7 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

7 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Evleri temiz tutmak için ne yapmalı ? Evlerimiz de tıpkı biz insanlar gibi pırıl pıril ve tertemiz olduğu zaman, insanın zevkini ve keyfimi arttıran ve bunun aksine olarak ta kirli ve bakım. sız oldukları zaman insanın gözüne ba tan bir manzara arzederler. Bu yazıda bayanlara evlerini tertemiz ve taptaze göstermek için ne gibi tedbirler alma- ları hakında bazı tava'yelerde buluna- cağız. Bunlatı dikkatle tatbik - ederlerse, ne misafir geldiği zaman evinizin ha - linden utanırı ne de kocanızla eve bak. madığınızdan dolayı münakaşalara gi - rişirsiniz. Bu suretle başınız dinç olur. Aynalar, Pencereler, resim çerçeveleri Evin âçini kaş- vetli gösteren şey lerden biri, cam . ların, . aynaların ve resim çerçe - welerinin tozlu ve bularık — manza- rasıdır. Bünun önüne geçmek için en kolây çare yumuşak 'bir bavlu parçası ve bir kutu (vim) ile camların, ayna- ların ve Tresim çerçevelerinin fazla pislenmesine müsaade etmeden onla. Tı hemen temizleyivermektir. Ayni zamanda resim çerçevelen'nin Ça: olarak sal da müsa - ıaewm netis nlar böyle çar - pık çürpuk duruşları odanım bütün manzarasıtı bozar, Hem çerçeveler - de-toz olmazsa, bunları düzeltmek hu. susünda da daha fazla bir temayül hissedersiniz. Tozlu çerçeveleri kimse ellemek istemer. Ayni şamanda gıcırdayan kapılar da son derece müz'iç şeylerdir. gazyeğı değil, zeytinyağı sürerseniz * daha uzun zaman rahat ödersiniz. Çün kü petrol demir de pas yapar. Döşemeye sürünen ve kolay açılıp kapanmıyan kapılar için derhal maran- gözü Çağırarak tamir ettirmek şarttır. Bünların asabınızr bormasma müsda - de etmek deliliktir. Yarım lira için bu . $lümlü dünyada hergün rahatsız ol- mak değmez bir iktrsat yoludur. Kapılarda parmak - lekeleri Kapılarda ka. p: tokmaklarında- le lekeler de göze — gi batan — şeylerdir. Bunların hasıl ol “mamasi iç'n kapı k tokmaklarını ay- da bir oğmak ye. rine her gün bir — bez Parçası ile bi- raz temizlemek kâfidir. Küçük — bir sepet İçine evi'niz'n muhtelif madeni aksamını temizlemek için türlü türlü bezler koyarak lüzumu halinde bun - lan derhal istifade edebilmek de e. Vin'zi temiz tutmak hususunda — sizi teşv'k edie? mahiyette bir tedbirdir. Çök zaman insan “bez yok,, diye te- ğ ertesi güne bırakır ve böylece iş günlerce ihmal edilm'ş olur. Made- ni kepı tokmaklarını hafta da bir Vm le parlatmak ta şarttır. So'gun ç'çekler, içi sarı su dolu vazo'ar Bir salonun manzarasını “kir, veten eşyadan - ve tezyirı'tan brri de içi pis su ile dolu vazolardıli solgun çiçekle-- dir: Çiçekler de tıpkı toz almak — gibi her Bün Mhtimam edilecek — şeylerdir. , Hele vazolara son derece dikkatle bak / mak ve temiz tutmak icap © Bunlara » Sonta | atmalıdır. Bunlar, yanj solgun çiçek - lJer salonun manzarasını son dereze girkinleştirir. Çiçekleri vazoya korken suya gelen kısımlarındaki yaprakları koparmak lâzımdır. — Vazoları da ter . temiz tutmak şarttır. Vazolar gibi abajorların da sön dece temiz tutulması ve yümüşak bir fırça ile fırçalanması şarttır. Bunların yıka- nan cinslerini ön beş günde bir yıka- mâk lâzımdır. Mecmualar, Bazı evlerin salonlarında, ga- zeteler, mecmualar gazeteler vesair gündelik - ."—’kl ufacık şeyler öylr S?“) ' #htimamsız — bir şekilde öteye beriye atılmıştır ki bun- lar insanın ilk bakışta gözüne batmak- taklır. Gerek gazete, gerekse mecmuaların yekleri ayrı ayrı olmalı ve bunları alıp okuyanların tekrar yerli yerine koyma” larına ehemmiyet vermelidir. Ayni za- manda bunların da her gün tozları a- hınmalıdır. Kırık kanepe ve iskemleler Bir evde kırık kanapeler ve is- kemleler — kadar ySinire . dokunan vab ei D Na ğ biç Dir şey tasav vür edilemez. Bunların tamiri — için döşemeciyi mutlak şurette kocauzin Çağırmasını beklemeyin. Derhal köşe başındaki ta- Mirciyi çağırtın ve bunları hemen ta- mir ettirin. Aksi takdirde her işi ko - canızdan beklerseniz, evinizin içi ya. kın zamanda timarhaneye döneceğine şüpheniz olmasın! Masa ve örtülerinin cigara yanıkları Masaların ya- hut ta döşemenin üzerindeki Cıga - TA yanıklarını derhal tamir ettir- mek süreti . le islâhı lâzımdır, Bunu işten, anla- yan birine havale ed'niz. Aksi takdirde masanızım büs.- bütün berbatlaşmasına sebep olursu - nuz. Masa örtüler'nin yanık kısımlarını da gene işten anlıyan bir örücüye ta- mif ettirmek Uzımdır. Ne kadar uğ- Taşsarız Bunda kentdi başınıza muvaf- fak olamazsınız. Gerek masaların, ge- a : - Tekse örtülerin yanmamasını temin için salonda mümkün olduğu kadar fazla cigara tablası bulundurmak müni tedbirlerdendir. Yırtık ve örülmüş perdeler Yıkanan cine. ten ise perdeleri iki üç ayda bir yıkatmak çok muvafıktır. Eğer rTenkleri yıkan - makla sokulacak ku maşlardan ya pılmiş - ise peile- lerinizi bir te- mizleyiciye göndermek daha muvafık- tır. Bunları iktısat olsaun diye evde temizlemeğe uğraşmak perdelerin ha- rap olmasından başka bir netice ver- mez, Perdeleri alırken yıkanan cinsin- den intbap edersenizi iler'de çok ko- laylık bulursunuz. Ayni zamanda per - delerin tamiri İçin de gene bu işten an layana müracaat şarttır. Bir evin döşeme tahtaları da parlak parlatmak ve bilhassa ayak özleri bu - Junmamasına dikkat etmek şarttır. Bir — salonun manzarasını boz- N kıvrık halılar çok ; fena bir manzara teşkil ederler. Bun- lara mâni olmak için en #yisi halrların sermekt'r. Bu takdirde halılar buruş - maz ve uçları da kıvrılmaz. Ocaklarda ve soba tab'aların- Bu hususta her şeyden — evvelo. » cak ve sobaları ve yaenmış cigara sepet olarak kul Janmalarına mü - Şarttır. Bunun için misafir, salorkla ol. sün oturma odanızda olsun küğet se - petleri ve cigara tablaları bulundur - lası olmayınca kocanızın hem-keyfi ka çar, hem de soba tablalarını, cigara tablası yerine kullanır. geçimsizlik bile baş gösterebilir. Gerek kâğıt sepetleri gerekse cigara tablaları sık &k boşaltılmalı ve yı - İşte bayanlar size evinizti salonları Rızı tertemiz ve pırıl pıcıl tutmak Üze- re şu kısa öğütleri verirken şuna ka. bilinmeyen şeyler olmamakla beraber, vaktinde ve zamanında yapmayı ihmal yüzünden sizi zaman zaman misâfrleri edecek mahiyet alabilir. Bir evin temiz olabilmesi için muhakkak sürette her Bün tozu alınmak icap eder. Hele “bi- ketlerde toz nereden olsa evin içine ka dara girecek delik bulmakta olduğuna göre, hergün tozu alınmıryan evin te - yöktur. Bilhassa k'tapların - tozlanmamasına son derece itina şarttır. Kitabın ömrü ların tozları her gün alınmalıdır. Bü- tün bunlara riayet, biz de takdir et - mekteyiz ki, az bir iş değildir. Fakat © kadımın hayatta “yi numara almasına imkân olmadığı görönünde tutulacak olursa bu gayretleriti boşa gitmiyeceği- Buruşuk — halılar rüşük ve uçları altına hasır yahut daha eski bir kilim daki paslar n & ev halkının kâğıt v . saade — etmemek mayı ihmal etmemelkdir. Cigara tab. Bu yüzden aranızda ufak tefek bir kanmalıdır. ni bulanuyoruz ki bunların bir çokları niz, yehut ta kocanız önünde mahcup zim gibi tozu ve Tüzgârı bol memle - Miz bir manzara afrzetmesine imkân nü âdeta törpüler. Bunun için kitap- bir kadının evi de temiz - olmadıkça ni takdir daha kolaylaşmış olu:. Karısına aptal diyen erkek Kendini de tahkir ediyor demektir Fennen isbat edilmiştir ki insanlar kendilerine benzeyenlerle evlenirler İrdivaçta zıd tabiatte insanların bi- ribirini tercih ettiğini söylerler. Fakat şimdi bunun aksi iddia ediliyr, Amerik- da Pensylvanla Universitesi profesörü Mary Sihiyin oyaptığı bir tetkikte mü- şahede edilen evli çiftlerin karakter iti- barı ile tamamiyle biribirine — benziyen zevç ve zevcelerden ibaret olduğu mey dana çıkmıştır. Maamafih fen adamları için bu ne- tice bir sürpriz olmamıştır. Çünkü son seneler zarfında sosyoloğlar biribirine benziyen insanların yekdiğerini cel- bettiğini keşfetmişlerdi. Hattâ o kadar | ki tabiatin en iptidat hayvanları arasın- da bile benzeyişin aşk doğurduğu EHö- rülmüştü. Yalrız bu kaidenin insan- lar arasında ne dereceye kadar hâkim oluğu idrak edilememişti. İnsanlar evlenmiye karar verdikleri zaman eş için kendilerine benziyen şah- siyet ararlar. Ekzantrik insanların bir türlü izdivaç edemeyip bekâr veya ba- kire kalması hep bundan ileri gelmekte dir. Zevç ve zevce sâde evlendikleri za- man biribirlerine benzemezler, Evlen- dikten sonra da bu benzeyiş gittikçe ar- tabilir, Nihayet ayni tarzda bareket et- miye, hâtta ayni şekilde düşünceye mün cer olur. Birçok seneler bir arada yaşadıktan sonra birçok çiftlerin kolayca müşahede ve "aile benzeyişi,, diye tavsif ettikle- ri bir müşabehete vardıklarını bizzat görmüşsünüzdür. Bunun sebebi basit. tir.. Bidayette bunları biribirine cezbe- den müşabehet menfaatlerin tarzı haya- tın birleşmesi üzerine büsbütün artmış- tır. En büyük tecrübeler beraber yaşa- yan çiftlerin en ufak teferruata kadar birçok şeyleri birlikte — yaptıkla - finı getermiştir. — “Üzüm üzüme baka baka kararır,, sözü üzü- “mün ikisi de esasen kara olunca büsbü- tün doğru olur. Ayniâ detleri ayni ye- mekleri, ayni miktarda uyku uyumak ve nihayet hayatta ayni gayelere sahip olmak zevç ve zevcenin şahsiyetini ta- mamiyle biribirine mezceder. İzdivaç birliğinin bir misali daha ka- rı kocanın ayni şey hakkında ayni anda imalifikr etmesidir. Ayni tecrübeleri geçirdikleri için, daima her şeyi beraber düşündükleri için düşünüş tarzları da birleşmiş, benzemiştir. Profesör Mary Sehooleyin tetkikle- rinde ortaya çıkan en şayanı dikkat nokta çiftler arasında yaş ve zihni kabili yet itibariyle müşabehettir. Yaşı nazarı itibare alalım. Aralarında yaş farkı bu- lunan çiftler farzedildiğinfen gök daha azdır. Meselâ Şikagoda yapıları tetkik- lerde müşahede edilen çiftlerden dört- te Üçünde karı koca hemen hemen ayni yaşta çıkmıştır. İngilterede yapılan tet kiklerde bu hususta daha iyi bir netice alınmıştır. Müşahede edilen milyonlar. €a çift arasında —karı kocanım yaşları farklı calnlar ancak yüzde yedi nisbetin de kalmıştır. Arada yaş farkı olan izdivaçların en- der olmasına başlıca sebep ırk ve âdetin buna maruz olması değildir. Hakikat şu merkezdedir ki akranlar ayni muhit- te, ayni mahfellerde bulunurlar, Yani ayni yaşta ve ayni zihni — kabiliyette insanlar en çok biribirleriyle tesisi mü- nağebet ederler. Bu tetkikin meydana çıkardığı bir şayanı alâka nokta da zenginlerin zen- ginlerle fakirlerin fakirlerle evlendiği- dir. Bir fakirin bir zenginle övlenmesine h edilir. Bı anlaşamamazlıkların boşanmaların as! masına müncer olur. Çünkü bir fakh bir zenginle evlenince zengini fedalf hık yapması Jâzımdır. Aşk ve gençlik ? teşi sönünce bu fedakârlık angarya ölü ©O zaman alın size bir aile facıası! Müşabehet kaidesi kabul edilince # rısına “apdal"” diyen bir erkeğin keni de tahkir etiğini kabul etmek lâzı: Çünkü evli çiftler biribirlerine âdet itibariyle değil. zekâ itibariyle Ü müşabihtirler. Ayni zamanda bedi hassalar itibariyle de bir benzerlik 4? mak lâzımdır. Hastalar hastalarla evi nirler, Sinirlilerin sinirli kimseleri t6 €cih ettikleri görülür. İzdivaç esnasında çiltler arasımi) en kuvvetli benzeyiş yaş itibariledir. ma itibariyle benreyiş — yaş itibariş' benzeyişin ancak yarısı kadardır. Yaş kadar mühim olan para itibarf benzeyiştir. Yukarıda — söyleüüğüe veçhile ekseriya zenginle zengin, fakf le fakir evlenir, İzdivaç esnasında din, siyaset, tik kanaatler itibariyle karı koca arasff da müşabehet o kadar büyük dellg; t Zaman geçtikçe bu husuşlarda da birlerine benzemiye — başlatlar. l’lM işin garibi siyast kanaatler husus gerek zevcenin gerekse revcin eşinin naatine uymamakta büyük bir mu! met göstermesidir. Yapılan mü: 7 lerde Schooley her şeyin değiştiği her hususta karr kocanın tıiri!ıirlel'nı benzemiye başladıkları halde ayrı siyf kanaatlerini muhafaza ettiklerini B retle görmüştür. İ Maamafih bu tetkikten sonra bl)f çiftlerin biribirlerine benzediklerini * lemek abes. olur. — Bazıları — katif' müşabehet temin edemezler, - Se çifte eşlerine benzeyip benzeme!ı sorulmuştur. Bunlardan on biri rında zerre kadar müşabehet olmld nı katiyetle iddia etmişlerdir. Ttd edilen muhtelif tecrübelerde bun iddialarında haklı olduklarını g mişlerdir. ' Benzediklerini itiraf edenler ’ müşabehetin ancak izdivaçtan çok ra fatkına vardıklarını itiraf c dir. Belki bunun böyle olmasını M istemiştir. Çünbü: " *“Gel benimle evlen. Çünkü senif ; nim kadar budala, hasta, beceriksiâ Tüyorum,, demek herhalde hoş değgf *

Bu sayıdan diğer sayfalar: