14 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

14 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İspanyadaki Lami Saşbesiiğ son görünüşü. “Cenupta kükümet cephesinin Badahoz vilüyetinin göbeğine dalmış olan elvri Mrsnmmdaki taarruz durdurulamazsa isyan sahası Iki parçaya &yrilncek ve cenup İle irtibatını kaybet şiği anda şimnlde kalacak kısım en kına zamanda silâklarını terke mecbür olacaktır., İspanyada geçen her gün, her dâkiz ka isyan öephesinin yeni bir mağlü- diyetini ve cumhuriyetçi orduların mukadder zafere doğru durmadan ilerleyişlerini kaydetmektedir. İspanyada bulunan cumhuriyet a. Jeyhtarı istihbarat şebekeleri dahi Völans hükümeti orduları tarafından yapılan taarruzalrn muvaffakiyetini artık inkâr edömemeğe bâşlamışlar” dır. Gelen haberlere nazaran askeri vaziyet göyle bulâsa edilebilir; 1 — Madrit cephesinde bugüne ka. dar yalnız müdefaada kalan general Miyohanın yavaş tairruzi be reketlars kalkıştığı hissediliyor. Fa. Taza bugün Karaba'işel dö'yüz ev zap- tedilmiştir.. Gerilla da bilhassa bari. kat harplerinde yüz evin zaptı en âz- dân on şehrin zaptına bedeldir. Asile. tin bu cephede son dereoe kuvvetli bir topçuya malik olmalarma rağmen adım adım geriye itilmeleri Madrit cephesinin milislerinde manevi kuv- vetin dilaman askerlerine kat kat üs. tün olduğuna delâlet eder. Büyük bir tabiyeci olduğunu isbat eden general Miyoha sözünü tutmuş, ve dediği gibi “Madrit, kendisine. saldıran bütün düşman kuvvetlerin kafasını param- parça etmiştir. Düne kadar bitaraf müşahitler ve bilhassn Alman erkânı harbiyesi Madritin zaptedilemiyeceği neticesine varmışlardı. Aynı makamlarm pek yakında Mad ritten yapılacak taarruzlara asitlerin dayanamayacaklarmı (söylemelerine de intizar edilebilir. İspanya harbinde Madrit merkez cephesidir. Payitahtın havadan ve kâ- radan aylarca bombardıman edilmesi. ne Frankonun bu cephede en güvendi” ği kuvvetleri kullanmasına ve Madrit ahalisinin yüzde doksan beşi krallık lehine rey vermiş müntehiplerden iba. ret olmasına rağmen merkezde en ufak bir muvaffakiyet elde edileme- mesini cumhuriyetçi İspanya general Miyohaya borçludur. 2 — Cenuptaki harekât, yani cum. huriyet cephesinin 801 cenahı tarafın- dan başlanan taarruz yıldırım gibi in. kişaf etmektedir. Bu cephede general dö Lânonun Malaga şehrini zaptetme- sini ssiler büyük ve hatta fevkalâde bir muvaffakiyet olerak ilân etmişler. di,. Bugün inkişaf eden hadiseler gös- teriyor ki Malaga general dö Lânonun bir baskınr ile zaptedilmiş değildir, bilâkis as'ler burada bir tuzağn tutul. Mmuşlar ve cumhuriyet kuvvetlerinin Malagayı'hakikaten müdafa ödemi. yeceklerini sanarak Vadiülkebir neh- ri mectasındaki bütün kuvvetlerini bu tarafta toplamışlardır. Buna İntizar eden hükümet kuvvetleri iste o zaman Eestramaduraya doğru dehşetli bir taarruza kalmışlardır. Son gelen telgraflardan analşılıyor ki Bstramadurayı yıldırım süratle Ispanyada “Isyan,, ın son günlerini yaşadığı söylenebilir ve Roma İ teğmz veya fikrini bildirdiğini geçen hükümetçiler şimdi Badahoz dirler. Bu cephedeki asiler de manevi kuv. vet çok sarsılmıştır. Beş ayda kazan. dıklarmı bir haftada kaybetmişlerdir. Badahoz İspanyanın Portekiz hu- duduna bitişik vilâyetlerinden biridir. Eğer asiler dört gin zarfmda hükü. metçilerin taarruzunu durduramazlar. sa Portekiz hududuna varacak olan hücum kolları isyan mmtakaşımı ikiye biçmiş olacaktır, Frankonun tayyare ile Fasa gidişi hiçbir nelice Vermiemiş- İ vyilâyetinde alebildiğine ilerlemekte. ri yarıya makta düşmüş olmalari İs. panyol Fasında gönüllü (1) toplanma. ,sma'İmkân bırakmamaktadır , 3 — Şimal cephesinde Burgos kuv. vetlerinin Bask kuvvetlerine karşı gi- Tiştikleri taarruz da beklenilen netice, yi vermemiştir. Asiler Madriti zaptdemeyince, ce- nuptaki taarruzu durduramayınca şi. malde bir muvaffakiyet kazanırak bozulan manevi kuvvetlerini : yerine getirmek istemişlerdi. Fakat denizden muhasara edilmiş olmasına rağınen Bil bao büyiik-bir muvaffakiyet gösterdi, Son gelen telgraflardan. analşıldığna göre asilerin ilk hücumlarındaki sid- det kalmamış ve bilâkis şimdi-Bask- Jar mulfabil bir taarruza geçerek Stra. | tejik ehemmiyeti yüksek iki kasabayı zaptetmişlerdir. İsyanm ilk günlerinde büyük bir tehdit gibi İspanya havalarında dola. san ast tayyarelerden &rtık pek bahs edilmemektedir. Cumhuriyetçi hava kuvvetleri her cephede hakim bir vaziyettedir. Asflerle birlikte çulışan tayyarecilerin Frankoya karşı hazırla dıkları suikastten sonra asilerin ken. di tayyarecilerine karşı hiç itimatları kalmamıştır, Asiler tayvarelerden en asgari istifadeye katlarmakta ve tay. yarecilerin alabildiğine uçmalarına mani olmaktadırlar .. Umumi kontrolün başladığı zaman- dan sonra dışarıdan yardım alamaya- cak olan asi cephenin levazım. bakı. mından da pek kötü bir hale-geleceği tahmin edilebilir. İ İsyan cephesinde tam bir panik ari. fesinde olduğumuz muhakkaktır. Şeki GÜNDUZ Nafia memurları hakem olamazlar Nafıa vekâleti bazı memurlarının teknik işlerde hakem vaz yap- gör müştür. Bunun için vekâletin; dev let teknik işlerinde eri yüksek maka- mı bulunduğuna göre hi; bir memu:- run hakem vazifesi pöremiyeceği ve fikrini bildiremiyeceği kararı verik miş bu şekilde vekâlet otvritesini bor zanlam tecziye edileceği de teamim işi Tik a ii ei nasıl Küniliz kilisesinin entrikâlariyle! » nasıl batlti ?. — Yazan N..N, Tepedelemli — KE Bü'devirde Yugoslav kabileleri hep ayri ayrı yaşamaktaydılır, Yeni va. tanlarma yerleşmeleri ile beraber ara- larında siyasi kaynaşmalar ve kabile- ler arasında &ğemenlik . mücedeleleri > başladı. Bu mücadelenin şampiyorluk- larmı “Sırp” ve “Hırvat" adlı kabile- ler aldılar. “Sirp,, Xabilesi Lim, Tara, Dirina, Piva ve İvar nehirleri arasında yerleş. mişti.“Hırvat" kabilesi ise Balkanların gimali gürbisiyle Adriyatik kıyıların. daki topraklarda öturuyördu. Bunlar derhal kendi ırklarından olan kabile- leri nüfuzları altta almıya başladı- | lar ve birer devlet olmak istidadı gös- | terdiler. Fakat büyük bir betbahtlık eseri olarak, yine büyük bir Yugoslav | * kabilesi olan Slovesler bu sada Bay. yeralı (o Cermenlerin oboyunduruğu altına girmeye mecbur oldular ki Slo. | | venlere geçirilen bu Cermen boyundu- ruğu umumi harp miltarekesine kadar devam etti. Bu felâketzede kabile se- kizinci asırdan yirminci asra kadar milli bir istiklâlin hasretini çekerek sürüklendi, durdu, Dokuzuncu asirdâ Saya nehri civa. rmda yaşıyan Hirvatlar da buna ben. 267 bir felâkete uğradılar. “Avar, İmparatorluğunu” ortadan (kaldıran Şarlmany, Balkanların şimali garbisi- i ni de zaptedince Franklarm hükiml- | yeti altında kaldılar. Maamafih Yu göslâv milli gururu bu hale derhal bir isyanla mukabele etti, Liyudevit adlı prens isyan bayrağını kaldırınca Hr lar; Siplar ve Bir kısım Sioven- ler iğerhal kendisiriö ültilak ettiler ve”fi tarihte ilk defa olarak Yüğoslar ka. bilelerinin müşterek düşman karşısın. da müttehid bir (Sırp . Hırvat - Sloven Isyan ve müdafaa cepbesi) kurdukları görüldü. Amabu ittihad son derece kahramanlık göstermesine rağmen Franklara mağlüp oldu, Bu mukad- derdi zaten... En azametli, en kudret- li bir devrini yaşamakta olan Şar. many imparatorluğuna nasıl dayana. bilirlerdi? Yugoslavlar ve hıristiyanlık Mazmafih az sonra, doküzuncu a8. rın ortelarma doğru Sırplar da, Hır. yatlar da tekrar birer devlet kurmak İmkânı buldular. » İşte Balkanalrda Yerleşen İslavları İsanım dinine davet etmiş olan (Cyril- le) ve (Methode) adli iki İslav azizin Yugoslavlar üzerindeki tesirleri de bu tarihte başlar, Hirvatlar tarafmdan kurulan devlet Ohuncu asırda o derece küyvetlenip büyüdü ki bunun bir krallık ol! ilân edildi ve 'Tomislav Hırvatistan kralı seçildi, Lâkin, bu devletin yıldızındaki par. laklık da çok devam etmedi. Dokuzun- Cu âsrın sonlarına doğru orta Tunaya gelen Macarlar yavaş yavaş bu dev. Teti tehdide başalârir. En parlak devir Macarların aralarında tam bir an. 1818 de (Sırp — Hırvat — Sloven) itühadınım resmen ilân GM iken muhtelif yerlerde ingbiste prafe ve Sp pm eyi dei krali ünvanmiı k mi olim) « sörlüğü ee âlşma, bir birlik vardı. Buna mukabil | kabil. Hırvat krallığında din kavğiları va- Taka tandaşları, birbirine nan ediyordu. | uyumuy “Kilisede dualar İslav dili-iis Brlma, tiriedeh “#iğ g ; malı mr yapılmamalı mi? diye. hiçl'o gürültü kalabalık içini yoklün bir mesele çıkarmışalr ve her geyi unutmuşalırdı. Bununla beraber Macarlar Mivat devletini kolay kolay al diler, Toptslayın devleti rın ilk yıllarına kadar # bildi. Hatta on birinci Kreşmir devrinde Hırvatistsnin Prens Kizil Karajorjeviç parlak bir devre ulaştığı da görüldü. Hırvat orduları Dalmaçvayı zaptetti, ler... Hirsallığn. bu yükselişi İn Kavgalarına nihayet vermiyordu Devletin ilk kurulduğu gün başlayan din kavgaları sürüp gi iyor ve arttık- ça artıyordu. Ars Romanın entrikaları Lâtin ve İslav dilleri arsındaki bu mücadele, bir zamanlar Lejiyonerleri ile bu mintakayı ele geçirmiş olan Ro. manm bu «sfer de dini bir vasrta gibi kullanarak buralarda ruhani bir eğe. menlik'-kurmak arzusuna karsı Hır. vatlarin İslavlık istiklâlini korumağa, azmetmiş bulunmalarını ifade ediyor. du, Lâkin bu müğadelede Hırvatlara mağlüp olmak mukadderği. Zira on. lar iyi yürekli, iyi muharip, temiz ruhlu insanlardı. Entrika denilen $6- vi pak iyi beceremiyorlardı. Halbuki garbi Romanm bütün kötü huylarma ve politika dehasıma varis olan Lâtin kilisesi bu Sanalta yekta idi. (Devam edecek) N. N, Tepeelerli EŞ Yedek subay okulun» ** İyaki Atatürk heykeli Yedek subay okulunun önüne dikii- mek üzere heykeltraş Hadi tarafm- dan hazırlanan Büyük Önder Atatür. kün heykeli birkaç güne kadar yerine konulacaktır. Heykelin açılış merasi- mi 23 nisan günü büyük merasimle yapılacaktır . ,Jolmayan kimseler w 1. NİSAN“— 1937 .Ja . : Süküt ihtiyacı Noüim'ülr gazeiinüe: 'göyle pinizi | gidesin hüyuma canarın kira çık ola hemdemin amma o da gerek,, der. Zâmanımı nasihatımı tut â sevgilisini yılda bir ya görür. ya gö *.. Yolün hemen hiç uyuduğu ck Gecenin Ber 33 zda dolaşan ağırla ge yapayalnız olen, insanı hemcinsiniğ yüzüne”bakmaığa vökit bile bulan Yor. Büyük gehir'erin hiç durmeavaf dalgaları arasında insan, denize düğ- müş bir su zörresine dönüyor, yani yok oluyor. Kendinden.de geçiyor” Görmediği gibi duymuyor-da, düşüm“ müyor da. Düşünse ayak seslerini otomobil gürültülerine ka radio nun bağırmalarına tahammiil edeme& di. Düşünen insan düşündüklerini 85) lemek, başkalarma da bildirmek isteti gürültü konuşmağa müsaade etmiyö İzin. Zaten konuşmadıkça, yani # larının düşüncesi ile temasa gelmedik çe düşünmesine imkân m: var? #ünce, kafanm içinde kendi peyda olan hir gey değildir. Bugünkü medeniyetin insanı uyan uyanmaz gürültü ile karşılaşıyor uyuyacağı saate kadar o gürültünün içinde yuvarlanıyor, Yemeğini yerke! bile ondan kurtulmasma imkân yok Birkaç sene evveline kadar çalgı an” cak pahalı lokantalarda vardı: gün den güne ucuzlayan radyo onu ail8 sofrasının başma da getirdi. Şimdi in“ sanların çoğu, lokmasını jazz . bandı temposuna uyarak, hatta dansederek çiğniyor. Musikiyi dinliyoruz sarma yın: Radyoda bir havanm bittiğinde İki dakika sonra onun hangi peron hangi sarki oloğunm vürültüden: İn sat bulabilirermiz - yanmızdakilere 404 run, bakın hatırlayan Üz kişi bulacak mısınız. Böylesine dinlemek denmeğ. Bir hastalığa tutulur gibi, bir yağmu? ra tutulur gibi. çalgıya “tutuluyoru& O bizde konuşmak hassasını da, düşün mek, içimizi dinlemek - hassaşmı ds körletiyoru. Radyo, bir takim karma karışık havalar getirmekle de kalmıyor: Has berler, emirler veriyor. Görünmez bif ağızdan çıktıkları için bu emirler ad& ta kutsileşiyor; o haberler hak'ketin ta kendisi oldukları zannını veriyor. dinleyicilerin - ler demek dahâ doğru - iyetini öldürüyor. Bunun içindir ki bugünün insanlar nm çoğu, münakaşa etmesini sevmis yor, kavga ediyor, döğüştiyor, &1d8 öldürüyor. Havalardan gelen emirlere körü körüne itaate alişıyoruz. Radyoya düşman olanlardan deği lim; bilâkis onun medeniyete yeni”Bifi ruh verebileceğine Fakat insah oğlunu, biraz da rFabaf birakza, biraz ara verse, Nurullah ATAÇ Garip bir ikbar Tg Liselerde ingilizce hocslatri Hoca'ıkla alâvası Maarif Wekkistine Yizelefimizde İz lice müsllimliği yapın bir ingiliz öf him ve şayanı dikkat biz ur. Bu ihbarda çüyle d. Mk-eden ingilizce muslim rının Du işte katiyyen il tur. Meselâ bunların inananlardan ihbarda bulu! ami Ge gs sgdamtodvrvamnısa lis —Jömüön wd” ri m - İlce

Bu sayıdan diğer sayfalar: