21 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

21 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 MAYIS — 1937 m m ..... Kavak ağaçları İstanbul eskiden servilerin ve çi” tatlarm vatanı imiş. Bunlar yanya- Da geldikleri zaman, açık ve koyu Yeşillik bütün zıddiyetlerini en gü- zel şekilde tebarüz ettirirlermiş. tvi, ancak çinarın yanımda kor kunçluğunu letafete tebdil eder. Çi- Dar, servinin karanlık tezadı yanın- şiçaçan açık yeşilini eflâke serer. Bu esaslı iki ağacın yanımda İstan bulda kavak nedir meselâ?.. Kavak! “ Gülünç bir şey.. Adeta tahkir edici bir söz... U- Zunluğa, aptallığa, manasızlığa, bi- Şimsizliğe misal, Öyle ya: Direk gibi, yoluk bir den.. Üstünde karikatür gibi yap- taklar,. Ağaç mı bu?. Halbuki, gelin de, kavağın ne ol duğunu Anadoluda görün.. Hele Yüzlercesi.bir araya gelip de orman teşkil ettikleri zaman, zerafetlerine Bayan olmuyor. Her nebatın bir vatanı varmış: Buğdayınki Habeşistan, ay çiçeğinin ki Rusya, kabak ve kavununki Tür- iye imiş. Alimler tetkik etsinler: yağın vatanı da elbette Anadolu” dur. Bir zamanın Arnavud muharip- i, “düşman kafamızı kesince Pis parmağını ağzımıza burnu” Muza sokmasın,, diye, ta tepelerin” de bir tutam saç bırakırlardı. Son in sporcuları da, bir aralık bu Modaya uymuşlardı. İşte oArnavud Ve o sporcu ne derece biçimsiz şey» erse, İstanbulun kavağı da odur. *. doluninki, kökünden tepesine yemyeşil yapraklara sarılmış, #erapa mevzun, ince uzun, zarif bir bedendir.. Nereye gittimse kavak gördüm. Değil Sivas, Bursa bile, yeşilliğini ağaca borçludur. Fakat kavağın *altanatı o noktalara mt münhasır MA me ene Üne marin ve Yezenin ağaçla doludur. Yurdu- Muzun nebat haritasını yapanlar, or” larm cinslerini tesbit ettikleri “ra için bu kavakları mesküt geç- Mişler şaşıyorum. Halbuki, birçok sabalarımızda, “kavak,, demek Umumiyetle ağaç manasınadır. Di- t nice bölgelerimizde çinara da kavak derler, meşeye de.. Başına Ak.. yahut “Kara,, ilâve ederek e” türlü ağaçlara da. İstanbul varsın kavağı tezyif dedursun, Ankara onun güzelliği" Ni, fevkalâdeliğini, milliliğini sez- ur parklarını, yollarmi ve bu ç ırla süslemeğe başlamıştır. Söğü- n yanında kavak,'çinarın yarında kp den daha az güzel değildir. Bel- bu Türk ağacının biri üçü bir ara- e, gelince güzel olmuyor. Fakat v koruluğu? Bir ormanı?.: Ondan an iç açıcı hiçbir manzara yek- Bu yazıyı lâtif bir kavak ormanr Da hâkim bir tepede yazıyorum.. Ve iz arım kavaktan zerafet ve inşirah çi umar değil de hamakat ve bi- msizlik darbı meselleri çıkardıkla- 2 hayret ediyorum. o Maamafih, > lar, bu memleketin yalnız ağacr Se İ, adamlarını da batıracak t uydurmuşlar.. O da başka.. (Vâ-Nü) e i> Ölmeden gömülmüş mü ? zmirde garip bir hâdise oldu Mİ adliyesi i « ili çok garip bir hâdiseye Lir Merde; Karşıyakada kırtasiyeci de kalk almak için girdiği bir eczane- dikte sektesinden ölmüştü. Gömül- den yp, kaç gün sonra Lütfinin ölme, Mezler 3 — konduğu, mezarcının garip y EW ve hastalanarak hastane- tahil şayiaları çıkmış mesele, Payiz) heticesi tekzip © edilmişti. Bu 2r yeniden ve kuvvetle — devran | deriye başladığı işin Lâtfinin cesedi ü- | » Yarm otopsi yapılacaktır. Kumkapı göplüğünden iki başka Istanbul görünüş; Bir tarafta İkımyonlardan sahile dö hiç çekinmeden sokulan çocuklar... konuşuyor ! Kumkapı n çöpler ve bu tifo menbama (2) Sarayburnundan Yenikapıya , nizlerin sahibi ihtiyar! kadar ep bu adam 24 torun sahibidir, harcar 101 yaşındaki avuç avuç para Kumkapı çöplük olduğu kğ larda herkesin keyfi aza xi çak açmaz olmuş. Semt ei yatından şikâyet etmiyen. e kat bütün bu memnuniyetsi çinli de, çöplükten en fazla sarar & iii adam olduğu yerleri iin yan, neşesini kay! il Maşbur balıkçı küşük A Çivarı bize gezdiren e m Hüseyin Avrinin rehberliği 7 gem eahilindeki kahvelerden biri en yürüdük, Kabveye geldiğimiz lik yanımızdaki zat: karşi ia a heyecanla tavla oydayan ik Ke İşte dedi, bizim meşhur küçük A- vi heyocanma dalan vir burunlarının dibine sokulduğum e beni hâlâ görmemişiei Bereket işe lahale ettiler: 2 SE anl bak gazeteciler gelmiş seninde İçoriaga nakıt. “arz ge rm v Ball . İhtiyarlar ancak o zaman işin farkına vardılar. Hatı dayı denen si ” — Buyurun, diye, Yer gösteidi. e oturmaz sordum: 0 buranm en eskisi, en yaşlısı i- mişsiniz. Evvelâ kaç yaşındasınız, söy- Me ibtiyar hiç tereddüt ct- hal cevap verdi: NE fazlası vardır, eksiği yoktur. Gözlerim Agobun yü? faltaşı gibi açılmış, küçük yaşını geçkin (olmasına bir çok insanlar- 60 yaşındaki Se dinç durması karşısında hay- vetler içinde rip Peki üeedikize a Mükemmel m eki ken: x böyle! Şeri yer herkes nasıl (© yaşarsa ben de öyle yaşarım. Beni sağlam tu- tan denizdi”- Deniz insanı ihtiyarlat- m yer oturanlardan müdahale etti — Hem bil birisi ir misiniz. Bizim hacı bö- üddet keyiftir de Yarım asır mü: wi resi birkaç kadeh atmıştır. ii a ihtiyara döndü: SM dedi. Doğru söyle, şimdi de bu işi. vE e © göre çok damın, yaşına gok m, yüzünde adaleler gerildi. Bebeklerine ak düşmüş gözleriniz içi gülerek cevap verdi: Kumkapıda hem betbaht, hem ne Vu Yazan: Haberci Cadde üzerindeki bu evin altında üstü açık bir kanal vardır. Ve ana lâğım diahammülsüz kokusunu süça sa t Kumkapının en enteresan tipi: 101 yaşında 2) torun sahibi küçük Agop -.İöh, ara sıra yapsam, ne olurmuş | sanki. : Gayri ihtiyari uzun bir çekmekten kendimi alamadım. İhtiyarın keyfi yerine gelmişti aftık., O zamana kadar önünde açık “maşsilah,, dura tavlayı kapadı, sormaya lüzum kalma- dan anlatmaya başladı: — Ben senelerce çalıştım. Çoluk ço- cuk, torunlar yetiştirdim. Şimdi artık rahat etmek zamanım geldi. da mesut bir öilenin reisi Bay Hakkı ve Üs bir torunu Bu sahil eğ ai ça burddan denize akar ta Sarayburnundan, Yenikapıya kadar benimdir. Yani balık tutma hakkı bana verilmiştir. Gençliğimde ne güzel işler yaptım, ne güzel zamanlar geçirdim bu- ralardâ... Şimdi çocuklarım, torunlarım çalışı- yor, dalyanları işletiyorlar. Fakat ah bu göpler, bizim catiım sularımızı berbat etti. Burada balıkçılığı öldürdü, max mafih gene balimden memnunum, Benim hergün on liraya yakın masra- fun vardır. Çocuklarım, torunlarım ka- zanırlar, ben de gezer , €ğlenirim. Bir traş olmağa Adaya, kahve içmeğe Bü- yükdereye giderim. Ne yapayım, şimdi vaktimi iyi geçirmeyip, — İstediklerim yapmayıp da ne zaman yapacağım. Bu sırada gene etraftaki masalardan müdahale ettiler: — Haci babanın, dediler eli çok açık tır. Burada darda kalmış ta onun yar- dı ı görmemiş o insan hemen yok gibidir. Bir kere kendisine 800 lira tay- yate piyangosu vurmuştu. Eminönün- den buraya gelinceye kadar elinde me- telik kalmadı.,, i İhiyar (ne olur sanki) mafasına ge- len bir el işaretile cevap verdi. Bu sefer ben sordum. — Kuzum torunlarım, torunlarım di: yorsunuz. Kaç torunun var sizin. — Yirmi dört tane maşallah. — Ya çocuklarımız. Garip şey, torunlarının adedini. biç düşünmeden söyliyen bu asırdide' a“ dam, çocuklarının -sayısını söylemek için tereddüde düştü. — Acaba kaç tane idi? Biraz evvel tavla oynadığı arkadaşına sordu, ve İki ihtiyar parmak hesabı yap mağa başladılar. Bu vaziyet karşısında birkaç düzüne çocuktan bahsedileceğini ümit ediyor. dum. Fakat biç de öyle olmadı, besap- bitince: — Üç erkek, iki kızım var diye cevap verdi, —— Ne iş yapar çocukların? Bu sualime bacıdan evvel karşısın- daki ihtiyar cevap verdi: — Efendim, içlerinde her (türlüsü var. Doktor, tliccar, kabzimal, balkçı ne İstersen bulursun. o Doğrusu bizim| hacr Agop kadar mesut (İnsan azdır. Maşallah hergün bir çocuğu veya toru- &u gelir hatırını sorar, para verirler ona Küçük Agop burada: — Elbette bakacaklar, diye söze ka- (Devami $ üncilde) HABERCİ galiba! KURUN'da: Yeni bir mesele “Günlerin peginden,, sütunu muhar- riri Hasan Kumçayı bugün tehlikeli bir haber veriyor. Kocalara ve kaz ba. balarına aynen iktibas; ettiğimiz gu yazıyı dikkatla okumaların tavsiye ederiz! Amerika Cumhurrelsi Ruzveltin eşi Madam Ruzvelt Amerika erkeklerinin başıma İş açacak gibi görünüyor. Ev kadınlarının sekiz saatten fazla evle, rinde çalıştırılmamalarını, çalıştıkla. rı zaman için de kendilerine gündelik verilmesini kocalarından İstiyor. İş burada da kalmıyor, genç kızların da gene anneleri gibi babalarından bir Ücret almıya hakları olduğunu söylü- yor. Eğer Ruzvelt şahsan bu fikirdeyse, yakm bir zamanda Amerikada bu'usu- lün bir kanun şekline girmesi pek milmkündür. O vakit bu usul de Yeni Dünyadan Eski dünyaya geçebilir. Bu gün İşçilerle sermaye sahibleri ara. sında Ücret ve çalışma saati meselesi halledilemezken evli kadınlarla koca» lar, genç kızlarla babalar arasında da bitmez tükenmez ihtilâflar büşgüste. recek demektir, Türkiyede teşkilâtlanmış işçi sınıfı yoksa da her evli kadm kendi evinde çalışır, Hatti Anadolunun bazı kü. çük kasabalarında erkeklerden ziyade Kadınlar iktisadi hayâtm en hareketli uzuvlarıdır. Evlerinde halı dokuyan, tarlalarda çalışan onlardır. Buna mu, kabil bugüb on para bir ücret de n- vamazlar, Bu vaziyete göre günün bi- rinde kadınların erkeklerden işleri 'i. sin gündelik istemeleri usulü bizim memleketimize sirayet ederse acaba neticesi ne olur? 'TAN'da Ahlâk numarası Felek Burhancddin bugün pek hak- a konuşuyor. Ortaya attığı gu merele.. ye illtür dakanlığının büyük küçük hangi memuru itiraz edebilir? Arkadaşımızın bu davasına tam bir kanaatle iştirak ettiğimizi da kayde. derek yazısını iktibas odiyorus: Şehadetnamesinde ahlâk notu kırık olan bir adam bir yerde güç kapıla. nir. Bir adamın coğrafyası zayıf ol- masina kimse dikkat etmez. “İlerde öğrenebilir, der geçer. Lâkin ahlâk notunun kırıklığı daima insan için bir leke teşkil eder, Halbüki mektepelrde bu notlar, ek- seri çocuk yaramazlığı dediğimiz ma. sum vakalarla kırılır. Gayri müseit bir günde hocasını kıracak ve kızdıra- cük bir harekette bulunan bir çocuk | mektep muhitinin çok defa âsubi e. ren havası içinde ahlâk numarası kı, ran bir cezaya çarpılabilir. “Bu osa. nn İlelebet onun hayatı Üzerinde mij- essir olması nekadar adaletsiz bir şey- dir. Onun için ben, talebelik ve hocalık hayatımı gözönüne alarak bizde eski. den kalmış bir itiyatla verilmekte o- lan ahlâk notunun yavaş yavaş mek. teplerimizden kaldırılmasını ve bir a. damın ahlâlüna ölçü teşkil eden bu notların zararından gençliği kurtar. mamızı bir terbiye meselesi olarak ör- taya atıyorum. CUMHURİYET te: Londra temasları ve Ingiliz - Türk münasebetleri Yunus Nadi, Londrada Mmgiltererün Kralı Başvekili ve Dış Bakan ile ayrı ayrı uzun konuşmalar yapmış o- lan Başvelsilin seyahatindeki siyasi many tebariiz ettirerek bunun etra, fındaki rivayet ve şayiaları tetkik e- diyor ve diyor ki: İngiliz . Türk münasebetlerinde bi. rebileceğimiz en i kil, Röy. terin haberinde ifade olunan dostlu - gun takviyesi ve yaklaşmanm arttı. klidir. Bundan ayrı ve daha ileri bir kombinezonu he biz. ne de İn. giltere düşünmediğimiz ve düşünmiye- ceğimiz gibi öyle bir kombinezon Bi. Yük Harb sonu diinyasınm istediği ha, kiki siyasete de tevafuk edemez. Dev. (Sayfam çeviriniz) Kara DAVUT

Bu sayıdan diğer sayfalar: