19 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

19 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SŞ Dış Siyasa İspanyada gönüllüler Yazan : Şekip Gündüz l TALYAYI Franko'ya yardım etmekten vazgeçirmek mümkün olabilece, ğini sananlar her gün bir parça daha aldanmaktadırlar, İtalya meseleyi göyle mütalea ediyor: “1 —- Bizim İspanya âsfleri nezdinde birçok gönüllülerimiz var. Fakat İs. panya hükümeti nezdinde de başkalarının gönüllüleri var. Bu — gönüllülerin, karşılıklı olarak, her iki tarafı terketmeleri. nasıl bir programla yapılacak? İspanya hükümeti, nezdindeki gönüllüler faraza on bin taneyken “hayır.. Cephemde ancak bin tane gönüllü vardır derte buna biz nasıl inanabiliriz? 2 — Haydi diyelim ki her iki taraftan ayni nispette gönüllü geri alınsm; bundan nasıl bir fayda hâsıl olabilir? Ell! bin altmış bin gönüllü arasından iki bin, üç bin kişinin geri alımması, çalışıp çabalayıp İspanya canavarının nihayet bir çürük dişin! sökmeye benzemez mi? 3 — İspanyada taraflara yapılan yardım yalnız gönüllü yardımı değildir ki... Asıl mühim yardım, silâh ve harp malzemesi göndermek. dünyada bir taraf lehine propaganda yapmak, mali müzakeretler temin etmek Buretiyle yapılan yardımdır. Buna nasıl mâni olunabilecek”.. İtalyanın bu düşüncelerine ve suallerine karşı taraftan verilen cevabların İtalyayı tatmin edeceğini sanmak mümkün olamıyor. Zira fapanyada hükümet tarafma yardım eden Sovyetlerin mantığı şudur: — Biz medenf devletlerin kendisiyle muntazam diplomatik münasebetler devzm ettirdikleri bir devlete, Milletler Cemiyeti azasından bulunan bir dev, lete yardım etmekteyiz. Bu yardım her suretle meşrudur. Halbuki kar$ı ta . raf âsflere yardım etmektedir. Bu fena bir nümünedir. Buna devam edilme. mesi medeni devletler arasındaki münasebet dürüstlüğünün mantıki bir lüza. müudur, , Buna rağmen Sovyetler ve Fransa sol partileri İtalyayı bir emrivaki Karşıamda bulundurmak için de ayrıca bazt tertibat almış bulunmaktadırlar, Şöyle ki; "“İspanya hükümeti kendi saflarında harbeden yabancı gönüllülerden bir. goğuna, İspanyol vatanına gösterdikleri yüksek hizmetlere binaen İspanyol - dairesi olacaktır. vatandaşlığı şerefini ve haklarmı bahşetmiştir.,, Türk profesörü na.;l KURUN'da SIM US, bugün gene üniversitedeki 6e. aobi profesörler hakkında bir haşmakale yazmıştır. Bunda, dört seno evvel getirilen senebi profesürlerin buzüne kadar — kendi yerlerini işgal edocok kabiliyette kaç arkadaş yetişlirdiklerini, bir teke profesör yetişmemiz »e bunun için daha kaç eçme beklencceğini soran Asım Us diyor kiz “— Zannediyoruz ki Üniversitede — eenebi profesörler menelesini halletmek için sadece bu şuale cevap aramak Jâzımdır. Akıi takdir de bugünkü Üniversiteye getirilmiş — olup muvakkat mukaveleler Je kendilerine birer vazifa verilmiş olan profesörler hayatlarının sonuna kadar bulundukları kürsülerde kala. caklardır, kaldıktan başka da günün birinde öldükleri zaman yerlerine konacak — kıymet ve kabiliyette bir mütebazazs Türk Pprofasörü bulunamıyacağı için gene boş kalan kürstlsline cenebi tir memleketten yeni bir profesör ge. tirmek mecbüriyeti hasi olacaktır, (Devamı 6 worda) Şekip GÜNDÜZ S 'e Te Te h £ aarın yetiştireceğiz ? Meseleye bu noktadan bakınca — profesör. derin yazlarına almakta oldukları yardımcı arkadaşların şahıslarına dikkat etmek tabil olarak zarur! olur.Bu yoldan vaziyetin tet. kiki isa bizi tatmin etmekten uzaktır. Ziza mevcut profesürlerin kendi yanlarına et Ka BÜT Yamahda varterini — tutahitasat ypsta kabiliyette ve merkide Türk munltim. lJer alacak yerde ancak on bir, on Iki senede yetişabilecek genç birer asdatan e Iktifa et. tikleri, esasan memleketim irfan — hayatında mevki almış ve günün birinde yerlerini tut. mağa kabiliyetli muallimler için ise “onlar yetişmiş adamlardır. Bize ihtiyaçları yoktur., dedikleri duyulmaktadır. Eğer hakikaten bu türlü Türk muallimlerin o profesörlere Ih. tiyaçları yok ise acaba niçin onlar bir tara. fa bırakılmış da bu zatlar Üniversiteye ge. tirilmiştir, diye sormak hatıra — gelecek en haklı bir sual değti midir? Ege manevralarında müşahedeler CUMHURIYET” de UNUS NADİ, manevralara ait söyliye. ceklerinin sakerlikle alâkası olmadığını #üyledikten sanra şöyle diyor: “Ege mımtakası gibi — memleketimizin en zengin ve en mamür bir kısmında evvelâ yol Yülbarile bebemebal ikmal olunması — elzem büyücek bir noksan içinde — bulunduğumuzu 'bir parça hayretle Ve Bir gok da elemle gör. dük. Bu mımtakadan gelip geçlikçe şimendi. ferden ve mlsbeten Iyi bir iki yeni yoldan is. tifade edegeldiğimiz için mmtakanın her ta. rafını aşağı yukarı hiç olmazsa o kadar yol. la mücehhez farzedegeliyorduk Memleketin biraz bağrına girmek suretlle bu faraziyemiz de çok yağılmış olduğumuzu gördük.Bizi bu acı hakikatle kargt karşıya bulundurmak fırsa, tmt verdiği için manevralardan ve onları ta. kip etmiş elmaktan bilhasın memnunus, Kandilli rasathanesi Yeniden üç daire ile genişletiliyor Maarif vekâleti, gösterilen lüzum ü. zerine geçen sene tevsi ve fakviyo e. dilmiş olan Kandilli rasathanesini ye. niden tevsie, mevcut binalara yeni bi. nalar ilâvesine ve yeni âletlerle takvi. yesine karar vermiştir. Öğrendiğimize göre rasathanemize yeniden üç daire ilâve olunacaktır. Bunlardan birincisini her türlü tesirler den azade modern bir mıknatıs dairesi teğkil edecektir. İkinci bina da yine tesirler altımda bulunmtyan bir âyar Üçüneü —dalrede kaydedici âletler bulunacaktır. Rasathanemiz yeni yapılan tesisat . Ja daha milemir bir mesai gösterebil. Taekte ve dünya raaat araam. met olmuya ba: adır. İzmir ve Aydın vilâyetlerile mücavir vilâ. yetlerimiz bütün bütün yolsuz — değillerdir. Fakat yolca çok noksandırlar: Oralarda ya hiç yapılmamış olduğu için yeniden yapıla. cak, Yahut da fena yapılmış — oldukları için yeniden Ve Iyi — yapılacak yollara — ihtiyac vardır. İzmirin en yen! ve en güzel — yolları olan İzmir . Bergama ve İzmir . Çeşme yol- Tarımın bile modern yolculuğun aafaltir VEYA gimentolu, hatta mümkünse betonarmeli ©n iyi gekillerine İfrağı lâzım olduğunda güple yoktur. Nihayet memlekette yol işine et bü- Yük ehemmiyeti atfedeceğimiz — zaman gel- miştir. Gerek umum?! (ana), gerek Humust yol ları, bir defa yapıldıktan sonra artık Möir. larca devam edecek bir sintemo iret etmek lüzum ve zarureti karşısında bulunuyoruz. Tecrübelerin ve önümüzdeki hakikatlerin bi. ze gösterdiği yol bundan ibarettir. Duvardan düşen çocuk Beyoğlunda Küflüçıkı sokağında ©- turan sekiz yaşında Dimitri, dün arka- daşlarından Koço ile bir duvar Üzerinide oynarken düşmüş, sağ ayağı kırılarak hastaneye kaldırılmıştır. 615 1728 Vakit Sabah Öğle İkindi. ktâm Vat İmsalı 424 11,50 15,00 1728 1837 426 Bir tabip olmak sıfatile —. Tababeti ben de tenkit ediyorum ! — * Tababet gemisini kalafata çekmelidir ! ,,Yazısı münasebetiyle muharrir Nizamettin Nazile imzasız mektupla çatan meçtiul müdafiimize ! Yazan: Dr. Rasim Adasal Azizim! Size “meslektaş., hitabı ile yazamadığıma gok mütecasifim; çünkü bizi daha — ziyade hisbiyatıfıza kapılarak müdafaa etmiş ol. manıza rağmen belki de günün birinde bir cerrah nişteri ile ölümden kurtulmuş — olan kadirşinas insanlardan birisiniz. — Fakat is. ter hekimliği serbest piyasada sanat edinen bir meslek adamı, istez alelâde bir hasta o. lunuz. Ben ne sizi ve ne de Nizamettin Na. zifi tenkid etmek niyetindeyim; ben de sırf bir hakim sıfatlle bu mevzu hakkında düşün. düklerimi tesbit etmek istiyorum. © makaleyi Haber güzetesinde ben de o. kudum; fakat ne yalan söyliyeyim, öerhal “Coşup da şahet kanaatlerini kelimelerle ifa. da eden yazıcısına çatacağıma bilâkiş mem. mun bile oldum. Çünkü o satırlarda sırf he. kim otmamaktan ileri gelen ufak tefek ba. z meslekt yanlışlara rağmen, hüsnü niyete Gdelâlet ve ideal bir tababet arzusu. İatihdaf eden birçok hükikatler gördüm. — Binsena. leyh bunlardan hiasen olduğu kadâr fikren de kamçılanarak şahaf düşüncelerimi — dök. mek hakkını gene ayn! gazeteye veriyorum. “İnsanlar ister sevkitabilleri ister iradeleri fle hayata bağlı bulundukça, bu hayatın en #alâhiyottar korucuları veyahut kalafatçıları olan hekimleri dalma usta mevkinde gürmek İstemeleri en tabit haklarıdır. Çünkü Caha, Tet tababette olduğu kadar başka hiçbir mez lekte o derece meşum neticeler vermez. Adi! yanlış bir kararın doğuracağı felâketin önü, ne, yüksek bir mahkemenin kontrolile geçi. Jebilir. Halbuki hastalığa göre çok yanlış bir toşhls ve dolayısite hatali bir tedavi — doğ. rudan doğruya ölümü müucip olabilir. Bu ha. ta artık taabih edilemez. Önun içindir kf ce. miyet ötedenberi dalma bazı — hekimlerin noksan bilgilerine karşı muhtelif — tedbirler almak, mecburiyetinde kalmış ve kalmakta. d yer alan veyahut da geniş halk kütleleri içinde ağımdan ağıza dolaşan tenkidleri tabil ve hattâ faydalr bulmak lAzmmdır. Gerçi çok defa bu tenkiğler bazı bilgisizlikler ve his. lere kapılmak yüzünden Tüzumundan — fazla glddetli olmakta ve acele hükümler verilmek tedir. Fakat vicdan ve kanunt mesuliyet al. tında olduğu kadar ümi kanaatile hastasının yarasınt nişterleyen herhangi bir — hekimin bundan nevmid ve mütecssir olması icap et. mez. Kaasen ilk çağlardan — biri tabâbet ve ta. bibler değil yalnız cahillerin, birçok maruf mütefekkirlerin meth ve senalart — yanında birçok A0t istihzalara ve tenkidlere de maruz Kalmışdır ve kalacaktır. “Aristopbane'dan Jules Romaln'e, Kurunu vüstanın küçük manzum hikâyelerinden aa. FIMIZM Mizahçılarına kadar uzayan — edebi hleviyelerde bu mevrua temas eden mizaller hesapsıkdır. Bir fikir vermiş olmak için bun. lardan aklımda kalan bazt nümüneleri ha. tırlatıyorum. Bütün cepholerde çok — şüpheli, Teybi hir mütefekkir olam Montaigne tababet hakkında itimatsızlık gösteriyordu. İşte de. nameler kitabından küçük bir parça: "“Hekimlerin sanatine karşı baslediğim aa. H& Pati banda ireidir. Hayat — müddetlerince bir damla Nâç almadıkları halde — babam 74, Büyük bahalarımdan biri 60, diğeri de 80 ya- sinda öldüler.. Kedadım tababet — nedir bü. Mezlerdi... Alemşüimul göhreti olan Franmiz — Hyatro Muharriri Moltere kadar hiçbir edip hekim. HĞt ve kekimleri tenkid etmiş değildir. "Ha, YA basta, eserinde bu tesini — maharetle terketmiştir. Biçare edip urun zaman teskin edilemiyen atiraplar içinde yaşıyor ve — bunların do. Rurduğu bedbini içinde hinemi hekimlikten Aliyordu. Kansen doktorlara — müracaat et. Memesi yüzünden bir gece tiyatro — dönüşü Birdenbire Slmüştü. n Hayvanları hikâyelerinde söyleten mora. Hat edip La Fontaine de tababetir alay et. miştir. Ayni edip, — (Medecin — tabib) ile (katil — ossasin) 1 kafiyelendirmiştir. Julos Romalnz'in de garlatan adit tezinde başlık olarak aşağıdaki ibare ile en büyük bir tıp Ustadına çatmaktadır: “Sıhbat haletinde o. lan her insan kendini bilmiyon bir hastadır. Cinude Bernard,,. İşte darbımesel hükmünü almış olan bir kaç vecize daha: *“Doktorların hataları toprakla örtüldüğü ve ödendiği cihetle sandet verleidir. — Ga, TAMHE.,, *“Tababetin mevcudiyetine rağmen, ölüme kadar yaşıyacağız — Leroux, Liniy, “Tabaet lera eden kimseye metafizik kita, be yazmaktan başka bir şey kalmamiştır. Diderot,, Görülüyor ki ön sekizinci asrm münekkid. leri, bütün ansiklopedistler hekimlerden ziya. 8e tababete hücum — ediyorlardı. Ve o za, rüscak kadar Mavera! bir ilim sayılıyordu. Esason hastaları tedavi eden insan da “dok. tor,, Unvanını alalt beşer tarihine nazaran çok uzun bir zaman değildir. —Dabha evyel döktorluğu papaslar, bir takrm — büyücüler yaparlardı. Fakat tababet birdenbire diğer iimler yanında mühim mevkdini Ihraz edin. ce insanlar ondan mucizeler ve harikalar Ia. tediler. Onun içindir ki bunları görmedikleri zaman bedbin ve nevmid ölarak — hekimler. det ve tababetten şikâyet — ettiler. Bir çok Insanlara göre hekim, bütün istırapları tes. kine ve her ölümü geciktirmeye mükledir de gildir. Tababet datma gayesinin dünunda ka, lacak ve en yüksek idealine bir türlü ariye. miyecektir. Hekimlere yaptılan bir — sitemde, çok defa teşhiste aklanmalarıdır. Bu iddia inkâr edi. dememakle beraber her hekimin — cahaletine ve tababetin kifayetsizliğine delâlet edemez. Çünkü hekim ge bir müsellet davasını bir köprünün kurulmuzma tatbik eden bir mü. hendisi, ne seyyareler arasındaki mesafeleri ölçen bir semalar âlimi ve ne de tecrübe pu. tasmındaki kimyevi maddelerin — verecekleri neticeyi ünceden söyliyen bir kimyager gibi kat'iyet yolu Üstünde yürüyen bir sanatkâr.. dır, 'Tababette riyazt hükümler — xadar indi hükümler de mevcuttur. — Hayatiyat âlimi, hayattar mahlüku mütalea eder ve hayat ise san derece değişen tabil ve marazi hallerin. de daha birçok sırlarla doludur... Hekim ha. yatiyatçı ve maraziyatçı olarak — dünya a. tündeki meselelerin en güçlerine dokunmakla bedbahttır. Bunun içindir ki — tababet ilmi prensipl itibarile henüz kifayetsiz, netlcele, rinde de bazan kadercidir. "Tababet ilmi ilel. ebet bir dereceye kadar dalma hudutlu kala, caktır; çünkü ölüm hayat kanunudur., Fa. kat me hastalar, ne de bizzat hekimler ilmi. Din we sanatinin. - bu mübbemiyetinden ve 'Tababet, ve Tabibler bütün — yapabildiklerini göstermek: ikide hir de insanlığın — mfihi ve Setimal korunmaat uğurunda — hesapstz kur. banlar vermekle dalma insanlık ehramının zirvesinde yer alacaktır.. Daha düne kadar tabib, elinde bir dinleme borusu ile ve hastanın nabamı baş parmaği. le yoklayan bir müşahit vaziyetindeydi; hü. kümleri çok daha fhtimali 1di.Bugün tababet aari ordular gibi tamamile motörize olmuş bir haldedir. « KA Hokimliğin maruf münekkidleri arasında çok büyük meth ve senacıları da vardır. Bun Jar arasında en büyük filozoflardan Descar. tes zamanında hüküm süren — tababetin ki. fayetsizliğini, diğer ilimler yanmda çok az geyler Ihtiva ettiğini yazmakla beraber, umu ml ilmnin inkişafile bugünkü — tababetin mu. zaffer olduğu ve olacağı terakkileri iki yüz sene evyel sezmişti. İnmanların inanmadıkla. Ft bir çok geyleri kuvvetl! muhayyilesile ro. manalarında senelerden evvel sezen Jül Vern gibiL.. Halbuki Descartes'dan beri tababet, ne göz kamaştırıcı terakkilere mazbar oldu; ne büyük hamleler yaptı! Muhakkak ki eeki kuşpalazı salgınlarının bir gece zarfında çocuklarını boğduğunu ha. tırlayan bugünlin ihtiyar anaları, eski barp. lerde bir hamilede yüzlerce nakeri ötüm ya. tağıma seren kolera ve tifo istilâlarını unut. mıyan yaşlı zabitler yirminci aaır tababetinin harikalarına en asdık şahitlerdir. Daba elit Bene evvEtl hastalar karım boşluğuna sapla. nan tabhammülsüz bıçak darbelerini duyarak ve bağıra bağıra âmeliyat olurlardı. Bugün beyin içinden pek âaz zaman zarfında en mü. kemmel aletlerle kocaman urlar çıkarıyoruz. Ön sene evvel bile bir çok genç deliler timar hanolerde çürüyüp ölmeğe — mahkümdu. Şu sıralarda bir çok aari tedayiler — sayesinde onları gene fnal hayata idae ediyoruz. Bunlar Bgibi veremlinin bir idam mahkümundan far. kt yoktu. Halbuki zamane tababati bir za. manlar iğme İe dokunulamıyan ciğerleri şa. fi Hâçlarln doldurmakta, uzuvlarımızın çü. rTük kmamlarınr â€t duyurmadan koparıp sök mektedir. Rontgen, elektrik meyoelerile te. daviler ve teşhlaler, en ince kalp — Afetirinin meydana çıkarılması yolunda kullandığımız eihazlar, birçok ruhi mtrrapları ve fikel aa. bitleri yok etmek hususunda tatbik ettiğimiz palkanaliz usulleri birer şahaser defil midir? Bütün bu başarmalar karşasında yirminci ASIr edebiyatı, ve münekkidleri tenkidlerin! bügüntin hayatlar yaratan tababetinden zi. yade bu sanati lera eden insanlara tevcih et. miştir.Çünkü yevmi! hayatta vekeryerde görü den bazı hatalarr, umulmayan ölümleri bir. denhire patlak veres salgınları tâbabetin ki. fayotatzilğinde değit, doğrudan doğruya o iş. deri deruhta eden bazı bekimlerin bügi nok. sanlarına atfetmektedirler. . - Dr. Rasim ADASAL M Socü yarın ma ona yine de büyük bif' Y rirdim. “Muharrir ne diye # Gey, ; dan ötekine atlryor? eserigi “ğp., olması lâzım gelen mevzudsü * sın; başka söyliyecekleri vW>') da bir ik'nci, üçüncü kital Okuyanı yormasın, gşaşırtif ğ dim. O zamanlar tiyatroy" sahnede, gerek kitabda - © 4 : dim; romana hemân hiç tâö' ü demez, hikâyeyi de az o y Vahdet, tiyatro için elgeli' sıflardandır. Aristo ile bilbi” 4 fikirlerine uymuş olan klaSf' rin vahdete o kadar ehemii ( .| meleri de bilhassa tiyatro V olduklarındandır. Roman, V0 sey sayılmaktan kurtulup * | sanat sahasında “yatand rı,, edindikten sonra edeb nomiası değişti. Sanatkâr ? vücüde getirdiği eser - bir bir komedia gibi - kısa oli bur değildi: iki, nihayet U# narıp bitmesi lâzım gelmiye” ” €e okunması kabil... * . Tiyatro eserlerini bıraktP Ü, nın zevkini tattıktan sonrü "4 de “vahdet” aramaktan da ** 5 hattâ yavaş yavaş vahdet bana muharririn fakirliğint gihi gözükmeğe başladı. ŞÜP?”, Sızım: bir muharririn bÜtÜF İlklerini bir eserine n değil ya! bilâkis, onları Kuf bilip karilerine daha aydıtl? | rette arzetmesi elbette dur. Fakat bir hisslmizin duğunu bilmemiz ondan KUf? için kâfI midir? Ben de vahdi” af saymanma haksız olduğul", le beraber o histen kendimi n rum ve bir kitabr . gerek 17 Şikaiy rek “essat” . okurken m gl Na a. öyle ı mevzu dışında ıöy!edmu'ı—' eŞan celeri, kendini en çok alâkâ” gl en canlı fikirleridir. Onlari 'N den duramamıştır; hiç y onları anlatıveriyor; demek f ne birdenbire doğuvermiş, V ği | liğini kavramış, onun için * y serden de ehemmiyetli, w lr bir gey olmuş. Ö mubst ” kıymetli vasiyet'i, yani bist Ü dolayısile bütün insanlık söyliyeoceği en mühim .eyll y değil midir? ”) Asıl mevzu ülzerinde güBt p yıllarca düşünmlştür; def” gi lara ağıl samimiyetini KÜgf l Öyle ama onlara fazla bir “ f *l verir ve böylelikle onların — & * kaçırır... n 'Tekrar edeyim: bu göfü doğru olmadığını biliyortP'çy hissi içimden atamryorunt | onu böyle anlatmağa çat mak belki de kurtulmamü — , ' Nurullab Hatay seç' | komisyorfyş; Ankarada bir | » kalarak Hatay” / £ Ankara, 18 (Telefonla) ” için Hataya götmekte f Cemiyeti komisyonu karaya gelmiş ve -i müsteşarı Numan Menemi şılamıştır. ”- Komlisyon 'azası Aıı gezint? yapmışlardır. Ö Ankarapalasta Numan - ME (f ! Tu tarafardan kendilerine #” | ' miş ve saat 16 da Çankay'” | husust defteri imzalamışlar ' le Baraja kadar bir gezinti' dır. , Y Hatay komisyonu bunt riciye vekili Dr. Rüştü Ar## — P | kabul edilmişlerdir. t ğ Akşam yemeğini Ankarâl) yen komisyon azaları 248 ekspresiyle Hataya haj yonda Ankarâdaki Hatayl” zevat tarafından uğurlan”

Bu sayıdan diğer sayfalar: