19 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

19 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Cevapları veren : PROFESOR SANERK B Girafoloji ve Grafometri mütehassıs pe katakterinizi; odeziyei ve kusurlürınızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazib ve şarih olarak Huşusiyetleriniz!; tuttuğunuz veya düşündüğünüz muvaffak olup olmuyacağınızı; ülbüyet bey farkla yaşmızı size "söytiyebilirim. > bir gazeteden, bir kitaptan veya aklmızdan yazacağımız dört sabirik 5 aylardaki Unsalarınızdan ikisini gönderiniz. ———.——. —127 Kadıköy, Moda Tezcan D, E. F. — Olgun ve dolgün bir vücüt. Boyunuz her halde uzun olmuyacaktır. Boğazını- za fazla düşkün olduğunuzu söykyebi- Mirim. Hayatınızda dahâ mutedil bir yemek rejimi tatbik etmeniz ber halda şayanı tavsiyedir. Biibassa dikte, düşünceye müteallik hususlarda kendinizi göstermekten hu- susl bir zevk duyuyor ve düçünceleri - ii kiymet Fe Yazınızı kısımları olduğunuzu, bazi kışumları ise yi olduğumuzu gösteriyor. Ayni zamanda her iki yaşta da göre, siz, daha iyi tahlil etmek üzere diğer bir yazınızı gönderebilirsiniz. — 123 Beşiktaş AB - C. — Orta boylu ve yaşlı (40) — Dolgunca vücutlu Or zatırnız.. Halihazırda maddi sıkıntıda bulunduğunuzu tahmin ediyorum. Va- © ziyetiniz beliki uzunca bir zamandanbe- ri devam etmektedir. Bu halin tesiriyle biraz #eymit ve münkesir bulunüyorsu- nuz. Bir taraftan nevan't ve bir taraftan d2 işsiz olduğunuzu tahmin ettiğim için kendinizi içmeye fazla vermiş olmanız. dan endişe ediyorum. Hayatta, en büyük felâket ümidin kaybolmasıdır. Tuttuğu- gede bakm Hayat va va ln berk | se; sıkıntı karşısında hâdiselere teslim olmak değil, imkân nisbetinde hâdise - lere hâkim olmak yaraşır. İradenizi, zekânızı toplamanızı, 25 yı : faaliyet arzusunu (kalbinizde çanlan - dırmanızı; tays'ye edetim. — 129 — Kadırga 5. 780. Genç, uzuna yakın orta “boylu, orta bünyede bir zat, Ameli ve bedeni işler. deki kabiliyetiniz kadar zihni işlerdeki melekeleriniz de iyidir. Zekânız İşlek- tir. Sıkıntılı ve ya bir çare isteyen her hangi bir vaziyette bü sıkıntıyı gidere- sek bir yol bulabilirsiniz. Yalnız iğiniz- de ve hükümlerinizde acelecisiniz, SL zi herhangi bir sebeple veya vesile ile meranun eteneyene karşı hiddet duyma» mak elinizden gelmez. İddiakâr olmak - tan da vazgeçmenizi tavsiye ederim. Aceleci ve iddiakâr olmaktan vazgeç - mek şartiyle hayatta daha İyf getsit te- min edebileceğinizi temin edebilirim, Cildi eserler okumanızı da mühim bul maktayım, 180 G.N. D.111 — Genç, şişmanca, of. £a boylu bir zat. Yaşınızın 20 deri yü- karı olmadığını tahrsin ediyorum. Ame- K işlerde meleke ve kabiliyetiniz henüz lekeleriniz inkişaf etmektedir. İsrafa mütomayil tabiattesiniz. Biraz da içten pâzarlıklr görünüyorsunuz. Daha se mimi olmanızı, inat şeklini alabilen İs- rarlardan vazgeçmeniz? tavsiye ederim. 106 KAHRAMAN KIZ — — ———.- ... ——— Ye ve sairenin hissedar oldukları Eç- Yoğlunda Kamer Hatun mahallesinin Duraç sokağında: 1 — (1000) lira muhammen kiy- metli (21) No, lu hane; 2 — (100) lira muhammen kıymet- li ayni sokakta (23) No.lu hane; Tamamınm İzalei “güyuu İçin açık arttırmaya (o konulacaktır, 20-1-938 perşembe günü saat 15 ten 16 ya ka- dar Beyoğlu sulh mahkemesi başkâ » tipliğinde müzayede ile satılacaktır. 1 — Arttırma bedeli tahmin edilen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulur- sa o gün ihale edilecektir. Bulmadığı takdirde 15 inci güne gelen 4-2-938 Oyma günü saat 15 den 16 ya kadar icra olunacak ve en çok arttırana iha- le edilecektir. 2 — İhaleye kadar birikmiş maliye, belediye vergileri ve vakıf icaresi !le 20 senelik evkaf taviz bedeli tellâliye müşteriye aittir, Miktarları dosyasın- da yazılığır. 8 — Arttırmaya girmek istiyenler mukammen bedelinin yüzde 7 buçuğu nispetinde teminat akçesi veya ulusal bir bankanm teminat mektubunu ge tirmeleri şarttır. 4 — Arttırma bödeli ihaleden iliba- ren 5 gün içinde mahkeme kasasına yatirilacaktır. Aksi takdirde ihale bo- zularak farkı fiat ve zarar ziyan ve faiz bilâ büklüm almacaktır. 5 — 2004 sayılı içra ve iflâs kanu nunun 126 mc mâddesine tevfikan gayrimenkul Üzerindeki ipotek sahibi alacaklılar ile diğer alâkadarlar gayri menkul üzerindeki baklarını hususiyle İniz ve masarife dair olan iddialarını ispat için ilân gününden ilibaren 20 gün içinde evrâkı müsbiteletiyle bera ber satış memurung müracast etme - lidir. Aksi takdirde hakları taptı tüğü ile sabit olmiyanlar satış para- sının paylaşmisından hariç kalırlar. 8 — Şartname mahkeme divanha İş Kanununun derpiş i ettiği ilk hastakane Tarsus fabrikatörleri tarafından yaptırılmak üzere işe başlandı Tarsustaki himaye heyeti bütün yurda örnek olmalıdır Tarsus (Hususi) — Tarsusta bulu- man fabrikalar tarafından #ş kanununa tevfikan inşa edilecek hastahanenin plânları nafia müdürlüğünce yapılmak tadır, Hastahane memleket bastahane- sine lâveten ve her türlü konforü haiz olarak inşa edilecektir, Burası 25 ya- taki: olacaktır, Garajı, servis asansör- leri; septik ce eseptik iki ameliyatha- neyi ihtiva edecektir, Ornek bir himaye heyeti Şehrimiz ocak okulunun 937 - 938 yılı himaye heyeti seçimi yapılmıştır. Okula davetli bulunan çocuk velileri geçen seneki heyeti faydalı ye verimli hizmetlerinden dolayı tekrar seçmişler dir. Heyet itfaiye kumandanı Sabri Tam- €r, Mustafa Dörtlemez, Ahmet Koçak gökkül etmiştir. ; Seğimden sonra hayır işlerinde dak. ma önde gitmek istiyen genç tüccerla- rımızdan Baki Datende fakir çocuklara sarfedilmek üzöre elli, Çüküröre fabri- Kanı idare memuru Emiti Tayyat yir mi beş, fabrikatör Hakkı Dörtlemez on beş, rüccardan Mustafa Dörtlemez on ve yedi çocuk velisi de beşer lira te- Börü etmişlerdir. 'nesinin herkesin görebileceği yere a- silmiştır. Fazla malümat almak isti - yenlerin 937 de 34 sayısıyla başkâtip- i € Faaliyete geçen heyet, okulun bütün fakir çocuklarının kitap, kırtasiye ibtis| yacını temin ettikten sonra otuz begi fakir çocuğa da birer çift iskarpin ver miştir. Bunlardan başka okulun su yolu Üz mir edilmiş ve iki dürüne sandalye alınmıştır. Heyet mevsim münasebeti sınıflara birer soba kurmuştur. Himaye heyeti, kendileri tarafından) tesis edilen okul kütüphanesini zengin leştirmelk ve okula bazı ders levazım almak emelindedirler. # Temsil kolu teşekkül etti "Tarsus Halkevi teresil kolu teşekkül etmişelr. Bu kola en ziyade öğretmen- ler kaydolunmaktadırlar. Kaymakam, kültür müfettişi bu işle alâkadar ola rak aza adedinin artmasma çalışmak. tadırlar. Yeni temsil kolu #lk piyesini Kurtuluş bayramında vereceklerdir. | Göz hekimi | Dr.Murat RamiAydın | Muayenehanesini Taksim.Talimane Tarlabaşı Cad, URFA Apt uma nakletmiştir. Tel; 41658 İ Pazardan maada hergün: Öğled sonra saat ikiden altıya kadar KAHRAMAN KIZ Korinyan da kendi kendine şöyle — Öyleyse diz çök oğlum, dedi. Seni şimdi takdis ederim... Ve hemen ayni zamanda, mantosu- ayn altından kılıcını çekerek bağırdı: — işte sana bir takdis... Fakat belâlr bir râkip önünde bulu- nüyordu. Filhakika, Montaryol da; yıl- dınm süratiyle kılıcını çekti ve onun hamlesini durdurdu, Korinyan, tehiike- yi hissetmediği anmanlarda (o çesurdu. Fakat buna rağmen çok kuvvetli bir dü- ellocyydu. Moataryol onun darbelerini bertaraf ediyor ve bağırıyordu: — Olur şey değil, Sen rahip de- ğil, mükemmel bir haydutsun! Korinyan da hücumlarmı sıklaştıra- rak şöyle vevap veriyordu: — Rahibim ama, muharip bir kili- Düello kalfası, pencerenin yanına duvara sıkıştırıldı. Korinyan da son ve katt bir hamleyle üzerine saldırarak; çıl- gın bir tavırla bağırdı: — Al bakalım tâkdisi... Ne olmuştu?... Bunu izah edecek va ziyette değiliz. Muhakkak olan bir şey varsa, o da, rahibin elindeki kılıcının havalanarâk yere düştüğü ve kendisinin de, hizi alamıyarak diz Üstü yerş yı. kıldığıydı. Ayni zamanda, Montaryol da; onun üzerine eğilerek: — Abdal rahip, dedi, hakikaten, Trankavel akademisinin düello Kalfası nr mağlüp edeceğini mi düşünmüştün?.. Ayağa kalk ve samimi ol, aksi takdirde, bügün son defa olarak namuslu bir in san çehresi görmüş olacaksn. Korinyan, Bu beklemediği hezime- tnin dehşetinden hâli uyanamamıştı. doğruldu. Artık bu defa, iyice hissediyordu. Maontaryol şöyle dedi: — Şimdi doğruyu söyle bakalım. Bu- raya Trankaveli gözetledikten votra geldin değil mi? Onu nasl yâkâliye caktın? — Paris kapılarından birisinde ya- kalıyacaktı, — Sen Deni kapısında... değil mi? — Hayır! Monmartr (OKapısmdi! Size yemin ederim ki asl Tratikavel, Sen Deni kapısmdan büyük bir eteni- yet içinde geçebilir. Montaryol biran düşünceye dalör, sonra: — Bakülım, rahip doğru mu söylü- yorsun? Sen Deni kapısından geçece- diz ve sen de bire refakat edeteksin! O zamana kadar kaçayım deme, yoksa öbür dünyayı boylarsm |! Bunun Üzerine, Montaryol, vaziye- tin lehine dönmesinden son dereöe mem nun olan rahibi yalnız bıraktı. Korinyan şöyle düşünüyordu: — İşte bu mükemmel! Herifler! Sen Deni kapısına kadar götürüp, otada bunları yakalatır ve ermek! bağlatırim. Sonra da, Kardinalin huzuruna çika- rarak bütün altınları kendim kazanı. rım. Raskas da hava alır... Bu sirada, Montaryol 44, büyük salona çıkan merdivenlerin üs€ tarstin- da yer almıştı. Oradan her şeyi iyive gö- rebiliyor ve düşünüyordu: — Raskas, tuzağın Sen Deni kapı “ sında, rahip de Menmartı kapışında ku- rulduğunu. söylüyorlar. Her ikisi de yalan söylüyor. Yahutda ikisi de doğ- ruyu söylüyorlar, Ne yapmalı? Bu canada, Raskasla Korinyan, ay- mİ tecessüs ve dehşeln tesiri: altında, gürülkü yapmadan, kapılarını aralya- rak, büyük salona bir nazar atfedi- yorlardı. Bu salonun nihayetinde, Ko- rinyan Raskasın kafasını görerek der- hal kapısını kapadı. Raskes da, Korin yanın nefret ettiği suratını görünce gizlendi ve kendi kendine sormağa bağladı: — Acaba beni gördü mü? Ya Mön- taryol onu gördü mü acaba? Ah sefil rahip. Kazanacağım altınlara ortak gık mak istiyor, Hele dur) diyordut z " —Cüceherif burada! Ah sefil! Ka- zanacağım paraları elimden almak İsti yor. Vay abdal vay! Montaryol benim sözlerime insindr. Küle, ye a a İŞ Biran sonra Annals ve daha sonra da Sen Priyak geldiler. Ve nihayet tam öğle üzeri Trankavel de içeriye girdi. Montaryol bütün feci sahnenin şahidi olmuş, fakat Annais hakkmdaki fikri katiyen değişmemişti. Sen Priyakm genç kizt alp götürdüğünü gördüğü zaman sadece, hiddetle, kendi kendine şöyle demişti: — Yekdiğerine lâyık iki mahlâk. BI. ribirini yesinler! Hiç olmazsa Tranka. vel kurtulur. Aşağıda, Trankavel hayretle, An. naisin kırık kılıcına bakıyordu ve uzak- taki tozu gördüğü zaman duymuş oldu ğu endişe, tekrar işini (o kemirmeğe başladıt — Burada dögüşmüşler.... Kim?.. Bu ne? Buraya kim geldi? Vakit tam öğle... Kardinslin burada olmas: lâzim- dı... O da burada bulunmalıydı niçin burada yalnızım? Tam bu anda, bir kılıç, gürültüyle ayakları dibine düştü Trahkavel ye. rinden sıçradı, başmı çevirdi ve Mom taryolu gördü. Çehresinde sert ve hid- detli bir ifade belirdi. Düello kalfası ağır ağır basamakları (indi ve İndikçe sarardı. Tam Trankavelin yanına yak- laştığı zaman düello üstadı boğuk bir sesle; — Sözünde durmuyan bir kalfa... Diye söze başladı. Montaryol da sözünü keserek; — Üstad, dedi, işte bunun içindir ki, size kılıcımı jade etmeğe geldim. Trankavci devâm etti: — Mösyö... “Artık skademime dahil değilsi niz!,, diyecekti. Demedi. Fakat Mon- tiği gün, emrinize rağmen oraya tekrar geleceğim. Bu sözler o kadar asilâne ve insani idi ii, Trankâvel müthiş bir Hisle Ür perâi Montaryol kollarır göğsünde son cevabı bekliyordu Trankavel kendi kılımı çıkardı ve söz lerine devam ediyormuş gibi: — Mösyö, dedi, #kademimin kaMa- sı, kılıcını hiç kimseye teslim etmez. Hatta krala, hatta bana bile!... İşte be nim keslserm. kalfa, öp beni! K Montaryol büyük bir heycan içinde ürpererek, distadının busesine mukabe- Te etti ve orun kıhcmı iftiharla konma geçirdi. Bünun üzerine Trarikavel de, onun lalıcını yerden kaldırarak kendi kına soktu ve şöyle dedi: — Artık bin, bir daha mevruu beh- solmasın... Şemdi söyle bakayım, 0. bâ- 1â gelmedi mi? Montaryol soğuk bir tavırla, kısaca cevap verdi: . — O, gelmiyecek! Trankavel, kalbine müthiş bir kama darbesi yemiş gibi oldu. Kafası öne ©- Hilmiş olduğu halde salonun iki defa döndü, sonra kaltanın önünde durarak tekrar sordu: — Ya kardinal? Montaryol, ayni tayırla cevap ver” di: — O da gelmiyeceki Trankavel sarardı. Montaryolun, bazı şeyler bildiğini hissetti. Fakat o- nun bildiği neydi? Bumu ona soracağı nr ve alacağı cevabın korkunç olacağı- nı hissederek ürperdi! Tereddüt etti ve nihayet, sadece: —Gidelimi dedi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: