası Manü. elin, gerekse müşterilerin mütemadi ha kuret ve hattâ dayakları artık taham. mül edilmez bir hale gelmişti. Hele bilhassa, bir gün, Manllel onu Juananın önünde döğünce, zavallı El Şikonun izzeti nefsi büsbütün kırılmış ve o gece, gizlice oteklen kaçmıştı. Onu bir daha otelde, kimse görmemiş ti. Manilel, senelerce beslediği ve baba| muamelesi yaptığı bu çocuğun ortadan kayboluşuna evvelâ son derece üzülmüş sonra da, bu hareketi nankörlükle tav- sif ederek fena Kalde kırmıgtı. Fakat El Şiko hakikatte nankör de- gildi. Yalnız onun bütün (sadakat ve bir köşeye saklanarak onun için herşey olan Juanayı dakikalarca seyrediyordu. Birgün, gene bir kapının Ooarkasına gizlenerek ona bakiyordu. Tesadüf ola. rak, Juana da, kapının arkasına koy- müş olduğu bir paketi #lmak üzere ka- pının kanadımı açmış ve korkusundan birdenbire b Bu çığlık ine baabsı ve © bütün bizmetçiler oraya doğru koşüuşmuşlardı. i Şiko başına İ felâketi biliyordu. Şi ret edecekler ve belki e Möğecek Jua- nanın gözü önünde koğacaklardı Acıklı zir vaziyette, yere diz çökmüş danmıştı: im Juana, korkma, efil bir halde olmasına rağmen Ju- ana onu hemen tanımış ve kapının ka, nağmı çabucak kapattıktan sonra, koşa rak gelen babasmı — Bir şey değil, babacığım, demişti, kapıya çarptım da.. Ondan bağırdım. Bu cevap üzerine, babası ve hizmet- giler, çekilip gitmişlerdi. Juana da, zavallı cüceyi, kimsenin gö. remiyeceği bir yere götürerek, sevinci» ne rağmen, azarlamıştı. — Kapının arkasında ne işin vardı? Tenbeli Utanmaz! o Vedalaşmadan ve sıktimadan terkettiğin bu eve nasıl gir meğe cesaret cdiyorsun?. Nankör/ Kalpsiz! Fakat, Şiko, her şeye rağmen Juana- nm kendisini görmekten mütevellit bir sevinç içinde olduğunu görüyordu: Bundan son derece mütehasis olmuş ve heyecanlı bir sesle:

Bu sayıdan diğer sayfalar: