27 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

27 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

llli 138 suz bir güzellik ve vekar içinde gördü ve tıpkır Şapel de olduğu gibi Annais kard'nalın gözleri içine sert bir tavurla baktı. Rişliyö bu bakışa mukabele ede rek onu görlerini indirmeğe mecbur et- mek istedi. Sonra, hiddet tolu bir jest yaptı ve daha sonra sert bir sesle şöy le dedi: — Matmael, size esefle şunu söyle mek mecburiyetindeyim ki, yüksek hi yanetle itham ediliyorsunuz. Genç kız, gayet sakin bir sesle mu kabele etti: — Ben ise mösyö, sizi bayağı bir al çaklıkla itham ediyorum.., Rişliyö biraz sarardı. Fakat omuzla rınt sükerek : * — Sizi tevkif ediyorum! — Kral namına mı rahip?? Kardinal hiddetle bağırdı : — Kendi namıma!” — Eğer annem burada olsaydı, si- zi adi bir tevkif memuürü rütbesinde görmekle, kendisini oldukça imtikamı- nı almış fatzedebilirdi. Kardinal adetâ çılğına dönmüştü. — D'kkat edin!. Bu hakaretlere tahammül... Genç kız sörünü keserek, istihfaf dolu bir tavurla: — Yürüyün, mösy ödedi. Sizi takip L al, onun gözleri içine baka- rak bağırdı: — Sen Priyak! Genç kız sarardı. sendeledi, iki a- dım keriledi .. Rişliyö: — Zayıf noktasını buldum! D'ye düşündü ve Başınt çevirme- den.ilâve etti: — Sen Priyax, muhafızlarımdan 4 kişi gbnde:in. Sen Priyak gözlerini yere (ğm'ç..o- rada bekliyordu. Kardinâlır ı—mriııeq ita at etti. Bir an sonra, dört :nuhı'hı içe- riye giriyordu. Ve kardinal, bir çelik TTTT y T DEFİNE PE DAR GÜZEL d SK e < KAHRAMAN KİZ gibi derilere giren soğuk bir sesle emir verdi: —— Bu kızı Parise kadar aranızda yü rütün. Dikkat edin kelleniz yider! Korinyan sabırsızlıkla bekliyordu. İşte aklında kurduğu şeyler: Evvelâ Sen Priyak - zincire vurul- muş bir vaziyette evden çıkarılatak ve derhal Bastiy hapishanesine götürüle- cekti. Sonra, Annais, kardinalim kolun da mahcup bir vaziyette dışarıya çıka caktı. Sonra kendisi içeriye dalarak Sen Priyak tarafından boğazlanan sabık dos tu Raskasa son selâmını gönderecekti. Kornyan Annais'in dört mubalı- zın ortasında dışarıya çıktığını görün ce müthiş bir hayrete düştü. Fakat, Sen Priyakın, tamamiyle — serbest bir halde ve kardinalla lâühali bir şekilde konuşarak - dışarıya çıktığını görünte bu hayreti endişe ve şaşkmlığa münka Tip oldu. Ve Korinyan hayret ve dehşet içinde mırıldandı: — Galiba garip şeyler vuku buldu! Raskas, Raskası görmek İstiyorum!. Bu sırada, muhâafız kumandanı ba- Kgerdi: — Hev Bu ne?.. Bu kudurmuş herif ler ne istiyor?.. Bunlar üç sövariydi. Dört nala gele rek hücum ediyorlardı. Üç kişi olduk- ları halde elliden fazla insana bücum ediyorlardı Bir an, kend'lerini saran bulut iç'nde, kılıçlarının şimşekler çak - tırdıkları görüldü, ve ayni zamanda üç ağırdan, gök gürlemesini andıran şu ses yükseldi: — Savulun! Savulun!.. XXVI VERDÜRÜN KISA FAALİYETİ Bubir çılgınlıktı. Muvaffak olduğu za man bir kahramanlık menk'lesi haline gelen, hezimete uğradığı 2aman ise, mrücrim olan bir çılgınlık... Montaryol elli kişiyi görünce: KA g UKY ga ee A A T Rr ÇGİZEN Böo No.2İ YAZAN :(!DALT DRSnEZ SJJĞ : İ qMol BA ESA - # ka—îllâ_ll,ln -:ıv_— # . P BAK ŞÜNALYA Çez 7 ee » .ı ğ - a ıyı:_-î-îf'r"' ZI BŞ (a KAHRAMAN KIZ TETE CaZ L'm:îw?—o Fi ——— — — — -— -— ——— —— — Kaçalım, üstad! Demiş, Trankavel de tevap verme- den kılıcını çekmişti. Molüs, hep ayni, mutad sakin gesiy le sordu: — Ne yapmak iddiasındasınız? Trankavel?.. 'Trankavel adetâ kudurmuş gibi ce- vep verdi: — Onu kurtarmak veyahud gözü önünde ölmek istiyorum. Gidin, kont Siz bir casus olmakla itham edilmiyor. sunuz, Kont, gidin... Molüs, büyük bir soğuk kanlılıkla kılıcını çekerek: — Alay mı ediyorsunuz, azizim, dedi. Montaryol da kükrer gibi bağırdı: — Tanrı aşkına! Mademki akademi öldü. ben ne diye yaşayavakmışım! Gözleri kan çanağına döanmüş olan T.ankavel de: — Şu halde, ileri! Diye bağırdı: Muhafız kumandanı: — Durun! Diye emir verdi. Fakat daha sözü- ni bitirmeden, cansız bir halde yere yı- gıldı. Hemen ayni zamanda iki muha- fız da devrildi. Kan fışkırıyordu. Vahşi bir yaygara yükseldi. Taarruz cidden korkunçtu. Bu bir yıldırım süratiyle vu ku bulmuştu ve birdenbire, üç çığlık kalabalıktan ayrıldı. Çığlığa dönen mu hafızlar gürubu genişledi. Birdenbire kasırga dönerek tektar aralarımdan geç ti. Bu ikinci taarrıız birincisinden daha korkunç oldu. Üçünün de üstü başı kan içindeydi. Bir saniyeden daha krsa bir an içinde onların körkunç çehreleri, kan İt elleri, yırtık elbiseleri görüldü ve bir- denbire, demir kapıyı yıkan demir bir kalas gürlltüsünü andıran bir gürültü ile yeniden kılıçlar şakırdadı. AÂnnais'in etrafında, harsketsiz du- ran ön muhafıxz toplanmıştı. Sen Priyak Trankaveli görmüştü. | Meşum bir sevinç çığlığı kopardı vt atılmağa hazırlandı. Kardinal sert bir tavurla — Kalın, dedi. Sizi başka işler içiti saklıyorum. Sen Priyak başını iğerek ağladıs Kardinal da Trankaveli görmüştü. — Mektup! diye düşündü. Ah! mek* tubu ondan alabilsem!... Ve yüksek sesle bağırdı: — Bu iki herifi öldürün! Fakat diğerini diri olarak yakalayın!... Ve kıltımın uciyle, üzerine gelmek- te olan Trankaveli işaret etti. Annaif Trankaveli görmüştü. Onu ikinci taar” ruzda, bu korkunç rüya anında tekraf gördü. Gözleri önünde, tozlu bir fon üzerine çizilmiş zarf bir sirluet ha; belirdi, bu hayal kırmızı lekeler arasım da garip ve müstehzi bir çapkınlıkla gü lümsiyordu. Bir kol havaya kalkmi$ het inişinde ve her çıkışında kıvılaım> lar sıçratıyordu. Bir yıldırım süratiyle gelip geçen bu hayal, ebediyen gnç kızın gözlerine nakşedildi ve bu kof” kunç taarruz ortasında, bu soluk, Kif” mızı ve müstehzi çehreden, birdenbire * genç kızın kalbinde bir serzeniş daima akseden — genç ve ıstrrap dolü bir 5 yükseldi: ; — Matmazel, görüyorsunuz y& gene sizin aleyhinize casusluğa ıeldîn" ' Annais bakıyordu. Bütün hayatf gözleri içinde temerküz etmişti. Dü şünemiyordu. Kalbi, tzun fasılalar” da, ağır ağır ve boğuk darhelerlt vuruyordu.. Bakıyordu!.. Muhafızlâf Montaryol ve Molüs üzerin: hücum © diyorlardı. Trankavel yoktul... Nef#” deydi?... » Genç kız, onu birdenbire Montary” lun eğeri üzerine - Cansız bir $7 kilde - atılmış olduğumu gördü. Mof” taryol onu dörtnala, ormana doğru türüyor, Molüs yalnız başına leye devam ediyordu. Bu, cidden rülmemiş, bir kahramanlık g

Bu sayıdan diğer sayfalar: