February 19, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

February 19, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r YAZAN: Edgar Wallace — İşte hayatınınin bana söylediğiniz en “Boş söz bu, Ah, Allahım. Ölmesini nekadar) “da İsterdim. Kadm sileriyle yüzünü kapadı ve hıçkır“! mağa başladı. — Niçin intihar etmiyorsunuz. Kim mani oluyor! ok korkaksmız ve onun için ülemi yorsunüz. Burada havagazi (tertibatı var. Açın mustukları, o kadar. Hem burada biçak da var. — Bu şekilde ölmek istemiyorum. Hem si zin, bütün cinayetlerinizin cezasını “çektiği, nişi görmek İstiyorum, Bunun için yaşamak istiyorum. Behaminin dudakları ttriyordu. O Dişleri göründü. Yavaş yavaş kalma sokuldu. Rir elini omuzuna koydu. — Hayır, dedi, ölümden korkuyorsunuz. Yakat ben korkmuyarum. Ben, yukarda öl0| mün geleceği günü satarsızlıkda bekliyorum. O gün gelince, rahat ve memnun gideceğim. Hatbuhi sizin burada olduğunuzu kimse bile miyecek. Oh.. Ne memmüniyet! Herices Üzee rinlade dolaşıp duracak. Kimse bir mezarm Üzerinde yürüdüğünü farketmiyecek. — Siz insan değilsiniz. Bellami tabakları topladı, Gözleri uzaklar 4: « Kimse, dedi, sizi bulamıyacak. kimse Sizi hep burada saklıyacağım. Eğer başka tir yere götürmem icap etse bile, (tekrar buraya getireceğim. Birdenbire döndü, hızla yürüdü, arkasın”) dan kapıyı kapadr. geldiği yoldan kütüphane ye, yası masüninm dibine çıktı. Herşeyi yorli yerine yerleştirdi, Abel Ballami, köpeklerine son yemeklerin! Mkindi Üzeri verirdi, Ondan sonra, gece bek» Çiçiik vazifelerini Iyi görsünler diyo yornik ermez, aç brrakırdı. Savini efendisinin köpeklere yemek ver) mek Üzere odnsandun çıktığını görünce he“) meni kendi odasna o kapandı, Köpeklerden nefret ediyor ve &dü patlıyordu” Akşam oldu. Herkes yatmağa çeki, Ge ce yarımna doğru Bavini köpeklerin kapın» sın önünden gürültü çıkararak geçtiklerini! duydu. Bu gürültüyü Bellami de duymuştu. Hemen kalktı, gidip ne var diye baktı, Kö pekler hir aşağı, bir yukarı koşuşuyorlardı. *raft dolaşi. Bir şey yoktu. Esre| onu görünce sakinleşmişlerdi. iye doğru mutbağım Kapıst yavaş yavaş nçılmağa başladı. O kadar sessir. ve o kadar yavaş açıyordu ki, on metre ferde) uzarmış uyuyan köpeklerden biri bile fark etmedi. Tiraz sonra, aynı yavaşlık ve sessiz» likle kapı kapandı. Fakat kapını önünde bir tas süt duruyordu. Merdivenden inen bir köpek #fitün farkına vardr ve koştu, içme” ğe başindı. Ağzınm şapırtınma öteki köpek Jer de geldiler ve hep birden içtiler. Sonra, duğuklarmı yalayarak kerbitisi bir tarafı uzandı. Aradan beş on dakika geçti. Aynı kapı açıldı, aradan yeşil bir hayalet göründü, He. yalet köpeklere baktı sorra, bir çıtırdı bile çıkarmadan ilerledi, Ülekirik sigörtasınm bulunduğu yere giderek bir düğme çevirdi. Bütün şato kararlıklar içinde kaldı. Yeşii hayalet Bellaminin kapısının önü ne çeldi, durdu. Gayet hafıf olun hayalet ker ranlıkta fevkalâde uzun görünüyordu. Yüzü Bembeynzâr. Balmumu gibi olan bu yüzde tuhaf, #ynt zamanda korkurç bir mana vare dr, Bir elinde yeşli bir yay tutuyordu. Boy” nuna aslı olan torkmda yeşil oklar vari. Kapınm önünde durdu. Bir hayli bekledi. Sonra eğilerek anahtar deliğine gerip ir Alet soktu, çevirdi. Birinci kapı, biç gürültü çıkarmadan agıldr. Bir müddet daha bekle) di. Sıra İkinci iç kapıya gelmişti. Aynı Aleti) sokarak büktü, teli kaldırdı ve kapı açildi, *# Atel Bellami gözlerini açtığı vakit saat dörteü. Her uyanışmdn Ski lmpe açik m, değil mi diye bakardı. Baktı. Kapılar kapalı di. 'Tekrar uyumak Üzere döndü. Dönerken yastığın Vaziyeti boruldu ve yere madeni şey düştü. Sesi duyunca Bellami hes murdanarak kalktı, ve ber akşam yatar ken yastığınm naitma koyduğu asahtarını alıp tekrar yerine koydu. Fakat uyuyama dı. Düsüinmeğe başladı. Bellami genç kızı Valeriyi düşünüyordu. Herhalde bu saatte uyuyordu ve büyük bir tehlikeye maruf kaldığını düşünmiyordu bile, Halbuki aynı santte Valeri de uyemktı. Valeri penceresinden bakıyordu. Birkaç günel düz nöbetçi olarak konulmuş otun polia ars tik yoktu. Fukst onun yerine Valeri, saha Ee alaca aydınlığında birisinin dolaştığını gördü. Bu adamım ağımda bir sisara vardı; ve Vüleri bunun Spiz Holland olduğum ar.) Tavakta gecikmedi. Filterin gazeteciye bu İş İçin rica ettiğini anlayarak, memrun oldu. Valeri alelekser iyi ve zat uyuyordu. alın? 0 gece uyuyamadı. İki defn daha uyandı. Son uyatışında karsı ecıkmişir Kalktı. Pencereden baktı. Spik Holland ©*) talıkta görünmüyordu. Herhalde gidip yat mış olacaktı. Genç kız Üzerine bir çev üla. rak bir mum yakl ve kapısı açtı Fakat derhal! mumu söndürdü. Çünkü alt kattan sesler geliyordu. Kalbi heyecanla çarpmağa başladı, merdivenin trakganmdan (eğilerek bâktı. Bir sey görünmiyordu. Fakat sisler devam ediyordu. Birisi, herhalde bir kadın hari? hafif ağlıyordu. Gidip babasımı! 'Tefrika Numarası: — 30 — ÇEVİREN: fa uyandırmağa karar verdi. Koşlu O Kapıyı vurmak için elini kaldırmışken durdu, var geçti. Ağağıda konuşanlar belki de hizmete çilerdi, Belki birisi sancılanmıştı. Ne da olani babasının odasının kapısmı açtı, Bir kibrit gakaraz mumunu yaktı. Odada kimaş yök» tu, Yatak boştu. Halis bozulmamiştı. Valeçi önce şaşırdı. Sonra sükünet buldu. Belki aşağıda konuşanlardan biri mösyö He») vet İdi, Elinde mum merdivenlerden inmeğe başları. Fakat ayak sesleri duyulur duyu. maz sesler durdu. Veleri seslerin geldiği sa” ona doğru yürüdü. Kapının tokmağını çe virdi, Kiti #di, Sordu: .— Kim 0? Önce cevap veren olmadı. Bir mıritlar oldu. Sonra babasının sexi cevap verdi: — Benim Valeri, — Ne oluyor baba? — Bir şey yok. Bir ahhabımla beraberim. Rica ederim yavrum sen git yat, ben çikar *en gelir sana haber veririm. Genç kız istemiye istemiyo odasma çıktı Bu saatle gelen ahbap kim olabilirdi? Niçin babam bu saata kadar yatmamıtşı. Babasi gayet muntazam bir adamdı. Onun hiç böy 1e ndetleri yoktu. Hem de gizli, kapaklı iğler görmezdi. Anlayamıyordu. Fakat ne çıkar” Kalbi müsterih olmuştu. Aşağıdan gelen seslerden birisinin sani| bi babası idi. Fakat öteki, ağlayan kimdi? Genç kız, Kapısmı Okapamamış, yatağına oturmuş bunları düşünüyordu. Nihayet, mas; lon kapımem açıldığını duydu, sonra sokak kapısı açtldı, (Devamı var) Parsın Tarzana karşı duyduğu sevgi gittikçe bir alışkanlık Yırtıcı pars yalnız iyilikle yola gelmiyecekti." Hayvan, Tarzana en sadık bir köpek gibi bağlanmıştı, o- nu seyiyordu. Onun dilediğini yap- mak isterdi. Fakat o, o kadar yırt cı ve düşüncesi o kadar dardı ki işi kolay kolay anlıyamazdı. Anladık. larını da hemen unutuveriyordu. Nihayet düşündüğünü yapabil- mek için bir yol buldu. Parsın boynuna halatını bağladı. Topuzlu kalın sopasmt eline aldı. pars Tarzanı ve maymunlar yola koyuldular. Bir yere gelmişlerdi ki pars, insana benziyen bu tüylü mây munlara saldırdı; saldırdı ama, bir- denbire Tarzandan da okkalı bir kaç sgpa yedi. Ancak kendisini bu suretle topladı. Maymunlar iple sopanın gördü. ğü işe akıl erdirdikten sonra yak'aş.! mağa başladılar. Pars sık sık yediği sopalara rağmen gene maymunlara atılmak istiyor ve öfke ile bırlıyor. du. Fakat o anda Tarzan suposiyle bu korkunç kedi azmanını gene döv- meğe başlıyordu. Canavar, can acısiyle birkaç! ; kere delikanlıya olan sevgisini, alış- kanlığını unutarak atılmak istedi. Her atılışmda topuzlu sopa, ta bur- nunun üstüne ye o kadar hızla” indi ki; hayvanın gözü büsbütün yıldı. Tarzan bu talim ve terbiye işinde büyük bir sabır gösteriyordu; müte-| madi uğraşmaları da inan; bir netice veriyordu. Maymunlar yemek, o avlanmak işinde Tarzanla parsa yardım ettikçe kendi. tuttukları, öldürdükleri avlar-' dan parsa pay verdikçe vahşi hayvan! işi anlar gibi oluyordu. Hele Tarza- nın iple sopası işi kolaylaştırıyordu. Parsın Tarzana karşı duyduğu sevgi gittikçe bir alışkanlık oluyor. du, Tarzanı kendisini ölümden kur tarmış olduğunu unutmamıştı. Böy- le mi'dersiniz? Kimbilir? Hayvan beyninin makanizmasmı, yüreklerin- deki duyguları acaba iyice anlıyabile- cek bir vaziyette bulunuyor muyuz? Su var ki parsın beyninde, bütün bu kuvvetler çarpışıyordu. Bunda hiç tereddüt edilecek bir taraf yoktu. Tarzan, pars, maymunlar gün- İ rak sıcak güneşin ışıklar zaltında din- İ rafta bulmuşlardı. En pr Gt) p e i 4 ti de Macera ve aşk romanı —97— Yazan : (vâ-N9 . Kabahatsiz olsam da ne çıkar... ettiriniz... Madem ki Yeniçeriler Devleti te Beni de idam di hdit | ediyor, kellem feda olsun! Geçen kısımların hülâsası: Üçüncü Murad, kafasında afyon du. mam olduğu halde, isyan eden yeni. çerileri, pencereden teskine çalışma ya gidiyor. ». Padişah, pencerenin önüne geldiği vakit, sırtma giydiği kırmızı elbise- nin pek o kadar umduğu gibi mües- sir olamıyacağını derhal anladı. Yanındaki ağalardan birine bağmt. tr: — Efendimiz ferman buyuruyor... Buralara kadar gelmekte mana yok. tur. Her ne istiyorlarsa yeniçeri kul- larımdan diriz etmem... Dışardan sesler yikseldi: — Mehmet paşayla Mahmut efenâi- nin başlarını isteriz! a Padişah; — Elçileri gelsin... Onlarla konuşa. Yı : Edgar Rice Burr: ken Ee oluyordu lerce ve haftalarca birlikte dolaştılar, beraber karınlarını doyurdular ; biri. birine alıştılar. Fakat bu korkunç canavarlar sürüsü içinde en korkunç, en atılgan en kurkusuz olan canavar, daha bun dan üç dört ay evvel Londra kulüp-! lerinde, zengin konakların salonla”| rında son moda giyinerek dolaşan ve| Greystok diye hürmet gören, birisi! vardı. İşte bu da Tarzandı! İ Ara sıra bu canavarlardan biri kendi isteklerine göre avlanmak, ka-) rmlarını doyurmak için biribirinden ayrılıyor, birkaç saat, bazan birkaç gün kendi başlarma uzaklarda dola: ştyorlardı. Böyle ayrıldıkları günlerden bi- rindeydi. Tarzan ağaçların tepesin- den atlıyarak, ormanm denize daya- nan ucuna gitti; kıyıdaki parlak gü- neşi, uzaktaki mavi denizi görünce ağaçlardan atladı, sıcak kumların üs- tüne uzanarak dinlenmeğe başladı. Tam bu swrada onu, yakındaki kumsal bir burnun üstünden bakan bir çift keskin göz gördü. ! Bir dakika kadar kumlara uzana- lenen bu çıplak ve ak derili yabani a* dama şaşkınlıkla baktıktan dl ar kasında duran başka birisine işaret! verdi. Tarzanın üstüne bir çift göz| daha çevrildi. Az sonra da bu göz ler tam yirmi tane! Bunlar korkunç biçimde silâhlan mışlardı. Çıplak vücutları boyalıydı. Karınları üstünde sürüklenerek te- peye kadar gelmişler, delikanlıya bak mağa başlamışlardı. Bu yabani a damlar, Tarzanı rüzgâr estiği ta- i yanma tamamiyle sokuldukları hal yım! .dedi. Yeniçeriler, satılmaktan, aldatılmak| tan korktukları için, elçilerini büyük bir titizlikle seçtiler. Fakat, padişah, onlarla karşılaşınca; — Meseleyi iyi tahkik etmemişsiniz. Evvelâ Mahmut efendinin tu işte hiç, bir sun'u taksiri yoktur. O, rüşvet #- larak parayı züyuf yapmak teklifini reddetti. Mehmet paşaya gelince, oda benim karinim, arkadaşımdır. Onun da kellesini vermek istemiyorum... Heyetten biri, padişaha: , — Bizim dilimiz söylemiye varmı”. yor, şevketlim) - dedi. . Lâkin, demin| azgın kullarınızdan bazıları ileri geri sok ağır sözler söylediler... Taşkınlığı bastırmak, büyük felâketlerin önüne geçmek için, fedakârlık etmeli... Bu sözlerin sltmda gizlenen mana. Yı, padişah, anlamakla güçlük çeltme- di. Çilnkü herkes başını iğmiş, onunla bir kokuyu bile tâ uzaklardan almağa alışkın olan delikanlı vahşilerin ko- kusunu alamamıştı. Böylece onla- rm görünmemek, duyulmamak için korunarak ve uzun otların arasında saklana saklana tepeden indiklerini ve kendisine yaklaştıklarını göreme- mişti, Yabanilerin hepsi çok iri ve kuv- vetli adamlardı. Bunlar tepeden inin- ce ayağa kalktılar. Kuvvetli elle riyle tuttukları iri topuzlu harp 80- paları başlarından daha yukarı kal- dırmışlar eğile eğile, hiç bir şeyin farkında olmıyan Tarzana doğru yü- rüdüler. Tarzan karısını çocuğunu düşü- nüyordu. Bu acı düşüncelere ken- disini o kadar vermişti ki yabaniler de, kumsalda kendisinden başkala-| rının da bulunabileceğini akıl medi. Fakat bu maymunların çocu- ğunda birdenbire orman duyguları uyandı. Bir yaydan fırlar gibi ye- rinden kalktı ve yirmi düşmanla kar- şı karşıya bulunduğunu gördü, Yabaniler topuzlarnı kaldırmış» lardı. A acı havkırışlar dökülerek üzerine atılmışlardı. En öndeki Tarzanm kalın sopa- siyle, göz açıp kapaymcaya kadar geçen bir zaman içinde, © kafatası parçalanarak can verdi. Gene ayni süratle, Tarzanın kuv! vetli ve alâstiki gövdesi yabanilerin içine dalmıştı, Kalın sopa gökten inen Yıldırım gibi sağa sola inmeğe başlamıştı. Yabanilerin tek bir kişi- nin böyle bir şey yapabileceğini © ei a etmiyorlardı ki birdenbire gemiler; A İD raklık yi ma büyük bir ka Bir aralık hepsi birden geriye kaçtılar. Yaralanmıyanlar araların» da kısa bir şeyler konuştular. O sıra» göz güze gelmekten çekiniyor gipi, e re bakıyordu. yu Padişah, sarhoşluğuna 18879” hameti anlıyarak: ç — Küffar üzerine bir sefer dee kullarımm hepsi mütena'im zarar! yuf akçe yüzünden ettikleri ende bol bol çıkarırlar... Gani ise pek azını has yazdırırım.» Tarla niz artar! « deği unları edetiz böylece söyliyerek hepsini arza pe niz... Benden Mehmed ve çmek başlarmı istemesinler. Çünkü yapa giran gelecek... Eğer bu hizme pl sanız size çok müfid bir yağı b receğim.... Çünkü bana ihanet ett eğ, kulumun konağını yakımda ağda receğim... Bu heyetinizi © “ miistefid ettiririm.. He ; Deminki muhavere ei Yâlm oğlu Hacı Mustafanın çiineü Muradın ekima ti ğe katen, hu, adamakıllı bir çıkar Me” il ğil miydi? Padişah, elçileri Ikps zl ğine kall olarak: “” — Haydi. Gidiniz! Diyeceğim VE dardır! » dedi - gi Elçiler, ayak öperek almasi dileri için bu vajtler belki mül div idi. Lâkin yeniçerilerin ki çek dirmek, onları girdikleri YİN çikarmak için: gefef — Tierde Nesmelü üzerine PİF açılacak, zararlarmızı OD yif smız! - demek kâfi ve talmin edici söz değildi. Bunu bile bile geri döndüler, »ö Asiler heyetin ii pi gahm Işi savsakladığımı yn ğ — Mehttet Paşa ile Mahmut nin kellesi! - diye haykırmakta ettiler... Hele heyetten biri, arkadaş yaranmak için, padişahın kons) ması vaadini ortalığa f33 det büsbütün arttı. Bahse çın çın öttü: ye — Kim para ve yağma van pılırsa Mehmet paşa ile Mahi” dinin öldürülmesinden evvel dan dışarı çıkersa, onun OYP racağız!.. ; Artık, isyan son per z Padişah enderun ağalariyle bekçilerinin Bostaner, beer ; cıların silâhlanmalarını eri” i Fakat, vezirler yeti : Padişahm kulağma gıpldadılar” — Efendimiz, galeyan, Ee a dir... Şakaya gelmez... dir... pir Bu ikaz, padişahım güphe€” yaf bütün kuvvetlendirdi. Diva . ması emredildi. İşin içine Seriye dınları da karıştılar. Hele tan: — İki kulun feda eğilsine ne çıkar? - diyordu. ; Nihayet, karar verildi; Mehmet paşa ile Mahmud di niz? - dedi. i Mehmet paşa deği ki: ” tir nimdir.., Benim bagrım vErGlsÜr ig Telikle belki geçer... FAKAĞ ay SÜ bir tür... O, rüşveti kabul m) Z Yeni Tefrikan | Papas Osm — Her şeyi biliyorsunuğ” — Padişahım... Bütün Du ag Mahmud efendinin hiç) (Devem* ç Haremağası Sünbül ağam" K sinden doğarak Papa giren ve papas olan bi si 3 da maymunların vrupadaki #arey , i öğünün i Tarzanı, kollarını zat 4 ları gi 3 ik kle ü ütü sar VIŞ VE Ya) $ zanda bu sütunlarda yaşıy0” > kışıklı Yüzünde yarı bir gülümseme; ? Y 22 NO) ile kıpırdanmadan duruyordu. (Devamı var) İ a , Zi

Bu sayıdan diğer sayfalar: