27 Haziran 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sağ ve sol fikirlere dair... Pek çok kimse, bana: — Kuzum! “Sağ fikirli”, “Sol fikirli” nedir? Bu tabirlere gazeteler de rastlıyoruz, anlamıyoruz. - diye sormuşlardır. Tabii pek çok kimse de, bunun ne demek olduğunu bilir: Fransız büyük ihtilâlindenberi teessüs eden bir âdet neticesi çok fırkalı parlamentolarda, mürteci düşün- celi, yani ruhaniler falan, sağda, mu tedil düşünceliler, yani küçük sanayi | ve serbest meslek erbabı falan, mer- kezde ve müfrit bir noktai nazara sa- hip olanlar, yani sosyalistler, komür nistler, falan da solda bulunur Bundan kinaye olarak, 'Sağ fi- kirli”, “Sol fikirli” tabirleri “zuhur etmiştir. Tabii, itikatlar, temayül. ler, ekseriyetle insanların o hayatta ki vaziyetlerinden doğuyor. Yani birikmiş servetlere, miraslara, mev- cut ananelerin di tleri- ni borçlu olanlar "Sağ fikirli , muha fazakâr ve mürteci oluyorlar. Mev- cut nizamlar dahilinde hayatlarinı kazanan müteşebbisler merkezde bu lunuyorlar: İK Sermayesi olmıyanlar da sol fikirli, ihtilâlçi, inkılâpçı, istikbal doğması muhtemel daha müterakki mevhum bir cemiyet taraflısı... Maişet vasıtalarmın zihniyetlere tesir ettiği bir umumi kaidedir. Fa- kat herhalde bir de doğuştan sağlık, solluk var. Çünkü bakıyorsunuz ki falanca zatın babası zengin de ken- disi sosyalist, yahut falanca “adam meteliksiz ama, kraldan ziyade kral taraftarı! Ben; kendi hesabıma İn- sanları bir tren yolculuğunda farze- derim. Bir kompartımanda, altı yer var farzediniz. En son inkılâpçıyla mürteci, pencerenin tam: yanında karşı karşıya otururlar. Birincisinin incisinin (sırtı İlokomotile Tu uzanan manzaralardan hiç birini görmüyor; hatta "halihazırda, ge- çilen karşı manzaraları da... Onun gözleri ilerde, ilerdedir.. Karşıdaki ise, tamamiyle aksine: Ne istikbali görüyor. ne hâlihazırı.. Geriyg, da- ima geriye bakıyor... Onların yanla- rında oturanlar da, derece derece, manzaralara başka zaviyelerden ba- kıyorlar... , Bir an evvel nefsinizi murakabe. de tutunuz: Hayat treninin yolcu- luğunu nasıl yapıyorsunuz? Herke sin bu mürakabe, neticesi kendine bir not vermesi kabildir. (Vâ-Nd) Karl Radek Tuhaçevskiyi ele verdiği için Tahliye edilmiş Londradan verilen teyide mukhthaç bir habere göre Sovyet o muharriri Karl Radek gene tahliye edilmiştir. Radekin suçu tesbit edilememiş ve bilâkis, Sovyetler Birliği o devleti aleyhine sabotaj yapmıya çalışan ve geçenlerde idam edilen Sovyet ordu. su kumandanlarının âğır (suçlarını meydana çikarmak hususunda, hükü. mete büyük yardımı dokunmuştur. Bazı membalar, Radekin mahküm e. dilmiş olduğunu, fakat kendini kur. tarmak için Tuhaçevski ve diğerlerini ele verdiğini söylemektedirler. , Kari Radekin pek yakında mühim bir memuriyete tayin edileceği söylen. mektedir. Belediye Sanasaryan hanına taşınıyor Belediye, kendi uhdesine geçmekte olan Sanasaryan hanına taşınmağa ka- rar vermiştir. Bu taşınma 938 başında olacaktır. Sanasaryan hanı davasının belediye İehine netlcelenmesi (o Üzerine, hasım taraf, yeniden mahkemeye başvurarak, senesi “tashihi karar” talebinde bulunmuş- tu. Mahkeme bu talebi de reddetmiş ve Tan belediyenin malı Sİmuştur. iyen kuyularının durmadan akan bu sıları Bökkü Istanbul konuşuyor ! Bakırköy yakında suyakavuşacak üne yakında hayat verceskfir.. (Bakırköy: 3) Su idaresinin hazırladığı mükemmel tes'sat sayesinde bu güzel semt artık bir Kerbelâ olmaktan kurtulacaktır Bakırköyün, kuruldu kurulalı, baş - ca derdi susuzluktur. İstanbulun bu güzel şemti, ilk temeli atıldığı gündenberi hakiki bir Kerbe - lâ olmuş, burada oturanlar, susuzluk - tan yanmış kavrulmuşlardır Bakırköyünde ne iyi, su vardır. Halk su ihtiyacını, ya sakalar, yahut ta depolu arabaların getirmekte olduk. ları sularla gidermeğe çalışır. Bakırköy gibi, köhne, şehrimizin en ne de İcna EZ bir şeydir amma, oayniyle hakikatti Susuzluktan kurumuş girtlaklariy kendini bildi bileli (Su) diye bağıran Bakırköylülerin geçirdiği buhranl; gün İere, artık çoğu gitmiş azı kalmış gibi bakabiliriz. Ben bu semti gezerken, kiminle “ko. nuşsam, kime sorsam aldığım cevap bep: — Derdimiz, sü, su, su! olmuştu. Konuştuklarımın yarısı, köylerin artık yakında (suya kavuşacağından memnün, yarısı da bedbin ve Ümitsiz görünüyordu. Bu iki iddiadan hangisinin doğru ol duğu hakkında ben de tam bir tered düt uyanmıştı ki bu sırada birdenbire karşıma çıkan oralı bir dost imdadıma yetişti, Kendisinin Sular İdaresinde çalıştı Zin: bildiğim için hemen sordum; — Kuzum buraya su gelecek mi, gel. miyecek mi? Herkes bir şey söy Dostum: — Öyle şey mi olurmuş, cevabımı verdi. Kim söyledi su gelmiyecekmiz, diye... « Sular İdarösi, Belediyeye geçtikter sonra ilk düşündüğü şey, Bakırköyüne su vermek oldu. Bu iş Üzerinde gece gündüz çalışıldı Terkos suyunun bu - Paya uzatılması zor olacağı hesaplana . rak Bakırköyünü #uya kâvuşturmak için başka güzel bir çare düşünüldü Altında bol miktarda su bulunduğu tesbit edilen bazi arazi sâtm dı. Burada şimdi bulunan ufak artezi - aln- , Yazan: hn ugünkü su ihtiyacı, Ak iki tekerlekli arabaların wakliyatı Sudar İdaresinin asri bir tesisatla bi. yülteceği > bugünkü basit ar kuyularından başka binis n kuyularının yerine, & k ve !çinde bir de balık yüzen garip şekili artesiyen Tuyuen İ Haberci resimde görülen olunmaktadır “ dene sayesinde temin ne bol ve güzel su-vermenin bütün ba. zırlıkları tamamlandı, şimdi de, “bura. yâ su gelmiyecek diyenler var,, demek, Sular idaresi beledi köyümüz asıl o zaman çok ti, suy çmese ekliyecek » Dostum coşmuş, habre anl, du. , artezi » uzadıya Hazırlıkları tamam olduğun yenlerin vaziyetlerini uz izah etti Bizi pek yakında buraya su ya kadar da an. Söyliyecekleri bittiği zaman kendi . sine? — Peki, dedim, yaptıklarınızı bu ka» dar anlattınız. Bari bir de gözümüzle görelim şu "Tahminim! derhal kab bilâfna, bu teklifimi — Başüstüne dedi,, haydi binin oto mobilinize de götüreyim otaya şizi.. Bakırköyünden aşağı doğru inip Ve. liliefendi koşu yerine giden yola saptık. Asfalt bitmiş, bozuk ve tozlu bir yolda ilerliyorduk. Bizim fotoğrafçı Alinin yanına otur . muş olan dostumuz boş durmıyor,, bel bol izahat veriyordu : — Senelerce evvel susuzluk canını tak diyen balk kendi aralarında 45 bin lira kadar bir paratoplamış ve şimdi önünden gtçeceğimiz “Aksu, den membadan Bakırköyüne su getir Veliefendi koşu yerinin tam kapısı - nın karşısında bir çeşme olan Akşuyu şretler boşa gitti, Üstelik bugün gerek sakaların, gerekse arabaların nakliyatı ile semtimizin su ihtiyacını karşılıyan bu çeşmenin su. yunu da daha az akar bir vaziyete ge tirdiler 45 bin liranm ufak birkısmı böylece HABERCİ 3 ahah Gayeleleri KURUN'da: Vali - Hüseyin Cahit davası B. Hüseyin Cahid Yalçın, Vali Mu, hiddin Üstündağ aleyhine açtığı ha- karet davasını karar safhasına kadar getirdikten sonra mahkemeye bir isti- da vererek bu davadan vazgeçtiğini bildirdi ve bu tarzı hareketiyle, İzmit muhairemes'ni merakla takib edenler için bir nevi fiili “terdid sanatı” gi termiş oldu. Bu noktadan sanattaki meharete y ok. Fakat asıl maksad tabii muhakemeyi takip edipde net alamıyan meraklıları hayretle bırak. mak değildir. Meğer Ustad haksiz bir hakarete uğradığını cumhuriyet adli, si huzurunda müdafaa ederek Mu, düin Ustündağı mahküm etmek de. gu, sade mahcub düşürmek istiyor. müş. Davayı açmaktan, o kadar uğ- raşmaktan maksadı da bu imiş. Fakat bu vaziyet karşısında İstanbul valisi belki de: — B. Hüseyin Cahid Yalçın müha. kemede muvaffak olamadığını, mah. kemâ kararınm aleyhinde çıkacağını anladı da kendi hesabıma akıllılık et. ti, Karardan evvel davasından vazgeğ. di td! Diyeoektir. Demek ki maksadı gene hâsıl olmıyacaktır. O halde birçok in. ların aylarca İstanbuldan - kalkıp İzmit mahkemesine gidip gelmelerine sebebiyet vermek yazık değil mi? Ca- hid Yalçın kendi emeklerine, zahmet- lerine bakmıyorsa elâleme, şahidlere, — haydi avukatlara hincı var diye - lim — fakat meslekdaşları gazetecile. ro olgun atımalıydı, değil mi? (Hasan Kumçay) CUMHURIYET'te: Türkiye - Suriye Bütün dedikodulara, bütün mübalâ. ğalı hislere ve ihtraslara rağmen biz sükün ve itidalimizi hiç bozmaksızın Suriyeyi hâlâ ve daima yalnız komşu değil, kardeş bir memleket ve millet saymaktayız. Suriyenin de artık ha. erçevesine avdet ederek bizim. komşuluk, güzel dostluk ve - ü- zerinde ısrar ediyoruz . candan kar. deşlik hayatı kurmak için gerekeni yapmıya başladığını görmek istiyo. ruz. Esası milletlerarası en yüksek bir adalet divanında halleği olan Hatay davasının teferrüat ımı ni bir parça hüsnüniyetle ve ağık le yapacağımız görüşmelerle bir gün. de halledebiliriz. Komşu ve kardeş memleket Başbakanmın burada yapa cağı görüşmelerde bu iyi neticelere VÂ #i) olmasını ve Türkiyeden -Süriyeye selâm ve muhabbet götürmeye mu fak olmasmı bü bulüsumuzla te. menni ederiz. (Yunus Nadi) 'TAN*da Bedava hamam Helline şiddetle, süratle muhtaç ol. duğumuz meselelerden biri de halkın yıkanabileceği bedava - hamam mese. lesidir. Halk yıkanmıyor. Yıkanmadığı i. çin kirli yaşamıya mecbur kalıyor Ka labalık halkım evinde hamam ve yı. kanma vasıtası yoktur. Hele fabrika- larda çalışan işçiler için her âksam değilse bile, sık sık yıkanabilmek bir ihtiyaçtır. Onların bu ihtiyacı ancak kendilerine bedava yıkanmak imkânı- ni vermekle mümkündür. Bu sebeple belediye fakir mahalle, lerde, ve fabrikaların bulunduğu semt lerdeki hamamları bedava halka açma 81, gehrin ve halkın sıhhati namına büyük bir zarürettir. Bu büyük bir masrafı istilzam eden iş te değildir. Yapılacak fedakârlık, temin edilecek büyük netice ile telif edilemiyecek ka. dar büyüktü Lisan derslerine abonelerin nazarı dikkatine | Yalnız bir derse abone olan okuyu- cularımızın taksitlerini 10 temmuz 937 tarihine kadar göndermele rini rica ederiz. Bu tarihe kadar gelmi yen taksitlerin aboneleri kesilecektir. ALM İİ sti İRİ 101 ese Gİ İN ari İİ an üncü son

Bu sayıdan diğer sayfalar: