9 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

9 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AZ De Sasa General Franko İspanyadaki nihal zaleri kazanabilecek mi? ? Bask hükümetini ezdikten sonra şi mali İspanyada bulundurduğu kuvvet- leri de tamamiyle şark cephesine nakle den âsi generalm, ikide bir, Madridi zabtetmek üzere olduğundan, hükümet çilerin son günleri yaklaştığından bah- Valans Hükümeti Yazan: Şekip Gündüz içinde top, tank, mühimmat, mitralyöz ve her şey yapan muhtelif fabrikalar kurmuşlardır. Şu ande yalnız <Katalonyada 283 Elinde her türlü iptidaf madde bülunan Valânsın garbi Akdenizdeki limanlarına mayin dökülmesinden ve Rus Fransız sedenler çöğaldı. Acaba hakiki variyet bu tarzda düşünenlere hak verdirebilir mi? gemilerinin eşya taşıyamamasından cn ufak bir endişesi dahi kalmamıştır. Almanya ile İtalyanın ve faşist dün yanın bu işte adam akılk atladığımu hakkaktır. Esasen kendileri zügürt o- lan bu iki devletin yarınöbür gün Frankoyu pek pahalı bulacakları ve © zaman İuyanetin her temiz memlekette mahküm olduğu akibetle İspanya top- raklarında da karşılaşacağı tâhmin edi lebilir, i Şekip Gündüz Biz İspanyadaki meşru hükümetin ölümü yaklaştığından bahsedenler çok laubali bir cüret göstererek hakikatleri örtmiye çalıştıkları kanaatindeyiz. Görünüşe aldanmamalıdır. “Frankonun muvaffakiyeti” adı ve rilen şey bu âsi generalın eline bir çok şehirlerin geçmiş olmasından ibarettir. Fakat yakın tarik bir harbte zafer adı verilen şeyin arazi ve şehir zabtetmek demek olmadığını ispat etmiş değil mi dir? Bunun'en mükemel nümunesi Türk i istiklâl harbinde görülmüş değil mi- dir? Zafer, iki kuvvetten birinin diğeri ni imha etmesine verilen addır. Acaba | Franko Valâns hükümeti ordusunu im | ha etmiş midir? Bunu iddia etmiye imkân yoktur. Zira ortada hâlâ arslan gibi dayanan bir hükümet cephesi vardır. i - ofru Değil mi ? Mecburi yemekten sonra Mecburi A alter şeri | pahalı elbise! i i i : i : : : ; ği kuvvetleri dinlendirdikten ve hazır İ İşçilerine #orla yemek veren ve lıklarını tamamlayıp müsald bir zaman İ bedelini yemeseler dahi onyır cayır j | O serünamassasanaakayms seans, kestirince bütün şiddetiyle saldıracak | $ kesen (yazdığımız şikdyet tekzip olursa Valâns hükümeti cephesini yarıp | $ edilmediğine göre maalesef bu mok- düşmanını sarabilir veya denize döke- tayı şimdilik hakikat telâkki etmek bilir mi? mecburiyetindeyiz). Havuzlar ida. Bunun yapılıp yapılamiyacağını an- resi işçilerinden birinden yeni bir lamak için şu rakamlara bir göz gezdir mektup aldık. mek kâfidir. Mektup sahibine göre “işçi için, kurulan yardım teşkilâtı meğer yal. mz zorla yemek vermekle kalmıyor, başka “mecburi kolaylıklar, da gös teriyormuş. Meselâ fabrikada işçilerin yekma- sak bir tulum işçi elbisesi giymeleri mecburiyeti konulmüuş; niçin itiraz edilsin? Fakat bu elbiseyi mecburi yemekhane müsssesesinden tedarik i etmek şarhı da koşulmuş. Bunada İ pekâlâ diyelim, Lâbin şikâyetçinin dışarıda nihayet 350 kuruşa almabi leceğini söylediği elbise zorla 475; kuruşa verilirse işçi şikâyete hak kazanmaz m? Frankonun kumandası altındaki kuv vet 160000 kişiden mürekkeptir. Bunun 100009 i İtalyan, 10000 i Alman on bini de beyaz rus, Portekiz ve irlanda gönül lülsrinden mürekkeptir, 30000i de Faslı dır, si Frankoya harbin bütün safhalarında | | en büyük muvaffakiyetleri kazandırmış : olan hep bu Fasllar oolmuştur. Fakat i Fas kıtalarında şimdi eski harp kudreti | £ görülmemektedir. Zira, uzun bir dikkat | £ ve terbiye ile yetiştirilmiş olan Fas kuv- | ; vetleri ateşe gire gire erimişler ve alay | £ larda açılan gedikler hep tecrübesiz ace | İ mt gençlerle doldurulduğu için bu kuv | İ vetler hiç bir işe yaramamağa başlamış i lardır. Binaenaleyh 1937 deki Franko i ordusu 1936 daki ordudan çok zaylttir. alâkadar eden başka şikâyetler de Buna mukabil hükümet cephesi devami: | İ var. Bunları şimdilik yazmayarak bir çalışma neticesinde, ilk günlerde i havuzlar idaresi müdürlüğünün bir büyük felâketler doğurmuş olan inzibat | 4 keredaha dikkatini çekiyoruz. Ateş sızlığı ortadan kaldırmış ve yeni topladı olmayan yerden duman çılkmayacı- ğı askerlerle elindeki kuveti tam yarım ğma göre şiköyetleri büsbütün “yd- Mektupta bir kısım şahısları milyona çıkarmıştır. lan,, telâkki etmek pek mümkün de. Frankonun 160000 kişisi yarım mil ğil ama biz gene Büzumundan fazla yonu mabvedebilir mi? mütereddit davranarak mevsxubahs Eğer geçen yılda olduğu gibi hükü- met kuvvetleri eski model (silâhlarla idareden soruyoruz; harp etmiş olsalardı, dışarıdan mühim- mat tedarik etmekteki zorluk yüzünden atil kalmağa mahküm olsaydı, belki.. Fakat şimdi işin şekli değişmiştir. İngiltere, Fransa ve Rusyanın faşist devletlerden çekinerek, safdil bir kor- kaklıkla ademi müdahale komisyonuna saplanıp kaldıklarını ve İtalya ile Al- manya Frankoya bol bol yardım eder- ken Valâns hükümetini başı boş bırak tıklarını sanmış olanlara bugün ne ya- man bir şekilde aldanmış olduklarını söylemek mümkündür, Almanya ve İtalya Frakoya tayyare vermiştir; fakat ademi müdahale terane sini bir buçuk yıldanberi dillerinden dü şürmemiş olan devletler Valins hükü- meti topraklarında tayyare ve motör ya pan fabrikalar ktırmuşlardır. Almanya ve İtalya Frankoya top, tank, mühimat mitralyöz ve saire vermişlerdir, fakat ademi müdahaleciler Valâns #ududları Ölü bulundu Üsküder müddelumumiliğinde — odacı Ziver dün Üsküdar merkezine mürneoat ederek ayni evde oluran 85 yaşında Lâ- iezar ismindeki kadının iki gündenberi adasından çıkmadığını haber vermiştir. Bunun üzerine memürlür eve gilmişlet, Lilezarı odasına girmişlerdir. Kadın ya- tağında ölü olarak bulunmuştur. Tabibi- edit cesedi musyene etmiş, ölümü şüpheli görerek cesedi mors kaldırimıştır. Zabi- ta ölüm hakkında tahkikat yapmaktadır. Yapılan bütün bu şikâyetler hiç bir esasa istinat etmemekte midir? öyle ise bu nokta birkaç satırlık bir tavzikle niçin aydanlatılmamak!a. dır? Bu iş, şikâyetçinin hüviyetini tahkik için idare erkânından baz- larının gazetemize kadar gelmele- rinden daha ma zahmetli, Ölü çocuk cesedi Dün öğleden sonra Binbirdirekte terzi- hane sokağında 10 numaralı evde olüran Hayriye İsminde bir kadın Alemdar kara e oyda elmişşevlnin bitişiğinde: arsada bir çocuk cesedi gördüğünü söy- lemiştir. ği Arsada taşlar arasında bir çuvala sarılı olan bu ceset bir aylık bir kız çocuğudur. Morga ka'dırılmıştır. PERŞEMBE YUN — 1007 Güneşle batıyı 743 18,41 Vakit Sabah Öğle Hisli Alişni i zata İmsak 5.44 12,05 14,28 10,41 18,19 5,26 “Cennet, U haltanm fransız gazeteleri mükâfat dolu: iki gün içinde beş büyük kari kütlesinin merakına leri beş yeni muharrir... Eserleri ve, marsa on, on beş bin tane ai bereber, bundan sonra yazacaklar bir iki roman için derhal e a ii Hâdiseler've fikirler... anaların ayakları altındadır,, Atatürk dehasımm ilk gıdasını temiz kanmdan aldığı sev- gili anasını daima sonsuz şiikran hislerile anmak ve meza- rı önünde diz çökmekle bu yüksek ahlâk duygusunda da hepimize Tamamiyle hatırlıyamiyorum. Fa- kat eski Atina sitesinde bütün güç bilme celeri isabetle çözen Delfi mabedinin kâ hinlerine, yahudda ilk çağ Karunların- dan altın kralı Frezüs tarafından meş- hur kanunşinas Solona şöyle bir sorgu sorulmuştu: > — “Acaba dünyan en mesud ada- mı kimdir?” * Lidya kralı, anlaşılan duvarları bile altından olan muhteşem saraylariyle ken dini dünyanm en kudretli ve en bahti- yar insanı sanıyordu. Halbuki filosoflar “En bahtli adamın Pompei beldesini baş tan başa yıkan korkunç zelzeler esna- sında genç oğlu tarafından omuzlanarak kurtarılan ak saçlı bir ihtiyarm olduğu nu” bildirmişlerdi. Tabiatiyle bu cevap mağrtr kralın hoşuna gitmemişti. Sene lerden sonra, Daraya esir düşüp de yakı lacağı sırada hakikatperest Solonu ha- tirliyarak içini çekmiş ve bunür sebebi ni sotan Dara da bu fesi hikâyeyi dinle yince dünya üstünde hiç bir kudreti af fetmiyen zamandan korkmuş olduğu i- çin düşmanının hayatını bağışlamıştı. İnsanlık tarihi karıştırılırsa en düy gulu ve engin mubayyileli şairlerin sa de güzellik aşkı için feryad etmedikleri ni, ana ve baba aşkı terennüm eden bir çök şaheserler yarattıklarını görürüz. Analara ve babalara karşı çocuk ne fis feragatinin ve fedakârlığınm sayısız misalleri arasmda oAntigon ve İfijeni insan hatırasınıdan silitmiyen kahraman iki tiptir. Solaklun (kral Ödip) eserin de güzel Antigon feci mukadderatın kurbanı olarak gözleri oyulan babasına her yerde kılavuzluk etmiş ve müstebit bir kralın emrini çiğneyip kardeşini gömdüğü için işkenceli bir ölüme mah- küm edilmişti, Racin'in ( İfijeni'sinde hassas ve dilber kır, babası Ağamem- nun ve dolayısiyle milletinin zafer ve selâmeti uğrunda kana susamış olan Diana mabedinsle boğazlanmak teklifini memnuniyetle kabul etmişti. İhanetle öldürülen babasının bir ge ce yarısı kendisine sesini duyuran ruhu na verdiği sözü tutarak malihülya te- marüzü ile sevgili Ofelyasımrı unutup bin bir mücadeleden sonra kainlerden intikam alan Hamlet de hakikatli evlâd tiplerindenbiri deği midir? Zevk ve takdir hisleriyle seyretmiş olduğumuz “Kral Lear” temsili de bu tezi fevkalâde bir maharetle canlandır maktadır. Psikolog edip Şekisperin, ahlâk felse fesini ağızlarına döktüğü şahıslarm he yecanlarında hayatta her gün görülen nankörlükleri ve riyaları kendi ruhumuz da da duyuyor, ürküyoruz. Lear, bü- tün servetini, ve geniş ülkelerini kendi lerine taksim ettiği iki büyük kızr, baba ve ana sevgisini bütün saadetlerin üş- tünde tuttuklarmı söyledikleri halde soraları alelâde bir uşak hatırı için bile onu kırdılar, kovdular ve nihayet öl dürtsüler. Halbuki hakiki sevgisini riya ile şişiremiyen Kordelya mirastan mah rum edilmiş; fakat betbaht ve sefil kralı göz yaşları içinde şinesine çekmiş hattâ sonunda onun şan ve şerefi uğrunda öl müştü, Bu ayni trajedide ihtiyar na secnm bir oğlu vahşi biyanetin biz mi öncülük etmiştir, Yazan: Dr. Rasim Adasal basının gözlerini oyduracak kadar vah şet göstermiş, diğer oğlu Edgar ise ay larca sürgün olarak sefalet ve açlık i- çinde yaşarken bile daima onu düşün- müş ve nihayet ona kavuşmuştur. Sehiller'in meşhur ha; eseri de mürai, habis ruhlu bir oğul ile, Üni versitede muvaffakiyetle o okuyan asil ruhlu diğer bir oğul arasında ihtiyar ve hasta bir babanm hayatı etrafmda cere yan eden bir mücadelenin şahane ruhi tahlilidir. Bütün bu misalleri hiç bir sıra gö- zetmeksizin hatırlıyabildiğim kadar ta rih yapraklarından çıkardım. Yoksa her gün yaşadığımız hayat gâh ana ve babalara karşı saygı ve sevgiyi, gâh bi- lâkis onları sefalet ve hattâ ölüm sahne lerine düşüren hiyanet ve nankörlüğü gösteren açık misallerle doludur. 'Timar Banelerin adli kovuşlarına kadar uzan- miya İizutn yoktur. Oralarda ruh? tabiat tan bir sarâ veya şiddetli bir Kuruntu ve hezeğin ABLetİ içinde analar ve baba” larını ölöüren deli tipleri çoktur. Bun- lar yaradılışta ölçü ve nizam tanımayan garip tabiatın canavar ruhlu Betrbaht mahlâülklarıdır. Daha üç ay önce, Kuruçeşmede mec rwp bir esrarkeş ihtiyar babasiyle bera ber bir erkek kardeşini de kurşunla ye 2 sermişti. Ne yazık ki; bu marazi va- kalar haricinde de muhtelif derecede ve tarzda tecelli eden nefrete şayan bir çok evlâd hiyanetine de şahid oluyoruz, Bugünlerde İstanbulun kalabalık merkezlerinden uzak bulunmiyan bir mahallesinde yağmurlu ve karanlık gece İerin slüküneti içinde yürek dağlayıcı bir hailenin cereyan ettiğini duydum.. Şair Mehmed Eminin bir zamanlar lise sınıflarında 1slak gözlerle okuduğumuz (Kesidi mi ellerin?) manzumesinde ka til çocuğunun kanlı ellerini görünce ya beş yıl dillerde dolaştıktan man Juverenler az değildir. Fakat, Beş bütün gönül rahatr ile beraber, pi : yıllık şöhret de büyük şey değil yi Gerçi sonra unutan e sir? a da öyle ama, muharrir, Keşke bizde de bir kâfatı olsa! Her yıl baberleri gelince bu sö rek tekrar etmekten imi yoruz. Fakat onlarm bi bir faydası olabilir mi? mek, “doğrusu, bizi haylı yor. “Hayır!,, demeğe dilimiz W8 bile “Evet!” demenin de pek bir iddia olacağım seziyoruz. biyat mükâfatı nihayet pa lir ki? Fransa'da gençlefe bazıları sadece bir addan ibaret ler de, bizim , beş altı rayı aşmıyor. Ancak kitaba DÜY satış temin ediyor. Bizde o kabil mi? Diyelira ki bizde b ralık bir mükâfat, ayrıca beş YÜ da satış kâr getirsin, etti bin yi bin lira ile bir muharririn bask# didinmesini bırakıp da iki üç hat etmesi kabil midir? Müt yar i v lik RL ü b et au gir ö tax şıyabilmek hususunda yardım olunur. Her muharririn de odur: sanatinden başka hir İş örün e mek ve mecbur olmadan geçinebil! çek je v gayretini, zekismı eserine Bugünkü şartlar Türkiye'de böy) muhirrir zölmrösi. yetişmesine Çi değildir. Mükfat, tesis - edilirse PE: tilarında dedikodular d bi ka bir işe yaramaz. Bizde mubarrii maye için başka usullere mürecalt | mek lâzımdır. Hatıra gelen ve faydalı olacak ei dığım iki yol vardır: a pa memleketlerinde oldu kürlara aylık “(pension); ballar nun için bittabi kayıdlar e selâ aylık alin muharrir, kel” goy i şu kadar yazı vermekle > ef tutulur. “ Yahut bugünkü Rusya'da Mİ e bi doğrudan doğruya devlet 3 beğ” liği eder; gayet ucuz satıp, $* va dağıtıp para kaybetmeği Sö” rak bol kitab basar ve geçindirir. Elbette daha başka yollar SE mf Mz ARİ salidir. En âdi menfaatler yüzünden ba- bilir; mesele sanatkârm ralandığını sanarak kendi ağır yarasını Hel ir di himaye bile unutan şefkatli anayı hatırlar mr- kii ei meraklısı. Çor sınız bilmem? İşte o kadınlar kafilesin | yari diye büyükçe bir zümre bul 'den bedvaht bir ana, yüksek tahsfl sıra i imay€ yan memleketlerde böyle Dİ m ruridir, yoksa sanat, edebiY? k bir meslek haline gelemez ATAÇ Nurullah “22 larında bulunan genç oğlu tarafından bir para yüzünden kırbaçlanarak tekme lenmiş ve yüzü gözü kan içinde ölüm döşeğine yatırılmıştır. Eminitaki bu ya ralı ana da yüzüne kırbaç şaklatan canar z vii ruhlu çocuğuna zarar olarak söylediği a yer arti yi gri > söz (Acıdı mi ellerin?) olmuştur. rn ayakları altın. gede arsberinin Anaların ve babaların bütün hayat ye müddetlerince çocuklarının saadeti İ- çin çektikleri mihnet ve meşakkatleri uğradıkları sayısız güçlükleri beylik ke Yimelerle tasvire kalkışmak bu kahra- manlara karşı en büyük bir haksızlıktır. Ana, baba şefkati ve nefiş ferayati ta- rihin ve kllçük insan kafalarının sığdıra madığı en büyük bir destandır. Tabiat ta ri tabii bir kanun olan bazı istisnalar bertaraf edilirse, değil yalnız medeni milletlerin en iptidat kavimlerin ve hattâ hayvanların bile kurmuş oldukları basit aile yuvalarının çamuru bu kahramanlıklarla yuğurul- mı ee oi mamuş olsa bile her devirde püyk pl bilen bir ahlâle düstüruder. ecir. teur'an çecuklağunu içinde eca vin kapısı üstüne bir bati? dengi ken anasiyle babasını sak esi nutkunu şu dar sahifeler€ b me mütcessilim. v Türk ulusu, tarihinin ştur. Bence nefis ferağatinin en yüksek derecesine varan analar ve babalar kadar fedakâr çocuklara da imtisal nümünesi olabilecek şeref madalyaları ve nakdi mükâfatlar verilmelidir. Eski Yunan ef sanelerinde, analariyle babalarına #ay- &ı ve sevgi göstermiyen gençlerin dlâk lar tarafından çok şiddetli cezalara çar ie liyan insanların bütün değerli hazineler lir; En büyük ve en rakları bile... D0K10”

Bu sayıdan diğer sayfalar: