27 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

27 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Va GA Vei ee Un öRö Ka — A — Miggerinin panımumu Türçanaynam yçcema — meemem ae Konana /w:.* y 8 F » 19,30 konfe. 'İîiı £ Ft I! i “"i? F, ’!' y Ayarı), 21415 22,15 ajans ve Ü Künün — programı, 'P*rA ve öperet parça. biŞ !! F a"v" Macerâlar, 19, 05 günün hkisleri, ü 2106 haberler, 21, :__“ Baberter, 23.38 vaları, C'!m—g,m —"::,_ #a könlerana, 2035 piyano Konsori hy,_;'mı..( 2 ::’ Etamofan, 2250 haberler. Gekest, günkü Radyo BOMA ! 18,20 dana müsikisi, 18,55 karışık yayın, 21,45 karışık musdki, 22,05 komedi, 23,20 vi. yöolonsel konseri, 22,55 Gans müusikiei, istira hatlerde haberler vesalre. Nöbetçi eczaneler Bu akşam şehrin mübtelif semtlerinde nö. betçi olan eczaneler gunlardır. İstanbul cihetindekiler: Eminönünde (Salih Necati), (Cemil), Küçükpazarda (Yorgü, — Eyüpte (Hikmet Allamaz), Şehremininde — (Nâzım Badık), Karagtimrükte (Kemal), Samatya. da ((Rudran), Şehzadebaşında İsmall Hak. ki), Aksarayda (Sarım), Fenerde (Hüsamet tin), Alemdarda (Eşref Neşet), Bakırköyde ilstepan), Beyoğlu cihetindekiler: Tatiklâl caddesinde ÇDellâ Buda), Galata. da (Hüsayin Hüzmü), Taksimde — (Limonci. yan), Pangaltı — Halâskârgazi — onddesinde (Nargileciyan), Kasırapaşada — (Müayyet), Hasköyde (Nesim (Asc0), Beşiktaşta (Sü. eyman Recep), Sarıyerde (Nuri), Beyazıtta Üaküdar, Ka Vaküdarda Adalardakiler: anda. (Ömer Kenan), Kütlüçeşmede (Arman Hu. , Haybelide (Ta. İçin yaptırılaca k 448 çift çizme açık eksiltmeye konul- ©Ye 10 lira 50 kuruş kıymet tahmin olunmuştur. Şartna . e levazım müdürlüğünde görülebilir, İstekliler 2490 No. Ve 352 tira 80 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mek ı":yı: Tübüm (B.) v.’ lmq:""" K te'lk u.ş"'“lmm meıı KaSİrası 12 hira olan *üma günü saat 14 te Daimi Encümende bulunmalı . | (4487) Eyüpte Gümüşsuyu mahallesinde Gü- Metruk 170 metre murabbar mezarlık arsası 938 veya 939 Una kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya ko- lum Müdürlüğüntde görülebilir. İstekli olanlar 90 whuv veya mak buzu ile 2—8—937 pazartesi günü saat ulunmalıdırla r. (B.) — (4295) EHABEWh Şeker kuponu 3Ö 5 Bu kupooları 30 gün — aeçredece Biz. Onları hergün kesip — saklayı DIZ. 30 tanesini bir teri halinde bi- Fiktirip Idaremide — getirenlere bir HUmMara vereceğiz. Sonra ulusal eko momi ve arttırma kurumunun İstab bul şubesi tarafından tayip olunar cak bir günde bu numaralar arasın da kura — çekilecektir. Hediyeleri ceman 1500 kilo şekerdir. azirimE Tarihi hlkâv. Mukaddes bakirenin hazin macerası v:ıtı mabedinin derin taşları ü ” zerinde Oktavyanın — biçimli a» yakları kar gibi mukaddas ateşin bu. lunduğu salona doğru süzüldü. İnce ve yumuşak gömleğinin içinde dipdiri du. ran vücudu genç bir parsın çevik ve sessiz adımlariyle ocağa yaklaştı. O - dunları düzeltti. Birden, ince uzun alev fer mabedin kalm, beyaz — sütunlarını, beyaz taşlarını kızıl şekillerle süsledi. Kızıl renkler dehlizlere doğru yayıl. dı. Oktavya ateşi canlandırdıktan sonra | Yazan: İ Leman Karamanoğlu doğruldu ve içini çekerek bahçeye inen * geniş merdivenlere doğru yürüdü. Gece yarısı idi. Temmuz ayının misli, ü siz bir güzellikle işıldryan yıldızlı gece- si,koyu İâcivert örtülerini muazzam şehrin üzerine indirmişti. Roma uyuyordu. Civardaki bahçelerin bütün bayıltıcı kokularını taşryan tatlı bir rüzgâr genç kızın vücudunda sarhoş edici okşayışlariyle dolaştı. Oktavya, Vesta mabedinin ateşini söndürmemeğe memur olan otuz bin ra- hibeden bini idi, “Ateşin kudsiyetini muhafaza edebilmesi için bu ötuz bir bekçi ebediyen bakire kalmağa, aşkı tatmamağa malıkmdurlar, Bu kanuna itaat etmiyen, edemiyen “Vestal,, diri diri toprağa gömülürdü. Genç kız, rüzgürm tatiı okşayışlarını daha iyi tatabilmek için, ince gömleğini sinirli bit hareketle omuzlarından sıyır. dı. Attr. Şimdi bütün çıplaklığiyle mey- dana çıkan ay ışığı altında mabedin mermer sütunlarından daha beyaz gö . rünüyordu. Eğer Oktavyayı, bu haliyle Venüs görmüş olsa idi muhakkak ki kıskancın- dan sararır ve kaçardı. Genç kız ize « rinden o ince gömleği attıktan sonra nâmütenabi tabiatin bir parçası oldu « gunu daha iyi anlıyarak ve bir an için mukaddes ateşi, mabedi, idamr unut - mağa çalışarak ve unutarak bahçenin en koyu köşesine bir su gibi aktı. Ayaklarmın altında çıtırdıyan top . raklardan tablatin kokusu — fışkırıyor . du. Ahenktar bir hareketle bu nemli topraklar üzerine uzandı, kollarını ba- gşının altına koydu. Ne renk olduğu belli olmıyan iri gözlei derin bir mahmurlukla süzülmüştü. İspartalı genç bir muharip karnına benziyen, sert ve sinirli karnı, muntaram — fasılalarla kalkıp iniyordu. Oktavya toprağa daha iyi intibak etmek için tabiat olduğunu daha iyi anlamak için, âdeta vücudunu çimenlere yapıştırdı. ve düşündü.. D ün sabah foruma doğru gider . ken, büyük yarışlara iştirak için, her taraftan gelmiş olan atletler arasında, iki genç golova görmüştü. Bunlardan biri ona, şimdiye kadar kimsenin bakmadığı, bakmaâğa cesaret edemediği bir gekilde, avına saldırma . a hazır bir şahin gibi yırtıcı nazarlar. la'bakmıştı, Bu bakış onâ rahibeden xzi. yade bir instan olduğunu hatırlatmış ve, şimdiye kadar tesiri altında kaldığı bir sürü, şayanı hürmet hisleri birden yok edivermişti, Genç gölvanın, beşerelerini çatlata . çakmış hissini veren, sert adaleli yücu- dunü ve yırtıcı bakışlarını tahayyül et. mek bile genç Vestala sonsuz bir heye. ©a vnerioudyrl - ktanc.e . oh sh rehrdi can veriyotdu. Memnu ve bilinmiyen şeylerin bü - tün zevklerini düşünerek, yavaş yavaş kendinden geçti, gözleri kapandı. Ok . tavya uyuyordu. B Üüyük bahçenin sık taflanları ara. sından, ince uzun bir hayal çık- tı, Scı.ııı ve korkak adımlarla genç ra . hıb:yt doğru ilerledi, iğildi, bir an din. ledi, uyuyordu. Bu adam kimdi? Ne yapmağa gelmiş- ti? Çok basit, bir hırsızdı. Daha doğru. su bir açtı. Günlerce pis sokaklarda, pe. rişan, bir Tokma ekmek için dolaşmak, büyük şenliklerde dağıtılan zeytinyağ ve buğday hissesini alabileceği günlü karnı arkasına yapışarak beklemiş — ve © büyük günden eline geçen ganimetin bir Jokmasını yemeden başka bir serse- riye kaptırmak budalalığını yapmıştı. Genç Taza Sivri uçlu bıçak hızla adımlarla Oktavya Vesta mübedinin ateşini muhafasaya — ememtür S1 — müuhkaddes vahibeden biri idi. Artık tahammülün esauna gelmiş . Gece yarısını bekledi, midesinde boşluğu dolduracak bir şeyler bulmak için, açık kapılar, pencereler aramağa koyuldu. 'Tam matlübha muvafık bir yer bulduğu ve, içeri girmeğe hazırlandığı bir sıra, da, bir ökslirük ve bir adım Besi, zaval. hyt yakalanmamak için, en emin bir yer diye mabedin ağaçları arasına ka . dar koşturmuştu. Şimdi bahçenin sessizliği içinde, iki aç vardı, Biri karnı arkasına yapışık, sarı benizli serseri, öteki, çıplak vücu. dunu topraklara yapıştırmış, uyuyan, güzel genç kız.. Serseri bit an için, maddi açlığını u. nuttu. Gözünün önünde yatan kadın o kadar güzeldi kil.. Bütün ömrünce tahayyül bile edemi - yeceği bir saadet çok yakında idi. Ona sokak kadmlarının en pisi bile bakmı . yordu; o kadar da çirkindi. Tabiatten intikam almak ister gibi, yavaşça otur . du, evvelâ rahibenin saçlarını korka kor ka okşadı. Sonra mafsalları irileşmiş si- nirli parmakları beyar omuzlarda dolaş. &. Bir an aklı başına geli? gibi oldu. Ne yapıyordu? Mukaddes bakirelere göz dikenlere verilen ceza idamdı. A, dam sen de! Gece kim görecekti? Peki amma faziletkâr Vestal tabiatile uyanacak ve kıyamet kopacaktı. Fa - kat uykusu arasında sert parmakların, muhteriş temasları altında, tatlr rüşe . Terle gerinen genz kız da uyandığı za. man kıymaet koparacak gili bir görü. nüş yoktu. Ya gözlerini açtığı zaman, korkunç çehresini görürse? Aldırma! Karanlık. lar bir çok ayıpları kapar. K Rüyasında, Golvasının — şahin ba - kışlarını gören Oktavya, nereden mey - dana çıktığımı anlayamadığı şahin pen. gelerin vücüdunu sardığını, Sıktığını saplandı. —Meçhül ddam — sessie uzaklaştı... ve kendine doğru çektiğini gördüğü za. man ,bir an hakikat mi rüya gr yaşa « dığını anlayamadı. Rüya değildi bu..« Talık halinde çıkan bu nefesler kendi . sinden daha aç bir tabiat parçasının galeyan etmiş arzularını üfleyordu, Oktavya, bir şey düşümmeden kollarını uzattı ve adamr kendisine çekti. Uzun saçları alnına dökülmüş korkunç sırrı ile, mukaddes Vestalin »slak dudakları biribirine yapıştı ve, ay bu manzarayı daha âyi gizliyebilmek için bulutların arkasına gizlendi. 4 finyanın €n büyük zevkine ka . nân serseri artık kaçmağı düşü nüyordu. Fakat yerde inliyen bu kadın ne olacaktı? Onu ele vermiyecek miy - ' di? Birden diri diri gömülmenin aza . bın: düşündü, tüyleri diken diken oldu, bu kadını ebediyen susturmak ve kaç. mak lüzımdı. Daima yanında — taşıdığı sivri uçlu bıçağı, onu diri, diri gömül- mekten kurtarabilirdi. Şimdiye kadar tatmadığı bir zev. kin ,sonsuz heyecaniyle ,hâlâ vücudu seğiren genç kadının, titriyen meme . si Üzerin,e sivri uçlu bıçak bütün hızı ile saplandı. Oktavyanım, iri gözleri, müthiş bir ıstırapla büyüdü, büyüdü ve, birden mâünasız bir cam halinde donup kaldı.. Serseri yine ayni sessiz adımlarla kaybolmuştu. Vakit gece yazısını geçi- yordu. Her tarafta büyük bir sükünet vardı. Artık serinleyen tüzgür ölü ka . dının dağılmış saçların: dalgalandırı . yordu . s abahın, erguvan rengi bulutlarr gök yüzünü kapladığı zaman, uyanan Vestallardan biri, Oktavyanın yerini boş görünce, diğer arkadaşlarını da uyandırdı. ve aramağa başladılar, genç kız mabette yoktu. Merak hepsini sarıyordu. İçlerinden bir tanesi, basa - makların üzerinde ince, beyaz gömle . Zi görünce, bir felâket ihtimali yürek. leri titredi. Bahçenin güzel tarhları a- rasında, beyaz bakireler koşuşmağa baş. ladılar. 'Taflanların en çok olduğu yere gel. dikleri zaman, tek bir göğüsten çıkmışa benziyen, tirz bir feryat, bahçenin dört köşesinde akisler yaptı. “Ağlamalar, hıçkırıklar, bahçeyi aştı, sokaklara, meydanlara yayıldı. Bir dinsizin şerrinden, faziletini ko- rumak ve ocağın kudsiyetini bormamak için tan veren mukaddes bakirenin, mankıbesi artık, bütün Romalılara kan. İt göz yaşları döktürüyor, dini bir huşu içinde, Oktavyanm şanlı hikâyesi dil . den dile dolaşıyordu. Leman KARAMANOĞLU DOKTOR .. Kemal özsan Üroloğ . Operatör Bevliye mütehassısı Karâköy — Ekselsiyor mağazası yanımda. Her gün öğleden sonra 2 den 8e kadar: 'Tel: 41235

Bu sayıdan diğer sayfalar: