27 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

27 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AW şERE SS ÇAS A A ÜUT N & : Yazan : Şarlol Prim — İhsilizceden tercüme k kı:, , kendin- seyrettikten Matsis'den farksız- Kanten Matsis'ön Veyn — gibi kendi kahraman restam- 4Iıı. © bir nalbandın Mühendis de en kibar tdilmişti. Kibar ve asil Riyorlardı v PİP akran müame- Bir ima ? 'v'!'? Yüphe yok — ki kendisinin bir çiktçi Vlesini lamak istemezdi. keş hatırlamak istemez, ı eşledi eceği t |"*'dıı., i;"lmden dalma kor . kendi, Taman — ressam: b""“ilıııı, olması adamın oğlu başka bir şey Taber o, bu teşhisi ttmek - yolunda Plânın Eğm ""dodıiı,u ü Pldni pek beğene- 'du. y .__,ı:";": BÜzel şeyleri se- &YD ber n nesiz söylü. D Dir geç e ümde bu köprü u "m:di,n_h Börmedim ve ta Yazıyı da Yazılma f"" Rönderilgi " aPdeden mektup | vi yu 3 1 Zaman, her ka y VU & eydi — Lilyes'i TE0Selne , Mektubu ©l, ü aldı *&h _.d"ğ“ Bibi kız, ı'_ TU Bak %—MĞ oli u şu m.,;::“""" Lilyes, dedi. iz p vem yalan söyle- Rey Vilbert gelemi. -'hîî— :"Mn Evlâtlıği kendişi BöNderiyormuş. #deceğini teşi'den daha çok ü '**min ediyor, hakkındaki Geçen sene ı,.h'*’dl)'ordu. . Bu gençle de ol J gençle de miYacak Gelecok sa. Yİ teklir saç Bi :â’ &diyor. Kendisi. * bir mahzur yok, Yada 'hu!ı;w"' ile Leydi T? Müztoy Mhacak. - Fakat bi hakikt bir ulundukça, Süp İkâcak, Pakat Tada ,!ı.h"—'_'tım korkma.., ta ÇAPİN edilir... derim, Lilyos, çök Dek 8'T kullanma.. hnhd:"ı“'im. Muhak. Bir soğuya eee —nazikâne klukla karşılıya. . Bu AYA gelişine bile Sinif — adamlara ele ettiğini bilirim. 'Odunuza Zitmi. M Nçh 1SK mltosselrim, Baş © Ma,, Bilmezi” ; ":k ü Beni *? Elbette gider. k hıq,:i:—u;r n:m'y"mnnluın * *cvi,,m?"""“n. değil mi M::. )n:—'keî ' karsı elden gel - Öbey TöStereceğinde hiç 'îik Tmak aç Ü'lri üzerine bir h!:ııh #lerdenberi frzu '—h n için Sir Rey'i — Pizm gatiye Mecburdum. Köp kalb ve his romanı 8 — A Keyt, bülyümüştü, Bir kazı ne kadıw güsel taşavvur ctmek mürakünse © kadar güzelleşmişti. | hazırtaması lâzımdı. Kendisine gözter miye mecbür olduğum nezaket ve misa firperverliği onun vekiline de göster. mek vazifemdir. Genç k—» mağrur çehresi - biraz beyaz kolunu boynuna sardı: — Sevgili babacığım, dedi. Buraya istediğinizi davet edebilirsiniz. Ben zannettiğiniz kadar kibirli değilim. Penbe dudaklarında, en katı kalp. leri bile yumusşatmıya yetecek bir to. besslim belirmişti. İhtiyar Lord: — Lilyes, dedi. Sen dünyanın en tatlı kızısın. Bununla beraber, İngil terenin en mağrur kızı olduğuna da şüphe yok. Sakın bu sözüm canını | sıkmasın?... — Hayır, baba... Bilâkis gururumu | okşuyor . Lord Odli kızmı istediği gibi idare edemiyeaceğini bildiği iça bu kadarını kâfi gördü ve çekilip gitti. İngilterenin en mağrur kızı! İşte Ölverstroff şatosunun bu güzel varisine bütün erkeklerin ve bütün ka- dınların verdiği Ünvan, Kendisine mağrur demekle bera. ber, k msenin gene bu genç kıza düş- man olduğu yoktu. Bu gurür onun için tabif görünüyor ve bu gurur onun müstesna güzelliğine yakıştırılıyordu. ç kiz, yüz vermemek istediği or. keklere, menekşe rengi gözlerini çe. virir ve istihkarla bakardı. bu bakışı gören erkekler, bunu, onun gururun- dan — çok kendi ehliyetsizliklerine hükmederlerdi. Henüz ön dokuz yaşındaydı. İki senedenberi kibar âleminin - kraliçesi sayılıyordu. Hem öyle bir kralıçe ki bugüne kadar böylesine rastlanmamış- tr. Misilşiz derecede gilseli Vakur zamanda saftı, Kendisine ilen hürmet, ahlâkını şu kadar. cık olsun bozmuyordu. Ona gîislı:ı*;) n hürmet baska bir kadına gösterilmiş bulunsaydı. Müva- zenesine kaybeder, arsızlaşırdı. Karşı sında prensler eğiliyor ve onun bir te besalimiyle karşılasmıya can atıyorlar dı, Fakat o, mağrur edas yle, hic, hiç kimseye iltifat etmiyordu. Etrafında dolaşanlar çoktu. Fakat hiç bir lord, bu güzel gözlerin kendisine, başkaların dan farklı baktığını iddia - edemezdi. (Devamı var) yumuşadı. Babas'na doğru - eğilerek | " HABER — Alşam postmn — Hakik? hayatta da fedakâr ! İngiliz sinema yıldızı Mis GCene- va Miçellyalnız beyaz perdede değil aynı zamanda hakiki hayatta da bü- yük bir kahramandır. Erkek kardeşi- nin kazaya uğramış olan sağ kolunu tamir ettirmek için kendi sol bacağı- nın derisini hemen hemen tamamile feda etmiştir. Bu güzelkızın bacağından alı- nan deri, çocuğun koluna aşılanmış" tir. ELGEEDRM sene evv bugün 64 top Beş gün durmadan Sent Mişeli bombardıman etti Bir kumandanın cesareti, zaferi kazandırdı Kanunt ehemmiy ileymanın Malta seleri, tarihin rinden biridir. Başlı Daşı na bir kitap tepkil edecek kadar muağzam olan bu tarihi hâdisenin burada — kısa bir safhasını Sent Mişel mubaasrasını — kayde deceğiz, lapanyollar, Türklerin son bücumlarında beş Sereni yanyana getirmek suretile vücu da getirdikleri köprüyü yıkmak istiyorlardı.. Monseyüör Doparizo adında bir kumandan: Köprüyü Befer — Bu şerefii işi bana veriniz. ben yıkayım, dedi, — Peki dedilor. Haydi; git ve yak köprüyü Dopariso karanlık bir gece yanma aldığı yel askerleri e köprüye yaklaştı. Tam vaşlıyacağı sırada 'Türk nişanerla. rının 4ttıkları Ük kurgunla cansız olarak ye re aerildi. Beyaz sırmali zirhi karanlık gece de nişancılara iyi bir hedef olmuş — ve Ük kurşunda kumandan avlanmıştı. Birkaç gece socara ayni işe gövalye Martel 10 teşebbüs ederek köprüyü yakmağa muvaf fak oldu. Serenler üstündeki toprağı kazdır muş, çukura Gstüpü ila neft ve barıt doldu raTak kükürtlü bir fitil ile ateşlemişti. Bu Köprünün yanmasından sonra şövalyeler eni niyetlerini büsbütün arttırmış Oldular Çün Kü sönelerdenberi bazırlamış oldukları siper ler arkasında kendilerini kotayra mildafan edebiliyorlardı. Bununla beraber Malta Ustadı azamı vazi yeti tehlikeli görüyordu. Çünkü surlart yık mağa uzmetmiş Türk makerleri — kargasında nekadar mücdafas edilse birglin bergey — baş caktı. Onun için İmdat istemek yoya yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: *— Türk genilerinin adetçe fazla olma sından korkmayın İyi sürette — aNAmlanmış ve mülcehbez 100 gali onları mağlüp etmeğe kâfidir.., virp Di Sent Mişeli mukasara eden Muslafa paşa Tonton amca Kutupta Mukadderat ! Elden ne ge'r? Nihayet annemi göreceğim.. Sevgi: annemi.. İstanbula dönüyorum. Zavallı kadın!.. Tahsilim bitinceye kadar o da bitti.. Bütün emeli bemin..- | biliyorum ki en mesut günü,"diplomı mi aldım, geliyorum”diye çektiğim telgrafı aldığı gün olmuştur Fakat ondan da mesudu, beni kucak - ladığı gün olacak, . ... Hep onu düşünüyorum: Saçlarımı okşıyan; gözlerimin içine, mavi gözleriyle gerin ve can verici bir su gibi akıp bakan; yine bir su mıril. tisiyle, kulaklarıma mırıldayan kadın: — Büyük adam olacaksın. Bana ba- kacaksın.. Seninle iftihar edeceğim. . İşte, o gün geldi.. Sana bakmıya başlıyacağım, anar... Fakat ah, hele bir kere seni kolları man arasına alsam, koklıya kokliya öp sem.. Zira, tam Üç senedenberi görme. dim seni anne.. . Ben doğduğum sene babam ölmüş.. Annemi üç evlâdiyle dul bırakmış.. Pek gençti.. Bir takım talipler çıktı. Fakat o, bize bir üvey baba musallat etmek istemedi.. Mütevazi geliriyle, kendi ye- medi, bize yedirlli; kendi giymedi, bize giydirdi; kendi eğlenmedi, bizi okuttu. iİdea'i üçümüzdük. FPakat bu ideal, gün geçtikçe daraldı. kar deşim, kimseye farkettirmeden !-omi şumüzün kızımı seviyormuş.. Aşkını o. na da itiraf etmemiş; zira, izdivacın imkânsızlığını anlıyormuş. O, daha mektebin son sınıfında; halbuki kız, gelinlik çağda.. Zengin bir takım in- sanlır talip çıkıyor. . Söz kesildi, ağabeyim sarardı, sol . kend'sine sön bücumla da şehrin alınmadığını görün ce kat'l emri vendi: — Bütün toplar en giddetli ateşlerini saç sınlar Yeni bataryalar vücuda getir'isin, Birkaç gün içinde top sayısı 66 de çıkarı! mış ve hepsi tirden ateşe başlamıştı Mermi ler, © vakte kadar dövülmeyen yerleri tah Tibe başladılar. 'Top ategi 22 temmuzda — başlayatak temmuza kadar baş gün, dinmeden devam et Ü. 1666 yılı 27 temmut günü 3Tİ sene evval büğün ateş dindirüldi, Günlerce — kulakları sağır eden ve yerle göğü sarsan gürültüden sonra derin bir süküt etrafı kaplamıştı. . n Şimdi bülün mesele bu ateşin yaptığı tah Tibatı anlatmaktaydı. Ne olmuştu? Merrı nereleri tahrip etmişti * Bu bilinmeden hiçbir gey yapılamazdı Barbarosun ea yakın arkadaşlarından Sa lih paşanm oğlu Mehmet bey: | — Ben bu işi anlayacağım, dedi Yanma beş yüz sipahi alarak dilşmana yaklaşmağa başladı. Sipal ve yatağanla ailâhlanmışlardı. — Sea çıkarmadan İlerliyortardı Kaleye yirmi metre kadar yaklaşmışlardı Sipahinin biri hendeği geçerken — Cenevizli bir şövalye Üe karşılaştı, Şövalye — karşısın €a bir sipahi göreceğini aklına getirmediği için gaşırdı. Sipahi ise heran bir düşmanla kargılaşacağımı beklediği için hemen gşövalye nin boğazından yakalıyarak yere — yıktı ve © Anda canınr öbür düsyaya — gönderdi. Bu manzarayı gören diğer bir şövalye korkudan avazı çıktığı kadar bağırmağa başladı. Si pahi yetişerek bunu da kıbct ile susturunca ya kadar diğer nöbetçiler — Ayaklanmışlar, şiddetli bir ateş açmışlardı. Mehmet bey faz la kalmanın manası kalmadığını söyliyerek bütün sipahileri geri çekti. Çünkü bu müd det zarfında kaleye yaklaşılmış, top mermi lerinin yaptığı tahribat görülmüş, gedikler görülmüş, askerin nereden gireceği — tesbit edilmişti, Keşfi yapan Türk sipâhilerinden yüzü öi dürülmüş Ixi yözü yaralanmıştı. Fakat bu sayede günlerce sarledilen amağin mükâfatı alınmış, kale kolayca zaptedi V. Mehmet beyin bu cesareti olmasaydı, Mmuhakkak X, yüz değii, yüzlerce İnsan kant daha akacaktı " du. Düğün gecesinde ise, zavallı has sas gencin odasında bir tabanca pat ladı. Öbür kardeşimi, plâjda soğuk alma neticesi, bir zatürrie aldı, götürdü, Ortada kaldım. bbetlerin merkezi, mihra en. .Annem, liseyi bitirdiğim müsabaka imti ikinc yap- Fakat onlar küçük bayramlardı. Şim gün birinı ci bayramır hanını kazandığım gü di büyüğü geliyor. .. * Vnpurumuz, ilerliyor. Memleketin da' ussılası gittikçe artıyor. Ne gariptir, bilmem tezrübe ettiniz mi: İnsan, Üç sene, beş sene, on sene, ecnebi bir memlekette yaşar, daussılaya dayanır. Fakat, yurduna İdönmeğe ka- rar verdiği vakit, vapurun kalkması, vapurun yürümesi, o uzun senclerden daha uzun sürer, İşte ayni hisleri ben de duyuyorum.. Dauvssıla, Lâkin, bu, yalnız ana vatana karşı değil... Öz anama karşr.. Bilhassa ona karşı... Denizin maviliği, aklıma, onun göz lerini getiriyor.. Güvertede gezen ka- dınlarla onu kıyas ediyorum.. Acaba | hâlâ bu sakin ve tatlı İtalyan kadını kadar genç mi? Şurada bir amerikalı seyyah kadın oturuyor.. Saçları onun, ki kadar kıralşmış mıdı O e İşte Çanakkale ...- İşte bir türlü bit mek tükenmek bilmiyen Marmara.., Ummanlardan, Okyanoslardan büyük olan bu küçük deniz... Ve işte İstanbu lun nazenin silueti ... Yaklaşıyoruz.. Fatih mahallelerinin kalabalık evleri içinden bizim evi seçmeğe uğraşıyo - rum, Seçtim de... Fakat annem içinde değildir.. Kimbilir, belki de 'daha ta . bahleyin erkenden güneş doğarken-er- den çıkmıştır. Vapurun ikindi samanı geleceğini bile bile... Rıhtım... Ve kalabalık... Gözlerim onu, arıyor. — Ve buldu.. Yaklaşıyoruz. Mendil sallıyor. Bu ka dar uzakta iken — bile heyecanı belli. belli.. .Sağa sola yürüyor... Beni dahâ iyi görmek için; banâ ha yakm olmak için., — Anne. Çılğın gibi haykırıyorum.. —Aaayl Halk da haykırıyor.. dekiler, Hem karadakile — Ağsi — İmdat..... — Denize biri düştü. “, ne yaptığımı bilemi'yerek cake, timi, sarkamı yına atıyorum Vük, sek güverted :» fırlayacağım aşağı. Fa. kat beni tutuyorlar, — Sana ne oluyor, başkası kurtarır.; Vapur yanaşıyar.. ezileceksin diyorlar, — Annem.. diyörum,.. Çıldıracak gibi, sağa sola çırpınıyo. rum., Bırakmiyorlar. birkaç adım da Hem gemi Ayıldığım zaman, polisler, doktorlar, memurlar etrafımda : — Annem.. diyram. — Acele etme.. Görütsün, diyorlar...1 Sonra, acı hakikat, dudaklarından dö. külüyor: — Mukadderat.. Ne ne gelir.. yapalım, elden (Hatice Süreyya) SN SEREDREREİRDİDEİEEİZEDDEDEDUDTNN Lisan derslerimizin geçmiş formaları Gazetemizde neştedilen lisan derslerinin geçmiş formalarının iki kuruşa idarehanemizden te- darik — edilebileceği yazılmıştı: Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden işin yanlış anlaşıldığı neticesine vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin. de ancak gazetemize abone ola- caklara verileceği — yazılmıştı. Keyfiyeti bir daha tavzihe lü- zum görüyoruz. TTETERLLEEEEENAERELEETEENEREL L RNNNSTİ AU UU

Bu sayıdan diğer sayfalar: